İsimsiz Kitap(10. Bölüm! ) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 12, 13, 14, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Hikaye başladı demek....
Pelin, o kitabı okuyarak başına büyük bir bela aldı galiba....
Bundan sonra uyuyamaz herhalde...
Çok "Aşkım,Bitanem,Sevgilim" hitaplarıyla konuşan insanları sevmem ama hikaye güzel. Zaten benim için önemli olan da o....
Devamını bekliyorum.....
Pelin, o kitabı okuyarak başına büyük bir bela aldı galiba....
Bundan sonra uyuyamaz herhalde...
Çok "Aşkım,Bitanem,Sevgilim" hitaplarıyla konuşan insanları sevmem ama hikaye güzel. Zaten benim için önemli olan da o....
Devamını bekliyorum.....
Bölüm-3-İnsanlar çok acınası yaratıklar.
''Anlatamam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Olamaz aman aman olamaz aman ey
Gülü yetiştlrir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Bulamaz aman aman bulamaz aman ey
Aşık Veysel'in türkü sözleri sınıfta yankılanıyordu. Pelin'in sınıf arkadaşının ince ve narin sesi, yaşını başını almış ustanın türkü sözlerini okurken çok aciz ve zayıf çıkıyordu. Ama Gülşah, yine de kendine has sesiyle türkü sözlerini okuyarak, sınıfta tatlı bir sessizlikle kendisini dinlettirmişti.
Gülşah sınıfın en güzel kızıydı. Her konuda söyleyecek sözü olurdu. Çok çalışkan ya da aşırı zeki değildi. Pelin gibiydi. Yine de sınıfta tek ilgi odağı o olurdu.
Gülşah sevgilisiyle kavga etse, üst sınıftaki başlarını kitaplardan kaldırmayan, inekler bile duyar, bilirdi. Kendi aralarında nedenleri ve kimin doğru, kimin yanlış olduğunu tartışırlardı. Gülşah okulun tek gözde kızıydı. Kimse ona hayır diyemez, kimse ona karşı koyamazdı. Son sınıftaki kaba saba erkekler bile Gülşah'ın gözlerine baktıklarında anında aslandan hemen kediye dönerdi. En kötü ihtimalle Gülşah'ın bakışlarını gözlerine dikip,çekici, kendinden emin sesiyle ''lütfen!'' demesiyle iş biterdi.
Son sınıftaki birçok kızın sinirden tırnaklarını yemesine, öfke nöbetleri geçirip, odalarındaki tüm eşyaları ordan oraya fırlatmalarına neden olan Gülşah, Pelin'in en yakın arkadaşıydı. Pelin bu kadar üstün birisi ile arkadaş olmasına rağmen Gülşah'a karşı hiç bir kıskançlıkta bulunmamıştı. Aksine bir genç kızın bu kadar güzel olmasına ve bu kadar hayranı olanmasına seviniyordu.
Gülşah okumasını bitirince sınıfta alkış tufanı koptu. Şiirin sözlerine dalıp giden, ellili yaşlarındaki öğretmen birden irkilip, gözlüklerinin üzerinden sınıfa baktı. Daldığı eski zamanlarından, nostarji keyfinden alıkoydukları için kaşlarını çattı. Eliyle susmalarını işaret etti. Derin nefes aldı.
-Aşık Veysel'in şiirlerinden birer örnek bulup, bir dahaki derste getireceksiniz. Sınıfta okutacağım. Kim güzel okursa, ona sözlü notunu yüksek vereceğim,'' dedi.
-O zaman hiç şansımız yok,'' dedi ön sırada, yayılmış, umursamaz bakışlarlka bakan çocuk. Öğretmen bir kaşını kaldırdı.
-O nedenmiş Coşkun?'' Arkaya doğru kaykılıp, iyice yayılan Coşkun, kitabı kapatarak:
-Kimse Gülşah kadar güzel okuyamayacak ta ondan,'' dedi. Sınıfta birden bir ''Ooo''lama başladı. Coşkun ise hafifçe başını yana çevirdi. Gülşah'a kaçamak birkaç bakış attı. ''Doğruya doğru!'' dedi.
Pelin pencere kenarından Gülşah'ın kapı yakınındaki sırasına baktı. Gülşah kendisine bakmaktaydı. Gülümsüyordu. Bu hayranlık gösterileri Gülşah'ın çok hoşuna gidiyordu. Pelin göz kırpıp, ' vay be!' dercesine dudağını ısırdı. Tabi arkadaşının da bu durumdan onay çıkarması Gülşah'ın hoşuna gitti.
Tenefüste Gülşah sırasında edebiyat notlarını tamamlamakta olan Pelin'in yanına geldi. Heyecanlı bir sesle, Pelin'nin karşısındaki sıranın üzerine atlayıp oturdu. Pelin önce Gülşah'ın bacaklarına sonra başını kaldırıp yüzüne baktı.
-Bir erkeğin karşısına da bu şekilde oturma. Kalpten gider,'' diye güldü. Gülşah ise o kadar heyecanlanmıştı ki Pelin'in ne demek istediğini anlayamadı.
-Anlmadım,'' dedi. Pelin elindeki kalemi bırakıp, gülümsemeye devam ederek:
- Ne zamandan beri dantelli iç çamaşırı giymeye başladın desem, anlayabilir misin?'' dedi. Gülşah hemen bacaklarını birleştirip, eteğini aşağıya çekti. Daha doğrusu çekmeye çalıştı. Çünkü eteği o kadar kısa ki, çekmesi nerdeyse imkansızdı.
-Pekala, ne bu sendeki heyecan?'' diye sordu. Daha fazla işkence etmek istemedi. Gülşah yine herşeyi unutup, ellerini çırparak anlatmaya başladı. Yüzü hem solgun hem de hafif kızarmıştı.
-Bugün servisten ilerdeki sokakta indim. Kalemimin ucu bitmişti. Kırtasiyeye uğramam gerekiyordu. Köşede motorlu bir çocuk gördüm. Pelin bi ara bakışlarımız birbirine kenetlendi. Kalbim nasıl çarpmaya başladı bilemezsin! Ah Allah'ım onu bir daha görebilmek için herşeyi yapardım!!!'' diye titreyen sesiyle anlatıyordu. Pelin ise gülümseyerek, Gülşah'ın heyecanın dinmesini bekliyordu. Ancak Gülşah kendisini öyle kaptırmıştı ki! Ellerini sallıyor, sırada sürekli kıpır kıpırdı. Dolayısıyla Pelin onun verdiği frikiklere bakmamaya çalışıyor, diğer yandan düştüğü duruma gülüyordu.
Sonunda toparlanıp, '' iyi de senin zaten bir sevgilin yok muydu?'' Tam o sırada sıraların arasından geçmekte olan sınıf arkadaşlarından Engin konuşulanları duyup, ''..... et sevgilisini! Ben seni ondan daha mutlu ederim '' diye gelip kolunu Gülşah'ın omzuna attı. Pelin birden öfkelendi ama Gülşah bu tür konuşmalara ve hareketlere alışıktı. Hiç durumunu bozmadı.
-Özel konuşuyoruz Engin! Gider misin!'' Engin Gülşah'a baktı. Kolunu kızın omzundan çekti. ''Tamam, tamam gittim'' dedi.
Gülşah, '' var, var tabi. Ama o beni artık kesmiyor,'' dedi. Pelin azarlayan bakışlarla baktı arkadaşına.
-Yaa tamam. Bakma bana öyle. N'apayım yani, sevmediğim halde onunla sevgicilik mi oynayayım?''
-Ama Gülşah'cığım, şu anki sevgilinle tanıştığında, yani iki hafta önce de bugünkü gibi heyecanlandığını söylemiş, 'onu görebilmek için herşeyi yaparım' demiştin,'' dedi. Bu durumda Gülşah'ın kızması gerekiyordu. Ama tam tersine, hülyalı bakışlarla, buz kesmiş, soğuk okul bahçesine baktı pencereden.
-Bu sefer farklı. Bu sefer ki gerçek!!!'' Pelin elinde olmadan gülümsedi.
-Hadi hayırlısı o zaman'' dedi ve yarım bıraktığı işini bitirmeye koyuldu.
Aynı saatlerde okulu asan bir genç, okulun önünde motorun üstünde oturmaktaydı. Buz kesmiş şehirde, acımasızca esen rüzgara rağmen direniyordu. Okulda zili duyacak, öğrenciler evlerine dağılana kadar O'nu bekleyecekti!
Gülşah sırasına geçmişti.
Pelin üst sınıftaki arkadaşını görmeye gitmiş, geri gelip artık son dersin kitaplarını çıkarıyordu çantasından.
Ders zili çaldığında bu zilin artık dersin son bulan zilin sesinin olmasını isteyerek, öğretmenin sınıfa girişini umutsuzca izledi.
Öğretmen konuları not aldırıyordu. Bir ara tahtaya kalıpları yazdı ve kendisiyle birlikte deftere geçirmelerini istedi. Öğretmen bir yandan yazıyor, diğer yandan da açıklamlar yapıyordu.
Pelin'in aklına Serdar gelmişti. Elinde olmadan başını pencereye döndürdü. Pencere buharlanmıştı. Ve biri deİnsanlar çok acınası yaratıklar yazılmıştı
Buharlı pencereye, parmakla yazılan bu cümle ona kütüphanedeki kitabın içindekileri hatırlattı. Kim bilir, belki de canı sıkılan ve kendisini mutsuz hisseden biri yazmıştır diye düşündü.
Ama bir yandan da belki de o kişi sınıfında, ya da etrafında, belki de en yakınında bulunmaktaydı...
Kim bilir?!...
''Anlatamam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Olamaz aman aman olamaz aman ey
Gülü yetiştlrir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Bulamaz aman aman bulamaz aman ey
Aşık Veysel'in türkü sözleri sınıfta yankılanıyordu. Pelin'in sınıf arkadaşının ince ve narin sesi, yaşını başını almış ustanın türkü sözlerini okurken çok aciz ve zayıf çıkıyordu. Ama Gülşah, yine de kendine has sesiyle türkü sözlerini okuyarak, sınıfta tatlı bir sessizlikle kendisini dinlettirmişti.
Gülşah sınıfın en güzel kızıydı. Her konuda söyleyecek sözü olurdu. Çok çalışkan ya da aşırı zeki değildi. Pelin gibiydi. Yine de sınıfta tek ilgi odağı o olurdu.
Gülşah sevgilisiyle kavga etse, üst sınıftaki başlarını kitaplardan kaldırmayan, inekler bile duyar, bilirdi. Kendi aralarında nedenleri ve kimin doğru, kimin yanlış olduğunu tartışırlardı. Gülşah okulun tek gözde kızıydı. Kimse ona hayır diyemez, kimse ona karşı koyamazdı. Son sınıftaki kaba saba erkekler bile Gülşah'ın gözlerine baktıklarında anında aslandan hemen kediye dönerdi. En kötü ihtimalle Gülşah'ın bakışlarını gözlerine dikip,çekici, kendinden emin sesiyle ''lütfen!'' demesiyle iş biterdi.
Son sınıftaki birçok kızın sinirden tırnaklarını yemesine, öfke nöbetleri geçirip, odalarındaki tüm eşyaları ordan oraya fırlatmalarına neden olan Gülşah, Pelin'in en yakın arkadaşıydı. Pelin bu kadar üstün birisi ile arkadaş olmasına rağmen Gülşah'a karşı hiç bir kıskançlıkta bulunmamıştı. Aksine bir genç kızın bu kadar güzel olmasına ve bu kadar hayranı olanmasına seviniyordu.
Gülşah okumasını bitirince sınıfta alkış tufanı koptu. Şiirin sözlerine dalıp giden, ellili yaşlarındaki öğretmen birden irkilip, gözlüklerinin üzerinden sınıfa baktı. Daldığı eski zamanlarından, nostarji keyfinden alıkoydukları için kaşlarını çattı. Eliyle susmalarını işaret etti. Derin nefes aldı.
-Aşık Veysel'in şiirlerinden birer örnek bulup, bir dahaki derste getireceksiniz. Sınıfta okutacağım. Kim güzel okursa, ona sözlü notunu yüksek vereceğim,'' dedi.
-O zaman hiç şansımız yok,'' dedi ön sırada, yayılmış, umursamaz bakışlarlka bakan çocuk. Öğretmen bir kaşını kaldırdı.
-O nedenmiş Coşkun?'' Arkaya doğru kaykılıp, iyice yayılan Coşkun, kitabı kapatarak:
-Kimse Gülşah kadar güzel okuyamayacak ta ondan,'' dedi. Sınıfta birden bir ''Ooo''lama başladı. Coşkun ise hafifçe başını yana çevirdi. Gülşah'a kaçamak birkaç bakış attı. ''Doğruya doğru!'' dedi.
Pelin pencere kenarından Gülşah'ın kapı yakınındaki sırasına baktı. Gülşah kendisine bakmaktaydı. Gülümsüyordu. Bu hayranlık gösterileri Gülşah'ın çok hoşuna gidiyordu. Pelin göz kırpıp, ' vay be!' dercesine dudağını ısırdı. Tabi arkadaşının da bu durumdan onay çıkarması Gülşah'ın hoşuna gitti.
Tenefüste Gülşah sırasında edebiyat notlarını tamamlamakta olan Pelin'in yanına geldi. Heyecanlı bir sesle, Pelin'nin karşısındaki sıranın üzerine atlayıp oturdu. Pelin önce Gülşah'ın bacaklarına sonra başını kaldırıp yüzüne baktı.
-Bir erkeğin karşısına da bu şekilde oturma. Kalpten gider,'' diye güldü. Gülşah ise o kadar heyecanlanmıştı ki Pelin'in ne demek istediğini anlayamadı.
-Anlmadım,'' dedi. Pelin elindeki kalemi bırakıp, gülümsemeye devam ederek:
- Ne zamandan beri dantelli iç çamaşırı giymeye başladın desem, anlayabilir misin?'' dedi. Gülşah hemen bacaklarını birleştirip, eteğini aşağıya çekti. Daha doğrusu çekmeye çalıştı. Çünkü eteği o kadar kısa ki, çekmesi nerdeyse imkansızdı.
-Pekala, ne bu sendeki heyecan?'' diye sordu. Daha fazla işkence etmek istemedi. Gülşah yine herşeyi unutup, ellerini çırparak anlatmaya başladı. Yüzü hem solgun hem de hafif kızarmıştı.
-Bugün servisten ilerdeki sokakta indim. Kalemimin ucu bitmişti. Kırtasiyeye uğramam gerekiyordu. Köşede motorlu bir çocuk gördüm. Pelin bi ara bakışlarımız birbirine kenetlendi. Kalbim nasıl çarpmaya başladı bilemezsin! Ah Allah'ım onu bir daha görebilmek için herşeyi yapardım!!!'' diye titreyen sesiyle anlatıyordu. Pelin ise gülümseyerek, Gülşah'ın heyecanın dinmesini bekliyordu. Ancak Gülşah kendisini öyle kaptırmıştı ki! Ellerini sallıyor, sırada sürekli kıpır kıpırdı. Dolayısıyla Pelin onun verdiği frikiklere bakmamaya çalışıyor, diğer yandan düştüğü duruma gülüyordu.
Sonunda toparlanıp, '' iyi de senin zaten bir sevgilin yok muydu?'' Tam o sırada sıraların arasından geçmekte olan sınıf arkadaşlarından Engin konuşulanları duyup, ''..... et sevgilisini! Ben seni ondan daha mutlu ederim '' diye gelip kolunu Gülşah'ın omzuna attı. Pelin birden öfkelendi ama Gülşah bu tür konuşmalara ve hareketlere alışıktı. Hiç durumunu bozmadı.
-Özel konuşuyoruz Engin! Gider misin!'' Engin Gülşah'a baktı. Kolunu kızın omzundan çekti. ''Tamam, tamam gittim'' dedi.
Gülşah, '' var, var tabi. Ama o beni artık kesmiyor,'' dedi. Pelin azarlayan bakışlarla baktı arkadaşına.
-Yaa tamam. Bakma bana öyle. N'apayım yani, sevmediğim halde onunla sevgicilik mi oynayayım?''
-Ama Gülşah'cığım, şu anki sevgilinle tanıştığında, yani iki hafta önce de bugünkü gibi heyecanlandığını söylemiş, 'onu görebilmek için herşeyi yaparım' demiştin,'' dedi. Bu durumda Gülşah'ın kızması gerekiyordu. Ama tam tersine, hülyalı bakışlarla, buz kesmiş, soğuk okul bahçesine baktı pencereden.
-Bu sefer farklı. Bu sefer ki gerçek!!!'' Pelin elinde olmadan gülümsedi.
-Hadi hayırlısı o zaman'' dedi ve yarım bıraktığı işini bitirmeye koyuldu.
Aynı saatlerde okulu asan bir genç, okulun önünde motorun üstünde oturmaktaydı. Buz kesmiş şehirde, acımasızca esen rüzgara rağmen direniyordu. Okulda zili duyacak, öğrenciler evlerine dağılana kadar O'nu bekleyecekti!
Gülşah sırasına geçmişti.
Pelin üst sınıftaki arkadaşını görmeye gitmiş, geri gelip artık son dersin kitaplarını çıkarıyordu çantasından.
Ders zili çaldığında bu zilin artık dersin son bulan zilin sesinin olmasını isteyerek, öğretmenin sınıfa girişini umutsuzca izledi.
Öğretmen konuları not aldırıyordu. Bir ara tahtaya kalıpları yazdı ve kendisiyle birlikte deftere geçirmelerini istedi. Öğretmen bir yandan yazıyor, diğer yandan da açıklamlar yapıyordu.
Pelin'in aklına Serdar gelmişti. Elinde olmadan başını pencereye döndürdü. Pencere buharlanmıştı. Ve biri deİnsanlar çok acınası yaratıklar yazılmıştı
Buharlı pencereye, parmakla yazılan bu cümle ona kütüphanedeki kitabın içindekileri hatırlattı. Kim bilir, belki de canı sıkılan ve kendisini mutsuz hisseden biri yazmıştır diye düşündü.
Ama bir yandan da belki de o kişi sınıfında, ya da etrafında, belki de en yakınında bulunmaktaydı...
Kim bilir?!...
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
Yazıyorsun ve bana söylemiyorsun
Bundan sonra bende haberdar edilmek istiyorum
Evet gelelim yorumlara, anlatım tarzını çok beğeniyorum. Ama şu Gülşah braz abartı olmuş neyse aslında olabilirde U_U ne de olsa görmediğim yaşamadığım bir şeyin yokluğuna inanmam saçma olurdu
eveeet devamını isterizz Yukikocuk
Bu arada Gülşahı sevecemmi çok mu nefret edecem çok merak ediyorum ^^
Bundan sonra bende haberdar edilmek istiyorum
Evet gelelim yorumlara, anlatım tarzını çok beğeniyorum. Ama şu Gülşah braz abartı olmuş neyse aslında olabilirde U_U ne de olsa görmediğim yaşamadığım bir şeyin yokluğuna inanmam saçma olurdu
eveeet devamını isterizz Yukikocuk
Bu arada Gülşahı sevecemmi çok mu nefret edecem çok merak ediyorum ^^
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
mih unutmuşuh bu fanfici sonra merak ettim baktım bi sonra hatırladım yeni bölümleri falanda o kudum ço ksüper olmuş yukiciğim devamını bekliyorum (puff pencerenin önünden karaltı geçti (6. kattayız be adam ne karaltısı! ) (kuşmuş!) korktum )
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam
gülşahı bende sevmedim çok burnu havada gibi geldi
ama yukiko sana da tezavrat yapalım(doğrumu yazdım ) gerçekten çok güzeldi yaa ama keşkem biraz uzun yazsaydın.Öyle merak için daldım içeri biraz tırsaraktan okudum ama ben severim kan vahşettttttt yaşasın
Anlatım tarzın çok güzel ama söyliyim başına bela aldın yeni bölüme doymam ben ve hemen baskı yaparım
ve beklendiği gibi başlıyorum te 26 aralıkta yazmışsın ne zaman yeni bölüm koycan olmaz ama yeni yılın hatrına yeni bir bölüm isteriz
yeni bölüm yeni bölüm yeni bölüm isterizde isteriz ben o pelinin gördüğü gizemli çocuk varya onu tutuyorum gizemliyse kesin yakışıklıdır.
Yaşasın yakışıklılar yaşasınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
ama yukiko sana da tezavrat yapalım(doğrumu yazdım ) gerçekten çok güzeldi yaa ama keşkem biraz uzun yazsaydın.Öyle merak için daldım içeri biraz tırsaraktan okudum ama ben severim kan vahşettttttt yaşasın
Anlatım tarzın çok güzel ama söyliyim başına bela aldın yeni bölüme doymam ben ve hemen baskı yaparım
ve beklendiği gibi başlıyorum te 26 aralıkta yazmışsın ne zaman yeni bölüm koycan olmaz ama yeni yılın hatrına yeni bir bölüm isteriz
yeni bölüm yeni bölüm yeni bölüm isterizde isteriz ben o pelinin gördüğü gizemli çocuk varya onu tutuyorum gizemliyse kesin yakışıklıdır.
Yaşasın yakışıklılar yaşasınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
Yukiko gerçekten çok güzel olmuş... Gülşah tipi bana çok tanıdık geldi. Benim hikayemde de var öyle bir tip. Biraz sinir bozucu oluyorlar ya... Şu gizemli çocuk merak konusu tabi... Anlatımın çok güzel... Bir çok kişi bunu söylüyorsa gerçekten çok iyisin demektir...
Devamını bekliyorum...
Devamını bekliyorum...
Bölüm-4- Fazla merak İyi Değildir
Lanetli bir şehirde yaşıyor gibi hissederdi Pelin, ne zaman kış gelse. Sokaklar buz keser, her yerden acımasızlık akardı sanki. Soğuk demek ölümün adıydı onun için. Neden kış mevsiminden bu denli korktuğunu, ürktüğünü bilmiyordu. Okul bitse de kendini sıcak evinin içinde bulsa diye tüm gün düşünürdü.
Herkes gülüşüp eğlenirken Pelin, bilinmeyen, anlaşılmayan bir korkuyla sınıf penceresinden ruhsuz sokaklara bakardı.
-Hey!''
Pelin Gülşah'ın dirsek atmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.
-Ne? Ne var?''
-Dalıp gitmişin yine. Senin bu hallerin bana filmlerdeki baş khramanları hatırlatıyor,'' diye güldü. ''Valla, bak sende artis tipi var ha! Benden popüler olursun okulda şöhret olursan.'' Gülşah her zaman Pelin'e takılacak birşeyler bulurdu. Her seferinde de kendi popülerliğini de araya katmayı da unutmazdı.
-Uğraşma be Gülşah! Senin popülerliğin daha dört yıl devam edecek. Hiç senin yerinde gözüm yok. Bi kere düşünüyorum da, her sabah saçını kuaförde yaptırmak için kargalar bile kahvaltı etmeden kalkıyorsun. Sonra okulda modayı yakından takip ediyorsun -ki bu da hocalar tarafından pek hoş karşılanmıyor. Her hafta yeni bir sevgili de cabası! Yok , yok almayayım ben'' Gülşah bütün bunlardan büyük bir hoşnut duymuş, yanından geçen gencin kendisine bakmasını sağlayacak derece kahkaha attı. Genç önce merakla Gülşah'a baktı. Bir an özlerini alamado ondan. Sonra ona bakmakta olduğunun farkında olduğunu hatırlayıp, başını yanındaki arkadaşına çevirip birşeyler söyledi.
-Ahaa!!!'' dedi Gülşah. ''Düştü tuzağa. Bak söylüyorum yarın bana teklifte bulunacak, söylüyorum bak'' Pelin yüzüne çarpan buz gibi rüzgarın tokatlarından korunmak için atkısını burnuna kadar çekti, önünü kapadı.
-Hangi çocuk ?''
-Bak şu, görüyor musun? Böyle bir eli cepte, diğer eli de arkadaşının omzunda. Kesin yanındakine benim hakkımdaki planlarını anlatıyordur,'' dedi. Gülşah yine havalanmıştı. Pelin artık sıkılmış vaziyette, yüzünde zoraki bir gülümseme oturttu.
-Hani deri ceketli, motorlu prense aşık olmuştun? Yüzünü bile göremediğin, kaskından sadece gözlerini gördüğün üstelik.'' Gülşah bakışlarını devirerek, ''kızım o başka! Bu çocukla sadece vaktimi geçireceğim işte fena mı? '' Bakışları hala ilerde yürümekte olan gençteydi.
-Yaa Pelin, valla çocukta iş var kuzum. Sevdim bunu. Bi kere yürüyüşüne bak. Kendinden emin, güçlü, karizmatik,'' bakışlarını gençten çekip, kendisini umursamazca dinleyen Pelin'e çevirdi.
-En azından o yakışıklı bana teklifte bulunana kadar bu fırsatı kaçıramam. Sevgilisiz mi olayım canım? Bana yakışır mı hiç?''
-Offf!''
-Off'lama be! Şurda yakışıklı gördük te anlatıyoruz değil mi? İstersen yanındakini de sana ayarlarım. İki dakikalık iş,'' dedi.
-Benim sevgilim var''
Gülşah dudak büktü, ''kusura bakma ama eminim sevgilin de senin gibi 'iyi aile çocuğudur' Allah bilir siz öpüşmekten ileriye gidememişsinizdir.''
-Gülşah!'' Pelin'i birden bi sıcaklık basmıştı. Yanakları yanıyordu sanki. Gülşah büyük bir kahkaha kopardı.
-Hey Allah'ım ya! Kızım sen hiç mi büyümezsin? Bir yıldır yakın dostuz ama sen hala aynısın. Benim kaç sevgilim oldu biliyor musun? ''
-Ya ben senin gibi rahat biri değilim Gülşah! Sen yakışıklı bulduğun herkesle çıkarsın ama ben insanların yakışıklılığına bakmam. Ruhuna bakarım, kalbine bakarım. Emin olunca, güvenince birlikte olurum. Benim aşkı yaşama anlayışım, senin aşk anlayışına uymuyor tatlım,'' dedi. Gülşah söyleyecek birşey bulamadı, ''ufff, sıkıldım valla...'' diye etrafa bakınmaya başladı.
Okul sokağından, okuldan çıkan öğrenci kalabalığından çıkana kadar konuşmadılar hiç. Küsmemişlerdi birbirine. Pelin ve Gülşah siyah ve beyaz gibiydiler. Ama asla birbirlerine alınmazlardı.
-Hıııı! Pelin! Ordaa!'' diye Gülşah Pelin'in koluna yapıştı.
-Ne? Ne orda? N'oluyorsun ya?''
-Ay Peliiinn bazen çok acayip oluyorsun! Karşıya bak yaaa! Sabah anlattığım çocuk, motorlu prens!''
Sokağın karşısında motora dayanmış, elleri cepte, baştan aşağıya siyah giyinmiş karizmatik duruşlu biri vardı. Motor da aynı sahibi gibiydi. Yalnızca birkaç sportif motif beyazdı. Pelin elinde olmadan kıkırdadı.
-Motorlu Prens?'' Gülşah ise heyecandan Pelin'in kolunu sıkıca tutmuş, bakışlarını motorlu gençten ayırmıyordu.
-Bırak dalga geçmeyi Pelin! İlgi çekmem gerek!''
'Ne kadar da açık sözlü Tanrı'm!' diye düşündü.
-Ne yapalım?'' Pelin artık iyice sıkılmış, servisi görse de kurtulsa diye düşünüyordu.
-Bilmiyorum! Ay beynim durdu yaa! Pelin! Düşün ya bak çocuk saatine bakıyor şimdi''
-Belki de birini bekliyordur, mesela sevgilisini,'' dedi muzipçe gülümseyerek. Gülşah yüzünü asarak,'' sağol kuzum! Şurda heyecandan tir tir titreyeyim, üzerine de sen tüm hayallerimi yık!''
Tam o sırada genç gelen kızlara baktı. Sanki aradığı kişiyi bulmuş gibi, dayandığı motosikletten kendini iterek dikildi.
-Ayy! Pelin bu sanırım benle konuşmaya çalışacak. Çok heyecanlıyım ya!''
Genç motosikletine bindi. Çalan kornayla Pelin ve Gülşah servislerine baktılar. Servis tam da motosikletli genci göremeyecekleri şekilde önlerinde durdu. Kızlar birbirlerine baktılar. Gülşah sinirli, Pelin ise gülerek servise bindiler. Gülşah servise biner binmez, anında karşı pencereye yapıştırdu burnunu...
Ama gencin durduğu yerde yeller esiyordu. Şaşkın bakışlarla arkasına döndü. Hayalkırıklığı ve hayretle, ''gitmiş...'' dedi. Pelin de yerine geçerken meraklı bakışlarla etrafa bakındı. Çocuktan eser yoktu!
Servis Gülşah'ın evinin önüne gelene kadar Gülşah, gençten ne kadar hoşlandığını, ne kadar gizemli ve hoş biri olduğunu söyleyip durdu. Pelin de bu olanlara anlam veremiyordu. Ama bu onu o kadar ilgilendirmiyordu. Bir an önce evde olmak istiyordu. Soğuk şehir iliklerine kadar üşütmüştü onu.
Gülşah servisten indiğinde, Pelin'in yanı boşalmıştı. Yanına servis arkadaşı Koray oturdu. Son sınıftaydı ve başka bir lisede okuyordu. Pelin'in burnuna yoğun bir sigara kokusu geldi.
-İki saattir kimden bahsediyor bizim süslü barbie?'' diye sordu.
-Bilmiyorum ki, yorgundum dinlemedim,'' dedi. Pelin Gülşah'ın anlattıklarını başkalarıyla paylaşmazdı. Çünkü arkadaşları hep Gülşah'ın yaptıklarından hoşlanmaz, her seferinde onun hakkında olumsuz yorumlarda bulunurlardı. Çoğunluğa göre Gülşah önüne gelenle yatıp kalkan bir kızdı. Ama gelin örün ki bu kadar ağır sözler söyleyenler bile Gülşah'ın sadece birkaç dakika onlarla konuşmasında heyecanlanıyorlardı. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş, o hesap...
Pelin burnuna gelen sigara kokusuna daha fazla dayanamayıp, servisin penceresini açtı.
-Yine mi sigara içtin?'' dedi.
-Yine,'' diye gülümsedi Koray.
-Bir bıraksan şunu, çok mutlu olacağım ya!'' Koray umutsuzca ama içtenlikle gülümsedi.
-Bırakabilirsem ben de çok mutlu olacağım. Ama bir başladın mı mırakamıyorsun bu meredi'' Pelin üzgün bakışlarla, Koray'a birşeyler söylemek için ağzını açtı.
-Boşver Pelin, boşver,'' diye elini Pelin'in omzuna koydu. ''Boşuna kendini yorma. Bu konuyu seninle daha önce de konuştuk. Hatta senle ilk tanıştığımızda konuştuğumuz ilk konu buydu, hatırlıyor musun?'' Pelin gülümsedi.
-Tabiki hatırlıyorum.''
O sırada serviste herkes bağırmaya başladı.
-DİKKAT ET SÜLEYMAN ABİİİİ!!!''
Servis içinde tiz, korku dolu çığlıklar, erkeklerin bağırışmaları duyulmaya başladı. Arkasından cam kırıkları, arabaların birbirini sürtünme sesleri ve son olarak ta çarpışma...
Servis ışıklarda geçmeye çalışırken, karşıda kurallara uymayan genç bir çocuğun kullandığı otomobil aniden servisin ve de servisle birlikte harekete geçen arabaların önüne atlamıştı. Yan tarafta bulunan araba frenleyince kendini, arkadan gelen araba da arkadan çarpmıştı. Servisin arkasından halk otobüsü çarpmış , yandaki , solda bulunan arabayla birlikte onun yanında buluna diğer otobüste yandan çarpmasıyla servis yandan sağında bulunan otomobilin üzerine düşmüştü.
Herşey çok çabuk olmuştu. Herkes ışık yandı diye gaza basmışken, önlerine hareket ettikleri sırada çıkan arabayla birlikte zincirleme trafik kazası oluşmuştu.
Genç çocuk ışıkların yanacağını görmüş ve son anda yetişeceğini hesaplayıp, aşırı hızla caddenin ucundan fırlamıştı. Ancak arabalar harekete geçmişti. Bu sefer frene basmıştı ancak bu onun için ve de başkaları için kocaman bir SON 'un olmasına sebep olmuştu.
Pelin baygın, yan devrilmiş serviste yatıyordu koltukta. Koltukta başı pencereye çarpmıştı. Daha doğrusu açık olan pencereden arabanın metal kısmına. Koray'ın kafası Pelin'in göğsündeydi. Ancak açık olan servisin penceresiyle, servisin yan yatması sonucunda oluşan baskıyla patlamış camlar herkesin yüzünü çizmiş, yaralar ve kan selleri oluşmasını sağlamıştı.
Pelin'in kafasından , beyaz arabanın metalinden aşağıya kan akıyordu. Kan damla damla ırmaklar gibi ayrı ayrı kollara ayrılarak asfalta akıyordu. Kan ve ezilmiş bedenler, kağıt gibi katlanmış arabalarla bu manzara görenleri öylece bakıp kalmalarına sebep oluyordu.
Trafik terörünün nerde , ne zaman , kimi bulacağı hiç belli olmuyor. Ama bu Pelin'in hayatında belli olan ve birisi tarafından yazılan bir senaryoydu!
''Beni göremeyeceksin. Ama bazen sesimi duyabilirsin. Evde kimse yokken seni korkutmak için geleceğim. Bu çok zevkli olacak. Senin gibi zavallılarla oynamak çok eğlenceli. Hele ki bu kadar güçsüzsen...
''
Lanetli bir şehirde yaşıyor gibi hissederdi Pelin, ne zaman kış gelse. Sokaklar buz keser, her yerden acımasızlık akardı sanki. Soğuk demek ölümün adıydı onun için. Neden kış mevsiminden bu denli korktuğunu, ürktüğünü bilmiyordu. Okul bitse de kendini sıcak evinin içinde bulsa diye tüm gün düşünürdü.
Herkes gülüşüp eğlenirken Pelin, bilinmeyen, anlaşılmayan bir korkuyla sınıf penceresinden ruhsuz sokaklara bakardı.
-Hey!''
Pelin Gülşah'ın dirsek atmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.
-Ne? Ne var?''
-Dalıp gitmişin yine. Senin bu hallerin bana filmlerdeki baş khramanları hatırlatıyor,'' diye güldü. ''Valla, bak sende artis tipi var ha! Benden popüler olursun okulda şöhret olursan.'' Gülşah her zaman Pelin'e takılacak birşeyler bulurdu. Her seferinde de kendi popülerliğini de araya katmayı da unutmazdı.
-Uğraşma be Gülşah! Senin popülerliğin daha dört yıl devam edecek. Hiç senin yerinde gözüm yok. Bi kere düşünüyorum da, her sabah saçını kuaförde yaptırmak için kargalar bile kahvaltı etmeden kalkıyorsun. Sonra okulda modayı yakından takip ediyorsun -ki bu da hocalar tarafından pek hoş karşılanmıyor. Her hafta yeni bir sevgili de cabası! Yok , yok almayayım ben'' Gülşah bütün bunlardan büyük bir hoşnut duymuş, yanından geçen gencin kendisine bakmasını sağlayacak derece kahkaha attı. Genç önce merakla Gülşah'a baktı. Bir an özlerini alamado ondan. Sonra ona bakmakta olduğunun farkında olduğunu hatırlayıp, başını yanındaki arkadaşına çevirip birşeyler söyledi.
-Ahaa!!!'' dedi Gülşah. ''Düştü tuzağa. Bak söylüyorum yarın bana teklifte bulunacak, söylüyorum bak'' Pelin yüzüne çarpan buz gibi rüzgarın tokatlarından korunmak için atkısını burnuna kadar çekti, önünü kapadı.
-Hangi çocuk ?''
-Bak şu, görüyor musun? Böyle bir eli cepte, diğer eli de arkadaşının omzunda. Kesin yanındakine benim hakkımdaki planlarını anlatıyordur,'' dedi. Gülşah yine havalanmıştı. Pelin artık sıkılmış vaziyette, yüzünde zoraki bir gülümseme oturttu.
-Hani deri ceketli, motorlu prense aşık olmuştun? Yüzünü bile göremediğin, kaskından sadece gözlerini gördüğün üstelik.'' Gülşah bakışlarını devirerek, ''kızım o başka! Bu çocukla sadece vaktimi geçireceğim işte fena mı? '' Bakışları hala ilerde yürümekte olan gençteydi.
-Yaa Pelin, valla çocukta iş var kuzum. Sevdim bunu. Bi kere yürüyüşüne bak. Kendinden emin, güçlü, karizmatik,'' bakışlarını gençten çekip, kendisini umursamazca dinleyen Pelin'e çevirdi.
-En azından o yakışıklı bana teklifte bulunana kadar bu fırsatı kaçıramam. Sevgilisiz mi olayım canım? Bana yakışır mı hiç?''
-Offf!''
-Off'lama be! Şurda yakışıklı gördük te anlatıyoruz değil mi? İstersen yanındakini de sana ayarlarım. İki dakikalık iş,'' dedi.
-Benim sevgilim var''
Gülşah dudak büktü, ''kusura bakma ama eminim sevgilin de senin gibi 'iyi aile çocuğudur' Allah bilir siz öpüşmekten ileriye gidememişsinizdir.''
-Gülşah!'' Pelin'i birden bi sıcaklık basmıştı. Yanakları yanıyordu sanki. Gülşah büyük bir kahkaha kopardı.
-Hey Allah'ım ya! Kızım sen hiç mi büyümezsin? Bir yıldır yakın dostuz ama sen hala aynısın. Benim kaç sevgilim oldu biliyor musun? ''
-Ya ben senin gibi rahat biri değilim Gülşah! Sen yakışıklı bulduğun herkesle çıkarsın ama ben insanların yakışıklılığına bakmam. Ruhuna bakarım, kalbine bakarım. Emin olunca, güvenince birlikte olurum. Benim aşkı yaşama anlayışım, senin aşk anlayışına uymuyor tatlım,'' dedi. Gülşah söyleyecek birşey bulamadı, ''ufff, sıkıldım valla...'' diye etrafa bakınmaya başladı.
Okul sokağından, okuldan çıkan öğrenci kalabalığından çıkana kadar konuşmadılar hiç. Küsmemişlerdi birbirine. Pelin ve Gülşah siyah ve beyaz gibiydiler. Ama asla birbirlerine alınmazlardı.
-Hıııı! Pelin! Ordaa!'' diye Gülşah Pelin'in koluna yapıştı.
-Ne? Ne orda? N'oluyorsun ya?''
-Ay Peliiinn bazen çok acayip oluyorsun! Karşıya bak yaaa! Sabah anlattığım çocuk, motorlu prens!''
Sokağın karşısında motora dayanmış, elleri cepte, baştan aşağıya siyah giyinmiş karizmatik duruşlu biri vardı. Motor da aynı sahibi gibiydi. Yalnızca birkaç sportif motif beyazdı. Pelin elinde olmadan kıkırdadı.
-Motorlu Prens?'' Gülşah ise heyecandan Pelin'in kolunu sıkıca tutmuş, bakışlarını motorlu gençten ayırmıyordu.
-Bırak dalga geçmeyi Pelin! İlgi çekmem gerek!''
'Ne kadar da açık sözlü Tanrı'm!' diye düşündü.
-Ne yapalım?'' Pelin artık iyice sıkılmış, servisi görse de kurtulsa diye düşünüyordu.
-Bilmiyorum! Ay beynim durdu yaa! Pelin! Düşün ya bak çocuk saatine bakıyor şimdi''
-Belki de birini bekliyordur, mesela sevgilisini,'' dedi muzipçe gülümseyerek. Gülşah yüzünü asarak,'' sağol kuzum! Şurda heyecandan tir tir titreyeyim, üzerine de sen tüm hayallerimi yık!''
Tam o sırada genç gelen kızlara baktı. Sanki aradığı kişiyi bulmuş gibi, dayandığı motosikletten kendini iterek dikildi.
-Ayy! Pelin bu sanırım benle konuşmaya çalışacak. Çok heyecanlıyım ya!''
Genç motosikletine bindi. Çalan kornayla Pelin ve Gülşah servislerine baktılar. Servis tam da motosikletli genci göremeyecekleri şekilde önlerinde durdu. Kızlar birbirlerine baktılar. Gülşah sinirli, Pelin ise gülerek servise bindiler. Gülşah servise biner binmez, anında karşı pencereye yapıştırdu burnunu...
Ama gencin durduğu yerde yeller esiyordu. Şaşkın bakışlarla arkasına döndü. Hayalkırıklığı ve hayretle, ''gitmiş...'' dedi. Pelin de yerine geçerken meraklı bakışlarla etrafa bakındı. Çocuktan eser yoktu!
Servis Gülşah'ın evinin önüne gelene kadar Gülşah, gençten ne kadar hoşlandığını, ne kadar gizemli ve hoş biri olduğunu söyleyip durdu. Pelin de bu olanlara anlam veremiyordu. Ama bu onu o kadar ilgilendirmiyordu. Bir an önce evde olmak istiyordu. Soğuk şehir iliklerine kadar üşütmüştü onu.
Gülşah servisten indiğinde, Pelin'in yanı boşalmıştı. Yanına servis arkadaşı Koray oturdu. Son sınıftaydı ve başka bir lisede okuyordu. Pelin'in burnuna yoğun bir sigara kokusu geldi.
-İki saattir kimden bahsediyor bizim süslü barbie?'' diye sordu.
-Bilmiyorum ki, yorgundum dinlemedim,'' dedi. Pelin Gülşah'ın anlattıklarını başkalarıyla paylaşmazdı. Çünkü arkadaşları hep Gülşah'ın yaptıklarından hoşlanmaz, her seferinde onun hakkında olumsuz yorumlarda bulunurlardı. Çoğunluğa göre Gülşah önüne gelenle yatıp kalkan bir kızdı. Ama gelin örün ki bu kadar ağır sözler söyleyenler bile Gülşah'ın sadece birkaç dakika onlarla konuşmasında heyecanlanıyorlardı. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş, o hesap...
Pelin burnuna gelen sigara kokusuna daha fazla dayanamayıp, servisin penceresini açtı.
-Yine mi sigara içtin?'' dedi.
-Yine,'' diye gülümsedi Koray.
-Bir bıraksan şunu, çok mutlu olacağım ya!'' Koray umutsuzca ama içtenlikle gülümsedi.
-Bırakabilirsem ben de çok mutlu olacağım. Ama bir başladın mı mırakamıyorsun bu meredi'' Pelin üzgün bakışlarla, Koray'a birşeyler söylemek için ağzını açtı.
-Boşver Pelin, boşver,'' diye elini Pelin'in omzuna koydu. ''Boşuna kendini yorma. Bu konuyu seninle daha önce de konuştuk. Hatta senle ilk tanıştığımızda konuştuğumuz ilk konu buydu, hatırlıyor musun?'' Pelin gülümsedi.
-Tabiki hatırlıyorum.''
O sırada serviste herkes bağırmaya başladı.
-DİKKAT ET SÜLEYMAN ABİİİİ!!!''
Servis içinde tiz, korku dolu çığlıklar, erkeklerin bağırışmaları duyulmaya başladı. Arkasından cam kırıkları, arabaların birbirini sürtünme sesleri ve son olarak ta çarpışma...
Servis ışıklarda geçmeye çalışırken, karşıda kurallara uymayan genç bir çocuğun kullandığı otomobil aniden servisin ve de servisle birlikte harekete geçen arabaların önüne atlamıştı. Yan tarafta bulunan araba frenleyince kendini, arkadan gelen araba da arkadan çarpmıştı. Servisin arkasından halk otobüsü çarpmış , yandaki , solda bulunan arabayla birlikte onun yanında buluna diğer otobüste yandan çarpmasıyla servis yandan sağında bulunan otomobilin üzerine düşmüştü.
Herşey çok çabuk olmuştu. Herkes ışık yandı diye gaza basmışken, önlerine hareket ettikleri sırada çıkan arabayla birlikte zincirleme trafik kazası oluşmuştu.
Genç çocuk ışıkların yanacağını görmüş ve son anda yetişeceğini hesaplayıp, aşırı hızla caddenin ucundan fırlamıştı. Ancak arabalar harekete geçmişti. Bu sefer frene basmıştı ancak bu onun için ve de başkaları için kocaman bir SON 'un olmasına sebep olmuştu.
Pelin baygın, yan devrilmiş serviste yatıyordu koltukta. Koltukta başı pencereye çarpmıştı. Daha doğrusu açık olan pencereden arabanın metal kısmına. Koray'ın kafası Pelin'in göğsündeydi. Ancak açık olan servisin penceresiyle, servisin yan yatması sonucunda oluşan baskıyla patlamış camlar herkesin yüzünü çizmiş, yaralar ve kan selleri oluşmasını sağlamıştı.
Pelin'in kafasından , beyaz arabanın metalinden aşağıya kan akıyordu. Kan damla damla ırmaklar gibi ayrı ayrı kollara ayrılarak asfalta akıyordu. Kan ve ezilmiş bedenler, kağıt gibi katlanmış arabalarla bu manzara görenleri öylece bakıp kalmalarına sebep oluyordu.
Trafik terörünün nerde , ne zaman , kimi bulacağı hiç belli olmuyor. Ama bu Pelin'in hayatında belli olan ve birisi tarafından yazılan bir senaryoydu!
''Beni göremeyeceksin. Ama bazen sesimi duyabilirsin. Evde kimse yokken seni korkutmak için geleceğim. Bu çok zevkli olacak. Senin gibi zavallılarla oynamak çok eğlenceli. Hele ki bu kadar güçsüzsen...
''
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
PELİNİ... RAHAT... BIRAK! YARATIK!
D:D
devaaam bekliyorum çok süperdi bravo!
D:D
devaaam bekliyorum çok süperdi bravo!
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam
4. sayfa (Toplam 14 sayfa) [ 137 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |