Leyla ile Mecnun Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 13, 14, 15, 16, 17, Sonraki |
Yazar
Mesaj
fawn yazmış:
Bakkal bu haftaki hareketi ile "aha insanmış" dedirtti ama çok dikkat çekmese de geçen hafta yaptığı daha bomba bir olaydı. Bizim Şimbilli, ton ton teyze için gözünü kırpmadan bir tomar parayı arabasını durdurdukları elemana verdi!
85. bölümü genel anlamda pek beğenmesem de ölüm teması ile 84 L&M tarihinin en iyi bölümlerinden biriydi, bunu da buraya not düşmüş olayım.
Edit: 86 da efsane bölümlere girmiştir bence. Beklenen Şubat göndermesi geldi, Çimen'i de gördük hatta; Şubat'ın 2018'de geçmesini göz ardı etmişler sanırım, öyleyse ortak bir bölüm neden olmasın?
Şubat bölüm içerisindeki göndermelerden sadece biriydi tabii, bol göndermeli bir bölümdü. Bunun haricinde Iskender'in "Bir orangutanı bulmak için orangutan gibi düşünmek gerek." demesi ve herkesin Mecnun'a bakması epey güldüren sahnelerden biriydi
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): fawn, prenses serenity
Görüyorum ki iki haftanın ardından yeni yorum yine benden olacak maalesef. 87. ve 88. bölümler de yine oldukça güzel bölümler oldu, yani son zamanlar da dizimiz gayet güzel devam etmekte, aman nazar değmesin. Öte yandan 87. bölümün sonunda Karabasan'ın Aksakallı'ya ettiği laflar ve bu bölümde devam eden ikisi arasındaki muhabbet "finale yaklaştık mı?" sorusunun doğmasına neden oldu tabi olarak. Ekipten bazılara finali yalanlasa da Selçuk Aydemir'in İşler Güçler'de yaptığı ters köşelerin ardından dizilere güvenemez oldum ben. Aslında üçüncü sezonda finali bekliyordum, dizi her ne kadar güzel devam etse de Ali Atay ile Melis Birkan bir türlü Leyla ile Mecnun olamadı ve olamayacak gibi de. Ne bileyim Melis Birkan olmadı diziye yav, eğreti durduğunu artık kabullendim son iki bölümün ardından. Elanur rolüyle iki bölüm için diziye konuk olan Aslı Tandoğan o kısacık sürede diziye uyum sağlayıp kendisini sevdirmeyi başarmışken Melis Birkan'ın benim gözümde hâlâ bir yabancıdan öteye gidememiş olması ve kötü oyunculuğu... Anladım ki sorun sadece eski Leyla'ya alışmış olmamız ve onu özlememizden kaynaklanmıyormuş, ne yazık ki ortada bir yanlış Leyla tercihi var. Saçma olsa da Leyla'nın gidip diziye Elanur ile devam edilmesini gerçek manada istedim ama olmadı tabii, keşke üçüncü sezon için Leyla rolü Aslı Tandoğan'a verilse imiş.
Bu arada final konusundan da sapmış oldum. Aslında bu konuda söylenebilecek pek bir şey de yok. Bir dördüncü sezon dizinin kalitesini düşürür mü diye endişe ediyorum ancak devam edecekse sonuna kadar izlerim tabii ki. Eğer bu sezonun sonunda finali yaparlarsa hep bir efsane olarak kalacaklar benim için. Ama öyle ya da böyle en az bir adet sinema filmi isterim ben bu ekipten. Bir Leyla ile Mecnun filminin Onur Ünlü'nün diğer filmlerinden çok daha fazla izleyici toplayacağına eminim. Yapsınlar yav. Hatta zamanında kendimce bir film senaryosu bile yazmıştım ufaktan :P.
Gelelim asıl mesele olan 88. bölüme. Hem güldürüp hem hüzünlendiren bir bölüm oldu, daha doğrusu bir güldürüp bir hüzünlendiren bir bölüm oldu. Hüznün ve güldürünün bir arada olduğu çok bölüm izledik ancak bu 88. bölüm en dengesiz olanıydı sanırım. Nisan, Doktor'u kaçırmak için hapishaneye girdiğinde falım reklamı oooo'su yapan amcalar pek bir güldürdüler :D. Ayrıca bu bölümde de hastanedeki "Cihan Çankaya" anonsu ile Şubat dizisine ufak bir selam vardı yine. Lokmen olsun, İsmail Abi'nin ağaçtan helallik istemesi olsun oldukça güldüren bir bölümdü ancak ön planda olan hüzündü bu bölüm için. Osman Sonant her bir veda sahnesinde çok güzel oynamış, asıl devleşen ise Açelya Devrim Yılhan idi. Kendisinin gördüğümüzden daha iyi bir oyuncu olduğunun farkındaydım ancak bu kadarını da beklemiyordum. Hazırlıksız yakalansaydım muhtemelen ağlardım o veda sahnesinde. Hazırlıksız yakalandığım vedalaşma ise Yavuz-İsmail oldu, adamlar tek kelime etmeden ağlatacaklardı az daha. Erdal Bakkal'ın ise yine insan olamadığı bir bölümdü :P . Erdal-Yavız'ı beğenmesem de Mecnun-Yavız güzeldi, o kısmı beğenmeyenler olmuş ancak ben orada acıların çocuğu Mecnun'un ölümü kabullenemeyip vedalaşmaktan kaçtığını düşünüp iyiye yordum :P. Veda sahnelerini sıralayacak olursam:
1- Yavuz - Eylül
2- Yavuz - İçmail Abi
3- Yavuz - Mecnun
4- Yavuz - İskender
5- Yavuz - Kaan
6- Yavuz - Erdal Şimbilli
Şunu da şuraya bırakayım:
[Bağlantı]
"Nisan ile neden vedalaşmadı?" veya bir başkası ile neden vedalaşmadı, tipi sorulara ise pek lüzum yok bence. Çünkü Yavuz'un kimlerle vedalaştığını bilmiyoruz, izlediğimiz kadarını biliyoruz; mesela İskender ile vedasının hemen ardından Az Sakallı ile İskender arasında geçen muhabbetten anlıyoruz ki Yavız, Dede ile de vedalaşmış ancak biz bu sahneyi izlemedik. O kadar üzdükten sonra Yavuz'un gitmemesi ile duygu sömürüsüne mi gelmiş olduk, aptal yerine mi konulmuş olduk bilmem ancak 88. bölüm beni hem oldukça güldürdü hem de ağlama noktasına kadar getirdi, yani güzel bölümdü derim. Zaten gitmesin Yavuz da otursun oturduğu yerde.
Bu da 87'den, Birinci Metonya Meydan Muharebesi:
[Bağlantı]
Edit:
Öyle karalıyordum, baktım fena durmuyor boşa gitmesin, paylaşayım dedim :D. Buyrunuz, benden bir adet Mecnun Ç. çizimi:
Bu arada final konusundan da sapmış oldum. Aslında bu konuda söylenebilecek pek bir şey de yok. Bir dördüncü sezon dizinin kalitesini düşürür mü diye endişe ediyorum ancak devam edecekse sonuna kadar izlerim tabii ki. Eğer bu sezonun sonunda finali yaparlarsa hep bir efsane olarak kalacaklar benim için. Ama öyle ya da böyle en az bir adet sinema filmi isterim ben bu ekipten. Bir Leyla ile Mecnun filminin Onur Ünlü'nün diğer filmlerinden çok daha fazla izleyici toplayacağına eminim. Yapsınlar yav. Hatta zamanında kendimce bir film senaryosu bile yazmıştım ufaktan :P.
Gelelim asıl mesele olan 88. bölüme. Hem güldürüp hem hüzünlendiren bir bölüm oldu, daha doğrusu bir güldürüp bir hüzünlendiren bir bölüm oldu. Hüznün ve güldürünün bir arada olduğu çok bölüm izledik ancak bu 88. bölüm en dengesiz olanıydı sanırım. Nisan, Doktor'u kaçırmak için hapishaneye girdiğinde falım reklamı oooo'su yapan amcalar pek bir güldürdüler :D. Ayrıca bu bölümde de hastanedeki "Cihan Çankaya" anonsu ile Şubat dizisine ufak bir selam vardı yine. Lokmen olsun, İsmail Abi'nin ağaçtan helallik istemesi olsun oldukça güldüren bir bölümdü ancak ön planda olan hüzündü bu bölüm için. Osman Sonant her bir veda sahnesinde çok güzel oynamış, asıl devleşen ise Açelya Devrim Yılhan idi. Kendisinin gördüğümüzden daha iyi bir oyuncu olduğunun farkındaydım ancak bu kadarını da beklemiyordum. Hazırlıksız yakalansaydım muhtemelen ağlardım o veda sahnesinde. Hazırlıksız yakalandığım vedalaşma ise Yavuz-İsmail oldu, adamlar tek kelime etmeden ağlatacaklardı az daha. Erdal Bakkal'ın ise yine insan olamadığı bir bölümdü :P . Erdal-Yavız'ı beğenmesem de Mecnun-Yavız güzeldi, o kısmı beğenmeyenler olmuş ancak ben orada acıların çocuğu Mecnun'un ölümü kabullenemeyip vedalaşmaktan kaçtığını düşünüp iyiye yordum :P. Veda sahnelerini sıralayacak olursam:
1- Yavuz - Eylül
2- Yavuz - İçmail Abi
3- Yavuz - Mecnun
4- Yavuz - İskender
5- Yavuz - Kaan
6- Yavuz - Erdal Şimbilli
Şunu da şuraya bırakayım:
[Bağlantı]
"Nisan ile neden vedalaşmadı?" veya bir başkası ile neden vedalaşmadı, tipi sorulara ise pek lüzum yok bence. Çünkü Yavuz'un kimlerle vedalaştığını bilmiyoruz, izlediğimiz kadarını biliyoruz; mesela İskender ile vedasının hemen ardından Az Sakallı ile İskender arasında geçen muhabbetten anlıyoruz ki Yavız, Dede ile de vedalaşmış ancak biz bu sahneyi izlemedik. O kadar üzdükten sonra Yavuz'un gitmemesi ile duygu sömürüsüne mi gelmiş olduk, aptal yerine mi konulmuş olduk bilmem ancak 88. bölüm beni hem oldukça güldürdü hem de ağlama noktasına kadar getirdi, yani güzel bölümdü derim. Zaten gitmesin Yavuz da otursun oturduğu yerde.
Bu da 87'den, Birinci Metonya Meydan Muharebesi:
[Bağlantı]
Edit:
Öyle karalıyordum, baktım fena durmuyor boşa gitmesin, paylaşayım dedim :D. Buyrunuz, benden bir adet Mecnun Ç. çizimi:
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): fawn, Son Goku
Sanırım şu son bir kaç bölümdür en çok güldüğüm bölümlerden birisi oldu. Nereden başlasam bilemiyorum. Öncelikle İsmail Abi'nin Adam Simit dedesini şahsen bir iktisat öğrencisi olduğumdan ilgiyle, kahkahayla izledim. Ah ah Simithin annesi zamanında yırtıp attırsaydı o yazdıklarını...
[Bağlantı]
Kaan'a da tüm ekip sırtını döndü ya e ama yeter kaçıncı adam kaçırmaydı bu yahu biraz arayı soğutmak gerek değil mi? Derya denilen şu kızın da oyunculuğundan hiç hazzetmiyorum tabi henüz genç birisi ama çok yapmacık be kardeşim.
Öte yandan Yavuz'a kız isteme olayıyla Erdal yine pisliğini yaptı. Ama şöyle bir şey var ki Erdal'a artık kızmıyorum yahu o pisliği, o gıcıklığı ayrı bir şirinlik katıyor kendisine. "Ne oldu Yaviz? Erdal Baggal'ın evinden kız kaçıracağıdın ha?..." Öncesinde kız isteme merasimi sırasında Erdal ve İskender arasında geçen diyaloglar şahaneydi. Ayrıca şu son iki bölümdür anladım ki dizinin en romantik çifti hiç şüphesiz Eylül ve Yavuz. Diğer tarafta Nisan'a da üzülüyorum. İsimsiz, gizli kahraman misali ile geçen ki bölümde kendisine karşı içim cız etti.
"...dizi her ne kadar güzel devam etse de Ali Atay ile Melis Birkan bir türlü Leyla ile Mecnun olamadı ve olamayacak gibi de..." Trapspringer; adam haklı beyler. Yok abi yok hiç bir elektrik alamıyorum bu çiftten resmen dizinin "adını" karalıyorlar artık. Ki Mecnun Ömer Amca'ya baba mı dedi ben mi yanlış duydum? Şaşırmalara doyamadım.
Yine tadında güzel bir bölümdü vesselam.
[Bağlantı]
Kaan'a da tüm ekip sırtını döndü ya e ama yeter kaçıncı adam kaçırmaydı bu yahu biraz arayı soğutmak gerek değil mi? Derya denilen şu kızın da oyunculuğundan hiç hazzetmiyorum tabi henüz genç birisi ama çok yapmacık be kardeşim.
Öte yandan Yavuz'a kız isteme olayıyla Erdal yine pisliğini yaptı. Ama şöyle bir şey var ki Erdal'a artık kızmıyorum yahu o pisliği, o gıcıklığı ayrı bir şirinlik katıyor kendisine. "Ne oldu Yaviz? Erdal Baggal'ın evinden kız kaçıracağıdın ha?..." Öncesinde kız isteme merasimi sırasında Erdal ve İskender arasında geçen diyaloglar şahaneydi. Ayrıca şu son iki bölümdür anladım ki dizinin en romantik çifti hiç şüphesiz Eylül ve Yavuz. Diğer tarafta Nisan'a da üzülüyorum. İsimsiz, gizli kahraman misali ile geçen ki bölümde kendisine karşı içim cız etti.
"...dizi her ne kadar güzel devam etse de Ali Atay ile Melis Birkan bir türlü Leyla ile Mecnun olamadı ve olamayacak gibi de..." Trapspringer; adam haklı beyler. Yok abi yok hiç bir elektrik alamıyorum bu çiftten resmen dizinin "adını" karalıyorlar artık. Ki Mecnun Ömer Amca'ya baba mı dedi ben mi yanlış duydum? Şaşırmalara doyamadım.
Yine tadında güzel bir bölümdü vesselam.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Trapspringer
Alıntı:
89 da yine güzel bir bölüm oldu, bol bol güldürdü . Kireçburnu Çakalları belgeselini de hemen koyayım aşağıya:
[Bağlantı]
fawn yazmış:
Ali Atay ve Melis Birkan gerçek hayatlarında beraberler, diye bir söylenti gidiyor; kendi bilecekleri iş tabii ancak dizide olmuyor bu çift yav. Bakalım, böyle devam edecek mi sonuna kadar yoksa ayrılacaklar mı? Aslında Kubilay'dan da işkillenmiyor değilim, Leyla'yı Mecnun'un elinden alıp götürmesin yine; yapmadığı şey değil çünkü, ne yere bakan yürek yakan o Kubi =P ... Çakal be! Yaban çakalı be!..
Verdiğim aranın ardından güncele geldim sonunda Adamlar bu sezon gerçekten muhteşemler, helal olsun. Ben bu sezonu çok sevdim, ilk sezon kadar iyi, ilk sezona göre aşkı zayıf ama komedisi daha iyi geldi. Melis Birkan'ı da beğenen biriyim kötü oynadığını düşünmüyorum en azından ikinci sezonda ki o iki kıza göre çok iyi.. Onlara hiç ısınamamıştım zaten, Özellikle Sedef'e İkinci sezonu komedisi için izlemiştim. Ama o kızlar yüzünden.. Neyse sevemedim onları Melis iyi geldi. Mecnun'un dişi versiyonu
3. Sezon = 1. Sezon > 2. Sezon (O da kızlar yüzünden yoksa her sezonu güzel dizimizin
3. Sezon = 1. Sezon > 2. Sezon (O da kızlar yüzünden yoksa her sezonu güzel dizimizin
fuatgs
Alıntı:
İki haftadır gerçekten iyi güldürüyorlar, sağ olsunlar. 94, uzun bir aranın ardından nihayet bir Onur Ünlü bölümüydü. Ayşen Gruda'nın diziye konuk olması ise çok iyi oldu derim. Dizi her ne kadar iyi ilerlese de bir kısır döngü iyiden iyiye kendisini hissettiriyordu, yeni bir karakterin hikayeye dahil olması dizi rahatlattı; Burak Aksak iyi düşünmüş, iyi etmiş Hidayet'in annesini yazmakla. Mecnun ile olan diyalogları kadar Hidayet ile diyalogları da pek güzeldi :D. Aksakallı ile Mecnun'un muhabbetlerini de özlemişiz tabii ki.
Alıntı:
Diziye konuk olarak sevindiren bir diğer isim ise Hande Doğandemir idi. Şubat'ta Elem rolüyle izleyip seviyorduk zaten. Aslında haftada bir sefer görmemiz yeterliydi sanki, haftada iki oldu mu aşık olma riski falan doğurabilir çünkü, o bakımdan olmasa mıydı ki... :P
Ayrıca Burak Aksak, Mecnun'un boş geyiklerinin arasına arada çok güzel espriler serpiştiriyor, umursamamazlık yapmaz da bunu yapmaya hep devam eder umarım. Özellikle Mecnun'un burcunun ata dönmesi muhabbeti feci güldürdü bu hafta :D.
İsmail Abi'nin atalarına da hasret kalmışız, bir-iki bölümdür yoklardı sanki. Alfred Hitchcock bu bölümün bombalarındandı.
[Bağlantı]
Kamu spotu :D
[Bağlantı]
Nadya the Band
[Bağlantı]
Leyla the Band
[Bağlantı]
Bu arada geçen bölüm için de değinmeden geçemeyeceğim bir kısım vardı. Baba İskender'in ardından Mecnun'dan da bir yalnızlık tribi geldi, şahaneydi :D.
İskender
[Bağlantı]
Ve Mecnun, karar sizin :D
[Bağlantı]
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Son Goku, prenses serenity, Parametre
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): prenses serenity
14. sayfa (Toplam 17 sayfa) [ 165 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |