Orphaned Land Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Orphaned Land, Sahara (1994) albümü ile death metal ile oryantal müziği birleştirerek bir ilke imza attı. 1996'da çıkardıkları El Norra Alila albümlerinde müzik kalitelerini geliştirdiler. Arap ve Yahudi melodilerini barından albümlerinde Müslüman ve Musevi birlikteliğini savundular. El Norra Alila, kelime anlamı olarak Arapça'da ve İbranice'de Karanlıkların ve aydınlıkların Rabbi anlamına gelir.
Ut veya kanun benzeri doğuya özgü çalgı aletlerini şarkılarında kullanan Orphaned Land, 2004'te çıkardıkları Mabool albümleri ile bağlama da çalmaya başladı.
Albümleri
1993 - The Beloved's Cry
1994 - Sahara
1996 - El Norra Alila
2004 - Calm Before The Flood
2004 - Mabool
2005 - Ararat [E.P]
2010 - Neverending Way of ORwarriOR
Özellikle Erkin Koray coverları Estarabim çok hoş
It wearies me; you say it wearies you;
But how I caught it, found it, or came by it,
What stuff ’tis made of, whereof it is born,
I am to learn;
And such a want-wit sadness makes of me,
That I have much ado to know myself.
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Birisi, Soul King Brook, Paraclet
El Norra Alila albümünde Shir Hashirim isimli bir parça var ki 3 dine ait ibadete çağırma şekillerini seslendirmişler. Gerçi ezan okurken bir kısmını atlıyorlar yoksa adamlar şehadet getirmiş olacaklar
gerçi adamların grup isimleri bi kere bize aykırı, malum "yetim toprak" isimlendirilen "vadedilmiş topraklar" şu anda içerisinde filistin gazze gibi yerleri barındırıyor. hoş israil hükümeti tarafından da hoş karşılanan bir grup değil.
ama müzik konusunda adamlar başarılılar hakikaten...
özellikle a neverending way şarkısı efsane.
gerçi adamların grup isimleri bi kere bize aykırı, malum "yetim toprak" isimlendirilen "vadedilmiş topraklar" şu anda içerisinde filistin gazze gibi yerleri barındırıyor. hoş israil hükümeti tarafından da hoş karşılanan bir grup değil.
ama müzik konusunda adamlar başarılılar hakikaten...
özellikle a neverending way şarkısı efsane.
adamlar tamamen müzik aracılığıyla kardeşliği savunuyor,buda grubun vokalinin kendi söylediği sözler.
Yıllar boyunca bana Araplar’dan nefret etmem gerektiği öğretildi. Benden ve halkımdan ne kadar nefret ettikleri anlatıldı. İsrailliler ile Araplar’ın, Yahudiler ile Müslümanların birlikte yaşayamayacaklarına kesinlikle emindim. Ancak sonradan bir şey oldu, müzik bana bir öğretmenin, bilgenin, hahamın veya şeyhin asla öğretemeyeceği şeyler öğretmeye başladı. Bu benim grubumun, ORPHANED LAND’in müziğiydi.
Bir Barcelona taraftarının Real Madrid’i asla desteklemeyeceğini biliyorum. O zaman Arap bir insan, nasıl olurdu da benim İsrailli grubumu destekleyebilirdi? Cevap basit: Müziğin insanları birleştirme gücü! Müziğin duvarları yıkma gücü vardır. En azılı düşmanlar bile aynı şarkıyı sevip, bir an bile olsa ortak bir duyguda buluşabilirler. Tek bir şarkı bile, hepimizin bir olduğunu bize gösterebilir, aynı umutları ve korkuları yaşayan insanlar olduğumuz gerçeğini bize yansıtan diyalogların kapısını açabilir.
Biz, Arap hayranlarımızı dünyanın en cesur metal dinleyicileri olarak görüyoruz. Gerçek anlamda “underground” sizlersiniz. Orta Doğu’da metal dinlemenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bilmenizi isteriz ki Orta Doğu metalinin önde gelen gruplarından biri olarak, sizin sesiniz olmak için de elimizden geleni yapıyoruz. Ve bunu yıllardır bizi ayıran politikaya başvurmadan yapıyoruz. İsrailli olmamıza rağmen ne kadar çok Arap sevenimiz olduğunu bildiğimden, müziğin bu güce sahip olduğunu biliyorum.
Kafamıza soktukları tüm o savaş safsatalarının yalan olduğunu biliyorum. Biliyorum çünkü bunun doğru olmadığını göstermiş durumdayız, hem de politikacı olarak değil, sadece bir heavy metal grubu olarak. Politika, bizi ancak tepemizdeki liderler gibi yapar, kaybetmeye ve hata yapmaya mahkûm liderlerimiz gibi. Ama siz ve biz, yani “küçük insanlar”, biz başarılı olduk. Aramızda ortak bir dil oluşturduk!
Müziğimiz ülkelerinizde satılamıyor. Oralara gelip konser vermemiz de yasak. Ama bu bile aramızdaki müzik ve arkadaşlık bağını yıkamaz. Ben, hayranlarımızı bir mucize olarak görüyorum. Siz bize olabildiğince güçlü devam etme gücünü veriyorsunuz.
Bu sebepten, son albümümüzü ülkelerinize sokmak adına bir şey yapmak istedik ve albümü hepinize bedava vermeye karar verdik. Henüz dinlemediyseniz, umarız hoşunuza gider.
Ülkelerimizin bayrakları farklı işaretlere ve renklere sahip olabilir, ama hepimizin kalbinde aynı bayrak dalgalanıyor: umudun, arkadaşlığın, kardeşliğin bayrağı. Bunu sakın unutmayın. “Disciples of the Sacred Oath” (Kutsal yeminin müritleri) olarak bu hepimizin görevi.
Yıllar boyunca bana Araplar’dan nefret etmem gerektiği öğretildi. Benden ve halkımdan ne kadar nefret ettikleri anlatıldı. İsrailliler ile Araplar’ın, Yahudiler ile Müslümanların birlikte yaşayamayacaklarına kesinlikle emindim. Ancak sonradan bir şey oldu, müzik bana bir öğretmenin, bilgenin, hahamın veya şeyhin asla öğretemeyeceği şeyler öğretmeye başladı. Bu benim grubumun, ORPHANED LAND’in müziğiydi.
Bir Barcelona taraftarının Real Madrid’i asla desteklemeyeceğini biliyorum. O zaman Arap bir insan, nasıl olurdu da benim İsrailli grubumu destekleyebilirdi? Cevap basit: Müziğin insanları birleştirme gücü! Müziğin duvarları yıkma gücü vardır. En azılı düşmanlar bile aynı şarkıyı sevip, bir an bile olsa ortak bir duyguda buluşabilirler. Tek bir şarkı bile, hepimizin bir olduğunu bize gösterebilir, aynı umutları ve korkuları yaşayan insanlar olduğumuz gerçeğini bize yansıtan diyalogların kapısını açabilir.
Biz, Arap hayranlarımızı dünyanın en cesur metal dinleyicileri olarak görüyoruz. Gerçek anlamda “underground” sizlersiniz. Orta Doğu’da metal dinlemenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bilmenizi isteriz ki Orta Doğu metalinin önde gelen gruplarından biri olarak, sizin sesiniz olmak için de elimizden geleni yapıyoruz. Ve bunu yıllardır bizi ayıran politikaya başvurmadan yapıyoruz. İsrailli olmamıza rağmen ne kadar çok Arap sevenimiz olduğunu bildiğimden, müziğin bu güce sahip olduğunu biliyorum.
Kafamıza soktukları tüm o savaş safsatalarının yalan olduğunu biliyorum. Biliyorum çünkü bunun doğru olmadığını göstermiş durumdayız, hem de politikacı olarak değil, sadece bir heavy metal grubu olarak. Politika, bizi ancak tepemizdeki liderler gibi yapar, kaybetmeye ve hata yapmaya mahkûm liderlerimiz gibi. Ama siz ve biz, yani “küçük insanlar”, biz başarılı olduk. Aramızda ortak bir dil oluşturduk!
Müziğimiz ülkelerinizde satılamıyor. Oralara gelip konser vermemiz de yasak. Ama bu bile aramızdaki müzik ve arkadaşlık bağını yıkamaz. Ben, hayranlarımızı bir mucize olarak görüyorum. Siz bize olabildiğince güçlü devam etme gücünü veriyorsunuz.
Bu sebepten, son albümümüzü ülkelerinize sokmak adına bir şey yapmak istedik ve albümü hepinize bedava vermeye karar verdik. Henüz dinlemediyseniz, umarız hoşunuza gider.
Ülkelerimizin bayrakları farklı işaretlere ve renklere sahip olabilir, ama hepimizin kalbinde aynı bayrak dalgalanıyor: umudun, arkadaşlığın, kardeşliğin bayrağı. Bunu sakın unutmayın. “Disciples of the Sacred Oath” (Kutsal yeminin müritleri) olarak bu hepimizin görevi.
It wearies me; you say it wearies you;
But how I caught it, found it, or came by it,
What stuff ’tis made of, whereof it is born,
I am to learn;
And such a want-wit sadness makes of me,
That I have much ado to know myself.
ColdOne* yazmış:
yok ben adamların mentalitesine zaten laf etmiyorum, sadece isimlerinden dem vurdum. yoksa takip ettiğim ve dinlediğim gruplardan.
yoksa israil tarafından sevilmediği, bir zamanlar arap ülkelerinde yasaklanmasına rağmen en çok yine arap ülkelerinde dinlendiği falan bilinenler arasında.
orphaned land öyle bi grupki ortadoğuda sevilmemesi imkansız. öyle bi vokale sahipken özellikle..
zaten dinler arasında kardeşliği sağlamak zor,ama müzisyenler arasında bu adamlar sayesinde kardeşlik sağlanmış
zaten dinler arasında kardeşliği sağlamak zor,ama müzisyenler arasında bu adamlar sayesinde kardeşlik sağlanmış
It wearies me; you say it wearies you;
But how I caught it, found it, or came by it,
What stuff ’tis made of, whereof it is born,
I am to learn;
And such a want-wit sadness makes of me,
That I have much ado to know myself.
Grup Unirock ın ikinci günü İstanbul'da sahne alıcak
It wearies me; you say it wearies you;
But how I caught it, found it, or came by it,
What stuff ’tis made of, whereof it is born,
I am to learn;
And such a want-wit sadness makes of me,
That I have much ado to know myself.
1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 15 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |