kara mizah denilen şey bu olsa gerek

ben de bi anımı anlatayım.

Olay Ankara'da olduğum günlerde cereyan etti. Her gidişimde Asakura Hao ile mutlaka görüşürüz, hasret gideririz. Yine bu ziyaretlerden biri, saat 23.00 - 00.00 arasıydı tam hatırlayamıyorum. Ayrılmadan önce bi yemek yiyelim dedik, o saatte de her yer kapanmış, Kızılay'dayız. Bir tek iskenderci açık. O da son müşterilerini alıyo artık, bizden sonra gelenleri almadı içeri, kapatacak. Girdik, iki iskender söyledik. Tereyağlı, soslu iskender geldi. Yumulduk. Derken Asakura dönerden sonra yoğurda daldırdı çatalı, kaymaklıydı yoğurt, attı ağzına. Birkaç saniye bakıştık, kafasını eğdi bu. ''N'oluyo lan?'' dedim. Kaldırdı kafayı, gözler kan çanağı, ağzı dolu, konuşamıyo. ''Olm söylesene n'oldu'' dedim. ''Ulan .... çocukları kaymaklı yoğurt getirmiş, ben bunların biiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiip...'' Uzunca bir sövdü. Kaymaktan nefret ediyormuş meğersem. Bunun yaşlı gözlerini görünce beni bir gülme tuttu, restorandan çıkana kadar durduramadım. Emre'nin kaymağa olan nefreti aklıma geldikçe gülerim.

kafede buluştuk oyun oynuyoruz. SanJi ile aynı takımdayız. Bize gelen soru "Arjantinli devrimci" ile ilgili bir şey, soruyu tam hatırlamıyorum. Bu esnada cereyan eden konuşma;
Asakura: Cevabı biliyorum ama söylemeyeceğim.
Pyskhe: Aa trip atıyor.
SanJi: Söylesene lan!

Pyskhe'ye doğru eğilip kulağına "Che Guevara" dediğim sırada SanJi duydu ve "O Kübalı lan mal!" diye söylendi. Ben de "O zaman cevabı kendin ver, hıh." deyip köşeme çekildim. SanJi de cevap yok diyerek soruyu pas geçti. Cevabın Che Guevara olduğunu öğrendiğinde herkesten bir kahkaha geldi. SanJi de gülüyor tabii ama, öyle bir bozuldu ki anlatılmaz yaşanır... Berk'in o yüz ifadesi aklıma geldikçe gülerim.

Yine Asakura'yla olan bir anımız ve tabi yine ben Ankara'dayken cereyan ediyor olay.

4 kişi buluştuk, kafeye geçtik. Asakura ve diğer gelecek olanları bekliyoruz. Ben masanın dip tarafındayım. Oturduktan yarım saat sonra Asakura kafeye giriş yaptı. O giriş de ayrı komik zaten, bordo gömlek, bordo mont, favorilerini kesmiş daha gür çıksın diye, kasıla kasıla yürüyor, başı yukarda omuzları dik göğsü dışarda. Masadakiler bunu görünce yarıldık, tam bir yılmaz morgüldü :dddddd

Neyse olay bu değil. Geldi masaya merhabalaştı herkesle, tokalaştı, öpüştü falan. Biz genelde sarılırız, malum uzun zamandır görmüyoruz birbirmizi ama bu sefer ben masanın dip tarafında olduğumdan sarılamadık Derken eğlenceli bir günün sonuna geldik artık dağılma safhasına geçtik. Kızılay'da yürüyoruz Ziya Gökalp metro çıkışına doğru. Asakura'yla yan yanayız muhabbet ediyoruz. Birden aklıma geldi, ''ulan senle de sarılamadık ha.'' dedim, ''aynen'' dedi. Duraklamadan yürür bi vaziyette sarıldık. Omuz omuza yürüdük yani 2 saniye yakınlaştık ''Musashi'' dedik birbirmize. -Asakura'yla aramızda özel bi karakterdir ''Musashi'' karakteri. Eyeshield animesinden, bir kısmını birlikte çevirmiştik- Neyse, bu omuz omuza yakınlaşmamızdan 3 saniye sonra gül satan bi adam geldi. ''Alır mıydınız'' diye sordu Yok baba eyvallah dedik

Bordo olan trençkot, içime giydiğim de kırmızı. Üstelik gömlek değil, kazak. Kasıla kasıla kısmına da hiç katılamıyorum. Gene Berk'in mübalağa sanatı. He eğer öyle ise o fitness gittiğim için oluşan hacimdir, kasıtlı yapılan bir şey değil.
Ayrıca o sabah uyandığımda kendimi lokma tatlısı gibi hissediyordum.*******

Berk`le (Sanji) Bodrum da yapmis oldugumuz tatilden komik ve bir o kadar da ironik bir ani; .DD

Gecen yaz Ben,berk ve kuzenim bir haftaligina bodruma tatile gittik. Eskiden beri her zaman bunun hayalini kurardik Berkle, bu yuzden son derece heyecanli ve mutluyduk. Neyse bodruma gidis planimiz su sekildeydi; Ben Misirdan istanbula gelecektim, bir gun Berkler`de kalip ertesi gun onunla birlikte ucakla Bodruma gececektik. Biletlerimizi ve otel rezarvasyonlarimizi da onceden yaptirmistik. Hersey planladigimiz gibi gitti ve Bodrum da ki otelimize geldik. Bu oteli secmemizin en buyuk sebeblerinden bir tanesi fiyatinin uygun olmasi ve kaydirakli havuzlarinin olmasiydi. Tabi otele gelip kaydiraklarin oldugu havuzun yesilimsi bir renge sahip oldugunu gordukten sonra sadece bir kere kaydik o kaydiraklardan. Onda da Berk sakarligindan dolayi elini kesti. Sonra bir daha da kaydiriga kullanmadik, otelin diger havuzunu kullandik. Neyse anlatacagim konu bu degil.

Ben bu oteli ETS turun sitesinden bulmustum ve odemeyi de onlara yapmastim. Bu yuzden otele geldigimizin birinci gunu Ets turdan gorevli bir arkadas bizi buldu ve ilk olarak oteli tanitti ardindan da gun boyu olacak olan etkinliklerden bahsetti bizlere. Benim bu etkinliklerin icinden dikkatimi en fazla ceken gece 12 den sonra goturdukleri ve sabahin 4 ne kadar suren disko olmustu tabi. Bunu duyduktan sonra da durmadan Berk`e bu etkinlige kesinlikle gitmemiz gerektigi konusunda baski yapiyordum. Cunku kim bilir bir daha ne zaman bu sekilde bulusup, birlikte bunlari yapma firsati bulacaktik. Bu yuzden her animizin tadini cikartmak istiyordum. Ama malesef Berk`i bir turlu disko etkinligine gitmeye ikna edemiyordum. Cunku kendisi, otaku asosyaller gibi aksam yemeginden sonra odaya cekilip,eline bi karikatur dergisi alip onu okuyordu. Birakin diskoya gitmeyi, hadi disari birseyler icmeye cikalim dedigimde bile “ Ya otelin lobisin de gece 11 kadar bedava sinirsiz icecek var, bunlara alkolde dahil, ne diye o kadar yol gidip, ustune birde para verip kendimizi zarara sokalim ki” diyordu bana. Kuzenimin de Berk`ten farki yoktu zaten. Bildigin iki tane ruhsuzla bas basa kalmistim. Ama ben kafaya koymustum tabi, illa o diskoya gidecektim ve yalnizda gitmek istemiyordum. Bu yuzden en sonunda bunlari ikna etmeyi basardim ve disko etkinligine adimizi yazdirdik. Gece 11.30 olmustu ve otel kapisinin onune bizi diskoya goturecek olan arac yanasti. Araca bindik ve diskoya dogru yola koyulduk. Diskoya vardigimiz da heryer tiklim tiklimdi ve bos masa yok denilecek kadar azdi. Ama Ets turdan gorevli bir arkadas bizleri alip guzel bir yerden masa ayarlamayi basardi. Kimisi oldugu yerden, kimisi de diskonun podyumun da dans ediyordu. Bizlerde bir yandan hafif hafif basimizi sallarken diger yandan etkinlik ucretinin icine dahil olan votka absolutelerimizi yudumluyorduk. Yalniz soyle bir etrafa baktigimda dikkatimi birsey cekti. Neredeyse erkeklerin hepsinin yaninda bir bayan vardi ve birlikte egleniyorlardi, biz ise 3 sap bos bos etrafa bakiniyorduk. Derken hemen sagimiz da 2 tane kiz gordum. Bunlarla diskoya ayni aracin icerisinde gelmistik ve bir an icin acaba yanlarina gidip konusalim mi diye dusundum. Ama ben daha Berk`in gozune bakmadan bana basini salladi, git kendin ne istiyorsan yap ama beni bulastirma dercesine.. Kuzenim de zaten cok utangacti. Onunla birlikte konusmaya gidecegime tek giderdim daha iyi. Neyse yine is basa dustu derken ve tamda kizlarla konusmayi dusunurken birde ne goreyim, kizlarin basinda ets turdan gorevli olan ve bize diskoda yer bulan cocuk vardi. Uzaktan anlasildigi kadariyla muhabbeti de baya koyulastirmisti. Bende bunu gordukten sonra vermis oldugum karardan vazgectim artik..

Diskoya geleli Yaklasik 45 dakika olmustu ve elimizde ki bedava icecekleri de bitirmistik. Sicaktan ve hareketten dolayi da agzimiz iyice kurumustu bu yuzden iceceklerimizi tazelemek istiyorduk ama boyle bir mekanda bir icecegin az bucuk kac para oldugunu bildigimiz icinde bir turlu barin oldugu kisma gidemiyorduk. Derken benim kuzen barmenin tekini durdurdu (18 yasinda olmasina ragmen o gune kadar hic alkol almamisti ve bu konularda cok toydu.) ve yuksek sesle “bir bira ne kadar abi?” diye sordu. Barmen`de buna “20 tl” diye cevap verdi. Buda sesin yuksekliginden dolayi barmenin tam olarak ne soylendigini duymadigi icin “Ne 2 tl mi ?” diye cevap verdi. Barmen`de bunu duyduktan sonra hafif alayci bir sekilde hafifde kizarak “Ne 2 tl si len! tarlada mi iciyorsun sen deus!”diye cevap verdi. O anda ben ve berk kopmustuk.D Bu olaydan yaklasik bi 15-20 dakika sonra da bardan atildik zaten. Disko`nun guvenligi olan kasli kuvvetli zebbellak gibi bir herif geldi ve bizi disari atti. Disko dan kovuldugumzda saat 2.30 civariydi ve daha araclarin otele kalkmasina 1.30 saat vardi. Berk`le kuzenim dogal olarak bana durmadan sovuyorlardi tabi. Bu yasadigimiz rezilligin tum sorumlusunu ben olarak goruyorlardi. Bana kizginliklari gectikten bir sure sonra otele dolmuslami donsek acaba diye dusunmeye basladik ama baya da yol gelmistik. Gecenin bir yarisin da yanlis bir dolmusa binip kaybolma ihtimalimiz de vardi. Bu yuzden bundan vazgectik. Yolda ne yapsak da bu bir bucuk saati gecirsek acaba diye dusunurken karsimiza Mc.Donalds cikti ve bizde direk daldik, karnimiz da acikmisti zaten. Yaklasik bir saat de orada gecirdikten sonra saat 4 gibi araclarin kalkacagi noktaya geldik ve otelimize geri donduk..

Suan dusunuyorumda, o zaman her ne kadar boyle bir rezillik yasasakta iyiki zorlada olsa o diskoya gitmisiz diyorum..

Öğle tatilinde okulda satranç odasında oturuyoruz -satranç odası da zemin katta, seçim sebebiyle masalar darmadağın edilmiş kimsecikler uğramıyor, odayı bir açtım (satranç kulübünün başkanı olduğum için anahtar bende) dedim şimdi kim burayı toplamakla uğraşacak, arkadaşlarla çektik sandalyeleri oturuyoruz. Tabii yasak bunu yapmak sonuçta orası satranç odası ve orayı toplamak benim görevim ama zaten denetleyen hoca okulda yok, uzattık ayakları gevşedik.

Ben cam kenarındayım, hepsi birden cama dehşetle baktılar. Ben de o tarafta böcek var zannederek telaşla ayağa kalktım, o telaşla sandalyelerin arasından öbür tarafa geçmeye çalıştım.

İşin kötüsü, böcek uçup gelmesin konmasın diye tuhaf hareketler yaparak yürüyordum (elimi kolumu dalgalandırarak, seke seke). Sonra camın oradan biri bana "İrem kızım napıyosun sen?" deyince döndüm, amanın! İngiliz edebiyatçısı! Kadın sırıtarak içeri bakıyor, bizimkiler de öcü görmüş gibi kadına bakıyorlar. Ne bileyim lan böcek sanmıştım onlar öyle bakınca! "Hocam pardon sizi böcek sandım" deyince kadın güneş gözlüklerini çıkarıp psikopatça bir rapist bakışı attı, ayıkla pirincin taşını. Derste de dalga geçiyordu benle zaten, oof off...

Lisede eşofmanlarımı giymeye üşenip "Aman yea zaten pantolon bu da, oynarım ben böyle!" diye sahaya dalıp cartlayarak eşofmanlarımı giymek zorunda kalmıştım.

Geçen dönem bi' ortaokulda ücretli öğretmenlik yaptım, aynı zamanda sınıf rehberliğim de var ve sürekli veliler gelip bir şeyler anlatıp duruyorlar. Yine böyle bir gün, veli ile kısaca konuşup derse çıkmam lâzım, durumu geç de olsa anlayan velim sonunda beni azad etti ve "İyi dersler hocam." dedi, cevaben "Teşekkür ederim, size de hocam." dedim ve "Ne dedim lan ben hay!?" diye söylenerek sınıfa çıktım.

Yine geçen dönem çalıştığım okulda veli toplantısı yapıyoruz, tek tek sınıfları dolaşıyorum ve sorunsuz bir şekilde sona yaklaştığımı düşünürken 8. sınıfların birine girdim, 5 6 tane teyze oturmuş hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı, ben içeri girince toparlandılar sonra ben tam ağzımı açacakken içlerinden biri "Ayyy ne kadar da tatlıymış, küçücük kız, kaçıncı yılın kızım senin!?" diye lafa girdi. T.T

Birkaç tane de öğretmenler odası anısı anlatayım kjgasklag ben bu öğretmenler odasını çok matah bir yer sanıyordum forum, çok yanılmışım çok... Bir sabah içeri bir girdim sabah yayınlanan programlardan birini izliyorlar. Bir gün yine dersten sonra az kafa dinleyeyim diye odaya indim, sandalyeleri televizyonun önüne dizmişler bağrış çağrış maç izliyorlar ljçbazcşkjbz Öğretmenler odasında bitki çayı yapıp tüm katı aktar gibi kokutuyorlar jlgföjgflgjf sonra da koku nereden geliyor bilmiyormuş gibi takılıyorlar. Umduğum gibi olmasa da iyiydi ama hak yemeyeyim.

Arkadaşlarımla dolaşırken bit perukçu görüp fiyatları merak ettik. Perukçu bir apartmanın bodrum katındaydı. Ben de uzun mor kahküllü bir peruk arıyordum (bkz: Hinata) Herneyse zili çaldık açtılar içeri girdik sorduk falan (Fiyatı 50 liraymış ancak aradığım gibi bir peruk yoktu ve nedense arkadaşlarım perukçudan korkuyor gibiydi. Bu yüzden resmen beni öne ittiler ve perukçuyla ben muhatap oldum. Perukçu ironik bir şekilde keldi.) Sonra yukarı çıktık. Apartmanın dış kapısına elimi attım. Aman Allahım!! Kilitlenmiş. Bütün gücümle asılmaya başladım ve kızlara dönüp bağırdım: "KIZLAR KİLİTLİ KALDIK!"

Sonra boyu adı Melek olan arkadaşım geldi ve tam bit "BOSS" gibi kapıyı düğmesine basıp açtı. O gün bugündür gerizekâlılığımı kabullendim

perukçunun kelliği ironiden çok açık yarayı kapamaya benzemiş