Devil May Cry & Kamikaze Kaitou Jeanne Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 7, 8, 9 ... 11, 12, 13, Sonraki |
Yazar
Mesaj

22 Ağu 2008 21:45


bu arada şu kıskançlık konusunda inanın bana hiç kopya çekmedim zaten hep doğaçlama yazıyom ne aklıma gelirse



--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:



Nihaha çalışkan Dark Raincimle ne zaman konuşsak yeni bölüm yazıyor anlaşılan baya üretken bi yazarımız var yeni bölümde herhalde bu aralar gelir
nese gelelim yazdığın şu eski bölüme süper bişiy esip geçmişsin lulucum


Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:

25 Ağu 2008 21:04

''DANTE!!'' diye bağırdı Trish acı bir çığlıkla.Herkes dehşet içinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Daha birkaç saniye önce dalgacı gülümsemesini etrafa saçan Dante , şimdi ise uçurumun dibini boylamıştı... Hafif yaşlı mor gözleriyle uçurumun aşağısına bakma cesaretinde bulundu ve karşısında sonsuz bir karanlıktan başka birşey bulamadı. Bu karanlık sanki tüm mutluluğunu alıp götürmüştü...Kendini içi boş bez bebek gibi hissediyordu Maron...
Birden karanlığın içinden hafif patlamalar gördü Maron o mor gözleriyle. Kırmızı küçük ışıklar karanlığı dağıtıyordu sanki...Ve birden uçurumun dibinden inanılmaz hızlı , kan kırmızısı birşeyin gökyüzüne fırlayıp arkasına düştüğünü gördü.O kadar hızlıydı ki ne olduğunu bile görememişti. Arkasına hemen döndü ve sevinçten çığlık atmak istedi...
''Eh uçurumun dibinde biraz şeytan avı yaptımda...Biraz beklettim sizi bayanlar...'' dedi Dante keyifli bir alaycılıkla.Ve sırtındaki ağır bazukayı sanki çok hafifmiş gibi ellerine aldı ve Lady'e yavaşça uzattı...
''Bir dahakine şu süngüsünü daha sağlam yap Lady!'' dedi Dante tüm dalgacılığını Lady'nin suratına vururcasına. Lady'nin suratı şaşkın bir ifade takınmış ve her zaman öyle sabit kalacakmış gibi geliyordu.Aynı şekilde Trish'te öyleydi...
''Dante...Aşağıda ne oldu? Nasıl kurtuldun oradan?'' dedi Trish sesi titreyerek.
''Doğrusunun söylemek gerekirse uçurum bayağı derindi...Düşer düşmez oranın bomboş bir uçurum dibi zannetmekle hata yaptığımı anladım...Yaratıklar işte bilirsin...Yukarı çıkmak içinse kılıcımı kullandım ...Başka sorusu olan?'' dedi Dante otomatiğe bağlanmış gibi...
''Bir an öyle korktuk ki Dante...Seni budala...'' dedi Lady şakayla karışık azarlarcasına.
''Yaa..İki saniyede budala olduk ha?'' dedi Dante kollarını birleştirip Lady'ye gülümseyerek.Maron bu şakalaşmaya tüm benliğiyle gülerken birden gözleri Dante'nin üzerindeki derin ve kanlanmış yaralara takıldı.Yaralar yavaşça kapanıyor gibiydi...Bu durum Maron'a bayağı tuhaf gelmişti hatta çok şaşırtmıştı.
''Dante...O üstündeki şeyler...'' dedi Maron şaşkınlık dozu biraz daha artarak.
''Ne olmuş üstüme?'' dedi Dante anlamayarak.
''Derinin üstündeki...yaralar...onlar hızlıca kapandı...Nasıl??'' dedi Maron mor gözlerini dahada pörtleterek.
''Boşver sen onları da kuleye neredeyse adımlar kalmış biz hala daha oyalanıyoruz...'' dedi Dante geçiştirircesine.
Maron bu işe fena takmıştı.Nasıl o yaraları öyle hızlıca kapanır? Kesin birşeyi vardı bu adamın...Normal bir insan böyle olamazdı...
''Seni bilmem ama ben bu adama güvenmiyorum...Sırf senin için ses çıkarmıyorum fakat...Bu adamda garip birşeyler var. Ve nedense iyi şeyler hissetmiyorum.'' dedi Chiaki Maron'a sessizce.Haklı olabilir miydi , bilmiyordu Maron...Bu garip durumu aklından çıkarmaya çalışırcasına ''Saçmalama...'' dedi kendi içinden ve yoluna devam etti...
Kulenin önüne gelmişlerdi...Bu kahverengi- kırmızı karışımı kule böyle büyük,öyle uzundu ki yukarıya bakınca ucu gözükmüyordu.Oldukça yıpranmış olan bu kule öyle ürkütücüydü ki...Nefesinin çekildiğini hissetti Maron. Sanki tüm algıları sönmüştü...Bu kuleye baktıkça içindeki enerjinin ona aktığını hissediyordu.O kadar karamsardı ki...
''İşte kule...'' dedi Dante oda kulenin soğukluğunu hissedercesine.Kulenin yaratık suratlarının desen olarak kullanıldığı , pastan pek gözükmeyen demir kapısını eliyle sertçe itti...Hiçbirşey olmamıştı. Bu sefer sırtındaki kılıcı çıkarıp gözün göremeyeceği bir hızla kapıyı ikiye böldü ve kapı büyük bir gürültü ve duman içinde öne devrildi.Chiaki Dante'nin bu hallerini gövde gösterisi olarak görüyordu.Ona göre Dante kendini beğenmiş budalanın tekiydi.Bir insan ancak bu kadar kendini beğenmiş olabileceğini düşündü içinden...
Herkes yavaş ve emin adımlarla içeri girdi ve karşılaştıkları manzara pek iç açıcı değildi zaten öyle tahmin ediyorlardı.Koskocaman bir sarayın girişi gibiydi tek fark burası bayağı içler acısıydı.Grilik herşeyi kaplamış , canlı renk olarak sadece duvarlarda kurumuş kan lekeleri vardı. Yer ise büyükçene bir yuvarlak gibiydi ve üstündeki çizgiler düzenlice , kusursuzca çizilmişti.Tavanı koskocaman bir koniydi ve bu koninin üzerinde onlarca kapı vardı.Öyle bir yerdeydiler ki insan ister istemez bu kapılar başka yere koyulamaz mıydı? diye düşündürüyordu , o derece...Girişin karşısında ise birçok kolu olan gri ama üstünde kan lekeleri olan bir heykel vardı.Heykelin baş kısmında kırık bir kurukafa vardı ve elleinden de başka kurukafaları sarkıyordu.Dante önde , herkes bu heykele yönelirken birden heykelde değişiklikler oluşmaya başladı.Heykelin yanlarından sanki etten yapılmış sarmaşıklar fırladı ve birbirine sarılmaya başladı.Ve heykelin içinden bir insan belirdi.Bu insan yavaşça gün yüzüne çıktıkça Maron daha da şaşırmıştı. Adam oldukça Dante'ye benziyordu sadece üstündeki palto kırmızı yerine maviydi ve saçları arkaya atılmıştı.Baygın bir şekildeydi , duvara sarmaşıklar tarafından çivilenmişti sanki.Dante karşısındaki bu adama baktı ve suratı bayağı şaşkın ve hüzün karışımı bir ifade takındı. Ve sanki bunu söylerken bayağı işkence çekmişçesine ağzından bir isim döküldü...
''Vergil?''
Birden karanlığın içinden hafif patlamalar gördü Maron o mor gözleriyle. Kırmızı küçük ışıklar karanlığı dağıtıyordu sanki...Ve birden uçurumun dibinden inanılmaz hızlı , kan kırmızısı birşeyin gökyüzüne fırlayıp arkasına düştüğünü gördü.O kadar hızlıydı ki ne olduğunu bile görememişti. Arkasına hemen döndü ve sevinçten çığlık atmak istedi...
''Eh uçurumun dibinde biraz şeytan avı yaptımda...Biraz beklettim sizi bayanlar...'' dedi Dante keyifli bir alaycılıkla.Ve sırtındaki ağır bazukayı sanki çok hafifmiş gibi ellerine aldı ve Lady'e yavaşça uzattı...
''Bir dahakine şu süngüsünü daha sağlam yap Lady!'' dedi Dante tüm dalgacılığını Lady'nin suratına vururcasına. Lady'nin suratı şaşkın bir ifade takınmış ve her zaman öyle sabit kalacakmış gibi geliyordu.Aynı şekilde Trish'te öyleydi...
''Dante...Aşağıda ne oldu? Nasıl kurtuldun oradan?'' dedi Trish sesi titreyerek.
''Doğrusunun söylemek gerekirse uçurum bayağı derindi...Düşer düşmez oranın bomboş bir uçurum dibi zannetmekle hata yaptığımı anladım...Yaratıklar işte bilirsin...Yukarı çıkmak içinse kılıcımı kullandım ...Başka sorusu olan?'' dedi Dante otomatiğe bağlanmış gibi...
''Bir an öyle korktuk ki Dante...Seni budala...'' dedi Lady şakayla karışık azarlarcasına.
''Yaa..İki saniyede budala olduk ha?'' dedi Dante kollarını birleştirip Lady'ye gülümseyerek.Maron bu şakalaşmaya tüm benliğiyle gülerken birden gözleri Dante'nin üzerindeki derin ve kanlanmış yaralara takıldı.Yaralar yavaşça kapanıyor gibiydi...Bu durum Maron'a bayağı tuhaf gelmişti hatta çok şaşırtmıştı.
''Dante...O üstündeki şeyler...'' dedi Maron şaşkınlık dozu biraz daha artarak.
''Ne olmuş üstüme?'' dedi Dante anlamayarak.
''Derinin üstündeki...yaralar...onlar hızlıca kapandı...Nasıl??'' dedi Maron mor gözlerini dahada pörtleterek.
''Boşver sen onları da kuleye neredeyse adımlar kalmış biz hala daha oyalanıyoruz...'' dedi Dante geçiştirircesine.
Maron bu işe fena takmıştı.Nasıl o yaraları öyle hızlıca kapanır? Kesin birşeyi vardı bu adamın...Normal bir insan böyle olamazdı...
''Seni bilmem ama ben bu adama güvenmiyorum...Sırf senin için ses çıkarmıyorum fakat...Bu adamda garip birşeyler var. Ve nedense iyi şeyler hissetmiyorum.'' dedi Chiaki Maron'a sessizce.Haklı olabilir miydi , bilmiyordu Maron...Bu garip durumu aklından çıkarmaya çalışırcasına ''Saçmalama...'' dedi kendi içinden ve yoluna devam etti...
Kulenin önüne gelmişlerdi...Bu kahverengi- kırmızı karışımı kule böyle büyük,öyle uzundu ki yukarıya bakınca ucu gözükmüyordu.Oldukça yıpranmış olan bu kule öyle ürkütücüydü ki...Nefesinin çekildiğini hissetti Maron. Sanki tüm algıları sönmüştü...Bu kuleye baktıkça içindeki enerjinin ona aktığını hissediyordu.O kadar karamsardı ki...
''İşte kule...'' dedi Dante oda kulenin soğukluğunu hissedercesine.Kulenin yaratık suratlarının desen olarak kullanıldığı , pastan pek gözükmeyen demir kapısını eliyle sertçe itti...Hiçbirşey olmamıştı. Bu sefer sırtındaki kılıcı çıkarıp gözün göremeyeceği bir hızla kapıyı ikiye böldü ve kapı büyük bir gürültü ve duman içinde öne devrildi.Chiaki Dante'nin bu hallerini gövde gösterisi olarak görüyordu.Ona göre Dante kendini beğenmiş budalanın tekiydi.Bir insan ancak bu kadar kendini beğenmiş olabileceğini düşündü içinden...
Herkes yavaş ve emin adımlarla içeri girdi ve karşılaştıkları manzara pek iç açıcı değildi zaten öyle tahmin ediyorlardı.Koskocaman bir sarayın girişi gibiydi tek fark burası bayağı içler acısıydı.Grilik herşeyi kaplamış , canlı renk olarak sadece duvarlarda kurumuş kan lekeleri vardı. Yer ise büyükçene bir yuvarlak gibiydi ve üstündeki çizgiler düzenlice , kusursuzca çizilmişti.Tavanı koskocaman bir koniydi ve bu koninin üzerinde onlarca kapı vardı.Öyle bir yerdeydiler ki insan ister istemez bu kapılar başka yere koyulamaz mıydı? diye düşündürüyordu , o derece...Girişin karşısında ise birçok kolu olan gri ama üstünde kan lekeleri olan bir heykel vardı.Heykelin baş kısmında kırık bir kurukafa vardı ve elleinden de başka kurukafaları sarkıyordu.Dante önde , herkes bu heykele yönelirken birden heykelde değişiklikler oluşmaya başladı.Heykelin yanlarından sanki etten yapılmış sarmaşıklar fırladı ve birbirine sarılmaya başladı.Ve heykelin içinden bir insan belirdi.Bu insan yavaşça gün yüzüne çıktıkça Maron daha da şaşırmıştı. Adam oldukça Dante'ye benziyordu sadece üstündeki palto kırmızı yerine maviydi ve saçları arkaya atılmıştı.Baygın bir şekildeydi , duvara sarmaşıklar tarafından çivilenmişti sanki.Dante karşısındaki bu adama baktı ve suratı bayağı şaşkın ve hüzün karışımı bir ifade takındı. Ve sanki bunu söylerken bayağı işkence çekmişçesine ağzından bir isim döküldü...
''Vergil?''

--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:





--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:

8. sayfa (Toplam 13 sayfa) [ 128 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |