Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 20, 21, 22 ... 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Dvmm ettt harikasin yaa:D:Dhiç üşenmiyorum okuyorm 



cakal_akin@hotmail.com <----- isteyen ekleyebilir



bütün bölümleri yeniden okudum! süper ! (sıkılmadım yeniden okurken yani ne biliyim bu da demekki benim için bi eragon, eldest gibi önemli ve yeniden ouna bilir)
[Bağlantı]
fan art sayfam
fan art sayfam


Ehehe
Zaten bi site açtım. Yani blog! Üç tane hatta. Ama beğenmedim sildim. Şu anda ancak bunu düzenleyebildim!
Siteyi taa aylar öncesinde açmıştım ancak şimdi düzenleyebildim!
http://animegirl-91.blogspot.com/

Zaten bi site açtım. Yani blog! Üç tane hatta. Ama beğenmedim sildim. Şu anda ancak bunu düzenleyebildim!
Siteyi taa aylar öncesinde açmıştım ancak şimdi düzenleyebildim!
http://animegirl-91.blogspot.com/
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥


Bölüm-19- (Mavi gözlü Kız/Nerdesin Ege?)
Sessiz, yağmurlu ve soğuk bir gecede sokaklarda yürüyorduk. Daha yolumuz çok uzundu...
Evlerin çoğunda, pencerede ışık yanıyordu. Bu ışıklar bana sıcak ailelerin mutluluk yansımaları gibi görünüyordu.
Üstümde diz üstüne gelecek şekilde bir trençkot, içinde siyah bir bluz ve altımda koyu, düşük bel kot pantolon vardı. Pantolon paçaları yerlere değiyordu. Nedense böyle pantolonları seviyorum...Beyaz converseler giymiştim. Kocaman ve beyaz sırt çantama uyuyorlardı.
Ege okul formasıyla geliyordu. Kravatı yoktu. Gömleğin tüm düğmeleri açıktı .İçinde siyah tişört vardı. Beyaz spor ayakkabılar giymişti. Benimkinden iki kat büyük çanta taşıyordu. Neyseki görünmezdik ve kimse bizi görmüyordu.
-Sesin soluğun çıkmıyor bakıyorum'' dedi Ege,kendisine bakmakta olduğumu fark edince. Hoş, ben de kendisine bakmakta olduğumun farkında değildim...
Yere baktım,''abimi ve diğerlerini düşünüyorum. Ne yapacaklar acaba? Onları orda bırakıp gitmekte doğru mu yaptık?''
-Timur seni düşünüyor, sen onun küçük kardeşisin hala. Bu yıllar geçse değişmeyecek bir gerçek! Ben... Ben de öyle olağanüstü güce sahip değilim. Bu yüzden de bizi korumak istediler. Biz görevimizi yapalım, onlar da kendi görevlerini yapıp yanımıza gelecekler'' diyerek derin bir iç geçirdi.
-Sen kendini fazla hafife alıyorsun!'' dedim.
-Asıl sen kendini hafife alıyorsun. Bu akşam beni nasıl kurtardığını hatırlıyorum. Cesurca bir davranış, '' başını kaldırıp bana gülümsedi. ''Sen neymişsin be! '' diye sırtıma hafifçe vurdu.
-Ege, sen de güçlüsün! Kendini grupta yetersiz hissediyormuşsun gibi bir his var içimde...''
-Hislerin doğru değil. Benim bi sorunum yok. Sadece önemli bir durum olduğunda bi köşeye atılmaktan bıktım. Yapabileceğim bi sürü şey varken bana en kolay işi veriyorlar. ''
-Biraz önce sen kendin de dedin. Seni korumak istiyorlar, seni kaybetmekten korkuyorlar''
-İşte bu bende olmaz güzelim! Biz delikanlı gibi savaşırız. Öyle güçtü, sihirdi anlamayız. Ama bizimkiler iyice dağıldı siz gelince...''
-Eskiden böyle değil miydiler?''
-Yok, değillerdi. Eskiden öyle güçler de yoktu. Birimize birşey olsa anında hallederdik. 'Ege abicim sen geri dur' denmezdi. Ama şimdi kız gibi ben her savaşta geride duruyorum''
-Hey, bunu bi hakaret olarak algılarım!'' Ege gülmeye başladı.
-Öyle demedim be Nina! Yani.. Ne demek istediğimi biliyorsun''
-Tamam, şakaydı''
Ara sokaklardan geçmiştik artık. Caddeye çıkmıştık. Nerdeyse bomboştu. Arada sırada geçen arabalar vardı. Bazı lokantalar açık, içerde bikaç çift romantik akşam yemeğindeydi. Gerçi saat gecenin biri olmuştu ama lokanta açıktı.
-İstersen biz de şuraya girip oturalım. Baya özenmişe benziyorsun'' dedi Ege. Yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
-Ya hayır, nerden çıkarıyorsun.'' dedim kızarak. ''Hem abimler teyzemle savaş içindeyken ben romantizmi düşünebilir miyim?''
-Olabilir valla. Senin ruh halin çabuk değişiyor. Hafif dengesiz bir genç kızsın!'' dedi gözlerini devirerek. Sonra yandan baktı tepkimi görmek için.
-Ege! Bak şimdi şu ağır sırt çantamı kafana indiririm!'' diye baş parmağımla sırt çantamı işaret ettim.
-Oooww! Sen böyle konuşur muydun ya? Kim öğretti sana böyle tehditkar konuşmayı?''
-Ya Ege!''
- Sen cidden karışık birisin. Dışardan bakıldığında sıradan ve normal. Kimseye ne zarar veren ne de kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyen birisin. Ama içinde...'' diye sustu.
-Bu da ne demek oluyor?''
-İçinde yatan gizli bir öfke var. Ve birine kızdığında çok fena patlıyorsun!''
-Lafı abime mi getirmeye çalışıyorsun?''
-Olabilir. Normal halin, sessiz sakin, nazik ama kızdığında insanları çok kırıyorsun. Yani çok beyaz ve çok karasın. Hem melek hem de şeytansın. Normal halin melek gibi ama kızdığında şeytan gibi oluyorsun. Haklıyken haksız duruma düşebilirsin böyle''
Kafam karışmıştı. Gruptaki herkes abime söylediklerimin hiç birini onaylamamıştı. Timur'u kırdığımı düşünüyordu. Onu küçük duruma soktuğumu sanıyorlardı. Belki de tüm konuşmalarımızı Tolga gruptakilere anlatmıştı.
Ege kafasını kaşıdı, '' hey, bak öyle seni suçlamıyorum'' diye durumu toparlamaya çalıştı.
-Biliyorum, anladım ne demek istediğini''
-Ya Nina bak, Timur ilk defa böyle durum yaşıyor. Sen de kızınca çok üzüldü. Biz de sizin tartışmanıza üzüldük ! Bence sen çok fazla hırpaladın herifi. Timur kendini suçladı, haklı da bu konuda. Zeynep ablanın kaçırılabileceğini bilmeliydik. Ben de kendimi suçluyorum ama abinin görevleri daha büyük.
Ben de böyle bişi yaşasam ben de o hale gelirdim. Ve anlayışsızca çöktüğüm anda bana bağıran küçük kız kardeşime ağır laflar ederdim. Haksızlık ettin abine...Buna rağmen senden özür diledi! Büyüklüğünü gösterdi. Bence sen de ona büyük bi özür borçlusun. ''
Ne demeliydim? Birşey söylesem tartışma uzayacaktı.
-Tamam, anladım'' dedim.
Caddeden uzunca otoyola girdik. Yoldan nadiren araba geçiyordu. Etrafta, uzaktan görünen apartmanların çoğunda ışıklar sönmüştü. Yol sessizdi. Ara sıra gelen arabaların sesleri dışında otoyol ölüler diyarı gibiydi.
Ege söylediklerinin arkasında mıydı bilmiyorum. Ama ben onların gözünde liderlerini üzen, şımarık, mız mız, küçük kız kardeş olmuştum. Abim onların gözünde güçlü bir liderdi. Ona çok güveniyorlardı. Her söylediği laf onlar için bir emir, bir kuraldı. Ve o kadar saydıkları liderlerini üzgün görmek onları da perişan ediyordu. Bütün bunları da ancak şimdi anlıyordum.
-Bir daha liderinizi üzmeyeceğim, çok üzgünüm'' dedim.
-Ya Nina-''
-Hayır, haklıydın. Çocukça davrandım. Bir daha olmayacak''
-Hepimiz şok yaşadık. O yüzden biraz dikkatli olursak sorun olmaz. Çünkü biz şimdi birbirimize kenetlenmek zorundayız'' dedi Ege.
Haklıydı! Ama benim aklımda hala abim hakkındaki düşünceler değişmiyordu. Abim gittikçe değişiyordu. Eskiden daha güçlüydü. Eskiden kendine güveniyordu ama şimdi oluşan en küçük bir olayda kendini kaybediyordu. Onu anlamıyorum!
Ben o kadar yıkılmadım, abim nasıl bu derece çöktü?
Liderlik zor ama lider oldu diye abim değişti mi?
Şu anda nasıl? Ne yapıyor acaba?..
Sessiz, yağmurlu ve soğuk bir gecede sokaklarda yürüyorduk. Daha yolumuz çok uzundu...
Evlerin çoğunda, pencerede ışık yanıyordu. Bu ışıklar bana sıcak ailelerin mutluluk yansımaları gibi görünüyordu.
Üstümde diz üstüne gelecek şekilde bir trençkot, içinde siyah bir bluz ve altımda koyu, düşük bel kot pantolon vardı. Pantolon paçaları yerlere değiyordu. Nedense böyle pantolonları seviyorum...Beyaz converseler giymiştim. Kocaman ve beyaz sırt çantama uyuyorlardı.
Ege okul formasıyla geliyordu. Kravatı yoktu. Gömleğin tüm düğmeleri açıktı .İçinde siyah tişört vardı. Beyaz spor ayakkabılar giymişti. Benimkinden iki kat büyük çanta taşıyordu. Neyseki görünmezdik ve kimse bizi görmüyordu.
-Sesin soluğun çıkmıyor bakıyorum'' dedi Ege,kendisine bakmakta olduğumu fark edince. Hoş, ben de kendisine bakmakta olduğumun farkında değildim...
Yere baktım,''abimi ve diğerlerini düşünüyorum. Ne yapacaklar acaba? Onları orda bırakıp gitmekte doğru mu yaptık?''
-Timur seni düşünüyor, sen onun küçük kardeşisin hala. Bu yıllar geçse değişmeyecek bir gerçek! Ben... Ben de öyle olağanüstü güce sahip değilim. Bu yüzden de bizi korumak istediler. Biz görevimizi yapalım, onlar da kendi görevlerini yapıp yanımıza gelecekler'' diyerek derin bir iç geçirdi.
-Sen kendini fazla hafife alıyorsun!'' dedim.
-Asıl sen kendini hafife alıyorsun. Bu akşam beni nasıl kurtardığını hatırlıyorum. Cesurca bir davranış, '' başını kaldırıp bana gülümsedi. ''Sen neymişsin be! '' diye sırtıma hafifçe vurdu.
-Ege, sen de güçlüsün! Kendini grupta yetersiz hissediyormuşsun gibi bir his var içimde...''
-Hislerin doğru değil. Benim bi sorunum yok. Sadece önemli bir durum olduğunda bi köşeye atılmaktan bıktım. Yapabileceğim bi sürü şey varken bana en kolay işi veriyorlar. ''
-Biraz önce sen kendin de dedin. Seni korumak istiyorlar, seni kaybetmekten korkuyorlar''
-İşte bu bende olmaz güzelim! Biz delikanlı gibi savaşırız. Öyle güçtü, sihirdi anlamayız. Ama bizimkiler iyice dağıldı siz gelince...''
-Eskiden böyle değil miydiler?''
-Yok, değillerdi. Eskiden öyle güçler de yoktu. Birimize birşey olsa anında hallederdik. 'Ege abicim sen geri dur' denmezdi. Ama şimdi kız gibi ben her savaşta geride duruyorum''
-Hey, bunu bi hakaret olarak algılarım!'' Ege gülmeye başladı.
-Öyle demedim be Nina! Yani.. Ne demek istediğimi biliyorsun''
-Tamam, şakaydı''
Ara sokaklardan geçmiştik artık. Caddeye çıkmıştık. Nerdeyse bomboştu. Arada sırada geçen arabalar vardı. Bazı lokantalar açık, içerde bikaç çift romantik akşam yemeğindeydi. Gerçi saat gecenin biri olmuştu ama lokanta açıktı.
-İstersen biz de şuraya girip oturalım. Baya özenmişe benziyorsun'' dedi Ege. Yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
-Ya hayır, nerden çıkarıyorsun.'' dedim kızarak. ''Hem abimler teyzemle savaş içindeyken ben romantizmi düşünebilir miyim?''
-Olabilir valla. Senin ruh halin çabuk değişiyor. Hafif dengesiz bir genç kızsın!'' dedi gözlerini devirerek. Sonra yandan baktı tepkimi görmek için.
-Ege! Bak şimdi şu ağır sırt çantamı kafana indiririm!'' diye baş parmağımla sırt çantamı işaret ettim.
-Oooww! Sen böyle konuşur muydun ya? Kim öğretti sana böyle tehditkar konuşmayı?''
-Ya Ege!''
- Sen cidden karışık birisin. Dışardan bakıldığında sıradan ve normal. Kimseye ne zarar veren ne de kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyen birisin. Ama içinde...'' diye sustu.
-Bu da ne demek oluyor?''
-İçinde yatan gizli bir öfke var. Ve birine kızdığında çok fena patlıyorsun!''
-Lafı abime mi getirmeye çalışıyorsun?''
-Olabilir. Normal halin, sessiz sakin, nazik ama kızdığında insanları çok kırıyorsun. Yani çok beyaz ve çok karasın. Hem melek hem de şeytansın. Normal halin melek gibi ama kızdığında şeytan gibi oluyorsun. Haklıyken haksız duruma düşebilirsin böyle''
Kafam karışmıştı. Gruptaki herkes abime söylediklerimin hiç birini onaylamamıştı. Timur'u kırdığımı düşünüyordu. Onu küçük duruma soktuğumu sanıyorlardı. Belki de tüm konuşmalarımızı Tolga gruptakilere anlatmıştı.
Ege kafasını kaşıdı, '' hey, bak öyle seni suçlamıyorum'' diye durumu toparlamaya çalıştı.
-Biliyorum, anladım ne demek istediğini''
-Ya Nina bak, Timur ilk defa böyle durum yaşıyor. Sen de kızınca çok üzüldü. Biz de sizin tartışmanıza üzüldük ! Bence sen çok fazla hırpaladın herifi. Timur kendini suçladı, haklı da bu konuda. Zeynep ablanın kaçırılabileceğini bilmeliydik. Ben de kendimi suçluyorum ama abinin görevleri daha büyük.
Ben de böyle bişi yaşasam ben de o hale gelirdim. Ve anlayışsızca çöktüğüm anda bana bağıran küçük kız kardeşime ağır laflar ederdim. Haksızlık ettin abine...Buna rağmen senden özür diledi! Büyüklüğünü gösterdi. Bence sen de ona büyük bi özür borçlusun. ''
Ne demeliydim? Birşey söylesem tartışma uzayacaktı.
-Tamam, anladım'' dedim.
Caddeden uzunca otoyola girdik. Yoldan nadiren araba geçiyordu. Etrafta, uzaktan görünen apartmanların çoğunda ışıklar sönmüştü. Yol sessizdi. Ara sıra gelen arabaların sesleri dışında otoyol ölüler diyarı gibiydi.
Ege söylediklerinin arkasında mıydı bilmiyorum. Ama ben onların gözünde liderlerini üzen, şımarık, mız mız, küçük kız kardeş olmuştum. Abim onların gözünde güçlü bir liderdi. Ona çok güveniyorlardı. Her söylediği laf onlar için bir emir, bir kuraldı. Ve o kadar saydıkları liderlerini üzgün görmek onları da perişan ediyordu. Bütün bunları da ancak şimdi anlıyordum.
-Bir daha liderinizi üzmeyeceğim, çok üzgünüm'' dedim.
-Ya Nina-''
-Hayır, haklıydın. Çocukça davrandım. Bir daha olmayacak''
-Hepimiz şok yaşadık. O yüzden biraz dikkatli olursak sorun olmaz. Çünkü biz şimdi birbirimize kenetlenmek zorundayız'' dedi Ege.
Haklıydı! Ama benim aklımda hala abim hakkındaki düşünceler değişmiyordu. Abim gittikçe değişiyordu. Eskiden daha güçlüydü. Eskiden kendine güveniyordu ama şimdi oluşan en küçük bir olayda kendini kaybediyordu. Onu anlamıyorum!
Ben o kadar yıkılmadım, abim nasıl bu derece çöktü?
Liderlik zor ama lider oldu diye abim değişti mi?
Şu anda nasıl? Ne yapıyor acaba?..
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

Ya hikayeni okumaya yeni başladım. Hepsini okuyamasam da(şu anlık
)bir yorum yapıyım dedim.
Tek kelimeyle harika. Özellikle tasvirlerin.. Kendimi orada ve konuşulanlara şahit oluyor gibi hissediyorum. Devamını bekliycem....



Tek kelimeyle harika. Özellikle tasvirlerin.. Kendimi orada ve konuşulanlara şahit oluyor gibi hissediyorum. Devamını bekliycem....








Timur ölse ne duygusal olurdu

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


21. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |