abicim merkezde takano gibi psikopat şerefsiz olursa tabiki de aklımızı da kaçırırız mahkumu da kaçırırız öhm möhm anladın sen hem sen jin'e kurban ol tamam mı adam mis gibi makarna bile yapıyor senin gibi tembel tembel durmuyor (üşengeç değil yaniii )

her neyse kedi ben de teşekkür ederim hikayenin beğenilmesine o kadar çok seviniyorum ki beni çizim yapmaya yöneltiyor umarım bunları bir gün çizerim
tekrardan teşekkürler ^^

Üşengecim mutluyum Oyaji v.v Benim hayat felsefem bu

Evet, okuyucularımızdan yorum yapmak isteyen yok mu acaba? =___=

Sırada benim yorumum var galiba...^^

Bu günlük de ne günlükmüş ya... Güzel ve kapsamlı bir kurgusu var hikayenin... Çok beğendim... Bu bölümü iki defa okudum... Birincisinde anlamamıştım... Acaba sizde mi yoksa bende mi bir sorun var diye tekrar okudum ve ikincisinde anladım...İlk okuduğumda kafam başka yerlerdeydi de o yüzden çoğu şeyi anlayamamışım meğer... Yani anlatımınız tam gaz yerinde gidiyor... Hatta flashbacklerle daha güzel olmuş...

Yavaş yavaş günlüklere doğru ilerliyorusz galiba... Jin'in de bu günlükle yakından bir ilgisi olduğunu düşünüyorum... Başlığın neden böyle seçildiği de netleşiyor...

Taiga nereye götürülüyor? Yuki neden bu kadar sakin? Yoksa saman altından su mu yürütüyor? Jin merhametli mi öfkeli mi? Bu günlük neyi anlatıyor?
Kısacası devamını merak ediyorum...
Saygılar...

İki gündür tabiri caizse 'salak' gibiydim hiç buraya bakamadım =____= Neyse neyse..

Mangaka-sis haklısın kurgunun ayrıntısı konusunda, bazen biz bile nasıl bir gidişat izleyeceğimizi unutuyoruz xD Karman çorman olmasın hikaye diye ben senaryoyu not tutmaya başladım artık o hallerdeyiz yani =D
Flashback'i beğenmene sevindim, Hikaru benim torpilli karakterim ayıptır sülemesi =D Kuul bi hava vermeye çalışıyorum ona elimden geldiğince...
Sorularının cevabı az sonraa! Yani en kısa zamanda cevaplanacak =D Spoiler veremem dikkat Bere çıkabilir çünkü =S
Yorumların için çok teşekkür ederiz v.v ...

dikkat bere çıktı bile
ama şunu söyleyim, jin biraz evet merhametli biri, olduğundan fazla acıma duygusuna sahip. bunun da geçmişiyle alakası var birazcık.
sorumluluk almayı sevmeyien biri diyelim kısaca
ama yuki rullz deyim ve yine ben gidiyim dissidia oynayım biraz
ama ondan önce yorumlarınız için bi güzel teşekkür edeyim v.v

öhmm..

duruyor yanımda telefon,
şarkıyı ne de güzel söylüyor sharon
ben artık buralardan gidiyim
bekliyor beni kahrolasıca firion

Gomen ne sai =___='' Bayağı gecikmişim, haber veren de yok (duygu sömürüsü mode on ), ilk yorum yapmak isterken en son yorum yapıyorum şu an O.o

Valla şu meşhur günlüklerin içeriğini merak ettim ilk söyleyeceğim budur. rusya'da hala tam olarak ne yaptıklarını, Ryouzo'nun Mashi'ye ne yaptığını, Taiga'nın niye onu savunmak adına hayatını bile ortaya koyduğunu da merak ettim O.o

Bu arada son bölümde Yuki'ye ne haller oldu da, aniden evi basıp Taiga'yı sürükledi onu da anlamadım O__o'' Bu arada ben Jin'i 1.60'lar da hayal ediyordum, Taiga hayal ettiğim gibi çıktı fakat da Jin, Taiga'dan bile uzun çıktı O___o''

Hikaru'yu da neden tutukladılar onu da merak ettim?.. Ve Taiga acaba Hikaru'yu kurtarabilecek mi?.. Sorular... Sorular...

Bu arada Hiza-sama anlatımın her zaman olduğu gibi çok hoş ve komikti. Berenasan, senin anlatımın da ise her zamanki gibi gülmekten yerlere yapıştım.

Yeni bölümü isterik artı yeni bölüm geldiği zaman haber verilmekte isterik (Kaprisli okuyucu potansiyeli *-*)

Ojgildin Maron-san v.v, hemen sorularına geçeyim;

Şimcik günlükler olayımızın ana teması olduğu için azcık daha sabır sabır sabır diyorum eminim taşı çatlatacaksınız v.v Bir soruna cevap; Taiga'nın Ryouzo'yu koruma sebebi bir zamanlar iyi arkadaşlardı ondan, yani sadece 'dear friend' hesabı v.v

Yuki'nin hallerini akşama buraya iliştireceğim yeni bölümde anlayacaksınız (haberimi de veririm v.v..) Yuki baba karakter baba... Dimi Bere =D

Veeee! Günün olayı;



Öldüm bittim XDXDXDXD, yanlış anlama Maron-san bu tamamen Bere'yle aramızda geçen bir şakalaşmayla ilgili kendisi iyi bilir xDDDD yalnız bu yorumun beni yerlere düşürdü gülerken öbür tarafa intikal ediyordum o derece.

Hikaru için bir ipucu; kendisi zeki, çevik ve ahlaklı bir sokak adamı (xD) Kısacası dışarıda pek meşhur, eskilerden bir eleman. (bkz:eskiler.. diğer bir sonuç için; 'o eski halimden eser yok şimdi'...) Off çok öttüm =D (Bu arada cevap yazarken gözüm sürekli Honey senpai'ye kayıyor yahu. Bu nasıl bir pasta yiyiştir xD)

Yorumların için selamlarımızı iletir, teşekkürlerimizi sunarız Maron-san v.v Hadi bakalım gidiyos, adioss..

Yazmadan edemeyeceğim, Bere'nin bu bölümünü 5-6 kere okudum galiba ilk bana gösterdiğinde. Gerçekten bayıldım. Umarım siz de beğenirsiniz v.v

Bu bölüm BERENASAN'ın yazısıdır...

Bölüm 10: Günlük, NO:1

Sabah 6.15.. Tam da uyurken..
-Jin çabuk buraya gel..
-Iıı..Niye..?
-Sana çabuk gel dedim telefondan söyleyemem.
-…
-Sen hala uyuyor musun?

Ama saat daha 6..

-Orası neresi?
-Aptal herif merkeze tabiî ki de.
-Neden eve gelmiyorsun o zaman?
-Çünkü Taiga evde salak!

Yuki bana salak dedi. Yok hayır, ben hala rüya görüyorum.

-Bakayaro..Bekle geliyorum.

Sessizlik ve sessizlik. Bu saatte kim işbaşı yapabilirdi ki! Yuki tanrı aşkına bu kadar abartmanın ne manası var?!

Banyoya girip soğuk suyu yüzüme fırlatınca uyanmanın da vermiş olduğu bir sakinlikle olanları iyice düşünmeye başladım. Telefonla söylenemeyen tek şey merkezin bilmediği bir şey olmalı.
Telefonlar dinleniyorsa?
-Yuki sen çok zekisin!
Eve gelmeme ihtimali de Taiga değildi besbelli ya da öyleydi, ama bu adam gerçekten sabahın bu saatlerine kadar çalışıyor muydu?

Cekete ne gerek var boş ver çıkart.
Düşünüyorum da acaba Yuki müdür olsa ne yapardık? Bay Isao’yu bile çekemiyorken?

Kravatı tak, düzenli görün en azından.

-Minori Jin ceketini düzelt yerine şu işi yapın Bay Minori diyeceğinden kesinlikle eminim. Ve kesinlikle çok daha harika bir şef olacağından..

Kendi kendime konuşmalarımı bitirdikten ve nihayet giyindikten sonra evden dışarı çıkmıştım. Yuura sandalyesinde oturuyordu. (Tanrı aşkına hep mi Yuura nöbet tutuyordu?!) beni görünce hemen ayağa kalktı. Hafif bir el sallamayla geri yerine oturdu. Vay be, uyandığımdan beri ne çok iş yapmıştım?! Merkezde tüm bunları düşüneceğime-

-Nasıl?! Gerçekten de Tutuklu muymuş Hikaru?
-Bu yüzden onun ötmesinden korkmuşlar ama korkmaları yersiz gibi, pek de konuşacakmış gibi tip yok.
-Bunu nerden anladın Yuki?
-….
-Her neyse diğer haber ne?
-Asıl önemli olan da o zaten. (Hemen yerinden kalkıp benim önümdeki dosyayı açtı ve geri yerine oturdu, ben de açabilirdim doğrusu..)Dün gece Taiga’nın evini darmadağın etmişler.
-Neee!!
-Sadece bu da değil (Masasının önünden gözlüğünü alıp taktı, hava mı atmaya çalışıyor?..) bir de ölü var elimizde.
Kim olduğunu öğrenmek için hemen sayfaları karıştırdım. Bir tane fotoğraf ve de altında isim.. Soyadını okumama gerek kalmadı aslında..

Taiga’nın telefonda konuştuğu kişi..Izuno!

-Ama darmadağın hale gelmiş bir ev içinde bir cesedin bu kadar düzgün durması..
-İşte bu yüzden adamların seni bekliyor Jin..

Yuki..Sana ne kadar teşekkür etsem az..

Taiga’nın evine gitmemiz için benim evin önünden geçmek şarttı. Aklıma bir şeytanlık gelmişti ama bu durumda..

-Yuki beni 1 dakika bekler misin?
-Nanii? Ama?
-Bekle..
-..

Saat 8.27, Taiga hala uyuyordu..
- Oii Hebi! Kusssso Hebieee! Kalk hadi!
- Ne be ne! (saate çoktan bakmıştı..)
- Hiiiç. Ben çıkıyorum.
- Kapıdan uğurlamamı mı bekliyorsun ?!
- Çok uyuyorsun çoook. Kalk biraz işe yara.
- Defol git!

Hafif bir gülümsemeyle evden çıkmıştım. İçimden bir ses bazı işlerin bu çocuk için pek de düzgün gitmediğini söylüyor..

Ve saat 9, Taiga’nın evi..Veya eski evi..
-Ovv, buraya vinç mi getirmişler? (Elimle ağzımı kapatıp tozların burnumdan uzak durmasını istemiştim ama Yuki hemen elime maskeyi sıkıştırmıştı, ben de hemen taktım.)
-Taiga’yla uğraşanlar her kimse gerçekten çok ciddi adamlarmış Jin.
-İyi ama Taiga daha çocuk!
-Bakıyorum da çoktan duygusal moda girmişsin sen (….) her neyse çocuk da olsa çoktan kendi başına pis işlere bulaşmış, hem de kendi isteğiyle dostum bunu sakın unutma.

Öyle olsun...
Çoktan içeriye girmiştim. Polisler bana yol gösterirken gözüm etrafa takılmıştı. Pek de ev denilmezdi artık ama evde Taiga otururken de mi böyleydi! Tek tük eşya varken ve de—

-Tanrım bu çocuk kendine casus mu diyor hem de bu haldeyken?!
-Efendim ceset burada.
-Tamam geliyorum.

Ama evi darmadağın edenler bir şeyi yok etmeyi (!) unutmuşlar..
-Ama bu... Yuki şuna bak!
-Şaşırmadım desem yalan olur..

Demek bu yüzden dün gece sinirlendi. Veya, üzüldü..

…………………..

-Izuno kesinlikle buraya sonradan gelmiş. Geldiğinde yine bu haldeymiş ev. Ve tabiî ki de kendisi de öyle.
-Yaralıyken Taiga’nın evine gelmek, hem de Taiga’nın evde olmadığını bilerek. İyi ama neden Yuki!
-Bir şey almaya gelmiş olamaz çünkü zaten son anlarını yaşadığı belli. Bunu bilerek bir görev (!) yapıyor olamaz.
-… (Peki ama neden)
Sırtımda hissettiğim keskin ve bir o kadar da iğrenç bir ağrı. Yuki yine sırtıma vurmuştu!
-Belli ki adamımız bir şey bırakmaya gelmiş..
-?!
-Ne duruyorsun emri versene Jin.
-…

Hadii, kendine gel Jiin! Kekelemenin veya nefessiz kalmanın sırası değil.
-Hemen şu cesedi olduğu yerden kaldırın hemen!
Yuki kulağıma eğilip bir şeyler fısıldadı. Bu yeterince kendime gelmemi sağlamıştı.

-İşte şimdi gerçek bir şef gibi davrandın Jin.
-..


****************
Ve merkez, saat 13ü biraz geçerken, Yuki Taiga’yı getirmişti. Ben yine sinirle bağırıp kelimeleri Taiga’nın suratına gönderirken o vurdumduymaz haliyle bağdaş kurmuş oturuyordu.

-İşte tam da bunlar oldu Taiga! Şimdi bize neler olup-
-Hayatta olmaz.
-Yuki izin ver şu adamın burnunu kırıyım.
-Oii! Sakin ol Jin, çocuk da olsa bir suçluyu öldürmek bir suçtur biliyorsun.
-Bana çocuk deme!
-Yuki’ye bağırma!
-Bağırırken sana mı sorcam teme!
-Seni **….
-Heey, Jin! Sakin ol dedik değil mi? Burda işimiz Taiga’yı sorgulamak biliyorsun değil mi?

Duvar..Duvardaki resim. Yemyeşil bir doğa ve ortada durmuş ahşaptan bir ev, yan tarafta şelale ve hayvanlar.. Yeterince sakin bir resim. Ama gerçek değil!

-Seni gebertcem pislik herif utanmaz velet!
-Heey Jin kendine-
-Ben velet değilim kusso ero!
-Nee! Yuki beni bırak da şu gakiye gününü gösteriyim!!!!
-Gaki sensin bakayaroo!
-Seni lanet hebi!

Bu tartışma daha da uzun sürerdi aslında, keşke Yuki’den o yumruğu yemeseydim.. Duvardaki resim.. Her ne kadar gerçek de olmasa gerçekten de harikaydı. Böyle bir dağ evi alıp tatilleri buraya gelsem nasıl olurdu kim bilir?
Şu anki durumdan daha huzur içinde olacağım kesindi..
-Şimdi ikiniz de çenenizi kapayın, Jin, masaya geç ve otur! Taiga, sen de bir zahmet hayatını kurtaran adama saygılı ol!
-Ne hayatı be, bana bir şey olduğu yok.
-Eğer Jin seni evine almasaydı inan şu an ölü bir adamdın Taiga!
-Na-nani? Nasıl olur?
-Dün gece olduğunu tahmin ettiğimiz zamanda birileri senin evini darmadağın etmiş ve inan dostum tozdan başka hiçbir şey yoktu! Maskelerle dolaştık evinde!
-!!! (Hiçbir şey diyememişti ama donup bana bakakalmıştı)
-Ve ayrıca Jin’in evinden aradığın o şahsiyet şu an ölü durumda!
-Neee! (Taiga bir anda ayağa kalktı)
-Otur! (Yuki bir anda eliyle Taiga’nın omzundan tutup yerine oturtturmuştu) Senin evinde öldürülmediği kesin ama evine geldiğinde ölmüştü! Eziyeti dışarıda çekip evine geldi ama ne için?!

Yuki’yi hiç bu kadar otoriter.. Yok yok, bu otoriter değil, sinir. Evet evet! Yuki şu an gerçekten de çok sinirliydi ve hayatım boyunca onu bu kadar sinirli görmedim. Öyle ki bir anda kapı açılınca içeriye başını uzatan ukala Takano’yu görünce “Defol buradan Takano!” diye bağırması.. Tahmin ettiğim gibi daha da öfkelenmişti. Zaten Takano yüzünden eski operasyonum başarısız olup Yuki uzaklaştırma almamış mıydı?

Aman tanrım Yuki daha da sinirlenecek!

-Oii! Yuki sakin ol, şu an sadece sorguya çekiyoruz değil mi, Hadi yerime otur gerisini ben hallederim.
-Sana şunu söylüyorum Taiga, (benim dediğimi dinlemiyor mu bu?!) eğer tüm bildiklerini ötmezsen daha çok kişi ölecek bu gidişle ve inan dostum hepsi senin yüzünden olacak!

Şu anki durumu kısaca özetlersem, Taiga olabileceğinden daha da çok korkmuştu. Öyleki bana her an laf yetiştirebilen çocuk şu an göz kapaklarını sonuna kadar açmış Yuki’ye bakıyordu. Ağzını sanki yapıştırmış gibi hiç hareket ettirmiyordu.

Konuşamıyordu..

Yuki mi? Onun için bir şey dememe gerek yok aslında. Taiga konuşmaya hazırlanıyordu zaten, ne gereği var?
-Taiga şu suyu iç. (Bardağı titreyen elleriyle aldı ve içmeye çalıştı, biraz da üzerine dökerek) Sakin ol artık sana bir şey olmayacak emin olabilirsin ama artık az da olsa lütfen konuş.
Taiga bardağı bana uzattı ve ben de arkama dönerek bardağı sehpaya bıraktım. Taiga şimdi konuşmaya hazırdı.
-Evim..Evim..
-Evet? Evin?
-Evim daha önceden de yok olmamış mıydı?

Lanet.. Taiga’yı evimde zorla kalması için evini yaktılar demiştim.

-Orayı boşver ama şu an gerçekten de bir şeyler söylemen lazım.
-(başını hayır dermiş gibi sağa sola salladı)
-Taiga, galiba anlamıyorsun, bu adamların senden istediği bir şey var ve inan bu senin canından başka bir şey değil. Seninkini istemeden önce yakın dostunun hayatını almışlar.
-Izuno, ne zaman gömülecek?
-Otopsi raporu çıkar çıkmaz.
-Cenazesine gitmeme izin verir misin?
-Eğer bize yardım etmeyi kabul edersen.
-Anlamıyor musun! (Taiga bir anda ayağa kalkıp bağırmaya başladı.) Konuşmak istemiyorum! Konuşamam! Ne sen ne de bir başkası, konuşmaya ikna edemez beni! Bu benim meselem!
-O zaman cenazesine gidemezsin.
-Ama bunu bana yapamazsın!
-İnan yapabilirim. Ve bunu nasıl yaptığıma sen de inanamazsın.
-Hayır, sen izin vermesen bile (yine yerine oturmuştu) inan bir şekilde o cenazeye giderim. Ve inan nasıl gidebildiğime sen bile inanamazsın.

Bu çocuk kafaya takmıştı, kesin gidecekti ama bunu kullanmamız lazım, eminim Yuki bir şeyler düşünüyordu ve benden önce bir şeyler bulacaktı.

-Hey, Jin. Izuno’nun oturduğu yeri hatırlıyor musun?
(Izuno’nun cesedini kaldırma emrini verdikten sonra bulduğumuz yer)

*****
-Emredersiniz efendim.
-Ve hemen Izuno’nun oturduğu hizayı didik didik arayın!
-Ama ilk önce sandığa mı bakalım yoksa sandığın altına mı?
-Sandığı hemen şu tarafa (elimle ışığın altını gösterdim) çekin. Bir grup sandığa baksın bir grup da o hizaya baksın.
-Emredersiniz efendim.
-Eğer Taiga bile bizden bir şey saklıyorsa Izuno bu haliyle inan daha fazlasını saklıyordur Jin.
-Bilemiyorum Yuki. Ama ölüm anında bile Taiga’yı düşünebilecek biri varsa ya bu adam çok zeki ya da..
-Ya da gerçekten harika bir dost değil mi?

Tıpkı senin gibi Yuki..

-Efendim sandığın kapağını açtık ama kandan başka hiçbir şey yok. Bomboş.

Dünyanın en büyük hazineleri hep denizlerin, okyanusların altında değil miydi? Kayıp ada Atlantis bile o kadar hazineleriyle suların altında keşfedilmeyi beklemiyor mu?

-Kanı boşaltmadan içinde ne varsa hemen çıkartın!
-Emredersiniz efendim!
-Jin şuraya bak.

Yuki eliyle bir yeri gösterdi. Sandığın az önce çekilmeden önceki yeri. Tertemizdi.(Kan dışında) Ve bu kadar tozla kaplanan yerin içinde tertemiz bir yer. Gerçekten ilginç. Izuno sandığı bilerek çekmişti oraya. Ve bir polisten sandığın içinden bir şey çıktığı ile ilgili bir cümle. Poşete sarılmış bir şey. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorduk çünkü poşet kıpkırmızıydı.

-Hemen biri şu poşeti açmadan dışını yıkasın!

********
-Söylesene Taiga, evinindeki sandık tam olarak nerdeydi?
-….
-Taiga!
-Pencerenin altındaydı ne oldu şimdi!

Biz sandığı tam köşede bulmuştuk. Yani bulduğumuz şey..

*************
-Yıkadık efendim.
-Tamam araştırmaya gidebilirsiniz.
-Bak bak baak, defter.
-Bunun ne önemi var ki? Ne işe yarıyor olabilr? Ve neden bu kadar önemli?
-En son ne yazılmış baksana Jin.
-Bir saniye.(Ve karalı olan en son sayfayı açtım.) WHEN the war of beasts brings about the world’s end.. Bu da ne demek?!
-Bunu sonra konuşuruz ilk önce ofise gitmemiz lazım.
-Ve de Taiga’yla konuşmak zorundayız.
-Ama bu defterin rengi neden---
*******
-Söylesene Taiga sandığında neden bir tane defter bulduk?
-Neee! Defter mi? Nasıl? Siz ciddi misiniz?(Hemen ayağa kalkıp yakama yapışmıştı)
-Bunda neden bu kadar panikledin ki dostum?
-Defterin rengi –
******
-Bunu sonra konuşuruz ilk önce ofise gitmemiz lazım.
-Ve de Taiga’yla konuşmak zorundayız.
-Ama bu defterin rengi neden kırmızı?
-Bunu Taiga’ya sorarız, hadi Jin gidelim artık..
******
-Defterin rengi kırmızı mıydı! Söylesene Jin kırmızı mıydı!!

Bu çocuk defterin rengini nereden bildi?

.....

O.o çok güzel olmuş *-* Etkilendim *-* Jini de yanii, böyle Taigaya karşı şefkat belirtileri gösterince daha bi sevdim U_U
Yukinin de sinir kriizne ayrı bir hayran kaldım U_U Daha sık sinirlensin şu adam XD Çok yakışıyor hani

Anlatım çok duru ve sade *-* Byaılıyorum bu anlatıma *-* Su gibi akıp gidiyor U_U Bir de buradan yetkililere sesleniyorum U_U, uzun uzun diyorsunuz ama değil neden, satırlarınız kısa efnm U_U Dolayısıyla ya uzatın ya da bölüm arasını kısa tutun efnm *-*

Yalnız bir eleştirim olacak *-* Şu son kısımlar, biraz fazla hızlı olmuş sanki *-* Olaylar çok kesik kesik olunca *-*

Tekrardan çok güzel olmuş *-* Devamnı sekiz gözlen bekliyorum =)