Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 12, 13, 14 ... 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
oh be geldim köyden oleyy: medeniyetten (bilgisayyarımdan uzaktaydım varya klavyenin tuşlarının tyerini unutmuşum basamıyorum falan neyse
döndümya:D) animegirl süpersin gene bizimkilerden fırça yemek pahasınaa atladım bilgisayarın başına 11 saatlik yolculuktan sonra
değdi yannız heydi devmm
yannız şimdide kıbıs olayı çıktı gene giremicem 




[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam

...
Zeynep abla o saatte beni karşısında görünce ağzı açık kaldı.
-Amanın! Kız, Nina senin bu saatte burda ne işin var? Okulda birşey mi oldu? Bu halin ne senin? Betin bezin atmış!'' arka arkaya soruları dizmişti. Konuşamadığım için ayakkabıları çıkarıp, sehpanın üzerindeki not defterine olayları kısaca yazdım. Zeynep abla okurken banyoya çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Aşağı indiğimde:
-Ay Ninacığım! Canım iyisin değil mi şimdi? Nedir bu başımıza gelenler?!'' diye bana sarıldı. İçimden [Abartma Zeynep abla iyiyim ben!] dedim ama duyamazdı tabi.
[Zeynep ablayı sakinleştirmen zor olacak] diye aniden Tolga'nın sesi yankılandı kafamda. Biraz tuhaf oldum. Zeynep abla, ''hadi güzelim sen odana çık. Ben sana ilaçlarını vereyim. Yat dinlen birazcık'' dedi. Zeynep abla beni bırakınca merdivenlerden yukarı çıktım. Kafamın içinde yankılanan Tolga'nın sesine bir türlü alışamıyordum. Her konuştuğunda ''acaba deliriyor muyum?'' diye düşünmeden edemiyordum.
[Her içimden konuştuğumu duyabilir misin?]
[Herhalde kızım]
[Bu özelliği sevmedim]
[Neden? Ben özelliğimle mutluyum ] Tolga gülüyordu.
[Özel hayat diye birşey var]
[Bizim bi özelimiz kalmadı güzelim. Diğer insanlar gibi normal ve sıradan bi hayatımız yok. Her an birileri tarafından yok edilebiliriz.]
[Nasıl ya?]
[Aslında iyi oldu senle konuşmamız. Müsayit misin? Şu olayları bi anlatayım sana.]
O sırada artık odama girmiştim. Dolabımı açıp giysilerimi buldum.
[Tabi. En az üç saatim var] Okul formasını çıkarırken Tolga'nın anlattıklarını dinliyordum.
[Annem bana hep büyüyünce bilmediğin çok şey öğreneceksin derdi. Başka insanlardan farklı şeyler. Herkesin öğrendiği şeylerden daha tehlikeli ve daha ciddi şeyler.
Bu şeyler işte şu andaki olaylar.
Annenin geleceği görme, insanların gözlerinden aklındakileri okuma, psikolojiksel sorunları yok etme vb. güçleri varmış. Genelde görmek ile ilgili birçok özelliğe sahipmiş. Annemin mektubunda öyle yazıyordu. Bir gün o özelliklere sahip arkadaşının çocukları olan, abi kardeşle tanışacağımızı yazmıştı. Kerem'in de babası buna benzer şeyler yazmış. Bildiğim kadarıyla annen fazla bir açıklama yapmamış. Yapmaması da çok doğal. Çünkü gizli güçlerin bilgileriyle dolu mektup herhangi bir şekilde teyzenizin eline geçerse; teyzeniz bilmediği kuralları öğrenip olduğundan daha güçlü olabilirdi.]
O sırada Zeynep abla içeriye girdi.
-Hah, benim güzelim giyinmiş te ablasını mı beklermiş?''
Sanki altı yaşında çocuğum!
[Bir saniye Tolga, Zeynep abla geldi]
[Tamam!]
-Al bakalım ilacını. İç güzelce ve yat dinlen biraz e mi kızım? Benim aşağıda yüklüce işim var. Hadi iyi uykular canım!'' İlacı alıp içtim. İğrenç, ekşi bir tadı var!!! Su içtiysem de dilimdeki o ekşi tat geçmedi.
Zeynep abla ilacı içip, yüzümün buruşmasını gülerek izledi ve yatağa geçip yatmamı bekledi. Daha sonra üstümü iyice örttükten sonra ışıkları kapattı. Hafifçe perdeleri çekti. Oda loş bi hal aldı. Zeynep abla loş odamda parıldayan gözleriyle bana bir kere dönüp baktı, gülümsedi ve kapıyı kapattı.
[Şimdi anlatmaya devam edebilirsin]
[Pekala, bak şimdi! Bunları iyice dinle ve hep aklında tut...]
Çok az bölüm sonra hikaye bitecektir. Yakında bir sonla karşılaşacaksınız. Heber vereyim dedim. Bu üstteki bölümün devamıydı!
Zeynep abla o saatte beni karşısında görünce ağzı açık kaldı.
-Amanın! Kız, Nina senin bu saatte burda ne işin var? Okulda birşey mi oldu? Bu halin ne senin? Betin bezin atmış!'' arka arkaya soruları dizmişti. Konuşamadığım için ayakkabıları çıkarıp, sehpanın üzerindeki not defterine olayları kısaca yazdım. Zeynep abla okurken banyoya çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Aşağı indiğimde:
-Ay Ninacığım! Canım iyisin değil mi şimdi? Nedir bu başımıza gelenler?!'' diye bana sarıldı. İçimden [Abartma Zeynep abla iyiyim ben!] dedim ama duyamazdı tabi.
[Zeynep ablayı sakinleştirmen zor olacak] diye aniden Tolga'nın sesi yankılandı kafamda. Biraz tuhaf oldum. Zeynep abla, ''hadi güzelim sen odana çık. Ben sana ilaçlarını vereyim. Yat dinlen birazcık'' dedi. Zeynep abla beni bırakınca merdivenlerden yukarı çıktım. Kafamın içinde yankılanan Tolga'nın sesine bir türlü alışamıyordum. Her konuştuğunda ''acaba deliriyor muyum?'' diye düşünmeden edemiyordum.
[Her içimden konuştuğumu duyabilir misin?]
[Herhalde kızım]
[Bu özelliği sevmedim]
[Neden? Ben özelliğimle mutluyum ] Tolga gülüyordu.
[Özel hayat diye birşey var]
[Bizim bi özelimiz kalmadı güzelim. Diğer insanlar gibi normal ve sıradan bi hayatımız yok. Her an birileri tarafından yok edilebiliriz.]
[Nasıl ya?]
[Aslında iyi oldu senle konuşmamız. Müsayit misin? Şu olayları bi anlatayım sana.]
O sırada artık odama girmiştim. Dolabımı açıp giysilerimi buldum.
[Tabi. En az üç saatim var] Okul formasını çıkarırken Tolga'nın anlattıklarını dinliyordum.
[Annem bana hep büyüyünce bilmediğin çok şey öğreneceksin derdi. Başka insanlardan farklı şeyler. Herkesin öğrendiği şeylerden daha tehlikeli ve daha ciddi şeyler.
Bu şeyler işte şu andaki olaylar.
Annenin geleceği görme, insanların gözlerinden aklındakileri okuma, psikolojiksel sorunları yok etme vb. güçleri varmış. Genelde görmek ile ilgili birçok özelliğe sahipmiş. Annemin mektubunda öyle yazıyordu. Bir gün o özelliklere sahip arkadaşının çocukları olan, abi kardeşle tanışacağımızı yazmıştı. Kerem'in de babası buna benzer şeyler yazmış. Bildiğim kadarıyla annen fazla bir açıklama yapmamış. Yapmaması da çok doğal. Çünkü gizli güçlerin bilgileriyle dolu mektup herhangi bir şekilde teyzenizin eline geçerse; teyzeniz bilmediği kuralları öğrenip olduğundan daha güçlü olabilirdi.]
O sırada Zeynep abla içeriye girdi.
-Hah, benim güzelim giyinmiş te ablasını mı beklermiş?''
Sanki altı yaşında çocuğum!
[Bir saniye Tolga, Zeynep abla geldi]
[Tamam!]
-Al bakalım ilacını. İç güzelce ve yat dinlen biraz e mi kızım? Benim aşağıda yüklüce işim var. Hadi iyi uykular canım!'' İlacı alıp içtim. İğrenç, ekşi bir tadı var!!! Su içtiysem de dilimdeki o ekşi tat geçmedi.
Zeynep abla ilacı içip, yüzümün buruşmasını gülerek izledi ve yatağa geçip yatmamı bekledi. Daha sonra üstümü iyice örttükten sonra ışıkları kapattı. Hafifçe perdeleri çekti. Oda loş bi hal aldı. Zeynep abla loş odamda parıldayan gözleriyle bana bir kere dönüp baktı, gülümsedi ve kapıyı kapattı.
[Şimdi anlatmaya devam edebilirsin]
[Pekala, bak şimdi! Bunları iyice dinle ve hep aklında tut...]
Çok az bölüm sonra hikaye bitecektir. Yakında bir sonla karşılaşacaksınız. Heber vereyim dedim. Bu üstteki bölümün devamıydı!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥



bitecekmi neyse kararı yazar versin güzel olmuş
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam

bende daa yeni okudum hikayeni kendimi hala giriş bölümünde zannediom sonuca yaklaşmışız
ama çok güzel yazmışsın ellerine sağlık.


"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^



Bilge Ruh ve Görevlerimiz ~17~
Zeynep abla gidince odayı bir loşluk bastı. Perdelerin arasından sızan hafif bi ışık ancak ortalığı aydınlatıyordu.
[Evet, seni dinliyorum artık] dedim.
[Olayları sana iyice anlatmalıyım. Şu anda Kerem abinin yanına gidiyor...]
[Neee???!!!]
[Endişelenme hemen. Kerem insanlarla iletişim kurmakta çok başarılı birisidir.]
[Olmaz! Olmaz! Hemen Timur'a ulaşmalıyım! Nasıl benden habersiz bu işe kalkışırsınız?!] Yatağımdan fırladım hemen. Çantamı buldum ve telefonu aramaya koyuldum. O sırada da Tolga'ya sinirleniyordum.
[Ya Timur inanmazsa? Ya kızarsa ? Çocuk aniden ortaya çıkan sizden şüphe duyacaktır...]
[Gereksiz yere endişeleniyorsun. Timur ailenzde olanları biliyor. Teyzeni biliyor. Mektubu biliyor. Biz sana nasıl anlattıysak ona da bu şekilde anlatırız. Hem o daha olgun ve büyük biri. Mantıklı düşüneceği kesin ]
[ Timur çok şüpheci biridir. Anında aklına ben gelirim. Endişelenir, onu böyle üzmeye de hakkım yok. Ona ulaşmalıyım. Herşeyi önce ona ben anlatmalıyım]
[Ben sana anlatıyorum, Kerem de Timur'a anlatıyor. Öyle çok fazla vaktimiz yok Nina. Herkes olanı biteni bi an önce öğrenmeli ve önlemimizi almalıyız. Anlıyor musun? ]
[Ya Tolga...]
[Dinle beni. Düşmanlar bizden çok güçlüymüş,Bilge Ruh tedbirli olmamızı istiyor]
[Öncelikle bana Bilge Ruh'un kim olduğunu anlatabilir misin?]
[Bilge Ruh, gücü koruyan yüz yıl önce yaşamış bir rahip...]
[Ölü biri nasıl oluyor da seninle konuşabilir? Şaka mı yapıyorsun?!]
[Şaka değil. Bilge Ruh gücü alan ilk kişi. Ancak güç dünyaya salınıp, öldürüldüğünde ruhu dünyada kalmış. Ancak bu güç emniyetli bi yere ulaştığında, ait olduğu yere döndüğünde ruhu huzura kavuşabilir. Bilge Ruh bizim yol göstericimiz, bir nevi önderimiz, kaptanımız.]
Çok şaşkındım. Ölü bi adam bizimle irtibata geçebiliyordu. Odanın sessiz ve loş görünüşünden mi bilmiyorum. İçimde bir korku oluştu. Hala yatağımın kenarında diz çökmüş, çantamda telefonu aramak için uğraşıyorumdum. Tolga'nın bu sözleriyle olduğum yerde öylece kalmıştım.
Kafam karışıktı. Bilge Ruh'un bizim tarafımızda olduğunu bilmek biraz olsun rahatlatıyordu beni. Ama bi insan öldükten sonra bile peşimize düşebilme yeteneğine sahipse, düşmanlar kim bilir neler yapabiliyorlardı !!!
[Bilge Ruh, gücü ilk alan kişiydi. Tanrı onu tüm rahiplerin başı yapmıştı. Güç korunacaktı. Dünyaya bir tehlike görüldüğünde bu güç kullanılacak ve dünya kurtarılacaktı. Ancak Bilge Ruh bunu başaramadı. Gücü koruyamadı. Onunla birlikte birçok rahip öldü. Güç dünyaya dağıldı. Şimdi Bilge Ruh cezalandırıldı. Ruhu bu dünyaya bağlı, ve de çok acı çekiyor şu anda]
[Peki ya diğer rahipler? Onlar da cezalı mı? Onlar da dünyada mı?]
[Onlar da cezalılar. Ama onlar alt kademe rahipleriydi. Altı kişiden ikisi lider ve lider yardımcısıydı. Bu iki rahip cezalarını dünyada çekiyorlar. Diğerleri ise diğer tarafa geçmiş ve günün gelmesini bekliyorlar. Bilge Ruh liderdi. Ama mantıklı hareket etmesi gerekirken çok dikkatsiz davrandı. Sonu da böyle oldu.]
[Biz de şimdi bu güçleri yerlerine mi ulaştıracağız? Ya düşmanlar? Onların bizim gibi güçleri yok ki! Fazla bi tehlike olmamalı o zaman, öyle değil mi? ]
[ Eğer dünyada güçlü bi iyilik akımı varsa kesinlikle buna karşıt bi akım da vardır. Sence Tanrı bu kadar büyük bi gücü dünyaya gönderdiğini Şeytan duysa ne olur? ]
[ Hayır yaa !!! ]
[ Evet! Şeytan boş durmadı buna karşı. Dünyaya o da bir güç yaratıp, göndermiş. Ama Tanrı'nın gönderdiği güçten daha fazla mı yoksa az mı bilinmiyor. Bu yüzden artık bir an önce hazırlanmalıyız. Gücü de son ana kadar koruyup, ait olduğu yere teslim etmeliyiz. Düşmanın bizi ''Taşıyıcı '' olarak adlandırdığını söyleyeyim sana ]
[ Taşıyıcı mı? Biz mi? Gücü taşıyanlar olarak mı? ]
[ Evet. Bilge Ruh bize öyle dendiğini söyledi. Ege Pasajir' miş. ]
[ Pasajir mi ? ]
[ Yolcu ... Yani... ]
[ Nasıl yaaa??? Anlamadım ben. Ege neden Yolcu'muş ? ]
[ Yolcu derken şu şekilde demek istemişler. Biz taşıyıcıyız. Ege'de güç yok. Yakalandığımızda biz ellerinde kalcaz ama Ege direk öldürelecek. Tabi önce bilgileri alacaklar sonra da hemen ölderecekler. ]
Tanrım! Ne yapacağız biz?
[ Peki biz ne yapacağız tam olarak?]
[Elbette çalışacağız, güçleneceğiz ve onların hepsini öldüreceğiz!!! ] Tolga'nın sesi çok sert ve kararlı geliyordu. Yatağımda iyice büzüldüm, yorganı kafama kadar çekip perdelerin arasından sızan zayıf ışıklara baktım. Biz şu anda işte aynı o küçük ışıklar gibiydik. İnce ve güçsüz.
Karanlığın içinde, yalnızdık.
[ Nina? ]
[ Evet?]
[ Eğer birlikte olursak kimse bize birşey yapamaz. Bunu biliyorsun değil mi? ]
[Evet...]
[ Timur da , sen de, ben de, Kerem de güçlüyüz. Ege de hep yanımızda. Biz bi takımız ve asla birbirimizden kopamayız. İçimizden biri güçsüz veya mutsuz ise bu bütün takımı etkiler. Hep beraber hareket etmeliyiz. Kimseye çaktırmadan bu görevi başarıyla tamamlayıp, gerçek hayatımıza dönmeliyiz.]
[ Haklısın!]
O sırada telefonum çalmaya başladı. Oturduğum yerde sıçramıştım!
[ Ne oldu? ]
[ Telefonum çalıyor, dur bir bakayım] Yatağımdan çıkıp, çantama uzandım. Onu gizli bölmeye saklamışım en alt cebe. Oysa aklımda kalır sanıyordum.
Ekrana baktım , ( Timur Arıyor ) yazıyordu. Tam telefonu açacaktım birden aklıma geldi.
[ Tolga, abim arıyor! Ama ben konuşamıyorum. Ne yapacağım?]
[ Dur sen. Kapat şimdi telefonu ben ulaşorım ona. İstersen sen de mesaj at.]
[Peki, teşekkür ederim! Çok sağol! ]
[ Ne demek. Anlaşılan Kerem konuşmuş]
[Evet, akşama kadar abimin gelmesini bekleyeceğim ne yazık ki!]
[Bugünlük bu kadar bilgi yeter bence. Sen de artık iyi bir uyku çek, dinlen. Rahat zamanının tadını çıkar ve değerlendir. Ne yapmak zorunda kalacağımız belli değil. Ne zaman nereye gitmemiz gerekeceği belli değil. Bu yüzden dediklerimi önemsemelisin]
[ Peki, tamam. Teşekkür ederim! Abime iyi olduğumu üstüne basa basa anlat tamam mı? yoksa kendi gözleriyle görmedikçe inanmaz]
[ Tamam. Merak etme! Hadi iyi dinlenmeler sana güzelim. En ufak birşeyde seslenmen yeterli! ]
[ Teşekkür ederim, görüşürüz]
[Görüşürüz!]
Önümüzde yapacak tonla işimiz vardı. Ancak merak ettiğim bu kadar işin altından nasıl kalkacağımızdı. Ege kendi hayatını tehlikeye atmıştı. arkadaşlarının yanında olmak için. Hiç gücü yoktu. Düşman kesin ilk Ege'yi hedef alacaktı. Gücü olmadığı için ilk hedef Ege olabilir! Bu yüzden sık sık beraber dolaşıyorlar.
Gittikçe yoruluyorum. Biraz uyumaya ihtiyacım var.
Sevgili günlüğüm!
Hayatımın çok karıştığını ve tehlikeli bir hal aldığının farkındayım. Ama Bilge Ruh için, kendimiz ve ailemiz için bu mücadelede kazanan taraf biz olacağız! Ben her zaman, herşeye hazır olacağım!
Ne kadar korkarsam korkayım, kimseye bunu hissettirmemeye çalışacağım!
Annemi ve babamı gururlandıracağım! Abimle birlikte bütün takım ailelerimizi gururlandıracağız!
Zeynep abla gidince odayı bir loşluk bastı. Perdelerin arasından sızan hafif bi ışık ancak ortalığı aydınlatıyordu.
[Evet, seni dinliyorum artık] dedim.
[Olayları sana iyice anlatmalıyım. Şu anda Kerem abinin yanına gidiyor...]
[Neee???!!!]
[Endişelenme hemen. Kerem insanlarla iletişim kurmakta çok başarılı birisidir.]
[Olmaz! Olmaz! Hemen Timur'a ulaşmalıyım! Nasıl benden habersiz bu işe kalkışırsınız?!] Yatağımdan fırladım hemen. Çantamı buldum ve telefonu aramaya koyuldum. O sırada da Tolga'ya sinirleniyordum.
[Ya Timur inanmazsa? Ya kızarsa ? Çocuk aniden ortaya çıkan sizden şüphe duyacaktır...]
[Gereksiz yere endişeleniyorsun. Timur ailenzde olanları biliyor. Teyzeni biliyor. Mektubu biliyor. Biz sana nasıl anlattıysak ona da bu şekilde anlatırız. Hem o daha olgun ve büyük biri. Mantıklı düşüneceği kesin ]
[ Timur çok şüpheci biridir. Anında aklına ben gelirim. Endişelenir, onu böyle üzmeye de hakkım yok. Ona ulaşmalıyım. Herşeyi önce ona ben anlatmalıyım]
[Ben sana anlatıyorum, Kerem de Timur'a anlatıyor. Öyle çok fazla vaktimiz yok Nina. Herkes olanı biteni bi an önce öğrenmeli ve önlemimizi almalıyız. Anlıyor musun? ]
[Ya Tolga...]
[Dinle beni. Düşmanlar bizden çok güçlüymüş,Bilge Ruh tedbirli olmamızı istiyor]
[Öncelikle bana Bilge Ruh'un kim olduğunu anlatabilir misin?]
[Bilge Ruh, gücü koruyan yüz yıl önce yaşamış bir rahip...]
[Ölü biri nasıl oluyor da seninle konuşabilir? Şaka mı yapıyorsun?!]
[Şaka değil. Bilge Ruh gücü alan ilk kişi. Ancak güç dünyaya salınıp, öldürüldüğünde ruhu dünyada kalmış. Ancak bu güç emniyetli bi yere ulaştığında, ait olduğu yere döndüğünde ruhu huzura kavuşabilir. Bilge Ruh bizim yol göstericimiz, bir nevi önderimiz, kaptanımız.]
Çok şaşkındım. Ölü bi adam bizimle irtibata geçebiliyordu. Odanın sessiz ve loş görünüşünden mi bilmiyorum. İçimde bir korku oluştu. Hala yatağımın kenarında diz çökmüş, çantamda telefonu aramak için uğraşıyorumdum. Tolga'nın bu sözleriyle olduğum yerde öylece kalmıştım.
Kafam karışıktı. Bilge Ruh'un bizim tarafımızda olduğunu bilmek biraz olsun rahatlatıyordu beni. Ama bi insan öldükten sonra bile peşimize düşebilme yeteneğine sahipse, düşmanlar kim bilir neler yapabiliyorlardı !!!
[Bilge Ruh, gücü ilk alan kişiydi. Tanrı onu tüm rahiplerin başı yapmıştı. Güç korunacaktı. Dünyaya bir tehlike görüldüğünde bu güç kullanılacak ve dünya kurtarılacaktı. Ancak Bilge Ruh bunu başaramadı. Gücü koruyamadı. Onunla birlikte birçok rahip öldü. Güç dünyaya dağıldı. Şimdi Bilge Ruh cezalandırıldı. Ruhu bu dünyaya bağlı, ve de çok acı çekiyor şu anda]
[Peki ya diğer rahipler? Onlar da cezalı mı? Onlar da dünyada mı?]
[Onlar da cezalılar. Ama onlar alt kademe rahipleriydi. Altı kişiden ikisi lider ve lider yardımcısıydı. Bu iki rahip cezalarını dünyada çekiyorlar. Diğerleri ise diğer tarafa geçmiş ve günün gelmesini bekliyorlar. Bilge Ruh liderdi. Ama mantıklı hareket etmesi gerekirken çok dikkatsiz davrandı. Sonu da böyle oldu.]
[Biz de şimdi bu güçleri yerlerine mi ulaştıracağız? Ya düşmanlar? Onların bizim gibi güçleri yok ki! Fazla bi tehlike olmamalı o zaman, öyle değil mi? ]
[ Eğer dünyada güçlü bi iyilik akımı varsa kesinlikle buna karşıt bi akım da vardır. Sence Tanrı bu kadar büyük bi gücü dünyaya gönderdiğini Şeytan duysa ne olur? ]
[ Hayır yaa !!! ]
[ Evet! Şeytan boş durmadı buna karşı. Dünyaya o da bir güç yaratıp, göndermiş. Ama Tanrı'nın gönderdiği güçten daha fazla mı yoksa az mı bilinmiyor. Bu yüzden artık bir an önce hazırlanmalıyız. Gücü de son ana kadar koruyup, ait olduğu yere teslim etmeliyiz. Düşmanın bizi ''Taşıyıcı '' olarak adlandırdığını söyleyeyim sana ]
[ Taşıyıcı mı? Biz mi? Gücü taşıyanlar olarak mı? ]
[ Evet. Bilge Ruh bize öyle dendiğini söyledi. Ege Pasajir' miş. ]
[ Pasajir mi ? ]
[ Yolcu ... Yani... ]
[ Nasıl yaaa??? Anlamadım ben. Ege neden Yolcu'muş ? ]
[ Yolcu derken şu şekilde demek istemişler. Biz taşıyıcıyız. Ege'de güç yok. Yakalandığımızda biz ellerinde kalcaz ama Ege direk öldürelecek. Tabi önce bilgileri alacaklar sonra da hemen ölderecekler. ]
Tanrım! Ne yapacağız biz?
[ Peki biz ne yapacağız tam olarak?]
[Elbette çalışacağız, güçleneceğiz ve onların hepsini öldüreceğiz!!! ] Tolga'nın sesi çok sert ve kararlı geliyordu. Yatağımda iyice büzüldüm, yorganı kafama kadar çekip perdelerin arasından sızan zayıf ışıklara baktım. Biz şu anda işte aynı o küçük ışıklar gibiydik. İnce ve güçsüz.
Karanlığın içinde, yalnızdık.
[ Nina? ]
[ Evet?]
[ Eğer birlikte olursak kimse bize birşey yapamaz. Bunu biliyorsun değil mi? ]
[Evet...]
[ Timur da , sen de, ben de, Kerem de güçlüyüz. Ege de hep yanımızda. Biz bi takımız ve asla birbirimizden kopamayız. İçimizden biri güçsüz veya mutsuz ise bu bütün takımı etkiler. Hep beraber hareket etmeliyiz. Kimseye çaktırmadan bu görevi başarıyla tamamlayıp, gerçek hayatımıza dönmeliyiz.]
[ Haklısın!]
O sırada telefonum çalmaya başladı. Oturduğum yerde sıçramıştım!
[ Ne oldu? ]
[ Telefonum çalıyor, dur bir bakayım] Yatağımdan çıkıp, çantama uzandım. Onu gizli bölmeye saklamışım en alt cebe. Oysa aklımda kalır sanıyordum.
Ekrana baktım , ( Timur Arıyor ) yazıyordu. Tam telefonu açacaktım birden aklıma geldi.
[ Tolga, abim arıyor! Ama ben konuşamıyorum. Ne yapacağım?]
[ Dur sen. Kapat şimdi telefonu ben ulaşorım ona. İstersen sen de mesaj at.]
[Peki, teşekkür ederim! Çok sağol! ]
[ Ne demek. Anlaşılan Kerem konuşmuş]
[Evet, akşama kadar abimin gelmesini bekleyeceğim ne yazık ki!]
[Bugünlük bu kadar bilgi yeter bence. Sen de artık iyi bir uyku çek, dinlen. Rahat zamanının tadını çıkar ve değerlendir. Ne yapmak zorunda kalacağımız belli değil. Ne zaman nereye gitmemiz gerekeceği belli değil. Bu yüzden dediklerimi önemsemelisin]
[ Peki, tamam. Teşekkür ederim! Abime iyi olduğumu üstüne basa basa anlat tamam mı? yoksa kendi gözleriyle görmedikçe inanmaz]
[ Tamam. Merak etme! Hadi iyi dinlenmeler sana güzelim. En ufak birşeyde seslenmen yeterli! ]
[ Teşekkür ederim, görüşürüz]
[Görüşürüz!]
Önümüzde yapacak tonla işimiz vardı. Ancak merak ettiğim bu kadar işin altından nasıl kalkacağımızdı. Ege kendi hayatını tehlikeye atmıştı. arkadaşlarının yanında olmak için. Hiç gücü yoktu. Düşman kesin ilk Ege'yi hedef alacaktı. Gücü olmadığı için ilk hedef Ege olabilir! Bu yüzden sık sık beraber dolaşıyorlar.
Gittikçe yoruluyorum. Biraz uyumaya ihtiyacım var.
Sevgili günlüğüm!
Hayatımın çok karıştığını ve tehlikeli bir hal aldığının farkındayım. Ama Bilge Ruh için, kendimiz ve ailemiz için bu mücadelede kazanan taraf biz olacağız! Ben her zaman, herşeye hazır olacağım!
Ne kadar korkarsam korkayım, kimseye bunu hissettirmemeye çalışacağım!
Annemi ve babamı gururlandıracağım! Abimle birlikte bütün takım ailelerimizi gururlandıracağız!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥


13. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |