Ölümün Kemancısı [13.12.08] Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Maron_Rei yazmış:
he valal doğru söyledin nedir bu milletin ölüm merakı Yaşamak çok mu ağır geliyor size Nesme, güzel bir hiakye daha amenin bayıldım sonbaharam yağrağam Elfleri de çok sewerim yahu dewamı gelmek zorunda kızımıza kanım kaynadı kemanla ölüm güzel bi öldürüm şekli. Dewamını bekliyorum güzel olmuş
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
AqUa-hime yazmış:
doğru söylüyosun AqUa-hime. ortaçağ hikayeleri birden yükseldi. benim yazmamın da iki etkeni var;
1-en büyük etken kkj_heaven le bağlantılı. jeanne d'arc ın zamanı yani
2-bir reklam var şimdi isim vermiyim. o reklamdan acayip etkilendim tam ortaçağ ı anlatıyor sanki.hem görüntüsüyle hem de müziğiyle
neyseeem bekliyoruzzzz Darko reyn cim
***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
çok teşekkürler hepinize ^^ ve işte yeni bölümmm ('')
Rüzgar , önüne gelen herşeyi tatlı tatlı okşayıp , peşinden sürüklüyordu... Güneş yavaş yavaş batmaktaydı , bir geminin sulara gömülmesine benziyordu...Alatariel , bakıyordu ; ayağının dibinde yatan bu sefil ölüm ordusuna... Zavallı yaratıklar diye düşündü içinden. İskelet ordusu kanlar içinde yerde yatarken , Alatariel , bu kendi eseri manzarayı seyrederken , arkasında bir ses onu kendine getirdi. ''Teşekkürler , Alatariel...'' dedi savaşçı bir elf. Zırhlardan pek gözükmeyen bu elfin sesi sertte olsa içinde hafif bir minettarlık vardı... Alatariel cevap vermedi , sadece kıyamet kemanını sırtına taktı ve batan güneşe doğru gitmeye koyuldu. İntikam hisiiyle yanıp tutuşuyordu ama bu savaş gene tatmin etmemişti kendisini.Annesinin intikamını almak , ne kadarda istiyordu... Ölüm ordusunun milyonuncu yağmalamasıydı bu , Alatariel'in yaşadığı toprakların yaşam kaynağı olan ''şeyin'' peşindeydiler... Ama asla başaramayacaklardı...
Annesi... Alatariel'e göre annesi Tanrı tarafından gönderilen bir melekti... O beyaz elbisesini , içi ısıtan gülümseyişini , altın sarısı ipek saçlarını asla unutamadı... Ve onun cansız bedenini...Çığlığını... Yavaşça suskunluğa gömülmesini...
Gene bir yağmalama vardı...Alatariel'in küçüklük zamanlarıydı. Ülke savaş durumuna geçmişti , ölüler ordusu tüm gücüyle saldırıyordu... Ve o lanetlenen ordu önüne gelen her canlıyı göz kırpmadan ölüm denilen karanlık çukura atıyordu , zalimce , acımadan... O karanlık çukura atılanlardan birisi de annesiydi... Lanetlenen ordu onuda haklamıştı , acımadan... Alatariel'in en son hatırladığı , süslü bir kılıcın annesinin bedeninde dikilmiş halde durduğuydu... Ve annesinin o donuk bakan boş gözleri.
Alatariel ağlıyordu , çığlıklar atarak ... Ağlıyordu , gözyaşları annesinin kanına karışıyordu... Ama birden umudun sona erdiği bir an , bir umut ışığı doğmuştu... Oldukça bilgin görünümlü , ak sakallı bir büyücü , yıkılmış evin kapısında beliriverdi... Ve elini , ağlayan küçük kıza doğru uzattı...
Usta Finrod... O acılı kazadan sonra o küçük kızı yanına almıştı , Alatariel için hem usta hemde bir baba gibiydi. En güçlü büyüleri öğretmekle kalmayıp , aynı zamanda Alatariel'in en sevdiği şey olan kemanıda öğretmişti.
Sakalındaki beyazlık gibiydi , oldukça huzur veren bir görüntüsü vardı. Her zaman gülümserdi , en umutsuz anlarda bile umut ışığı gibidir.
Hararetli bir tartışma ortamıydı... Ülkenin geleceği ve bu yağmalamalar hakkında çok çekişmeli tartışmalar birbirine fırlıyordu. Hyborethian Konseyi , bu savaşları nasıl sona erdireceğini konuşuyordu sözde ama atışmalardan başka birşey yoktu... Konsey üyesi Usta Finrod olanları sadece dinleyip susuyordu , fırtına dirildikten sonra yola çıkmakta fayda var diye düşünerek tartışmanın bitmesini bekledi.
''Ne olursa olsun o gücü onlara teslim etmeyeceğiz!''
''Bu savaş böyle gitmez!!''
''Ülke her zaman yağmalanıyor!''
Alatariel ise konsül masasına ayaklarını uzatmış ve hiç ilgilenmiyormuş tavrını takındı , ona göre her konsey toplantısı böyleydi ve ne kadar konuşursa konuşulsun asla bir sonuca varılmazdı. Ve aniden masa kocaman bir güm sesiyle neredeyse orta yerinden çatlayacak gibi oldu , birisi yumruğunu masaya vurmuştu...
''Fazla bir gücümüz ve ordumuz yok! Onlarla başa çıkamayız!'' dedi bir elf bağırarak. Tek gözü kör olan bu elf yaşı çokça ileride olmasına rağmen inanılmaz genç gözüküyordu. Daha fazla oyalanmadan sözüne devam etti ;
''Burada kapana kısıldık! Yeterince güçlü bir ordumuz yok! Onların yağmalamalarına bile anca karşılık veriyoruz! Benim fikrim , burayı terketmek!'' dedi gene sesini duyurmaya çalışarak.
''Peki bu nasıl olacak?! Burada yüzyıllarca hüküm süren bir yaşamımız var! Bir anda buradan göç edemeyiz!'' dedi cücemsi bir elf. Boyundan dolayı pek gözükmüyordu ama sesi farkediliyordu.
Alatariel birden birşey hissetti , sanki yer yavaşça sarsılıyordu. Ve her geçen saniye gümbürdeme sesleri yankılanıyordu kulaklarında. Vakit kaybetmeden konseye doğru böğürdü...
''HERKES ÇIKSIN BURADAN!!''
bahalım nolcahh
Rüzgar , önüne gelen herşeyi tatlı tatlı okşayıp , peşinden sürüklüyordu... Güneş yavaş yavaş batmaktaydı , bir geminin sulara gömülmesine benziyordu...Alatariel , bakıyordu ; ayağının dibinde yatan bu sefil ölüm ordusuna... Zavallı yaratıklar diye düşündü içinden. İskelet ordusu kanlar içinde yerde yatarken , Alatariel , bu kendi eseri manzarayı seyrederken , arkasında bir ses onu kendine getirdi. ''Teşekkürler , Alatariel...'' dedi savaşçı bir elf. Zırhlardan pek gözükmeyen bu elfin sesi sertte olsa içinde hafif bir minettarlık vardı... Alatariel cevap vermedi , sadece kıyamet kemanını sırtına taktı ve batan güneşe doğru gitmeye koyuldu. İntikam hisiiyle yanıp tutuşuyordu ama bu savaş gene tatmin etmemişti kendisini.Annesinin intikamını almak , ne kadarda istiyordu... Ölüm ordusunun milyonuncu yağmalamasıydı bu , Alatariel'in yaşadığı toprakların yaşam kaynağı olan ''şeyin'' peşindeydiler... Ama asla başaramayacaklardı...
Annesi... Alatariel'e göre annesi Tanrı tarafından gönderilen bir melekti... O beyaz elbisesini , içi ısıtan gülümseyişini , altın sarısı ipek saçlarını asla unutamadı... Ve onun cansız bedenini...Çığlığını... Yavaşça suskunluğa gömülmesini...
Gene bir yağmalama vardı...Alatariel'in küçüklük zamanlarıydı. Ülke savaş durumuna geçmişti , ölüler ordusu tüm gücüyle saldırıyordu... Ve o lanetlenen ordu önüne gelen her canlıyı göz kırpmadan ölüm denilen karanlık çukura atıyordu , zalimce , acımadan... O karanlık çukura atılanlardan birisi de annesiydi... Lanetlenen ordu onuda haklamıştı , acımadan... Alatariel'in en son hatırladığı , süslü bir kılıcın annesinin bedeninde dikilmiş halde durduğuydu... Ve annesinin o donuk bakan boş gözleri.
Alatariel ağlıyordu , çığlıklar atarak ... Ağlıyordu , gözyaşları annesinin kanına karışıyordu... Ama birden umudun sona erdiği bir an , bir umut ışığı doğmuştu... Oldukça bilgin görünümlü , ak sakallı bir büyücü , yıkılmış evin kapısında beliriverdi... Ve elini , ağlayan küçük kıza doğru uzattı...
Usta Finrod... O acılı kazadan sonra o küçük kızı yanına almıştı , Alatariel için hem usta hemde bir baba gibiydi. En güçlü büyüleri öğretmekle kalmayıp , aynı zamanda Alatariel'in en sevdiği şey olan kemanıda öğretmişti.
Sakalındaki beyazlık gibiydi , oldukça huzur veren bir görüntüsü vardı. Her zaman gülümserdi , en umutsuz anlarda bile umut ışığı gibidir.
Hararetli bir tartışma ortamıydı... Ülkenin geleceği ve bu yağmalamalar hakkında çok çekişmeli tartışmalar birbirine fırlıyordu. Hyborethian Konseyi , bu savaşları nasıl sona erdireceğini konuşuyordu sözde ama atışmalardan başka birşey yoktu... Konsey üyesi Usta Finrod olanları sadece dinleyip susuyordu , fırtına dirildikten sonra yola çıkmakta fayda var diye düşünerek tartışmanın bitmesini bekledi.
''Ne olursa olsun o gücü onlara teslim etmeyeceğiz!''
''Bu savaş böyle gitmez!!''
''Ülke her zaman yağmalanıyor!''
Alatariel ise konsül masasına ayaklarını uzatmış ve hiç ilgilenmiyormuş tavrını takındı , ona göre her konsey toplantısı böyleydi ve ne kadar konuşursa konuşulsun asla bir sonuca varılmazdı. Ve aniden masa kocaman bir güm sesiyle neredeyse orta yerinden çatlayacak gibi oldu , birisi yumruğunu masaya vurmuştu...
''Fazla bir gücümüz ve ordumuz yok! Onlarla başa çıkamayız!'' dedi bir elf bağırarak. Tek gözü kör olan bu elf yaşı çokça ileride olmasına rağmen inanılmaz genç gözüküyordu. Daha fazla oyalanmadan sözüne devam etti ;
''Burada kapana kısıldık! Yeterince güçlü bir ordumuz yok! Onların yağmalamalarına bile anca karşılık veriyoruz! Benim fikrim , burayı terketmek!'' dedi gene sesini duyurmaya çalışarak.
''Peki bu nasıl olacak?! Burada yüzyıllarca hüküm süren bir yaşamımız var! Bir anda buradan göç edemeyiz!'' dedi cücemsi bir elf. Boyundan dolayı pek gözükmüyordu ama sesi farkediliyordu.
Alatariel birden birşey hissetti , sanki yer yavaşça sarsılıyordu. Ve her geçen saniye gümbürdeme sesleri yankılanıyordu kulaklarında. Vakit kaybetmeden konseye doğru böğürdü...
''HERKES ÇIKSIN BURADAN!!''
bahalım nolcahh
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
ben şuna kanaat getirdim , xunlai saolsun
eğer sarsıcı bir açılış yapmazsan kimse okumuyo bkz benim dmc hikayelerim
takip edilmesi için mutlaka açılış çok görkemli olmalı
bu arada bende kıskandım aqua dan bende giriş müzüğü koydum bıyrın
[Bağlantı]
eğer sarsıcı bir açılış yapmazsan kimse okumuyo bkz benim dmc hikayelerim
takip edilmesi için mutlaka açılış çok görkemli olmalı
bu arada bende kıskandım aqua dan bende giriş müzüğü koydum bıyrın
[Bağlantı]
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
hehe güzel olmuş yine dewamını bekliyorum *-*
Shana~ Arigatou!! :3
Spoiler:
my_dream_jeanne@hotmail.com
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 40 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |