helal olsun ya manga başlığı açmak benim aklıma neden gelmediki
en sonunda rahat rahat konuşabiliriz

bu arada öle dolaşırken güncel tr mangasını buldum buyrun
[Bağlantı]

çevirilerde bazen saçmalamışlar yada ben o diyalogları yanlış hatırlıyorum ama olsun genel olarak fena değil çevirileri yaklaşık 60.bölümden 97 ye kadar okudum güzel çevirmişler diyebilirim

Çeviri konusunda haklısın bilhassa sonlara doğru çeviri kalitesi biraz düşüyor. Fakat diyalogların sana farklı gelmesinin sebebi bir ara bölümlerde her bir scan birbirinden farklı anlamlara sahip cümleler içermekteydi. İçlerinden birini seçmek gerektiğinden, demek ki senin okuduğun kaynaktan farklı bir kaynak aracılığıyla o kısımlar çevrilmiş.

Mangaya gelince animeyi izlememiş biri olarak ilk 70 bölüm "eh işte bu mu o kadar abartılan claymore", 70-90 arası "ne oluyoruz lan", 90-104 arası "bolcana dövüş fakat konudaki derinlik kayboldu", 105'ten itibaren ise "müthiş şeyler oluyor, vay anasını" tepkileri içerisinde takip ettim. Hele beni benden alan bir 109. bölüm sonu var, Galatea'nın oradaki konuşması efsanedir. Hala aklıma geldikçe, vay be süper konuştu hatun derim.

Şu an resmen yardırıyor manga her yönüyle ve ilginçtir bunu baş kahraman (Clare) ve baş zalim (Priscilla) olmadan başarıyor. Artık buna yan karakterlerin kalitesi mi (kabul etmek gerekir ki Miria, Galatea, Teresa hatta Helen ve Deneve bu karakterler yardımcı karakterler olarak gayet başarılı ve dikkat çekiciler) yoksa Clare ve Priscilla'nın bu baş karakter/baş zalim sorumluluğunu yerine getirememeleri mi yol açıyor. (Yani düşünün bir mangada baş karakterin çok da güçlü olmayışı, baş zalimin de bir var olup bir kayboluşu istikrarsızlığı onları bu mangayı sırtlamaktan alıkoyuyor, dolayısıyla iş diğer karakterlere kalıyor)

Belki de hani çok karşılaştırıldığı Berserk'e kıyasla çizimden sonra en büyük eksisi bu bence, yoksa olay örgüsü rahatlıkla kapışabilir düzeyde. Tek sorun mangayı sırtlayacak bu ikilinin Berserk'tekilere kıyasla geri planda oluşu.

Onun dışında aylık çıkmasa keşke çünkü bu öteki kıta mevzusu falan bu iş uzadıkça uzayabilir bi 10 yıl daha sürdürülebilir ama umarım çok uzatılmadan biter 2-3 yıl içinde.

Son bir Not: Türkçe çevirisini indirmek istiyorsanız buradan indirebilirsiniz, Mnaki çevirmekte hatta tahmin ettiğiniz üzere çevirmeni de benim. (Yazıyı reklam yaparak bitireyim hadi )

Hehe yaşasın Olayın kaynağını bulduk Son kutlamalarda tamamını çevirmemiş olsaydın şimdi "hadi hadi" demek suretiyle sıkıştırabilirdik seni ama artık nasip yeni çıkacak bölümlerde. Burdan da tekrar ellerine sağlık diyorum. İngilizce okumak zevkli ama türkçe okumak ayrı zevkli.

Yorumlar;
Şimdi Raki claymore olabilir ama organizasyon onu yapmazsa nasıl olacak? Patent onlarda. Amma velakin zaten raki İsley eğitimi ve prisillanın yanında bulunduğu süre içersinde yaptığı talimlerle, uyanmış ikizleri bile geri püskürtüp hatta dakga geçecek kadar güçlenmiş ki, omzu da yaralı üstelik. Bu gücün kaynağı ne olaki? Clare aşkından dönüşüm mü geçirdi?

Organizasyon hakkında ilk şüphelenen ve ne olduğu çözen mira olduğu için, organizasyonu yok etmek onun hakkı tamamen.
Galatea diğer kaçaklarla birlikte Rabona şehrini korumakla görevliler.
Helen, uma vb diğer kızlar her zamanki gibi bir şavaşta araya girip oyalama işlerini yerine getireceklerdir. Ama savaşa direk etkilerinin olacağını sanmıyorum. Hatta ölmelerini bekliyorum Ölmeseler iyi olur ama o kadar badireden de hepsinin de sağ çıkması artık inandırıcılığı kaybediyor. Bir kuzey savaşında kimlere kıymadılar ya. İçim cız etti resmen. Ama şimdi bir şey aman miria bile kurtulduysa o da kurtulur diyoruz.

Sizce bu yeni uyanan üçlünün gücü nedir? Toz yiyen casannra mesela?

Not: Kontrollü uyanmadan kastım şuydu; İkizlerin aksine tam uyanmışlar sadece insan formunu taklit ediyorlar. Ve iki tür uyanmış varlık var. Uyanınca vahşi canavarlara dönüşüp açlıklarının peşinde sağa sola bilinçsizce saldıranlar. İsley yada riful gibi önceki hayatlarının farkında olup, plan yapan ve zekice hareket edenler var. Bu ayrımı sağlayan nedir? Merak ettiğim bu nokta. Acaba belli bir süre uyanmış olarak yaşayınca, eski anılar geri hakim mi oluyor? Anlayamadım o kısmı.

Animesini izledim mangasına başladım..60tan sonra farklı sahneler olmaya başladı..Cidden animesinin sonunu iyice uydurmuşlar..Savaşın devam etmesi gerekirken priscilla vs clare uyduruk dövüşünü koymuşlar.. Mangası güzel gidiyo gibi bakalım Bence harika bir seri..

hipernova'nın 3. paragrafıyla yaptığı kritiğe katılıyorum. manganın supporting karakterleri cidden daha fazla support yapmakta manganın geldiği noktaya göre.

claymore beni mangaya başlatan mangadır ve haliyle verdiğim değer farklı. ama claymore'u berserk gibi bir şaheserle de karşılaştırmak uygun gelmiyor bana. ki serileri karşılatırmaya yönelik yorum yapmamaya özen göstermişimdir hep, o yüzden bu karşılaştırma konusu hakkında yazacağım şey de sadece bu paragraftan ibaret olsun

galatea tabi sevilmez mi ya. galatea'nın her bakışı, her duruşu, her lafı ile fanservice bir karakterdir bana göre. tamamiyle bir efsane ve serideki en sevdiğim karakter. neyse, olayın otaku konseptine fazla kaymayayım.

mangaka bence 3 abyssal one kartını iyi oynayamadı senaryoda. yani iyi oynamaktan kastım hiç olmazsa 3 abyssal one'dan 2'sini aynı anda öldürmeseydi bile iyi oynuyor derdim. mangada bir anda dengesizlik oluştu. o oraya saldırıyor bu buraya saldırıyor gibi göründü. luciela'nın kardeşi rafaela'yı gördük ki yani aslında sahte 5 numaraymış. kadın büyük ihtimalle o noktada galatea'dan bile üstündü. çünkü yanlış hatırlamıyorsam teresa'dan önceki jenerasyondan gelme ve o jenerasyonda 2 numara imiş. ki her ne kadar 2 numara olması kardeşinden ve organizasyonun kardeş deneylerinden ileri geliyor da olabilir. ama kadında çok büyük bir güç vardı ki şu an luciela ile birleşip o şeyi yarattı. manga o noktalarda tamamiyle okuyucuya "oha yok artık" dedirtecek tarzda komplo senaryoları ile doluydu. ve bu senaryoların bir kısmını rubel'den bir kısmını rafaela'dan bir kısmını da miria'dan duyuyorduk. ben aksiyondan çok bu olaylara "noluyoruz ya" demişimdir. hadi yine bunlar iyiydi ama yani o 2 abyssal one ölmemeliydi demişimdir hep. çok gereksiz öldüler. bir clare-riful ortaklaşması bekliyordum ben ve clare'e zor durumda yardım edebilecek geçmişten onu çok zorlamış bir abyssal one'ın olaylara etkisi inanılmaz bir senaryo olabilirdi benim için. epikliğin tanımını claymore da kendi halinde -en azından benim için- yeniden tanımlayabilirdi. ama olmadı neyse. ki ben aklı başındaki devlerin birbirine saldırmalarını okumayı tercih ederdim, ama buna karşın elimizde luciela-rafaela birleşimi var ki aklı olduğunu sanmıyorum ve bir de manyak priscilla.

bu arada hazır o kadar bahsini geçmişken manganın devleri için bir resim koymak istedim:
---

@reflargon

aaa bak harbiden patent adamlarda değil mi. bu benim hiç aklıma gelmedi. kendi kendine de olacak değil ama belki de olabilir kimbilir. belki o raki'ye saplanan şeyin potansiyeli felan vardır ama sen eğer sırf bu patent onlarda olduğundan raki claymore olamaz diye şimdiye kadar raki'yi eklemediysen tamam helal olsun

toz yiyen casannra ismi çok güzel geliyor harbiden. valla ne anlama geldiğini eğer tahmin edebiliyor olsaydık sanırım mangaka bizi aslında pek de etkileyemezdi. okuyucu ile yazar arasındaki fark heralde.

şu belli bir süre uyanmış olarak yaşayınca, eski anıların geri hakim olması fikri fena değil. evet bence de bundan dolayı olabilir. ki mantıklı yani sıkıntıdan iyi insan olmaları

Organizasyon üretimleri nasıl yapıyor yazı dizisi?

BÖLÜM01:

İlk Materyal: Dragonlar mı?
Önce ellerinde bir materyal olması gerekiyor değil mi? İlk materyal nerden geldi? Muhtemel Dragonlardan. Ama onlar nerden geldi? Bunu yaşasaydı Darwin amcaya sorardık
Neyse İlk materyalle yaptıklarından yoma elde ettiler diye düşünüyorum. Ama bunlar vahşi ve açtılar insanlara saldırdılar. Yani %100 değişim geçirenler istenen asker değillerdi. Zaten dragonların yanında karıncadan farksız kalıyorlardı. Bu nedenle yüzlerce deney yaptılar ve bundan kar etmenin yolunu buldular. Hem de her türlü.

Claymorelar: %X yoma %Y insan (%50/%50 değil)
Sonra organizasyon yarı yoma yarı insan savaşçılar yarattı. Demek ki dönüşümün yüzdesiyle oynayabiliyorlar. Bu da güçlü ve zayıf savaşçıları, dengeli ve dengesiz karakterleri biraz açıklıyor. Ha şu da var ki dönüştürülen kişinin uygunluğu da önemli. Verilen parçaların bir kısmını red ederse zayıf bir üretim (hatalı imalat olarak geçiyorlar) ortaya çıkıyor. Yeni jenerasyon 49 numara bunlardan biri. Saç rengi bile değişmemişti.

Clare: İnsan mısın ya sen? Meleğim benim.
Clare konusunda; O terassadan yapıldığına göre, Terassada da belli bir yoma yüzdesine sahip olduğuna göre. (yüksek bile olsa) Clare bunun bir kısmını alabilecekti ve hali hazırda uygun potansiyeli yoksa ki (çok fazla yoktur, sıradan bir kızdı) bu Clarein neden son numara olduğunu açıklar. Şükür ki, o akıl durumunda dengesini koruyabilmiş. Zaten terassa ile tanıştığında katatonikti, Teressa ölünce şoka girdi. Dönüşüm de başlı başına bir şok. Yani sonuçta ortaya deli bir savaşçı çıkma olasılığı çok yüksekti. Bu nedenle deneyimli organizasyon ondaki yüzdeyi düşük de tutmuş olabilir.
Ama terassa bir numaraydı ve özelliği hiç yoma enerjisi harcamaması ve çok iyi yoma enerjisi okumasıydı. Yeteneklerin savaşçılara nasıl geçtiği, organizasyon tarafından mı verilip verilmediği çok açık değil. Sadece belli yetenekler üzerinde çalışabildikleri ve bunları kendilerine sakladıklarını biliyoruz. Mesela her neslin 10 numarası antiwarrior olur kuralı gibi. Buradan genetik miras yoluyla yetenek geliyor diyebiliriz. (not: yomalarda yetenek yok. Onlar sadece dönüşümü sağlıyor. Yetenekler için farklı bir şey mi kullanıyorlar?)
Sonuç olarak Clarede de Terassanın yeteneğinden var ve organizasyonu bile şaşırtacak şekilde ani yoma patlamalarıyla tek rakamlı savaşçılara denk hale gelebiliyor. Bu da onun yeteneği oldu. Clare tek ve istisnasız bir yaratım oldu.

BÖLÜM02:

Uyanmışlar: Sabah oldu kalkın
Uyanmış yaratıklar; bir yaratım değiller, sadece bir sonuçlar. Claymoreların yoma enerjilerini kullanmalarının bir diğer anlamı içlerindeki insanlık yüzdesini kullanıyor olmaları. Burada iki durum var. Tek rakamlılar zaten güçlü oldukları için daha az yoma ve insanlık harcıyorlar. Düşük rakamlı savaşçılar ise hayatta kalmak için daha çok yoma ve insanlıklarını harcıyorlar. Geçen yıllarda tek rakamlılar daha çok deneyim sahibi olup güçlenirken zayıflar uyanıp dönüşümlerini tamamlıyorlar. Bu yüzden uyanmış olanlar yomalardan farklı bir yeteneğe sahipler, deneyimliler ve güçlüler. Burada önemli fark, ilk dönüşümlerindeki şok yüzünden akılları karışık oluyor. Ve tam bir canavar gibi davranıyorlar. Ama zamanla hatıraları geri geldiğinde davranışlarına karar verebiliyorlar. Bazende hatıraları geri gelmiyor. Başıboş kalıyor yada başkalarının kuklası oluyorlar.
Bir diğer durumda cinsiyet. Erkeklerin çok daha kolay uyandığı söylenmişti. Yani insanlıklarını umursamıyorlar. Riful dahil Lusielanın da büyük savaşlarda çok zorlandıklarından bu bir numaraların uyandığını biliyoruz. İsley kendi isteğiyle uyanmış olabilir. Ama riful muhtemel onu durdurmak için uyandı. Çünkü isley konusunda biraz takıntılıydı. Yeteri kadar güçlü değildi ve zayıf anını kolluyordu. Yani Clarin yapmak istediği seçimi yapmış ve uyanmış olabilir ve bu yüzden Clare’e hep istisnai davrandı. Çünkü duygusal olarak onu kendine yakın buldu. Bir taraftan organizasyonu araştırıp takip etmekten hiç geri kalmadı. Ama kendinin farkında olduğundan uyanmanın kötü bir şey olmak zorunda olmadığını düşünüyordu ve diğer savaşçıları uyandırarak onlara iyilik yaptığını ve kendine arkadaş edineceğini düşünüyordu. (Dump ile nasıl tanıştılar acaba? Onu da riful mu dönüştürdü?) riful kendine göre insandı. Çünkü önemsiyordu. Değer veriyordu. Nefret edip seviyordu ki, Dump için gözyaşı bile döktü. Riful bir canavar değildi. O ne olduğunun farkında bir uyanmıştı.

BÖLÜM03:

Uyanmış Yaratık Parçaları: Kaç kilo olsun? Bonfile mi kuşbaşı mı?
Organizasyon genetik biliminin cılkını çıkarmış durumda. Onlara biraz et ver ve sana yeni oyuncaklar üretsin. Uyanmış yaratıkların kalıntılarını incelediklerinde farklı bir potansiyel gördüler. Savaşçıların deneyimleri, yetenekleri ve uyanmalarının üzerine yoma hücreleri evrimleşip güçlenmişler. Ayrıca bu hücrelerin yenilenme kapasiteleri çok yüksek. Ancak bu parçalar tamamen ölüydüler. Yani yoma enerjilerini kaybetmişler. Bu önemli bir nokta. Yoma enerjisi bir çeşit ruh gibi.
Organizasyon zaten daha üstün savaşçı için canlı uyanmış yaratık parçaları arıyordu. Ve prissillanın kolunu buldular.

Cehennem yiyiciler: Zıkkım yiyesiciler
“Yediler İsleyin başını. Harcandı dağ, taş gibi adam. At gibi adamdı. Daha bir çok yakıştırmanın yanında o karizmasıyla hayranlık uyandıran, genç claymoreların yüreğinin hoplamasına neden olan bu adam, zıkkım yiyesiler tarafından yenilip bitirildi. Saygıyla anıyoruz. Bence O rifulla savaşmalıydı. Yaralandıktan sonra, belki bu yiyiciler saldırabilirdi. (Sırf prisillanın hayvani gücünü göstermek için riful da harcandı ya) Neyse.”
Bunlar, ölen uyanmışların parçalarından yüzde yüzlük bir dönüşümle yapıldılar. Yoma enerjileri yok. Sadece kendilerini deli gibi yenileyip, açlıklarının peşinden gidiyorlar. Organizasyonun verdiği tek yetenek, telepatik olarak edindikleri deneyimlerin birikmesi ve stratejik davranışlar. Bunun haricinde bu kızların beyinlerini de sökmüşler ki, ne akıl kalmış ne de duygu. Onların parçalarından da bir şey yapılabilir mi? İki ölmüş bir şeyden ancak başka bir ölü elde edersin. Yani ölüleri bir işe yaramaz.

Dip not: Clare de Terassanın kafasından yapıldı. Yani ölüsünden. Burada olay ya cesedin taze olması yada üzerinden çok zaman geçmemesi. Ya da parçanın koyulacağı bedenin canlı olması büyük etken. Cehennem yiyiciler cesetlere, ölmüş uyanmışların parçalarının konulmasıyla canlandırılmış olabilirler.

BÖLÜM04:

Prissila: Peki sen insan mısın? Şeytansın bence sen
Prissila apayrı bir konu. Onun bu kadar güçlü olmasının sebebi nedir? En ufak bir ipucu yok. Hatta her şeyden haberi olan organizasyon nasıl olduysa ondan haberi olmuyor. Prissilla ailesi yomalar tarafından öldürülen (organizasyon tarafından öldürtülen) diğer kızlardan farksız. Ailesinin ölümü yüzünden kendini suçlu hissediyor. İnsanken bile yomaları durdurabileceğine ama durduramadığına dair bir suçluluk hissediyor. (bir tanesini öldürmesine rağmen) Tüm yomaları öldürmek onun görev bilinci.
Bu bilinçle başladığı için yada insan halinin mevcut potansiyelinden yada ona verilen yomanın kalitesinden, verilen yeteneğin farkından. Bir nedenden dolayı onun enerjisi çok farklı. Henüz çok toy olmasından kaynaklı Terassa ile olan savaşında tüm gücünü serbest bırakıp uyandı. Peki henüz claymore olmuş, henüz yeteneğini bile tam keşfetmemiş, gücünü tam kazanmamış. Sadece ona verilenlere sahip olan potansiyel bir savaşçı nasıl bu kadar güçlü oldu? Aklıma gelen tek cevap organizasyonun deneyleri her türlü devam ediyordu. Ve bence Prissila da parça olarak yoma değil orijinal dragon parçası kullandılar. Ve uyandığı zamanda seviye olarak hepsinin üstüne çıktı.

Mieta: Ben senin annen değilim.
Yeri gelmişken söyleyim. Mietada da Prissila gibi orijinal dragon parçası kullanıldığından şüphe ediyorum. Onun içinde aynı kelimeler sarf ediliyor. Prissilla içinde. “Eğer doğru kullanılırsa bir numara olacak potansiyele sahip bir kız.” Keza mieta kılıca ihtiyaç duymadan yomaları elleriyle biçip yok ediyor. Bu kız uyansa ne olurdu hiç düşündünüz mü? Amma velakin bu kız da duygu ve hafıza olarak zayıf. İnsanken yaşadığı travma yada dönüşümden kaynaklı kayıpları telafi etmekte zorluk yaşıyor.
Ah keşke Uyanmış Mieta ile Prissilayı karşı karşıya getirseler  Clare dahil diğer savaşçılar da özellikle Helen, elinde patlak mısırı alıp izlerdi.