Leş kargaları --8 Bölüm Final Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 |
|
Yazar
Mesaj
Wuuuuuuuuu... Sonu çok gizemli bitmiş. Kime noldu yani anlayamadım ben. Mahalleyi nereye götürdüğünü anladım da, şu sonunda kime noldu, kestiremedim. Ama süperdi. Harika gidiyorsun. Dewamını bekliyorum. Bu arada senin Arada'lı fana noldu
17 Şub 2009 20:38
ahimet yazmış:
valla şımardım XD hem sende çok güzel yazıyorsun
ay_prensesi_usagi yazmış:
sağol ay prensesi valla sonunu bende kestiremiyorum ki öyle geldiği gibi yazıyorum arada yarın karalicam birşeyler
lantis^^ yazmış:
aslında çokta üzüyor sayılmaz ama hepimiz böyle şeyleri yazarken biraz duygusallaşırız XD
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
Okumuştum ama yorum yapaammıştım affet beni
yorumuma gelince anlatıma yine bayıldım ama çok tırstıııım
bu tötülük napıyor böyleee ne gizemli bu yaaa yaa çok merak ediyorum neler oluyor
devam devam
aradaya da lütfen
yorumuma gelince anlatıma yine bayıldım ama çok tırstıııım
bu tötülük napıyor böyleee ne gizemli bu yaaa yaa çok merak ediyorum neler oluyor
devam devam
aradaya da lütfen
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Hayatımda tanıdığım ilk dostumu anlatmak istemiştim.Ama olmadı.Belki asla konuşulmaması gereken şeyleri konuşacağım için susmam gerektiğini düşündüm.Kimseyi incitmemek için.Ancak bir final yapmam gerektiğini de bildiğimden uzun bir final koyuyorum affınıza sığınarak
Uyanıp gözlerimi açtığımda yanı başımda bulmuştum onu.Kanepeye kıvrılmış uyuyordu.Yavaşça dürterek yatağıma yatmasını söylemiştim.Aptalmıydı bu çocuk?
Neden o haliyle bütün gece beni beklemişti ?Bilmiyorum.Üstünü örttüm ve yanına kıvrıldım.Aslında abim bile değildi.Bir kaç yıl öncesine kadar onu hiç tanımıyordum.Oysa şimdi aynı yatakta kol kola yatıyorduk.Nefeslerimiz birbirine deyiyordu.Ona aşık olduğumu düşünmüştüm.Siz olsaydınız siz de aşık olduğunuzu sanardınız.
Her anı boyunca sizin üstünüzde titreyen,hasta olduğunuzda başınızda nöbet bekleyen böyle biri olsaydı.Bir melek denk gelmişti bana.Kanatları olmayan yeşil gözlü bir melek...
O dağ evinde tam olarak neden yaralandığını hiç söylemedi.Geri döndükten 2 saat sonra annesini hastahaneye kaldırdılar.15 gün sonra annesini kaybetti.Üvey kız kardeşi ile kavga ettiler.Ablası evi terk etti.Üvey babasının metresinden 4 yaşında bir oğlu olduğunu,Küçükken öldüğüne inandığı öz babasının aslında sadece bir kaç yıl önce öldüğünü öğrendi.Onun etrafında kaldıkça tek leş kargalarının benim etrafımda olmadığını fark ettim.Oysa ki ben sadece babamı kaybetmiştim.Küçüklüğünden beri berbat bir hayat geçirdiğini öğrendim meleğimin.Bunlara rağmen gülebiliyordu o .
İçi kan ağlasa bile gülebiliyordu.
Hep bu gülüşün sebebini merak ettim.Şimdi bana söylediği bu sözün anlamını anlayabiliyorum.
İnsanlar hep rüzgara kızar ağaçların yapraklarını döktüğü için...
Rüzgarı suçlar.Kimse rüzgarların yağmuru aşıladğını düşünmeden düşen yaprakların hesabını sorar rüzgara ...Yağmuru peşine katıp getiren Rüzgardır...Ağaca yeniden hayat veren yaşamasını sağlayan şeydir rüzgar.İnsanlar yaprakların dökülüşü yerine yağmurun yağışını görebilselerdi o zaman rüzgarın ne demek istediğini anlamış olacaklardı...
Ben bir ağaçtım ve yapraklarım dökülüyordu.Sadece yere düşen yapraklarıma bakmayı seçmiştim.Üzerime düşen damlaları göremedim.
O kargaşanın içinde yaşanabilecek aşklar vardı,kurulabilecek dostluklar,geçilebilecek yollar vardı.
Kim bilir daha fark edemediğim neler vardı.Şimdi biliyorum görebilirim yağmur damlalarını.Çünkü başımı yukarı kaldırıp gök yüzünü izlemeyi öğrendim.
Bütün bunları bana tek bir insan öğretti.
Aslında hepimizin hayatında vardı böyle birileri.Kimisi annemiz kimisi dostumuz kimisi aşkımız.Her biri bize başımızı kaldırmayı öğretmeye çalışıyordu.
Ben de meleğimi aşkım sanmıştım.Ama şimdi biliyorum bu aşktan çok daha öte bir sevgi.O hayatımda hiç tatmadığım bir sevgi türünü tattırdı bana.
Dostluğu...
Zor günümde yanımda olan , kötü günümde arkamda değil önümde duran, bana hiç bir şekilde zarar vermeye kıyamayan bir sevgi dostluk.
Ben böylesine bir sevgiyi ilk defa tattım.Belki de o yüzden aşk sandım bazen abi sevgisi ile karıştırdım.
Ama şimdi biliyorum "sadece bir dost vardır seni hayatta tutan" sözünün anlamını...
Şimdi ne oldu derseniz..Dün kardeşimin doğum gününü kutladık.Biricik dostum da bizi unutmamış teee pakistandan bir takma burun göndermiş hediye Orda ne işi var bilmiyorum.Hiç söylemedi.Bende sormadım yalan söylemek zorunda kalmasın diye.Bu gün kardeşim yatılı okuluna geri döndü.
Onu okuluna bırakıp geri dönerken gökyüzüne baktım.Ve ben aşık oldum.Yağmurun yağışına.Meğerse ne güzel şeymiş yağmur.
Uyanıp gözlerimi açtığımda yanı başımda bulmuştum onu.Kanepeye kıvrılmış uyuyordu.Yavaşça dürterek yatağıma yatmasını söylemiştim.Aptalmıydı bu çocuk?
Neden o haliyle bütün gece beni beklemişti ?Bilmiyorum.Üstünü örttüm ve yanına kıvrıldım.Aslında abim bile değildi.Bir kaç yıl öncesine kadar onu hiç tanımıyordum.Oysa şimdi aynı yatakta kol kola yatıyorduk.Nefeslerimiz birbirine deyiyordu.Ona aşık olduğumu düşünmüştüm.Siz olsaydınız siz de aşık olduğunuzu sanardınız.
Her anı boyunca sizin üstünüzde titreyen,hasta olduğunuzda başınızda nöbet bekleyen böyle biri olsaydı.Bir melek denk gelmişti bana.Kanatları olmayan yeşil gözlü bir melek...
O dağ evinde tam olarak neden yaralandığını hiç söylemedi.Geri döndükten 2 saat sonra annesini hastahaneye kaldırdılar.15 gün sonra annesini kaybetti.Üvey kız kardeşi ile kavga ettiler.Ablası evi terk etti.Üvey babasının metresinden 4 yaşında bir oğlu olduğunu,Küçükken öldüğüne inandığı öz babasının aslında sadece bir kaç yıl önce öldüğünü öğrendi.Onun etrafında kaldıkça tek leş kargalarının benim etrafımda olmadığını fark ettim.Oysa ki ben sadece babamı kaybetmiştim.Küçüklüğünden beri berbat bir hayat geçirdiğini öğrendim meleğimin.Bunlara rağmen gülebiliyordu o .
İçi kan ağlasa bile gülebiliyordu.
Hep bu gülüşün sebebini merak ettim.Şimdi bana söylediği bu sözün anlamını anlayabiliyorum.
İnsanlar hep rüzgara kızar ağaçların yapraklarını döktüğü için...
Rüzgarı suçlar.Kimse rüzgarların yağmuru aşıladğını düşünmeden düşen yaprakların hesabını sorar rüzgara ...Yağmuru peşine katıp getiren Rüzgardır...Ağaca yeniden hayat veren yaşamasını sağlayan şeydir rüzgar.İnsanlar yaprakların dökülüşü yerine yağmurun yağışını görebilselerdi o zaman rüzgarın ne demek istediğini anlamış olacaklardı...
Ben bir ağaçtım ve yapraklarım dökülüyordu.Sadece yere düşen yapraklarıma bakmayı seçmiştim.Üzerime düşen damlaları göremedim.
O kargaşanın içinde yaşanabilecek aşklar vardı,kurulabilecek dostluklar,geçilebilecek yollar vardı.
Kim bilir daha fark edemediğim neler vardı.Şimdi biliyorum görebilirim yağmur damlalarını.Çünkü başımı yukarı kaldırıp gök yüzünü izlemeyi öğrendim.
Bütün bunları bana tek bir insan öğretti.
Aslında hepimizin hayatında vardı böyle birileri.Kimisi annemiz kimisi dostumuz kimisi aşkımız.Her biri bize başımızı kaldırmayı öğretmeye çalışıyordu.
Ben de meleğimi aşkım sanmıştım.Ama şimdi biliyorum bu aşktan çok daha öte bir sevgi.O hayatımda hiç tatmadığım bir sevgi türünü tattırdı bana.
Dostluğu...
Zor günümde yanımda olan , kötü günümde arkamda değil önümde duran, bana hiç bir şekilde zarar vermeye kıyamayan bir sevgi dostluk.
Ben böylesine bir sevgiyi ilk defa tattım.Belki de o yüzden aşk sandım bazen abi sevgisi ile karıştırdım.
Ama şimdi biliyorum "sadece bir dost vardır seni hayatta tutan" sözünün anlamını...
Şimdi ne oldu derseniz..Dün kardeşimin doğum gününü kutladık.Biricik dostum da bizi unutmamış teee pakistandan bir takma burun göndermiş hediye Orda ne işi var bilmiyorum.Hiç söylemedi.Bende sormadım yalan söylemek zorunda kalmasın diye.Bu gün kardeşim yatılı okuluna geri döndü.
Onu okuluna bırakıp geri dönerken gökyüzüne baktım.Ve ben aşık oldum.Yağmurun yağışına.Meğerse ne güzel şeymiş yağmur.
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
Vaae Seras döktürmüşsün çok güzel olmuş ^^ finalden çok son söz sahnelerini andırmış ama olsun ^_^ Tötülüğün hiç bilmediğim yanlarını öğrendim ben bu ff'ye gizem doluuuu O_____O
yeni fflerini bekliyorum
yeni fflerini bekliyorum
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Ben dostuma aşık oldum. Hala yanımda
Hem sevgilim, hem de dostum. Her konuda birbirimize yardımcı oluyoruz. Bu hikayen bana öyle yakın geldi ki
Tüm anılarım canlandı, içimden tatlı bir sevgi yayıldı etrafa, Kalbimden taştı, büyüdü...
Çok güzeldi!
Anlatımında bazı yanlışlıklar oldu. Ama nedense buna takacak fırsatı vermedin. Dil bilgisinde anlatım bozukluğuna bakmanı öneriyorum birtanem Ordaki kuralları gördükçe, öğrendikçe daha da yükseleceksin.
Yazdığın için, vaktini harcayıp yazdığın için teşekkür ederim
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
"THE ENDDD!!!" Helal be serasım beh!!! Yakışır sana!!!
Çok güzel olmuş yaa!!! Şaka bi yana bitti diye ağlarım da ben şimdi
Formu sel basmadan sadede gelelim biz en iyisi...
Bu günlerde;ki "bu günler" tabirim sayılarla sınırlı yorumlarımın arasına giren aylar oluyar sanırım. Neysem ne diyosum;.. Ha! ( ) Bu günlerde, forum ne kadar durgun da olsa, ne kadar az girsem de; artık içeriklere yorum kalmadığından mıdır nedir, orası da bi muamma... (anlaşıldı; prensesin devrelerin zati bi gıdım woltu vardı. gitti geldi o da kalmadı ) ama bilinçaltımda mı kalmış nedir, ehm; üyelerin teknik yönlerine yorum yazmadan edemiyorum. (şükür bu günlere, sadede gelebildik )
Sende de teknik olarak, içeriğini daha bir güzelleştiren, daha bir imrendiren bir "duygu katma" yeteneği sezinledim ben. (Sen kimsin, ve prensese naptın çabuk söyle!!! gitti! Kaybettik kızı Ben böyle cümleler kurabiliyormuymuşum ya!) İnsanın içini okşayan, gerektirdiğinde ağlatan, gerektiğinde güldüren, ne çok mizah, ne çok dram, ne de aşırı ciddi... Ayrı bi tadı vardı bu fanın benim için. Böyle çok aromali sakızlara benziyodu...(oburluğunu buraya da yansıttın ya, helali hoş olsun tawşan )Kısaca... çok güzeldi.
Yeni fanlarını mutlaka bekliyorum. Ben alır mıyım bilmiyorum ama, sen alırsın bu ölüm rüzgarını bizim fanın üzerinden. Orası kesin! Sen de bu yetenek olduktan sonra... bi yapamayacağın güneşi doğudan batırmak
Bölüm içeriğine de gelirsek. Biraz klasik olucak ama; ben bu fandan kendime çok güzel dersler çıkardım biliyor musun? (Çık, bu ben olamam! İyi mi kötü mü sen karar ver ama, "hey gidi günler"in eski prensesi, bu tür bir ciddiyetle yorum yazmazdı )Tekrar tekrar okudum böyle. Betimlemeleri, benzetmeleri öyle güzel anlatmışsın ki, içimdeki ses konuşuyor gibi hissetti. Biz senin fanınla büyümeye başladık, hayatı öğrendik belki de... İlk adımlarımız bu fanla beraber atılmaya başladı. Beraber gülüp ağladık yine.
Ama en güzeli... senin o doyumsuz yeteneiğinin melodisine kendimizi kaptırmaktı... Bu güzel şarkını bizlerle paylaştığın için tekrar teşekkürler. Ha, daha uzun olsa; şikayet etmezdik. Ama yakışır bi son oldu. Yeni bestelerini bekliyoruz canım...Bizi tekrar kaptırman dileğiyle...
Çok güzel olmuş yaa!!! Şaka bi yana bitti diye ağlarım da ben şimdi
Formu sel basmadan sadede gelelim biz en iyisi...
Bu günlerde;ki "bu günler" tabirim sayılarla sınırlı yorumlarımın arasına giren aylar oluyar sanırım. Neysem ne diyosum;.. Ha! ( ) Bu günlerde, forum ne kadar durgun da olsa, ne kadar az girsem de; artık içeriklere yorum kalmadığından mıdır nedir, orası da bi muamma... (anlaşıldı; prensesin devrelerin zati bi gıdım woltu vardı. gitti geldi o da kalmadı ) ama bilinçaltımda mı kalmış nedir, ehm; üyelerin teknik yönlerine yorum yazmadan edemiyorum. (şükür bu günlere, sadede gelebildik )
Sende de teknik olarak, içeriğini daha bir güzelleştiren, daha bir imrendiren bir "duygu katma" yeteneği sezinledim ben. (Sen kimsin, ve prensese naptın çabuk söyle!!! gitti! Kaybettik kızı Ben böyle cümleler kurabiliyormuymuşum ya!) İnsanın içini okşayan, gerektirdiğinde ağlatan, gerektiğinde güldüren, ne çok mizah, ne çok dram, ne de aşırı ciddi... Ayrı bi tadı vardı bu fanın benim için. Böyle çok aromali sakızlara benziyodu...(oburluğunu buraya da yansıttın ya, helali hoş olsun tawşan )Kısaca... çok güzeldi.
Yeni fanlarını mutlaka bekliyorum. Ben alır mıyım bilmiyorum ama, sen alırsın bu ölüm rüzgarını bizim fanın üzerinden. Orası kesin! Sen de bu yetenek olduktan sonra... bi yapamayacağın güneşi doğudan batırmak
Bölüm içeriğine de gelirsek. Biraz klasik olucak ama; ben bu fandan kendime çok güzel dersler çıkardım biliyor musun? (Çık, bu ben olamam! İyi mi kötü mü sen karar ver ama, "hey gidi günler"in eski prensesi, bu tür bir ciddiyetle yorum yazmazdı )Tekrar tekrar okudum böyle. Betimlemeleri, benzetmeleri öyle güzel anlatmışsın ki, içimdeki ses konuşuyor gibi hissetti. Biz senin fanınla büyümeye başladık, hayatı öğrendik belki de... İlk adımlarımız bu fanla beraber atılmaya başladı. Beraber gülüp ağladık yine.
Ama en güzeli... senin o doyumsuz yeteneiğinin melodisine kendimizi kaptırmaktı... Bu güzel şarkını bizlerle paylaştığın için tekrar teşekkürler. Ha, daha uzun olsa; şikayet etmezdik. Ama yakışır bi son oldu. Yeni bestelerini bekliyoruz canım...Bizi tekrar kaptırman dileğiyle...
6. sayfa (Toplam 6 sayfa) [ 60 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |