İtirafım Var! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 59, 60, 61 ... 67, 68, 69, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (5 kişi): Shinigami Rem, LiGht'ray, Desdemona, prenses serenity, Ichimi
Şimdi itiraf edeceğim şey aile bireylerim arasında adımın "Duygusuz" "Taş kalpli" gibi negatif lakaplara dönmesine neden olmuştur. Bence bu çok yargılamadır çünkü o an en iyi hislerimle yardım etmeye çalışmıştım.
2 yıl önce annem banyoyu temizlerken ayağı kayıp yere düşünce başının arkasını çarptı. Sonra biz yanına gittiğimizde önce boş boş baktı sonra "Hatırlamıyorum..." diyip ağlamaya başladı. Sonra kardeşim yanına çömüp o da ağlamaya başladı. Fark ettik ki o gün babamın şehirdışına gittiğini hatırlamıyordu ve "Babanızı çağırın" diyordu. Hatta dün akşam yemeğine dayımın geldiğini bile hatırlamıyordu.
Şimdi bir ara yazıyım ben belki bu forumda ara ara coşkulu mutlu kafası bir karış havada falan gibi görünüp K-On daki Yui gibi bir profil çizmiş olabilirim. Çünkü buraya beynimden geçenleri yazıyorum ve Yui de beynimin profili.
Ama dışardan sadece ve sadece pokerface'imdir. Hani Gintoki içinden çığlıklar atarken dışardan klasik Gin bakışları atar ya... Onun gibi
Heri dönersek hemen anneme yardım etmek isteğiyle hafız kaybının ne kadar eskiye dayandığını bulmak istedim ve 1 yaşındaki kardeşimi getirip anneme gösterdim ve "Bunu hatırlıyor musun?" diye sordum...
Sonra ne oldu annem hafızasını geri kazandı bunu herkese anlatıp anlatıp bana pis bakışlar fırlatıp yukarıda belirttiğim lakapları mırıldanıyor. Ben sana ne yaptım anne? Bana bunu mu reva gördün? Teşekkürler anne! Çok teşekkürler!
Dün akşam aklıma geldi de yazayım dedim.
2 yıl önce annem banyoyu temizlerken ayağı kayıp yere düşünce başının arkasını çarptı. Sonra biz yanına gittiğimizde önce boş boş baktı sonra "Hatırlamıyorum..." diyip ağlamaya başladı. Sonra kardeşim yanına çömüp o da ağlamaya başladı. Fark ettik ki o gün babamın şehirdışına gittiğini hatırlamıyordu ve "Babanızı çağırın" diyordu. Hatta dün akşam yemeğine dayımın geldiğini bile hatırlamıyordu.
Şimdi bir ara yazıyım ben belki bu forumda ara ara coşkulu mutlu kafası bir karış havada falan gibi görünüp K-On daki Yui gibi bir profil çizmiş olabilirim. Çünkü buraya beynimden geçenleri yazıyorum ve Yui de beynimin profili.
Ama dışardan sadece ve sadece pokerface'imdir. Hani Gintoki içinden çığlıklar atarken dışardan klasik Gin bakışları atar ya... Onun gibi
Heri dönersek hemen anneme yardım etmek isteğiyle hafız kaybının ne kadar eskiye dayandığını bulmak istedim ve 1 yaşındaki kardeşimi getirip anneme gösterdim ve "Bunu hatırlıyor musun?" diye sordum...
Sonra ne oldu annem hafızasını geri kazandı bunu herkese anlatıp anlatıp bana pis bakışlar fırlatıp yukarıda belirttiğim lakapları mırıldanıyor. Ben sana ne yaptım anne? Bana bunu mu reva gördün? Teşekkürler anne! Çok teşekkürler!
Dün akşam aklıma geldi de yazayım dedim.
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): prenses serenity, Trapspringer, Rukia
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Nekomamushi
Şimdi, insanlar hakkındaki yargılarım çok sağlam ve güvenilir değil, diyerekten bu itirafa başlayalım.
En çarpıcı örneğim, en son düğününde görüştüğümüz bir arkadaşı düğününden birkaç ay sonra kız kıza bir iftar sofrasına davet etmiştik, ben evliliğin arkadaşa yaradığını düşünüp ne kadar da mutlu demiştim arkasından da (arkadaş erken ayrılmıştı yanımızdan) diğer iki arkadaşım "Ne münasebet, kız resmen mutsuz!" demişlerdi. Çok geçmeden arkadaşın eşiyle ve eşinin ailesiyle ciddi problemleri olduğunu duymuştuk. Tabii ben şok ben wefad (çarpılmasam bari)
Bana şok geçirten şey, arkadaşımın yüz ifadesini ya da ruh halini hiç ama hiç okuyamamış olmamdı.
Bu yakın zamanda bir kez daha oldu.
Biz okulda dört arkadaştık. Sonra sayımız beşe çıktı. O da biraz benden ötürü oldu. Benim öğrencilik yıllarımdan bir arkadaş, bizim okula atandı. Birbirimizi hatırlayınca kızcağız tabii o tanıdık yokluğunda denizde yılana sarılır gibi bana sarıldı. Ve benim vasıtamla grubumuza da girmiş oldu. Bizim kız biraz değişik. Sıcak bir aile ortamında büyüyememiş ne yazık ki. Bu durumun kızdaki etkisini insan bariz bir şekilde hissediyor. Hep kendi ayakları üstünde durmak zorunda kalmış, evliliği filan hep mantık üzerine inşa edilmiş, hesabı kitabı önemseyen, biraz da huysuz bir tip. Yani kaç defa beraber çeşitli ortamlarda bulunduk ve kaç defa kavganın ucundan geçtik onunlayken, ben ki gerçekten damarıma basılmadıkça ufak tefek şeyleri görmezden gelip "insanların ağız kokusunu mu çekicem, amaaan, boş ver, bir daha nerden görcem bunları?" diyerekten kavgadan kaçan insanım, bu arkadaş yanımdayken kendimi bir şekilde insanlarla tartışırken buluyorum hep. Mıknatıs gibi kendine çekiyor bu arkadaş bazı şeyleri.
Neyse, işte, bizim grup dağıldı çünkü biz ilk dörtlü başka okullara tayin olduk. Bu arkadaş eski okulumuzda tek kaldı. Hâlâ görüşüyorum kendisiyle. En sık da ben görüşüyorum. Diğerleriyle diyaloğu benim sayemde sağlamıştı ama ben aradan çekilince eskisi gibi iletişim kurmaz olmuşlar.
Farkındayım tabii ki ama önemsemiyorum, arada küslük filan yok nasılsa diye.
Biz orijinal dörtlü, dördümüzün ortak bir arkadaşıyla, yani bir nevi the original "beşinci" ile bir buluşma tertipledik, bu arkadaşı çağırmadık çünkü bizim beşinciyi kendisi tanımıyor.
Tabii söz döndü dolaştı bizim eski okuldaki huysuz arkadaşa geldi.
Ben kızla sık sık görüştüğüm için, bizim eski okula da (aynı mahallede olmamız sebebiyle) sık sık uğradığım için bizim kızın bizsiz ortamda nasıl idare ettiğine dair kafamda belli bir imaj vardı. İyi idare ediyor, dedim bizim kızlara, müdür yardımcılarıyla filan arası da iyi, odak noktası olmuş öğretmenler odasında, herkes seviyor bizim kızı.
Arkadaşlardan biri atıldı "Saçmalama kız, herkes gıcık oluyor bizim kıza!" demez mi? Ve bizim kızın kendi kulaklarına çalındığı kadarıyla kirli çamaşırlarını ortaya döküverdiler.
Bu sefer ben şok ben wefad olmadım. Kendime güvenim yoktu zaten insan tahlil etme konusunda. Bir de duyduğum şeylerin aslında bildiğim ama görmezden geldiğim şeyler olduğunu fark ettim. Yani bizim kızın neler çevirdiğini anlıyor ama bir tür koruma içgüdüsü ile anlamıyormuş gibi davranıyordum.
Netice? Kızcağızdan buz gibi soğuyuverdim.
Manidar bir zamanlama ile kızcağız da benimle iletişimi kesti. Çünkü ben feyse foto koymayalım dediğim halde bizim bu buluşma fotolarımızı diğer kızlar feyse koydular ve bizim "onsuz" da buluştuğumuz ortaya çıkmış oldu. O da bana kızdı ya da ben öyle algıladım.
Bakalım, üç haftadır karşılaşmıyoruz, salı günü yine karşılaşacağız, bana tavrı nasıl olacak, merak içindeyim.
Bu da böyle saçma bir itirafımdı
En çarpıcı örneğim, en son düğününde görüştüğümüz bir arkadaşı düğününden birkaç ay sonra kız kıza bir iftar sofrasına davet etmiştik, ben evliliğin arkadaşa yaradığını düşünüp ne kadar da mutlu demiştim arkasından da (arkadaş erken ayrılmıştı yanımızdan) diğer iki arkadaşım "Ne münasebet, kız resmen mutsuz!" demişlerdi. Çok geçmeden arkadaşın eşiyle ve eşinin ailesiyle ciddi problemleri olduğunu duymuştuk. Tabii ben şok ben wefad (çarpılmasam bari)
Bana şok geçirten şey, arkadaşımın yüz ifadesini ya da ruh halini hiç ama hiç okuyamamış olmamdı.
Bu yakın zamanda bir kez daha oldu.
Biz okulda dört arkadaştık. Sonra sayımız beşe çıktı. O da biraz benden ötürü oldu. Benim öğrencilik yıllarımdan bir arkadaş, bizim okula atandı. Birbirimizi hatırlayınca kızcağız tabii o tanıdık yokluğunda denizde yılana sarılır gibi bana sarıldı. Ve benim vasıtamla grubumuza da girmiş oldu. Bizim kız biraz değişik. Sıcak bir aile ortamında büyüyememiş ne yazık ki. Bu durumun kızdaki etkisini insan bariz bir şekilde hissediyor. Hep kendi ayakları üstünde durmak zorunda kalmış, evliliği filan hep mantık üzerine inşa edilmiş, hesabı kitabı önemseyen, biraz da huysuz bir tip. Yani kaç defa beraber çeşitli ortamlarda bulunduk ve kaç defa kavganın ucundan geçtik onunlayken, ben ki gerçekten damarıma basılmadıkça ufak tefek şeyleri görmezden gelip "insanların ağız kokusunu mu çekicem, amaaan, boş ver, bir daha nerden görcem bunları?" diyerekten kavgadan kaçan insanım, bu arkadaş yanımdayken kendimi bir şekilde insanlarla tartışırken buluyorum hep. Mıknatıs gibi kendine çekiyor bu arkadaş bazı şeyleri.
Neyse, işte, bizim grup dağıldı çünkü biz ilk dörtlü başka okullara tayin olduk. Bu arkadaş eski okulumuzda tek kaldı. Hâlâ görüşüyorum kendisiyle. En sık da ben görüşüyorum. Diğerleriyle diyaloğu benim sayemde sağlamıştı ama ben aradan çekilince eskisi gibi iletişim kurmaz olmuşlar.
Farkındayım tabii ki ama önemsemiyorum, arada küslük filan yok nasılsa diye.
Biz orijinal dörtlü, dördümüzün ortak bir arkadaşıyla, yani bir nevi the original "beşinci" ile bir buluşma tertipledik, bu arkadaşı çağırmadık çünkü bizim beşinciyi kendisi tanımıyor.
Tabii söz döndü dolaştı bizim eski okuldaki huysuz arkadaşa geldi.
Ben kızla sık sık görüştüğüm için, bizim eski okula da (aynı mahallede olmamız sebebiyle) sık sık uğradığım için bizim kızın bizsiz ortamda nasıl idare ettiğine dair kafamda belli bir imaj vardı. İyi idare ediyor, dedim bizim kızlara, müdür yardımcılarıyla filan arası da iyi, odak noktası olmuş öğretmenler odasında, herkes seviyor bizim kızı.
Arkadaşlardan biri atıldı "Saçmalama kız, herkes gıcık oluyor bizim kıza!" demez mi? Ve bizim kızın kendi kulaklarına çalındığı kadarıyla kirli çamaşırlarını ortaya döküverdiler.
Bu sefer ben şok ben wefad olmadım. Kendime güvenim yoktu zaten insan tahlil etme konusunda. Bir de duyduğum şeylerin aslında bildiğim ama görmezden geldiğim şeyler olduğunu fark ettim. Yani bizim kızın neler çevirdiğini anlıyor ama bir tür koruma içgüdüsü ile anlamıyormuş gibi davranıyordum.
Netice? Kızcağızdan buz gibi soğuyuverdim.
Manidar bir zamanlama ile kızcağız da benimle iletişimi kesti. Çünkü ben feyse foto koymayalım dediğim halde bizim bu buluşma fotolarımızı diğer kızlar feyse koydular ve bizim "onsuz" da buluştuğumuz ortaya çıkmış oldu. O da bana kızdı ya da ben öyle algıladım.
Bakalım, üç haftadır karşılaşmıyoruz, salı günü yine karşılaşacağız, bana tavrı nasıl olacak, merak içindeyim.
Bu da böyle saçma bir itirafımdı
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): prenses serenity
itirafım var.
çok önemli dibi değil aslında sorun ama, üst üste binince yıllar yılı sıkıntı oluyor. şimdi benim ingilizce ikinci ana dil gibi, gayet güveniyorum kendime. ama gel gelelim hoca sayesinde ikidir kalıyorum. bu gün de dedim ki hocam derse diğer grupla gireyim de yine devamsızlıktan kalmayayım.(devam yaptığım halde kalıyorum gerçi de neyse.) adam ne dese beğenirsini? "bana ne? sen kendin kalıyorsun dersten ben kimseyi bırakmıyorum boşuna" demesin mi? lan arkadaşım çatır çatır harç almayı biliyorsunuz ama! gözüm kapalı geçeceğim dersten herifin keyfi yüzünden kalıyorum.
gelelim itiraf kısmına. arkadaşım acayip sinirliyim. İHA/İYA inşa edip falan bölümü havaya uçurmak istiyorum. sinir stresten ciğerim soldu günde 2 paket sigara içiyorum nerdeyse. bir değil iki değil. bu hocaların nazını çekmek mi zorundayız? ille yüz verince tepemize mi çıkmaları gerekiyor? nedir bu afra tafralar? torpille bokla püsürle akademisyen olan, bir tane makalesi olmayan dandik hocaların bizi insan saymaz tavırları yüzünden hayattan soğudum artık. ağır öfke nöbeti geçirmeye çok yakın hissediyorum kendimi yani.
zaten elin memleketinde şey gibi bir başıma takılıyorum, ders yükü oldu 35 saat anasını satayım. içki sigara kahve üçlüsüne sardım iyice. şaka maka insanitye doğru gidiyoruz ama.. hadi hayırlısı.
lan oldu da akademisyen oldum, bir tane öğrenciye hakaret edersem, bir tanesini insan yerine koymuyormuş davranırsam lütfen forum ahalisinden birisi (tercihen pirensez serenity veya öğretmen bir arkadaş) beni bulup; vernikli, kalın bir sopayla ağzıma ağzıma vursun lütfen.
çok önemli dibi değil aslında sorun ama, üst üste binince yıllar yılı sıkıntı oluyor. şimdi benim ingilizce ikinci ana dil gibi, gayet güveniyorum kendime. ama gel gelelim hoca sayesinde ikidir kalıyorum. bu gün de dedim ki hocam derse diğer grupla gireyim de yine devamsızlıktan kalmayayım.(devam yaptığım halde kalıyorum gerçi de neyse.) adam ne dese beğenirsini? "bana ne? sen kendin kalıyorsun dersten ben kimseyi bırakmıyorum boşuna" demesin mi? lan arkadaşım çatır çatır harç almayı biliyorsunuz ama! gözüm kapalı geçeceğim dersten herifin keyfi yüzünden kalıyorum.
gelelim itiraf kısmına. arkadaşım acayip sinirliyim. İHA/İYA inşa edip falan bölümü havaya uçurmak istiyorum. sinir stresten ciğerim soldu günde 2 paket sigara içiyorum nerdeyse. bir değil iki değil. bu hocaların nazını çekmek mi zorundayız? ille yüz verince tepemize mi çıkmaları gerekiyor? nedir bu afra tafralar? torpille bokla püsürle akademisyen olan, bir tane makalesi olmayan dandik hocaların bizi insan saymaz tavırları yüzünden hayattan soğudum artık. ağır öfke nöbeti geçirmeye çok yakın hissediyorum kendimi yani.
zaten elin memleketinde şey gibi bir başıma takılıyorum, ders yükü oldu 35 saat anasını satayım. içki sigara kahve üçlüsüne sardım iyice. şaka maka insanitye doğru gidiyoruz ama.. hadi hayırlısı.
lan oldu da akademisyen oldum, bir tane öğrenciye hakaret edersem, bir tanesini insan yerine koymuyormuş davranırsam lütfen forum ahalisinden birisi (tercihen pirensez serenity veya öğretmen bir arkadaş) beni bulup; vernikli, kalın bir sopayla ağzıma ağzıma vursun lütfen.
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Pyskhe, prenses serenity, Nekomamushi
Bugün ne ders, ne dershane vardı. Sabahtan beri pinekliyorum, hiç bişey çalışamadım ve sırtımla bacaklarımda olmak üzere sürekli bir ağrı-sızı var. Gafayı yiyem. ÇALIŞMADIM. BUGÜN HİÇ ÇALIŞMADIM. HÜÖFF.
Ben yahu ben. Eski Jazz Lambası. Nick değişikliği oldu sadece.
ab imo pectore - γνῶθι σεαυτόν
@t1ber1um
Öncelikle geçmiş olsun ; devamında; o kadar eminsen bence IELTS'e gir, sonucun 6(5.5 de oluyor galiba) üzerindeyse YÖK'e ya da eğer üniversitenin öğrenci işleri iyi ise direkt kendi öğrenci işlerine verip muaf olabilirsin. Eminsen kısmını özellikle vurguluyorum çünkü hem 2 gün sabahın köründe koşturman gerekiyor hem de 400 küsür lira ödüyorsun. Yine de tabii bunları çekeceğine 2 gün acı çekersin
Makalesiz hocalar kısmına da sonuna kadar katılıyorum, benden düşük rankı olan "çakma Türkiye Profesörleri"nden az çekmedim; hele bir de bölüm iktisat olunca AKP'liden geçilmeyen fakültelerde saçma sapan argümanlarla AKP politikalarını savunan akademisyen bozmalarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Kendi blogundaki yazıları "paper" diye cv'sine koyan profesörler gördüm Bu konuda da sana kolaylıklar diliyorum.
Öte yandan bu sistemin öğrencisi de dandik. "Hocam kesin 90 bekliyordum" diyen herkesin kağıdına bakınca hocalar da artık sinir stres oluyor. Ben bizzat kağıt kontrol edecek diye kendi paper deadline'sini kaçıran asistanlar, hocalar biliyorum. Üstelik çoğu zaman bu kağıtlarda değişme de olmuyor.
Genelde ama sistem zaten şu şekilde işliyor:
1)Hoca iyi, dersini iyi veriyor ama öğrenci önceki senelerde 0 altyapı ile geldiği için dersten ya kalıyor ya ucu ucuna geçiyor.
2)Hoca kötü, dersten haberi yok, son okuduğu alanı ile ilgili kitap kendi mezuniyet zamanında, makale okumuyor, derste ezbere kasıntı bir soru sorup herkese 50 veriyor.
Öncelikle geçmiş olsun ; devamında; o kadar eminsen bence IELTS'e gir, sonucun 6(5.5 de oluyor galiba) üzerindeyse YÖK'e ya da eğer üniversitenin öğrenci işleri iyi ise direkt kendi öğrenci işlerine verip muaf olabilirsin. Eminsen kısmını özellikle vurguluyorum çünkü hem 2 gün sabahın köründe koşturman gerekiyor hem de 400 küsür lira ödüyorsun. Yine de tabii bunları çekeceğine 2 gün acı çekersin
Makalesiz hocalar kısmına da sonuna kadar katılıyorum, benden düşük rankı olan "çakma Türkiye Profesörleri"nden az çekmedim; hele bir de bölüm iktisat olunca AKP'liden geçilmeyen fakültelerde saçma sapan argümanlarla AKP politikalarını savunan akademisyen bozmalarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Kendi blogundaki yazıları "paper" diye cv'sine koyan profesörler gördüm Bu konuda da sana kolaylıklar diliyorum.
Öte yandan bu sistemin öğrencisi de dandik. "Hocam kesin 90 bekliyordum" diyen herkesin kağıdına bakınca hocalar da artık sinir stres oluyor. Ben bizzat kağıt kontrol edecek diye kendi paper deadline'sini kaçıran asistanlar, hocalar biliyorum. Üstelik çoğu zaman bu kağıtlarda değişme de olmuyor.
Genelde ama sistem zaten şu şekilde işliyor:
1)Hoca iyi, dersini iyi veriyor ama öğrenci önceki senelerde 0 altyapı ile geldiği için dersten ya kalıyor ya ucu ucuna geçiyor.
2)Hoca kötü, dersten haberi yok, son okuduğu alanı ile ilgili kitap kendi mezuniyet zamanında, makale okumuyor, derste ezbere kasıntı bir soru sorup herkese 50 veriyor.
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): t1ber1um, prenses serenity
Faust13 yazmış:
yav hocam ben zaten hazırlıktan falan muafında mesleki ingilizce derlerinden muaf olunmuyo bildiğim kdarıyla.. zaten 180 ortalama sınırına 1.79 la takıldım geçen dönem. çok ciddiyim sinire streese kestim iyice.
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam
60. sayfa (Toplam 69 sayfa) [ 682 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |