Düşüncelerini Paylaş Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 636, 637, 638 ... 773, 774, 775, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Şimdi bu tatlı mı tuzlu mu ?
Şeytan Meyvesi şeklinde yiyecek .. ( Atıştırmalık olarak çok güzel olurdu yaa )
[Bağlantı]
Şeytan Meyvesi şeklinde yiyecek .. ( Atıştırmalık olarak çok güzel olurdu yaa )
[Bağlantı]
Spoiler:
Yorgunum. Bunaldım. Ve kafamı taşlara taşlara vurasım var. Sadece sınav da değil, içimde bitmek bilmeyen bir suçluluk hissi var, hem de her konuda. Bunlar depresyon belirtisi olabilir mi?
Ben yahu ben. Eski Jazz Lambası. Nick değişikliği oldu sadece.
ab imo pectore - γνῶθι σεαυτόν
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Nekomamushi
@Faust aslını istersen evet, sorunun yüzde sekseni ygs. Ama bu suçluluk duygusu "yeterince çalışamadım" dürtüsüyle bitmiyor. Mesela şöyle söyleyeyim, senenin başından bu yana en az on kişinin derdini dinledim. Onlar konuşuyor ama benim elimden bi şey gelmiyor. Birinin babası tefeci, biri eşcinsel olduğu için evden kaçıyor, biri dershaneye gelirken akşamları kuaförlük yapıyor, biri evde şiddet görüyor, birinin babası tarikat lideri, biri intihar edecem modunda, biri ayyaş... Yeminle bak kafayı yiycem artık. Sanki, bana ne zaman dert yansalar annem uzaktan bana "bak işte ne hayatlar var, yat kalk haline şükret" dediğini duyuyorum. Ya da kapıcı dairesinde kalan yaşlıları ziyarete (bi arkadaşımın ebesiydi) gittiğimde inanılmaz kötü hissediyorum.
Bunalımdayım. Umarım biter.
Bunalımdayım. Umarım biter.
Ben yahu ben. Eski Jazz Lambası. Nick değişikliği oldu sadece.
ab imo pectore - γνῶθι σεαυτόν
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Rukia, prenses serenity
@jazz lambası,
Herhangi bi' şey üzerine çok fazla düşünme. Sorunun büyük çoğunluğu buradan kaynaklanıyor. Az çok aynı şeyleri ben de yaşadım. Hala birinin kötü bi' hayat yaşadığını düşünsem ve benim bu duruma bi' yardımım dokunanayacağını bilsem, çok kötü hissediyorum. Mendil satan bi' kızdan mendil almadığım ya da kızı o an alıp kaçsam ona güzel bi' hayat sunamayacağımı bildiğim için saatlerce ağlamışlığım var. Bütün gecem "Neden ben böyle bi' hayata doğmuşum da o öyle bi' hayata doğmuş ki sanki?!" diye düşünmekle geçmişti. Hala daha, dünyada katlanabileceğimden çok daha fazla acı olduğunu düşünüyorum ve bunu bilmek bile içimi burkuyo. Ama dediğim gibi bireysel olarak yapabileceklerimiz sınırlı. Çok güzel sosyal yardım projeleri var ama, biraz olsun işe yaradığını düşünmek iyi hissettiriyor insana.
Neyse. Şu suçluluk hissi üzerine ise de direkt olarak aynı şeyi yaşadığımı söyleyebilirim. Ygs lys zamanı, okumak için kitap seçerken bile "Hangisini okusam daha çok keyif alırım?" yerine "Hangisini okusam bana daha çok şey katar?" mantığı yapışmıştı üzerime. Kafayı yedirtecek kadar boğulduğumu hissettiğim o zamanlarda biri "Ailen bile gözlerini belertmiş gireceğin en iyi üniversiten okuyacağın en iyi bölümden dört yıl sonra kazanacağın en iyi maaşı hesaplıyorken bu şekilde hissetmen anormal değil." demişti. Evet, bu şekilde hissetmek bence de günümüz şartlarında hiç anormal değil. Hiç bilmediğin bi' iş hayatı var önünde neticede. Ama çoğu şey göründüğünden daha basit esasında ve çok düşünmemek gerekiyor. Çünkü bence hayatın özü keyif almak. Keyif almadığın sürece hiçbir şeyin önemi yok. Her şey bi' şekilde halloluyor velhasıl, çok da şeyyapma.
Tam da anlatamadım demek istediklerimi ama neyse...
Herhangi bi' şey üzerine çok fazla düşünme. Sorunun büyük çoğunluğu buradan kaynaklanıyor. Az çok aynı şeyleri ben de yaşadım. Hala birinin kötü bi' hayat yaşadığını düşünsem ve benim bu duruma bi' yardımım dokunanayacağını bilsem, çok kötü hissediyorum. Mendil satan bi' kızdan mendil almadığım ya da kızı o an alıp kaçsam ona güzel bi' hayat sunamayacağımı bildiğim için saatlerce ağlamışlığım var. Bütün gecem "Neden ben böyle bi' hayata doğmuşum da o öyle bi' hayata doğmuş ki sanki?!" diye düşünmekle geçmişti. Hala daha, dünyada katlanabileceğimden çok daha fazla acı olduğunu düşünüyorum ve bunu bilmek bile içimi burkuyo. Ama dediğim gibi bireysel olarak yapabileceklerimiz sınırlı. Çok güzel sosyal yardım projeleri var ama, biraz olsun işe yaradığını düşünmek iyi hissettiriyor insana.
Neyse. Şu suçluluk hissi üzerine ise de direkt olarak aynı şeyi yaşadığımı söyleyebilirim. Ygs lys zamanı, okumak için kitap seçerken bile "Hangisini okusam daha çok keyif alırım?" yerine "Hangisini okusam bana daha çok şey katar?" mantığı yapışmıştı üzerime. Kafayı yedirtecek kadar boğulduğumu hissettiğim o zamanlarda biri "Ailen bile gözlerini belertmiş gireceğin en iyi üniversiten okuyacağın en iyi bölümden dört yıl sonra kazanacağın en iyi maaşı hesaplıyorken bu şekilde hissetmen anormal değil." demişti. Evet, bu şekilde hissetmek bence de günümüz şartlarında hiç anormal değil. Hiç bilmediğin bi' iş hayatı var önünde neticede. Ama çoğu şey göründüğünden daha basit esasında ve çok düşünmemek gerekiyor. Çünkü bence hayatın özü keyif almak. Keyif almadığın sürece hiçbir şeyin önemi yok. Her şey bi' şekilde halloluyor velhasıl, çok da şeyyapma.
Tam da anlatamadım demek istediklerimi ama neyse...
müzik, her daim.
Bu mesaja teşekkür edenler (10 kişi): Soul King Brook, Rukia, Kawa No Uta, Trapspringer, Ichimi, Monkey D. Garp, prenses serenity, Gama_Sennin, SanJi, Nekomamushi
@nash oha, kader ortağım! Dghfsd yanlız değilmişim.
Hatta ben bi ara bütün mendillerimi Suriyelilerden alıyordum. Hehehe. Çok saol. ^_^ Bence artık, kantindeki çaycı ablanın neden evlenemediğiyle ilgili yandığı derdi dahi dinlemekten vazgeçmem gerekiyor. ¤-¤
Hatta ben bi ara bütün mendillerimi Suriyelilerden alıyordum. Hehehe. Çok saol. ^_^ Bence artık, kantindeki çaycı ablanın neden evlenemediğiyle ilgili yandığı derdi dahi dinlemekten vazgeçmem gerekiyor. ¤-¤
Ben yahu ben. Eski Jazz Lambası. Nick değişikliği oldu sadece.
ab imo pectore - γνῶθι σεαυτόν
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Desdemona
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Rukia, Santouryuu3
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Desdemona
@jazz lambası
Sınav konusuna kendi hayatımdan örnek vereceğim. İlkokuldan beri bir sürü başarı elde ettim sınıflarımın en iyi öğrencisiydim. Liseye kadar böyleydi (sinir bozucu ama hiç çalışmadan sadece ders dinleyerek), sınıfımı ve okulumu yarışmalarda temsil ettim sınavlarda ve satrançta il derecelerim oldu. İyi bir lise kazandım iyi bir üniversite için. Tabii lise de çalışmamazlığım başıma daha büyük bi dert oldu, hep okuldan kaçardım sınav günleri hüsranlı olurdu biraz ama yine de geçirdim bi şekilde (çok da zorlanmadan). Dersanelere liseden beri karşıydım ailemin isteğiyle gittim(neredeyse bunlara da hiç para ödemedim), bi öğrencinin dersaneye gitmeye ihtiyacı yoktu bence tabii okulu gerekli bilgileri öğretebiliyorsa ama çevremdeki insanlardan okul hayatının böyle olduğunu anladım. Bişeyler yapmak için hep ek dersler kurslar sertifikalar vs. bunaltıcı bir düzen vardı. Lise sonda dersane okul ve çalışmama bunalımına girdim, herkes yarış atının ayakları kanlar içerisinde kalıncaya kadar misali sorular soruyor testler çözüyordu ama bunlar gerçekten bana göre değildi. Dersaneyi en çok lise sonda ektim. Yurt odamda arkadaşlarım da artık evlerine gidince tek başıma kalarak iyice sersemleştim iyi bir üniversiteyi kazanamama acısı başladı. Gerçekten delirmiş gibi videolarım hareketlerim vardı tek başıma yaptığım. Sınav günü de hastalandım gecesinden, yapabileceğimden daha azını yapabildim ve beklediğimden daha düşük geldi puanım. Yine de iyi bir üniversiteyi kazanabildim (ytü) ve şimdi dönüp bakıyorum 6 yıldır mezun olamadım okulu sevmememden ve en önemlisi dertlerimden dolayı, 18 yıldır okuyorum ana okulu sayarsam 20 yıldır okuyorum da... Ne için? İyi bir hayat maaşı yüksek bir iş için mi? İyi bir hayat nedir ki çok para mı? Hayır değil. Marangoz, sıcak demirci ya da sporcu olsaydım 15 yaşından beri daha mutlu bir hayatım olurdu bence. Makinelerle aletlerle uğraşmayı seviyorum çünkü. O yüzden ben bu düzenden nefret ediyorum. Dünyanın düzeninden daha da çok nefret ediyorum. Gerçekten insanların neredeyse hepsi hiçbir şey bilmiyor bomboş işlerle uğraşıyor/uz. 60 yıl yaşayacağımı varsaysam, ilk 15 yılı bir kenara atsam, geriye kalan 45 yılın 15ini uykuya saysam, hepi topu 30 yıllık bir farkındalıkta olacağım. Bu 30unda 10unu okumaya verirsem, geriye 20 yıl kalıyor. Hayatımın son 15 yılında daha inaktif, gençlik ateşinin ve bedensel faaliyetlerin azalacağını düşünürsem tabii o formunda başka keyifleri vardır ama 45ime kadar (45 - 15 yıl ufaklık, 10 yıl okul ve 5 yıl uyku desem) 10 yıl yaşayacağım. Bi de hiç sorunsuz hayatmış gibi, saçma sapan paralı meslekler için saçma sapan sınavlara can sıktığımı düşürsem geriye ne kalıyor? Geçti gitti işte o sınav dönemleri, bir de üstüne sevemeyeceğim, başkasının emrinde çalışacağım, her gün trafiğini bilimum bir sürü sıkıntısını çekeceğim mutlu olamayacağım hayatı neden seçeyim. Niye seçiyoruz. Anlamıyorum. Ve bir de hayatımda o kadar aksilik var ki, buna rağmen içimde sevgiden başka bir şey yok, neşe'nin anlattığı olayı ben de yaşadım daha önce, iki küçük kızı yağmurda görüp hıçkıra hıçkıra ağladım yatağımda kız gibi. Yerine dolduracak başka duygularım yok, insanların gerçekten boş olmaları beni rahatsız etse de, dünyadaki bitmek bilmeyen acı ve ızdırap beni kendi sorunummuş gibi üzse de (her an her saniye değil tabii) yaşıyoruz işte. Bir şeyler yapmak gerekiyor. Doğal bir güzellik içinde, kendi işimi yaparak, çevremdekilere yardım ederek yaşamak istedim hep (her insan çevresine yardım etse kimse muzdarip olmaz)
Sınav konusuna kendi hayatımdan örnek vereceğim. İlkokuldan beri bir sürü başarı elde ettim sınıflarımın en iyi öğrencisiydim. Liseye kadar böyleydi (sinir bozucu ama hiç çalışmadan sadece ders dinleyerek), sınıfımı ve okulumu yarışmalarda temsil ettim sınavlarda ve satrançta il derecelerim oldu. İyi bir lise kazandım iyi bir üniversite için. Tabii lise de çalışmamazlığım başıma daha büyük bi dert oldu, hep okuldan kaçardım sınav günleri hüsranlı olurdu biraz ama yine de geçirdim bi şekilde (çok da zorlanmadan). Dersanelere liseden beri karşıydım ailemin isteğiyle gittim(neredeyse bunlara da hiç para ödemedim), bi öğrencinin dersaneye gitmeye ihtiyacı yoktu bence tabii okulu gerekli bilgileri öğretebiliyorsa ama çevremdeki insanlardan okul hayatının böyle olduğunu anladım. Bişeyler yapmak için hep ek dersler kurslar sertifikalar vs. bunaltıcı bir düzen vardı. Lise sonda dersane okul ve çalışmama bunalımına girdim, herkes yarış atının ayakları kanlar içerisinde kalıncaya kadar misali sorular soruyor testler çözüyordu ama bunlar gerçekten bana göre değildi. Dersaneyi en çok lise sonda ektim. Yurt odamda arkadaşlarım da artık evlerine gidince tek başıma kalarak iyice sersemleştim iyi bir üniversiteyi kazanamama acısı başladı. Gerçekten delirmiş gibi videolarım hareketlerim vardı tek başıma yaptığım. Sınav günü de hastalandım gecesinden, yapabileceğimden daha azını yapabildim ve beklediğimden daha düşük geldi puanım. Yine de iyi bir üniversiteyi kazanabildim (ytü) ve şimdi dönüp bakıyorum 6 yıldır mezun olamadım okulu sevmememden ve en önemlisi dertlerimden dolayı, 18 yıldır okuyorum ana okulu sayarsam 20 yıldır okuyorum da... Ne için? İyi bir hayat maaşı yüksek bir iş için mi? İyi bir hayat nedir ki çok para mı? Hayır değil. Marangoz, sıcak demirci ya da sporcu olsaydım 15 yaşından beri daha mutlu bir hayatım olurdu bence. Makinelerle aletlerle uğraşmayı seviyorum çünkü. O yüzden ben bu düzenden nefret ediyorum. Dünyanın düzeninden daha da çok nefret ediyorum. Gerçekten insanların neredeyse hepsi hiçbir şey bilmiyor bomboş işlerle uğraşıyor/uz. 60 yıl yaşayacağımı varsaysam, ilk 15 yılı bir kenara atsam, geriye kalan 45 yılın 15ini uykuya saysam, hepi topu 30 yıllık bir farkındalıkta olacağım. Bu 30unda 10unu okumaya verirsem, geriye 20 yıl kalıyor. Hayatımın son 15 yılında daha inaktif, gençlik ateşinin ve bedensel faaliyetlerin azalacağını düşünürsem tabii o formunda başka keyifleri vardır ama 45ime kadar (45 - 15 yıl ufaklık, 10 yıl okul ve 5 yıl uyku desem) 10 yıl yaşayacağım. Bi de hiç sorunsuz hayatmış gibi, saçma sapan paralı meslekler için saçma sapan sınavlara can sıktığımı düşürsem geriye ne kalıyor? Geçti gitti işte o sınav dönemleri, bir de üstüne sevemeyeceğim, başkasının emrinde çalışacağım, her gün trafiğini bilimum bir sürü sıkıntısını çekeceğim mutlu olamayacağım hayatı neden seçeyim. Niye seçiyoruz. Anlamıyorum. Ve bir de hayatımda o kadar aksilik var ki, buna rağmen içimde sevgiden başka bir şey yok, neşe'nin anlattığı olayı ben de yaşadım daha önce, iki küçük kızı yağmurda görüp hıçkıra hıçkıra ağladım yatağımda kız gibi. Yerine dolduracak başka duygularım yok, insanların gerçekten boş olmaları beni rahatsız etse de, dünyadaki bitmek bilmeyen acı ve ızdırap beni kendi sorunummuş gibi üzse de (her an her saniye değil tabii) yaşıyoruz işte. Bir şeyler yapmak gerekiyor. Doğal bir güzellik içinde, kendi işimi yaparak, çevremdekilere yardım ederek yaşamak istedim hep (her insan çevresine yardım etse kimse muzdarip olmaz)
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (10 kişi): LiGht'ray, Soul King Brook, Rukia, saim, Kawa No Uta, Faust13, Nekomamushi, Ichimi, prenses serenity, Desdemona
637. sayfa (Toplam 775 sayfa) [ 7741 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |