İtirafım Var! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 61, 62, 63 ... 67, 68, 69, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): LiGht'ray, SanJi, Ichimi
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Nami, prenses serenity, Ichimi
İtiraf ediyorum, Yüzüklerin Efendisi'ni daha yeni izliyorum. Yani, çok çocukken sinemasına götürülmüşüm ama paso uyuduğum için hiç bi detayı hatırlamıyordum.
Ki annemle babam da bunca senelik LOTR hayranıydılar.
Neyse. Bu gece de son bölümü izliycem.
Edit: Hobbit'leri daha öncesinden izlediğim için bayaa kronolojik gitmiş gibi oldum.
Ki annemle babam da bunca senelik LOTR hayranıydılar.
Neyse. Bu gece de son bölümü izliycem.
Edit: Hobbit'leri daha öncesinden izlediğim için bayaa kronolojik gitmiş gibi oldum.
Ben yahu ben. Eski Jazz Lambası. Nick değişikliği oldu sadece.
ab imo pectore - γνῶθι σεαυτόν
Ben de henüz Yüzüklerin Efendisi'ni baştan sona izlemedim. Star Wars'u da izlemedim. GoT da izlemiyorum ve muhtemelen hiç izlemeyeceğim. Fantastik edebiyatı ve sinemayı sevmiyorum.
Neyse başka bir mesele için geldim buraya. Çiğli aktarma merkezinden geçen bütün Bostanlı arabaları kaldırılmış. Ben bunu bilmeden Çiğli aktarmaya geldim. Durakların yeri değişmiş, bir süre nerede bekleyeceğimi bulamadım, dolandım, durdum. Sonra buradan Bostanlı'ya kalkan tek bir araba kaldığını öğrendim. 8.05'te imiş araba, ben 7:45'te oradaydım. Başladım beklemeye. Araba gelmedi. Bir amca vardı benimle bekleyen, gitti sordu, yok yollar tıkalıymış, polislik durumlar olmuş, araba gelecekmiş ama gecikmiş. Saat 8.20. Ben de dedim ki banliyö treniyle bir durak sonra Mavişehir var, oradan Bostanlı'ya giden arabalara bineyim. Çünkü 8.35 arabası da aynı mantıkla gecikir diye düşündüm. İstasyona girdim. Baktım, beklediğim araba geldi, benim az önce durduğum durağa girdi. İstasyondan çıktım, 8.35 arabasıdır, daha kalkmasına 10 dk var diye, yetişirim diye yürüyorum. Ben karşıya geçene kadar 8.35 arabası sandığım araba duraktaki tek yolcusunu aldı gitti. Ben arkasından bakakaldım. Sonra baktım, beni Mavişehir'e götürecek banliyö treni de aldı başını gitti ben istasyonun dışındayken. Moralim o kadar bozuldu ki kös kös evime döndüm.
Peki ben neden yana yakıla Bostanlı'ya gitmeye uğraşıyordum? Arkadaşlarımla iftar yapmaya. Yapamadan döndüm.
Dipçe: Taksi param yoktu, cüzdanımdaki para yemek için yeterliydi ama taksiye binersem muhtemelen yetmeyecekti. Etrafta bankamatik de yoktu.
Sonuç: Her şeyden nefret ediyorum. Ama en çok hâlâ tek başıma araba kullanmaya cesaret edemediğim için kendimden nefret ediyorum.
Neyse başka bir mesele için geldim buraya. Çiğli aktarma merkezinden geçen bütün Bostanlı arabaları kaldırılmış. Ben bunu bilmeden Çiğli aktarmaya geldim. Durakların yeri değişmiş, bir süre nerede bekleyeceğimi bulamadım, dolandım, durdum. Sonra buradan Bostanlı'ya kalkan tek bir araba kaldığını öğrendim. 8.05'te imiş araba, ben 7:45'te oradaydım. Başladım beklemeye. Araba gelmedi. Bir amca vardı benimle bekleyen, gitti sordu, yok yollar tıkalıymış, polislik durumlar olmuş, araba gelecekmiş ama gecikmiş. Saat 8.20. Ben de dedim ki banliyö treniyle bir durak sonra Mavişehir var, oradan Bostanlı'ya giden arabalara bineyim. Çünkü 8.35 arabası da aynı mantıkla gecikir diye düşündüm. İstasyona girdim. Baktım, beklediğim araba geldi, benim az önce durduğum durağa girdi. İstasyondan çıktım, 8.35 arabasıdır, daha kalkmasına 10 dk var diye, yetişirim diye yürüyorum. Ben karşıya geçene kadar 8.35 arabası sandığım araba duraktaki tek yolcusunu aldı gitti. Ben arkasından bakakaldım. Sonra baktım, beni Mavişehir'e götürecek banliyö treni de aldı başını gitti ben istasyonun dışındayken. Moralim o kadar bozuldu ki kös kös evime döndüm.
Peki ben neden yana yakıla Bostanlı'ya gitmeye uğraşıyordum? Arkadaşlarımla iftar yapmaya. Yapamadan döndüm.
Dipçe: Taksi param yoktu, cüzdanımdaki para yemek için yeterliydi ama taksiye binersem muhtemelen yetmeyecekti. Etrafta bankamatik de yoktu.
Sonuç: Her şeyden nefret ediyorum. Ama en çok hâlâ tek başıma araba kullanmaya cesaret edemediğim için kendimden nefret ediyorum.
Bu mesaja teşekkür edenler (5 kişi): Narowi, prenses serenity, Rukia, Hilda, Nekomamushi
Evet, bir itirafla daha karşınızdayım. Foruma blog hatta yer yer günlük muamelesi çekiyorum yahu. Yazık.
Arkadaşlarım aşk meşk işlerine 4. - 5. sınıftan başladılar. Lise boyunca çıkanlar, koklaşanlar, bakışanlar arasında kaldım. İlgimi çekmedi. Biraz da ailemden çekindim. Hatta başka önceliklerim vardı. Tam herkes ÖSS'ye hazırlanmak için sevgililerini terk ettiğinde yani lise sonda ben lise hayatımda ilk defa aşık oldum. Sınıfım değişmişti, aslında çocuğu 6 senedir tanıyordum ama uzaktan, ismen tanıyordum. Aynı sınıfa düştüğümüzün ilk günü aşık oldum çocuğa. Tabii ki platonikti. Açılmayı hiç düşünmedim. Çıkmak falan hikaye zaten, hayalini bile kurmadım. Okulun en şişman kızıydım ve kendime güvenim sıfırdı. (Aradan geçen 11 yıl pek bir şey değiştirmedi yani) Onun da yıllardır hoşlanıp açılamadığı biri varmış zaten. Ama kibardı. Nazikti. Eğlenceliydi. Daima gülümserdi. Çok güzel taklit yapardı. Okulca taptığımız bir coğrafyacımız vardı, onu taklit ederken sınıf kahkahadan yıkılırdı. Onunla aynı ortamdayken gülmemek, sıkılmak imkansızdı. Yardımseverdi. Yakışıklı değildi, gülümseyince yüzü kırış kırış olurdu. Ben tabii çok acemi bir platonik aşık olarak çok belli etmiştim, yani o ve arkadaş grubu kesin anlamışlardı. Bilmiyorum, belki kapalı kapılar ardında dalga da geçmişlerdir. Ama hiç belli etmedi. Çok güzeldi. Onun gibi birine aşık olmam çok mantıklıydı. Başka türlüsünü düşünemezdim. Yani ben kendimi tanıyorsam, ben kuinşi isem ancak onun gibi birine aşık olabilirdim.
Sonrası komik, o hdp'li bir barış güvercini oldu, ben faşist bir milliyetçi, benden önce davranıp o beni sildi feysten.
Neyse, seneler vardı görmemiştim, geçen en yakın arkadaşı evlendi de toplu bir düğün fotoğrafında gördüm, gene güzel gülümsüyor, kırış kırış.
Tabii geçenlerde dediğim bir ay önce filan.
Demek ki bir ay saklamışım o gülümsemeyi, dün gece rüyamda gördüm. Hayır olsun.
Asker olmuş ama böyle kaputlu maputlu, yakalarını kaldırmış, yüzünü neredeyse örtmüş. Vedalaşıyoruz, ortam tam bir siyah-beyaz II. Dünya Savaşı filminin havasına sahip, kış, puslu, yağmurlu bir tren garı. Ben onu uğurlarken adım gibi biliyorum, dönmeyeceğimi. Onu ölüme, şehadete yolladığımı biliyorum. O, hayatımda görmediğim kadar hüzünlü.
Sonra başka bir rüyaya geçiş yapıp uyandım ama kötü uyandım. Sevmedim dün gece bilinç altımın etkinliklerini. Rüyalar yordu beni, saat 4'te uyandırdı.
Tabii ben üniversitede kendimi iyicene inekliğe ve yemeğe adadığım için iyicene koptum aşk meşk işlerinden, gene aşık olmadım. Yani son aşık olduğum kanlı canlı insanoğlu o idi. Garip bir şekilde de unutmuyorum. Unutmamak da çok üzmüyor beni. Güzel şeyler bunlar, tatlı anılar. Sevmek, aşık olmak çok güzel bir duygu. Şair demiş ya "Ben seviyorsam/Sen bahanesin" Ben aşık halimi çok severim. O da çok tatlı bir bahaneydi.
Umarım kimseye zararı dokunmayan (bunu söylememin kendimce sağlam nedenleri var) mutlu biri olur. Çok mutlu olur. Benim olamadığım kadar olur. Ve bir daha hiç karşılaşmayız.
Yaniii, şair diyor ki, hani orada burada bazen yazıyorsunuz ya kuinşi sen şöyle gıcıksın, böyle bilmemnesin, neden böylesin vs. Benim sağlam nedenlerim var. Kendimi bir beş yıla kadar Türk psikologların eline teslim etmeye yetecek kadar sağlam nedenler.
Peki sizin nedeniniz ne?
Arkadaşlarım aşk meşk işlerine 4. - 5. sınıftan başladılar. Lise boyunca çıkanlar, koklaşanlar, bakışanlar arasında kaldım. İlgimi çekmedi. Biraz da ailemden çekindim. Hatta başka önceliklerim vardı. Tam herkes ÖSS'ye hazırlanmak için sevgililerini terk ettiğinde yani lise sonda ben lise hayatımda ilk defa aşık oldum. Sınıfım değişmişti, aslında çocuğu 6 senedir tanıyordum ama uzaktan, ismen tanıyordum. Aynı sınıfa düştüğümüzün ilk günü aşık oldum çocuğa. Tabii ki platonikti. Açılmayı hiç düşünmedim. Çıkmak falan hikaye zaten, hayalini bile kurmadım. Okulun en şişman kızıydım ve kendime güvenim sıfırdı. (Aradan geçen 11 yıl pek bir şey değiştirmedi yani) Onun da yıllardır hoşlanıp açılamadığı biri varmış zaten. Ama kibardı. Nazikti. Eğlenceliydi. Daima gülümserdi. Çok güzel taklit yapardı. Okulca taptığımız bir coğrafyacımız vardı, onu taklit ederken sınıf kahkahadan yıkılırdı. Onunla aynı ortamdayken gülmemek, sıkılmak imkansızdı. Yardımseverdi. Yakışıklı değildi, gülümseyince yüzü kırış kırış olurdu. Ben tabii çok acemi bir platonik aşık olarak çok belli etmiştim, yani o ve arkadaş grubu kesin anlamışlardı. Bilmiyorum, belki kapalı kapılar ardında dalga da geçmişlerdir. Ama hiç belli etmedi. Çok güzeldi. Onun gibi birine aşık olmam çok mantıklıydı. Başka türlüsünü düşünemezdim. Yani ben kendimi tanıyorsam, ben kuinşi isem ancak onun gibi birine aşık olabilirdim.
Sonrası komik, o hdp'li bir barış güvercini oldu, ben faşist bir milliyetçi, benden önce davranıp o beni sildi feysten.
Neyse, seneler vardı görmemiştim, geçen en yakın arkadaşı evlendi de toplu bir düğün fotoğrafında gördüm, gene güzel gülümsüyor, kırış kırış.
Tabii geçenlerde dediğim bir ay önce filan.
Demek ki bir ay saklamışım o gülümsemeyi, dün gece rüyamda gördüm. Hayır olsun.
Asker olmuş ama böyle kaputlu maputlu, yakalarını kaldırmış, yüzünü neredeyse örtmüş. Vedalaşıyoruz, ortam tam bir siyah-beyaz II. Dünya Savaşı filminin havasına sahip, kış, puslu, yağmurlu bir tren garı. Ben onu uğurlarken adım gibi biliyorum, dönmeyeceğimi. Onu ölüme, şehadete yolladığımı biliyorum. O, hayatımda görmediğim kadar hüzünlü.
Sonra başka bir rüyaya geçiş yapıp uyandım ama kötü uyandım. Sevmedim dün gece bilinç altımın etkinliklerini. Rüyalar yordu beni, saat 4'te uyandırdı.
Tabii ben üniversitede kendimi iyicene inekliğe ve yemeğe adadığım için iyicene koptum aşk meşk işlerinden, gene aşık olmadım. Yani son aşık olduğum kanlı canlı insanoğlu o idi. Garip bir şekilde de unutmuyorum. Unutmamak da çok üzmüyor beni. Güzel şeyler bunlar, tatlı anılar. Sevmek, aşık olmak çok güzel bir duygu. Şair demiş ya "Ben seviyorsam/Sen bahanesin" Ben aşık halimi çok severim. O da çok tatlı bir bahaneydi.
Umarım kimseye zararı dokunmayan (bunu söylememin kendimce sağlam nedenleri var) mutlu biri olur. Çok mutlu olur. Benim olamadığım kadar olur. Ve bir daha hiç karşılaşmayız.
Yaniii, şair diyor ki, hani orada burada bazen yazıyorsunuz ya kuinşi sen şöyle gıcıksın, böyle bilmemnesin, neden böylesin vs. Benim sağlam nedenlerim var. Kendimi bir beş yıla kadar Türk psikologların eline teslim etmeye yetecek kadar sağlam nedenler.
Peki sizin nedeniniz ne?
Bu mesaja teşekkür edenler (5 kişi): Narowi, LiGht'ray, prenses serenity, Trapspringer, Hilda
Quincy-sensei okuyunca yine daldım gittim.
Hocam biliyor musunuz bende bir kere aşık oldum ve kız arkadaşım da şişmandı ama çok güzeldi. Hep utanırdı, yanıma yakışmadığını düşünürdü kilolarından dolayı. Onu ikna etmek için çok uğraşırdım, o gülsün isterdim sadece çünkü gülünce çok daha güzel olurdu. Sabahattin Ali'nin dediği gibi "ben dünyada bu kadar güzel gülen, güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim".
Hikaye platonik olması dışında benziyor aslında. Olmadı, ayrıldık ama hayatımın en güzel 4.5 yılıydı. Hiçbir saniyesinden pişmanlık duymadım. Aslında hâlâ özlüyorum, rüyalarıma giriyor falan ama, aması var işte.
İşin komiği ne biliyor musunux hocam şimdi o ırkçı oldu (arkadaşları sağ olsun) ben de anti ırkçı. Bu daha çok üzmüştü beni ama sanırım hâlâ seviyorum. Gel dese 800 kilometreye bakmadan giderim. Haa o da sildi beni Facebook'tan (bir ortak nokta daha)
Artık kimseye anlatmıyorum olanları, yaşananlara ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyor. O da düşünüyordur belki ama ben onun kadar güçlü olamadım. İçimde yaşıyorum artık her şeyi. O mutlu olsun, hep gülsün. Forumda çok arkadaşın kafasını şişirmişimdir, yine mi yazmış demesinler
Hep senin yüzünden hocam, duygusala bağladım yine
Hocam biliyor musunuz bende bir kere aşık oldum ve kız arkadaşım da şişmandı ama çok güzeldi. Hep utanırdı, yanıma yakışmadığını düşünürdü kilolarından dolayı. Onu ikna etmek için çok uğraşırdım, o gülsün isterdim sadece çünkü gülünce çok daha güzel olurdu. Sabahattin Ali'nin dediği gibi "ben dünyada bu kadar güzel gülen, güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim".
Hikaye platonik olması dışında benziyor aslında. Olmadı, ayrıldık ama hayatımın en güzel 4.5 yılıydı. Hiçbir saniyesinden pişmanlık duymadım. Aslında hâlâ özlüyorum, rüyalarıma giriyor falan ama, aması var işte.
İşin komiği ne biliyor musunux hocam şimdi o ırkçı oldu (arkadaşları sağ olsun) ben de anti ırkçı. Bu daha çok üzmüştü beni ama sanırım hâlâ seviyorum. Gel dese 800 kilometreye bakmadan giderim. Haa o da sildi beni Facebook'tan (bir ortak nokta daha)
Artık kimseye anlatmıyorum olanları, yaşananlara ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyor. O da düşünüyordur belki ama ben onun kadar güçlü olamadım. İçimde yaşıyorum artık her şeyi. O mutlu olsun, hep gülsün. Forumda çok arkadaşın kafasını şişirmişimdir, yine mi yazmış demesinler
Hep senin yüzünden hocam, duygusala bağladım yine
fuatgs
Bu mesaja teşekkür edenler (6 kişi): Narowi, vivi, LiGht'ray, prenses serenity, Trapspringer, kuinşi
Ooo ne itiraflar ne itiraflar ... Ben de bir tane yazayım bari ... Şimdi ben hayatımda ilk kez aşık oldum 1 yil önce ama ben gerçekten çok umursamaz biri olduğumdan neden bu adamı bir türlü aklımdan çıkaramadığımı anlayamıyor ve bu belirsizlik duygusuna nefret duyuyordum...bir türlü kabul etmedim bunun aşk olduğunu ... Bir de gerçekten hayatım da ki en yakın insanları bile nedensizce kendimden uzaklaştırdığım ardından it gibi pişman olup yine de uzak durmaya çalıştığım için özür dilememekte ısrarci olduğum saçma bir dönem yaşıyordum ... Düşünün o kadar gerzek bir insan olmuştum ki en yakın arkadaşımın babsı öldüğünde yanına gitmeyi geçtim bir aramamıştım bile ... niye yaptığımı bilmiyorum ama herkese kötü davranıyor ,ailemle kavga ediyor odaya gidip duvara,tavana boş boş bakarak saatlerce otururdum... bir yandan da dibe batma planımı bozan bu adam vardı okulda ... Tavana baktıgımda boş boş bakamıyordum onu düşünüyordum falan ...nasıl sinirleniyordum bu duruma ... Neyse ben bütün bu geç gelen ergenlik krizini bu dünyada ölümün olduğunu anladığımda atlattım... İnsanlar 20 yaşındaykene de ölebiliyordu ...aşık olmadan, bir insana değer vermeden ôlebilirdim ... Ne saçmalıyordum ki ... İlk olarak ailemle aramı düzelttim ...zaten onlar beni çok sevdikleri için normal beni görünce çok seviniyorlardı ... Sonra en yakın arkadaşımdan utanma pazarı özür diledim... Şu an aramız iyi beni nasıl affettiyse sonra o çocuğa itiraf edeyim dedim ama tabiiki yapamadım ama hoş bir duygu olarak kaldı bana ... Ve niye bunları yaziyorum bilmiyorum sanirim günah cıkarmak gibi bir şey ...
Ama forum 5 dakika sonra ölebilirsiniz ,niye duvara doğru bakasınız ki pencereyi açıp dünyaya bakın ...
Ama forum 5 dakika sonra ölebilirsiniz ,niye duvara doğru bakasınız ki pencereyi açıp dünyaya bakın ...
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Rukia
Ooo en sevdigim konu ben de itirata bulunayim
Yemek yapmayi ve yemeyi seven biri olarak son 2 haftadir sadece siviyla beslenen biri olarak cok uzgunum. Hastanelerden hastaneye dolastim, hala bir sey bulamadilar, neyse sonuc olarak 2 gunde bir ogun besleniyorum boyle berbat bisi. Zaten yemek yiyemiyorum, sonra salak bir akraba gelip bana SEN KILOLUSUN ANCA YE ANCA YE(goren de 70 kiloyum sanar), turlu turlu asagilamalar filan. Olm keske yiyebilsem ya ahdhavsbdmsf. Neyse bu salak gitti hastaligimi bile bile asagilamalarini abartti cunku mukemmel bir fizigim yokmus
Ben tabi ne yaptim bagirip cagirdim, tam bir cennet mahallesinden cikma terbiyesizlesme. Evet cok kezoca ama pisman degilim. Evet itirafim bu bazen kezbanlasinca kendime geliyorum.
O stresten sonra midemdeki son yemek parcasi da klozeti boyladi zaten -__-
YEMEK YEMEK ISTIYORUM.
Yemek yapmayi ve yemeyi seven biri olarak son 2 haftadir sadece siviyla beslenen biri olarak cok uzgunum. Hastanelerden hastaneye dolastim, hala bir sey bulamadilar, neyse sonuc olarak 2 gunde bir ogun besleniyorum boyle berbat bisi. Zaten yemek yiyemiyorum, sonra salak bir akraba gelip bana SEN KILOLUSUN ANCA YE ANCA YE(goren de 70 kiloyum sanar), turlu turlu asagilamalar filan. Olm keske yiyebilsem ya ahdhavsbdmsf. Neyse bu salak gitti hastaligimi bile bile asagilamalarini abartti cunku mukemmel bir fizigim yokmus
Ben tabi ne yaptim bagirip cagirdim, tam bir cennet mahallesinden cikma terbiyesizlesme. Evet cok kezoca ama pisman degilim. Evet itirafim bu bazen kezbanlasinca kendime geliyorum.
O stresten sonra midemdeki son yemek parcasi da klozeti boyladi zaten -__-
YEMEK YEMEK ISTIYORUM.
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): prenses serenity, Rukia
62. sayfa (Toplam 69 sayfa) [ 682 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |