Niara-Ölüm öpücükleri- 17 bitti Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 27, 28, 29, 30, 31, 32, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
çok sevindim yorumuna Yukiko
çok teşekkrü ederim. Bu arada tamamen haklısın Niaranın tamiz ruhu bu pisliği kaldıramıyor
çok teşekkrü ederim. Bu arada tamamen haklısın Niaranın tamiz ruhu bu pisliği kaldıramıyor
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Sen dua et, yat kal psikom yok bu aralar. Şimdi yıkılmıştı buralar."Allah'ın cezaları, nedeceeniz uleyn benim biricik Jinime... Aaaaaa ama üstüme iyilik sağlık. Öldürürüm kardeşim ben sizi. Ne demekmiş benim Jinimi kızdırmak... Yırtarım buraları ben, sığmam taşarım enginlere. "diye dalmazsa yoruma, ben de prenses değilim. Gerçi...Önun bu hallerini bile çok özledim ya
kara kedi birkere bu uzun bir bölüm değil T_T okuyunca hemen bitti
nihahah yaşasın niara sonunda acı çekiyor ama jin yakışıklı biricik yoksa ölecekmi sakın sakkın öldürme çok çok çok üzülürüm ağlarım.
Yeni bölümde jin herkezi dövsün yaa jine sütlük yakışmıyor
Yeni bölümü bekliyoruz.
bu arada gücüne hayran kaldım murat abi pollyanna okuyor nasıl okuttun bilemiyorum ama sordum xunlainin başının altından çıkıyor dedi.
Nasıl nasıl yaptın sana şaşırdım.Ben onu ilk defa bu tarz bir hikaye okurken gördüm. endişeleniyorum. genelde hep sadist şeyler okur o
ama gücün karşısında eğiliyorum ne diyim inanılmaz bir ikna yateneğin varmış
nihahah yaşasın niara sonunda acı çekiyor ama jin yakışıklı biricik yoksa ölecekmi sakın sakkın öldürme çok çok çok üzülürüm ağlarım.
Yeni bölümde jin herkezi dövsün yaa jine sütlük yakışmıyor
Yeni bölümü bekliyoruz.
bu arada gücüne hayran kaldım murat abi pollyanna okuyor nasıl okuttun bilemiyorum ama sordum xunlainin başının altından çıkıyor dedi.
Nasıl nasıl yaptın sana şaşırdım.Ben onu ilk defa bu tarz bir hikaye okurken gördüm. endişeleniyorum. genelde hep sadist şeyler okur o
ama gücün karşısında eğiliyorum ne diyim inanılmaz bir ikna yateneğin varmış
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
teşekkür ederim seras ama yok bu uzun bi bölüm U_U
senin kendi bölümlerin bunu yarısı kadar U_U senden de destanımsı bölümler bekliyoruz U_U
ikna gücü okuyor mu gerçekten ayhh çok sevindim. aslında benim ikna gücüm yoktur pek ama okumasına sevindim
senin kendi bölümlerin bunu yarısı kadar U_U senden de destanımsı bölümler bekliyoruz U_U
ikna gücü okuyor mu gerçekten ayhh çok sevindim. aslında benim ikna gücüm yoktur pek ama okumasına sevindim
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
okuyor hemde aralıksız okuyor tabi her sayfa başı pollyannaya gelen hakaretler aşşalayıcı sözler ve kitabın yazarını bulursa öldürme yeminleri
eminim ki kimse pollyannayı böyle okumamıştır. yazık çocukken benim sevdiğim bir hikayeydi. Ama murat abi örneğinden çaktığıma göre bazılarında olumsuz etki yapıyormuş,sinir sitres aşırı derecede pembe renk düşmanlığı
eminim ki kimse pollyannayı böyle okumamıştır. yazık çocukken benim sevdiğim bir hikayeydi. Ama murat abi örneğinden çaktığıma göre bazılarında olumsuz etki yapıyormuş,sinir sitres aşırı derecede pembe renk düşmanlığı
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
bende nefret ederim polyannadan o cadı bi deprosyana girip ölmedi yada birisi cinnet geçirip öldürmedi ya... çok üzüldüm. kitap boyunca he şimdi ölür umuduyla okudum
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Bu çok uzun ve çok çirkin bölüm için özür dilerim. ama ben artık niaradan çok sıkıldım. hem sona da yaklaştık. özür dilerim. bazı yerleri aldım spoilera oraları rica ediyorum küçükler ve rahatsız olabailecekler okumasın.
Beni bekledikleri kulubeye gidiyordu adeta. Ben ise delirmiş gibi ağlayarak arkasından koşuyordum. Adını haykırdım. Sesim ormanda ölüm çığlığı gibi yankılandı.
Ölücekti o. Biliyordum. Kabullenemiyordum. Ben koşuyordum ancak; onun o öfkeli yürüme temposuna yetişemiyordum. Benden uzaklaştığı her salise ölümüne yaklaşıyordu. O domuzlar benim bebeğimi öldürecekti. Biliyordum; doğa ağlıyordu. Ne yazık ki gözü fönmüştü Jin'in o haykırışları duyamıyordu.
***
Kapının önünde donup kalmıştım. Yetişememiştim. Sayılarını artırmışlardı. On iki kişilerdi.
Güzel kafasının etrafında kırmızı bir gölcük oluşmuştu. Bebeğimi elimden almaları bir saniyelerini bile almamaıştı.
Affalamıştım. Onun ince, kaslı , kusursuz vücudu yere yığılmıştı. Cansız bir şekilde. Biliyordum.
Gülüyorlardı. Kahkahları akbabaların çığlıklıklarını andırıyordu. Üzerime doğru ilerlediler. Hayır. O gece olmazdı. O gece...
Acı bir çığlık attım. Yere kapaklandım Onun adını sayıklıyordum hıçkırıklarımın arasında. Anlamıyordum. Nasıl ölürdü. Nasıl?
Derlerki; her peri içindeki karanlığı ortaya çıkarıp dehşet saçar, en acı anında.
Yağlı eliyle ince bileğimi kavradı. Beni havaya kaldırdı. Ayaklarım havada umutsuzca sallanıyordu.
Bir şeyler geveledi. Hatırlamıyorum.
Ne oldu o anda bana bilmiyorum. Ama ben o gece ölüm tanrıçası oldum. Beni havaya bileğimden kaldırması bir avantajdı benim için. O sersemleyip beni bıraktığı anda belindeki kılıcı çıkarıp boynunu kesmiştim. Kanı fışkırmış, zevkten dört köşe olmamı sağlamıştı.
Kıkırdadım. Diğer zavallılar geri çekildiler. Faydasız. Kılıcımı sürüye sürüye onlara doğru ilerledim. Gerilediler. En iri olanı, korkak bir domuz gibi pencereden kaçmaya yeltelendi.
Çaylak.
Hızım hiçbirisinin erişemeyeceği kadardı.
Jinin cansız vücudunun verdiği hüzün oyalanmayı bırakıp sadece öldürmeme sebep oldu.
On
Dokuz
Sekiz
Yedi
Altı
Bir
Bir kişi kalmıştı. Onu en sona bırakmıştım. Hem ayaklarını hem ellerini kesmiştim. Ağlıyordu. Acımadım. Ben de çok ağlamıştım. Sürünerek kaçmaya çalışıyordu. Nitekim çok kan kaybediyordu. Ne kadar dayanabilirdi ki. Ona bir cezam vardı. Onu lanetli perilerin vadisine götürecektim. Bunu yapabilecek miydim? Onlar bana bu dünyada yaşatılabilecek en büyük acıyı yaşatmışlardı. Ama ama, sadece kafasını kesmekle yetindim.
Normalleşiyordum. Gözlerimdeki karalık kalkmaya başladığında ne yapmış olduğumu fark ettim. İçimdeki şeytan sessiz uykusuna geri dönmüştü demek. Kendimden nefret edecek bu iğrençliği nasıl yaprığımı sorgulayacak vaktim yoktu. Jin'i kucağıma aldım. Sıcak kanının aktığı başı göğsüme devrildi. Ne kadar da güzeldi. Uyuyor gibiydi.
Onu nasıl öldürmüş-Ölmemişti ki Jin. Yarlanmıştı ve bilincini kaybetmişti o kadar.
Histerikli bir kahkaha attım. Onu kucakladım. Eve doğru koşarak ilerledi. Kaybettiğim her saniye Jin için bir altın değerindeydi.
Kapıyı ben tıklamadan Araneae açtı. Tek elinde sararmış bir zarf tutuyordu.
Jin görünce gri gözleri büyüdü. Yaşlarla doldu! Yutkundum. Ona neler oluyordu. O ağlayabilir miydi? Hele de yaralanan Jin için.
***
-Üzgünüm Niara o yaşamıyor.
Bir ilki daha yaptım. Araneae ye bir tokta attım. Elim gözyaşları ile ıslanmıştı. Çığlık atarak salondaki yerde yatan Jini sarsmaya başladım.
-Uyan uyan diyorum sana lanet olası! Hadi hadi. Jin lütfen. Komik değil. Anlıyor musun? Hiç mi hiç komik değil. Jiiiiiiiiin!
Hıncımı alamıyordum. Ölü bedeninin kollarımın arasında boş bir çuval gibi gelip gitmesi, bir direncinin olmaması beni deli ediyordu.
-Lanet olsun!
Onu sertçe yere bıraktım. Bu hareketimin karşısında delirmişçesine sayıklamaya başladım. Alnımı solgun ve soğuk göğsüne dayaddım. Hıçkırıklarım yankılanıyordu.
Ölmemişti o ölemezdi de zaten. O benim ağabeyimi küçük kardeşim değil miydi? Beni koruyacaktı hani? Hani beni asla yalnız bırakmazdı. Hani hani.
Yalancı! Yalan söylemişti bana.
Jin beni terk edip gitmişti.
biliyorum biliyorum spoiler içine aldığım şeyleri gene abartıp yelvele yaptım büyük ihitmalle ama hani belki bu tür vahşetleri hiç sevmeyen de vardır diye düşündüm
Beni bekledikleri kulubeye gidiyordu adeta. Ben ise delirmiş gibi ağlayarak arkasından koşuyordum. Adını haykırdım. Sesim ormanda ölüm çığlığı gibi yankılandı.
Ölücekti o. Biliyordum. Kabullenemiyordum. Ben koşuyordum ancak; onun o öfkeli yürüme temposuna yetişemiyordum. Benden uzaklaştığı her salise ölümüne yaklaşıyordu. O domuzlar benim bebeğimi öldürecekti. Biliyordum; doğa ağlıyordu. Ne yazık ki gözü fönmüştü Jin'in o haykırışları duyamıyordu.
***
Kapının önünde donup kalmıştım. Yetişememiştim. Sayılarını artırmışlardı. On iki kişilerdi.
Güzel kafasının etrafında kırmızı bir gölcük oluşmuştu. Bebeğimi elimden almaları bir saniyelerini bile almamaıştı.
Affalamıştım. Onun ince, kaslı , kusursuz vücudu yere yığılmıştı. Cansız bir şekilde. Biliyordum.
Gülüyorlardı. Kahkahları akbabaların çığlıklıklarını andırıyordu. Üzerime doğru ilerlediler. Hayır. O gece olmazdı. O gece...
Acı bir çığlık attım. Yere kapaklandım Onun adını sayıklıyordum hıçkırıklarımın arasında. Anlamıyordum. Nasıl ölürdü. Nasıl?
Derlerki; her peri içindeki karanlığı ortaya çıkarıp dehşet saçar, en acı anında.
Yağlı eliyle ince bileğimi kavradı. Beni havaya kaldırdı. Ayaklarım havada umutsuzca sallanıyordu.
Bir şeyler geveledi. Hatırlamıyorum.
Ne oldu o anda bana bilmiyorum. Ama ben o gece ölüm tanrıçası oldum. Beni havaya bileğimden kaldırması bir avantajdı benim için. O sersemleyip beni bıraktığı anda belindeki kılıcı çıkarıp boynunu kesmiştim. Kanı fışkırmış, zevkten dört köşe olmamı sağlamıştı.
Kıkırdadım. Diğer zavallılar geri çekildiler. Faydasız. Kılıcımı sürüye sürüye onlara doğru ilerledim. Gerilediler. En iri olanı, korkak bir domuz gibi pencereden kaçmaya yeltelendi.
Çaylak.
Hızım hiçbirisinin erişemeyeceği kadardı.
Spoiler:
On
Dokuz
Sekiz
Yedi
Altı
Bir
Bir kişi kalmıştı. Onu en sona bırakmıştım. Hem ayaklarını hem ellerini kesmiştim. Ağlıyordu. Acımadım. Ben de çok ağlamıştım. Sürünerek kaçmaya çalışıyordu. Nitekim çok kan kaybediyordu. Ne kadar dayanabilirdi ki. Ona bir cezam vardı. Onu lanetli perilerin vadisine götürecektim. Bunu yapabilecek miydim? Onlar bana bu dünyada yaşatılabilecek en büyük acıyı yaşatmışlardı. Ama ama, sadece kafasını kesmekle yetindim.
Normalleşiyordum. Gözlerimdeki karalık kalkmaya başladığında ne yapmış olduğumu fark ettim. İçimdeki şeytan sessiz uykusuna geri dönmüştü demek. Kendimden nefret edecek bu iğrençliği nasıl yaprığımı sorgulayacak vaktim yoktu. Jin'i kucağıma aldım. Sıcak kanının aktığı başı göğsüme devrildi. Ne kadar da güzeldi. Uyuyor gibiydi.
Onu nasıl öldürmüş-Ölmemişti ki Jin. Yarlanmıştı ve bilincini kaybetmişti o kadar.
Histerikli bir kahkaha attım. Onu kucakladım. Eve doğru koşarak ilerledi. Kaybettiğim her saniye Jin için bir altın değerindeydi.
Kapıyı ben tıklamadan Araneae açtı. Tek elinde sararmış bir zarf tutuyordu.
Jin görünce gri gözleri büyüdü. Yaşlarla doldu! Yutkundum. Ona neler oluyordu. O ağlayabilir miydi? Hele de yaralanan Jin için.
***
-Üzgünüm Niara o yaşamıyor.
Bir ilki daha yaptım. Araneae ye bir tokta attım. Elim gözyaşları ile ıslanmıştı. Çığlık atarak salondaki yerde yatan Jini sarsmaya başladım.
-Uyan uyan diyorum sana lanet olası! Hadi hadi. Jin lütfen. Komik değil. Anlıyor musun? Hiç mi hiç komik değil. Jiiiiiiiiin!
Hıncımı alamıyordum. Ölü bedeninin kollarımın arasında boş bir çuval gibi gelip gitmesi, bir direncinin olmaması beni deli ediyordu.
-Lanet olsun!
Onu sertçe yere bıraktım. Bu hareketimin karşısında delirmişçesine sayıklamaya başladım. Alnımı solgun ve soğuk göğsüne dayaddım. Hıçkırıklarım yankılanıyordu.
Ölmemişti o ölemezdi de zaten. O benim ağabeyimi küçük kardeşim değil miydi? Beni koruyacaktı hani? Hani beni asla yalnız bırakmazdı. Hani hani.
Yalancı! Yalan söylemişti bana.
Jin beni terk edip gitmişti.
biliyorum biliyorum spoiler içine aldığım şeyleri gene abartıp yelvele yaptım büyük ihitmalle ama hani belki bu tür vahşetleri hiç sevmeyen de vardır diye düşündüm
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
28. sayfa (Toplam 32 sayfa) [ 320 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |