Gecenin Efendileri... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 7, 8, 9, Sonraki |
Yazar
Mesaj
anammm! koptum gülmekten ya süpersin kızım ya hepsini tekte okudum ve çooook beğendim.bunu nasıl mı kanıtlayabilirim?
ben genelde bilgisayardayken müzik dinlerim. (aslında herzaman dinlerim )
ve doğal olarak fanfic okurken de ama bunu okurken okadar heyecanlandım ki hemen müziği kapadım ve bilgisayara daha da bir yaklaşarak okumaya başladım. bir nevi monitörle bütünleştim .
sözün kısası yeni bölüm için ölüyorum ve dermanım sende (demek istiyorum ki yeni bölümü çabuk koy--maya çalış--! )
bu arada kızımızı betimlemeyi de unutma.yani ben kıvırçık, ela filan gibisinden direk dalma olaya ama bölümlere serpiştirerek verirsen iyi olur.
bu arada çocuğun giyim zevki berbat ötesi bir an aklımda canlandırdım da yüzyılın rüküşü olmaya aday (siyah ve sarı iğrenç bir ikili zaten )
kızımız doğal olduğu gibi.düşünceleri ve icraatları.''hani şu diz geçirme olayı' '(ama bu hareketin gerçekten de erkekleri pek etkilemediğini zaten bildiğim için o anda çocuk için pek bir acıma dymadım --nerde mi biliyorum küçükken okulda bir arkla kavga ederken denemiştim de odan tecrubem var --
neyse bu kadar gırgır yeter herald
yeni bölümü KaNaShiiSaigo'nun dediği gibi daha uzun yaz olur mu?şimdilik benden bu kadar yeni bölümün için kendimi hazırlamalıyım
bu arada kız kaç yaşında yaaaa! merak ettim yani
ben genelde bilgisayardayken müzik dinlerim. (aslında herzaman dinlerim )
ve doğal olarak fanfic okurken de ama bunu okurken okadar heyecanlandım ki hemen müziği kapadım ve bilgisayara daha da bir yaklaşarak okumaya başladım. bir nevi monitörle bütünleştim .
sözün kısası yeni bölüm için ölüyorum ve dermanım sende (demek istiyorum ki yeni bölümü çabuk koy--maya çalış--! )
bu arada kızımızı betimlemeyi de unutma.yani ben kıvırçık, ela filan gibisinden direk dalma olaya ama bölümlere serpiştirerek verirsen iyi olur.
bu arada çocuğun giyim zevki berbat ötesi bir an aklımda canlandırdım da yüzyılın rüküşü olmaya aday (siyah ve sarı iğrenç bir ikili zaten )
kızımız doğal olduğu gibi.düşünceleri ve icraatları.''hani şu diz geçirme olayı' '(ama bu hareketin gerçekten de erkekleri pek etkilemediğini zaten bildiğim için o anda çocuk için pek bir acıma dymadım --nerde mi biliyorum küçükken okulda bir arkla kavga ederken denemiştim de odan tecrubem var --
neyse bu kadar gırgır yeter herald
yeni bölümü KaNaShiiSaigo'nun dediği gibi daha uzun yaz olur mu?şimdilik benden bu kadar yeni bölümün için kendimi hazırlamalıyım
bu arada kız kaç yaşında yaaaa! merak ettim yani
Açıkçası ben bölümlerin böyle yavaş gitmesini çok profesyonelce buluyorum. Damdan düşer gibi tüm fantastik olaylara bi giriveriyor yazarlar, senaristler insanın kafası karışıyor, kendini bi anda bir kargaşanın içinde buluyor.
Ben herşeyin gayet yerli yerinde, sessiz ve sakin şekilde yola devam ettiğimize inanıyorum. Yavaş yavaş gaza basacak belli ki
Yeni bölümü bekliyorum merakla
Ben herşeyin gayet yerli yerinde, sessiz ve sakin şekilde yola devam ettiğimize inanıyorum. Yavaş yavaş gaza basacak belli ki
Yeni bölümü bekliyorum merakla
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
Bu da yeni bölüm... umarim hoşunuza gider. yorumlarınızı her zamanki gibi bekliyorum Bu arada yorum atan herkese teşekkürlerimi tekrar iletirim.
--------------------------------
4. Bölüm
Sonunda, tenha bir ara sokaktaki eski bakımsız bir kafenin önünde durduk. Gerçi ilk bakışta oranın bir kafe olduğunu anlamamıştım. Pis beyaz duvar, bir baş yukarda 2 küçük tuvalet penceresi ve pencerelerin ortasında tahta bir kapı. Kapının üstünde de sözde ışıklardan yapılmış ama sadece üç beş harfi yanan bir tabela. “Kızıl Kara”. ,
- Kıpırda şekercik.
Sırtımdaki eliyle beni itekledi. İçeriye girdiğimde ağır sıcak hava yüzüme çarptı. Loş, küçük bir odaydı. Orda burda küçük yuvarlak masalar ve tabureler vardı. Odanın ucunda tezgah ve geviş getiren pis görünüşlü bir tezgahtar. Adam bizim kaçığı görünce geviş getirmeyi bıraktı ve ilkokulda hoca sınıfa girdiğinde yaptığımız gibi hızla ayağa kalkıp korkuyla selamladı. Sonra adamın kolunda, korkuyla büzülmüş olan beni gördü ve bir an için, üzgün gözlerle bana baktı. Ya da ben öyle zannettim çünkü sonra hiç umursamaz bir tavırla sanki kimse yokmuş gibi, pis bardakları eskiden beyaz olduğu belli olan sarı bir bezle silmeye başladı. Köşede içkiden sızmış bir evsiz oturuyordu.
Kaçırıcım beni tezgahın yanındaki beyaz bir kapıdan içeri soktu. Burası mahzen olmalıydı. Etrafta içecek şişeleri ve küflenmiş meyveler vardı. Odanın ucundaki köşeden birkaç koliyi yana ittirdi ve ortaya çıkan yer kapağını açtı. Mükemmel! Bu kaçıkların gizli toplantı yerleri vardı…Cesedim asla bulunamayacaktı ve ailem nerde olduğumu hep merak edecek, her beni hatırladıklarında ağlayacaklardı… Ya da daha kötüsü, kocaya yada Hollywood yıldızı olmaya kaçtığımı zannedip beni bir salak olarak anacaklardı. Tanrım, kemiklerim şimdiden sızlıyordu.
İçerisi serin ve kapkaranlık bir tüneldi. Yanımdaki kaçığı bile göremiyordum. Ama o sanki gün ışığındaymışız gibi hızlı ve emin adımlarla yürüyordu. Sırtımdaki koluyla beni iteklediği için çaresiz bende yere yapışmaya hazır bir biçimde ona ayak uydurdum. O korkuyla ne kadar yürüdüğümüzü fark etmedim. Ama sonunda başka bir kapıya geldik. Adam kapıyı açtı. Bu sefer hafif karanlık bir saray yavrusu bizi karşıladı. Etraf mumlarla ve meşalelerle (!) aydınlatılmıştı. Geniş bir odaydı. Rahat büyük kırmızı kanepeler, duvarda büyük plazma TV ve etrafta garip giyinişli bir sürü insan! Bazıları 80 ler bazıları 70 lerdeki gibi giyinmişti. Bizimki gibi modern ama iğrenç giyinenler de vardı. Parmakla sayılacak kadar da normal ve hey ! havalı giyinenler vardı.
- Hey! Mike! Sonunda birini getirdin ha! Vay, büyük gelişme…
Ses çaprazımızdaki kanepede oturan sarışın bir adamdan gelmişti. Adamın keskin yüz hatları ve güzel mavi gözleri vardı. Yakışıklıydı ve buradaki havalı giyinen ender insanlardan biriydi. İyi olanların kapıldığının bir başka kanıtıydı. Kucağında yarı sarhoş bir kadın, bir Angelina Jolie 2 oturuyordu ve adamın her söylediğine kıkırdıyordu.
- Haha, çok amatörce, onu zorlamışsın. Şuna bak nasılda titriyor. Onu sunacak mısın? Sunarsın herhalde. Tabii herkese, isteksiz bir maldan nasıl zorla kan içtiğini göstermek istemiyorsan. Efendimiz sana malları nasıl ikna edeceğini gösterecektir… Haha sonra her istediğini yapacaklardır.
Tepesindeki kızı işaret etti. Kız da kıkırdayarak onu öptü. Adam da kızın boynunu ısırdı. Başımı çevirdim. Hayır, imkanı yoktu sadece ısırmıştı. İçmek..Gözlerim muhakkak beni yanıltmıştı. Üstelik kızda ne vardı? Adam ona kurban bile dememişti. Mal demişti. Kurbanın taşıdığı o önemi bile ondan mahrum görmüş ve ona mal demişti. Kız da bunu kıkırdıyarak bir öpücükle ödüllendirmişti.
Kaçırıcım cevap vermedi ve beni odanın sonuna doğru itekledi. Oda üç beş salon büyüklüğünde olduğu için sonuçta beni baya bir iteklemiş oldu ve odanın sonundaki devasa kırmızılı siyahlı kanepenin önünde durduk. Kanepenin üstüne gece kadar siyah saçlı, buradaki birçok insan gibi soluk benizli, tatlı burunlu kısaca yakışıklı ama etrafa o simsiyah gözleriyle tepeden kibirli kibirli bakan bir adam yayılmıştı. Stilli giyinmişti. Korkutucu ve saygı uyandırıcı bir hava yayıyordu. Mike saygıyla eğilip selam verdi.
- Efendimize layık değil ama bu onun için.
Ve beni adama doğru itekledi. Yok artık! Bunlar aşmış sapıklardı. İçimde bir panik dalgası daha yayıldı ve koşmak için geriye doğru atıldım ama Mike denilen kaçık beni tuttu. Kanapedeki herif küçümseyici bir kahkaha attı.
- Gerçekten de layık değil… Ama senin için bu bile iyi. Eh, yavaşta olsa sende öğreneceksin Mike. Her ne kadar isteksizde olsa. Sana bu onuru vereceğim … Nasıl ikna edileceğini izle ve öğren.
İmdaaaaatt…. Tanrım, sen bana yardım et. İçimden bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Kanepedeki adam kalktı ve bana yaklaştı. O sonsuz derin siyah gözlerini gözlerime dikti ve yumuşak bir sesle “ Korkma.” Deyip yüzümdeki saçları kulağımın arkasına attı.
----------------------------------------
--------------------------------
4. Bölüm
Sonunda, tenha bir ara sokaktaki eski bakımsız bir kafenin önünde durduk. Gerçi ilk bakışta oranın bir kafe olduğunu anlamamıştım. Pis beyaz duvar, bir baş yukarda 2 küçük tuvalet penceresi ve pencerelerin ortasında tahta bir kapı. Kapının üstünde de sözde ışıklardan yapılmış ama sadece üç beş harfi yanan bir tabela. “Kızıl Kara”. ,
- Kıpırda şekercik.
Sırtımdaki eliyle beni itekledi. İçeriye girdiğimde ağır sıcak hava yüzüme çarptı. Loş, küçük bir odaydı. Orda burda küçük yuvarlak masalar ve tabureler vardı. Odanın ucunda tezgah ve geviş getiren pis görünüşlü bir tezgahtar. Adam bizim kaçığı görünce geviş getirmeyi bıraktı ve ilkokulda hoca sınıfa girdiğinde yaptığımız gibi hızla ayağa kalkıp korkuyla selamladı. Sonra adamın kolunda, korkuyla büzülmüş olan beni gördü ve bir an için, üzgün gözlerle bana baktı. Ya da ben öyle zannettim çünkü sonra hiç umursamaz bir tavırla sanki kimse yokmuş gibi, pis bardakları eskiden beyaz olduğu belli olan sarı bir bezle silmeye başladı. Köşede içkiden sızmış bir evsiz oturuyordu.
Kaçırıcım beni tezgahın yanındaki beyaz bir kapıdan içeri soktu. Burası mahzen olmalıydı. Etrafta içecek şişeleri ve küflenmiş meyveler vardı. Odanın ucundaki köşeden birkaç koliyi yana ittirdi ve ortaya çıkan yer kapağını açtı. Mükemmel! Bu kaçıkların gizli toplantı yerleri vardı…Cesedim asla bulunamayacaktı ve ailem nerde olduğumu hep merak edecek, her beni hatırladıklarında ağlayacaklardı… Ya da daha kötüsü, kocaya yada Hollywood yıldızı olmaya kaçtığımı zannedip beni bir salak olarak anacaklardı. Tanrım, kemiklerim şimdiden sızlıyordu.
İçerisi serin ve kapkaranlık bir tüneldi. Yanımdaki kaçığı bile göremiyordum. Ama o sanki gün ışığındaymışız gibi hızlı ve emin adımlarla yürüyordu. Sırtımdaki koluyla beni iteklediği için çaresiz bende yere yapışmaya hazır bir biçimde ona ayak uydurdum. O korkuyla ne kadar yürüdüğümüzü fark etmedim. Ama sonunda başka bir kapıya geldik. Adam kapıyı açtı. Bu sefer hafif karanlık bir saray yavrusu bizi karşıladı. Etraf mumlarla ve meşalelerle (!) aydınlatılmıştı. Geniş bir odaydı. Rahat büyük kırmızı kanepeler, duvarda büyük plazma TV ve etrafta garip giyinişli bir sürü insan! Bazıları 80 ler bazıları 70 lerdeki gibi giyinmişti. Bizimki gibi modern ama iğrenç giyinenler de vardı. Parmakla sayılacak kadar da normal ve hey ! havalı giyinenler vardı.
- Hey! Mike! Sonunda birini getirdin ha! Vay, büyük gelişme…
Ses çaprazımızdaki kanepede oturan sarışın bir adamdan gelmişti. Adamın keskin yüz hatları ve güzel mavi gözleri vardı. Yakışıklıydı ve buradaki havalı giyinen ender insanlardan biriydi. İyi olanların kapıldığının bir başka kanıtıydı. Kucağında yarı sarhoş bir kadın, bir Angelina Jolie 2 oturuyordu ve adamın her söylediğine kıkırdıyordu.
- Haha, çok amatörce, onu zorlamışsın. Şuna bak nasılda titriyor. Onu sunacak mısın? Sunarsın herhalde. Tabii herkese, isteksiz bir maldan nasıl zorla kan içtiğini göstermek istemiyorsan. Efendimiz sana malları nasıl ikna edeceğini gösterecektir… Haha sonra her istediğini yapacaklardır.
Tepesindeki kızı işaret etti. Kız da kıkırdayarak onu öptü. Adam da kızın boynunu ısırdı. Başımı çevirdim. Hayır, imkanı yoktu sadece ısırmıştı. İçmek..Gözlerim muhakkak beni yanıltmıştı. Üstelik kızda ne vardı? Adam ona kurban bile dememişti. Mal demişti. Kurbanın taşıdığı o önemi bile ondan mahrum görmüş ve ona mal demişti. Kız da bunu kıkırdıyarak bir öpücükle ödüllendirmişti.
Kaçırıcım cevap vermedi ve beni odanın sonuna doğru itekledi. Oda üç beş salon büyüklüğünde olduğu için sonuçta beni baya bir iteklemiş oldu ve odanın sonundaki devasa kırmızılı siyahlı kanepenin önünde durduk. Kanepenin üstüne gece kadar siyah saçlı, buradaki birçok insan gibi soluk benizli, tatlı burunlu kısaca yakışıklı ama etrafa o simsiyah gözleriyle tepeden kibirli kibirli bakan bir adam yayılmıştı. Stilli giyinmişti. Korkutucu ve saygı uyandırıcı bir hava yayıyordu. Mike saygıyla eğilip selam verdi.
- Efendimize layık değil ama bu onun için.
Ve beni adama doğru itekledi. Yok artık! Bunlar aşmış sapıklardı. İçimde bir panik dalgası daha yayıldı ve koşmak için geriye doğru atıldım ama Mike denilen kaçık beni tuttu. Kanapedeki herif küçümseyici bir kahkaha attı.
- Gerçekten de layık değil… Ama senin için bu bile iyi. Eh, yavaşta olsa sende öğreneceksin Mike. Her ne kadar isteksizde olsa. Sana bu onuru vereceğim … Nasıl ikna edileceğini izle ve öğren.
İmdaaaaatt…. Tanrım, sen bana yardım et. İçimden bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Kanepedeki adam kalktı ve bana yaklaştı. O sonsuz derin siyah gözlerini gözlerime dikti ve yumuşak bir sesle “ Korkma.” Deyip yüzümdeki saçları kulağımın arkasına attı.
----------------------------------------
hatunum ne güzell olmuş ellerine sağlık ...
geçen yorumlarımda belirttiğim bi çok şeyi uygulanmış olarak gördüm [zaten yapabileceğine emindim ] ve çok ta yakıştırdım. dengeli ne az ,ne fazla betimlemecikler de cuk oturmuş. uzunluk da idare eder şimdilik (unutma okuyucuların sana bağlandıkça bölümlerini yavaş yavaş dahada uzatmalısın)
çok mantıklı bir yerde olayı noktalandırmakla çok güzel bir iş yapmışsın .merak dozu güsel ayarlanmış.su anda yaşına bakılırsa ve amatör olduğun da düşünülürse iyi iş çıkarmışsın ...beklemedeyim. sakın askıya alma erteleme.
merak ediyoruz hatuncum ....
Tekrar ellerine sağlık ...
geçen yorumlarımda belirttiğim bi çok şeyi uygulanmış olarak gördüm [zaten yapabileceğine emindim ] ve çok ta yakıştırdım. dengeli ne az ,ne fazla betimlemecikler de cuk oturmuş. uzunluk da idare eder şimdilik (unutma okuyucuların sana bağlandıkça bölümlerini yavaş yavaş dahada uzatmalısın)
çok mantıklı bir yerde olayı noktalandırmakla çok güzel bir iş yapmışsın .merak dozu güsel ayarlanmış.su anda yaşına bakılırsa ve amatör olduğun da düşünülürse iyi iş çıkarmışsın ...beklemedeyim. sakın askıya alma erteleme.
merak ediyoruz hatuncum ....
Tekrar ellerine sağlık ...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Bu kız kimlerin eline düştü böyle?? Hepsi sinirimi bozdu açıkçası... Özellikle sarışın olan adam ve kadın...
Anlatım tarzı çok güzel... "Eskiden beyaz olan sarı bez" cümlesi de renkliydi hani. Yani betimleme ve benzetme yerinde...
Ama gerçekten kızımızın dışındaki herkese sinir oldum... Bazen kıza da sinir olmuyor değilim.. (Ya niye kaçma planı filan düşünmüyor bu kız... Oluruna gidiyor... Yoksa Mike uyuşturdu filan diyeceğim ama... Etrafta olanları anlatmasına bakarsak böyle birşeyin olmadığını düşünüyorum... )
Neyse devamını bekliyorum...
Anlatım tarzı çok güzel... "Eskiden beyaz olan sarı bez" cümlesi de renkliydi hani. Yani betimleme ve benzetme yerinde...
Ama gerçekten kızımızın dışındaki herkese sinir oldum... Bazen kıza da sinir olmuyor değilim.. (Ya niye kaçma planı filan düşünmüyor bu kız... Oluruna gidiyor... Yoksa Mike uyuşturdu filan diyeceğim ama... Etrafta olanları anlatmasına bakarsak böyle birşeyin olmadığını düşünüyorum... )
Neyse devamını bekliyorum...
4. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 83 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |