Kızıl Günlükler "bölüm 15"
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 10, 11, 12, Sonraki

Anime Manga Forum -> Fan Fiction
 
Yazar
Mesaj
berenasan
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 35
Kayıt: 27 Hzr 2007
Mesajlar: 447
Tanıtımlar: 24
Favori Anime & Manga: FMA, FullMoon wo Sagashite, Bleach, Blood+, Tsubasa Chronicles
Cinsiyet: Kız
Nerden: Gongaga
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

berenasan
Otaku (Level 4)
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler ( 7. Bölüm ^^)
Alıntıyla Cevap Gönder
her zaman derim no spoiler no cry diye Şık Şık Şık
hizanın bir suçu yok ben baskı yapıyorum evet evet itiraf ediyorum Şık
ikide bir tüymemi bekliyor zaten fırsat kollamak için de... biliyor neler olacağını benden korkuyor o Şık
neyse yorumlarınız için ben de teşekkürlerimi sunuyum ve kaçıyım Şık


Spoiler:

******
-Kara Murat benim!
-Hayır! O benim!
-Yalannn söylüyorsunuz! Kara Murat beniiim!
(nim-nim-ni-ni-ni-i-i-i) *bizans şatolarından yükselen yankı efekti O_o
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
06 Ağu 2009 21:56
Kara Kedi
Mangaka
Mangaka



Yaş: 31
Kayıt: 03 Nis 2007
Mesajlar: 1,106
Teşekkür: 37

Durumu: Çevrimdışı

Kara Kedi
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler ( 7. Bölüm ^^)
Alıntıyla Cevap Gönder
Bayıldım bu bölüme *-*

Bundan sonra en sevdiğim polisiye yazarlarını sayarken ki çok azdırlar, sizi de söyleyeceğim.

Şu Taiganın Jin' in bilgisayarını açtığı kısım var ya U_U orası endense bu bölümdeki favori kısımımdı. Bu ikiilinin arasında gelişecek olan dostluğu ( *-* spoiler versenize XD dostluk dğeil de farkında olmadan birbirlerine değer verecklerini düşünüyorum U_U ) çok merak ediyorum.

Taiga çok hoşuma gitmeye başlıyor. XD O geyik resmini buzdolabıına asmasını hevesle bekliyorum.

Ve çenemi kapatmadan önce;

Drama drama drama isteriz Ponpon Kız Sizin dramatik sonlarınız çok güzel oluyor Üzgün ya da Ağlıyor Kaeni hatırladıkça böyle bir Üzgün ya da Ağlıyor ...
,
Devamını bekleriz Uyuyor... Bir de haberdar edilmek *-*

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"

(Roberto Totaro-Nirvana)

Trafik kurallarına uyalım ^^
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
07 Ağu 2009 0:31
hizashi
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 11 Hzr 2008
Mesajlar: 795
Tanıtımlar: 2
Nerden: In my coffin
Teşekkür: 15

Durumu: Çevrimdışı

hizashi
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler ( 7. Bölüm ^^)
Alıntıyla Cevap Gönder
Kediii Agatha üstat dururken bize sıra mı gelir allahasen T___T Ama gerçekten onur duyduk. Fanfic ilahından (yoksa ilahe mi deniyordu O__O mihal-mihale geliyor aklıma hep bu durumlarda xD) bunu duymak çok güzel çok teşekkür ediyoruz.

O bilgisayar bölümü son anda ani ilhamla gelen birşey onu hiç sorma xD Bir de artık küfürleri '#$*\?&%$#' böyle mi örtsek diyorum ya he Bere, mangalarda da olur onlardan kopya çektim =D

Jin-Taiga ilişkisi hakkında birşey söyleyemem Bere terlik gösterir falan sonra uğraşamam =D (bu arada ilişki derken tekrar belirtiyorum anti-yaoi! =D)

Dramaya gelinceeeee... Bana güvenn gerisini merak etme senn diyorum ve anladığını temenni ederek bu günlük de bu kadar diyorum. Zamanını bize ayırdığın için çok teşekkür ederiz Kedi-senpai v.v


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
07 Ağu 2009 0:54
nana17
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 33
Kayıt: 11 Oca 2009
Mesajlar: 166
Favori Anime & Manga: [IMGhttp://img153.imageshack.us/img153/3491/thsebassmile02.png[/IMG]
Nerden: ****hibari-sama'mın yanından :))****
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

nana17
Otaku (Level 3)
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler ( 7. Bölüm ^^)
Alıntıyla Cevap Gönder
woww çok güzel bir bölümdü ve olaylar taa rusya'ya kadar uzandı ha.Acaba taiga'nın rusyayla bağlantısı ne? ve şu taiga ile jin arasında ne var bu çocuğu nerden tanıyo çok merak ettim doğrusu ve ve bol aksiyonlu bölümler nezaman.yeni bölümü merakla beklemekteyim

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
07 Ağu 2009 19:19
berenasan
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 35
Kayıt: 27 Hzr 2007
Mesajlar: 447
Tanıtımlar: 24
Favori Anime & Manga: FMA, FullMoon wo Sagashite, Bleach, Blood+, Tsubasa Chronicles
Cinsiyet: Kız
Nerden: Gongaga
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

berenasan
Otaku (Level 4)
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler ( 7. Bölüm ^^)
Alıntıyla Cevap Gönder
ohooo taiganın ruslarla ne haltlar karıştırdığını bi görseniz aman tanrım deyip sandalyeden düşersiniz O_O
bu yüzden can sağlığınızı düşünerekten spoiler vermemeyi bir şirket politikası olarak benimsemekte kararlıyız Şık
diğer sorulara hiiiç cevap veremeyiz sadece birazcık sabır Şaşırmış Durumda
zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyoruz Gülücük Dağıtıyor


Spoiler:

******
-Kara Murat benim!
-Hayır! O benim!
-Yalannn söylüyorsunuz! Kara Murat beniiim!
(nim-nim-ni-ni-ni-i-i-i) *bizans şatolarından yükselen yankı efekti O_o
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
07 Ağu 2009 19:54
hizashi
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 11 Hzr 2008
Mesajlar: 795
Tanıtımlar: 2
Nerden: In my coffin
Teşekkür: 15

Durumu: Çevrimdışı

hizashi
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler (--Bölüm 8--)
Alıntıyla Cevap Gönder
Bu bölüm BERENASAN'ın yazısıdır..

Bölüm 8
İZ

Sabah, arşiv...

Anahtarı almak kolay olmuştu. Bu tip şeyleri kullanmak oldukça kolaydı ama umarım kızlar bana kızmaz.

Her neyse şu an odaklanmam gereken şey Shiro’nun dosyasını deşmek olacaktı.

-Shiro, shiro, shiro, nerdes- Ha! Tam da burada!

Kutuyu raftan yavaşça çekip iki koridor atladıktan sonra masaya oturdum. Kutuyu açınca gözüme ilk çarpan hemen en üstte duran dosya olmuştu. Sicil dosyası.

-Başka ne bekliyordun aptal..

Ben yine kendime aptal dedim. Bu hiç iyi değil.

Dosyada yazılan her şeyi harfi harfine biliyordum artık. Yılları, tarihleri, saatleri ve dakikaları bile. Tek istediğim şey bilmediğim bir şeyi bulmaktı.
Ve sanırım buldum.

Bir telefon numarası.

Küçük bir parça kâğıda yazılmış, içinde bulunduğu torbada başka bir kağıt da vardı. Yazan şey pek de şaşırtmamıştı beni.

Numara asılsız çıktı..

Bunun besbelli bir yerin telefon numarası olduğunu kim inanır ki. Ya numaraları belirli bir sıraya göre dizdikten sonra numara çıkardı. Veya bu telefon numarası değildi.

Peki o zaman ne?
Masada duran fotoğraf makinesini hemen elime alıp bu kağıdın resmini çektim. Hafıza kartı ve pili içinde duruyordu ayrıca objektifi de açıktı. Yani fotoğrafın makinede durmaması gibi bir ihtimal yoktu. Tabi arşivi sel alıp makineye su kaçmazsa..

Gülme Jin, devam et. Numarayı itina ile kutuya yerleştirdikten sonra (tamam tamam fırlatmıştım işte) sicil dosyasının altında duran bir başka şeye elimi atmıştım.

-Shiro’nun resimleri ha, bakalım bizim çaylağın resmi var mı?

Beş dakika sonra..

-Hayır yok işte.
Ama bu resimler işime yarayabilirdi ve hemen fotoğraf makineme elimi attım. Teker teker resimleri çektim. Çekme işi bittikten sonra yerine yerleştirdim. Ve sıra en önemli belgeye geldi.

İsim listesi. Baya kabarık bir liste ama neyse ki yanımda fotoğraf makinemi almıştım.
Ve umarım içeriye biri gelmeden çekerdim.

Eminim ki bu isimler bu fotoğraftakilere aitti. Ve kimin kim olduğunu bulmamda birisi bana yardım edecekti.

Taiga…

Dur bir saniye.. Resimler..

Hemen elimi resimlere geri attım. Kutudan çıkarmak zor olmuştu ama ya tahminimde doğruysam..

Bu fotoğrafları kim çekti?

Listede adı yazılı kişi sayısı çok fazlaydı ama bunlardan 25i çok önemli kişilerdi. Ve resimlerde de..

-23, hayır bu adam az önceki resimde vardı. 22…22…

Burada kaç kişi vardı? Ve en önemlisi bu resimleri kim çekti?
Üstelik arka planda Moskova’nın ünlü Kızıl Meydanı manzarası varken..
Taiga!

******************************************************

-Yani sen de görüyorsun ki çaylak, o resimleri birileri çekmiş olmalı üstelik Rusya’da.
-Peki neden benim gibi biri resim çekmiş olmalı? Bir turist rehberi çekmiş olamaz mı?
-Çok sevgili Ryouzo dostun bile o resimde yer alırken.. Sen mi orada olmayacaksın!
-Bana bağırma!!
-Otur yerine!!

Ve Taiga kalktığı gibi yerine oturdu.

-Tabiki de resimlerde çıkmak istemezsin, zaten arşivlerde seninle ilgili doğru düzgün bir dosya yok. Kendini iyi gizlemişsin.
-...
-Şimdi bana az önce telefondan konuşmaya çalıştığın İzuno’nun sana göstereceklerimin arasından hangisi olduğunu göstereceksin. Ama ondan önce..

Taiga’nın önünden ayrıldım ve televizyonun altında duran dolabı açıp bir kutu çıkarmıştım.

-Nee! Yeni bir telefon mu!
-Ben polisim unuttun mu? Böyle şeyler ilk kez başıma gelmiyor benim.
-Tabi, ilk kez başına gelmiyor ama benim arayabileceğimi düşünemedin.
-Doğru düşünemedim, sandığımdan çok daha akıllısın sen.
-Ehh sağo-
-Hiç teşekkür etme çünkü senin sayende bu işi çabuk bitircem.
-N-ne!
-Artık elimizde Hikaru diye biri daha var adamım.
-Kisama..
-Üzülme adamım, bunun şerefine bu akşamlık makarnalar benden.
-Aç değilim.
-Kendin bilirsin. O zaman defteri aç ve bir şeyler yaz.
-Avcunu yala.
-…
-Ne oldu sustun Jin! Acıkan sen misin yoksa?
-Bu..geyiği..sen çizdin değil mi…
-……

***********

Yemek masasında süren kısa yemek yeme macerasından sonra içerden bir tabak getirip makarna koymuştum. Her ne kadar aç değilim dese de kesinlikle bir şeyler yemesi gerekiyordu. Ve artık kendi gözüyle de benim makarna yediğimi gördüğü için içi rahat olabilirdi.
-Bir dahakini sen yapacaksın ona göre.
-Çok beklersin!

Bağırmıştı ama elimden çekip hızlıca tabağı da almıştı. Ağzına bir kaşık atıp hemen öksürmeye başladı.
-Sen buna makarna mı diyorsun!!
-Ne var beğenemedin mi?
-Sen adam olmazsın Jin. Yapış yapış olmuş bu. Nasıl yiyorsun sen bunu!
-Beğenmediysen kalkıp kendin yaparsın.
-Çok beklersin.
-O zaman şikayet etmeyi kes de zıkkımlan.
-Sen gerçekten adam olmazsın...

Mutfakta ikinci kez pişirmeye çalıştığım makarnayı Taiga’ya yedirmek gerçekten de zekice bir taktikti evet. Makarnaya bakıyorum da.. Gerçekten de içler acısıydı. Nasıl bu hale getirebildim!

Neyse ki kendime yaptığım gayet güzeldi..

**************************************

-Evet tam da öyle oldu.
-Aahahaha! Ben sana demiştim Jin, Taiga’dan beklenir diye.
-Tamam tamam yeter bu kadar. Bu arada Yuki, Hikaru’yu tanıyor musun?
-Şu anlık hayır ama beklersen bilebilirim.
-Minnettar kalırım.

Kısa süren telefon konuşmasında ne kadar çok konuşabiliyorsam hepsini anlatmıştım. Arşivde Shiro ile bulabildiğim her ne varsa toplayabildiğimi, Taiga’nın telefon macerasını, makarana dâhil hepsini. Yuki de hemen kısa bir alay havasından sonra Hikaru’nun izine düşebileceğini söylemişti.

Gerçekten harika bir ortaktı Yuki. Her ne kadar aramızda derece farkı da olsa her zaman bana abi gibi yaklaşmıştı. Zaten fiziği de benim abim olduğunu gösterir nitelikteydi. Benden uzun boyu (evet ben 1.85’dim ve Yuki benden bile uzun! ) her gün aksatmadan devam ettirdiği sporu onun vücudunu yeterince kaslandırmıştı. Saçlarının da koyu kahve olması kızlar arasında belki daha da çekici yapıyordu onu.. (Kisamaa..) Gözleri ise klasik Japonlar gibi siyahtı.

Ve kesinlikle benden daha fazla rütbe hak ediyor..

*******************************************
Ev...
Bir telefon daha..Eyvah..

-Jiiiiiiiiiiiiiiiin! Ne haltlar karıştırıyorsun seeen!
-Şey ben sadece birkaç gün-
-Kapa çeneni! Bara başka adam göndermek de ne demek! Başka adamlarla ilgilenelim mi istiyorsun!
-Ama Sakura şeyy ben.-
-Kapa çeneni seni *****! Bir daha sakın beni arama!
-Ama Saku-

Telefon çoktan yüzüme kapanmıştı bile. Doğru, ben kaç gündür gitmiyordum..
-6, 7… yok hayır geçen hafta gittim…..Hayır o gittiğim 10 gün önce..

Ne! 10 gündür bu davanın peşinde miydim ben!

-Kızlarla aran pek iyi değil gibi Jin.
-Kapa çeneni sen.
-Bak oğlum, kızlarla aranı bozmak istemiyorsan (o merdivenlerden aşağıya inerken ben başımı çoktan masaya gömmüştüm bile. Ama onun ayak seslerini hala duyabiliyordum.) onları sürekli arayacaksın. Ama dikkat et fazla bunaltma onları yoksa-
-Yoksa ne.. Benden daha iyi kızları anlayabileceğini mi sanıyorsun..
-Senden daha iyi olduğu kesin.
-O zaman neden bir kız arkadaşın yok senin!

Ayak sesleri kesilmişti. Yine alaycı bir şekilde cevabı ağzıma yapıştırmasını bekliyordum ama.. O ne ağzını açıyordu ne de merdivenlerden inmeye devam ediyordu. Başımı kaldırmanın zamanı gelmişti..

Taiga öylece dikelip bana bakıyordu. Gözlerini olabildiğince açmış şekilde. Donmuştu..Gerçekten de donmuştu. Birkaç kere “Hey Taiga iyi misin?” dememe rağmen tepki vermemişti. Nihayet gözünü kırpmıştı ama hala bakışlarını kıpırdatmıyordu.

-Özür dilerim, işine burnumu soktum.

Ve Taiga arkasını dönüp odasına gitti. Tanrı aşkına ben ne dedim şimdi?

Arkama yaslandıktan sonra bilgisayarın kapağını yine açtım. Fotoğraflar karşımda dizili duruyordu. Ama bir tanesi vardı ki..Bir tanesi sadece…

Arkası dönük bir kız..
Bu Misha olmalı..


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Ağu 2009 12:56
mangaka_sym
Mangaka
Mangaka



Yaş: 36
Kayıt: 31 Tem 2008
Mesajlar: 2,085
Teşekkür: 983

Durumu: Çevrimdışı

mangaka_sym
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler (--Bölüm 8--)
Alıntıyla Cevap Gönder
Hmm... Bayağı düşündürücü bir bölüm doğrusu. Şaşırmış Durumda Şu 25 kişi olayı tabii ki... Ve Misha denen kız ile Taiga'nın donması filan bağlantılı olabilir. Ama tabi bu bir şaşırtmaca da olabilir. Kahkaha Atıyor
Şu Jin'in Taiga nefretini anlayamadık gitti. Demek bayağı uzun bir hikaye ki ileriye saklandı. Bu arada Taiga'nın da bir hassas noktasını olduğunu öğrenmiş olduk...

Jin'e Sakura adlı kızın kızması da çok güzeldi. Kahkaha Atıyor Kızın isminin Sakura olması ayrı bir güzel. Kayan Gözler

Neyse herşey yerinde ve gayet iyi ilerliyor... Diğer bölümü merakla bekliyorum... Göz Kırpıyor

http://www.youtube.com/watch?v=LuRuLqzuhbM
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Ağu 2009 14:15
berenasan
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 35
Kayıt: 27 Hzr 2007
Mesajlar: 447
Tanıtımlar: 24
Favori Anime & Manga: FMA, FullMoon wo Sagashite, Bleach, Blood+, Tsubasa Chronicles
Cinsiyet: Kız
Nerden: Gongaga
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

berenasan
Otaku (Level 4)
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler (--Bölüm 8--)
Alıntıyla Cevap Gönder
öncelikle şunu söyleyim ki sakuranın narutodaki sakurayla bi alakası yok Kahkaha Atıyor bir oyun oynarken orada kiraz çiçekli lamba satın aldım ordan aklıma geldi yani tamamen tesadüf Korkuyor!

valla şimdi ne desem bilemedim ki Üzgünüm bir şey diyemiyorum çünkü ağzımdan spoiler dökülmeye başlıcak Ermm...

ben o yüzden şimdilik susuyum ve aldığımız yorumların keyfini çıkartıyım Sarhoşlar Ponpon Kız İçelim Eğlenelim

bu arada yorum için teşekkürler Ponpon Kız


Spoiler:

******
-Kara Murat benim!
-Hayır! O benim!
-Yalannn söylüyorsunuz! Kara Murat beniiim!
(nim-nim-ni-ni-ni-i-i-i) *bizans şatolarından yükselen yankı efekti O_o
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Ağu 2009 14:23
hizashi
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 11 Hzr 2008
Mesajlar: 795
Tanıtımlar: 2
Nerden: In my coffin
Teşekkür: 15

Durumu: Çevrimdışı

hizashi
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler (Bölüm kyuu~)
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 9: Anı Sarmalı

“Uğursuz herif!”
Kapıyı hırsla çarpmak beni kendime getirememişti hala. Öfkeyle odada bir süre döndüm durdum, yaptığım şeyin ne kadar gereksiz ve aptalca olduğunu fark edince aynı öfkeyle yatağa çöktüm.. ve, geri yaslandım.

“................”
Boş tavan...

Sessizlik...

Kahrolasıca...

Tik..tak.. sessiz odada sadece yankılanan bir saat sesi.
Ne istiyordun ki zaten?
Sadece uyumak.
Uyu bakalım... Hebi-san.. ya da, Tiger-chan* ?
........................

“Tiger-chan.. olmaz... bu adı sevmedim..
Hahahah, ama ismine çok yakışmıyor mu?
Deme dedim işteee.
Dinlemek istediğimi pek sanmıyorum Tiger-chan!
Hmff, peki nasıl istersen...-“


Eh? Ben kaç saat uyumuşum böyle?! Neredeyse gece olmuş. En son o yapış yapış makarnayı yemiştim sanırım. Haliyle doymamıştım da.
Dur bakalım, aşağı bir kolaçan etmenin vakti geldi. Belki bir fırsat bulurum da..
Neyse onu sonra düşünürüz.

Aşağı indim. Jin uğursuzu koltukta oturmuş televizyon seyrediyordu. Başını bana çevirdi, irkildiğimi hissettim. Merdivenin son 5. basamağında durdum. Ne umutlarla inmiştim aşağı oysaki...

“Uyandın bakıyorum?”
“Hıı..”
“Açsındır büyük ihtimal?”
“Değilim.” (Açlıktan ölüyorum kuso!)
“Eee niye aşağı indin o zaman?”
“İyi geceler öpücüğü almadan gitmeyeyim dedim! Teemee! her yaptığım şeyde hesap mı vereceğim sana?”
“Ha? Ne dedim ben şim-“
“Öff kısa kes...” Öfkeli adımlarla yine üst kata çıktım. Şimdi, analiz zamanı...

Bu uğursuz Hikaru hakkında söylediklerimi duydu. İzuno şu an dışarıda, onu bulmasına imkan yok. Ama Hikaru hapiste. En kısa zamanda Hikaru’nun yanına gideceğinden kuşkum yok. Az bir zamanım kaldı, buradan mutlaka çıkmalı, İzuno’nun yardımıyla Hikaru’yu bir şekilde kurtarmalıyım. Hikaru, beni zamanında az kurtarmamıştı. Borcumu ödemem gerekiyordu.
Mutlaka.
*************************************************

Yaklaşık 1 yıl önce...
Himeji Limanı, Batı Japonya...
Saat 13:00 suları.


“Mashi-sama! Mashi-sama yamete*!”
“Urusaii*! Çekil önümden aptal herif!”
“M-Mashi-samaaa!”

Mashi-sama, yani Mashito Shurigetsu,(hep abartılı bir adı olduğunu düşünmüşümdür, ) etrafa küfürler ve kurşunlar saçarak bizim takımı arıyordu. Sebebi.. uzun.
“Sizi sefiller! Beni kandırmaya nasıl cüret edersiniz?! Ryouzo! Çık ortaya korkak herif!”

Biz? Biz, yani Ryouzo ve ben limanın ortasında dizilmiş dev konteynırlara sotelenmiş, bu durumdan nasıl sıvışmalıyız diye düşünüyorduk. Mashi şimdiden iki adamımızı vurmuştu bile. Diğerlerinin nerede olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Bizim yeni ufaklık Mashi’yi durdurmaya çalışmış ama tabii ki başarılı olamamıştı. Aptal, ne diye saklandığın yerden çıktın ki!

Ryouzo bana döndü.
“Taigaaa! Bu adam ne saçmalıyor? Ne kandırması?”
“Hiçbir fikrim yok. Ama bu işin şu bizim malum düşmanların işi olduğundan şüpheliyim. Mashi’yi bilerek üstümüze saldılar.”
“Ben ne yapacağım şimdi Taiga?! Yardım et bana. Bu adam beni vuracak yoksa!”
“Sesini alçalt biraz.” Arkama baktım, konteynırın yanı hemen denizdi, ama Ryouzo’nun su fobisi vardı, yüzerek kaçamazdı. Hem kolayca fark edilirdik. Ama bir fikrim daha vardı. O da şu saatlerde motorlusuyla balık tutan Shiro... Hala gelmemişti ve çatışmadan da haberi yoktu.

Telefonumu çıkarttım ve Shiro’yu aradım. Ona kısaca bulunduğumuz yerin koordinatlarını verip acele gelmesini söyleyip telefonu kapattım. Deponun içinden silah sesleri duyulmaya devam ediyordu. Yanımda Ryouzo ise endişeli gözlerle bir bana bir depoya bakıp bir şeyler mırıldanmakla meşguldü. En az 5 adamımız vuruldu, biliyorum.. Çok ani saldırdılar, kahrolası..

Ama, beterin de beteri durumu olabiliyor, örneğin şimdi..
“T-Taiga! Bir adam buraya doğru geliyor!”
Şimdi çatışmaya girsek, buradan anca leşimiz çıkardı. Denize doğru baktım... Ufukta son sürat buraya yaklaşan bir motorlu ve içinde bir adam. Shiro...
“Shiro geliyor, sessiz ol.”
“Bu herif bize Shiro’dan önce ulaşacak ama!”
“Şşşşş! Gerizekalı herif sesini alçalt!”

Ne halt edeceğim??
Adamın bize yaklaşmasına 10 metre kalmıştı ortalama. Ryouzo’yu bulmamalılardı.
Kusoo..
Ryouzo’yu iyice geriye doğru çektim ve birden konteynırın arkasından fırladım.
“Tamam, teslim oluyorum adamım.”
Adam beni görür görmez silahını doğrulttu. Ryouzo ise şoka girmişti. Shiro şimdi iyice yanaşmış, motoru da kapatmıştı.

“Mashi-sama! Taiga’yı bulduk!”

Ryouzo, Shiro’nun motorlusuna atlarken başımı hafifçe ona doğru çevirdim. Ağzını oynatmasından ‘ne halt ediyorsun sen’ türü bir şey söylediğini okumuştum. Adamın görmeyeceği şekilde Ryouzo’ya bir el hareketi yaptım. Shiro acı acı gülüp Ryouzo’yu ensesinden tutup geri ittirdi ve kürek çekerek uzaklaşmaya başladı. Bu sırada Mashi’nin dikkati bende olduğu için bu sahneyi fark etmemişti.
Mashi, yanında kuçu kuçularıyla birlikte bana doğru yürüdü, iç cebinden koyu kırmızı bir defter çıkartıp yüzüme fırlattı.
“Bu defter yüzünden en iyi adamım öldü,! Sırf sahte olduğu için! Ve bunların suçlusu o Ryouzo denen *****’de! Nerede o lanet olasıca?!”
“Wakarimasen....*”
“Yalancı!” Mashi, kuçu kuçularına fırsat vermeden gelip bizzat bir yumruk yapıştırdı.
“Onu koruduğunuz için hepinizi geberteceğim! Hepinizi!” Bir tane daha vurdu, ben yere savruldum, depoların birinden yeni ufaklık fırlayıp tam önümde durdu.
“Mashi-sama! Taiga onii-chan’ın bir ilgisi yok! Ryouzo onii-chan birkaç gün önce buradan ayrıldı ve...”

Boş yalanlar.. Bunları kimse yutmazdı.
“Chou, çekil önümden.” Ağzımı silip biraz doğruldum. Ama Chou inat ediyordu.
“Taiga onii-chan! Suç sende olmadığı halde dayak yemen büyük haksızlık!” Bu çocukça ve komik laftan sonra Mashi’nin birkaç kuçusu kaba kaba güldü. Chou aramıza daha yeni katılmasına rağmen pek sevmiştim onu. Kendisi zamanında sokakta ölmek üzere bulduğumuz bir hırsızdı. Ryouzo’nun yoğun isteği üzerine yanımıza almıştık.
Ama bizim dünyamızda, öğrenmesi gereken çok şey vardı. Acıma ve merhamet gibi yapış yapış duyguların zamanla köreldiği gibi...
Mashi işaret verdi, bir adamı Chou’yu kolundan tutup depoya sürükledi.
“Chou! Mashi, dur biraz!”
“Son kez soruyorum. Ryouzo adisi nerede! Konuş!”
Alnımdan bir ter damlası bir damla kanla karışıp yere aktı. Bir casus her türlü ölümle karşı karşıya gelebiliyor ama bu da çok adiceydi...
“Wakarimasen...”
“Cehenneme git.”
“O mu yoksa sen mi, Mashi-chan?”
Tüm başlar arkadaki kalabalık gruba, onların önündeki adama dikilmişti. Bu alev kızılı saçlı adam hafifçe gülümsüyordu. Bende güldüm.
“Geç kaldın Hikaru.”
“Hah! Geleceğimi kim söylemişti ki? Bir uğrayayım dedim sadece. Eh o zaman, başlayalım bakalım ahhahahah!”

Bu yankı yapan gülüşten sonra silah sesleri birbirine karışmıştı. Ben kendimi bir konteynırın kenarına yuvarladım, aralık depodan yerde yatan Chou gözüme çarptı...
Akşama doğru Mashi ve tüm adamları öldürülmüştü. Hikaru bana abartılı bir selam çakıp adamlarıyla gözden kaybolmuştu. Bir süre sonra Shiro ve Ryouzo geri döndü. Ryouzo küfürler eşliğinde bana teşekkür etti, Shiro suskun kalıp gülümsemekle yetindi...

Ha, bu arada Chou komada kaldığı 3.gün sonunda öldü.
*********************************************

“Hikaru! Seni ne pahasına olursa olsa oradan çıkartacağım. Tabii önce Ryouzo’nun kafasını koparttıktan sonra.”
Yazık ki yapacak başka bir şeyim olmadığı için tekrar odama gittim.

Ertesi sabah..
“Oii Hebi! Kusssso Hebieee! Kalk hadi!”
Uyku sersemi bir halde başımı kaldırdım. Saat 8:30.
“Ne be ne!”
“Hiiiç. Ben çıkıyorum.”
“Kapıdan uğurlamamı mı bekliyorsun ?!” (Bkz: sadizm uğruna insan uyandırmak...)
“Çok uyuyorsun çoook. Kalk biraz işe yara.”
“Defol git!”
İşe yaradan kastı yine beni konuşturma çabalarıydı. Çok uyanık mı sanıyor bu kendini ne...

Jin gidince bir süre daha yattım, ama uyumadım. 12 gibi kalktığımda midemin gerçekten acil sinyaller verdiğini hissederek ilk önce banyoya gidip yüzüme soğuk su vurdum. Benim kawaii* gözlerim (narsizim..) soluk banyo ışığında vahşi bir parıltı yansıtıyordu. Yine de bir bütün olarak değerlendirildiğimde 25 yaşında bu koyu kahverengi saçlı 1.76’lık Taiga’nın ürkütücülükten çok sevimlilik yansıttığını çok rahat söyleyebilirdim. Kötü çocuktan çok bir iyi adam imajı çizsem de, kötü kötüdür işte.

“N-Naniii! Bu dolap bomboş!” Buzdolabının başında hayal kırıklığı içinde söyleniyordum şimdi de. Boştan kastım, hazır bir yemek olmayışıydı, bu da benim yapmam gerektiğini gösteriyordu.
Pekâlâ. Sırasıyla birkaç sebze önüme dizdim. Gözüme en kolay geleninden (domates...) başladım.

Yurt dışı bağlantısı.. Hikaru... Ondan şüphelendikleri için mi tutukladılar? Acaba Hikaru muydu Shiro’yu vuran. Ama bunun sebebi ne olabilirdi? Hikaru da olanları sezmiş miydi? Hikaru da biliyor muydu, Shiro’nun...

Domatesler bitti. Sıra biberlerde...

Evet, Shiro bir haine dönüşmüştü. Gözünü hırs bürümüş, günlüklerin peşindeki bir haine. Zaten her şeyin başlangıcı o lanet defterler olmamış mıydı? Shiro’yu değiştiren, bizi parçalayan, her birimizden bir şeyler alıp götüren lanet olası defter parçaları.

“Yoooosh! Şimdi şunları ocağa atalım.”

Hikaru, onu mutlaka oradan çıkartmam gerekiyordu. Ondan sonra Ryouzo’yu bulup Shiro’nun ölüm sebebini öğrenmem. Çok işim vardı, çok boşluklar vardı. Bir de Jin... Bu herif beni nereden tanıyor aca-

“Aaaaaaarrggghh! Sos taşıyor!”
Çok mu ani hareket etmiştim acaba, birden sosu ocaktan alınca bacağım açık dolaba çarpmıştı, dolabın üstünde duran bıçak yere düşünce geriye irkilmiştim, bu sırada mutfak rafına kafamı çarpmış, acıyla elimi başıma götürdüğümde koluma astığım bez sosa düşmüş, sıcak damlalar yüzüme sıçramış ve o karmaşada tencereyi düşürmüştüm...

“Ahhhh... Sanırım dışarıdan bir şeylerle açlık sorununu halledeceğim.” (Hangi parayla acaba?)
Yere eğilip tencereyi kaldırmaya hamle yaptığımda kapının gürültüyle açıldığını ve birkaç ayak sesinin yaklaştığını işittim.
“Demek buradasın!”
Başımı kaldırdım.
“Senin burada işin ne?”

Yuki tek kaşını kaldırdı.
“Arkadaşımın evinde sana hesap mı vereceğim? Neyse yürü hadi.” Kolumdan tuttu.
“Oii! Bırak bakalım. Nereye gidiyormuşuz?”
“Merkeze. Buraya iyi alıştın bakıyorum da, artık işler ciddileşti, oyun vakti değil.”
“Nasıl yan-“
“Kısa kes! Yürü diyorsam yürü işte!”
Ben önde o arkada etrafı soslanmış mutfağı terk ettik. Arabaya binerken ben yine çenemi tutamamıştım.
“Sabah Jin niye götürmedi de sen götürüyorsun?”
“Orada öğrenirsin.”
“...”
“Geçen gün kaçmaya kalkışmışsın.”
“...”
“Şunu iyice kafana sok. Bildiklerini anlatmadığın takdirde müebbet hapse kadar yolun var.”
“Sende şunu iyice kafana sok.” Biraz yana dönüp gözlerimi onun gözlerine diktim,” herhangi bir şey anlatmaktansa yüzlerce yıl hapiste yatarım daha iyi.”

Yuki’den sert bir cevap bekliyordum ama... o sadece gözlerini kapatıp başını cama doğru çevirdi, sonra da belli belirsiz bir fısıltı duydum.

“Anlıyorum....”


Notlar;
*Yamete=Dur
*Urusai=(argo) çeneni kapa
*Wakarimasen= Bilmiyorum
*Kawaii=sevimli


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Ağu 2009 18:59
Kara Kedi
Mangaka
Mangaka



Yaş: 31
Kayıt: 03 Nis 2007
Mesajlar: 1,106
Teşekkür: 37

Durumu: Çevrimdışı

Kara Kedi
Mangaka
Kızıl Günlükler "bölüm 15" Konu: Yanıt: Kızıl Günlükler (Bölüm kyuu~)
Alıntıyla Cevap Gönder
Haber vermemişsin U_U

Bak ne kadra geciktim senin yüzünden U_U

Oldu mu hiç U_U

Tamam ^^ Gevezeliği geçiyorum; bu arada bir kez daha umutsuzca haberdar edilme çağrısında bulunuyorum XD

Çok güzel bir bölüm olmuş ^_^

Bu bölümde, Jin' e karşı büyük bir sempati beslerken Taiganın geçmişini merak ettim.

Anlatım tarzınıza bayılıyorum. XD Satır aralarına eklediğiniz cümleler, parantez içleri çok ama çok hoşuma gidiyor U_U

Ihm U_U yeni bölümü çabuk koymanızı talep ediyorum efnm U_U

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"

(Roberto Totaro-Nirvana)

Trafik kurallarına uyalım ^^
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
19 Ağu 2009 21:03
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 10, 11, 12, Sonraki
7. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 111 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız