Nephilim Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, Sonraki |
Yazar
Mesaj
devam olarak yazacağım ve yarın öbürgün mutlaka yeni bölüm gelecek
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
ve işte yeni bölüm >_> uzun süre önce bırakmıştuım ama radikal bir kararla tekrardan yazmaya karar verdim
''Kahretsin!!!'' diye bağırdı Lara kapıyı kırarcasına kapatarak. Kendine söz vermişti , kimseye hissettirmeyecekti... Ama ne oldu , durumu kontrol altına alamayıp onu şüphelendirdi... Bir dolaplar çevirdiğini sanacaktı... Asıl gerçek bambaşkaydı...
Ayşığının doldurduğu , insanın içini karartacak derecede beyaz renkte duvarları olan , düzensiz bir biçimde , gelişigüzel yerleştirilmiş , yılların soldurduğu koltukların cirit attığı salona kendini atan Lara , oldukça sinirli ve üzgündü... Şu an kendini hemen önündeki kristal gibi pencere camından atmak istiyordu...Hüzün ve kızgınlık lav gibi içini eritiyordu , yakıyordu ; her şey şu lanet olasıca garip elin yüzündendi... Hiçbir işlevi olmayan , boş , çöp bir uzuv... Bu durumundan tüm benliğiyle utanıyordu... Keşke bir yolu olsa da ''normal'' bir insan olabilse... Bu içini sızlatan duygular içini kemire kemire gözyaşları içinde yavaşça uyuyakaldı...
Güneş ışığının portakal gibi turuncu ışınlarıyla aydınlattığı , uçurum gibi çatlakların ve büyükçe kayalıkların olduğu , sonu olmayan bir vaha gözünün önündeydi ; ama nedense ne kadar koşsa da buradan kurtulamayacakmış gibi hissediyordu...
Birden gökyüzünde gözü kör edecek kadar güçlü , inci beyazında bir ışık çaktı ; elleriyle gözünü kapasa bile elleri onları siper etmeye yetmiyordu. Bu ışık gözünü yuvasından sökercesine güçlüydü ; hissedemiyordu sanki onları... Ve aniden vaha , korkunç bir şiddetle sarsıldı ; Lara kendini aniden yere kapaklanmış halde buldu... Yerde panikle ne olup bittiğini anlamaya çalışırken diğer yandan kulakları hızlıca yaklaşmakta olan ayak seslerine kilitlenmişti. Neler oluyordu burada?
Yerin sarsılması bitince yavaşça ayağa kalkan Lara , gördüğü manzara karşısında , tüm vücudunun sadece korkudan ibaret olduğunu düşünmeye başladı...
Etrafında belkide yüzlerce ya da binlerce tane , hayatında hiç görmediği simsiyah ve sert kabuklara sahip , küçük kafalı ve iri gözleri , pençe şeklinde kolları ve ayakları olan inanılmaz iğrenç yaratıklar pür dikkat kendisini izliyordu. Durduğu yerde mıhlanıp kalmış gibiydi ; hiç birşey hissedemiyordu , düşünemiyordu... Kalbi artık korkudan derin ve boğuk bir sesle atıyordu , her atışı kulaklarında gümlüyordu...
Sanki elektrik şoku verilmişçesine koltuktan zıplayan Lara , kendini koltuğun tozlu ayaklarının dibinde buldu ; canı çok fena halde acıyordu...
Bu rüyanın heralde bininci tekrarını görmüştü ; neredeyse aylardır aynı rüyayı görmekten bıkkınlık gelmişti... Her rüya başka şekillerde oluyordu ama sonu gene tüm yaratık ordusunun ortasında kabak gibi kalmakla bitiyordu... Nefret etmişti artık bunu görmekten ; uyumaktan vazgeçmeye ramak kalmıştı...
---
Gece hiç olmadığı kadar siyahtı...Ayışığı bile bu karanlığı dağıtmaya yetmiyordu... Ama birden küçükte olsa karanlıkta farkedilebilinen bir ışık yavaşça yandı... Işık yavaşça insan şekline bürünüyordu ; hatlar yuvarlaklaşıyor , uzuvlar belirginleşiyordu...Ve sonunda bu siluet gün yüzüne çıktı ; siyah beyaz filmleri andıran cildi , bal sarısı kedimsi gözleri , bembeyaz saçları , porselen bebek kıvamındaki yüzü , ve siyah ve mor desenleri olan ceketi olan bir kadın arkasında ayşığını alarak buralara hükmedermiş gibi karşısına dökülen şehre bakmaktaydı...
''Yıllar sonra gene bir avım olmasına sevindim...'' dedi kadın acımasız bir gülümsemeyle...
biraz kısa oldu ama ders mers derkene anca
''Kahretsin!!!'' diye bağırdı Lara kapıyı kırarcasına kapatarak. Kendine söz vermişti , kimseye hissettirmeyecekti... Ama ne oldu , durumu kontrol altına alamayıp onu şüphelendirdi... Bir dolaplar çevirdiğini sanacaktı... Asıl gerçek bambaşkaydı...
Ayşığının doldurduğu , insanın içini karartacak derecede beyaz renkte duvarları olan , düzensiz bir biçimde , gelişigüzel yerleştirilmiş , yılların soldurduğu koltukların cirit attığı salona kendini atan Lara , oldukça sinirli ve üzgündü... Şu an kendini hemen önündeki kristal gibi pencere camından atmak istiyordu...Hüzün ve kızgınlık lav gibi içini eritiyordu , yakıyordu ; her şey şu lanet olasıca garip elin yüzündendi... Hiçbir işlevi olmayan , boş , çöp bir uzuv... Bu durumundan tüm benliğiyle utanıyordu... Keşke bir yolu olsa da ''normal'' bir insan olabilse... Bu içini sızlatan duygular içini kemire kemire gözyaşları içinde yavaşça uyuyakaldı...
Güneş ışığının portakal gibi turuncu ışınlarıyla aydınlattığı , uçurum gibi çatlakların ve büyükçe kayalıkların olduğu , sonu olmayan bir vaha gözünün önündeydi ; ama nedense ne kadar koşsa da buradan kurtulamayacakmış gibi hissediyordu...
Birden gökyüzünde gözü kör edecek kadar güçlü , inci beyazında bir ışık çaktı ; elleriyle gözünü kapasa bile elleri onları siper etmeye yetmiyordu. Bu ışık gözünü yuvasından sökercesine güçlüydü ; hissedemiyordu sanki onları... Ve aniden vaha , korkunç bir şiddetle sarsıldı ; Lara kendini aniden yere kapaklanmış halde buldu... Yerde panikle ne olup bittiğini anlamaya çalışırken diğer yandan kulakları hızlıca yaklaşmakta olan ayak seslerine kilitlenmişti. Neler oluyordu burada?
Yerin sarsılması bitince yavaşça ayağa kalkan Lara , gördüğü manzara karşısında , tüm vücudunun sadece korkudan ibaret olduğunu düşünmeye başladı...
Etrafında belkide yüzlerce ya da binlerce tane , hayatında hiç görmediği simsiyah ve sert kabuklara sahip , küçük kafalı ve iri gözleri , pençe şeklinde kolları ve ayakları olan inanılmaz iğrenç yaratıklar pür dikkat kendisini izliyordu. Durduğu yerde mıhlanıp kalmış gibiydi ; hiç birşey hissedemiyordu , düşünemiyordu... Kalbi artık korkudan derin ve boğuk bir sesle atıyordu , her atışı kulaklarında gümlüyordu...
Sanki elektrik şoku verilmişçesine koltuktan zıplayan Lara , kendini koltuğun tozlu ayaklarının dibinde buldu ; canı çok fena halde acıyordu...
Bu rüyanın heralde bininci tekrarını görmüştü ; neredeyse aylardır aynı rüyayı görmekten bıkkınlık gelmişti... Her rüya başka şekillerde oluyordu ama sonu gene tüm yaratık ordusunun ortasında kabak gibi kalmakla bitiyordu... Nefret etmişti artık bunu görmekten ; uyumaktan vazgeçmeye ramak kalmıştı...
---
Gece hiç olmadığı kadar siyahtı...Ayışığı bile bu karanlığı dağıtmaya yetmiyordu... Ama birden küçükte olsa karanlıkta farkedilebilinen bir ışık yavaşça yandı... Işık yavaşça insan şekline bürünüyordu ; hatlar yuvarlaklaşıyor , uzuvlar belirginleşiyordu...Ve sonunda bu siluet gün yüzüne çıktı ; siyah beyaz filmleri andıran cildi , bal sarısı kedimsi gözleri , bembeyaz saçları , porselen bebek kıvamındaki yüzü , ve siyah ve mor desenleri olan ceketi olan bir kadın arkasında ayşığını alarak buralara hükmedermiş gibi karşısına dökülen şehre bakmaktaydı...
''Yıllar sonra gene bir avım olmasına sevindim...'' dedi kadın acımasız bir gülümsemeyle...
biraz kısa oldu ama ders mers derkene anca
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
Msndeki şaşırma tepkimi biliyorsun hala da şoktayım!!!
Hikayenin şu anki bölümü çok etkiliyiciydi. Ben gerçek sanmış, koltuğumda gerim gerim gerilirmiştim ki meğer kabusmuş!
Bir de bu hikayeye birazcık 'aşk parfümü' sıkarsan bizi bu hikayeye zincirlemiş olursun!
Hikayenin şu anki bölümü çok etkiliyiciydi. Ben gerçek sanmış, koltuğumda gerim gerim gerilirmiştim ki meğer kabusmuş!
Bir de bu hikayeye birazcık 'aşk parfümü' sıkarsan bizi bu hikayeye zincirlemiş olursun!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
''KA-KAZUYA?!?!'' diye çığlığımsı bir ses çıkarttı Lara. Uyurken sertçe kapının çalmasına sinir olmuş bir şekilde ''kim olur bu saatte'' diyerek kapıyı açmıştı... Ama karşısına Kazuya'nın çıkabileceğini hiç düşünmemişti ; şu an küçük dilini yutmak üzereydi...
''Hey seni uykucu... Yarım saat kapıyı kırdım ama bana mısın demedin...'' dedi Kazuya esprili bir havayla. Lara'nın bu şaşkın ördek halini görünce kendini gülmekten yerlere atası geliyordu hep...
''Çok... şaşırdım ^^'''' dedi Lara kendini zorlaya zorlaya... Ve birden gözü hemen yandaki antika ve pekte bir işlevi olmayan duvar saatine ilişti ; görmesiyle çığlıklar atması bir oldu...
''OKULA GEÇ KALDIK!!!!!'' diye çığlığı basan Lara etrafta amaçsızca koşuşturmaya başladı ; sözde hazırlanacaktı... Ama birden Kazuya'nın sesi onu durdurmaya yetti :
''Şaşkın! Bugün cumartesi...'' dedi Kazuya , Lara'nın bu halini izleyip katıla katıla gülerek. Etrafta çil yavrusu gibi koşuşturan Lara , aniden frenleri sıktı ve pörtlemiş gözlerini Kazuya'ya çevirerek '' Hehe... Unutmuşum'' dedi utanarak. Suratı bir domatesten daha da kırmızıydı...
''Diyorum ki... Dışarı mı çıksak ha Lara?'' dedi Kazuya pişmiş kelle gibi bir sırıtmayla. Bunu demesiyle Lara'nın hazırlanması bir oldu...
Sonbahar tüm hüznüyle gelmiş , içi gözyaşı dolu kurumuş yapraklar havada üzgünlük dağıtıyordu... Bulutlar neredeyse ağladı ağlayacaktı ; hava inanılmaz bir grilikteydi... Ama bugün Lara'yı nedense hiçbirşey mutsuz edemeyecekmiş gibi geliyordu... Kalbinin sahibi , hayatı , herşeyi Kazuya ile birlikte bir parktaydılar... Hayatının en mutlu anı bu olsa gerekti...
''Deniz ne kadar güzel değil mi?'' dedi Kazuya konuşçak başka bir konu bulamamışçasına. ''En iyisi konuşmaya havadan sudan başlamak'' diye düşündü... Çünkü ne zamandır Lara ile doğru dürüst sohbet etmemişlerdi... Aynı zamanda azıcık utanıyordu...
Lara sadece ''hı'' sesi çıkartarak onu onayladı... Aklı başka yerlerdeydi ; Kazuya'yı ne kadar sevdiğini düşünüyordu... Aynı zamanda şu elini de nasıl unutturabileceğini. Sıkıca ve kat kat sarılmış , kirlenmekten artık bulutlarla aynı renkte grileşen bandajlı sağ eline baktı... ''Ne olurda yok olsan...'' diye içinden geçirdi.
''Lara... İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Aylar önce...'' dedi Kazuya tek bir nefeste söyleyerek. Ve birden Larayle birlikte kıkırdamaya başladılar.
''Hatırlamaz olur muyum... Mina'nın doğumgünü partisindeydik... Ve ben pastaya bulanmış bir şekilde senin ayaklarına kapaklanmıştım'' dedi Lara gülmekten karnına ağrılar girerek. Bunu bile nasıl söyleyebildiğine hayret ediyordu...
Aylar önce Mina'nın doğum günü partisinde tanışmışlardı. Mina çılgın bir kızdı , doğum günü partisinide kendisine benzetmişti. Büyük bir bahçede yapılmıştı , her yer gökkuşağı gibi rengarenk balonlardan ve süslemelerden gözükmüyordu. Alice Harikalar Dünyası'nda parti vardı sanki... Ve parti sırasında Mina , Lara'yı şaka niyetine , yedi katlı doğum günü pastasının üstüne itmişti. Lara ise dengesini kaybederek pastaya düşmüştü ; her yanı şekerden yapış yapıştı... Ama kimse Lara'nın bu haline alay etmedi çünkü herkes aniden yiyecek savaşına başlamıştı. Pasta ve çöreklerden yapılmış bombalarla herkes birbirinin üstüne saldırırken yerde pembe kremadan pek farkedilmeyen Lara'ya ayağa kalkmasına yardım edecek bir el uzandı...
''Yardıma ihtiyacın var mı?'' dedi yakışıklı bir çocuk , yüzü gözü vanilyalı ve çikolatalı kremaya bulanmış bir şekilde...
kısa oldu ama Yukiko'cum dediğin gibi aşk sosu biraz ekledim ^^ biraz da komedi Ve en bolundan çilekli tutti furutti
''Hey seni uykucu... Yarım saat kapıyı kırdım ama bana mısın demedin...'' dedi Kazuya esprili bir havayla. Lara'nın bu şaşkın ördek halini görünce kendini gülmekten yerlere atası geliyordu hep...
''Çok... şaşırdım ^^'''' dedi Lara kendini zorlaya zorlaya... Ve birden gözü hemen yandaki antika ve pekte bir işlevi olmayan duvar saatine ilişti ; görmesiyle çığlıklar atması bir oldu...
''OKULA GEÇ KALDIK!!!!!'' diye çığlığı basan Lara etrafta amaçsızca koşuşturmaya başladı ; sözde hazırlanacaktı... Ama birden Kazuya'nın sesi onu durdurmaya yetti :
''Şaşkın! Bugün cumartesi...'' dedi Kazuya , Lara'nın bu halini izleyip katıla katıla gülerek. Etrafta çil yavrusu gibi koşuşturan Lara , aniden frenleri sıktı ve pörtlemiş gözlerini Kazuya'ya çevirerek '' Hehe... Unutmuşum'' dedi utanarak. Suratı bir domatesten daha da kırmızıydı...
''Diyorum ki... Dışarı mı çıksak ha Lara?'' dedi Kazuya pişmiş kelle gibi bir sırıtmayla. Bunu demesiyle Lara'nın hazırlanması bir oldu...
Sonbahar tüm hüznüyle gelmiş , içi gözyaşı dolu kurumuş yapraklar havada üzgünlük dağıtıyordu... Bulutlar neredeyse ağladı ağlayacaktı ; hava inanılmaz bir grilikteydi... Ama bugün Lara'yı nedense hiçbirşey mutsuz edemeyecekmiş gibi geliyordu... Kalbinin sahibi , hayatı , herşeyi Kazuya ile birlikte bir parktaydılar... Hayatının en mutlu anı bu olsa gerekti...
''Deniz ne kadar güzel değil mi?'' dedi Kazuya konuşçak başka bir konu bulamamışçasına. ''En iyisi konuşmaya havadan sudan başlamak'' diye düşündü... Çünkü ne zamandır Lara ile doğru dürüst sohbet etmemişlerdi... Aynı zamanda azıcık utanıyordu...
Lara sadece ''hı'' sesi çıkartarak onu onayladı... Aklı başka yerlerdeydi ; Kazuya'yı ne kadar sevdiğini düşünüyordu... Aynı zamanda şu elini de nasıl unutturabileceğini. Sıkıca ve kat kat sarılmış , kirlenmekten artık bulutlarla aynı renkte grileşen bandajlı sağ eline baktı... ''Ne olurda yok olsan...'' diye içinden geçirdi.
''Lara... İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Aylar önce...'' dedi Kazuya tek bir nefeste söyleyerek. Ve birden Larayle birlikte kıkırdamaya başladılar.
''Hatırlamaz olur muyum... Mina'nın doğumgünü partisindeydik... Ve ben pastaya bulanmış bir şekilde senin ayaklarına kapaklanmıştım'' dedi Lara gülmekten karnına ağrılar girerek. Bunu bile nasıl söyleyebildiğine hayret ediyordu...
Aylar önce Mina'nın doğum günü partisinde tanışmışlardı. Mina çılgın bir kızdı , doğum günü partisinide kendisine benzetmişti. Büyük bir bahçede yapılmıştı , her yer gökkuşağı gibi rengarenk balonlardan ve süslemelerden gözükmüyordu. Alice Harikalar Dünyası'nda parti vardı sanki... Ve parti sırasında Mina , Lara'yı şaka niyetine , yedi katlı doğum günü pastasının üstüne itmişti. Lara ise dengesini kaybederek pastaya düşmüştü ; her yanı şekerden yapış yapıştı... Ama kimse Lara'nın bu haline alay etmedi çünkü herkes aniden yiyecek savaşına başlamıştı. Pasta ve çöreklerden yapılmış bombalarla herkes birbirinin üstüne saldırırken yerde pembe kremadan pek farkedilmeyen Lara'ya ayağa kalkmasına yardım edecek bir el uzandı...
''Yardıma ihtiyacın var mı?'' dedi yakışıklı bir çocuk , yüzü gözü vanilyalı ve çikolatalı kremaya bulanmış bir şekilde...
kısa oldu ama Yukiko'cum dediğin gibi aşk sosu biraz ekledim ^^ biraz da komedi Ve en bolundan çilekli tutti furutti
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
Ya okurken gözlerimden yaş geldi. Lara'nın şu geç kalmış halini canlandırınca. Heleki pastaya bulaşmış iki genci biri yerde diğerinde tepesinde nazik bir el yardımı uzatırken düşünürken...
Ama bu aşk sosu bak süper işe yaradı ayrıca da komedi olmasa bu bölümü iki dakikada yalayıp yutmazdım değil mi xD
Amaaaaa bölüm kısa olmuşşşşş!!!
Daha uzununu isterimm!
Harikasın ya süpersin!
BİR NUMARASIN EYLÜLLLL!!! xD xD iyice kaptırdım daha fazla kendimi kaybetmeden burada keseyim bari xD
Ama bu aşk sosu bak süper işe yaradı ayrıca da komedi olmasa bu bölümü iki dakikada yalayıp yutmazdım değil mi xD
Amaaaaa bölüm kısa olmuşşşşş!!!
Daha uzununu isterimm!
Harikasın ya süpersin!
BİR NUMARASIN EYLÜLLLL!!! xD xD iyice kaptırdım daha fazla kendimi kaybetmeden burada keseyim bari xD
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
5. sayfa (Toplam 6 sayfa) [ 54 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |