Ergo Proxy Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj
robot teknolojisinin en ileri düzeyde olduğu bir dünyada, romdou şehrinde yaşayan güzel ve soğuk re-l mayer, cogito virüsüne yakalanan ve autoreiv adı verilen robotları alıkoymak, gerekirse yok etmekle görevli genç bir kızdır. aynı zamanda şehrin yöneticisinin torunu olan re-l, güzel olduğu kadar küstahtır da
iggy adlı şahsi autoreiv'i ile bir olaydan diğerine koşan re-l, belki kullanabildiği üstün teknolojinin getirdiği rahatlık, belki de içinde bulunduğu şehrin getirdiği bir çeşit tutsaklık, belki de hep pohpohlanmanın getirdiği şımarıklık yüzünden, yaşadığı hayatı gittikçe daha da sıkıcı bulmaktadır. bir akşam, eve döndüğünde, tavanı delip geçen bir canavar yüzünden, tüm hayatı değişir. bu canavar bir proxy (elçi) dir: ergo proxy.
vincent law, romdou'ya göçmen olarak gelmiş, şehrin göze görünmez kast sistemi içerisinde en aşağı konumdadır. göçmenlere olan hoşgörüsüzlük yüzünden sürekli suçlanmaya/iftiraya uğramaya hazır konumda olan vincent, gayet korkak ve ezik görünüşlü bir insan profili çizmektedir. -ki aslında gayet yakışıklı bir karakterdir
-
minik pino ise, çocuğu olmayan çiftler için yaratılmış olan gerçekçi autoreivlardandır. 6-7 yaşlarındaki çok sevimli bir kız çocuğunun görünümünde olan pino, cogito virüsü kapmıştır.
cogito virüsü, autoreivlerin düşünme sistemini bozan bir virüstür. (cogito ergo sum: düşünüyorum öyleyse varım) bu virüs nedeniyle, programlandıkları düşüncelerden serbest kalan autoreivlar, diğer robotların da infekte olmaması için yok edilmektedirler. şanslı olanları ise romdou dışına kaçmayı başarırlar.
vincent, pino ve re-l'in yolunun, çıkılması imkansız romdou dışında kesişmesi ile, komplo teorileri ile dolu, anlaşılması zor ve umutsuz bir hikaye başlar..
dip not: re-l karakteri oluşturulurken, amy lee'den esinlenilmiştir (kaynak: ekşisözlük).

vincent law, romdou'ya göçmen olarak gelmiş, şehrin göze görünmez kast sistemi içerisinde en aşağı konumdadır. göçmenlere olan hoşgörüsüzlük yüzünden sürekli suçlanmaya/iftiraya uğramaya hazır konumda olan vincent, gayet korkak ve ezik görünüşlü bir insan profili çizmektedir. -ki aslında gayet yakışıklı bir karakterdir

minik pino ise, çocuğu olmayan çiftler için yaratılmış olan gerçekçi autoreivlardandır. 6-7 yaşlarındaki çok sevimli bir kız çocuğunun görünümünde olan pino, cogito virüsü kapmıştır.
cogito virüsü, autoreivlerin düşünme sistemini bozan bir virüstür. (cogito ergo sum: düşünüyorum öyleyse varım) bu virüs nedeniyle, programlandıkları düşüncelerden serbest kalan autoreivlar, diğer robotların da infekte olmaması için yok edilmektedirler. şanslı olanları ise romdou dışına kaçmayı başarırlar.
vincent, pino ve re-l'in yolunun, çıkılması imkansız romdou dışında kesişmesi ile, komplo teorileri ile dolu, anlaşılması zor ve umutsuz bir hikaye başlar..
dip not: re-l karakteri oluşturulurken, amy lee'den esinlenilmiştir (kaynak: ekşisözlük).
09 Mar 2010 13:47, Değiştirme: 10 Mar 2010 4:14 (Toplamda 2 kere)
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): __byakuya__, Biohazard, shinin.midori
matt yazmış:
Aynen... İlk izlediğimde bende çok benzetmiştim ve bir kopya düşüncesi benimde aklıma gelmişti...

Konuya gelecek olursam; İlk başlarda olaylar karışık gibi görünsede, bölümler ilerledikçe akıldaki soru işaretleri kayboluyor... Dünya'nın gelecekteki hali seride çok güzel bir şekilde anlatılmış... Sırf bu yüzden merak edip izlemiştim...



@BloodyTears: aslında bir kaç kere daha izlenir, hikaye yavaş ilerliyormuş gibi görünse de, ki biraz kurguda da hata var, bazı yerlerde boşluklar oluşmuş, ama olsun
, anlaşılıyor bir yerden sonra. ama bizim Dünya'mızın gelecekteki halini değil de, daha farklı bir dünyayı anlattığını düşünüyorum nedense
neyse, yazarları, çizerleri daha iyi bilir tabi
@agita: ya çok sıkıldıysan kasma bence, cidden, anime izlemek zevktir çünkü, zorlama kendini. ama gene de müzikleri olsun (giriş: kiri, çıkış: paranoid android) çizimleri olsun, hikayeye tam olarak hakim olamasan bile kendini izletiyor.
matrix'i izlemişsindir, sanıyorum. eğer matrix'i sevdiysen, bunu da sevebilirsin, konu olarak birebir benzemiyor, ama hikayedeki depresif hava, umutsuzluk hissi.. ne bileyim o ütopya, burada da benzeri var.. gerçi evet, hikaye yavaş ilerliyor, ama ilerleyen bölümlerden keyif alabilirsin bence..



@agita: ya çok sıkıldıysan kasma bence, cidden, anime izlemek zevktir çünkü, zorlama kendini. ama gene de müzikleri olsun (giriş: kiri, çıkış: paranoid android) çizimleri olsun, hikayeye tam olarak hakim olamasan bile kendini izletiyor.
matrix'i izlemişsindir, sanıyorum. eğer matrix'i sevdiysen, bunu da sevebilirsin, konu olarak birebir benzemiyor, ama hikayedeki depresif hava, umutsuzluk hissi.. ne bileyim o ütopya, burada da benzeri var.. gerçi evet, hikaye yavaş ilerliyor, ama ilerleyen bölümlerden keyif alabilirsin bence..
09 Mar 2010 17:39

agita: Bende ilk bölümlerinde birşey anlamamıştım ama sonradan anlaşılır bir hal almaya başladı... Sonuna kadar izlemelisin, pişman olmazsın... Bitirincede yaşadığın Dünya'ya şükredeceğine eminim...
matt: Bence farklı bir Dünya'yı anlatmış olsa bile bizim sonumuzunda o tarz birşey olacağı gerçeğini değiştirmiyor...

matt: Bence farklı bir Dünya'yı anlatmış olsa bile bizim sonumuzunda o tarz birşey olacağı gerçeğini değiştirmiyor...




09 Mar 2010 21:14


10 Mar 2010 4:11

1. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 62 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |