Niara-Ölüm öpücükleri- 17 bitti Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 26, 27, 28 ... 30, 31, 32, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
taciz O_o kedimiz kendini aşmış zahmet olmassa büyük üstad sana benim hikayemhakkında da bir şey danışmalıyım acil olarak mümkünse gelince msn mi bir titretirmisin zahmet olmassa
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
Uzun demiştrinizde ben birazcık abarttım galiba Neysem huzurlarınızda yeni bölüm
Yaşayan bir hayalete dönüşmüştüm zamanla. Olayların ve zamanın farkında değildim. Jin' I korumak içindi hani? Jin'in bile farkında değildim.
Yatağımın üzerinde, üzerimde ince bir gecelikle oturuyordum. Hava iyice kararmaya başlamıştı. Umutsuzluk ve korkuyla titremeye başladım. Ağlamak üzereydim.
Kapı tıklandı. Yerimden sıçradım. Giren Jindi. Kafamı yastıklarıma gördüm. Ona öfkeliydim. Yüzünü görmek istemiyordum.
-çık dışarı.
Oldukça hüzünlü ve sakindi sesim.
-Konuşabilir miyiz?
Cevap vermedim. Bu bir soru değildi.Yatağıma oturdu. Şefkatli elleriyle saçlarımı okşamaya başladı. Dişlerimi sıktım. Beni anlamasını, onu kaba bir şekilde kovamadan gitmesini bekliyordum. Ama konuştu, susmadan... Duraksamadan dökülüyordu sözcükler ağzından.
Onu duyamıyordum. Kelimeleri kavramaya başlayabildiğimde, beni omzumdan kaldırmış, gözlerimin içine bakıyordu. Ağlıyordu.
-Neden bana hiç güven miyorsun Niara, neden kalbinde bana hiç yer yok? Sana yardım ederdim ben Nate için! Neden yalan söyledin. Senle ben hani kardeştik? Hani ölümüne zincirlenmiştik birbirimize. Hani sen benim ablam, ben senin ağabeyin, ben senin küçük kardeşin, sen benim küçük kız kardeşimdik ? Niara, beni değil, sana olan sevgimi aldattın sen! Senin mutluluğun için ölebilceğimi biliyorsu, ve benimle hala hiç bir şey paylaşmıyorsun, Niara, Nira?
Nira... Küçüklüğümüz gözlerimin önünden akıp gidiyordu adeta, Niara demekte zorlandığı için Jin'in arkamdan “Nira” diyerek bağırması...
-Hep susacak mısın Niara?
İnce, kaslı kollarıyla beni asla bırakmayacak gibi sardı. Gözyaşları saçlarıma yağan yağmur gibi damlıyordu. Kafasını saçlarıma gömdü. Bir şeyler anlatıyordu, anlayamıyordum.
İçimde feci bir çığlık atma arzusu yükseliyordu. Delirmiş gibiydim. O adamlarda beni kollarının arasına almışlardı. Kalbim küt küt atıyordu. Kafamı kaldırıp Jinin gözlerine baktım; onun değilde, sarhoş pisliklerin gözlerini gördüm. Beni sevgiyle sarmalayan ince kaslı kolları, kalınlaşığ yağlandılar adeta. Güzel çiçeğimsi kokusu, ekşidi, terle karışmış tezek kokusuna döndü.
Çığlığımı bastıramadım. İçimde yükseldikçe yükseldi; taştı. Amansız bir çığlık atıp kendimi onun kollarından kurtardım.
Bana şaşkın ve kırgın gözlerle bakıyordu. Tekrar Jindi. Bir şeylere zarar verme, kırma ihtiyacı yükseldi içimde. Vazoyu elime aldım. Yere çok sert bir şekilde attım. Kalbim gibi paramparça oldu. Kötü enerjim, yavaş yavaş azaldı. Yorulmuştum. Yere çömeldim. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Aklımı kaçırıyordum. Jin tekrar bana sarıldı. İstemiyordum. Hafifçe debelenmeye başladım. İnatlaştık. O da beni bırakmadı. Güzel, uzun kollu beyaz elibisemin sağ kolu o sert debelenme senasından tamamen yırtıldı.
Jinin gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuş, omuzumdaki morluğa bakıyordu. Yutkundu. Yutkundum.
-Bunu sana kim yaptı?
Cevaplayamadım
-Başka var mı?
Vardı. Kafamı salladım, sadece.
-Acıyor mu?
Yalan söyledim. Tatmin olmamıştı. Güzel gözleriyle derin düşüncelere dalmıştı. Öfkeliydi. Fazlasıyla. O derin, yeşil gözlerinin daha önce hiç böylesine bir öfke ve vahşetle kısıldığına şahit olmamıştım. Öfkesini benden çıkarmamak için oldukça zorlanıyor olmalıydı. Kendisini tutamadı. Beni kaba bir şekilde ayağa kaldırdı. Üzerime doğru yürüdü.
-kim yaptı dedim sana!
Onun sakin doğasına alışmış olan ben, bu anilik karşısında iyice büzülmüştüm. Öfkeli bağrışı yankılandı.
Beni öldürebilirdi. Ama benden asla cevap alamayacaktı. Boşuna çekmemiştim ben o acıları. Jin siz yapamazdım. Onu öldürürlerdi eğer oraya gitseydi. Zayıftı.
Ne o ne de ben negatif büyülere olan yatkınlığımız değerlendirmek için bir eğitim almıştık. Biz pozitif dallarda eğitim görmüştük. O cani yaratıklara karşı hiç bir umut hiç bir şans yoktu bizim için...
Jin alnıma soğuk elini yapıştırdı. Süzülen gözyaşları ışıkta parlıyordu.
Karşı koymaya çalıştım. Anılarıma giriş yapmasına izin veremezdim. Kaybetmiştim. Hem Jinle olan kısa süreli zarasız akıl dövüşümü, hemde Jinimin ta kendisini.
Adamlar beni kulubede beklerken karşılarında savunmasız Jini bulacaklardı. Arkasından koştum, haykırdım. Ama deliye dönmüştü. Tıpkı benim gibi. Beni ne duydu ne de duyma istedi. Gözü kör, kendi ölümüne gidiyordu tek dostum, her şeyim.
Beni dinlemeden kendisini odamdan dışarıya attı.
Yaşayan bir hayalete dönüşmüştüm zamanla. Olayların ve zamanın farkında değildim. Jin' I korumak içindi hani? Jin'in bile farkında değildim.
Yatağımın üzerinde, üzerimde ince bir gecelikle oturuyordum. Hava iyice kararmaya başlamıştı. Umutsuzluk ve korkuyla titremeye başladım. Ağlamak üzereydim.
Kapı tıklandı. Yerimden sıçradım. Giren Jindi. Kafamı yastıklarıma gördüm. Ona öfkeliydim. Yüzünü görmek istemiyordum.
-çık dışarı.
Oldukça hüzünlü ve sakindi sesim.
-Konuşabilir miyiz?
Cevap vermedim. Bu bir soru değildi.Yatağıma oturdu. Şefkatli elleriyle saçlarımı okşamaya başladı. Dişlerimi sıktım. Beni anlamasını, onu kaba bir şekilde kovamadan gitmesini bekliyordum. Ama konuştu, susmadan... Duraksamadan dökülüyordu sözcükler ağzından.
Onu duyamıyordum. Kelimeleri kavramaya başlayabildiğimde, beni omzumdan kaldırmış, gözlerimin içine bakıyordu. Ağlıyordu.
-Neden bana hiç güven miyorsun Niara, neden kalbinde bana hiç yer yok? Sana yardım ederdim ben Nate için! Neden yalan söyledin. Senle ben hani kardeştik? Hani ölümüne zincirlenmiştik birbirimize. Hani sen benim ablam, ben senin ağabeyin, ben senin küçük kardeşin, sen benim küçük kız kardeşimdik ? Niara, beni değil, sana olan sevgimi aldattın sen! Senin mutluluğun için ölebilceğimi biliyorsu, ve benimle hala hiç bir şey paylaşmıyorsun, Niara, Nira?
Nira... Küçüklüğümüz gözlerimin önünden akıp gidiyordu adeta, Niara demekte zorlandığı için Jin'in arkamdan “Nira” diyerek bağırması...
-Hep susacak mısın Niara?
İnce, kaslı kollarıyla beni asla bırakmayacak gibi sardı. Gözyaşları saçlarıma yağan yağmur gibi damlıyordu. Kafasını saçlarıma gömdü. Bir şeyler anlatıyordu, anlayamıyordum.
İçimde feci bir çığlık atma arzusu yükseliyordu. Delirmiş gibiydim. O adamlarda beni kollarının arasına almışlardı. Kalbim küt küt atıyordu. Kafamı kaldırıp Jinin gözlerine baktım; onun değilde, sarhoş pisliklerin gözlerini gördüm. Beni sevgiyle sarmalayan ince kaslı kolları, kalınlaşığ yağlandılar adeta. Güzel çiçeğimsi kokusu, ekşidi, terle karışmış tezek kokusuna döndü.
Çığlığımı bastıramadım. İçimde yükseldikçe yükseldi; taştı. Amansız bir çığlık atıp kendimi onun kollarından kurtardım.
Bana şaşkın ve kırgın gözlerle bakıyordu. Tekrar Jindi. Bir şeylere zarar verme, kırma ihtiyacı yükseldi içimde. Vazoyu elime aldım. Yere çok sert bir şekilde attım. Kalbim gibi paramparça oldu. Kötü enerjim, yavaş yavaş azaldı. Yorulmuştum. Yere çömeldim. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Aklımı kaçırıyordum. Jin tekrar bana sarıldı. İstemiyordum. Hafifçe debelenmeye başladım. İnatlaştık. O da beni bırakmadı. Güzel, uzun kollu beyaz elibisemin sağ kolu o sert debelenme senasından tamamen yırtıldı.
Jinin gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuş, omuzumdaki morluğa bakıyordu. Yutkundu. Yutkundum.
-Bunu sana kim yaptı?
Cevaplayamadım
-Başka var mı?
Vardı. Kafamı salladım, sadece.
-Acıyor mu?
Yalan söyledim. Tatmin olmamıştı. Güzel gözleriyle derin düşüncelere dalmıştı. Öfkeliydi. Fazlasıyla. O derin, yeşil gözlerinin daha önce hiç böylesine bir öfke ve vahşetle kısıldığına şahit olmamıştım. Öfkesini benden çıkarmamak için oldukça zorlanıyor olmalıydı. Kendisini tutamadı. Beni kaba bir şekilde ayağa kaldırdı. Üzerime doğru yürüdü.
-kim yaptı dedim sana!
Onun sakin doğasına alışmış olan ben, bu anilik karşısında iyice büzülmüştüm. Öfkeli bağrışı yankılandı.
Beni öldürebilirdi. Ama benden asla cevap alamayacaktı. Boşuna çekmemiştim ben o acıları. Jin siz yapamazdım. Onu öldürürlerdi eğer oraya gitseydi. Zayıftı.
Ne o ne de ben negatif büyülere olan yatkınlığımız değerlendirmek için bir eğitim almıştık. Biz pozitif dallarda eğitim görmüştük. O cani yaratıklara karşı hiç bir umut hiç bir şans yoktu bizim için...
Jin alnıma soğuk elini yapıştırdı. Süzülen gözyaşları ışıkta parlıyordu.
Karşı koymaya çalıştım. Anılarıma giriş yapmasına izin veremezdim. Kaybetmiştim. Hem Jinle olan kısa süreli zarasız akıl dövüşümü, hemde Jinimin ta kendisini.
Adamlar beni kulubede beklerken karşılarında savunmasız Jini bulacaklardı. Arkasından koştum, haykırdım. Ama deliye dönmüştü. Tıpkı benim gibi. Beni ne duydu ne de duyma istedi. Gözü kör, kendi ölümüne gidiyordu tek dostum, her şeyim.
Beni dinlemeden kendisini odamdan dışarıya attı.
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
pardon yalnışlıkla düzenle yerine alıntıya basmışım
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Offfff... Bak bu bölüm çok güzel olmuş. Hah şöyle azıcık uzun yaz. Vicdan azabı duyuyorum senin yazıların uzunluğuna bakınca. Yazık şu kıza ya! Yakında kendi kendine konuşmaya da başlar zavallım ah canııııım!Bi psikoloğa falan götürelim şu kızı, yoksa hepten dellenecek.Jin meselesine gelince Ay ne biliyim, böyle birden Cüneyt Arkın kesilcek başımıza da,pata küte dalcak adamlara gibime geliyo Dalcak orası belli de nası dalar, ya da balıklama mı atlar, ya da böyle kelebek (turbo ) falan. Walla yine döktürmüşsün ya Sen harikasın biliyosun di mi? Söylememe gerek yok yani
Oo.. Bu bölüm çok güzeldi... Yalnız ben anlamadım Jin ile Niara arasındaki abi-kardeş ilişkisi gibi mi?
Bu arada Jin neler olduğunu öğrenerek en iyisini yaptı.. Aferin... Bakalım oraya gidince ne yapacak? Bekliyoruz.....
Bu arada Jin neler olduğunu öğrenerek en iyisini yaptı.. Aferin... Bakalım oraya gidince ne yapacak? Bekliyoruz.....
Teşekkür ederimmmmmmmmmmmmmmmmmm
ayh çok sevindim uçtum ben burada Mangaka evet onarın ilişkisi hep öyleydi ama fazla belli etmek istemedeim. birazcık aşk sarmaşığı gibi gözüksün istedim de
Bu arada Jin'in oraya dalması iyi olmayacak. gene kendimi tutamayıp spoiler verdim
ayh çok sevindim uçtum ben burada Mangaka evet onarın ilişkisi hep öyleydi ama fazla belli etmek istemedeim. birazcık aşk sarmaşığı gibi gözüksün istedim de
Bu arada Jin'in oraya dalması iyi olmayacak. gene kendimi tutamayıp spoiler verdim
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
ayy bi sevinditik olmuşum bi sevindirik
teşekkür ederim Hiza
teşekkür ederim Hiza
Spoiler:
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Abi-kardeş ilişkisi mi?
Ay neyse, Jin'in bu agresif halleri daha çok yakışıyor bence
Aşırı uysal, aşırı sessiz ve sakin insanlar bazen sinir bozucu olabiliyorlar.Niara'ya üzüldüm ya Kızın psikolojisi bozuldu. Şu lanet taciz olayı onu çok sarsmışa benziyor. Toparlanması çok zor olacak. Çünkü hep güzellik, iyilik, saflıkla yetişmiş ve böyle iğrenç olaylar onun ruhsal yapısını kökünden sarsmış. /Bana göre /
Çok güzel bir bölümdü. Okurken Niara'yı, Jin'i çok iyi anladım. Herşey gözümde canlandı. Sanki dizi bölümü izlemiş gibiydim bitirince!
Yeni bölüm de böyle uzun olsun. Hatta daha uzun olsa da okuruz. Yeter ki sen yaz güzelimm!!!
Tebrik ederim
Ay neyse, Jin'in bu agresif halleri daha çok yakışıyor bence
Aşırı uysal, aşırı sessiz ve sakin insanlar bazen sinir bozucu olabiliyorlar.Niara'ya üzüldüm ya Kızın psikolojisi bozuldu. Şu lanet taciz olayı onu çok sarsmışa benziyor. Toparlanması çok zor olacak. Çünkü hep güzellik, iyilik, saflıkla yetişmiş ve böyle iğrenç olaylar onun ruhsal yapısını kökünden sarsmış. /Bana göre /
Çok güzel bir bölümdü. Okurken Niara'yı, Jin'i çok iyi anladım. Herşey gözümde canlandı. Sanki dizi bölümü izlemiş gibiydim bitirince!
Yeni bölüm de böyle uzun olsun. Hatta daha uzun olsa da okuruz. Yeter ki sen yaz güzelimm!!!
Tebrik ederim
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
27. sayfa (Toplam 32 sayfa) [ 320 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |