Kimi to Boku. |
Yazar
Mesaj
Yakışıklı ikizler Yuuta ve Yuuki Asaba, şirin ve anlayışlı Matsuoka Shun ve sınıf başkanı Tsukahara Kaname çok küçüklüklerinden beri birbirleriyle takılmaktadırlar. Araları ne çok kötü ne de çok iyi olsada liseye kadar beraber olmaya devam etmişlerdir. Hayatlarının 17. baharında yeni yarı Japon transfer öğrencinin aralarına girmesiyle, bu bahar da geçmiş baharlar gibi geçip gidecek midir? Yoksa hayatları bir kiraz çiçeğinin yaprağı gibi narin bir şekilde salınarak düşmeye yeni mi başlamıştır?
2011 yapımı, 13 bölümden oluşuyor. arkadaşlık, okul, yaşamdan kesitler türü.
---
İnsanın içine dokunan güzel şeyler vardır ya bu seri bunu çok güzel ifade ediyor. Nasıl dersem... Bir insanın diğer insanı anladığı anı ve ona yardım etmek istemesi ama ona belli etmeden veya belli ederek. Veya bir arkadaşınla geçirdiğin günü yıllar sonra bile hatırlaman ve bu o an hissettiğin duyguları hala o anki gibi tekrar karşılaştığında da hissetmen. Bunlar arkadaşlık, sevgi ile ilgili olanlarıydı bir de işin içine aşk girince daha bir duygulandırıyor seni yapım. Bir insana sevdiğini söyleyememek ve beklemek de zor ama herkesin kişiliği farklıdır bunu da burada iyi işlemişler.
Karakterlerin hepsini sevdim. Çizimler hoş hatta çok güzel. Kurgu ve konu harika. Müzikler açılış kapanış her şeyiyle benim için mükemmel bir seriydi. İkinci serisi çıkmış*-* Onu da öteki sayfada tanıtacağım.
Bu arada tanıtım sayfasını aradım bulamadım*-* Ya kimse tanıtmadı ya da gözümden kaçtı*-* İzlemeyen varsa izlesin derim o vakit.
Bu mesaja teşekkür edenler (7 kişi): kuinşi, fawn, vivi, Lost Control, Birisi, MISIRKAFA, Merue
Ben dün gece tanıtacaktım uyukum geldi sabah tanıtırım dedim unutmuşum.Geç kaldık yani.
Slice of life tarzı animeler genellikle ağır ve sıkıcı ilerler.Sonuçta adı üstünde ''slice of life.''Fakat bu seriyi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.Son derece sıcak ve eğlenceli bir seriydi.
İkizlerin uyuyacakmış gibi görünen yüzleri benim çok hoşuma gitti.Shun desen çok tatlı bir karakter.Her ne kadar ilk başta cinsiyetini çözemesemde sonradan anlaşıldı.
Slice of life tarzı animeler genellikle ağır ve sıkıcı ilerler.Sonuçta adı üstünde ''slice of life.''Fakat bu seriyi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.Son derece sıcak ve eğlenceli bir seriydi.
İkizlerin uyuyacakmış gibi görünen yüzleri benim çok hoşuma gitti.Shun desen çok tatlı bir karakter.Her ne kadar ilk başta cinsiyetini çözemesemde sonradan anlaşıldı.
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kuinşi
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): prenses serenity, Lost Control
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): kuinşi, carpe diem, prenses serenity
Başta görsel olarak çok hoşuma gitti pastel renkler denir ya öyle şeker insanın içini yumuşatan bir görselliğe sahip ... Hikaye ise serentiy-san nın da belirttiği duygusal yeri geldiğinde sizi kahkahaya boğan olaylarla dolu.Ama gerçekten arkadaşlık iyi yansıtılmış hani her ne kadar genŞlerimizin çoğu bunu birbirlerine belli etmeseler de farkında olmaları... ^^ Hafif efemine ama bir o kadar kibar olan Shun,zeki fakat kolayca sinirlendirilebilen Kaname,görüntü olarak birbirlerine benzeseler de aslında bir çok farklı özellikleri olan Yuki ve Yuta,etrafta sürekli koşuşturup hiç enerjisi tükenmeyen Chizuru hepsi ayrı bir alem. Serinin en sevdiğim yanı hikayenin ara ara flasbacklerle süslenmesi anaokulundaki halleri pek şirin yahu. Final ise en eğlenerek izlediğim bölümlerden oldu...
Şarkılara zaten diyecek lafım yok ve arada bölümlere eşlik eden şu şarkıyı çok sevdim.
[youtube]https://www.facebook.com/profile.php?id=1762292189[/youtube][/youtube]
Şarkılara zaten diyecek lafım yok ve arada bölümlere eşlik eden şu şarkıyı çok sevdim.
[youtube]https://www.facebook.com/profile.php?id=1762292189[/youtube][/youtube]
Bu mesaja teşekkür edenler (4 kişi): Birisi, Lost Control, kuinşi, carpe diem
bu seriyi daha bitiremedim, son bölümü kaldı sadece. son zamanlarda animelerle arama buz dağları girmişti, o buz dağlarını eritebilecek güce sahip bir anime bu. yakın zamanda bir "slice of life" daha izlemeye çalıştım, "fuujin monogatari" onda inanılmaz sıkıldım mesela. anime geçmek bilmedi. bitiremedim de hâlâ iki üç bölümü var izlemediğim. hiç âdetim olmamasına rağmen sanırım onu yarım bırakıp "dropped" listesine ekleyeceğim. ama kimi to boku böyle değil. ilk iki bölümü biraz beni sıktı itiraf etmek gerekirse ama çizuru gelip de kendisini zorla kabul ettirince anime şöyle bir silkelenip kendine geldi. o bölümden bu yana epey eğlenerek izledim.
---- shun'un farkında olmadan yaratılan aşk üçgeni biraz hüzünlendiriyor beni. aynı şeyi ikizler de yaptı. bu anime, adını bir türlü koyamadığınız duyguların animesi. sanki, böyle, dilinizin ucuna kadar geliyor da çıkaramıyorsunuz ya kelimeyi dudaklarınızın arasından. bütün anime aynı hissi verdi bana. kıskançlık desem değil, aşk acısı desem değil, mutsuzluk desem değil, umutsuzluk desem hiç değil. daimi bir nostalji havası içinde masumane dostluklar. çok, çok eğlencelik bir dizi.
---- favori karakterim çizuru. böyle gürültücü tipleri pek sevmem normalde ama gruptaki diğer herkes o kadar sakin yaradılışlı ki birilerinin bu grubu canlandırması gerekiyordu. saçlarına gıcık oluyorum sadece, internette dolanırken saçlarının farklı bir şeklini gördüm, sanırım 2. seride, o hali çok güzelmiş mesela. mary'si ile olan ilişkisi de apayrı bir güzellikte. aşkların böyle masum olduğu bir çağı hatırlatması bizlere, çok güzel.
---- shun, kaname, ikizler. birbirlerinden ayırmıyorum. shun'u sevmemek mümkün değil zaten, kadınsı hareketlerine rağmen, kanatsız bir melek gibi ortalıklarda süzülüşü ile içten pazarlıklı ikizleri ve sinirlendiği zaman sadece elinde çatalı eksik bir şeytana dönüşen kaname'yi çok güzel dengeliyor. kaname derseniz, ouran'dan favori karakterim kyouya'ya bu kadar benzemesi onu sevmem için yeterli sebep biraz karizması eksik tabii, kimse kyouya'dan daha karizmatik olamaz. kaname bazen bana biraz kendisini diğerlerinden uzak durmak için kasıyormuş gibi gelse de diğerlerinden daha olgun tavırlarıyla bir baba edasında olması hoşuma gidiyor. ikizleri birbirinden ayırt edemiyorum, sadece yukki meşhur süveterini giyince o olduğunu anlıyorum. karizmatik otaku yukki ve el attığı her spor dalının usain bolt'u yuuta: her ne kadar aralarındaki ilişkiyi anlamasam da (ve bazen onların bu garip grubun içinde ne aradıklarını merak etsem de) onları da seviyorum. bana yine ouran'daki ikizleri çağrıştırıyorlar. (aslında shun da tamaki'yi, mary yer yer haruhi'yi, çizuru'da honey-senpai'yi çağrıştırıyor, bu animenin sadece mori-senpai'si eksik.) ama ouran'ın ikizlerinden daha sevimli oldukları kesin.
bu animenin açılış müziği son zamanlarda duyduklarımın en iyisi. görüntüleri, karakter çizimleri, "çibi" çizimleri çok hoş. dört başı mamur bir anime. her slice of life güzel değildir ama bu, güzel bir slice of life. ouran'ı ve tsuritama'yı sevdiyseniz, onların biraz daha az gürültülü olanını düşünün.
en eğlendiğim bölüm:
---- shun'un farkında olmadan yaratılan aşk üçgeni biraz hüzünlendiriyor beni. aynı şeyi ikizler de yaptı. bu anime, adını bir türlü koyamadığınız duyguların animesi. sanki, böyle, dilinizin ucuna kadar geliyor da çıkaramıyorsunuz ya kelimeyi dudaklarınızın arasından. bütün anime aynı hissi verdi bana. kıskançlık desem değil, aşk acısı desem değil, mutsuzluk desem değil, umutsuzluk desem hiç değil. daimi bir nostalji havası içinde masumane dostluklar. çok, çok eğlencelik bir dizi.
---- favori karakterim çizuru. böyle gürültücü tipleri pek sevmem normalde ama gruptaki diğer herkes o kadar sakin yaradılışlı ki birilerinin bu grubu canlandırması gerekiyordu. saçlarına gıcık oluyorum sadece, internette dolanırken saçlarının farklı bir şeklini gördüm, sanırım 2. seride, o hali çok güzelmiş mesela. mary'si ile olan ilişkisi de apayrı bir güzellikte. aşkların böyle masum olduğu bir çağı hatırlatması bizlere, çok güzel.
---- shun, kaname, ikizler. birbirlerinden ayırmıyorum. shun'u sevmemek mümkün değil zaten, kadınsı hareketlerine rağmen, kanatsız bir melek gibi ortalıklarda süzülüşü ile içten pazarlıklı ikizleri ve sinirlendiği zaman sadece elinde çatalı eksik bir şeytana dönüşen kaname'yi çok güzel dengeliyor. kaname derseniz, ouran'dan favori karakterim kyouya'ya bu kadar benzemesi onu sevmem için yeterli sebep biraz karizması eksik tabii, kimse kyouya'dan daha karizmatik olamaz. kaname bazen bana biraz kendisini diğerlerinden uzak durmak için kasıyormuş gibi gelse de diğerlerinden daha olgun tavırlarıyla bir baba edasında olması hoşuma gidiyor. ikizleri birbirinden ayırt edemiyorum, sadece yukki meşhur süveterini giyince o olduğunu anlıyorum. karizmatik otaku yukki ve el attığı her spor dalının usain bolt'u yuuta: her ne kadar aralarındaki ilişkiyi anlamasam da (ve bazen onların bu garip grubun içinde ne aradıklarını merak etsem de) onları da seviyorum. bana yine ouran'daki ikizleri çağrıştırıyorlar. (aslında shun da tamaki'yi, mary yer yer haruhi'yi, çizuru'da honey-senpai'yi çağrıştırıyor, bu animenin sadece mori-senpai'si eksik.) ama ouran'ın ikizlerinden daha sevimli oldukları kesin.
bu animenin açılış müziği son zamanlarda duyduklarımın en iyisi. görüntüleri, karakter çizimleri, "çibi" çizimleri çok hoş. dört başı mamur bir anime. her slice of life güzel değildir ama bu, güzel bir slice of life. ouran'ı ve tsuritama'yı sevdiyseniz, onların biraz daha az gürültülü olanını düşünün.
en eğlendiğim bölüm:
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (6 kişi): Birisi, fawn, Lost Control, carpe diem, prenses serenity, Rukia
@Quincy-san yorumlarını seviyorum ya okurken gülümsetiyor yorumların-yanlış anlama yazdıkların komik demek istemedim...-
ben bu seriyi izlerken ouranla hiç kıyasalamak aklıma gelmemişti.ama yorumundaki ouran benzetmelerine katılıyorum
chiziru benim de favori karakterim o çocuk kendini hem sevdiriyor hem de özellikle 2.sezonda kendine hayran bırakıyor,saygıyı hak ediyor
bu animede sevmediğim tek bir karakter bile yok zaten.
sana katılmadığım tek nokta yuki-yuta ikizler konusunda: ''onların bu animede işi ne,anlam veremedim'' diye birşey yazmışsın.bence animeye renk katmışlar animede olmaları gerekli yani bence
ve chiziru nun saçı konusunda da sana katılıyorum ben de hiç sevmemiştim izlerken hala da hoş bulmuyorum saçını ama çocuk alman sonuçta almanya da moda öyleyse o da öyle alışmıştır ve bahsettiğin beğendiğin saçının şu olduğuna eminim.ben de bu saçını seviyorum ve bu saçlı hali 2.sezonda çok duygusal bölümlerden birindeki hali
ben bu seriyi izlerken ouranla hiç kıyasalamak aklıma gelmemişti.ama yorumundaki ouran benzetmelerine katılıyorum
chiziru benim de favori karakterim o çocuk kendini hem sevdiriyor hem de özellikle 2.sezonda kendine hayran bırakıyor,saygıyı hak ediyor
bu animede sevmediğim tek bir karakter bile yok zaten.
sana katılmadığım tek nokta yuki-yuta ikizler konusunda: ''onların bu animede işi ne,anlam veremedim'' diye birşey yazmışsın.bence animeye renk katmışlar animede olmaları gerekli yani bence
ve chiziru nun saçı konusunda da sana katılıyorum ben de hiç sevmemiştim izlerken hala da hoş bulmuyorum saçını ama çocuk alman sonuçta almanya da moda öyleyse o da öyle alışmıştır ve bahsettiğin beğendiğin saçının şu olduğuna eminim.ben de bu saçını seviyorum ve bu saçlı hali 2.sezonda çok duygusal bölümlerden birindeki hali
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): kuinşi
Rukia yazmış:
evet tam da o saçı kast etmiştim. ne kadar yakışmış. biraz ikizlere benzemiş ama yine de güzel.
ikizlerin bu animede ne işi var demedim. ikizlerin bu grupta ne işi var dedim. aynısı ouran ikizleri için de geçerli: birbirlerine yetiyorlar, birlikteyken apayrı bir boyuta geçiyorlar. düşünsenize, "ikiz olmak" en iyi arkadaşınızla aynı anda doğmak değil de nedir? buna rağmen neden bu üçünün peşini bırakamıyorlar? her şeye sinirlenebilen kaname, her şeye gülümseyebilen shun ve her şeyi aptal saptal bir ergen macerasına dönüştürebilen çizuru! karizmaları ve yetenekleri ile onlardan çok farklı bir yerde duran ikizlerin bu arkadaşlıkta ısrar etmelerini anlamlandıramıyorum. ama şikayetçi de değilim, ikizlerin kaname'yi sinir edişlerine, özellikle yukki'nin çizuru'nun arkasını devamlı toplamaya çalışmasına (gizli gizli yukki'nin çizuru'yu çok sahiplendiğini düşünüyorum) ve shun'a prenses muamelesi yapmalarına bayılıyorum.
son bölümü izleyip ikinci seriye geçmek için sabırsızlanıyorum ama arkadaşıma bu gece onnla sherlock maratonu yapacağıma söz verdim. üstelik de kandil ^^' ertesi akşama kaldı artıkın
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Rukia
Animeyi bitirmenin getirdiği boşluk hissiyle youtube'dan serinin müziklerini dinliyordum. Karşıma şu videolar çıktı.
Kawaiii :3
Bir de bu şarkı. İkizlerin seiyuuları söylüyor. Fangirl olacağım bu gidişle. Hatta oldum bile.. =/
Spoiler:
Spoiler:
Kawaiii :3
Bir de bu şarkı. İkizlerin seiyuuları söylüyor. Fangirl olacağım bu gidişle. Hatta oldum bile.. =/
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): fawn, Lost Control, Rukia
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Birisi
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 10 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |