Yaş: 34 Kayıt: 26 Mar 2008 Mesajlar: 227 Cinsiyet: Erkek Nerden: Issız bir ada Teşekkür: 27
Durumu: Çevrimdışı
artemis entreri Otaku (Level 3)
Konu: Yüzyıllık Yalnızlık
Gabriel Garcia Marquez tarafından yazılmış destansı bir kitap .İlk okuduğunuzda sıradan bir ailenin yaşam hikâyesi gibi başlayan kitap gittikçe genişleyen ailenin yaşadığı bazısı günlük bazısı ise önemli olayları anlatıyor.Dört neslin yaşamını anlatan kitapta karakterlerin büyük bir kısmının Arcadio ve Aureliano isimlerinden türediğini ve bu soyağacını takip etmenin bazen zor olduğunu belirtmek gerekir o yüzden kitabın başındaki soy ağacına ilerleyen sayfalarda sıklıkla göz atılmalı;tekrar tekrar.
Yazar günümüz dünyasına uyarladığı romanında olağanüstülükleri sıradan bir olaymış gibi anlatıyor.
Spoiler:
Güzel Remedios'un rüzgara kapılıp cennete gitmesi,Fernanda'nın cinleri ve görünmez doktorlarla olan mektuplaşmaları,en büyük dedeleri Jose Arcadio'nun bir ağaca bağlanıp ömrünü orada geçirmesi ve en yakın arkadasının hayaletiyle sık sık muhabbet etmesi gibi.
Ursula'nın tum sahiplenmelerine,aileyi bir arada tutma çabalarına rağmen ailedeki herkes yalnızlık sebebiyle sıkıntı çekiyor.kimisi ailedeki bireyleri sevdiğini son nefesinde farkediyor kimi kendisi yalnız olmak istiyor kimisi de yalnız olmamasına rağmen anıların getirdiği hüzünle yalnız kalıyor.Evet bu kitapta anılarla ilgili çok ayrıntı var ve kitabı okurken insanı düşündüren unsurlardan biri kesinlikle anılar.
Kitapta ayrıca hemen hemen herkes aile bireylerinden bir şeyler gizliyor.Ursula kör olduğunu,Amaranta duygularını,Fernanda kocası ve kendi ilişkisini,Fernanda'nın Papa olmak için Roma'ya yolladığı oğlu orada sefil bir yaşam sürmüş olduğu gerçeğini,albay Aureliona'da anıların sürüklediği yalnızlığı diğerlerinden gizlemeye çalışıyor.Kitapta ilginç olan çok şey vardı güzel Remedios'un neredeyse tüm yaşamı ilginçti,albay Aueriliona'nun savaş esnasında değişen kişiliği ve ikizler Aureliona Segunda ve Jose Arcadio Segunda'nun birbirlerinin isimlerini karıştırıp ömürleri boyunca bir diğerinin isimlerini taşımalarının akabinde defin esnasında da tabutlar karısınca aslında doğru sekilde defnedildikleri olay hakikaten trajikomikti.
Mıknatısları ilk gördüklerinde şaşıran kasaba halkının üçüncü nesilden itibaren ilerleyen yılların getirdiği neticeyle tren gördüklerinde şaşırmaları,muz fabrikasında işçilerin yaşadıkları şeyler ve öldürülmelerine rağmen bir çeşit oyunlarla altedilen kasaba halkının kimsenin ölmediğine inanması da kitapta farkettiğim iğneleyici unsurlardan bir kaçıydı.Elinde sadece baltası olan insan zamanla gelişiyor,devlet Mocando'ya el atıyor,kapital oluşum başlıyor ve işçi örgütlenmeleri de bununla beraber gelişiyor.
Kitapta illginç bir şekilde Türkler sokağı mecut;hangi amaçla koyulduğunu bilmiyorum fakat bu sokak kasabanın ilk günlerinde en sakin yeriyken ilerleyen nesillerle beraber eğlence yerine dönüyor,bir takım karnavallar burada yapılıyor.
İşin bir düşündürücü tarafıda şuydu kendi adıma uzun yıllar süresince kimse ölmediği için mezar taşı olmayan kasaba ilerleyen yıllarda kimi belirsiz cinayetler,kimi devletin idamları,kimi rastgele kimi hastalıktan gelen ölümlerle mezarlığa dönüyor.Ve tüm karakterler geçmişe duydukları özlemle ölüyorlar son Aureliona ve Armanta Ursula dışında çünkü gerçek aşkla beraber olan sadece o ikisi oluyor.
Domuz kuyruklu aureliona'nın kırmızı karıncalar tarafından yendiği bölümde ki şu söz çok dikkat çekiciydi,"soyun babası ağaca bağlanır,sonuncusunu da karıncalar yer."
nitekim en büyük dedeleri de ağaca bağlanmıştı.
yine kitapta kurşunlanarak idam edilen arcadio hakkında ki sözlerde yüreğimi burktu.
"yaşamla hesabını kesin olarak kapatırken kendi insanlarını düşündükçe duygulanmıyor,en çok nefret ettiği kişileri aslında ne kadar sevmiş olduğunu anlamaya başlıyordu.
"çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilen soyların,yeryüzünde ikinci deney fırsatları olmazdı,"diyor ve bitiyor kitap.
17 Ağu 2011 1:29
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): MISIRKAFA, prenses serenity
FullmoonGirl Otaku (Level 3)
Kayıt: 14 Ağu 2011 Mesajlar: 159 Teşekkür: 10
Durumu: Çevrimdışı
FullmoonGirl Otaku (Level 3)
Konu: Yanıt: Yüzyıllık Yalnızlık
soyun babası ağaca bağlanır,sonuncusunu da karıncalar yer.
hmm çok felsefik bir söz
17 Ağu 2011 17:26
artemis entreri Otaku (Level 3)
Yaş: 34 Kayıt: 26 Mar 2008 Mesajlar: 227 Cinsiyet: Erkek Nerden: Issız bir ada Teşekkür: 27
Durumu: Çevrimdışı
artemis entreri Otaku (Level 3)
Konu: Yanıt: Yüzyıllık Yalnızlık
Eğer felsefi bir anlam tezahür etmekte ise anlamı kitabın içindedir .Spoiler içinde yeterince verdiğim için eğer ki okumak isteyen olursa cümlenin yeterince açık olan anlamını kitapta farkedecektir diye umuyorum ve okunması yönünde ancak tavsiye verebilirim
17 Ağu 2011 23:08
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 3 mesaj ]
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız