Kekkaishi |
Yazar
Mesaj
Adı:Kekkaishi
Yılı:2006
Türü:TV Serisi
Kategoriler:Aksiyon, Fantezi, Komedi, Romantik, Süper Güç
Yapımcılar:Sunrise
Tanıtım:
Geçmiş zamanda, Karasumori ev halkı topraklarını koruyorlardır. Onlar yüksek seviyede ruhsal enerjilere sahiplerdi. Onları daima rahatsız eden gizemli şeyler ve anlaşılamayan yaratıklar vardı. Bunları yok etmesi için Hazama Tokimori adında bir savaşçı çağrılır ve onları yok eder. Ancak, gizemli bir düşman yaratıkların değişim geçirmesini sağlayarak onları güçlendirdi. Bu arada Hazama ağır bir hastalığa yakalanır ve ölür. Yaratıklar toprakları ele geçirmiştir ve artık orada insanlar yaşayamaz olmuştu.
Yıllar sonra Karasumori topraklarının üzerine Karasumori Akademisi yapılmıştır. Ve şimdiki zamanda yaratıklar derin uykularından kalkmışlardır. Bunları yok etmek ise Yoshimori Sumimura ve Tokine Yukimura adındaki iki çocuğa düşmektedir. Onlar Hazama klanının varisleridir. Onlar Kekkaishi olarak düşmanları yok edeceklerdir.
Kekkai adında sihirli bir barikat kullanırlar. Sonra düşmanı yok ederler ve ellerinde bulunan asa ile içine çekerler. Henüz acemi olan Yoshimuri zamanla bu işi öğrenecektir. Elbette en büyük destekçisi olan Tokine sayesinde.
Bu tanıtım manga.tr'den alınmıştır:
link: [Bağlantı]
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Nami, saim, Monkey D. Luffy
Gelelim kendi yorumumuza
efendim, öncelikle ben bu animeyi -bu bir itiraftır- forumdaki anime tahmin oyununda fark ettim yoksa bir yerlerde adını duymuşluğum ya da bir arkadaş tavsiyesi ile fark etmişliğim filan yok...orada animenin esas oğlanının pasta yaparken bir resmi vardı, altına da ipucu olarak bunun 52 bölümlük bir şonen olduğu ve esas oğlanın gizli hobisinin pasta yapmak olduğu yazılmıştı..tam hatırlamıyorum ama prenses koymuş olaiblir (zira manga tr'deki tanıtımı yapanlardan biri de o)
13 ve 26 bölümlük anime izlemekten bıkmış ve fma'dan beridir kısa bir şonen serisine de hasret bendeniz bu gazla hemen animeyi indirdim ve izlemeye başladım..
fakat itiraf etmek gerekirse anime beklediğim gibi çıkmadı...ilk bölümleri resmen ite kaka izledim, kendimi zorlayarak, "hadi kuinşi, bak bunu bitirirsen sana daha güzel daha heyecanlı şonenler bulucam" diye bebek avutur gibi kendimi avutarak izledim..ne de olsa anime, tabağımızda kalan yemek gibidir, bitirmezsek arkamızdan ağlar...
anime bir yere kadar gerçekten sıkıcı gidiyor..bir tür "yeni başlayanlar için şonen" ya da "bleach, naruto ve one piece'den önce şonen'e alıştırma animesi" gibi bir şey! devam eden bir konu yok, belirli ve sizi peşinden sürükleyebilecek bir kötü yok, iki ana karakter vasatın da altında, aşkı vasat, komedisi vasat, mücadeleler vasat..en büyük etkisi de sanırım, iki ana karakterin dövüş tarzlarının tamamen uzak mesafe dövüşüne dayalı olması ki bu kekkaishi'nin bence zayıf bir yönü idi..ta ki 21. bölüm gelinceye kadar...
21. bölümde animenin eksenini değiştiren bir karakter kadroya dahil oldu (en başından beri açılışta vardı ama onunla ilgili hiçbir ipucu verilmemişti) ve onunla birlikte anime gavurların deyimi ile resmen "level" atladı: arkadaşımız bir yakın mesafe dövüşçüsüydü, aynı zamanda içten içe sakladığı, onu ailesinden ve bütün insanlardan uzaklaştıran bir sırrı vardı, iki ana karakterimize yardımcı olması amacıyla gönderilmişti, "iş arkadaşı" olmak zorudaydılar ama çömezimizin kalbini diğerlerine açmaya hiç niyeti yoktu...
onun gelişine yakın asıl düşmanlar da ortaya çıktı ve savaşların görünümü değişti! ilk 20 bölümün çoğunda okul bahçesinde kekkaişilik oynayan bir kız bir erkek çocuğu görüyorduk ama 21'den itibaren savaşlar ciddiye bindi, mücadele birden güzelleşti, sadece yeni gelen değil eskiler de epey bir gelişme gösterdiler..
tam her şeyin tatlıya bağlandığını düşündüğüm anda 37. bölümde yine bir eksen değişikliğine uğradık: anime komedi unsurunu yitirmemekle birlikte artık "yeni başlayanlar için şonen" havasından "kimmiş lan içigo, getirin lan o şeytan tilkiyi bana!" havasına büründü! sadece mücadelelerin ciddiyeti açısından değil, dram açısından da...ve bu tempoyu hemen hemen hiçbir bölümde kaybetmeyerek de 52. bölümde bazı eksikleri de olsa da güzel bir biçimde final yaptı.
onun hakkındaki ilk intibam kesinlikle değişti..yine de rıdvan dilmen'in deyimi ile bir bleach değil...(üç büyüklerin içinde en kötüsü o sayıldığı için onu verdim) bence bir soul eater de değil (hiç sevmediğim halde hem de) hele bir ao no exorcist, hiç değil! yine de vaktiniz bolsa, klişelerden daha tam anlamıyla bıkmadıysanız, birdenbire güçlenen esrarengeiz velet hikayelerini seviyorsanız neden olmasın diyorum...kekkaishi'ye bence bir şans tanıyabilirsiniz..
zamansız yorum sonrası gelen tanım:
kekkai, bariyer demek, kekkaishi de bariyer yapan, bariyer kullanan, bariyer ustası gibi bir anlam ifade ediyor olsa gerek...karasumori denilen ve altında büyük bir gücün mühürlü olduğu bilinen bir toprak parçasını korumakla görevli iki aile: yukimura ve sumimura aileleri yüzyıllardır bu işi kekkai kullanarak yerine getiriyorlar...kekkai dediğimiz şeffaf, mavi (yukimura) veya yeşil (sumimura) renkli bir küp, bazen dikdörtgenler prizması şeklini de alabiliyor..bu karasumori denilen arazi japonların üç harflileri diye tabir ettiğimiz ve başka animelerden de bildiğimiz ayakaşileri çeken ve bu arazide belli bir süre kaldıkları taktirde onları güçlendiren bir bölge..bu yüzden bu araziye ayakaşilerin girmesi kesinlikle engellenmeli...işte bu görevi iki aileden de birer kişi üstlenmiş, gavurların "Legitimate Successor" dediği kanuni mirasçı (aileden o görevi sürdürmek için seçilmiş kişi, ailenin bir sonraki reisi). bu kişiler doğuştan ellerinde bir kare işareti ile doğuyorlar ve diğer aile üyelerinin becerileri kendilerinden üstün de olsa doğal mirasçı olarak onlar kabul ediliyorlar, kekkaishi olarak onlar eğitiliyorlar..ve görevleri de her gece (çünkü ayakaşiler sadece gece dünyaya gelebilen varlıklar) bu araziye gelip kekkailerinin içine bu yaratıkları hapsederek öldürmek...ve onların okula verdiği zararı da karşılamak..bir tür gece nöbeti yani..
okul demişken, evet karasumori toprakları üzerine şehrin en büyük okulu olan karasumori lisesi kuruludur ve okul yönetimi tarafından gece girilmesi kesinlikle yasaklanan bu okul ve onun büyük bahçesi her gece kekkaişiler ile ayakaişlerin mücadelesine sahne olur...
tabii bu araziye gelenler sadece işe yaramaz ayakaşiler değildir, bunların içlerinde diğerlerine oranla çok daha güçlenmiş ve diğerlerini etraflarına toplayarak kötücül bir organizasyon haline gelmiş olanları da vardır...asıl tehlikeyi onlar yaratmaktadırlar...
anime, iki ailenin günümüzdeki temsilcileri yoşimori ve tokine etrafında gelişir, yoşimori, orta son öğrencisi bir erkek, tokine lise 1 öğrencisi bir kızdır..yoşimori diğer bütün şonen erkekleri gibi her şeye düşünmeden atlayan, gürültücü, sakar, sinirli, eğlenceli bir elemandır, tokine de aklı başında, devamlı yoşimoriyi derleyip toparlayan, disiplinli, çalışkan, hanım hanımcık bir kız...şimdi her biri hakkında birer kelam edeyim de tam olsun..
önce hazama tokimori ile başlayaşım: ilk kekkaişi, kekkai tekniğini icat eden adam ve karasumoriye o büyük -animede ne olduğu hiç açıklanmayan- gücü mühürleyen adam...diğer iki aileye de bu tekniği miras bırakan adam..kendisinin ismini daima bir efsane şeklinde duyacağız, arada flaşbekler de göreceğiz ama aslında kim olduğu, ne iş yaptığı pek açıklanmayacak...
toki + mori yani toki(ne) ve (yoşi)mori şeklinde basit bir şekilde de formülize edilebilir bu eleman ^^'
yoşimori sumimura: kanuni mirasçı, sumimura ailesinin ortanca oğlu...ondan kat be kat güçlü ağabeyi değil de kendisi kanuni mirasçı olduğu için hep suçluluk duymuş esas oğlanımız...tembel ve uykucudur gerçi uykucu olmasına şaşmamalı zira bütün gecesini lisenin bahçesinde ayakaşi avlamakla geçirir, okula da daima yastığıyla gider ve derslerde sürekli uyur..pek arkadaşı yoktur, küçük bir velet olduğu zamanlardan beri tokine'ye aşıktır, yıllar önce daha kekkaişilik görevine yeni başlamışken tokine'nin onu korumak için nasıl yaralandığına şahit olduğundan içigo kurosaki sendromuna yakalanmış ve bir daha ne olursa olsun kimse benim yüzümden veya benim gözümün önünde acı çekmek zorunda kalmayacak diye yeminimsi bir karar almıştır, bu kararını sonuna dek uygulamaktan çekinmeyen fedakar bir yapısı vardır, bir önceki mirasçı olan dedesiyle devamlı çatışır, abisiyle de hiç anlaşamaz ama yine de ailesini çok sever, iyi kalpli, merhametli bir kardeşimizdir...tabii ki aniden güçlenme olayını da arada sırada yaşayan bir kardeşimizdir, bilmem yazmama gerek var mı
tokine yukimura: akıllı uslu kızımız da gizli gizli yoşimoriyi sever ama bundan kendisi bile haberdar değildir kendisi hakkında söylenecek her şeyi yukarıda söyledim zaten, yoşi'nin daha akıllı uslu ve kız versiyonudur, fedakarlık, arkadaşlık gibi kavramlara çok önem verir..tek farkı o gündüzleri okula uyumak için gitmez, normal hatta iyi bir öğrencidir...fazla güçlü olmadığının farkındadır, sınırlarını bilir ve çoğu kez gücü değil de aklı, stratejileri sayesinde zor durumlardan sıyrılır..zoraki takımımızın bir çeşit beynidir..
şigemori ve tokiko, ikilinin büyükbabası ve büyükannesidir, iki ailenin reisi olarak devamlı kavga ederler ve tıpkı torunlarıne benzerler..
masamori, yoşi'nin ağabeyidir, çok güçlü olduğu halde mirasçı olamadığı için aileyle arasında karşı hafif bir küskünlük ve uzaklık söz konusudur, zaten aileyi terk edip yagyu diye bir oluşuma katılmış ve zamanla bu oluşumun başına geçmiştir..bunlar özel ayakaşi güçlerine sahip bir grup insanın oluşturduğu ve ayakaşilere karşı savaşan güçlü bir oluşumdur..masamori bununla da kalmaz ve urakai denilen daha üst bir oluşuma da üyelik kazanır..ailesini sever, yoşiyle uğraşmayı sever, çalışkan, zeki ve karizmatiktir karasumori'yi korumayı kendine görev edinmiş, bilinçli bir ağabeyimizdir, saygıda asla kusur etmem kendisine
toşimori ve şuji-san: yoşinin küçük kardeşi ve babası, toşimorinin de hafif de olsa güçleri vardır ama ailenin damadı şuji-san tam bir duttur..gerçi şuji san yıllar önce ayakaşilere kafayı takmış çılgın bir profesörün yanında çalıştığından ayakaşiler hakkında yine de bilgilidir..
yoşinin annesi ise tam bir muammadır, yıllar önce evi terk edip bir göreve çıkmıştır, arada haber gönderir ama animede neredeyse hiç görünmez..
tokine'nin annesi de ayakaşi hissedemez (ailenin gelinidir zaten) babası ise yıllar önce bir ayakaşi savaşında ölmüştür...
şişio gen: takımın 3. üyesi, bir ayakaşi-majiri yani yarı ayakaşi yarı insan...yoşi ile aynı yaştadır, sessiz, içine kapanık, çoğu kez sebepsiz yere öfkeli, insanlardan kendini daima soyutlayan, esrarengiz elemanımızdır...yagyuu üyesidir ve yoşilerin yanına masamori tarafından yollanır, önce yoşi ile hiç anlaşamasa da zamanla iyi dost olurlar, animeyi güzelleştiren elemandır benim için (masamoriden sonra)
madarao ve hakubi: çocukların ruh köpekleridir, evcilleştirilmiş ayakaşilerdir, asıl sahipleri hazama'dır, hazama onları evcilleştirdikten sonra iki aileye devretmiştir, kekkaişilerin rehber köpekleridir ve koklama yetileriyle ayakaşilerin yerlerini tespit ederler...
sen kagemiya: animenin sonlarına doğru görünür, şişio gen'e karşı büyük bir hayranlığı hatta bir nevi takıntısı vardır, yoşi ile büyük bir macera sonunda kanka olurlar, animenin final dövüşünde kilit bir yeri vardır..
heisuke matsudo: yoşinin babasnın bir zamanlar yanında çalıştığı çılgın profesör..onun hikayesini çok sonra öğreniriz, bir görünür bir kaybolur ama animede kilit isimlerden biridir..
ve kötüler: bir adet şeytan tilkimiz ve onun yönetimindeki -ya da etradındaki diyelim- bir grup güçlü ayakaşi:
byaku, aihi (hüzünlü bir hikayesi vardır ve inanılmaz derecede rukia'ya benzer), gagin, şion ve diğerleri ama en çok kaguro..bu ismi unutmayın, kaguro...
eleştirilerim buraya sığmayacak ama animenin toplarlanışı, sonu ve kötü kadrosu ile ilgili ciddi şikayetlerim var, o da başka zamana, yarın filan artık...
efendim, öncelikle ben bu animeyi -bu bir itiraftır- forumdaki anime tahmin oyununda fark ettim yoksa bir yerlerde adını duymuşluğum ya da bir arkadaş tavsiyesi ile fark etmişliğim filan yok...orada animenin esas oğlanının pasta yaparken bir resmi vardı, altına da ipucu olarak bunun 52 bölümlük bir şonen olduğu ve esas oğlanın gizli hobisinin pasta yapmak olduğu yazılmıştı..tam hatırlamıyorum ama prenses koymuş olaiblir (zira manga tr'deki tanıtımı yapanlardan biri de o)
13 ve 26 bölümlük anime izlemekten bıkmış ve fma'dan beridir kısa bir şonen serisine de hasret bendeniz bu gazla hemen animeyi indirdim ve izlemeye başladım..
fakat itiraf etmek gerekirse anime beklediğim gibi çıkmadı...ilk bölümleri resmen ite kaka izledim, kendimi zorlayarak, "hadi kuinşi, bak bunu bitirirsen sana daha güzel daha heyecanlı şonenler bulucam" diye bebek avutur gibi kendimi avutarak izledim..ne de olsa anime, tabağımızda kalan yemek gibidir, bitirmezsek arkamızdan ağlar...
anime bir yere kadar gerçekten sıkıcı gidiyor..bir tür "yeni başlayanlar için şonen" ya da "bleach, naruto ve one piece'den önce şonen'e alıştırma animesi" gibi bir şey! devam eden bir konu yok, belirli ve sizi peşinden sürükleyebilecek bir kötü yok, iki ana karakter vasatın da altında, aşkı vasat, komedisi vasat, mücadeleler vasat..en büyük etkisi de sanırım, iki ana karakterin dövüş tarzlarının tamamen uzak mesafe dövüşüne dayalı olması ki bu kekkaishi'nin bence zayıf bir yönü idi..ta ki 21. bölüm gelinceye kadar...
21. bölümde animenin eksenini değiştiren bir karakter kadroya dahil oldu (en başından beri açılışta vardı ama onunla ilgili hiçbir ipucu verilmemişti) ve onunla birlikte anime gavurların deyimi ile resmen "level" atladı: arkadaşımız bir yakın mesafe dövüşçüsüydü, aynı zamanda içten içe sakladığı, onu ailesinden ve bütün insanlardan uzaklaştıran bir sırrı vardı, iki ana karakterimize yardımcı olması amacıyla gönderilmişti, "iş arkadaşı" olmak zorudaydılar ama çömezimizin kalbini diğerlerine açmaya hiç niyeti yoktu...
onun gelişine yakın asıl düşmanlar da ortaya çıktı ve savaşların görünümü değişti! ilk 20 bölümün çoğunda okul bahçesinde kekkaişilik oynayan bir kız bir erkek çocuğu görüyorduk ama 21'den itibaren savaşlar ciddiye bindi, mücadele birden güzelleşti, sadece yeni gelen değil eskiler de epey bir gelişme gösterdiler..
tam her şeyin tatlıya bağlandığını düşündüğüm anda 37. bölümde yine bir eksen değişikliğine uğradık: anime komedi unsurunu yitirmemekle birlikte artık "yeni başlayanlar için şonen" havasından "kimmiş lan içigo, getirin lan o şeytan tilkiyi bana!" havasına büründü! sadece mücadelelerin ciddiyeti açısından değil, dram açısından da...ve bu tempoyu hemen hemen hiçbir bölümde kaybetmeyerek de 52. bölümde bazı eksikleri de olsa da güzel bir biçimde final yaptı.
onun hakkındaki ilk intibam kesinlikle değişti..yine de rıdvan dilmen'in deyimi ile bir bleach değil...(üç büyüklerin içinde en kötüsü o sayıldığı için onu verdim) bence bir soul eater de değil (hiç sevmediğim halde hem de) hele bir ao no exorcist, hiç değil! yine de vaktiniz bolsa, klişelerden daha tam anlamıyla bıkmadıysanız, birdenbire güçlenen esrarengeiz velet hikayelerini seviyorsanız neden olmasın diyorum...kekkaishi'ye bence bir şans tanıyabilirsiniz..
zamansız yorum sonrası gelen tanım:
kekkai, bariyer demek, kekkaishi de bariyer yapan, bariyer kullanan, bariyer ustası gibi bir anlam ifade ediyor olsa gerek...karasumori denilen ve altında büyük bir gücün mühürlü olduğu bilinen bir toprak parçasını korumakla görevli iki aile: yukimura ve sumimura aileleri yüzyıllardır bu işi kekkai kullanarak yerine getiriyorlar...kekkai dediğimiz şeffaf, mavi (yukimura) veya yeşil (sumimura) renkli bir küp, bazen dikdörtgenler prizması şeklini de alabiliyor..bu karasumori denilen arazi japonların üç harflileri diye tabir ettiğimiz ve başka animelerden de bildiğimiz ayakaşileri çeken ve bu arazide belli bir süre kaldıkları taktirde onları güçlendiren bir bölge..bu yüzden bu araziye ayakaşilerin girmesi kesinlikle engellenmeli...işte bu görevi iki aileden de birer kişi üstlenmiş, gavurların "Legitimate Successor" dediği kanuni mirasçı (aileden o görevi sürdürmek için seçilmiş kişi, ailenin bir sonraki reisi). bu kişiler doğuştan ellerinde bir kare işareti ile doğuyorlar ve diğer aile üyelerinin becerileri kendilerinden üstün de olsa doğal mirasçı olarak onlar kabul ediliyorlar, kekkaishi olarak onlar eğitiliyorlar..ve görevleri de her gece (çünkü ayakaşiler sadece gece dünyaya gelebilen varlıklar) bu araziye gelip kekkailerinin içine bu yaratıkları hapsederek öldürmek...ve onların okula verdiği zararı da karşılamak..bir tür gece nöbeti yani..
okul demişken, evet karasumori toprakları üzerine şehrin en büyük okulu olan karasumori lisesi kuruludur ve okul yönetimi tarafından gece girilmesi kesinlikle yasaklanan bu okul ve onun büyük bahçesi her gece kekkaişiler ile ayakaişlerin mücadelesine sahne olur...
tabii bu araziye gelenler sadece işe yaramaz ayakaşiler değildir, bunların içlerinde diğerlerine oranla çok daha güçlenmiş ve diğerlerini etraflarına toplayarak kötücül bir organizasyon haline gelmiş olanları da vardır...asıl tehlikeyi onlar yaratmaktadırlar...
anime, iki ailenin günümüzdeki temsilcileri yoşimori ve tokine etrafında gelişir, yoşimori, orta son öğrencisi bir erkek, tokine lise 1 öğrencisi bir kızdır..yoşimori diğer bütün şonen erkekleri gibi her şeye düşünmeden atlayan, gürültücü, sakar, sinirli, eğlenceli bir elemandır, tokine de aklı başında, devamlı yoşimoriyi derleyip toparlayan, disiplinli, çalışkan, hanım hanımcık bir kız...şimdi her biri hakkında birer kelam edeyim de tam olsun..
önce hazama tokimori ile başlayaşım: ilk kekkaişi, kekkai tekniğini icat eden adam ve karasumoriye o büyük -animede ne olduğu hiç açıklanmayan- gücü mühürleyen adam...diğer iki aileye de bu tekniği miras bırakan adam..kendisinin ismini daima bir efsane şeklinde duyacağız, arada flaşbekler de göreceğiz ama aslında kim olduğu, ne iş yaptığı pek açıklanmayacak...
toki + mori yani toki(ne) ve (yoşi)mori şeklinde basit bir şekilde de formülize edilebilir bu eleman ^^'
yoşimori sumimura: kanuni mirasçı, sumimura ailesinin ortanca oğlu...ondan kat be kat güçlü ağabeyi değil de kendisi kanuni mirasçı olduğu için hep suçluluk duymuş esas oğlanımız...tembel ve uykucudur gerçi uykucu olmasına şaşmamalı zira bütün gecesini lisenin bahçesinde ayakaşi avlamakla geçirir, okula da daima yastığıyla gider ve derslerde sürekli uyur..pek arkadaşı yoktur, küçük bir velet olduğu zamanlardan beri tokine'ye aşıktır, yıllar önce daha kekkaişilik görevine yeni başlamışken tokine'nin onu korumak için nasıl yaralandığına şahit olduğundan içigo kurosaki sendromuna yakalanmış ve bir daha ne olursa olsun kimse benim yüzümden veya benim gözümün önünde acı çekmek zorunda kalmayacak diye yeminimsi bir karar almıştır, bu kararını sonuna dek uygulamaktan çekinmeyen fedakar bir yapısı vardır, bir önceki mirasçı olan dedesiyle devamlı çatışır, abisiyle de hiç anlaşamaz ama yine de ailesini çok sever, iyi kalpli, merhametli bir kardeşimizdir...tabii ki aniden güçlenme olayını da arada sırada yaşayan bir kardeşimizdir, bilmem yazmama gerek var mı
tokine yukimura: akıllı uslu kızımız da gizli gizli yoşimoriyi sever ama bundan kendisi bile haberdar değildir kendisi hakkında söylenecek her şeyi yukarıda söyledim zaten, yoşi'nin daha akıllı uslu ve kız versiyonudur, fedakarlık, arkadaşlık gibi kavramlara çok önem verir..tek farkı o gündüzleri okula uyumak için gitmez, normal hatta iyi bir öğrencidir...fazla güçlü olmadığının farkındadır, sınırlarını bilir ve çoğu kez gücü değil de aklı, stratejileri sayesinde zor durumlardan sıyrılır..zoraki takımımızın bir çeşit beynidir..
şigemori ve tokiko, ikilinin büyükbabası ve büyükannesidir, iki ailenin reisi olarak devamlı kavga ederler ve tıpkı torunlarıne benzerler..
masamori, yoşi'nin ağabeyidir, çok güçlü olduğu halde mirasçı olamadığı için aileyle arasında karşı hafif bir küskünlük ve uzaklık söz konusudur, zaten aileyi terk edip yagyu diye bir oluşuma katılmış ve zamanla bu oluşumun başına geçmiştir..bunlar özel ayakaşi güçlerine sahip bir grup insanın oluşturduğu ve ayakaşilere karşı savaşan güçlü bir oluşumdur..masamori bununla da kalmaz ve urakai denilen daha üst bir oluşuma da üyelik kazanır..ailesini sever, yoşiyle uğraşmayı sever, çalışkan, zeki ve karizmatiktir karasumori'yi korumayı kendine görev edinmiş, bilinçli bir ağabeyimizdir, saygıda asla kusur etmem kendisine
Spoiler:
toşimori ve şuji-san: yoşinin küçük kardeşi ve babası, toşimorinin de hafif de olsa güçleri vardır ama ailenin damadı şuji-san tam bir duttur..gerçi şuji san yıllar önce ayakaşilere kafayı takmış çılgın bir profesörün yanında çalıştığından ayakaşiler hakkında yine de bilgilidir..
yoşinin annesi ise tam bir muammadır, yıllar önce evi terk edip bir göreve çıkmıştır, arada haber gönderir ama animede neredeyse hiç görünmez..
tokine'nin annesi de ayakaşi hissedemez (ailenin gelinidir zaten) babası ise yıllar önce bir ayakaşi savaşında ölmüştür...
şişio gen: takımın 3. üyesi, bir ayakaşi-majiri yani yarı ayakaşi yarı insan...yoşi ile aynı yaştadır, sessiz, içine kapanık, çoğu kez sebepsiz yere öfkeli, insanlardan kendini daima soyutlayan, esrarengiz elemanımızdır...yagyuu üyesidir ve yoşilerin yanına masamori tarafından yollanır, önce yoşi ile hiç anlaşamasa da zamanla iyi dost olurlar, animeyi güzelleştiren elemandır benim için (masamoriden sonra)
Spoiler:
madarao ve hakubi: çocukların ruh köpekleridir, evcilleştirilmiş ayakaşilerdir, asıl sahipleri hazama'dır, hazama onları evcilleştirdikten sonra iki aileye devretmiştir, kekkaişilerin rehber köpekleridir ve koklama yetileriyle ayakaşilerin yerlerini tespit ederler...
sen kagemiya: animenin sonlarına doğru görünür, şişio gen'e karşı büyük bir hayranlığı hatta bir nevi takıntısı vardır, yoşi ile büyük bir macera sonunda kanka olurlar, animenin final dövüşünde kilit bir yeri vardır..
heisuke matsudo: yoşinin babasnın bir zamanlar yanında çalıştığı çılgın profesör..onun hikayesini çok sonra öğreniriz, bir görünür bir kaybolur ama animede kilit isimlerden biridir..
ve kötüler: bir adet şeytan tilkimiz ve onun yönetimindeki -ya da etradındaki diyelim- bir grup güçlü ayakaşi:
byaku, aihi (hüzünlü bir hikayesi vardır ve inanılmaz derecede rukia'ya benzer), gagin, şion ve diğerleri ama en çok kaguro..bu ismi unutmayın, kaguro...
eleştirilerim buraya sığmayacak ama animenin toplarlanışı, sonu ve kötü kadrosu ile ilgili ciddi şikayetlerim var, o da başka zamana, yarın filan artık...
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Nami, Monkey D. Luffy, prenses serenity
Quincy harika bir tanitim yapmissin ama kimse yazmamis, kiyamam seneler once abim indirmisti bu anime ve yaklasik bi 10-15 bolumunu izlemistim ama sonra neden biraktim inan bende hatirlamiorm o.O ama konu ve hikaye olarak oldukca surukleyici bir anime di. Savas sahneleri falan da guzeldi. savas teknikleri biraz garipti ( kare ve kutucuklar olusturuyorlardi.D) ama guzeldi yine de. Izlenilmesi gereken bir anime diye dusunuyorm. Firsat buldugumda bende kaldigim yerden izleyip tamamlayacagim anime.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kuinşi
Ben de şimdi bilgisayardaki animelere bakıyordum bu da varmış bende onu gördüm :d Bir sürü ruh animesi var bende ya ama hiçbirini izleyesim yok. Burada da o kadar uzun bir yorum görünce sanırım izlenebilir bi anime diye düşündüm "animenin toplarlanışı, sonu ve kötü kadrosu ile ilgili ciddi şikayetlerim var," ya da kalsın.
Spoiler:
Yine bir Quincy klasiği daha, o kadar uzun yazılır mı? Okuyamıyoz.
Güzel ve sürükleyici bir animeydi. Mangada devam ediyordur inş. Kaçtan başlamamız gerektiğini söyleyen çılgın sevap point kazanır.
Ana karakterimiz Yoshimori bildiğimiz shounen karakteri. Bir farkı varsa eskiden hatta şimdi bile ara ara sulu gözlü olması.
Diğer ana karakter Tokine ise Sakura çakması ama bunun tavırları daha anlaşılır ve ortama daha uygun. Pek hoşlanmasamda, anlayışla karşıladım kendisini.
Mangası okumam lazım. Karasumori nin sırrını merak ediyorum.
Güzel ve sürükleyici bir animeydi. Mangada devam ediyordur inş. Kaçtan başlamamız gerektiğini söyleyen çılgın sevap point kazanır.
Ana karakterimiz Yoshimori bildiğimiz shounen karakteri. Bir farkı varsa eskiden hatta şimdi bile ara ara sulu gözlü olması.
Diğer ana karakter Tokine ise Sakura çakması ama bunun tavırları daha anlaşılır ve ortama daha uygun. Pek hoşlanmasamda, anlayışla karşıladım kendisini.
Spoiler:
Mangası okumam lazım. Karasumori nin sırrını merak ediyorum.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kuinşi
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Nami, saim
ayhi yazmış:
Hissettin mi?
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Lost Control, ayhi
Bu mesaja teşekkür edenler (4 kişi): Lost Control, prenses serenity, saim, kuinşi
Mangasını yeni bitirdim. Güzeldi sınav haftasında olmama rağmen okudum.
Herşey güzeldi ama Suigetsu ne yaparak ihanet etmiş anlamadım.
Herşey güzeldi ama Suigetsu ne yaparak ihanet etmiş anlamadım.
Benimde uzun zamandır plan to watch listemde olan bir anime. 14. bölümdeyim ve belli bir konusu yok animenin gibi. Bu halde olunca çok fazla sarmıyor. Ama genelde şu sıralar boş vaktim çok olduğundan da bir yandan beni oyalıyor asdf
Çokta kötü değil, ama izlenecek çok daha iyi animeler vardır gibi şu an. İleride ne olur bilmem ama...
Çokta kötü değil, ama izlenecek çok daha iyi animeler vardır gibi şu an. İleride ne olur bilmem ama...
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 10 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |