Shinozaki Mikoto... Yeni liseye başlamış, sessiz, dikkat çekmeyen, arkadaşı olmayan, ayak işleri yaptırılan, başarısız bir gençtir. Ta ki platonik aşkı Fukuzawa ona bisiklet klübüne katılmasını teklif edene kadar.

Bisiklet sürmesini bile bilmeyen Shinozaki bisikletle tanıştığında, bisiklete aşık olur. Kendisini Tour de France e taşıyacak olan macerası böylelikle başlar.

ilk bisikletimi hatırlıyorum da; 5 yaşındaydım. arka fren arka tekerin dönmesini engelliyordu. ben bilmiyordum bunu. evde defalarca üstüne biniyor düşüyordum. tamir edildiğinde dünyalar benim olmuştu. çok sevmiştim bisikletimi. sonra bir gün hayatımdaki en büyük aptallıklardan birini yaptım. tanımadığım bi çocuk o klişe cümleyi söyledi; "bi tur verir misin?". bi daha bisikletimi göremedim. çalınmıştı. o aptal bebe, hiç tanımadığı birisine güvenip, bisikletini çaldırmıştı. günlerce de ağlasa da babası uzun bir süre o bebeye bisiklet almadı.

o bebe 2. bisikletini arkadaşıyla şöyle bir oyun oynarken kazanmıştı. arkadaşı bisiklet üzerinde gidiyor, bisikletsiz bebe bunu yakalamaya çalışıyordu. yakaladı ve sırt üstü yerlerde sürünerek tüm sırtını yaralarla kapladı. acıyan ebeveynler ona bisiklet aldı. 3. alınan bisikletse yine bir yaralanma peşinden geldi. diz kapağını çatlatan o bebe, bacağı alçıya alındığı ilk gün o çok istediği 24 vites bianchi -vaaaaov bianchi- bisikletine kavuştu. bi bacağı alçıda 1 ay o bisikleti sürdü.

işte bu bisiklet sevgimin son zamanlarda nüksetmesi üzerine over drive ı indirdim. indirdim indirmesine de kısa zamanda tüketmek de iyi olmadı.

konu tabi ki "ezik oğlanın efsane olması" diye basite indirgenirse klişe. fakat işlenen şey bisiklet sporu. bu sporu da öyle güzel ve gerçekçi anlatmışlar ki, yarış bölümlerinde bir sonraki bölüme geçmeden duramıyorsunuz. şahsen devam etmeden duramadım. belli bir bağımlılık yaratıyor. direk artı bir özellik oluyor bu da. tabi sunum da çok iyi. ki anime ilk olarak shinozakiyi tour de france yarışında lider konumdayken gösteriyor. sonrasında geçmişe dönüyor. bu bile bi "oooo" yaptırdı bana.

karakterler animenin en güçlü yanı. ana karakter dışındaki karakterlerin öz geçmişleri flashbacklerle öyle güzel işleniyor ki, hepsini seviyorsunuz. her birinin ayrı hikayesi, her birinin ayrı öne çıkan kişilik özellikleri... her biri "selam ben yan karakterim" diye bağırmaktan öte, kendi esas oğlan olduklarını hissettiriyor. ki ana karakteri de zaten "ehe ben marjinalim ana karakterleri asla sevmem" diyen tipler dışında kimsenin sevmeyeceğini düşünmüyorum. çünkü esas oğlanımız da komik ve eğlenceli bir karakter.

çizimleri süslü olmadan, basitliğiyle güzel. fakat hiçbir zaman sevemediğim birşey var ki, bilgisayar animasyonları... içinde barındıran her animede gözüme batmıştır. bir türlü o animasyonları sevemedim.

seslendirme güzel. özellikle fukuzawa nın ses... opening ve endingler sevilebiliyor ama müzik benim için çok önemlidir diyenler için yetersiz gelebilir.

en büyük eksisi 26 bölüm olması ve doğru düzgün bir sonu olmaması. bu kadar bağımlılık yapıcı bir animenin 26 bölümde bitmesi gerçekten üzüyor. aptal fillerlarla, uzattıkça uzatılan ama yaratıcılıktan uzak konularla süren animelerin olduğu bir sektörüde böyle güzel yapımların kısa sürede bitmesi can yakmıyor değil. 2. sezonu gelmeli.

gerek eğlence, gerek heyecan, gerek komedi, gerek bağımlılık bakımından dolu dolu bir anime. spor animesi sevenlere rahatlıkla önerilir.