Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 34, 35, 36 ... 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj


Bölüm 22- Sıcak Kahveli Günlerin Hatrına
Suphi'nin bedeni kan gölünün içinde parçalanmış halde, öylece yatıyordu. Üstünde derin derin nefes alıp veren, kendinden geçmiş; üstü başı kan içinde Revan durmaktaydı. Elindeki iğnelerden kan damlıyordu. Suphi'nin kanı...
Tolga koşarak Revan'ı durdurmak istemiş ama Timur önüne çıkıp engel olmuştu.
Ben yerde, Nicole sarılmış bu manzaraya bakıyordum. Sakin olmaya çalışarak Nicole'ün kollarından sıyrılıp, ayağa kalktım. Timur'a döndüm:
-Bitti,'' dedim. ''Bitti ama biz de herşeyimizi bitirdik.'' Timur boş bakışlarla bana baktı. Ege'ye baktım. Yerde yüz üstü, başında hançerle yatıyordu.
O'nu görünce gözlerim tekrar doldu. O'na doğru yürüdüm. Yaklaştım. Yanına çömeldim. Hançeri ellerimle sıkıca kavradım. Her zaman yaptığım gibi hançeri yok ettim. Avuçlarımda kum olup, O'nun saçları arasına düşüp, kayarak yere döküldüler. Hançerin yok olmasıyla Ege'nin başından, kalmış kumla beraber bir kan seli başından aşağıya aktı. Kimse beni engellemedi.
Ege'yi sırt üstü yatırdım. Yüzüne dokundum, yanağını okşadım. Gözlerimden akan damlalar Ege'nin gözlerine döküldü. Sonra da gözünün kenarından yanağına aktı.
-Seni çok seviyorum! Benim için her zaman çok iyi bir dost oldun! Hoşçakal canım,'' dedim. O'nu suçlayacak ya da kötümseyecek değildim. Elinden geleni yapmıştı. Ve 'bitmişti!'
Devam edecek...
Suphi'nin bedeni kan gölünün içinde parçalanmış halde, öylece yatıyordu. Üstünde derin derin nefes alıp veren, kendinden geçmiş; üstü başı kan içinde Revan durmaktaydı. Elindeki iğnelerden kan damlıyordu. Suphi'nin kanı...
Tolga koşarak Revan'ı durdurmak istemiş ama Timur önüne çıkıp engel olmuştu.
Ben yerde, Nicole sarılmış bu manzaraya bakıyordum. Sakin olmaya çalışarak Nicole'ün kollarından sıyrılıp, ayağa kalktım. Timur'a döndüm:
-Bitti,'' dedim. ''Bitti ama biz de herşeyimizi bitirdik.'' Timur boş bakışlarla bana baktı. Ege'ye baktım. Yerde yüz üstü, başında hançerle yatıyordu.
O'nu görünce gözlerim tekrar doldu. O'na doğru yürüdüm. Yaklaştım. Yanına çömeldim. Hançeri ellerimle sıkıca kavradım. Her zaman yaptığım gibi hançeri yok ettim. Avuçlarımda kum olup, O'nun saçları arasına düşüp, kayarak yere döküldüler. Hançerin yok olmasıyla Ege'nin başından, kalmış kumla beraber bir kan seli başından aşağıya aktı. Kimse beni engellemedi.
Ege'yi sırt üstü yatırdım. Yüzüne dokundum, yanağını okşadım. Gözlerimden akan damlalar Ege'nin gözlerine döküldü. Sonra da gözünün kenarından yanağına aktı.
-Seni çok seviyorum! Benim için her zaman çok iyi bir dost oldun! Hoşçakal canım,'' dedim. O'nu suçlayacak ya da kötümseyecek değildim. Elinden geleni yapmıştı. Ve 'bitmişti!'
Devam edecek...
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

Yukikoooooo
bu nasıl bir kısalıktır. İnanamıyorum
ayyy bu kadar kısa olunca yorumda yapamıyorum. Ama gene ççok güzel olmuş
neden bu kaadr kısa
bu nasıl bir kısalıktır. İnanamıyorum


ayyy bu kadar kısa olunca yorumda yapamıyorum. Ama gene ççok güzel olmuş

neden bu kaadr kısa

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


Eksilmiştik.
Ege artık yoktu. Ama buna karşılık Tolga ve Nicole geri gelmişti. Timur, ben, Revan, Nicole ve Tolga olmuştuk.
Nicole bu durumda nedense bütün olayları kendisini ayarladı. Önce yanıma gelip tepemde dikildi.
-Pekala,'' dedi. ''Önce Revan, sen Nina'yı burdan uzaklaştır. Timur, tatlım sen de Revan ve Nina'nin gücünü al. Sonra da Ee'den gücü alırsın. Güçler toplanınca da hepimize eskisi gibi dağıt. Düşmanımız bittiğini sanmayın. Birisi daha var. Başından beri peşimizde olan,'' hepimizin yüzüne teker teker baktı.
-Anlaşılmayan birşey var mı?'' Kimseden ses çıkmadı. Bu ne 'evet'ti, ne de 'hayır'.
Revan yanıma gelip, kolumdan tutup beni kaldırdı. Timur da gelince olaydan uzaklaştık.
-Şuraya oturun da güçlerinizi alayım'' dedi abim. Taşın üstüne oturduk.
Timur güçlerimizi, bedenimizden alırken, Nicole Ege'nin yanındaydı. Bedeni siyah parçaçıklara bölünüyordu. Parçacıklar havaya uçtu, yavaşça bir araya geldi.
Siyah bir kelebeğe dönüştü. Nicole bir süre uçup gitmekte olan Ege'nin ruhunun arkasından öylece bakakaldı.
Tolga ise Suphi'nin parçalanmış bedenini sürükleyerek, ağacın köklerinin yanına bıraktı.
Burda Suphi'nin bedeni sanki havaya ile yok oluyordu. Ayaklarından başlayarak yok oldu. Kan dışında Suphi ve Ege yok olmuştu.
Nicole ve Tolga işlerini bitirince yanımıza geldiler. Bizim tersimize Nicole çok güçlü ve atak görünüyordu. Tolga çok üzgündü ama yine de bizim kadar yorgun görünmüyordu.
-Pekala, gücümü geri almak için sabırsızlanıyorum!'' dedi. Timur Nicole döndü.
-Seni özledik'' dedi. Nicole'ün yüzü hafifçe kızardı.
-Ne yalan söyleyeyim, ben de sizi özledim'' durdu Timur'un dalgın bakışlarına meraklı gözlerle baktı. Sonra da bir kahkaha attı.
-Bensiz yapamayacağınızı biliyordum '' dedi.
-Bizi bilmiyorum ama ben yapamayacaktım az daha.'' Nicole dondu kaldı. Revanla bakıştık, dönüp Tolga'ya baktık. Tolga yumruğunu sıkmış, öfkeyle bakıyordu Timur'a. Dişlerinin arasından, ''şu güçlerimizi artık alabilir miyiz? Tabi flörtünüze ara verme zahmetine katlanabilirseniz''
Güçler eskisi gibi bizim olmuştu.
Yine eskisi gibiydik.
Nicole yol haritamız gibi. Nereye sapacağımızı, nerde nasıl önlem alacağımızı o söylüyordu. Timur da sanki tüm liderlik iplerini Nicole'e devretmiş gibi, o ne diyorsa onaylıyordu. Tabi arkamızda süklüm püklüm gelmekte olan zavallı Tolga da umutsuz bakışlarla Timur ve Nicole'ün flört oyunlarını seyrediyordu.
Ne zaman bir yere tırmanmamız gerekse Timur, önce göz ucuyla bana bakıyordu. Yanımda Revan'ın olduğunu ve onun bana yardım ettiğini görünce Nicole'e dönüyordu. Hep en önden o tırmanıyor ve Nicole'ün çıkmasını yardım ediyordu. Revan da ben de Tolga'nın bu umutsuz ve yıkılmış haline acıyorduk.
-Bizi nasıl buldunuz?'' diye konuyu açtım. Tolga'nın birşeylerle meşgul olmasını sağlayıp, aklını başka şeylere vermesini sağlamak istiyordum.
-Biz o tepede kavga ederken, senin kaçtığının farkına varınca üçümüz de farklı yönlere ayrılıp, seni aramaya kalkıştık. Seni ararken bir başka tepede dikilmekte olan birini gördüm. Sen olamazdın ama sonuçta biriydi ve yanına gittim. Meğer Nicole'müş. Çarpışmayı merak edip, gitmemiş izlemiş...'' dedi. Bakışlarını yerden kaldırıp, ilerde koyu bir sohbete dalmakta olan Timur ve Nicole'e baktı.
-Ne kadar da mutlular. Bense ne kadar mutsuzum...'' dedi. ''Kendimi aptal ve salak aşık gibi hissediyorum,'' kendini küçükmseyen bir ifadeyle gülümsedi. ''Hoş, zaten öyleyim, neden, nasıl inkar edebilirim?''
-Tolga...''
-Nina, yapabileceğin birşey yok. Kendini hiç yorma. Kalbime girebilir misin? Bu acımı alabilir misin? Bu lanet olası, aptal, kör kütük aşığı nasıl vazgeçireceksin? '' Soruları karşısında ne cevap vereceğimi bilemedim.
-Bak, susuyorsun işte. Yapamazsın! Nicole'den başkası bu halimi düzeltemez. Ondan başkası beni mutlu edemez. Ama o Timur ile daha mutlu. Bana da onların mutluluk kahkahalarını uzaktan seyretmek düşüyor'' Konuştukça gözleri doluyordu. Yavaşça Tolga'ya yaklaştım. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözlerine baktım. Gözlerinden gözyaşları düştü düşecekti.
-Ne olursa olsun, Nicole olmasa da bizim de burda olduğumuzu unutma. Aşk biter, yaralar ve gider. Ama dostlar sonsuza kadar kalır'' dedim. Tolga'nın gözünden yaş aktı, yanağından parmağıma. Gülümsedi. Sanki benden konuşmamı devam etmemi bekliyor gibiydi. Ben de devam ettim:
-Seni anlayabiliyorum. Kalbin acıyor, gözünün önünde sevdiğin kişinin başkasıyla ilgilendiğini görmek çok fena birşey. Ama inan bana kendine acıdığın sürece, ne o senin farkına varır ne de sen eski haline dönersin. Bırak artık onları. Kendine gel, o sevmiyorsa biz seni seviyoruz'' dedim ve Revan'a çevirdim başımı. ''Öyle değil mi ?''
Ama Revan'ın donuk bakışlarıyla karşılaşınca ellerimi Tolga'nın yüzünden birden geri çektim. Yüzümdeki gülümseme soldu. Revan başıyla onayladı beni. Tolga'ya baktım. Ama o hiç birşeyin farkında değildi. Bana gülümsedi.
-Kendimi bu aralar çok yalnız hissediyordum. Bu konuşman kalbimi ferahlattı Nina. Çok sağol güzelim'' dedi ve bana sarıldı. Geri çekildi, Revan'a baktı.
-Ne duruyorsun orda abicim? Sen de gel, sana da yer var'' dedi. Revan gelip Tolga'ya sarıldı.
-Hey???'' diye Timur'un sesi duyuldu ilerde. ''Toplantı mı var?''
Tolga kendisinden hiç beklenmeyen neşeli ve kendisinden emin sesle, ''arkadaş toplantısı var. Sevgililer rahat takılsın diye'' Nicole ve Timur birden birbirlerine baktılar. Nicole başını çevirip yürümeye devam etti.
Tolga yüz ifadesini hiç bozmadan, '' demek ki düşündüğüm gibi birşey var. Ama bana asıl koyan Timur'un benim Nicole'e taptığımı bildiği halde onunla ilgilenmesi''
-Bazen insanlar duygularının karşısında duramazlar. Umarım sen de böyle konuştuktan sonra Timur'un yaptığını yapmazsın'' dedi Revan. Sesi o kadar katı ve soğuktu ki!
Tolga gülümseyerek, ''beni Timur ile karıştırma dostum'' dedi.
-Bir gün bu sözlerini hatırlatmak zorunda kalmam umarım'' Tolga'nın yüz ifadesi ciddileşti.
-Senin neyin var? Sürekli laf sokuyorsun!'' dedi. Revan belli belirsiz gülümsedi.
-Hiç, sadece böyle konuşup ta sonra yan çizme diye konuşuyorum'' Tolga sol kaşını kaldırıp, yandan bana baktı.
-S-sakın bana düşündüğümün gerçek olduğunu söylemeyin'' dedi. Revan cevap vermedi.
-Evet,'' dedim. ''Revan ve ben, yani , biz beraberiz'' Tolga'nın ağzı açık kaldı.
-Ne? Aaa!! Bir dakika, peki bundan Timur'un haberi var mı?''
-Olsa ne fark eder?'' dedi Revan. Tolga bu sefer hem benim omzumdaki hem de Revan'ın omzundaki kolunu indirdi.
-Şimdi anlaşıldı durum,'' dedi Tolga.
Yokuş yukaru, köklü ağaçların arasında tutunarak yukarıya çıkıyorduk. Tolga büyük bir köke tutunup, kendini garantiye alınca, ''bak dostum. Nina senden önce benim tanıştığım biri. Ve onunla samimi olmam senin kıskançlık krizlerine girmeni gerektirmiyor. Ben istediğim zaman gider kıza sarılırım, öperim, tamam mı? Çünkü daha önce...'' Tolga bir an sustu. Revan Tolga'ya saldıracak gibi bakıyordu.
-Hey! Alooo!!! Ne kadar yavaşsınız, acele edin biraz'' diye abim yukardan seslendi. Ama hiç birimiz cevap vermedik.
-Daha önce ne?'' dedi Revan. Tolga bana baktı, toparlandı. ''Çünkü ben onu daha önceden beri tanıyorum. Sense sonradan geldin ve beni kıskanarak, onu üzemezsin. Nina bu tür durumlarda çok üzülür'' dedi.
-Sen onu benden daha iyi tanıyamazsın!''
-Tanırım!'' dedi Tolga.
-O zaman neden Nina'yı üzdün? Neden daha önce ona yakın davrandın? Neden onu etkileyip sonra da yalnız bıraktın? Nicole ile eğlenirken onun sana nasıl baktığını göremedin?''
-Revan!''
Tolga başını kaşıdı, '' bak ben sadece...''
-O zamanlar Nina da şu anda çektiğin acıyı çekiyordu. Çünkü o da o zamanlar senden hoşlanıyordu. Ama sen Nicole'ün peşindeydin. Şimdi ondan teselli bulup, ona eskisi kadar yakın davranamazsın!''
-Buna karışamazsın!''
-Karışırım! Onun aklını karıştırmana izin vermeyeceğim. Onu üzmene müsade etmeyeceğim! Çünkü o benim sevgilim ve ancak bana ait olabilir!'' Son sözlerini üstüne basa basa, heceleyerek nerdeyse söylemişti.
Tolga afalanmış halde bakıyordu. Revan sert bir hareketle elimi kavradı. Ve beni yukarıya doğru çekerek, Tolga'dan uzaklaştık.
Tolga geride tek başına kalmıştı.
Birden, '' Revan!'' diye seslendi. ''Sevgilin çok çekici görünüyor burdan. Eğer biraz daha eğilirsem iç çamaşırını bile görebilirim. Üstündekini çıkarıp, beline bağla, frikik vermesin. Mazallah burda asılmaya hazır eski sevdiği çocuk duruyor'' dedi.
Öyle bir sıcaklık bastı ki beni. Revan sinirli hareketlerle üstündeki gömleği çıkarıp, bana müsade vermeden belime sarıp, bağladı. Sonra da sıkıca elimi tutup, tırmanmaya devam ettik.
Tolga bize yaklaştığında,'' sıcak kahveli günlerimizin hatrına da olsa sizin yanınızda olmama izin veremez misin?'' dedi.
Revan sinirle geri döndü. Tam birşey söylemek için ağzını açacaktı ki, '' sen bizim dostumuzsun. Revan sadece biraz kıskandı. Bizim sana bir düşmanlığımız yok. Her zaman yanımızda olabilirsin'' dedim. Bütün bunları söylerken Revan'nın gözlerinin içine bakıyordum.
-Duygularımdan eminim! Seni seviyorum! Sadece SENİ!'' dedim. Yavaşça Revan'a yaklaştım. Yanağını okşayıp, yumuşak bir şekilde Revan'nın dudaklarına dudaklarımı dokundurdum. Revan önce ondan hafifçe geri çekilmeme baktı. Ama sonra yüzümü elleri arasına alıp, dudaklarıma yumuldu.
Birkaç defa öptü. Geri çekildiğinde nefesini dudaklarımda hissediyordum. Bakışları da dudaklarımdaydı.
-Seni ne kadar zamandır öpmüyorum?'' dedi. Bunu sorarken gülümsüyordu.
-Bilmem ama sanırım uzun zaman oldu,'' dedim. Bir kez daha öptü. Öpücükleri o kadar yumuşak ve sıcak ki Revan'ın. Geri çekildiğinde yine beni öpmesini istiyordum. Tolga şok olmuş durumda bize bakıyordu.
-Oha abicim!' diyebildi. ''Siz baya baya ciddisiniz,'' dedi. Revan kolunu omzuma atarak, '' hiç olmadığım kadar ciddiyim ben. Nina'yı bilmiyorum ama ben evlilik planları bile kuruyorum kafamda '' dedi.
NE?
NE? Tanrı'm yanlış mı duyuyorum?
Tolga bir an yukarıya baktı.
-Abicim, eh , şey, azcık yukarıya bakmanızı tavsiye ediyorum'' dedi. İkimiz de yukarıya baktık.
Nicole Timur'un kolunu sıkıca tutmuş, son anda bize doğru gelmesini engellemiş durumdaydı. Timur öfkeden köpürüyordu. Bakışları, bedenindeki gücün de etkisiyle parlıyordu. Vücudundan mor ve koyu mavi tuhaf bir duman yükseliyordu.
-Revan, ne yapacağız?'' dedim. ''Çok kızgın görünüyor''
-Hiç birşey, bu durumu kabullenecek. Başka çaresi yok!''
Ege artık yoktu. Ama buna karşılık Tolga ve Nicole geri gelmişti. Timur, ben, Revan, Nicole ve Tolga olmuştuk.
Nicole bu durumda nedense bütün olayları kendisini ayarladı. Önce yanıma gelip tepemde dikildi.
-Pekala,'' dedi. ''Önce Revan, sen Nina'yı burdan uzaklaştır. Timur, tatlım sen de Revan ve Nina'nin gücünü al. Sonra da Ee'den gücü alırsın. Güçler toplanınca da hepimize eskisi gibi dağıt. Düşmanımız bittiğini sanmayın. Birisi daha var. Başından beri peşimizde olan,'' hepimizin yüzüne teker teker baktı.
-Anlaşılmayan birşey var mı?'' Kimseden ses çıkmadı. Bu ne 'evet'ti, ne de 'hayır'.
Revan yanıma gelip, kolumdan tutup beni kaldırdı. Timur da gelince olaydan uzaklaştık.
-Şuraya oturun da güçlerinizi alayım'' dedi abim. Taşın üstüne oturduk.
Timur güçlerimizi, bedenimizden alırken, Nicole Ege'nin yanındaydı. Bedeni siyah parçaçıklara bölünüyordu. Parçacıklar havaya uçtu, yavaşça bir araya geldi.
Siyah bir kelebeğe dönüştü. Nicole bir süre uçup gitmekte olan Ege'nin ruhunun arkasından öylece bakakaldı.
Tolga ise Suphi'nin parçalanmış bedenini sürükleyerek, ağacın köklerinin yanına bıraktı.
Burda Suphi'nin bedeni sanki havaya ile yok oluyordu. Ayaklarından başlayarak yok oldu. Kan dışında Suphi ve Ege yok olmuştu.
Nicole ve Tolga işlerini bitirince yanımıza geldiler. Bizim tersimize Nicole çok güçlü ve atak görünüyordu. Tolga çok üzgündü ama yine de bizim kadar yorgun görünmüyordu.
-Pekala, gücümü geri almak için sabırsızlanıyorum!'' dedi. Timur Nicole döndü.
-Seni özledik'' dedi. Nicole'ün yüzü hafifçe kızardı.
-Ne yalan söyleyeyim, ben de sizi özledim'' durdu Timur'un dalgın bakışlarına meraklı gözlerle baktı. Sonra da bir kahkaha attı.
-Bensiz yapamayacağınızı biliyordum '' dedi.
-Bizi bilmiyorum ama ben yapamayacaktım az daha.'' Nicole dondu kaldı. Revanla bakıştık, dönüp Tolga'ya baktık. Tolga yumruğunu sıkmış, öfkeyle bakıyordu Timur'a. Dişlerinin arasından, ''şu güçlerimizi artık alabilir miyiz? Tabi flörtünüze ara verme zahmetine katlanabilirseniz''
Güçler eskisi gibi bizim olmuştu.
Yine eskisi gibiydik.
Nicole yol haritamız gibi. Nereye sapacağımızı, nerde nasıl önlem alacağımızı o söylüyordu. Timur da sanki tüm liderlik iplerini Nicole'e devretmiş gibi, o ne diyorsa onaylıyordu. Tabi arkamızda süklüm püklüm gelmekte olan zavallı Tolga da umutsuz bakışlarla Timur ve Nicole'ün flört oyunlarını seyrediyordu.
Ne zaman bir yere tırmanmamız gerekse Timur, önce göz ucuyla bana bakıyordu. Yanımda Revan'ın olduğunu ve onun bana yardım ettiğini görünce Nicole'e dönüyordu. Hep en önden o tırmanıyor ve Nicole'ün çıkmasını yardım ediyordu. Revan da ben de Tolga'nın bu umutsuz ve yıkılmış haline acıyorduk.
-Bizi nasıl buldunuz?'' diye konuyu açtım. Tolga'nın birşeylerle meşgul olmasını sağlayıp, aklını başka şeylere vermesini sağlamak istiyordum.
-Biz o tepede kavga ederken, senin kaçtığının farkına varınca üçümüz de farklı yönlere ayrılıp, seni aramaya kalkıştık. Seni ararken bir başka tepede dikilmekte olan birini gördüm. Sen olamazdın ama sonuçta biriydi ve yanına gittim. Meğer Nicole'müş. Çarpışmayı merak edip, gitmemiş izlemiş...'' dedi. Bakışlarını yerden kaldırıp, ilerde koyu bir sohbete dalmakta olan Timur ve Nicole'e baktı.
-Ne kadar da mutlular. Bense ne kadar mutsuzum...'' dedi. ''Kendimi aptal ve salak aşık gibi hissediyorum,'' kendini küçükmseyen bir ifadeyle gülümsedi. ''Hoş, zaten öyleyim, neden, nasıl inkar edebilirim?''
-Tolga...''
-Nina, yapabileceğin birşey yok. Kendini hiç yorma. Kalbime girebilir misin? Bu acımı alabilir misin? Bu lanet olası, aptal, kör kütük aşığı nasıl vazgeçireceksin? '' Soruları karşısında ne cevap vereceğimi bilemedim.
-Bak, susuyorsun işte. Yapamazsın! Nicole'den başkası bu halimi düzeltemez. Ondan başkası beni mutlu edemez. Ama o Timur ile daha mutlu. Bana da onların mutluluk kahkahalarını uzaktan seyretmek düşüyor'' Konuştukça gözleri doluyordu. Yavaşça Tolga'ya yaklaştım. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözlerine baktım. Gözlerinden gözyaşları düştü düşecekti.
-Ne olursa olsun, Nicole olmasa da bizim de burda olduğumuzu unutma. Aşk biter, yaralar ve gider. Ama dostlar sonsuza kadar kalır'' dedim. Tolga'nın gözünden yaş aktı, yanağından parmağıma. Gülümsedi. Sanki benden konuşmamı devam etmemi bekliyor gibiydi. Ben de devam ettim:
-Seni anlayabiliyorum. Kalbin acıyor, gözünün önünde sevdiğin kişinin başkasıyla ilgilendiğini görmek çok fena birşey. Ama inan bana kendine acıdığın sürece, ne o senin farkına varır ne de sen eski haline dönersin. Bırak artık onları. Kendine gel, o sevmiyorsa biz seni seviyoruz'' dedim ve Revan'a çevirdim başımı. ''Öyle değil mi ?''
Ama Revan'ın donuk bakışlarıyla karşılaşınca ellerimi Tolga'nın yüzünden birden geri çektim. Yüzümdeki gülümseme soldu. Revan başıyla onayladı beni. Tolga'ya baktım. Ama o hiç birşeyin farkında değildi. Bana gülümsedi.
-Kendimi bu aralar çok yalnız hissediyordum. Bu konuşman kalbimi ferahlattı Nina. Çok sağol güzelim'' dedi ve bana sarıldı. Geri çekildi, Revan'a baktı.
-Ne duruyorsun orda abicim? Sen de gel, sana da yer var'' dedi. Revan gelip Tolga'ya sarıldı.
-Hey???'' diye Timur'un sesi duyuldu ilerde. ''Toplantı mı var?''
Tolga kendisinden hiç beklenmeyen neşeli ve kendisinden emin sesle, ''arkadaş toplantısı var. Sevgililer rahat takılsın diye'' Nicole ve Timur birden birbirlerine baktılar. Nicole başını çevirip yürümeye devam etti.
Tolga yüz ifadesini hiç bozmadan, '' demek ki düşündüğüm gibi birşey var. Ama bana asıl koyan Timur'un benim Nicole'e taptığımı bildiği halde onunla ilgilenmesi''
-Bazen insanlar duygularının karşısında duramazlar. Umarım sen de böyle konuştuktan sonra Timur'un yaptığını yapmazsın'' dedi Revan. Sesi o kadar katı ve soğuktu ki!
Tolga gülümseyerek, ''beni Timur ile karıştırma dostum'' dedi.
-Bir gün bu sözlerini hatırlatmak zorunda kalmam umarım'' Tolga'nın yüz ifadesi ciddileşti.
-Senin neyin var? Sürekli laf sokuyorsun!'' dedi. Revan belli belirsiz gülümsedi.
-Hiç, sadece böyle konuşup ta sonra yan çizme diye konuşuyorum'' Tolga sol kaşını kaldırıp, yandan bana baktı.
-S-sakın bana düşündüğümün gerçek olduğunu söylemeyin'' dedi. Revan cevap vermedi.
-Evet,'' dedim. ''Revan ve ben, yani , biz beraberiz'' Tolga'nın ağzı açık kaldı.
-Ne? Aaa!! Bir dakika, peki bundan Timur'un haberi var mı?''
-Olsa ne fark eder?'' dedi Revan. Tolga bu sefer hem benim omzumdaki hem de Revan'ın omzundaki kolunu indirdi.
-Şimdi anlaşıldı durum,'' dedi Tolga.
Yokuş yukaru, köklü ağaçların arasında tutunarak yukarıya çıkıyorduk. Tolga büyük bir köke tutunup, kendini garantiye alınca, ''bak dostum. Nina senden önce benim tanıştığım biri. Ve onunla samimi olmam senin kıskançlık krizlerine girmeni gerektirmiyor. Ben istediğim zaman gider kıza sarılırım, öperim, tamam mı? Çünkü daha önce...'' Tolga bir an sustu. Revan Tolga'ya saldıracak gibi bakıyordu.
-Hey! Alooo!!! Ne kadar yavaşsınız, acele edin biraz'' diye abim yukardan seslendi. Ama hiç birimiz cevap vermedik.
-Daha önce ne?'' dedi Revan. Tolga bana baktı, toparlandı. ''Çünkü ben onu daha önceden beri tanıyorum. Sense sonradan geldin ve beni kıskanarak, onu üzemezsin. Nina bu tür durumlarda çok üzülür'' dedi.
-Sen onu benden daha iyi tanıyamazsın!''
-Tanırım!'' dedi Tolga.
-O zaman neden Nina'yı üzdün? Neden daha önce ona yakın davrandın? Neden onu etkileyip sonra da yalnız bıraktın? Nicole ile eğlenirken onun sana nasıl baktığını göremedin?''
-Revan!''
Tolga başını kaşıdı, '' bak ben sadece...''
-O zamanlar Nina da şu anda çektiğin acıyı çekiyordu. Çünkü o da o zamanlar senden hoşlanıyordu. Ama sen Nicole'ün peşindeydin. Şimdi ondan teselli bulup, ona eskisi kadar yakın davranamazsın!''
-Buna karışamazsın!''
-Karışırım! Onun aklını karıştırmana izin vermeyeceğim. Onu üzmene müsade etmeyeceğim! Çünkü o benim sevgilim ve ancak bana ait olabilir!'' Son sözlerini üstüne basa basa, heceleyerek nerdeyse söylemişti.
Tolga afalanmış halde bakıyordu. Revan sert bir hareketle elimi kavradı. Ve beni yukarıya doğru çekerek, Tolga'dan uzaklaştık.
Tolga geride tek başına kalmıştı.
Birden, '' Revan!'' diye seslendi. ''Sevgilin çok çekici görünüyor burdan. Eğer biraz daha eğilirsem iç çamaşırını bile görebilirim. Üstündekini çıkarıp, beline bağla, frikik vermesin. Mazallah burda asılmaya hazır eski sevdiği çocuk duruyor'' dedi.
Öyle bir sıcaklık bastı ki beni. Revan sinirli hareketlerle üstündeki gömleği çıkarıp, bana müsade vermeden belime sarıp, bağladı. Sonra da sıkıca elimi tutup, tırmanmaya devam ettik.
Tolga bize yaklaştığında,'' sıcak kahveli günlerimizin hatrına da olsa sizin yanınızda olmama izin veremez misin?'' dedi.
Revan sinirle geri döndü. Tam birşey söylemek için ağzını açacaktı ki, '' sen bizim dostumuzsun. Revan sadece biraz kıskandı. Bizim sana bir düşmanlığımız yok. Her zaman yanımızda olabilirsin'' dedim. Bütün bunları söylerken Revan'nın gözlerinin içine bakıyordum.
-Duygularımdan eminim! Seni seviyorum! Sadece SENİ!'' dedim. Yavaşça Revan'a yaklaştım. Yanağını okşayıp, yumuşak bir şekilde Revan'nın dudaklarına dudaklarımı dokundurdum. Revan önce ondan hafifçe geri çekilmeme baktı. Ama sonra yüzümü elleri arasına alıp, dudaklarıma yumuldu.
Birkaç defa öptü. Geri çekildiğinde nefesini dudaklarımda hissediyordum. Bakışları da dudaklarımdaydı.
-Seni ne kadar zamandır öpmüyorum?'' dedi. Bunu sorarken gülümsüyordu.
-Bilmem ama sanırım uzun zaman oldu,'' dedim. Bir kez daha öptü. Öpücükleri o kadar yumuşak ve sıcak ki Revan'ın. Geri çekildiğinde yine beni öpmesini istiyordum. Tolga şok olmuş durumda bize bakıyordu.
-Oha abicim!' diyebildi. ''Siz baya baya ciddisiniz,'' dedi. Revan kolunu omzuma atarak, '' hiç olmadığım kadar ciddiyim ben. Nina'yı bilmiyorum ama ben evlilik planları bile kuruyorum kafamda '' dedi.
NE?
NE? Tanrı'm yanlış mı duyuyorum?
Tolga bir an yukarıya baktı.
-Abicim, eh , şey, azcık yukarıya bakmanızı tavsiye ediyorum'' dedi. İkimiz de yukarıya baktık.
Nicole Timur'un kolunu sıkıca tutmuş, son anda bize doğru gelmesini engellemiş durumdaydı. Timur öfkeden köpürüyordu. Bakışları, bedenindeki gücün de etkisiyle parlıyordu. Vücudundan mor ve koyu mavi tuhaf bir duman yükseliyordu.
-Revan, ne yapacağız?'' dedim. ''Çok kızgın görünüyor''
-Hiç birşey, bu durumu kabullenecek. Başka çaresi yok!''
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

Revan, Tolga'ya güzel bir ders verdi... Çok iyi oldu...
Ama tabi Timur'un Nicole'e bu kadar yaklaşmasını beklemiyordum...
Sanki Timur'dan biraz soğudum.
Ama Revan ile Nina'nın o hallerini gördüğünde kızmasına bir şey diyemiyeceğim... Haklı çocuk....
Devamını bekliyorum......







Devamını bekliyorum......


uuu bu bölüm süper olmuş yukicim ne yalan söyliyim okurken oh ojh canıma değsin şimdi üzülde gör ninayı kaybertmednin acısını diye söyleniyordumXD
ama Timurın Nicoleyle böyle yakınlaşması ne biliyim beklenmedik bir davranıştı
ama Timurın Nicoleyle böyle yakınlaşması ne biliyim beklenmedik bir davranıştı


süpersin yaXD hadi üç ayı tin tin tin XD

Buna sevinmeli miydim yoksa üzülmeli miydim bilmiyorum!
Herşey tam da felakete dönecekken, başka bir felaket bizi bulmuştu. Bir felaket öbür felaketin üstünü örtmüştü. Ama yine de gelen ikinci felaket, birinci felaketten daha acımasız ve zordu.
Tamam, aklını karıştırdım değil mi?
O zaman şöyle anlatayım:
Revan ile öpüşmemizden sonra, Timur bizi görmüş ve nerdeyse Revan'a saldıracaktı. Nicole onu durdurmaya çalışsa da Timur hızla yanımıza inmişti.
Yamaçtaydık. Çok yukarda, aşağıya bakınca yer görünmüyordu. Sadece sis bulunmaktaydı. Çoğu kez nefes almakta zorlanıyorduk. Eğer güçlerimiz olmasaydı buraya asla çıkamazdık. Normal insanlar bu kadar yükseklikte nefes alamazdı.
Timur, Nicole'ün tuttuğu kolunu silkti ve durduğu yerde havaya kalktı. Ayak uçları deydi deyecek, uçarak , yavaş yavaş yanımıza geldi ve ayaklarını toprağa bastı.
Söyleyecek çok şeyi vardı. Eminim!
Ama o sırada birden kartalın keskin sesini duyduk. Nedense üstümüzde dönüp duran ve hep haykıran kartala anlam veremiyorduk. Yine de bakmaktan da alıkoyamıyorduk kendimizi.
-Felaket tellalı gibi ya!'' dedi Nicole. Hepimiz huzursuzlaşmıştık. Elimde bir sıcaklık hissettim. Baktığımda Revan elimi tutmuştu.
-Burdalar,'' dedi. Tolga merakla, '' kimler?'' diye sordu.
-Düşmanlar! Gelmişler''
-Hemen yukarıya çıkmalıyız. Burda nefes almakta zorlanıyoruz. Savaşamayız! '' dedi. Bir an durdu, başını Revan'a çevirdi. Sonra da dönüp Nicole'e baktı.
-Revan, uçabilir misin?''
-Bilmiyorum, daha önce hiç denemedim,'' dedi. Bakışları Tolga'ya kaydı. ''Peki ya sen abicim?''
-Valla aynı durum abi. Ama denerim. Aklında ne var senin?''
-İyi o zaman, hemen burda uçmayı deneyin'' dedi abim.
Biz, yani abim, ben ve Nicole yukarıya tırmandık. İkisi ise aşağıda uçma denemeleri yapmaya başladılar. Tolga Revan'dan önce aniden havalandı. Biraz bocaladı ama sonra tepemize kadar elmeyi başardı.
-Vuuhuuuuuu!!! '' diye heyecanla bağırdı. ''Abi çok hoş bir duygu bu yaaaa!'' Aşağıda Revan da havalanmıştı. Yine de Tolga kadar rahat ve serbet uçamıyordu.
Revan da yanımıza gelince Timur, ''Tolga sen Nina'yı al ben de Nicole'ü alıyorum. Uçabildiğimiz kadar hızlı uçalım ve tepeye ulaşalım. Yoksa burda kayıp vereceğiz. Ve ben başka bir kayıp daha vermek istemiyorum!'' Gözlerim Revan'a takılıyodu.
Zavallım, havada Tolga'nın beni kucağına almasını yumruklarını sıkarak izliyordu. Ve hemen uçmaya başladık.
Tıpkı abimin beni ilk uçurduğu günlerdeki gibiydi. Ama artık korkmuyordum.
-Timur?'' diye seslendim.
-Evet?''
-Bana verdiğin sözü hatırlıyor musun?'' Geriye dönüp, kucağındaki Nicole ile bize baktı.
-Unutur muyum hiç? Güçlerimizi teslim etmeden önce seni bulutlardan daha yükseğe uçuracağım'' dedi.
Tam karşıdan, ilerde sisin içinde bize doğru gelmekte olan üç-dört karartı gördük. Üçümüz aynı anda bağırıştık. Timur hemen, '' kızlar!'' diye bağırdı.
-Şimdi beni iyi dinleyin! Başka çaremiz yok, siz de uçmayı denemelisiniz,'' dedi. İlk defa Nicole'ün yüzü soldu.
-NE?'' diye ikimiz de bağırdık.
-Başka çaremiz yok!''
-Ya saçmalama Timur! Ben yapamam!'' diye Nicole paniğe kapıldı. Aşağıya baktı, ''Tanrı aşkına! Kaç bin metre yüksekteyiz farkında mısın? Ölmeye hiç niyetim yok! Onları atlatmaya bakmalıyız,'' dedi. Timur ise Nicole'ü kucağından indirecek gibi bacaklarını boşluğa bıraktı. Aynı anda Nicole öığlığı bastı.
-Sen aklınını mı kaçırdın? Sana yapamam dedim!'' diye bağırdı. Timur ise ona kulak asmıyordu bile.
-Dinle beni, Nina sen de iyi bak. Şimdi önce havanın akımını hisset, sonra gücünü ayarla ve kendini boşluğa bırak. Havayı hissedince yavaş yavaş dengede durmaya başlayacaksın. Gitmek istediğin tarafa ısrarla yönelirsen, o tarafa uçarsın. Anladınız mı?''
Çok hızlı uçtuğumuz için, sisin içindeki rüzgar kulaklarımızı uğultuyordu. Timur bağıra bağıra bunu bize anlattıktan sonra Nicole'ü sadece belinden yakaladı ve havaya alışmasını sağladı.Aynı durumda ben ve Tolga da bulunuyorduk. Revan birden önüme çıktı. Ellerini uzattı.
-Sadece ellerimi tutarak, havada asılı durmaya çalış önce,'' dedi. Elleini tuttum, kendime güvenim gelince Tolga'ya, '' bırakabilirsin,'' dedim. Tolga yavaş yavaş belimi bıraktı. Ve hava sanki ayaklarımın altında, bana zemin hazırlamış gibi asılı durmamı sağladı. Revan hafifçe geriye doğru havada kaykılınca bende direk gibi durmaktan vazgeçip, uçmaya başladım. Ellerimi, gözlerime bakıp onay aldıktan sonra bıraktı.
Uçuyordum!
Rüzgar tüm bedenimi sarmalıyor, saçlarımın arasından girip, çıkıyordu. Yüzüme esen özgürlüğün tatlı haykırışları beni daha da heyecanlandırıyordu. Nicole de sonunda uçmaya başlamıştı. Ama grupta, bana göre en mutlu ve en hafif kişi bendim.
Siyah karartılar artık netleşmişti. İlerdeki, soldan gelen karartının önünde önce kıpkızıl bir ışık oluştu.
-ATEŞ EDİYORLAR! AÇILIN!'' diye abim bağırdı. Hepimiz dikkatle ateşin hedefine baktık. Ateş abime doğru geliyordu. Bir yandan Revan, öbür yandan Tolga her ikisi de ellerimden tutarak uzaklaştırdılar beni. Abimse Nicole ile beraber ateşten kurtuldu. Bir bakıma ıskalamışlardı.
-Herkes iyi, değil mi?''
-EVET!'' diye bağırdık. Bu saldırıyla beraber karartılardan ard arda ateş topları gelmeye başladı. Sis yüzünden karartıları seçemiyorduk ama yoğun, kıpkırmızı, alev toplarını çok rahat görebiliyorduk. Hepimize birer birer geliyorlardı. Hepimiz ayrı ayrı kaçışıyorduk. Bir ara toplardan kaçmak isterken abimle çarpışmıştık.
Sonunda abim, ''bu böyle devam etmez. Biz de artık karşı saldırıya geçiyoruz'' dedi. Tolga ve Revan yan yana gelip, '' hazırız o zaman'' dediler.
Abim son atılan alev toplarından hepimizin kurtulduğunu görünce:
-Şimdi herkes bir buz yumağı hazrlamaya başlasın. Size gelen saldırılardan kaçın, aynı zamanda da kendi saldırınızı da hazırlayın,'' dedi.
Avuçlarımızda, buzu yaratıyorduk. İnanılmaz birşeydi. Ellerim hem üşüyor hem de bu soğukluktan zevk alıyordu. Buna bi türlü anlam veremiyordum. Gelen alevlerden köşe bucak, o bulutun arkasına şu bulutun arkasına diye ,siste alevle kovalamaca oynuyorduk.
-HERKES Bİ ARAYA GELSİN!''
Abimin bağırdını duyunca hemen sesine uçtum. Ama öyle dalgınca bir dikkatsizlikti ki benimki. Bulutun ortasından çıkarken bana doğru gelen alevi son anda fark etmiştim. Kendimi ani bir refleksle geriye atınca, alevin içindeki yanmış, keskin iğnelereden biri dizimden başlayarak beş santimetreyeden fazla , yukarıya doğru çizmişti.
Bunu da herkes görmüştü. Revan endişeyle 'Nina' diye bağırırken Timur, ''seni aptal! Dikkatli olun diye daha kaç kere ikaz edeceğim?'' diye sinirlenmişti.
Daha sonra gelen alevlerden de kurtulup, bir dahakileri buz saldırımızla durdurmayı planlıyorduk. Yan yana durduk.
-Son gücünüze kadar devam edin, tamam mı? '' dedi Timur. ''Evet, başlıyoruz'' Alev topları yine bze doğru püskürtülmüştü. Abim, ''ŞİMDİ!!!'' diye bağırdı.
Hepimizin avucunda önce küçücük, mavi bir şimşek çaktı. Ardından da ellerimizin içinden büyük ve çok güçlü buz fırtınası gelen alevlere doğru, son hızla saldırıya geçti.
Alevlerin hızı azaldı ama hala bize doğru geldiklerini görebiliyorduk. Hepimiz daha çok gücümüze yüklendik ama alevler hala gücümüzü geri itiyor ve canımızı yakyordu. Alev toplarının itme gücü, bizim avuçlarımızdan çıkan buzun itme gücünden kat kat fazlaydı. Bu nedenle de artık elimizin içi sanki yanmış bıçakla ovuyormuş gibi acımaya başlamıştı.
Etraf buz gibi olmasına rağmen, hepimiz terden sırıl sıklam olmuştu. Birden alev topları eri çekildi ve ellerimideki acı yok oldu. Timur, ''indirin ellerinizi,'' dedi.
-Neler oluyor?'' dedi Nicole.
-Vaz mı geçiyorlar?''
-Bu imkansız, başka birşey var,'' dedi abim.
Biri çok sert ve kaba bir şekilde arkamdan, kollarımdan tuttu. Aynı anda Nicole'ün acı dolu tiz çığlığı duyuldu. Beni tutan ellere bakınca korkuyla çığlık attım. Canım dayanılmayacak derecede yanmıyordu. Ama beni tutan eller korkunçtu.
İncecik, koyu kahverenki, eklemleri çıkmış, bir deri bir kemik kalmış , kirli tırnaklıydı eller.
-Ninaa!'' diye Revan ben çığlık atınca bağırdı. Sanki ben burdayım, korkma demek istermiş gibi bana bakıyordu. Beni tutan kişinin yüzünü görmeye dayanamazdım ama arkadaşlarımı tutan yaratıkları görünce nefesim daralıyor, korkudan kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı.
Gözleri yoktu, içi oyulmuş oyuncaklar gibiydi. Deriye yapışmış etten, çürümüş dişerinden oluşan korkunç yatatıklardı. Bu kadar zayıf olmamalarına rağmen çok güçlüydüler.
Nicole baygın halde, yaratık onu omzuna atmıştı Sanki oyuncak gibi yaratığın omzunda asılıydı. Biraz garip bir durum olacak ama o korkuda Nicole'ün bu kadar kısa etek giymesine rağmen, hiç zor duruma düşmediğini fark ettim.
Abim, Tolga ve Revan'ı ikişer yaratık tutuyordu. Üçü de kurtulmak için çalışıyordu. Ama beceremiyorlardı.
Gökyüzünde, koyu yağmurlu sisin içinde, vahşive korkunç yaratıklar tarafından esir alınmıştık. Ve onlardan kurtulamıyorduk!
Herşey tam da felakete dönecekken, başka bir felaket bizi bulmuştu. Bir felaket öbür felaketin üstünü örtmüştü. Ama yine de gelen ikinci felaket, birinci felaketten daha acımasız ve zordu.
Tamam, aklını karıştırdım değil mi?
O zaman şöyle anlatayım:
Revan ile öpüşmemizden sonra, Timur bizi görmüş ve nerdeyse Revan'a saldıracaktı. Nicole onu durdurmaya çalışsa da Timur hızla yanımıza inmişti.
Yamaçtaydık. Çok yukarda, aşağıya bakınca yer görünmüyordu. Sadece sis bulunmaktaydı. Çoğu kez nefes almakta zorlanıyorduk. Eğer güçlerimiz olmasaydı buraya asla çıkamazdık. Normal insanlar bu kadar yükseklikte nefes alamazdı.
Timur, Nicole'ün tuttuğu kolunu silkti ve durduğu yerde havaya kalktı. Ayak uçları deydi deyecek, uçarak , yavaş yavaş yanımıza geldi ve ayaklarını toprağa bastı.
Söyleyecek çok şeyi vardı. Eminim!
Ama o sırada birden kartalın keskin sesini duyduk. Nedense üstümüzde dönüp duran ve hep haykıran kartala anlam veremiyorduk. Yine de bakmaktan da alıkoyamıyorduk kendimizi.
-Felaket tellalı gibi ya!'' dedi Nicole. Hepimiz huzursuzlaşmıştık. Elimde bir sıcaklık hissettim. Baktığımda Revan elimi tutmuştu.
-Burdalar,'' dedi. Tolga merakla, '' kimler?'' diye sordu.
-Düşmanlar! Gelmişler''
-Hemen yukarıya çıkmalıyız. Burda nefes almakta zorlanıyoruz. Savaşamayız! '' dedi. Bir an durdu, başını Revan'a çevirdi. Sonra da dönüp Nicole'e baktı.
-Revan, uçabilir misin?''
-Bilmiyorum, daha önce hiç denemedim,'' dedi. Bakışları Tolga'ya kaydı. ''Peki ya sen abicim?''
-Valla aynı durum abi. Ama denerim. Aklında ne var senin?''
-İyi o zaman, hemen burda uçmayı deneyin'' dedi abim.
Biz, yani abim, ben ve Nicole yukarıya tırmandık. İkisi ise aşağıda uçma denemeleri yapmaya başladılar. Tolga Revan'dan önce aniden havalandı. Biraz bocaladı ama sonra tepemize kadar elmeyi başardı.
-Vuuhuuuuuu!!! '' diye heyecanla bağırdı. ''Abi çok hoş bir duygu bu yaaaa!'' Aşağıda Revan da havalanmıştı. Yine de Tolga kadar rahat ve serbet uçamıyordu.
Revan da yanımıza gelince Timur, ''Tolga sen Nina'yı al ben de Nicole'ü alıyorum. Uçabildiğimiz kadar hızlı uçalım ve tepeye ulaşalım. Yoksa burda kayıp vereceğiz. Ve ben başka bir kayıp daha vermek istemiyorum!'' Gözlerim Revan'a takılıyodu.
Zavallım, havada Tolga'nın beni kucağına almasını yumruklarını sıkarak izliyordu. Ve hemen uçmaya başladık.
Tıpkı abimin beni ilk uçurduğu günlerdeki gibiydi. Ama artık korkmuyordum.
-Timur?'' diye seslendim.
-Evet?''
-Bana verdiğin sözü hatırlıyor musun?'' Geriye dönüp, kucağındaki Nicole ile bize baktı.
-Unutur muyum hiç? Güçlerimizi teslim etmeden önce seni bulutlardan daha yükseğe uçuracağım'' dedi.
Tam karşıdan, ilerde sisin içinde bize doğru gelmekte olan üç-dört karartı gördük. Üçümüz aynı anda bağırıştık. Timur hemen, '' kızlar!'' diye bağırdı.
-Şimdi beni iyi dinleyin! Başka çaremiz yok, siz de uçmayı denemelisiniz,'' dedi. İlk defa Nicole'ün yüzü soldu.
-NE?'' diye ikimiz de bağırdık.
-Başka çaremiz yok!''
-Ya saçmalama Timur! Ben yapamam!'' diye Nicole paniğe kapıldı. Aşağıya baktı, ''Tanrı aşkına! Kaç bin metre yüksekteyiz farkında mısın? Ölmeye hiç niyetim yok! Onları atlatmaya bakmalıyız,'' dedi. Timur ise Nicole'ü kucağından indirecek gibi bacaklarını boşluğa bıraktı. Aynı anda Nicole öığlığı bastı.
-Sen aklınını mı kaçırdın? Sana yapamam dedim!'' diye bağırdı. Timur ise ona kulak asmıyordu bile.
-Dinle beni, Nina sen de iyi bak. Şimdi önce havanın akımını hisset, sonra gücünü ayarla ve kendini boşluğa bırak. Havayı hissedince yavaş yavaş dengede durmaya başlayacaksın. Gitmek istediğin tarafa ısrarla yönelirsen, o tarafa uçarsın. Anladınız mı?''
Çok hızlı uçtuğumuz için, sisin içindeki rüzgar kulaklarımızı uğultuyordu. Timur bağıra bağıra bunu bize anlattıktan sonra Nicole'ü sadece belinden yakaladı ve havaya alışmasını sağladı.Aynı durumda ben ve Tolga da bulunuyorduk. Revan birden önüme çıktı. Ellerini uzattı.
-Sadece ellerimi tutarak, havada asılı durmaya çalış önce,'' dedi. Elleini tuttum, kendime güvenim gelince Tolga'ya, '' bırakabilirsin,'' dedim. Tolga yavaş yavaş belimi bıraktı. Ve hava sanki ayaklarımın altında, bana zemin hazırlamış gibi asılı durmamı sağladı. Revan hafifçe geriye doğru havada kaykılınca bende direk gibi durmaktan vazgeçip, uçmaya başladım. Ellerimi, gözlerime bakıp onay aldıktan sonra bıraktı.
Uçuyordum!
Rüzgar tüm bedenimi sarmalıyor, saçlarımın arasından girip, çıkıyordu. Yüzüme esen özgürlüğün tatlı haykırışları beni daha da heyecanlandırıyordu. Nicole de sonunda uçmaya başlamıştı. Ama grupta, bana göre en mutlu ve en hafif kişi bendim.
Siyah karartılar artık netleşmişti. İlerdeki, soldan gelen karartının önünde önce kıpkızıl bir ışık oluştu.
-ATEŞ EDİYORLAR! AÇILIN!'' diye abim bağırdı. Hepimiz dikkatle ateşin hedefine baktık. Ateş abime doğru geliyordu. Bir yandan Revan, öbür yandan Tolga her ikisi de ellerimden tutarak uzaklaştırdılar beni. Abimse Nicole ile beraber ateşten kurtuldu. Bir bakıma ıskalamışlardı.
-Herkes iyi, değil mi?''
-EVET!'' diye bağırdık. Bu saldırıyla beraber karartılardan ard arda ateş topları gelmeye başladı. Sis yüzünden karartıları seçemiyorduk ama yoğun, kıpkırmızı, alev toplarını çok rahat görebiliyorduk. Hepimize birer birer geliyorlardı. Hepimiz ayrı ayrı kaçışıyorduk. Bir ara toplardan kaçmak isterken abimle çarpışmıştık.
Sonunda abim, ''bu böyle devam etmez. Biz de artık karşı saldırıya geçiyoruz'' dedi. Tolga ve Revan yan yana gelip, '' hazırız o zaman'' dediler.
Abim son atılan alev toplarından hepimizin kurtulduğunu görünce:
-Şimdi herkes bir buz yumağı hazrlamaya başlasın. Size gelen saldırılardan kaçın, aynı zamanda da kendi saldırınızı da hazırlayın,'' dedi.
Avuçlarımızda, buzu yaratıyorduk. İnanılmaz birşeydi. Ellerim hem üşüyor hem de bu soğukluktan zevk alıyordu. Buna bi türlü anlam veremiyordum. Gelen alevlerden köşe bucak, o bulutun arkasına şu bulutun arkasına diye ,siste alevle kovalamaca oynuyorduk.
-HERKES Bİ ARAYA GELSİN!''
Abimin bağırdını duyunca hemen sesine uçtum. Ama öyle dalgınca bir dikkatsizlikti ki benimki. Bulutun ortasından çıkarken bana doğru gelen alevi son anda fark etmiştim. Kendimi ani bir refleksle geriye atınca, alevin içindeki yanmış, keskin iğnelereden biri dizimden başlayarak beş santimetreyeden fazla , yukarıya doğru çizmişti.
Bunu da herkes görmüştü. Revan endişeyle 'Nina' diye bağırırken Timur, ''seni aptal! Dikkatli olun diye daha kaç kere ikaz edeceğim?'' diye sinirlenmişti.
Daha sonra gelen alevlerden de kurtulup, bir dahakileri buz saldırımızla durdurmayı planlıyorduk. Yan yana durduk.
-Son gücünüze kadar devam edin, tamam mı? '' dedi Timur. ''Evet, başlıyoruz'' Alev topları yine bze doğru püskürtülmüştü. Abim, ''ŞİMDİ!!!'' diye bağırdı.
Hepimizin avucunda önce küçücük, mavi bir şimşek çaktı. Ardından da ellerimizin içinden büyük ve çok güçlü buz fırtınası gelen alevlere doğru, son hızla saldırıya geçti.
Alevlerin hızı azaldı ama hala bize doğru geldiklerini görebiliyorduk. Hepimiz daha çok gücümüze yüklendik ama alevler hala gücümüzü geri itiyor ve canımızı yakyordu. Alev toplarının itme gücü, bizim avuçlarımızdan çıkan buzun itme gücünden kat kat fazlaydı. Bu nedenle de artık elimizin içi sanki yanmış bıçakla ovuyormuş gibi acımaya başlamıştı.
Etraf buz gibi olmasına rağmen, hepimiz terden sırıl sıklam olmuştu. Birden alev topları eri çekildi ve ellerimideki acı yok oldu. Timur, ''indirin ellerinizi,'' dedi.
-Neler oluyor?'' dedi Nicole.
-Vaz mı geçiyorlar?''
-Bu imkansız, başka birşey var,'' dedi abim.
Biri çok sert ve kaba bir şekilde arkamdan, kollarımdan tuttu. Aynı anda Nicole'ün acı dolu tiz çığlığı duyuldu. Beni tutan ellere bakınca korkuyla çığlık attım. Canım dayanılmayacak derecede yanmıyordu. Ama beni tutan eller korkunçtu.
İncecik, koyu kahverenki, eklemleri çıkmış, bir deri bir kemik kalmış , kirli tırnaklıydı eller.
-Ninaa!'' diye Revan ben çığlık atınca bağırdı. Sanki ben burdayım, korkma demek istermiş gibi bana bakıyordu. Beni tutan kişinin yüzünü görmeye dayanamazdım ama arkadaşlarımı tutan yaratıkları görünce nefesim daralıyor, korkudan kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı.
Gözleri yoktu, içi oyulmuş oyuncaklar gibiydi. Deriye yapışmış etten, çürümüş dişerinden oluşan korkunç yatatıklardı. Bu kadar zayıf olmamalarına rağmen çok güçlüydüler.
Nicole baygın halde, yaratık onu omzuna atmıştı Sanki oyuncak gibi yaratığın omzunda asılıydı. Biraz garip bir durum olacak ama o korkuda Nicole'ün bu kadar kısa etek giymesine rağmen, hiç zor duruma düşmediğini fark ettim.
Abim, Tolga ve Revan'ı ikişer yaratık tutuyordu. Üçü de kurtulmak için çalışıyordu. Ama beceremiyorlardı.
Gökyüzünde, koyu yağmurlu sisin içinde, vahşive korkunç yaratıklar tarafından esir alınmıştık. Ve onlardan kurtulamıyorduk!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

Ayy çok güzel olmuş. Ninanın da bi bölümünü okumamışım şimdi okdum. Çok güzeldi ama bir şey hoşuma gitmedi, bu sevgili ilşkileri çok hızlı şekil almış.
Bakalım bizimkilere ne olucak
devamını merakla bekliyorum
Nicolee
Bakalım bizimkilere ne olucak

devamını merakla bekliyorum

Nicolee

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

35. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |