.-.-.Sweet Dreams.-.-. FİNAL! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 14, 15, 16, 17, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Yirmi Beş...
Johann’la ayrılmak sandığımdan zor olmuştu...
Sabah...
Sabah Janin’e haber vermeden evden çıktım. Hastaneye gittim. Camella’nın odasına girdim ki Yu odada değildi. Camella’da uyuyordu.
“Küçük bir ihtimalle terastadır Uff saçmalıyorum.”
Terasa çıkan merdivenlerinin yarısına çıkmıştım. Geri dönmek üzereydim ki teras kapısının açık olduğunu gördüm. İnmekten vazgeçip terasa çıktım. Yu terasın demirlerine dayanmış, aşağıya bakıyordu. Yanına geldim. Johann gibi o da fark etmedi. Her şeyi beni görmeden söyleyip gitmek istiyordum...
Melodie: Grubunuz ilk piyasaya çıktığı gün seni televizyonda görür görmez âşık oldum.
Yu şaşılmış, arkasına dönüp bana bakmıştı.
Devam ettim: Tabi o zaman seni iyi tanımıyordum... Hayaller kurmaya başladım. İkimizin olduğu hayaller. Bana göre asla gerçeklemeyecek olan hayaller. Ama hoştu... Senin içinde bulunduğunun bir hayal bile kurmak hoştu. Kim ne derse desin hoştu... Sonuçta hayaldi. Onlarca hayal... Aslında Almanya’ya geliş sebebimde sendin... Seni görmek... Camella filan işin bahanesiydi... Kiro... Onunla tanışmasaydım karşında olamazdım. Ama bak karşındayım. Seni sevdiğimi söylüyorum.
“Ama bak karşındayım. Seni sevdiğimi söylüyorum.” Derken alaylı bir ses tonu kullanmıştım. Daha sonradan ses tonumu düzgün bir hale getirdim. Yu’ya yaklaştım. Sol elimi yanağına(sol) koydum. Diğer yanağına bir öpücük kondurdum.
Kulağına fısıldadım: Seni seviyorum her ne kadar sen benden nefret etsen de...
İki elimi de çekip koşmaya başladım. Hastaneden çıktım ve Karlens’ın evine karda koştum...
!Buradan sonra anlatım biçimi değişik!
Ertesi Sabah...
Karlens Yuki’lerin dairesinin kapıları çaldı. Kapıyı Strify açtı. Hiçbir şey demeden içeri salona geçti. Salonda herkes vardı.
Luminor: Karlens? Bir şey mi oldu?
Karlens: Evet. Melodie...
Strify: Ne olmuş Melodie’ye?
Karlens: Yok!
Hepsi(Luminor dışında): Ne?!
Karlens elindeki mektubu diğerlerine göstererek: Eve geldiğimde tek bu vardı. Okumak isteyen?
Yu: Ben!
Karlens Yu’ya mektubu verirken hata yapmış gibi başını iki yana sallayarak verdi.
Yu mektubu açıp yazanları okumaya başladı. Mektubu İngilizce yazmıştı.
“ Yarın akşam tanışalı tam bir ay olacak. Benim için kötü günlerimde olsa en güzel geçen bir ayım... Kiro... Onunla tanışmasan sizleri tanımazdım. İyiki onunla tanışmışım. Okul çıkışında benimle çarpıştığı için çok mutluyum. Yuki bana kıyafet verdiği içinde ona borçluyum. Bana kıyafet vermeyip kapıdan da döndürebilirdi. Luminor... Seni pek fazla tanıyamadım. Asla hepinizi pek fazla tanıyamadım. Bir kişi dışında kimseyi doğru dürüst tanıyamadım. Ama olsun bu da bana yeter. Sizinle tanışmak da bana yeter. Keşke Karlens beni daha önceden seninle tanıştırsaydı o zaman seni daha iyi tanırdım Luminor. Üzülme... Jetsam’la ayrıldığınızı duydum. Çok üzüldüm. Sevdiğin bir kişiden ayrılmayı kimse benim kadar iyi bilemez. Seni çok iyi anlıyorum. Üzülme... Jetsam’ı unut demiyorum sana... Boşver gitsin de demiyorum... Çünkü... Unutamazsın... Çalışırsın... Unutmaya çabalarsın... Ama unutamazsın. Nereden öğrendiğimi merak ediyorsundur. Dün kafede hemen çaprazınızda oturuyordum. Ama siz o kadar üzgündünüz ki duymamıştınız bile... İstemeden kulak misafiri oldum...
Özür dilerim...
Karlens canım arkadaşım seni sık sık arayacağım. Merak etme. Strify sırrımı sakladığın için çok teşekkür ederim. Ama artık biliyor... Anlamana şaşırdım. Diğerleri anlamadı ama sen analdın. Çok garip... Yu sana söyleyecek hiçbir şeyim yok. Söyleyeceklerimin hepsini söylediğim. Ama yinede herkes bilsin istiyorum-“
Yu devamını okusam mı diye düşünüyordu. Okuyacaktı... Öğrenmelerini haklarıydı...
“Ben Yu’yu seviyorum. Almanya’ya geliş sebebimde buydu. Yu’yu görmek için Almanya’ya geldim. Geldiğim gibide gidiyorum. Siz şimdi bunları okurken bende uçaktan inmiş olacağım. Eğer sizi hayal kırıklığına uğrattıysam çok özür dilerim. Ama herkes bilsin. Yu’yu seviyorum! Bu böyle. Böylede kalacak. Gitsem de Camella ile başlattığımız oyunu kaybetsem de onu sevmeye devam edeceğim. Üzülme... Yu... Gitme sebebim sen değilsin... Sevdiğim herkesten ayrıldım... Herkesten... Şimdi tutunacak kimsem olmasam bile... Sevgim ve hayallerim var... Seni çok seviyorum Yu...
Her biriniz Hoşçakalın...”
Yu mektubu okuduktan sonra fırlatıp daireden çıktı. Melodie’nin evine hızla yürümeye başladı. Diğerleri de orada öyle kalmıştı. Yu’nun peşinden gitmek istediler ama Luminor onlara engel olup ‘birazdan gideriz’ diyerek gitmelerine izin vermemişti. Yu Melodie’nin evine kapıyı kırarak girdi. Geldiği gibi hızla merdivenlerden çıkarak Melodie’nin odasına girdi. Dolabını açtı. Dolabında kıyafetler yoktu. Sadece Yu’nun köşeye koyduğu günlük vardı. Günlüğü açtı okumaya başladı.
Yuki bu arada gizlice Luminor’dan habersiz dışarı çıkmıştı. Yu’nun Melodie’nin evine gittiğini tahmin edebiliyordu. Eve geldiğinde kapıyı kırık görünce koşarak üst kata çıktı. Melodie’nin odasının kapısını açık görünce yavaşça odaya girdi. Yu’yu Melodie’nin yatağının köşesine oturmuş görünce sessizce yaklaştı. Yu’nun arkasına geçti. Gözlerini defterin son sayfasına dikti.
...
...
Yuki satırları okuduktan sonra günlüğün sayfalarına baktı. Gözyaşı vardı... Yu’nun Melodie için dökeceği ilk Gözyaşları...
SON
Johann’la ayrılmak sandığımdan zor olmuştu...
Sabah...
Sabah Janin’e haber vermeden evden çıktım. Hastaneye gittim. Camella’nın odasına girdim ki Yu odada değildi. Camella’da uyuyordu.
“Küçük bir ihtimalle terastadır Uff saçmalıyorum.”
Terasa çıkan merdivenlerinin yarısına çıkmıştım. Geri dönmek üzereydim ki teras kapısının açık olduğunu gördüm. İnmekten vazgeçip terasa çıktım. Yu terasın demirlerine dayanmış, aşağıya bakıyordu. Yanına geldim. Johann gibi o da fark etmedi. Her şeyi beni görmeden söyleyip gitmek istiyordum...
Melodie: Grubunuz ilk piyasaya çıktığı gün seni televizyonda görür görmez âşık oldum.
Yu şaşılmış, arkasına dönüp bana bakmıştı.
Devam ettim: Tabi o zaman seni iyi tanımıyordum... Hayaller kurmaya başladım. İkimizin olduğu hayaller. Bana göre asla gerçeklemeyecek olan hayaller. Ama hoştu... Senin içinde bulunduğunun bir hayal bile kurmak hoştu. Kim ne derse desin hoştu... Sonuçta hayaldi. Onlarca hayal... Aslında Almanya’ya geliş sebebimde sendin... Seni görmek... Camella filan işin bahanesiydi... Kiro... Onunla tanışmasaydım karşında olamazdım. Ama bak karşındayım. Seni sevdiğimi söylüyorum.
“Ama bak karşındayım. Seni sevdiğimi söylüyorum.” Derken alaylı bir ses tonu kullanmıştım. Daha sonradan ses tonumu düzgün bir hale getirdim. Yu’ya yaklaştım. Sol elimi yanağına(sol) koydum. Diğer yanağına bir öpücük kondurdum.
Kulağına fısıldadım: Seni seviyorum her ne kadar sen benden nefret etsen de...
İki elimi de çekip koşmaya başladım. Hastaneden çıktım ve Karlens’ın evine karda koştum...
!Buradan sonra anlatım biçimi değişik!
Ertesi Sabah...
Karlens Yuki’lerin dairesinin kapıları çaldı. Kapıyı Strify açtı. Hiçbir şey demeden içeri salona geçti. Salonda herkes vardı.
Luminor: Karlens? Bir şey mi oldu?
Karlens: Evet. Melodie...
Strify: Ne olmuş Melodie’ye?
Karlens: Yok!
Hepsi(Luminor dışında): Ne?!
Karlens elindeki mektubu diğerlerine göstererek: Eve geldiğimde tek bu vardı. Okumak isteyen?
Yu: Ben!
Karlens Yu’ya mektubu verirken hata yapmış gibi başını iki yana sallayarak verdi.
Yu mektubu açıp yazanları okumaya başladı. Mektubu İngilizce yazmıştı.
“ Yarın akşam tanışalı tam bir ay olacak. Benim için kötü günlerimde olsa en güzel geçen bir ayım... Kiro... Onunla tanışmasan sizleri tanımazdım. İyiki onunla tanışmışım. Okul çıkışında benimle çarpıştığı için çok mutluyum. Yuki bana kıyafet verdiği içinde ona borçluyum. Bana kıyafet vermeyip kapıdan da döndürebilirdi. Luminor... Seni pek fazla tanıyamadım. Asla hepinizi pek fazla tanıyamadım. Bir kişi dışında kimseyi doğru dürüst tanıyamadım. Ama olsun bu da bana yeter. Sizinle tanışmak da bana yeter. Keşke Karlens beni daha önceden seninle tanıştırsaydı o zaman seni daha iyi tanırdım Luminor. Üzülme... Jetsam’la ayrıldığınızı duydum. Çok üzüldüm. Sevdiğin bir kişiden ayrılmayı kimse benim kadar iyi bilemez. Seni çok iyi anlıyorum. Üzülme... Jetsam’ı unut demiyorum sana... Boşver gitsin de demiyorum... Çünkü... Unutamazsın... Çalışırsın... Unutmaya çabalarsın... Ama unutamazsın. Nereden öğrendiğimi merak ediyorsundur. Dün kafede hemen çaprazınızda oturuyordum. Ama siz o kadar üzgündünüz ki duymamıştınız bile... İstemeden kulak misafiri oldum...
Özür dilerim...
Karlens canım arkadaşım seni sık sık arayacağım. Merak etme. Strify sırrımı sakladığın için çok teşekkür ederim. Ama artık biliyor... Anlamana şaşırdım. Diğerleri anlamadı ama sen analdın. Çok garip... Yu sana söyleyecek hiçbir şeyim yok. Söyleyeceklerimin hepsini söylediğim. Ama yinede herkes bilsin istiyorum-“
Yu devamını okusam mı diye düşünüyordu. Okuyacaktı... Öğrenmelerini haklarıydı...
“Ben Yu’yu seviyorum. Almanya’ya geliş sebebimde buydu. Yu’yu görmek için Almanya’ya geldim. Geldiğim gibide gidiyorum. Siz şimdi bunları okurken bende uçaktan inmiş olacağım. Eğer sizi hayal kırıklığına uğrattıysam çok özür dilerim. Ama herkes bilsin. Yu’yu seviyorum! Bu böyle. Böylede kalacak. Gitsem de Camella ile başlattığımız oyunu kaybetsem de onu sevmeye devam edeceğim. Üzülme... Yu... Gitme sebebim sen değilsin... Sevdiğim herkesten ayrıldım... Herkesten... Şimdi tutunacak kimsem olmasam bile... Sevgim ve hayallerim var... Seni çok seviyorum Yu...
Her biriniz Hoşçakalın...”
Yu mektubu okuduktan sonra fırlatıp daireden çıktı. Melodie’nin evine hızla yürümeye başladı. Diğerleri de orada öyle kalmıştı. Yu’nun peşinden gitmek istediler ama Luminor onlara engel olup ‘birazdan gideriz’ diyerek gitmelerine izin vermemişti. Yu Melodie’nin evine kapıyı kırarak girdi. Geldiği gibi hızla merdivenlerden çıkarak Melodie’nin odasına girdi. Dolabını açtı. Dolabında kıyafetler yoktu. Sadece Yu’nun köşeye koyduğu günlük vardı. Günlüğü açtı okumaya başladı.
Yuki bu arada gizlice Luminor’dan habersiz dışarı çıkmıştı. Yu’nun Melodie’nin evine gittiğini tahmin edebiliyordu. Eve geldiğinde kapıyı kırık görünce koşarak üst kata çıktı. Melodie’nin odasının kapısını açık görünce yavaşça odaya girdi. Yu’yu Melodie’nin yatağının köşesine oturmuş görünce sessizce yaklaştı. Yu’nun arkasına geçti. Gözlerini defterin son sayfasına dikti.
...
...
Yuki satırları okuduktan sonra günlüğün sayfalarına baktı. Gözyaşı vardı... Yu’nun Melodie için dökeceği ilk Gözyaşları...
SON
)öhöm şu an ekran başında bütünleşmiş bir haldeyim on beş sayfayı bi anda okudum öhöm keşke hikayeni daha önceden okusaydım yu aynen ****'me benziyor bişiyi dinlese ölmez demi Nesem harika bi final olmuş dewamı gelicek de lütfen ayhh çok güzel bir hikaye bayıldım (biraz geç olsa da )
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
sailor maron yazmış:
Baya baya geç oldu ama olsun.
Devam konusunda bana süre vermeniz gerekecek. Çünkü gerçekten bilmiyorum. Yeni bölüm göndereli saatler oldu ama senden başka yorum yapan yok!
Beril sende yorumlarını yaz! Yoksa mahvederim!
Bunu yazan güzel yazmış.Beğendim.Bir de yapılacak bir şey için senden izin isteyeceğim.
Ben uzun zamandan beri ''İpucu'' programının benzerini yapmaya çalışıyorum.Senin yazını görünce aklıma Melodie'nin nasıl öldürüleceğini buldum.Acaba Melodie ve/veya diğer karakterler için sizden izin alabilirmiyim?
Ben uzun zamandan beri ''İpucu'' programının benzerini yapmaya çalışıyorum.Senin yazını görünce aklıma Melodie'nin nasıl öldürüleceğini buldum.Acaba Melodie ve/veya diğer karakterler için sizden izin alabilirmiyim?
Sayın Kyo Kusanagi'ye teşekkürlerimi iletiriz.
[Bağlantı] Forumumuz tekrar aktiftir.Nerde kalmıştık?
15. sayfa (Toplam 17 sayfa) [ 164 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |