Kızıl Güneş Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Anime Manga Forum -> Fan Fiction |
Yazar
Mesaj
Bölüm 13 – İlk Görev –
(İstanbul-Merkez)
(Simon konuşmasını bitirmiş, odayı bir sessizlik kaplamıştı. Sessizliği tıklanan kapı bozmuştu. Kapı hafif bir gıcırtıyla aralandı ve içeriye bir hizmetli girdi.)
-- Emrettiğiniz gibi Havari Kushiro geldiler, yönetici Leonard.
Leonard- İçeriye gelsin.
-- Tabi, efendim.
(Hizmetli ağır adımlarla dışarıya çıktı. Kapının önünde bekleyen Kushiro içeriye girdi. Kushiro içeri girdiği anda tüm takım arkadaşlarının içeride olduğunu fark etti. Yavaşça Leonard ın masasına doğru ilerledi ve konuşmaya başladı.)
Kushiro- Beni emretmişsiniz.
(Leonard konuşmaya başlayacağı sırada Kushiro arkasında bir gölge hissetti. Çok yakınındaydı. Kaçmak için yeterli vakti yoktu. Kushiro arkasından gelen hamleyi savuşturmak için hareket etse de artık çok geçti. Kafasına darbeyi yemişti. Kushiro yere yuvarlandı. Kendini toplayıp yukarıya baktığında yaşadığı şaşkınlığa kelimeler yetersiz kalıyordu.)
Simon- Gerizekalı öğrencim sen ne hakla benim biricik güzel kızımın boğazını sıkıyorsun ha?
(Hemen ardından Simon yerde yatan öğrencisini tekmelemeye başladı. Kushiro çevik hareketlerle tekmeleri savuşturuyordu.)
Kushiro- Usta? Sen ne ara buraya geldin? Ben seni Hong Kong tayken emekliye ayrıldığını zannediyordum.
Simon- Ulan gerizekalı öğrenci, sadece biraz tatil için orada kalmıştım. Senide eşyalarını toplaman ve yola çıkman için Nagoya ya gönderdim. Ama senin burada yaptıklarına bak benim güzel kızımın boğazına sarılmışsın.
(Simon bir yandan Kushiro yu tekmelemeye devam ederken bir yandan da Lea ya sarılmaya başladı. Simon ın kendine sarılmasıyla Lea şaşırmıştı fakat bir yandan da sarılmaya devam etmesini istiyordu. Ama asıl şok olan Kushiro ydu. Hemen ustaca bir kaç hareketle tekmelerden kurtularak ayağa kalktı.)
Kushiro- Kızın mı? Nasıl yani senin bir kızın mı var?
Simon- Tabi ki de. Ne sandın beni? Aylağın teki mi?
(Leonard söze karıştı.)
Leonard- Bayan Lea, General Simon ın üvey kızıdır.
(Kushiro bir kat daha şaşırdı.)
Kushiro- General mi? Bizim bunak birde general mi?
(Kushiro kafasına bir darbe daha aldı.)
Simon- Sen beni ne zannediyordun lan?
Leonard- Tamam, tamam. Bu kadar şamata yeter. Artık takımlar yavaş yavaş görevlerini alarak Merkezden ayrılıyor ve sizinde göreviniz elime az önce ulaştı. 18. takım Lea, Seyfi, Kushiro göreviniz Yunanistan da ki bir kasaba olan Athikia da iblis varlığını araştırmak. Eğer varsa yok etmek. Şimdi hazırlıklara başlayın yarın sabah geminiz Atina ya açılacak.
(Takımın içindeki fırtınalar artık birazda olsun dinmişti. Artık göreve doğru yelken açma zamanıydı. 18. takımın ilk görevi Yunanistan daydı. Simon la vedalaşan grup hazırlıklar için odalarına çekildi.)
Rpger e teşekkür ederim.
Önsözde de küçük değişiklikler yaptım.
-saygılar-
Spoiler:
(İstanbul-Merkez)
(Simon konuşmasını bitirmiş, odayı bir sessizlik kaplamıştı. Sessizliği tıklanan kapı bozmuştu. Kapı hafif bir gıcırtıyla aralandı ve içeriye bir hizmetli girdi.)
-- Emrettiğiniz gibi Havari Kushiro geldiler, yönetici Leonard.
Leonard- İçeriye gelsin.
-- Tabi, efendim.
(Hizmetli ağır adımlarla dışarıya çıktı. Kapının önünde bekleyen Kushiro içeriye girdi. Kushiro içeri girdiği anda tüm takım arkadaşlarının içeride olduğunu fark etti. Yavaşça Leonard ın masasına doğru ilerledi ve konuşmaya başladı.)
Kushiro- Beni emretmişsiniz.
(Leonard konuşmaya başlayacağı sırada Kushiro arkasında bir gölge hissetti. Çok yakınındaydı. Kaçmak için yeterli vakti yoktu. Kushiro arkasından gelen hamleyi savuşturmak için hareket etse de artık çok geçti. Kafasına darbeyi yemişti. Kushiro yere yuvarlandı. Kendini toplayıp yukarıya baktığında yaşadığı şaşkınlığa kelimeler yetersiz kalıyordu.)
Simon- Gerizekalı öğrencim sen ne hakla benim biricik güzel kızımın boğazını sıkıyorsun ha?
(Hemen ardından Simon yerde yatan öğrencisini tekmelemeye başladı. Kushiro çevik hareketlerle tekmeleri savuşturuyordu.)
Kushiro- Usta? Sen ne ara buraya geldin? Ben seni Hong Kong tayken emekliye ayrıldığını zannediyordum.
Simon- Ulan gerizekalı öğrenci, sadece biraz tatil için orada kalmıştım. Senide eşyalarını toplaman ve yola çıkman için Nagoya ya gönderdim. Ama senin burada yaptıklarına bak benim güzel kızımın boğazına sarılmışsın.
(Simon bir yandan Kushiro yu tekmelemeye devam ederken bir yandan da Lea ya sarılmaya başladı. Simon ın kendine sarılmasıyla Lea şaşırmıştı fakat bir yandan da sarılmaya devam etmesini istiyordu. Ama asıl şok olan Kushiro ydu. Hemen ustaca bir kaç hareketle tekmelerden kurtularak ayağa kalktı.)
Kushiro- Kızın mı? Nasıl yani senin bir kızın mı var?
Simon- Tabi ki de. Ne sandın beni? Aylağın teki mi?
(Leonard söze karıştı.)
Leonard- Bayan Lea, General Simon ın üvey kızıdır.
(Kushiro bir kat daha şaşırdı.)
Kushiro- General mi? Bizim bunak birde general mi?
(Kushiro kafasına bir darbe daha aldı.)
Simon- Sen beni ne zannediyordun lan?
Leonard- Tamam, tamam. Bu kadar şamata yeter. Artık takımlar yavaş yavaş görevlerini alarak Merkezden ayrılıyor ve sizinde göreviniz elime az önce ulaştı. 18. takım Lea, Seyfi, Kushiro göreviniz Yunanistan da ki bir kasaba olan Athikia da iblis varlığını araştırmak. Eğer varsa yok etmek. Şimdi hazırlıklara başlayın yarın sabah geminiz Atina ya açılacak.
(Takımın içindeki fırtınalar artık birazda olsun dinmişti. Artık göreve doğru yelken açma zamanıydı. 18. takımın ilk görevi Yunanistan daydı. Simon la vedalaşan grup hazırlıklar için odalarına çekildi.)
Rpger e teşekkür ederim.
Önsözde de küçük değişiklikler yaptım.
-saygılar-
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): RPGer
Bölüm 14 – Durulan Sular –
(İstanbul)
(Yolculuk için hazırlıklar tamamlanmıştı. Gemi hareket için yolcularını bekliyordu. Güneş ufuktan usulca yükseliyordu. Nihayet yolcularda iskelenin başında göründü. Gemi mürettebatı eşyalara yardım için havarilerin yanına koştular. Duacı birliği ise karşılama için gemiye uzanan köprünün başında sıraya girmişti. Duacı birliğinden uzun boylu bir kadın ileri çıktı ve havarilerin önünde durdu.)
-- Ben 16. duacı birliğinin başı Katrea. Göreviniz süresince size eşlik edeceğiz. Görevimiz ise siz havarilerin güvenliğini sağlamak. Eğer hazırlığınız tamamsa yola çıkabiliriz.
(Havarilerin üçü de karşılarındaki kadının güzelliğine hayran kalmıştı. ‘Böyle bir kadın duacı birliğini başı olabilir mi?’ diye düşündüler. Katrea yana çekildi ve havarilere yolu gösterdi. Ağır adımlarla gemiye doğru ilerlemeye başladılar.)
Seyfi-(iç ses)(pis bir gülümsemeyle) ‘Yok artık iki güzelle gemi yolculuğu mu? Havari olmayı sevmeye başladım.’
(Gemiye bindikleri gibi gemi harekete geçti. Lea yerleşmek için kamarasına gitti. Kushiro ise geminin pruvasına geçerek denizi ilemeye başladı. Seyfi de yavaşça Kushiro ya doğru yaklaştı. Kushiro, Seyfi nin yaklaştığını hissedince başını o yöne çevirdi. İlk defa Seyfi yi silahını kuşanmış görüyordu. Merkezdeyken hiç üzerinde bulundurmamıştı. Kabzasının garip şekli olan hafif eğimli bir kılıç taşıyordu. Kushiro nun kılıcını incelediğini gören Seyfi gülümsedi.)
Seyfi- Yatağan.
Kushiro- Ne?
Seyfi- Kılıcımın türü yatağan. Eğimli Türk kılıcı. Öyle garip garip bakınca merak ettin diye düşündüm. Bu arada senden özür dilemek isterim. Eminim Lea da istiyordur.
Kushiro- Ne için özür diliyorsun ki.
Seyfi- Gerçeği bilmeden seni yargılamış olduğum için özür diliyorum. General geçmişini anlatınca hatamın farkına vardım. İnsanlar için ön yargılarını kırmak bazen çok zor olabiliyor.
Kushiro- Demek bizim bunak size beni anlattı ha? İki dakika çenesini kapasa şaşarım. Bende ortamdaki hava neden yumuşadı diye merak ediyordum. Aslında benimde gidip o kızdan özür dilemem lazım. Biraz aşırı tepki verdim.
Seyfi- Ölen havari yakın bir arkadaşın mıydı?
Kushiro- Tek arkadaşımdı.
Seyfi- Hangisi ondan sana kalan kılıç?
(Kushiro sağ tarafındaki kılıcı gösterdi.)
Kushiro- Beyaz olan.
(Kılıç üzerinde yaldız işlemeleri olan orta boy bir Japon kılıcıydı. Kushiro yu bir hüzün kapladı. Bunu fark eden Seyfi konuyu değiştirmesi gerektiğini anladı.)
Seyfi- Duacı birliğinin başı nasıl ama taş gibi demi ha? Ha?
(Kushiro önce afalladı. Sonra yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi. Tam bu sırada hemen arkalarından bir ses geldi.)
-- Yemek hazır. Başlamak için sizi bekliyoruz.
(Sesin geldiği tarafa döndüklerinde ise Katrea hemen arkalarındaydı. Seyfi nin kulakları kıpkırmızı olmuştu.)
Seyfi- Ne zamandır ordasınız?
Katrea- Yeterince uzun.
(Seyfi nin Kushiro nun kolundan tutup alt güverteye inmesi bir oldu.)
Seyfi – Ucuz atlattık.
(Pruvadan bir ses geldi.)
Katrea- Hala sizi duyabiliyorum.
(Seyfi hemen kafasını eğerek mutfağa doğru hareketlendi. Kushiro nun hüznü gitmiş yerine koca bir gülümseme gelmişti.)
RPGer e teşekkür ederim.
Spoiler:
(İstanbul)
(Yolculuk için hazırlıklar tamamlanmıştı. Gemi hareket için yolcularını bekliyordu. Güneş ufuktan usulca yükseliyordu. Nihayet yolcularda iskelenin başında göründü. Gemi mürettebatı eşyalara yardım için havarilerin yanına koştular. Duacı birliği ise karşılama için gemiye uzanan köprünün başında sıraya girmişti. Duacı birliğinden uzun boylu bir kadın ileri çıktı ve havarilerin önünde durdu.)
-- Ben 16. duacı birliğinin başı Katrea. Göreviniz süresince size eşlik edeceğiz. Görevimiz ise siz havarilerin güvenliğini sağlamak. Eğer hazırlığınız tamamsa yola çıkabiliriz.
(Havarilerin üçü de karşılarındaki kadının güzelliğine hayran kalmıştı. ‘Böyle bir kadın duacı birliğini başı olabilir mi?’ diye düşündüler. Katrea yana çekildi ve havarilere yolu gösterdi. Ağır adımlarla gemiye doğru ilerlemeye başladılar.)
Seyfi-(iç ses)(pis bir gülümsemeyle) ‘Yok artık iki güzelle gemi yolculuğu mu? Havari olmayı sevmeye başladım.’
(Gemiye bindikleri gibi gemi harekete geçti. Lea yerleşmek için kamarasına gitti. Kushiro ise geminin pruvasına geçerek denizi ilemeye başladı. Seyfi de yavaşça Kushiro ya doğru yaklaştı. Kushiro, Seyfi nin yaklaştığını hissedince başını o yöne çevirdi. İlk defa Seyfi yi silahını kuşanmış görüyordu. Merkezdeyken hiç üzerinde bulundurmamıştı. Kabzasının garip şekli olan hafif eğimli bir kılıç taşıyordu. Kushiro nun kılıcını incelediğini gören Seyfi gülümsedi.)
Seyfi- Yatağan.
Kushiro- Ne?
Seyfi- Kılıcımın türü yatağan. Eğimli Türk kılıcı. Öyle garip garip bakınca merak ettin diye düşündüm. Bu arada senden özür dilemek isterim. Eminim Lea da istiyordur.
Kushiro- Ne için özür diliyorsun ki.
Seyfi- Gerçeği bilmeden seni yargılamış olduğum için özür diliyorum. General geçmişini anlatınca hatamın farkına vardım. İnsanlar için ön yargılarını kırmak bazen çok zor olabiliyor.
Kushiro- Demek bizim bunak size beni anlattı ha? İki dakika çenesini kapasa şaşarım. Bende ortamdaki hava neden yumuşadı diye merak ediyordum. Aslında benimde gidip o kızdan özür dilemem lazım. Biraz aşırı tepki verdim.
Seyfi- Ölen havari yakın bir arkadaşın mıydı?
Kushiro- Tek arkadaşımdı.
Seyfi- Hangisi ondan sana kalan kılıç?
(Kushiro sağ tarafındaki kılıcı gösterdi.)
Kushiro- Beyaz olan.
(Kılıç üzerinde yaldız işlemeleri olan orta boy bir Japon kılıcıydı. Kushiro yu bir hüzün kapladı. Bunu fark eden Seyfi konuyu değiştirmesi gerektiğini anladı.)
Seyfi- Duacı birliğinin başı nasıl ama taş gibi demi ha? Ha?
(Kushiro önce afalladı. Sonra yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi. Tam bu sırada hemen arkalarından bir ses geldi.)
-- Yemek hazır. Başlamak için sizi bekliyoruz.
(Sesin geldiği tarafa döndüklerinde ise Katrea hemen arkalarındaydı. Seyfi nin kulakları kıpkırmızı olmuştu.)
Seyfi- Ne zamandır ordasınız?
Katrea- Yeterince uzun.
(Seyfi nin Kushiro nun kolundan tutup alt güverteye inmesi bir oldu.)
Seyfi – Ucuz atlattık.
(Pruvadan bir ses geldi.)
Katrea- Hala sizi duyabiliyorum.
(Seyfi hemen kafasını eğerek mutfağa doğru hareketlendi. Kushiro nun hüznü gitmiş yerine koca bir gülümseme gelmişti.)
RPGer e teşekkür ederim.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): RPGer
Finaller bitti. Başladım yazmaya.
Bölüm 15 -Yasak Teknik-
(İstanbul-Merkez)
(Simon merkezden ayrılıp görev yerine gitmeden önce son bir kez daha Leonard ın odasına uğramıştı. Neşeli sohbetleri devam ederken Simon birden ciddileşti.)
Simon- Kushiro nun takımı biraz fazla enterasan değil mi? Vahşi hançer tekniği kullanan Lea, hiç bir teknik kullanmayan Seyfi ve yasaklı teknik kullanıcısı Kushiro. Bu takım ya tarihin en güçlü takımı olur yada en vahşi takımı.
Leonard- Aslında bende merak içerisindeyim. Bunun cevabını zaman gösterecek. Ama ben en güçlü takım olacakları üzerine bahse girerim.
(Simon yüzünde hafif bir gülümsemeyle.)
Simon- Konu bahisse ben Kushiro yu yanıma alarak çoktan girdim. Ama biliyorsun ki o çocuğun gücü sınırlandırılmış. Sınırlarını ortadan kaldırmadan gerçek gücünü gösteremeyecek. Babasının öğretilerine aşırı sadık. İmparatorun mühürlü izni gelmedikçe tekniğini kullanmayacak. Aslına bakarsan kullanmasa daha iyi. O gözler ve o teknik birleştiğinde gücü korkutucu oluyor. Tekniğini bana göstermesini isteğimde neredeyse beni öldürüyordu ki daha o teknikte orta seviye bile değil. Bu yüzden ona kendi İskoç kılıcı tekniğimi öğrettim. Ama tabi ki de katana kullanan birinin İskoç kılıç tekniklerini uygulaması onu çok sınırlıyor.
Leonard- Ben bu işi halletmek için çoktan çalışmalara başladım. Aslında bu gün içerisinde bu konu hakkında bir telefon bekliyorum.
(Aniden telefon çalmaya başladı.)
Leonard- Hah! Tam zamanında.
(Leonard telefonu açtı ve yavaşça kulağına götürdü. Hattın öbür ucunda Şintoizm temsilcisidi.)
Leonard- Umarım sonuç belli olmuştur.
-- Evet, Japon İmparatorunun mühürlü izni alınmıştır. Lakin izni verirken imparator bile tedirgin oldu. Bu konu hakkında emin misiniz? Söz konusu teknik İntikam Ejderi. Savaşçının yolundan yoksun yasaklı teknik.
Leonard- Sorun olacağını düşünmüyorum. Ama savaşımızda bu güce ihtiyacımız olacak.
-- Pekala, izin belgesini size gönderiyorum. Bu belge kullanıcının eline geçtiği vakit tekniğini istediği gibi kullanabilir. Umarım tutuğu kılıç size dönmez.
(Leonard teşekkürlerini ilettikten sonra telefonu kapattı. Simon a doğru döndü.Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. )
Leonard- Artık Kızıl Güneş tarihini en güçlü silahına sahibim. İşler çok kolaylaşacak, hemde çok.
Simon- Birinci nesil kutsal silah sahibi, yasaklı teknik İntikam Ejderinin varisi, zamanın gözlerinin kullanıcısı. Gerçekten güçlü bir silaha sahipsin ama umarım onunda sadece bir insan olduğunu unutmazsın. (iç ses) 'Kushiro artık iki tarafı keskin bir kılıç. Kushiro umarım bu gücün sorumluluğunun altından kalkabilirsin. Benim salak öğrencim.'
(Simon oturduğu yerden kalktı.)
Simon- Artık benimde ayrılma vaktim geldi. Kendine iyi bak Leonard.
Leonard- Sende.
(Simon ağır adımlarla odayı terk etti.)
(Atina)
(Gemi yolculuğu sona ermiş, havariler Atina ya varmıştı. Tren yolculuğu için istasyona gidildi.)
Katrea- Buradan sonra trenle yolculuk edeceğiz. Göreviniz belirtildiği üzere iblisler tarafından ele geçirildiği belirlenen bir kasaba. Siz oradaki iblisleri temizlerken bizde size destek olacağız.
(Bu sırada yolculuk edecekleri tren istasyona yanaştı ve eşyalar trene yüklendi. İlk göreve yerlerine doğru olan tren yolculuğu artık başladı.)
Bölüm 16 -Görev Başlıyor-
(Merkez tarafından özel olarak ayarlanmış tren raylar üzerinde harekete başlamıştı. Havariler ve Katrea tek bir kabinde oturuyordu. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Seyfi nin giriştiği birkaç sohbet denemesi de başarısız oldu.'Demek daha barışmadılar. Halbuki baş başa kalacakları fırsatlarda yaratmıştım onlara.' diye düşündü Seyfi. Sessizliği tıklanan kapı bozdu. İçeriye bir duacı girdi.)
-- Athikia ya yaklaştık efendim.
Katrea- Tamam.
(Duacı selam vererek kabinden ayrıldı.)
Katrea- Görev noktamıza varmak üzereyiz. Hazırlansak iyi olur. Belli bir mesafeyi yürüyerek kat edeceğiz.
Seyfi- Sizinle her mesafeyi kat ederim.
Katrea- Anlamadım.
Seyfi- Önemli değil, önemli değil.
(Havariler silahlarını hazırlarken, duacılar ise gerekli malzemeleri yüklenmeye başladılar. Tren yavaş yavaş hızını azalttı ve durdu. İstasyon Athikia nın kuzey doğusundaki bir kasaba olan Galataki deydi. İki kasaba arası yürüyerek 3 saat sürüyordu. Küçük bir kasaba olan Galataki de dikkat çekmemek için küçük gruplara bölündüler. Hazırlıklarını tamamlayan gruplar yürüyüşe başladı.Bölünen guruplar kasabadan çıktıktan sonra bir araya geldiler ve asıl hedefleri olan Athikia ya doğru yolculuğa başladılar. Ama iblislerin yardakçıları çoktan istasyondaki grubu Athikia dakilere rapor etmişti. İblislerde boş durmuyor gelen birliği karşılamak için hazırlanıyorlardı. Ama bu hazırlık Athikia yı gözetleyen duacılar tarafından fark edilmiş ve saldırı grubuna rapor edildi.)
-- Efendim, Athikia da hareketlenmeler başlamış. Görünüşe göre gelişimizi öğrenmişler ve hazırlıklara başlamışlar.
Lea- Yardakçılar ha!
Katrea- Tamam. Bu bilgiyi diğer duacılara da ilet. Herkes savaşa hazır olsun. Baskın özelliğimizi kaybettik. Savaş doğrudan yapılacak.
(Kushiro soğuk bir ifadeyle söze karıştı.)
Kushiro- Baskın özelliğimiz kaybolduğuna göre duacılara geride kalmalarını söyleyin. Yoksa bana ayak bağı olmaktan daha ileri gidemezler.
Seyfi- Hey! Yavaş biraz orada kaç tane iblis olduğunu bile bilmiyoruz. Biraz destek fena mı olur?
Kushiro- İstersen sende geride bekleyebilirsin.
Seyfi- Saçmalama! Bende bir havariyim. Sadece destek diyorum. Ya da her neyse istediğin gibi olsun. Bayan Katrea lütfen duacı birliklerini savaş alanından uzak tutabilir misiniz?
(Katrea sinirlenmişti.)
Katrea- Saçmalamayı kesin. Bizim görevimiz sizi destekleme ve iblislerle savaşmaktır. Savaş alanından uzak durunda ne demek?
Kushiro- Sadece ölürsünüz. Duacılar sadece ölür.
Katrea- (sinirli ve yüksek bir sesle) Biz bu kutsal görev adına ölmeyi zaten göze aldık. Siz daha iblisin ne olduğunu bilmezken, biz dünyanın dört bir tarafında iblislerle savaşıyorduk.
Kushiro- Ne isterseniz onu yapın.
(Kushiro adımlarını hızlandırdı ve gruptan uzaklaştı. Seyfi ortamı sakinleştirmek için söze girdi.)
Seyfi- Bu kadar kızmanıza gerek yok. Biz sadece sizin yaralanmanızı istemedik. Eminim Kushiro da böyle düşünüyor. Ama kendini ifade etmekte biraz zorlanıyor.
Katrea- Anlıyorum ama bizim de bir duacı yeminlerimiz var. Bu yemini bozup geride kalmaktansa ölmeyi yeğleriz. DEĞİL Mİ BİRLİK!
-- (hep bir ağızdan) EVET!
(Grup kasabaya yürümeye devam etti. Zaman ilerlemişti.)
Katrea- Şu ufak tepenin arkası Athikia kasabası. Artık geldi.
(18. takımın ilk görevi başlamak üzeydi. Kasaba artık önlerinde ve herkes savaşa hazır durumda)
Yardımları için RPGer e teşekkürler.
Bölüm 15 -Yasak Teknik-
Spoiler:
(İstanbul-Merkez)
(Simon merkezden ayrılıp görev yerine gitmeden önce son bir kez daha Leonard ın odasına uğramıştı. Neşeli sohbetleri devam ederken Simon birden ciddileşti.)
Simon- Kushiro nun takımı biraz fazla enterasan değil mi? Vahşi hançer tekniği kullanan Lea, hiç bir teknik kullanmayan Seyfi ve yasaklı teknik kullanıcısı Kushiro. Bu takım ya tarihin en güçlü takımı olur yada en vahşi takımı.
Leonard- Aslında bende merak içerisindeyim. Bunun cevabını zaman gösterecek. Ama ben en güçlü takım olacakları üzerine bahse girerim.
(Simon yüzünde hafif bir gülümsemeyle.)
Simon- Konu bahisse ben Kushiro yu yanıma alarak çoktan girdim. Ama biliyorsun ki o çocuğun gücü sınırlandırılmış. Sınırlarını ortadan kaldırmadan gerçek gücünü gösteremeyecek. Babasının öğretilerine aşırı sadık. İmparatorun mühürlü izni gelmedikçe tekniğini kullanmayacak. Aslına bakarsan kullanmasa daha iyi. O gözler ve o teknik birleştiğinde gücü korkutucu oluyor. Tekniğini bana göstermesini isteğimde neredeyse beni öldürüyordu ki daha o teknikte orta seviye bile değil. Bu yüzden ona kendi İskoç kılıcı tekniğimi öğrettim. Ama tabi ki de katana kullanan birinin İskoç kılıç tekniklerini uygulaması onu çok sınırlıyor.
Leonard- Ben bu işi halletmek için çoktan çalışmalara başladım. Aslında bu gün içerisinde bu konu hakkında bir telefon bekliyorum.
(Aniden telefon çalmaya başladı.)
Leonard- Hah! Tam zamanında.
(Leonard telefonu açtı ve yavaşça kulağına götürdü. Hattın öbür ucunda Şintoizm temsilcisidi.)
Leonard- Umarım sonuç belli olmuştur.
-- Evet, Japon İmparatorunun mühürlü izni alınmıştır. Lakin izni verirken imparator bile tedirgin oldu. Bu konu hakkında emin misiniz? Söz konusu teknik İntikam Ejderi. Savaşçının yolundan yoksun yasaklı teknik.
Leonard- Sorun olacağını düşünmüyorum. Ama savaşımızda bu güce ihtiyacımız olacak.
-- Pekala, izin belgesini size gönderiyorum. Bu belge kullanıcının eline geçtiği vakit tekniğini istediği gibi kullanabilir. Umarım tutuğu kılıç size dönmez.
(Leonard teşekkürlerini ilettikten sonra telefonu kapattı. Simon a doğru döndü.Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. )
Leonard- Artık Kızıl Güneş tarihini en güçlü silahına sahibim. İşler çok kolaylaşacak, hemde çok.
Simon- Birinci nesil kutsal silah sahibi, yasaklı teknik İntikam Ejderinin varisi, zamanın gözlerinin kullanıcısı. Gerçekten güçlü bir silaha sahipsin ama umarım onunda sadece bir insan olduğunu unutmazsın. (iç ses) 'Kushiro artık iki tarafı keskin bir kılıç. Kushiro umarım bu gücün sorumluluğunun altından kalkabilirsin. Benim salak öğrencim.'
(Simon oturduğu yerden kalktı.)
Simon- Artık benimde ayrılma vaktim geldi. Kendine iyi bak Leonard.
Leonard- Sende.
(Simon ağır adımlarla odayı terk etti.)
(Atina)
(Gemi yolculuğu sona ermiş, havariler Atina ya varmıştı. Tren yolculuğu için istasyona gidildi.)
Katrea- Buradan sonra trenle yolculuk edeceğiz. Göreviniz belirtildiği üzere iblisler tarafından ele geçirildiği belirlenen bir kasaba. Siz oradaki iblisleri temizlerken bizde size destek olacağız.
(Bu sırada yolculuk edecekleri tren istasyona yanaştı ve eşyalar trene yüklendi. İlk göreve yerlerine doğru olan tren yolculuğu artık başladı.)
Bölüm 16 -Görev Başlıyor-
Spoiler:
(Merkez tarafından özel olarak ayarlanmış tren raylar üzerinde harekete başlamıştı. Havariler ve Katrea tek bir kabinde oturuyordu. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Seyfi nin giriştiği birkaç sohbet denemesi de başarısız oldu.'Demek daha barışmadılar. Halbuki baş başa kalacakları fırsatlarda yaratmıştım onlara.' diye düşündü Seyfi. Sessizliği tıklanan kapı bozdu. İçeriye bir duacı girdi.)
-- Athikia ya yaklaştık efendim.
Katrea- Tamam.
(Duacı selam vererek kabinden ayrıldı.)
Katrea- Görev noktamıza varmak üzereyiz. Hazırlansak iyi olur. Belli bir mesafeyi yürüyerek kat edeceğiz.
Seyfi- Sizinle her mesafeyi kat ederim.
Katrea- Anlamadım.
Seyfi- Önemli değil, önemli değil.
(Havariler silahlarını hazırlarken, duacılar ise gerekli malzemeleri yüklenmeye başladılar. Tren yavaş yavaş hızını azalttı ve durdu. İstasyon Athikia nın kuzey doğusundaki bir kasaba olan Galataki deydi. İki kasaba arası yürüyerek 3 saat sürüyordu. Küçük bir kasaba olan Galataki de dikkat çekmemek için küçük gruplara bölündüler. Hazırlıklarını tamamlayan gruplar yürüyüşe başladı.Bölünen guruplar kasabadan çıktıktan sonra bir araya geldiler ve asıl hedefleri olan Athikia ya doğru yolculuğa başladılar. Ama iblislerin yardakçıları çoktan istasyondaki grubu Athikia dakilere rapor etmişti. İblislerde boş durmuyor gelen birliği karşılamak için hazırlanıyorlardı. Ama bu hazırlık Athikia yı gözetleyen duacılar tarafından fark edilmiş ve saldırı grubuna rapor edildi.)
-- Efendim, Athikia da hareketlenmeler başlamış. Görünüşe göre gelişimizi öğrenmişler ve hazırlıklara başlamışlar.
Lea- Yardakçılar ha!
Katrea- Tamam. Bu bilgiyi diğer duacılara da ilet. Herkes savaşa hazır olsun. Baskın özelliğimizi kaybettik. Savaş doğrudan yapılacak.
(Kushiro soğuk bir ifadeyle söze karıştı.)
Kushiro- Baskın özelliğimiz kaybolduğuna göre duacılara geride kalmalarını söyleyin. Yoksa bana ayak bağı olmaktan daha ileri gidemezler.
Seyfi- Hey! Yavaş biraz orada kaç tane iblis olduğunu bile bilmiyoruz. Biraz destek fena mı olur?
Kushiro- İstersen sende geride bekleyebilirsin.
Seyfi- Saçmalama! Bende bir havariyim. Sadece destek diyorum. Ya da her neyse istediğin gibi olsun. Bayan Katrea lütfen duacı birliklerini savaş alanından uzak tutabilir misiniz?
(Katrea sinirlenmişti.)
Katrea- Saçmalamayı kesin. Bizim görevimiz sizi destekleme ve iblislerle savaşmaktır. Savaş alanından uzak durunda ne demek?
Kushiro- Sadece ölürsünüz. Duacılar sadece ölür.
Katrea- (sinirli ve yüksek bir sesle) Biz bu kutsal görev adına ölmeyi zaten göze aldık. Siz daha iblisin ne olduğunu bilmezken, biz dünyanın dört bir tarafında iblislerle savaşıyorduk.
Kushiro- Ne isterseniz onu yapın.
(Kushiro adımlarını hızlandırdı ve gruptan uzaklaştı. Seyfi ortamı sakinleştirmek için söze girdi.)
Seyfi- Bu kadar kızmanıza gerek yok. Biz sadece sizin yaralanmanızı istemedik. Eminim Kushiro da böyle düşünüyor. Ama kendini ifade etmekte biraz zorlanıyor.
Katrea- Anlıyorum ama bizim de bir duacı yeminlerimiz var. Bu yemini bozup geride kalmaktansa ölmeyi yeğleriz. DEĞİL Mİ BİRLİK!
-- (hep bir ağızdan) EVET!
(Grup kasabaya yürümeye devam etti. Zaman ilerlemişti.)
Katrea- Şu ufak tepenin arkası Athikia kasabası. Artık geldi.
(18. takımın ilk görevi başlamak üzeydi. Kasaba artık önlerinde ve herkes savaşa hazır durumda)
Yardımları için RPGer e teşekkürler.
Uchihamessi yazmış:
Bütünlemeler var sadece 4. Bölüme kadar okudum ... Guzel olmuş ama bahadure ye katiliyorum. Biraz daha roman tarzında yazabilirsin..neyse ben derse kacar ....
ilerleyen bölümlerde biraz daha düzelttiğimi düşünüyorum ama haklısın daha çok eksiğim var.
yorumun için sağol.
Bölüm 17 -Korku Dolu Kalpler-
(Birlik küçük bir tepenin ardına konuşlanmıştı. Havariler şehrin planını inceliyor ve Katrea ile birlikte son detayları konuşuyorlardı. Güneş iyice yükselmişti.)
Katrea- Akşam olmadan saldırmalıyız. Karanlık bizim aleyhimize olur. Sizinde ilk göreviniz olması vesilesiyle birliği dağıtmadan, doğrudan bir saldırı düşünüyorum. Kasabanın girişinden doğruca merkeze olan bir saldırı. Birlikte çalışırsak kolayca düşmanı alt edebiliriz. Ama unutmamamız gereken bir şey var. Bu kasabada hala insanlarda vardır. Bir kısmı yardakçı olsa da onları öldüremeyiz. Dikkatli olun.
Seyfi- Peki elimizde kaç adam var?
Katrea- Yirmi duacımız var. Bir kaç iblis için fazla bile. Yalnız hoşuma gitmeyen şey bu kasabadaki iblislerin çok rahat olması. İnsanlardan sakınmak gibi bir niyetleri yok. Kasabadaki tüm insanlar yardakçı olabilir. Pek rastlanan bir durum değil ama hareketlerinden böyle bir olasılığın yüksek olduğunu çıkarabiliriz.
Lea- Tüm kasaba yardakçı mı? Böyle bir durum olabilir mi?
Katrea- Çok nadirde olsa görülebilir. Ama umarım yanılıyoruzdur. Zaman aleyhimize işliyor. Saldırıya geçmeliyiz. Kendinize dikkat edin.
(Katrea birliğe doğru döndü ve yüksek sesle seslendi.)
Katrea- Duacı birliği hazırlan! Doğruca şehrin merkezine saldırıyoruz. En hızlı şekilde kasabayı ele geçirmeliyiz.
(Duacı birliği sıraya geçti. Katrea ve havariler tepenin üst kısmına çıktılar. Katrea önce kasabaya bir göz attıktan sonra eliyle saldırı işaretini verdi. Birlik tüm hızıyla ileriye atıldı. Duacı birliğiyle beraber Lea ve Seyfi de koşmaya başladı. Kushiro ise gerideydi. Koşmuyordu ama hızlı adımlar atarak mesafeyi de fazla açmıyordu. Birlik kasabanın girişinden geçti. Fakat hiç bir saldırı yada direniş yoktu. Duacı birliği, Lea ve Seyfi çoktan şehrin merkezine varmıştı. Ama etraf sessizdi.)
Seyfi- Fırtına öncesi sessizlik. Tuzağa doğru koşmuşuz gibi geldi.
(Sessizliği Katrea bozdu.)
Katrea- HERKES HAZIRLANSIN. ETRAFIMIZ KUŞATILDI. DAİRE OLUŞTURUN.
(Birlik hemen bir daire oluşturdu. Kasabada kıpırtılar başlamıştı. Aniden ara sokaklarda gölgeler görülmeye başladı. İblisler yaklaşıyordu. Duacılar güçsüzleştirme dualarına başladılar. Herkes tedirgindi. İblisler yavaşça ara sokaklardan meydana doğru çıktı. İblislerin suratlarındaki sırıtış duacıların kalbine işliyordu. Katrea nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.)
Katre-(korku dolu gözlerle) Bütün kasaba yardakçı değil. Bu kasaba tamamen iblislerden oluşuyor. Bu- Bu nasıl olabilir.
(Etrafları sarılmıştı. Lea hemen hançerlerine davrandı. Seyfi yatağanını çoktan çekmişti bile. İblisler adım adım yaklaşıyordu. Tarihin daha önce yazmadığı bir olayla karşı karşıyaydılar. Elliden fazla iblis, 22 kişinin etrafını sarmıştı. Korku dolu kalpler ilk hareketi bekliyorlardı. Kasabanın merkezinde tüm bunlar olurken her yeri gören bir kulede biri bu olayı izliyordu ve aynı zamanda elindeki telefonla rapor ediyordu.)
-- Evet, efendim. Çevreleri tamamen çevrildi. Birazdan saldırı emrini veriyorum.
-- Hepsini yok edin. Biri bile sağ çıkmasın. Kızıl Güneşi uyandırmak istemeyiz.
-- Şüpheniz olmasın efendim. Hiç biri kaçamaz...
Bölüm 18 -Yükselen Cesaret-
(Birliğin etrafı sarılmıştı. Tüm duacılar ölüm korkusunu tatmış insanlardı ama şu an hepsi korkudan kıpırdayamıyorlardı. Tek yapabildikleri dua etmekti. Bu çaresizliğin korkusuydu. Akıllarında geçen tek şey birazdan ölecekleriydi. Belki cesetleri bile bulunmayacaktı. İblisler sırıtarak gruba yavaşça yaklaşıyorlardı. Aniden iblisler hızlanmaya başladı. Yavaşça yürüyen iblisler adımlarını hızlandırdı hatta bazıları koşmaya başladı.)
Seyfi- Burada mı? Burada mı öleceğim? Daha ilk görevimde mi? Saçmalamayın. Bu kadar kolay öleceğimi mi sandınız?
(Tüm duacılar o an Seyfi nin sözlerini duydu. Birlik canlandı. Birliğin umutsuz sessizliğini bir anda yok olmuştu.)
Katrea- ONLARA KOLAY BİR ZAFER YAŞATMAYACAĞIZ. DUACI BİRLİĞİ ÇARPIŞMA İÇİN HAZIRLAN.
(Birliğe cesaret gelmişti. Artık hiç biri mücadele etmeden ölmeyecekti. İblisler bu ani değişim karşısında bir an duraksadı. Duraksadıkları anda kasabanın girişinin olduğu tarafta kanlar fışkırmaya başladı. İblisler ilk başta ne olduğunu anlamadı. Orada biri mi vardı? İblisleri kim kesiyordu? )
Seyfi- Kushiro? Kushiro yanımızda değil. Yoksa orda ki o mu?
(Kushiro kasabadaki sessizliği önceden fark etmiş, buna önlem olarak birliğin gerisinde kalmıştı. Etrafı sarılan birliğe yol açmak için kasabanın girişini temizliyordu. Bu düşük düzey iblisler Kushiro nun parlayan gözlerine rakip değildi. Kushiro nun zümrüt işlemeli kılıcını güneşi kesmek istercesine savruyordu.)
Katrea- O çocukta ne öyle. Sanki iblislerle savaşmıyor, sadece kılıcını savuruyor.
(Seyfi ve Lea da şaşırmıştı. Önlerindeki iblislerden tam olarak göremeseler de fışkıran kan her şeyi açıklıyordu. Hiçbir şey bitmemişti. Leonard ın ası oradaydı. İblisleri biçen Kushiro yu gören duacılar daha bir cesaretlenmişti. Seyfi yatağanın kabzasını daha sıkı kavradı.)
Seyfi- Tüm işi Kushiro nun yapmasını bekleyecek değilim.
(Seyfi de saldırıya geçti. Seyfi nin saldırıya geçmesiyle Lea da belindeki kınlardan hançerlerini çekti. En yakınında ki iblisin üzerine atladı ve iki hançeri de kullanarak iblisin kafasını tek hamlede boynundan ayırdı. Ardından çevik bir kaç hareketle bir sonraki iblisin kafasına hançerini saplarken diğeriyle de başka bir iblisten gelen saldırıyı karşıladı. Duacılarda boş durmuyordu. Bir kısmı zayıflatma dualarına bir kısmı da kalkan dualarına başlamıştı. Katrea nın da dahil olduğu üç üst düzey duacı ise dualarla işlenmiş özel yapım kılıçlarıyla birliğini savunuyordu. Ortalık karışmıştı. İblisler birer birer düşüyordu. Ama her şey istedikleri gibi gidemezdi. Öyle de oldu. İblislerden bazıları duacı birliğine ulaşmayı başarmıştı. Katrea ve diğer iki üst düzey duacının gücü onları tutmaya yetmiyordu. Kaçınılmaz olan gerçekleşti. Duacılar bir biri ardına ölmeye başladı. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Fışkıran kanlar yağmur gibiydi. Seyfi duacı birliğinin düştüğü durumu hemen fark etti ve doğruca o iblislerin üzerine atıldı. İblislerden birinin eli tam Katrea ya uzanırken, Seyfi iblisin önce elini ardından da kafasını kesti.)
Seyfi- İyi misin?
Katrea- Teşekkürler. Kurtardın be-
(Katra nın hemen ardından başka bir iblis saldırmıştı. Saldıran iblis pençesiyle Katrea nın sol kolunu kopardı. Katrea acı bir çığlık atarak yere yığıldı.)
Seyfi- Katrea!!!!!!
(Seyfi tüm gücüyle yatağanını salladı ve iblisin suratını kafasından ayırdı. Katrea acı içinde yerde yatıyordu. Seyfi hemen kıyafetini yırttı ve Katrea nın kanamasını durdurmak için kolunun koptuğu yerden sarmaya başladı. Çarpışma artık doruk noktasındaydı. İblisler ve duacılar bir biri ardına düşüyorlardı. Seyfi yarayı sarınca yavaşça Katrea yı yere bıraktı. Katrea acının da etkisiyle kendinden geçmişti. Seyfi geri kalan duacıları korumak için tekrar doğruldu. Etrafına baktığında durumun ne kadar berbat olduğunu anladı. Yirmi kişilik duacı grubundan geriye 7 kişi kalmıştı. Yerde ki iblis cesetlerini sayamıyordu bile. Kasabanın giriş tarafı temizlenmişti. Artık kaçabilirler miydi ki? Aniden yanından geçip giden bir rüzgar hissetti. Rüzgarın gittiği yer duacıların olduğu taraftı. Seyfi arkasını dönüp duacıların olduğu tarafa bakınca iblislerin teker teker öldüğünü gördü. Dikkatli bakınca bunu yapanın Kushiro olduğunu anladı. Oradaki iblislerde ölünce ortalık sessizleşti. Kushiro nun parlayan gözleri eski normal haline döndü. Gözlerini normalleşmesiyle birlikte Kushiro diz üstü çöktü. Yorulduğu her halinden belliydi. Seyfi hemen arkasından bir ses duydu.)
Lea- Demek zamanın gözlerinin gücü bu. Böyle bir güç. Bizim tarafımızda olmasına rağmen o güçten korkuyorum.
Seyfi- Gerçekten inanılmaz.
(Lea ve Seyfi duacıların olduğu yere doğru gittiler. Seyfi doğruca Katrea nın yanı gitti. Katrea hala baygındı.)
Lea- Sonunda bitti. Buradan bu kadar çok kişi sağ çıkmamız bir mucize.
(Kushiro yorgun gözlerle Lea ya doğru baktı. Lea içinden 'Etkileyici ama bir o kadarda korkutucu.' diye geçirdi.)
Kushiro- Geliyorlar. Daha bitmedi.
(Ara sokaklardan dört tane dev iblis çıktı. Duacılardan hayatta kalanlar bile savaşabilecek durumda değildi. Fakat savaş daha bitmedi.)
yorumlarınızı esirgemeyin
Spoiler:
(Birlik küçük bir tepenin ardına konuşlanmıştı. Havariler şehrin planını inceliyor ve Katrea ile birlikte son detayları konuşuyorlardı. Güneş iyice yükselmişti.)
Katrea- Akşam olmadan saldırmalıyız. Karanlık bizim aleyhimize olur. Sizinde ilk göreviniz olması vesilesiyle birliği dağıtmadan, doğrudan bir saldırı düşünüyorum. Kasabanın girişinden doğruca merkeze olan bir saldırı. Birlikte çalışırsak kolayca düşmanı alt edebiliriz. Ama unutmamamız gereken bir şey var. Bu kasabada hala insanlarda vardır. Bir kısmı yardakçı olsa da onları öldüremeyiz. Dikkatli olun.
Seyfi- Peki elimizde kaç adam var?
Katrea- Yirmi duacımız var. Bir kaç iblis için fazla bile. Yalnız hoşuma gitmeyen şey bu kasabadaki iblislerin çok rahat olması. İnsanlardan sakınmak gibi bir niyetleri yok. Kasabadaki tüm insanlar yardakçı olabilir. Pek rastlanan bir durum değil ama hareketlerinden böyle bir olasılığın yüksek olduğunu çıkarabiliriz.
Lea- Tüm kasaba yardakçı mı? Böyle bir durum olabilir mi?
Katrea- Çok nadirde olsa görülebilir. Ama umarım yanılıyoruzdur. Zaman aleyhimize işliyor. Saldırıya geçmeliyiz. Kendinize dikkat edin.
(Katrea birliğe doğru döndü ve yüksek sesle seslendi.)
Katrea- Duacı birliği hazırlan! Doğruca şehrin merkezine saldırıyoruz. En hızlı şekilde kasabayı ele geçirmeliyiz.
(Duacı birliği sıraya geçti. Katrea ve havariler tepenin üst kısmına çıktılar. Katrea önce kasabaya bir göz attıktan sonra eliyle saldırı işaretini verdi. Birlik tüm hızıyla ileriye atıldı. Duacı birliğiyle beraber Lea ve Seyfi de koşmaya başladı. Kushiro ise gerideydi. Koşmuyordu ama hızlı adımlar atarak mesafeyi de fazla açmıyordu. Birlik kasabanın girişinden geçti. Fakat hiç bir saldırı yada direniş yoktu. Duacı birliği, Lea ve Seyfi çoktan şehrin merkezine varmıştı. Ama etraf sessizdi.)
Seyfi- Fırtına öncesi sessizlik. Tuzağa doğru koşmuşuz gibi geldi.
(Sessizliği Katrea bozdu.)
Katrea- HERKES HAZIRLANSIN. ETRAFIMIZ KUŞATILDI. DAİRE OLUŞTURUN.
(Birlik hemen bir daire oluşturdu. Kasabada kıpırtılar başlamıştı. Aniden ara sokaklarda gölgeler görülmeye başladı. İblisler yaklaşıyordu. Duacılar güçsüzleştirme dualarına başladılar. Herkes tedirgindi. İblisler yavaşça ara sokaklardan meydana doğru çıktı. İblislerin suratlarındaki sırıtış duacıların kalbine işliyordu. Katrea nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.)
Katre-(korku dolu gözlerle) Bütün kasaba yardakçı değil. Bu kasaba tamamen iblislerden oluşuyor. Bu- Bu nasıl olabilir.
(Etrafları sarılmıştı. Lea hemen hançerlerine davrandı. Seyfi yatağanını çoktan çekmişti bile. İblisler adım adım yaklaşıyordu. Tarihin daha önce yazmadığı bir olayla karşı karşıyaydılar. Elliden fazla iblis, 22 kişinin etrafını sarmıştı. Korku dolu kalpler ilk hareketi bekliyorlardı. Kasabanın merkezinde tüm bunlar olurken her yeri gören bir kulede biri bu olayı izliyordu ve aynı zamanda elindeki telefonla rapor ediyordu.)
-- Evet, efendim. Çevreleri tamamen çevrildi. Birazdan saldırı emrini veriyorum.
-- Hepsini yok edin. Biri bile sağ çıkmasın. Kızıl Güneşi uyandırmak istemeyiz.
-- Şüpheniz olmasın efendim. Hiç biri kaçamaz...
Bölüm 18 -Yükselen Cesaret-
Spoiler:
(Birliğin etrafı sarılmıştı. Tüm duacılar ölüm korkusunu tatmış insanlardı ama şu an hepsi korkudan kıpırdayamıyorlardı. Tek yapabildikleri dua etmekti. Bu çaresizliğin korkusuydu. Akıllarında geçen tek şey birazdan ölecekleriydi. Belki cesetleri bile bulunmayacaktı. İblisler sırıtarak gruba yavaşça yaklaşıyorlardı. Aniden iblisler hızlanmaya başladı. Yavaşça yürüyen iblisler adımlarını hızlandırdı hatta bazıları koşmaya başladı.)
Seyfi- Burada mı? Burada mı öleceğim? Daha ilk görevimde mi? Saçmalamayın. Bu kadar kolay öleceğimi mi sandınız?
(Tüm duacılar o an Seyfi nin sözlerini duydu. Birlik canlandı. Birliğin umutsuz sessizliğini bir anda yok olmuştu.)
Katrea- ONLARA KOLAY BİR ZAFER YAŞATMAYACAĞIZ. DUACI BİRLİĞİ ÇARPIŞMA İÇİN HAZIRLAN.
(Birliğe cesaret gelmişti. Artık hiç biri mücadele etmeden ölmeyecekti. İblisler bu ani değişim karşısında bir an duraksadı. Duraksadıkları anda kasabanın girişinin olduğu tarafta kanlar fışkırmaya başladı. İblisler ilk başta ne olduğunu anlamadı. Orada biri mi vardı? İblisleri kim kesiyordu? )
Seyfi- Kushiro? Kushiro yanımızda değil. Yoksa orda ki o mu?
(Kushiro kasabadaki sessizliği önceden fark etmiş, buna önlem olarak birliğin gerisinde kalmıştı. Etrafı sarılan birliğe yol açmak için kasabanın girişini temizliyordu. Bu düşük düzey iblisler Kushiro nun parlayan gözlerine rakip değildi. Kushiro nun zümrüt işlemeli kılıcını güneşi kesmek istercesine savruyordu.)
Katrea- O çocukta ne öyle. Sanki iblislerle savaşmıyor, sadece kılıcını savuruyor.
(Seyfi ve Lea da şaşırmıştı. Önlerindeki iblislerden tam olarak göremeseler de fışkıran kan her şeyi açıklıyordu. Hiçbir şey bitmemişti. Leonard ın ası oradaydı. İblisleri biçen Kushiro yu gören duacılar daha bir cesaretlenmişti. Seyfi yatağanın kabzasını daha sıkı kavradı.)
Seyfi- Tüm işi Kushiro nun yapmasını bekleyecek değilim.
(Seyfi de saldırıya geçti. Seyfi nin saldırıya geçmesiyle Lea da belindeki kınlardan hançerlerini çekti. En yakınında ki iblisin üzerine atladı ve iki hançeri de kullanarak iblisin kafasını tek hamlede boynundan ayırdı. Ardından çevik bir kaç hareketle bir sonraki iblisin kafasına hançerini saplarken diğeriyle de başka bir iblisten gelen saldırıyı karşıladı. Duacılarda boş durmuyordu. Bir kısmı zayıflatma dualarına bir kısmı da kalkan dualarına başlamıştı. Katrea nın da dahil olduğu üç üst düzey duacı ise dualarla işlenmiş özel yapım kılıçlarıyla birliğini savunuyordu. Ortalık karışmıştı. İblisler birer birer düşüyordu. Ama her şey istedikleri gibi gidemezdi. Öyle de oldu. İblislerden bazıları duacı birliğine ulaşmayı başarmıştı. Katrea ve diğer iki üst düzey duacının gücü onları tutmaya yetmiyordu. Kaçınılmaz olan gerçekleşti. Duacılar bir biri ardına ölmeye başladı. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Fışkıran kanlar yağmur gibiydi. Seyfi duacı birliğinin düştüğü durumu hemen fark etti ve doğruca o iblislerin üzerine atıldı. İblislerden birinin eli tam Katrea ya uzanırken, Seyfi iblisin önce elini ardından da kafasını kesti.)
Seyfi- İyi misin?
Katrea- Teşekkürler. Kurtardın be-
(Katra nın hemen ardından başka bir iblis saldırmıştı. Saldıran iblis pençesiyle Katrea nın sol kolunu kopardı. Katrea acı bir çığlık atarak yere yığıldı.)
Seyfi- Katrea!!!!!!
(Seyfi tüm gücüyle yatağanını salladı ve iblisin suratını kafasından ayırdı. Katrea acı içinde yerde yatıyordu. Seyfi hemen kıyafetini yırttı ve Katrea nın kanamasını durdurmak için kolunun koptuğu yerden sarmaya başladı. Çarpışma artık doruk noktasındaydı. İblisler ve duacılar bir biri ardına düşüyorlardı. Seyfi yarayı sarınca yavaşça Katrea yı yere bıraktı. Katrea acının da etkisiyle kendinden geçmişti. Seyfi geri kalan duacıları korumak için tekrar doğruldu. Etrafına baktığında durumun ne kadar berbat olduğunu anladı. Yirmi kişilik duacı grubundan geriye 7 kişi kalmıştı. Yerde ki iblis cesetlerini sayamıyordu bile. Kasabanın giriş tarafı temizlenmişti. Artık kaçabilirler miydi ki? Aniden yanından geçip giden bir rüzgar hissetti. Rüzgarın gittiği yer duacıların olduğu taraftı. Seyfi arkasını dönüp duacıların olduğu tarafa bakınca iblislerin teker teker öldüğünü gördü. Dikkatli bakınca bunu yapanın Kushiro olduğunu anladı. Oradaki iblislerde ölünce ortalık sessizleşti. Kushiro nun parlayan gözleri eski normal haline döndü. Gözlerini normalleşmesiyle birlikte Kushiro diz üstü çöktü. Yorulduğu her halinden belliydi. Seyfi hemen arkasından bir ses duydu.)
Lea- Demek zamanın gözlerinin gücü bu. Böyle bir güç. Bizim tarafımızda olmasına rağmen o güçten korkuyorum.
Seyfi- Gerçekten inanılmaz.
(Lea ve Seyfi duacıların olduğu yere doğru gittiler. Seyfi doğruca Katrea nın yanı gitti. Katrea hala baygındı.)
Lea- Sonunda bitti. Buradan bu kadar çok kişi sağ çıkmamız bir mucize.
(Kushiro yorgun gözlerle Lea ya doğru baktı. Lea içinden 'Etkileyici ama bir o kadarda korkutucu.' diye geçirdi.)
Kushiro- Geliyorlar. Daha bitmedi.
(Ara sokaklardan dört tane dev iblis çıktı. Duacılardan hayatta kalanlar bile savaşabilecek durumda değildi. Fakat savaş daha bitmedi.)
yorumlarınızı esirgemeyin
Bölüm 19 -Tamamlana Görev-
(Athikia- Yunanistan)
(Duacı birliği neredeyse parçalanmıştı. Geriye kalanlar ise savaşacak durumda değildi. Havariler ise yorulmuş, Kushiro ise ayağa bile kalkamayacak gibi görünüyordu. Fakat savaş daha bitmemişti. Ara sokaklardan dört tane daha iblis gelmişti ama bu seferkiler dev iblislerdendi. Lea önce Kushiro ya sonrada Seyfi ye baktı.)
Lea- Seyfi, bunları biz halletmeliyiz. Kushiro nun ayağa kalkacak hali yok. Geri kalanlar ise işe yaramaz durumda.
(Seyfi yatağanı kavradı ve savaş için doğruldu.)
Seyfi- Haklısın. Kushiro sen biraz dinlen biz bunları hallederiz.
(Kushiro kılıcından destek alarak ayağa kalktı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı.)
Kushrio- Sizin korumanıza kaldıysan işim bitmiş demektir. Sağ olun ama soldaki ikisi benim siz diğerlerini halledin.
Seyfi- Saçmalama! Ayağa bile zorla kalkıyorsun. İki dev iblisle nasıl baş edeceksin.
Kushiro- Esas zor olan tekrar ayağa kalkmaktır. Kalktığıma göre devam edebilirim.
(İblislerden biri söze küçük bir kahkahayla söze girdi.)
-- Lanet insanlar, bizi az önce yendiğiniz eziklerle bir mi sandınız? Üçünüze ben tek yeterim. Sizi zaval-
(Kushiro zamanın gözlerini çoktan aktif hale getirmişti. Tek hamlede iblisi ortadan ikiye ayırdı. Herkes şoktaydı. Koca bir savaş vermişlerdi ama ilk defa Kushiro nun gücüne doğrudan şahit oluyorlardı.)
Lea- Bu nasıl bir hız? Ne ara oraya gitti.
(Kushiro yavaşça kafasını Lea ya doğru çevirdi.)
Kushiro- Ben hızlı değilim. Yavaş olan sizlersiniz.
Seyfi- Demek zamanın gözlerinin gücü bu ha? Kullanıcısınınki hariç tüm zamanı yavaşlatmak.
(Sinirlenen iblislerden biri aniden tüm gücüyle Kushiro ya doğru atıldı.)
-- Seni pis herif. Geber.
(Ama Seyfi yatağanın kınıyla iblisi engelledi.)
Seyfi- Önce beni geçmen gerekiyor. Hey, Kushiro bu benim ki sakın karışma.
Kushiro- Ne istiyorsan onu yap.
(Lea da yavaş adımlarla başka bir iblisin önü geçti.)
Lea- O zaman bunu da ben alıyorum. Eğer yorulduysanız sonuncusunu da ben alabilirim.
Kushiro- (sırıtarak) İkisi benim diye en başta belirtmiştim.
-- Sizi lanet insanlar. Gerçekten bizi hafife alıyorsunuz. Bu iki ufağı öldürdükten sonra sıra sana gelecek ışıklı çocuk.
Seyfi- Sağa sola sataşacağına rakibinle ilgilen.
(Seyfi yatağanı kaldırdı ve tüm gücüyle savurdu. İblis savuşturmak için bir adım geriye çekildi ama yinede parmaklarından ikisini kaybetti. İblis parmaklarının kesilmesinden duyduğu acıyla açık vermişti. Seyfi ikinci hamlesini yaptı. Bu sefer iblis kolunu kaybetti. İblis acı çekerek diz üstü çöktü anda ise son hamle geldi. Yatağan iblisin kafatasını delip geçmişti bile. Seyfi nin iblisi yendiğini gören Lea harekete geçti. Hançerleriyle seri saldırılar yapıyordu. Buna karşılık iblis sadece geri çekilebiliyordu. Lea aniden iblisin üzerine doğru sıçradı ve boğazını kesti. Hemen ardından Lea zarif bir hareketle dev iblisin arkasına geçmesi ile hançerlerini boynuna sokması bir oldu. Geriye tek iblis kalmıştı.)
-- Lanet olsun. Siz sadece insansınız. Bu nasıl olabilir?
Kushiro- Biz sadece insan mıyız? Bizi çok yanlış değerlendirmişsin. Biz işi sizi avlamak olan insanlarız ve sende şimdi cehenneme geri dönüyorsun.
(Kushiro iblisi çoktan kesmişti. Kushiro nun sözleri biter bitmez dev iblisin belden yukarısı yere devrildi. Ortalık artık tamamen sakinleşmişti. Kushiro tekrar yorgunluktan diz üstü çöktü.)
Kushiro- Bu sefer gerçekten bitti. Artık başka iblis hissetmiyorum.
RPGer e teşekkür ederim.
Spoiler:
(Athikia- Yunanistan)
(Duacı birliği neredeyse parçalanmıştı. Geriye kalanlar ise savaşacak durumda değildi. Havariler ise yorulmuş, Kushiro ise ayağa bile kalkamayacak gibi görünüyordu. Fakat savaş daha bitmemişti. Ara sokaklardan dört tane daha iblis gelmişti ama bu seferkiler dev iblislerdendi. Lea önce Kushiro ya sonrada Seyfi ye baktı.)
Lea- Seyfi, bunları biz halletmeliyiz. Kushiro nun ayağa kalkacak hali yok. Geri kalanlar ise işe yaramaz durumda.
(Seyfi yatağanı kavradı ve savaş için doğruldu.)
Seyfi- Haklısın. Kushiro sen biraz dinlen biz bunları hallederiz.
(Kushiro kılıcından destek alarak ayağa kalktı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı.)
Kushrio- Sizin korumanıza kaldıysan işim bitmiş demektir. Sağ olun ama soldaki ikisi benim siz diğerlerini halledin.
Seyfi- Saçmalama! Ayağa bile zorla kalkıyorsun. İki dev iblisle nasıl baş edeceksin.
Kushiro- Esas zor olan tekrar ayağa kalkmaktır. Kalktığıma göre devam edebilirim.
(İblislerden biri söze küçük bir kahkahayla söze girdi.)
-- Lanet insanlar, bizi az önce yendiğiniz eziklerle bir mi sandınız? Üçünüze ben tek yeterim. Sizi zaval-
(Kushiro zamanın gözlerini çoktan aktif hale getirmişti. Tek hamlede iblisi ortadan ikiye ayırdı. Herkes şoktaydı. Koca bir savaş vermişlerdi ama ilk defa Kushiro nun gücüne doğrudan şahit oluyorlardı.)
Lea- Bu nasıl bir hız? Ne ara oraya gitti.
(Kushiro yavaşça kafasını Lea ya doğru çevirdi.)
Kushiro- Ben hızlı değilim. Yavaş olan sizlersiniz.
Seyfi- Demek zamanın gözlerinin gücü bu ha? Kullanıcısınınki hariç tüm zamanı yavaşlatmak.
(Sinirlenen iblislerden biri aniden tüm gücüyle Kushiro ya doğru atıldı.)
-- Seni pis herif. Geber.
(Ama Seyfi yatağanın kınıyla iblisi engelledi.)
Seyfi- Önce beni geçmen gerekiyor. Hey, Kushiro bu benim ki sakın karışma.
Kushiro- Ne istiyorsan onu yap.
(Lea da yavaş adımlarla başka bir iblisin önü geçti.)
Lea- O zaman bunu da ben alıyorum. Eğer yorulduysanız sonuncusunu da ben alabilirim.
Kushiro- (sırıtarak) İkisi benim diye en başta belirtmiştim.
-- Sizi lanet insanlar. Gerçekten bizi hafife alıyorsunuz. Bu iki ufağı öldürdükten sonra sıra sana gelecek ışıklı çocuk.
Seyfi- Sağa sola sataşacağına rakibinle ilgilen.
(Seyfi yatağanı kaldırdı ve tüm gücüyle savurdu. İblis savuşturmak için bir adım geriye çekildi ama yinede parmaklarından ikisini kaybetti. İblis parmaklarının kesilmesinden duyduğu acıyla açık vermişti. Seyfi ikinci hamlesini yaptı. Bu sefer iblis kolunu kaybetti. İblis acı çekerek diz üstü çöktü anda ise son hamle geldi. Yatağan iblisin kafatasını delip geçmişti bile. Seyfi nin iblisi yendiğini gören Lea harekete geçti. Hançerleriyle seri saldırılar yapıyordu. Buna karşılık iblis sadece geri çekilebiliyordu. Lea aniden iblisin üzerine doğru sıçradı ve boğazını kesti. Hemen ardından Lea zarif bir hareketle dev iblisin arkasına geçmesi ile hançerlerini boynuna sokması bir oldu. Geriye tek iblis kalmıştı.)
-- Lanet olsun. Siz sadece insansınız. Bu nasıl olabilir?
Kushiro- Biz sadece insan mıyız? Bizi çok yanlış değerlendirmişsin. Biz işi sizi avlamak olan insanlarız ve sende şimdi cehenneme geri dönüyorsun.
(Kushiro iblisi çoktan kesmişti. Kushiro nun sözleri biter bitmez dev iblisin belden yukarısı yere devrildi. Ortalık artık tamamen sakinleşmişti. Kushiro tekrar yorgunluktan diz üstü çöktü.)
Kushiro- Bu sefer gerçekten bitti. Artık başka iblis hissetmiyorum.
RPGer e teşekkür ederim.
Bölüm 20 -Athwart-
(Athikia-Yunanistan)
-- Nasıl? Yenildiler de ne demek oluyor?
-- Efendim, böyle güçlü bir havari olacağı aklıma gelmezdi. Neredeyse hepsini tek başına yendi.
-- Rafaella bu görev sana verildi. Ne yaparsan yap ama o havariler köyden canlı çıkmasın.
-- Tamam, efendim. Şüpheniz olmasın. Hepsini kendi ellerimle yok edeceğim.
(Telefon kapandı. Kasabanın çan kulesindeki kişi harekete geçmişti artık. Kasabanın meydanında sağ kalanlar yaralarını sarıyor, havariler ise dinleniyordu. Seyfi nin erken müdahalesi Katrea nın kan kaybını azaltsa da durumu hala kritikti. Sağ kalan duacılar merkezle bağlantıya geçmiş, ilk rapor verilmiş ve ilk yardım ekibi yola çıkmıştı. Kushiro meydanda ki heykele dayanmış oturuyorken, Seyfi ve Lea ise yaralılarla ilgileniyordu. Aniden Kushiro tedirgin bir şekilde kafasını kaldırdı.)
Kushiro- Biri geliyor. Kötü bir aura bize doğru yaklaşıyor.
Seyfi- Nasıl yani başka iblislerde mi var?
Kushiro- Bu aura iblislerinkinden farklı ama yaklaşan kötülüğü hissedebiliyorum.
(Bir anda çan kulesinden biri aşağıya atladı. Herkes şaşkınlık içinde o tarafa baktı. Bir insan, bir kadındı. Sinirli görünüyordu. Elinde bir kırbaç tutuyordu.)
Rafaella- Sizi pislikler buradan canlı çıkabileceğinizi mi düşündünüz?
(Kadın aniden kırbacını savurdu. Savurmasıyla duacılardan birini boynundan yakalaması bir oldu. Şeytani bir sırıtıştan sonra kırbacıyla duacının başını gövdesinden ayırdı. Duacının kanı bir yağmur gibi Lea nın üzerine yağdı. Kadın kırbacını tekrar savurdu. Bu sefer hedefi Lea ydı ama Lea bir an donup kalmıştı. Kırbaç tam Lea ya ulaşmak üzereyken Seyfi yatağanın kınıyla kırbacı engelledi.)
Seyfi- Sende kimsin? Bir insan bize neden saldırıyor?
Rafaella- Ne kadar kabayım, kendimi tanıtmadım. Ben Rafaella. Athwart ın ölüm meleklerinden biri.
Seyfi- Athwart mı?
Rafaella- Biraz fazla konuştuk galiba.
(Rafaella kırbacını geri çekti. Önce gerildi, ardından büyük bir hızla Seyfi ye doğru atıldı. Seyfi bu beklemediği hız karşısında şaşırmıştı. Şaşkınlığı açık vermesine sebep olmuştu ama bu seferde kırbacı Lea engelledi.)
Lea- Şimdi ödeştik.
Rafaella- Seni kaltak! Sinirlerime dokunuyorsun.
Lea- Bizi o kadar kolay yakalayamazsın.
(Rafaella biraz geri durmanın iyi olacağını düşündü. Çünkü az önce bu grubun gücüne şahit olmuştu. Temkinli yaklaşmak zorundaydı. )
Rafaella- İblislerimi yenmiş olabilirsiniz ama onlar sadece benim hizmetkarlarımdı. Fazla vaktiniz kalmadı son olarak biz meleklerin çocuklarından istediğiniz bir şey var mı?
Seyfi- Meleklerin çocukları mı?
Rafaella- Birazdan öleceğinizden size anlatmakta bir sakınca görmüyorum. Biz Athwart örgütü düşmüş meleklerin çocuklarının oluşturduğu bir örgütüz. Anlayacağınız damarlarımızda asil melek kanı akıyor. Hedefimiz ise dünyayı Melek-i Tavus a sunmak ve dünyayı yeni bir çağa sokmak. Gücü hile yapana değil, hak edene vermek.
(Anlatılanlar karşısında herkes şok olmuştu. Bunu bir fırsat olarak gören Rafaella tekrar saldırıya geçti fakat bu sefer de kırbacı Kushiro engellemişti.)
Kushiro- Biraz fazla konuşmuyor musun?
Seyfi- Kushiro, sen geride dur. Gücünü daha fazla kullanırsan senin için iyi olmayacak.
(Lea elini Seyfi nin omzuna koydu.)
Lea- Asıl siz erkekler geri çekilin. Bu işi biz kız kıza halledelim.
Bölüm 21 -Gurup vakti-
(Athikia-Yunanistan)
(Savaş bitti zannederlerken tekrar bir düşman ortaya çıkmıştı. Bu sefer düşman bir insandı ama normal bir insan değil, melek kanı taşıyan bir insan. Lea, diğerlerine geride durmalarını söylemişti.)
Rafaella- Küçük kız sence de kendini fazla büyük görmüyor musun? Benimle tek başına dövüşmek ha! Cidden siz havariler kendi sınırlarınızı dahi bilmiyorsunuz.
Lea- Gerçektende çok konuşuyorsun değil mi?
Rafaella- Seni kaltak! O küçük dilini parçalara ayıracağım.
Lea- Gel bakalım.
(Rafaella büyük bir hışımla ileri doğru atıldı ve kırbacını Lea ya doğru savurdu. Lea savuşturmak için yana kaçtı. Hemen ardından Rafaella nın üzerine doğru hareketlendi fakat Rafaella hızlıydı. Lea ya yaklaşmak için fırsat vermiyordu.)
Lea-(iç ses) 'Çok hızlı. Hançerlerimi kullanmak için yeterince yaklaşamıyorum. Bir açık yaratmalıyım.'
(Lea büyük bir çeviklikle birbiri ardına gelen kırbaç darbelerinde kaçıyordu. Bir an duraksadı. Rafaella bunun büyük bir şans olduğunu düşünüp kırbacı tüm gücüyle savurdu. Lea hançeriyle kırbacı engelledi. Hemen ardından da diğer hançerini Rafaella ya fırlattı. Hançer Rafaella nın bacağına saplandı. Rafaella duyduğu acıyla açık vermişti. Lea bu fırsattan faydalanarak büyük bir hızla ileri atıldı ve hançerini Rafaella ya doğru savurdu. Rafaella kendini çabuk toplamıştı. Hemen geri çekildi ama Lea nın hançeri çoktan Rafaella ya ulaşmıştı. Lea bir eliyle bacağa saplı olan hançeri yakalarken diğeriyle de Rafaella yı omzundan hançerlemişti.Kırbaç Rafaella nın elinden düşmüştü. Artık hareket edemiyordu. Lea üstünlüğü tamamen ele geçirmişti. Rafaella son bir gayretle Lea nın boğazına sarıldı.)
Rafaella- Senin gibi bir kaltak tarafından öldürülmeyi kabul etmiyorum.
(Rafaella nın gözünden yaşlar boşalmaya başlamıştı.)
Rafaella- Senin gibi bir kaltak tarafından öldürülmeyi KABUL ETMİYORUM.
(Rafaella tüm gücüyle Lea nın boğazını sıkmaya başlamıştı fakat Lea, Rafaella nın bacağına saplı olan bıçağı çıkardı ve tek hamlede Rafaella nın boğazını kesti. Rafaella nın eli yavaşça gevşedi ve en sonunda göz yaşları içinde Rafaella yere yığıldı.)
Rafaella-(iç ses) 'Özür dilerim efendim. Başarısız oldum.'
(Rafaella son nefesini vermişti. Lea yavaşça doğruldu. Bu olay Lea içinde bir şok olmuştu. İlk defa bir insan öldürmüştü. Lea nın kanlar içindeki elleri titriyor, bağırmak istiyor ama bağıramıyordu. Seyfi de, Kushiro da ne yapacaklarını bilemeden Lea ya bakıyorlardı. Daha önce hiçbirinin aklına bir insanı öldürmek zorunda kalacakları gelmemişti. Lea dizlerini üzerine çöktü. Sessizce ağlamaya başladı. Seyfi, Lea ya seslenmek istedi ama başaramadı. Kushiro yavaşça Lea nın arkasından yaklaştı ve elini Lea nın omzuna koydu. Hemen ardından da Seyfi nin eli geldi. Lea göz yaşlarını silmek için uğraştı fakat yaşlar durmuyordu. )
Kushiro- Artık bitti.
(Güneş artık batmak üzereydi. Tüm turunculuğuyla sanki ölenleri selamlıyordu. Bu savaş bitmiş ama her şey daha yeni başlıyordu.)
Bölüm 22 -Acil Toplantı-
(Atina- Yunanistan)
(İlk yardım birliğinin gelmesiyle yaralılar hastanelere taşınmıştı. Kushiro ve takımı ise bir sonraki görevlerini beklemek için Atina da konaklamaya başlamışlardı. Katrea nın durumu ağır olduğu için Atina da ki tam donanımlı bir hastane ye getirmişlerdi. Kushiro otel odasında dinlenirken, Seyfi ve Lea ise hastanede Katrea nın yoğun bakımdan çıkmasını bekliyorlardı.)
Lea- Bundan sonraki görevlerimizde böyle mi olacak acaba?
Seyfi-(derin bir iç çekerek) Bilemiyorum. Yeni bir düşmanımız var artık. İşler eskisine göre çok daha zorlaşacak.
( O sıra ameliyathanenin ışığı yeşile döner ve içeriden doktor çıkar.)
-- Durumu sabitleşti yani artık hayati tehlikesi yok. Ama ne yazık ki arık tek kollu olarak yaşayacak.
Seyfi- Benim yüzümden.. Çok yakınımdaydı. Onu koruyabilirdim. Benim yüzümden.
(Arkadan bir ses gelir.)
-- Orası savaş alanıydı ve bir duacı savaş alanının tehlikesini bilerek bu işi yapar. Yani senin suçun değildi. Senin görevin iblisleri yok etmekti. Sende bu görevi yerine getirdin.
(Seyfi ve Lea arkalarını döndüklerinde hiç tanımadıkları birini görürler. Adam kim olduğunu sorarlarcasına olan bakışları görünce hemen söze girer.)
-- Doğru kendimi tanıtmadım. Ben Kızıl Güneş, Yunanistan sorumlusuyum. Adım Saras. Çok büyük bit görev başaran sizleri kendim görmek istedim. Lütfen size buyurun. Size kahve ikram edeyim. Hem ameliyattan yeni çıkmış birinin yanına sizi hemen alacaklarını düşünmüyorum.
(İstanbul-Merkez)(Hologram Konuşma)
(Son olayın yankıları çoktan merkeze ulaşmıştı. Herkes 18. takım ve onların kahramanlık destanı hakkında konuşuyordu. Tabi ki bu konu ve iblislerin yeni hareketleri din temsilcilerinin bile tedirgin olmasına yol açmıştı. Özelliklede Kızıl Güneşin yeni düşmanı Athwart. Artan tehlike ve değişen güç dengelerine çözüm getirmek için acil bir toplantı kararlaştırıldı.)
Leonard- Son durum raporlarını sunuyorum. İblisler artık kalabalık gruplar halinde dolaşmaya hatta bazıları köyleri istila etmeye başladı. Bir çok takım zor mücadeleler içine girdi. En büyük çatışma ise Yunanistan da yaşandı yada daha doğru söylemek gerekirse biline en büyük çatışma. 15. ve 21. takıma ulaşamıyoruz. Büyük ihtimalle hepsi yok edildi. Şu an için haberleşme sağlanamadan duacı birliklerini harekete geçirmek daha büyük kayıplara yol açabilir. Tabi ki de birde Athwart adında yen bir örgüt var. Bu örgüt iblislerle işbirliği içinde hatta Yunanistan dan gelen rapora göre iblisleri yöneten bir örgüt. Kendilerinin melek kanı taşıdıklarını iddia ediyorlar. Şu an için içlerinden birini ölü ele geçirdik. Bunun dışında 2. takımdan da Athwart hakkında bilgiler geldi fakat rapora göre düşmanı ellerinden kaçırmışlar. Son raporlar bu kadar.
(Budizm temsilcisi söze girdi.)
-- Başımız baya bir dertte ha! Peki Leonard bu olaylar karşısında nasıl bir strateji izlemeliyiz.
Leoanard- Şu an için beklemekten başka bir çaremiz yok. Düşman hakkında çok az bilgiye sahibiz. Haberleşme ve casusluk ağımızı genişletmek için daha çok duacıyı görevlendirmeyi düşünüyorum. Ve artık yeterli bilgiye sahip olana kadar havarileri harekete geçirmeyeceğiz. Havarilerin yeri doldurmak çok zor. Onları boşuna ölüme göndermek yapacağımız en saçma şey olur.
(Hristiyanlık temsilcisi söze girdi.)
-- Tabi birde- Kaçıncı takımdı? Hah! 18. takımdaki şu çocuk var. Söylentiler kulağıma kadar geldi. O çocuğa dikkat edilmeli. Güçlü, hem de fazla güçlü.
Leonard- O konu hakkında endişelenmeyiniz. General Simon tarafından havari olması için yetiştirilmiş biridir. Gücünü sonuna kadar bizim için kullanacaktır.
-- Simon tarafından mı? O hergele kendi bile emirlere itaatsizlik ederdi. Onun yetiştirdiği biri ha. Şimdi çok daha tedirgin oldum.
(Toplantı salonunda küçük gülüşmeler olur. Bu sırada Şintoizm temsilcisi söze girdi.)
-- Size gönderdiğim belge Kushiro nun eline geçti mi?
Leonard- Kendisine ulaşmak üzere olmalı. Merak etmeyiniz.
-- Daha çok ulaşmamasından değil de ulaşmasından tedirgin oluyorum. O mühürlü izinle birlikte o çocuk durdurulamaz olacak.
(Musevilik temsilcisi merakla söze karıştı.)
-- Mühürlü izin mi? Neden bahsediyorsunuz?
(Salon birden sessizleşir. Herkes Leonard a doğru başını çevirir. Şintoizm temsilciside şaşırmıştır.)
-- Nasıl ? Sizin haberiniz yok mu? Ne demek oluyor bu Leonard?
Leonar-(iç ses) 'Artık önemli değil. Mühür neredeyse Kushiro nun elinde. En güçlü silah oluşmak üzere.' Sakin olun sevgili temsilciler. O kadar önemli bir mesele olmadığı için sizi rahatsız etmedim. Kushiro nun yani şu bahsi geçen havarinin kılıç tekniği Japon İmparatorunun izni olmadan kullanılması yasak bir teknik. Kushiro şu an için Simon ın İskoç kılıcı tekniğinin Japon kılıcına uygulanmış bir halini kullanıyor. Bende gerçek gücünün ortaya çıkmasını sağlamak için Şintoizm temsilcisinden bu izni almasını istemiştim. Ama merak etmeyin mühür neredeyse eline geçmek üzere.,
(Tüm salon bir kez daha şaşırır. İslamiyet temsilcisi söze girdi.)
-- Leonard sana her zaman güvenmişimdir. Umarım ne yaptığını biliyorsundur. Şimdilik sadece sana güveneceğim. Ve olan olmuş şimdilik yapabileceğimiz tek şey bekleyip görmek. Sizleri görmek güzeldi. Hoşçakalın.
(İslamiyet temsilcisi hologramı kapattı ve ardından tüm hologramlar teker teker kapandı. Salon tekrar sessiz ve karanlık haline dönmüştü. Leonard derin bir iç çekip, odasına doğru yol almaya başladı.)
20. bölümüde geçtik ya la. fanfiction ımı okuyan herkese benden çokonat. bakkalınızdan ısrarla isteyin.
Spoiler:
(Athikia-Yunanistan)
-- Nasıl? Yenildiler de ne demek oluyor?
-- Efendim, böyle güçlü bir havari olacağı aklıma gelmezdi. Neredeyse hepsini tek başına yendi.
-- Rafaella bu görev sana verildi. Ne yaparsan yap ama o havariler köyden canlı çıkmasın.
-- Tamam, efendim. Şüpheniz olmasın. Hepsini kendi ellerimle yok edeceğim.
(Telefon kapandı. Kasabanın çan kulesindeki kişi harekete geçmişti artık. Kasabanın meydanında sağ kalanlar yaralarını sarıyor, havariler ise dinleniyordu. Seyfi nin erken müdahalesi Katrea nın kan kaybını azaltsa da durumu hala kritikti. Sağ kalan duacılar merkezle bağlantıya geçmiş, ilk rapor verilmiş ve ilk yardım ekibi yola çıkmıştı. Kushiro meydanda ki heykele dayanmış oturuyorken, Seyfi ve Lea ise yaralılarla ilgileniyordu. Aniden Kushiro tedirgin bir şekilde kafasını kaldırdı.)
Kushiro- Biri geliyor. Kötü bir aura bize doğru yaklaşıyor.
Seyfi- Nasıl yani başka iblislerde mi var?
Kushiro- Bu aura iblislerinkinden farklı ama yaklaşan kötülüğü hissedebiliyorum.
(Bir anda çan kulesinden biri aşağıya atladı. Herkes şaşkınlık içinde o tarafa baktı. Bir insan, bir kadındı. Sinirli görünüyordu. Elinde bir kırbaç tutuyordu.)
Rafaella- Sizi pislikler buradan canlı çıkabileceğinizi mi düşündünüz?
(Kadın aniden kırbacını savurdu. Savurmasıyla duacılardan birini boynundan yakalaması bir oldu. Şeytani bir sırıtıştan sonra kırbacıyla duacının başını gövdesinden ayırdı. Duacının kanı bir yağmur gibi Lea nın üzerine yağdı. Kadın kırbacını tekrar savurdu. Bu sefer hedefi Lea ydı ama Lea bir an donup kalmıştı. Kırbaç tam Lea ya ulaşmak üzereyken Seyfi yatağanın kınıyla kırbacı engelledi.)
Seyfi- Sende kimsin? Bir insan bize neden saldırıyor?
Rafaella- Ne kadar kabayım, kendimi tanıtmadım. Ben Rafaella. Athwart ın ölüm meleklerinden biri.
Seyfi- Athwart mı?
Rafaella- Biraz fazla konuştuk galiba.
(Rafaella kırbacını geri çekti. Önce gerildi, ardından büyük bir hızla Seyfi ye doğru atıldı. Seyfi bu beklemediği hız karşısında şaşırmıştı. Şaşkınlığı açık vermesine sebep olmuştu ama bu seferde kırbacı Lea engelledi.)
Lea- Şimdi ödeştik.
Rafaella- Seni kaltak! Sinirlerime dokunuyorsun.
Lea- Bizi o kadar kolay yakalayamazsın.
(Rafaella biraz geri durmanın iyi olacağını düşündü. Çünkü az önce bu grubun gücüne şahit olmuştu. Temkinli yaklaşmak zorundaydı. )
Rafaella- İblislerimi yenmiş olabilirsiniz ama onlar sadece benim hizmetkarlarımdı. Fazla vaktiniz kalmadı son olarak biz meleklerin çocuklarından istediğiniz bir şey var mı?
Seyfi- Meleklerin çocukları mı?
Rafaella- Birazdan öleceğinizden size anlatmakta bir sakınca görmüyorum. Biz Athwart örgütü düşmüş meleklerin çocuklarının oluşturduğu bir örgütüz. Anlayacağınız damarlarımızda asil melek kanı akıyor. Hedefimiz ise dünyayı Melek-i Tavus a sunmak ve dünyayı yeni bir çağa sokmak. Gücü hile yapana değil, hak edene vermek.
(Anlatılanlar karşısında herkes şok olmuştu. Bunu bir fırsat olarak gören Rafaella tekrar saldırıya geçti fakat bu sefer de kırbacı Kushiro engellemişti.)
Kushiro- Biraz fazla konuşmuyor musun?
Seyfi- Kushiro, sen geride dur. Gücünü daha fazla kullanırsan senin için iyi olmayacak.
(Lea elini Seyfi nin omzuna koydu.)
Lea- Asıl siz erkekler geri çekilin. Bu işi biz kız kıza halledelim.
Bölüm 21 -Gurup vakti-
Spoiler:
(Athikia-Yunanistan)
(Savaş bitti zannederlerken tekrar bir düşman ortaya çıkmıştı. Bu sefer düşman bir insandı ama normal bir insan değil, melek kanı taşıyan bir insan. Lea, diğerlerine geride durmalarını söylemişti.)
Rafaella- Küçük kız sence de kendini fazla büyük görmüyor musun? Benimle tek başına dövüşmek ha! Cidden siz havariler kendi sınırlarınızı dahi bilmiyorsunuz.
Lea- Gerçektende çok konuşuyorsun değil mi?
Rafaella- Seni kaltak! O küçük dilini parçalara ayıracağım.
Lea- Gel bakalım.
(Rafaella büyük bir hışımla ileri doğru atıldı ve kırbacını Lea ya doğru savurdu. Lea savuşturmak için yana kaçtı. Hemen ardından Rafaella nın üzerine doğru hareketlendi fakat Rafaella hızlıydı. Lea ya yaklaşmak için fırsat vermiyordu.)
Lea-(iç ses) 'Çok hızlı. Hançerlerimi kullanmak için yeterince yaklaşamıyorum. Bir açık yaratmalıyım.'
(Lea büyük bir çeviklikle birbiri ardına gelen kırbaç darbelerinde kaçıyordu. Bir an duraksadı. Rafaella bunun büyük bir şans olduğunu düşünüp kırbacı tüm gücüyle savurdu. Lea hançeriyle kırbacı engelledi. Hemen ardından da diğer hançerini Rafaella ya fırlattı. Hançer Rafaella nın bacağına saplandı. Rafaella duyduğu acıyla açık vermişti. Lea bu fırsattan faydalanarak büyük bir hızla ileri atıldı ve hançerini Rafaella ya doğru savurdu. Rafaella kendini çabuk toplamıştı. Hemen geri çekildi ama Lea nın hançeri çoktan Rafaella ya ulaşmıştı. Lea bir eliyle bacağa saplı olan hançeri yakalarken diğeriyle de Rafaella yı omzundan hançerlemişti.Kırbaç Rafaella nın elinden düşmüştü. Artık hareket edemiyordu. Lea üstünlüğü tamamen ele geçirmişti. Rafaella son bir gayretle Lea nın boğazına sarıldı.)
Rafaella- Senin gibi bir kaltak tarafından öldürülmeyi kabul etmiyorum.
(Rafaella nın gözünden yaşlar boşalmaya başlamıştı.)
Rafaella- Senin gibi bir kaltak tarafından öldürülmeyi KABUL ETMİYORUM.
(Rafaella tüm gücüyle Lea nın boğazını sıkmaya başlamıştı fakat Lea, Rafaella nın bacağına saplı olan bıçağı çıkardı ve tek hamlede Rafaella nın boğazını kesti. Rafaella nın eli yavaşça gevşedi ve en sonunda göz yaşları içinde Rafaella yere yığıldı.)
Rafaella-(iç ses) 'Özür dilerim efendim. Başarısız oldum.'
(Rafaella son nefesini vermişti. Lea yavaşça doğruldu. Bu olay Lea içinde bir şok olmuştu. İlk defa bir insan öldürmüştü. Lea nın kanlar içindeki elleri titriyor, bağırmak istiyor ama bağıramıyordu. Seyfi de, Kushiro da ne yapacaklarını bilemeden Lea ya bakıyorlardı. Daha önce hiçbirinin aklına bir insanı öldürmek zorunda kalacakları gelmemişti. Lea dizlerini üzerine çöktü. Sessizce ağlamaya başladı. Seyfi, Lea ya seslenmek istedi ama başaramadı. Kushiro yavaşça Lea nın arkasından yaklaştı ve elini Lea nın omzuna koydu. Hemen ardından da Seyfi nin eli geldi. Lea göz yaşlarını silmek için uğraştı fakat yaşlar durmuyordu. )
Kushiro- Artık bitti.
(Güneş artık batmak üzereydi. Tüm turunculuğuyla sanki ölenleri selamlıyordu. Bu savaş bitmiş ama her şey daha yeni başlıyordu.)
Bölüm 22 -Acil Toplantı-
Spoiler:
(Atina- Yunanistan)
(İlk yardım birliğinin gelmesiyle yaralılar hastanelere taşınmıştı. Kushiro ve takımı ise bir sonraki görevlerini beklemek için Atina da konaklamaya başlamışlardı. Katrea nın durumu ağır olduğu için Atina da ki tam donanımlı bir hastane ye getirmişlerdi. Kushiro otel odasında dinlenirken, Seyfi ve Lea ise hastanede Katrea nın yoğun bakımdan çıkmasını bekliyorlardı.)
Lea- Bundan sonraki görevlerimizde böyle mi olacak acaba?
Seyfi-(derin bir iç çekerek) Bilemiyorum. Yeni bir düşmanımız var artık. İşler eskisine göre çok daha zorlaşacak.
( O sıra ameliyathanenin ışığı yeşile döner ve içeriden doktor çıkar.)
-- Durumu sabitleşti yani artık hayati tehlikesi yok. Ama ne yazık ki arık tek kollu olarak yaşayacak.
Seyfi- Benim yüzümden.. Çok yakınımdaydı. Onu koruyabilirdim. Benim yüzümden.
(Arkadan bir ses gelir.)
-- Orası savaş alanıydı ve bir duacı savaş alanının tehlikesini bilerek bu işi yapar. Yani senin suçun değildi. Senin görevin iblisleri yok etmekti. Sende bu görevi yerine getirdin.
(Seyfi ve Lea arkalarını döndüklerinde hiç tanımadıkları birini görürler. Adam kim olduğunu sorarlarcasına olan bakışları görünce hemen söze girer.)
-- Doğru kendimi tanıtmadım. Ben Kızıl Güneş, Yunanistan sorumlusuyum. Adım Saras. Çok büyük bit görev başaran sizleri kendim görmek istedim. Lütfen size buyurun. Size kahve ikram edeyim. Hem ameliyattan yeni çıkmış birinin yanına sizi hemen alacaklarını düşünmüyorum.
(İstanbul-Merkez)(Hologram Konuşma)
(Son olayın yankıları çoktan merkeze ulaşmıştı. Herkes 18. takım ve onların kahramanlık destanı hakkında konuşuyordu. Tabi ki bu konu ve iblislerin yeni hareketleri din temsilcilerinin bile tedirgin olmasına yol açmıştı. Özelliklede Kızıl Güneşin yeni düşmanı Athwart. Artan tehlike ve değişen güç dengelerine çözüm getirmek için acil bir toplantı kararlaştırıldı.)
Leonard- Son durum raporlarını sunuyorum. İblisler artık kalabalık gruplar halinde dolaşmaya hatta bazıları köyleri istila etmeye başladı. Bir çok takım zor mücadeleler içine girdi. En büyük çatışma ise Yunanistan da yaşandı yada daha doğru söylemek gerekirse biline en büyük çatışma. 15. ve 21. takıma ulaşamıyoruz. Büyük ihtimalle hepsi yok edildi. Şu an için haberleşme sağlanamadan duacı birliklerini harekete geçirmek daha büyük kayıplara yol açabilir. Tabi ki de birde Athwart adında yen bir örgüt var. Bu örgüt iblislerle işbirliği içinde hatta Yunanistan dan gelen rapora göre iblisleri yöneten bir örgüt. Kendilerinin melek kanı taşıdıklarını iddia ediyorlar. Şu an için içlerinden birini ölü ele geçirdik. Bunun dışında 2. takımdan da Athwart hakkında bilgiler geldi fakat rapora göre düşmanı ellerinden kaçırmışlar. Son raporlar bu kadar.
(Budizm temsilcisi söze girdi.)
-- Başımız baya bir dertte ha! Peki Leonard bu olaylar karşısında nasıl bir strateji izlemeliyiz.
Leoanard- Şu an için beklemekten başka bir çaremiz yok. Düşman hakkında çok az bilgiye sahibiz. Haberleşme ve casusluk ağımızı genişletmek için daha çok duacıyı görevlendirmeyi düşünüyorum. Ve artık yeterli bilgiye sahip olana kadar havarileri harekete geçirmeyeceğiz. Havarilerin yeri doldurmak çok zor. Onları boşuna ölüme göndermek yapacağımız en saçma şey olur.
(Hristiyanlık temsilcisi söze girdi.)
-- Tabi birde- Kaçıncı takımdı? Hah! 18. takımdaki şu çocuk var. Söylentiler kulağıma kadar geldi. O çocuğa dikkat edilmeli. Güçlü, hem de fazla güçlü.
Leonard- O konu hakkında endişelenmeyiniz. General Simon tarafından havari olması için yetiştirilmiş biridir. Gücünü sonuna kadar bizim için kullanacaktır.
-- Simon tarafından mı? O hergele kendi bile emirlere itaatsizlik ederdi. Onun yetiştirdiği biri ha. Şimdi çok daha tedirgin oldum.
(Toplantı salonunda küçük gülüşmeler olur. Bu sırada Şintoizm temsilcisi söze girdi.)
-- Size gönderdiğim belge Kushiro nun eline geçti mi?
Leonard- Kendisine ulaşmak üzere olmalı. Merak etmeyiniz.
-- Daha çok ulaşmamasından değil de ulaşmasından tedirgin oluyorum. O mühürlü izinle birlikte o çocuk durdurulamaz olacak.
(Musevilik temsilcisi merakla söze karıştı.)
-- Mühürlü izin mi? Neden bahsediyorsunuz?
(Salon birden sessizleşir. Herkes Leonard a doğru başını çevirir. Şintoizm temsilciside şaşırmıştır.)
-- Nasıl ? Sizin haberiniz yok mu? Ne demek oluyor bu Leonard?
Leonar-(iç ses) 'Artık önemli değil. Mühür neredeyse Kushiro nun elinde. En güçlü silah oluşmak üzere.' Sakin olun sevgili temsilciler. O kadar önemli bir mesele olmadığı için sizi rahatsız etmedim. Kushiro nun yani şu bahsi geçen havarinin kılıç tekniği Japon İmparatorunun izni olmadan kullanılması yasak bir teknik. Kushiro şu an için Simon ın İskoç kılıcı tekniğinin Japon kılıcına uygulanmış bir halini kullanıyor. Bende gerçek gücünün ortaya çıkmasını sağlamak için Şintoizm temsilcisinden bu izni almasını istemiştim. Ama merak etmeyin mühür neredeyse eline geçmek üzere.,
(Tüm salon bir kez daha şaşırır. İslamiyet temsilcisi söze girdi.)
-- Leonard sana her zaman güvenmişimdir. Umarım ne yaptığını biliyorsundur. Şimdilik sadece sana güveneceğim. Ve olan olmuş şimdilik yapabileceğimiz tek şey bekleyip görmek. Sizleri görmek güzeldi. Hoşçakalın.
(İslamiyet temsilcisi hologramı kapattı ve ardından tüm hologramlar teker teker kapandı. Salon tekrar sessiz ve karanlık haline dönmüştü. Leonard derin bir iç çekip, odasına doğru yol almaya başladı.)
20. bölümüde geçtik ya la. fanfiction ımı okuyan herkese benden çokonat. bakkalınızdan ısrarla isteyin.
Bölüm 23 -İmparatorun Mührü-
(Bilinmeyen bir yer)
-- Efendim, Rafaella dan haber alamıyoruz.
-- Rafaella, ha? Zamanın gözlerinin kullanıcı gerçektende bizim varlığımız için büyük bir tehdit. En kısa sürede yok etmeliyiz. Ricardo, Bella ve Jasper ı çağırın bana.
-- Tamam, efendim.
-- O güne çok az kaldı. Bu sırada yolumuza çıkan çakılları temizlemeliyiz.
(Atina- Yunanistan)(Hastane)
(Lea ve Seyfi nin Saras ile olan kısa sohbeti bitmişti. Saras onlara büyük çaplı çatışmaların artık dünyanın her yerinde yaşandığını anlatmış ve diğer takımlardan gelen Athwart hakkındaki küçük bilgileri paylaşmıştı.)
Saras- Ben, sizi yalnız bırakayım. Daha yapılacak bir sürü işim var. Bölge sorumlusu olmak zor. Değerli vaktinizi çaldığım için özür dilerim.
Seyfi- Asıl biz özür dileriz. Sizi buraya kadar uğraştırdık. Bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Saras- Görüşmek üzere.
(Saras yanlarından ayrıldı. Lea ve Seyfi tekrar yalnız kalmışlardı.)
Seyfi- İstersen Katrea nın yanına girmek için doktordan izin almaya çalışalım.
Lea- Olur...
(Otel)
(Kushiro gücünü uzun süre kullanmanın verdiği yorgunlukla otel odasında dinleniyordu. Koridordan ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Ardından da kapı çalıntı. Gelen kişi bir duacıydı. Kushiro toparlandı ve içeri girmelerini söyledi. O kadar yorgundu ki yatakta bile zor doğruluyordu.)
Kushiro- Yataktan kalkamadığım için kusura bakmayın.
-- Asıl sizi rahatsız ettiğimiz için biz özür dilemeliyiz. Ama merkezden acil bir mektup geçti ve sizin adınızaydı. Buyurun.
(Duacı mektubu uzattı. Kushiro şaşırmıştı. Hiç mektup beklemiyordu. Mektubu önce dışarıdan bir yokladı ve ardından açtı.)
--Müsaadenizle biz çıkıyoruz.
Kushiro- Tabi ki.
(Açılan zarfın içinden iki kağıt çıkmıştı. İlkinde Leonard ın imzası vardı. Mektubu okuduğunda Kushiro ikinci kağıdın ne olduğunu anladı. Eli titreyerek diğer kağıda geçti. Okuduklarına inanamıyordu. Bu imparatorun mührünü taşıyan kağıttı. İmparator yasaklı tekniğe izin vermişti. Katil Samurayın Yolu, tek başına kale fetheden efsanevi teknik artık serbestti. Kushiro, gerçek tekniği olan İntikam Ejderini kullanabilecekti. Kushiro nun gözleri dolmuştu. Babasını öldüren teknik, ailesini yıllarca sefalete iten teknik, artık Kushiro nun ellerindeydi.)
Spoiler:
(Bilinmeyen bir yer)
-- Efendim, Rafaella dan haber alamıyoruz.
-- Rafaella, ha? Zamanın gözlerinin kullanıcı gerçektende bizim varlığımız için büyük bir tehdit. En kısa sürede yok etmeliyiz. Ricardo, Bella ve Jasper ı çağırın bana.
-- Tamam, efendim.
-- O güne çok az kaldı. Bu sırada yolumuza çıkan çakılları temizlemeliyiz.
(Atina- Yunanistan)(Hastane)
(Lea ve Seyfi nin Saras ile olan kısa sohbeti bitmişti. Saras onlara büyük çaplı çatışmaların artık dünyanın her yerinde yaşandığını anlatmış ve diğer takımlardan gelen Athwart hakkındaki küçük bilgileri paylaşmıştı.)
Saras- Ben, sizi yalnız bırakayım. Daha yapılacak bir sürü işim var. Bölge sorumlusu olmak zor. Değerli vaktinizi çaldığım için özür dilerim.
Seyfi- Asıl biz özür dileriz. Sizi buraya kadar uğraştırdık. Bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Saras- Görüşmek üzere.
(Saras yanlarından ayrıldı. Lea ve Seyfi tekrar yalnız kalmışlardı.)
Seyfi- İstersen Katrea nın yanına girmek için doktordan izin almaya çalışalım.
Lea- Olur...
(Otel)
(Kushiro gücünü uzun süre kullanmanın verdiği yorgunlukla otel odasında dinleniyordu. Koridordan ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Ardından da kapı çalıntı. Gelen kişi bir duacıydı. Kushiro toparlandı ve içeri girmelerini söyledi. O kadar yorgundu ki yatakta bile zor doğruluyordu.)
Kushiro- Yataktan kalkamadığım için kusura bakmayın.
-- Asıl sizi rahatsız ettiğimiz için biz özür dilemeliyiz. Ama merkezden acil bir mektup geçti ve sizin adınızaydı. Buyurun.
(Duacı mektubu uzattı. Kushiro şaşırmıştı. Hiç mektup beklemiyordu. Mektubu önce dışarıdan bir yokladı ve ardından açtı.)
--Müsaadenizle biz çıkıyoruz.
Kushiro- Tabi ki.
(Açılan zarfın içinden iki kağıt çıkmıştı. İlkinde Leonard ın imzası vardı. Mektubu okuduğunda Kushiro ikinci kağıdın ne olduğunu anladı. Eli titreyerek diğer kağıda geçti. Okuduklarına inanamıyordu. Bu imparatorun mührünü taşıyan kağıttı. İmparator yasaklı tekniğe izin vermişti. Katil Samurayın Yolu, tek başına kale fetheden efsanevi teknik artık serbestti. Kushiro, gerçek tekniği olan İntikam Ejderini kullanabilecekti. Kushiro nun gözleri dolmuştu. Babasını öldüren teknik, ailesini yıllarca sefalete iten teknik, artık Kushiro nun ellerindeydi.)
Bölüm 24 -Ejderin Özü-
(13 yıl önce)(Japonya-Nagoya)
-- Kushiro, artık ailemizin tekniğini öğrenmek için yeterince büyüdün. Bundan sonra tekniğin taşıyıcısı sen olacaksın oğlum. Yarın sabah antrenmanlara başlıyoruz.
(Sabah olmuştur. Kushiro küçüklüğün verdiği tüm tatlı heyecanıyla evinin dojosuna doğru koşar.)
Kushiro- Baba, baba!
(Kushiro büyük bir heyecanla dojonun kapısını açtı. Babası aile yadigarı olan zümrüt işlemeli kılıcın önünde Kushiro yu bekliyordu. Kushiro babasına yaklaştı ve önüne oturdu.)
-- Demek sonunda geldin Kushiro. Annenden, seni daha erken kaldırmasını istemiştim ama hala küçük oğluna kıyamıyor.
(Babası gülümseyerek Kushiro nun başını okşadı. Kushiro daha büyük bir gülümsemeyle karşılık verdi. Sonunda babasının Kushiro ya tekniği öğretme vakti gelmişti. Çok güzel bir bahar sabahıydı. Kuşların cıvıltısı dojo da yankılanıyordu. Kushiro nun heyecanı tüm doğaya bulaşmış gibiydi.)
-- Beni iyi dinle Kushiro. Sana bugünden itibaren ailemizin tekniği olan İntikam Ejderini öğreteceğim. Ama bu bir yasaklı tekniktir. Yani imparatordan izin gelmedikçe kullanılamaz. Fakat antrenman yapabilirsin. Bu teknikte kendini geliştirebilirsin. Buraya kadar anlamadığın bir yer var mı?
Kushiro- Yok baba.
(Kushiro nun mutluluğu her halinden belliydi. Babası, Kushiro nun bu halini gördükçe daha çok gülümsüyor, daha istekli anlatıyordu.Konuşma bir süre böyle devam ettikten sonra Kushiro nun babasının ses tonu bir anda ciddileşti. Kushiro önemli bir şeyin geldiğini anladı. )
-- Tekniğimiz en güçlü kılıç tekniği olarak bilinir. Lakin tekniğimiz sadece bu sebepten dolayı yasaklı değildir. Bizim kılıç yolumuz insanları korumak için değildir, bizim kılıç yolumuz doğruya ulaşmak içindir. İntikam Ejderinin gücü buradan gelir. Bu yol bir samuray için çok zorlu bir yoldur. Bu yol üzerinde yürürken doğruya ulaşmak için çalışırsın. Doğruya ulaşmak için canlıların hayatını alırsın. Doğru için acı çekersin. Doğru için acı çektirirsin.
Yasaklıdır.
Çünkü doğruya ulaşmak isteyen için zafer şarttır. Yanlışların önünde durmak için zafer şarttır ve bu koşullar altında rakibine her zaman güzel bir ölüm bahşedemezsin. Bizim tekniğimizin laneti budur. Acı vermek. Rakibini yenmek her zaman o kadar kolay değildir. Yenilmezliğe ulaşmak için rakibine acı çektirmek zorunda kalabilirsin. Gerçek doğruya ulaşmak yolunda yüreğinde tereddüdü olanlar için bu yük çok fazladır. Doğrunun yolunda kılıcımız bize eşlik eder. Doğruyu söküp almak için yaşamları kesersin. Bazen direk bir vuruş zordur ama yinede kesersin. Ta ki yanlış doğrunun önünde diz çökünceye kadar. Bizim yolumuz doğru için yanlışlardan intikam alır. İşte İntikam Ejderi budur.
(Kushiro nun nutku tutulmuştu. Hayranlıkla babasını dinlemekteydi. Babasını ses tonu tekrar yumuşadı.)
-- Daha bunları anlamak ve bu yol için çabalamak için çok gençsin ama bu söylediklerimi aklından çıkarma. Çünkü bunlar tekniğimizin özüdür. Şimdi sana temelleri öğretmeye başlayacağım. Hazır mısın?
Kushiro- Evet! Hazırım.
azıcık eleştiri lütfen. kötü yaptığım hiç mi bir şey yok?
Spoiler:
(13 yıl önce)(Japonya-Nagoya)
-- Kushiro, artık ailemizin tekniğini öğrenmek için yeterince büyüdün. Bundan sonra tekniğin taşıyıcısı sen olacaksın oğlum. Yarın sabah antrenmanlara başlıyoruz.
(Sabah olmuştur. Kushiro küçüklüğün verdiği tüm tatlı heyecanıyla evinin dojosuna doğru koşar.)
Kushiro- Baba, baba!
(Kushiro büyük bir heyecanla dojonun kapısını açtı. Babası aile yadigarı olan zümrüt işlemeli kılıcın önünde Kushiro yu bekliyordu. Kushiro babasına yaklaştı ve önüne oturdu.)
-- Demek sonunda geldin Kushiro. Annenden, seni daha erken kaldırmasını istemiştim ama hala küçük oğluna kıyamıyor.
(Babası gülümseyerek Kushiro nun başını okşadı. Kushiro daha büyük bir gülümsemeyle karşılık verdi. Sonunda babasının Kushiro ya tekniği öğretme vakti gelmişti. Çok güzel bir bahar sabahıydı. Kuşların cıvıltısı dojo da yankılanıyordu. Kushiro nun heyecanı tüm doğaya bulaşmış gibiydi.)
-- Beni iyi dinle Kushiro. Sana bugünden itibaren ailemizin tekniği olan İntikam Ejderini öğreteceğim. Ama bu bir yasaklı tekniktir. Yani imparatordan izin gelmedikçe kullanılamaz. Fakat antrenman yapabilirsin. Bu teknikte kendini geliştirebilirsin. Buraya kadar anlamadığın bir yer var mı?
Kushiro- Yok baba.
(Kushiro nun mutluluğu her halinden belliydi. Babası, Kushiro nun bu halini gördükçe daha çok gülümsüyor, daha istekli anlatıyordu.Konuşma bir süre böyle devam ettikten sonra Kushiro nun babasının ses tonu bir anda ciddileşti. Kushiro önemli bir şeyin geldiğini anladı. )
-- Tekniğimiz en güçlü kılıç tekniği olarak bilinir. Lakin tekniğimiz sadece bu sebepten dolayı yasaklı değildir. Bizim kılıç yolumuz insanları korumak için değildir, bizim kılıç yolumuz doğruya ulaşmak içindir. İntikam Ejderinin gücü buradan gelir. Bu yol bir samuray için çok zorlu bir yoldur. Bu yol üzerinde yürürken doğruya ulaşmak için çalışırsın. Doğruya ulaşmak için canlıların hayatını alırsın. Doğru için acı çekersin. Doğru için acı çektirirsin.
Yasaklıdır.
Çünkü doğruya ulaşmak isteyen için zafer şarttır. Yanlışların önünde durmak için zafer şarttır ve bu koşullar altında rakibine her zaman güzel bir ölüm bahşedemezsin. Bizim tekniğimizin laneti budur. Acı vermek. Rakibini yenmek her zaman o kadar kolay değildir. Yenilmezliğe ulaşmak için rakibine acı çektirmek zorunda kalabilirsin. Gerçek doğruya ulaşmak yolunda yüreğinde tereddüdü olanlar için bu yük çok fazladır. Doğrunun yolunda kılıcımız bize eşlik eder. Doğruyu söküp almak için yaşamları kesersin. Bazen direk bir vuruş zordur ama yinede kesersin. Ta ki yanlış doğrunun önünde diz çökünceye kadar. Bizim yolumuz doğru için yanlışlardan intikam alır. İşte İntikam Ejderi budur.
(Kushiro nun nutku tutulmuştu. Hayranlıkla babasını dinlemekteydi. Babasını ses tonu tekrar yumuşadı.)
-- Daha bunları anlamak ve bu yol için çabalamak için çok gençsin ama bu söylediklerimi aklından çıkarma. Çünkü bunlar tekniğimizin özüdür. Şimdi sana temelleri öğretmeye başlayacağım. Hazır mısın?
Kushiro- Evet! Hazırım.
azıcık eleştiri lütfen. kötü yaptığım hiç mi bir şey yok?
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki | |
4. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 61 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |