Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj

yine her zamnaki gibi hoş olmuş bende her zamna bi abim olmasını isterdimm ama malesef cadı gibin bi ablam war
gıcık bana hiç kontörr atmıyoo bişiyini alırsamm bas bass bağırıyoor.
hikayene dönersek betimlemelrin çok hoşuma gitti nina büyümüş artık biras arkadaş duygusal yakınlaşma falan ilerde gözükür mü bilmiyom. Fantastik sözü werdin ama hadi bakalım nası karşımıza çıkçak merak ediyom dewam dewam 




Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:



::OKULA ADIM ADIM:::
Yaşadığımız üç günde evimize iyi kötü alıştık.
Abim ilk gün odamda 'bebek bakıcılığı' yapsa da diğer günlerde kendi odasında yatmaya başladı.
Ama Timur bu, huyu huyundan vazgeçer mi?
Geceleri gelip sık sık kontrol ediyor beni.Bebek bakıcılığından iyidir yinede.
Dördüncü gün Teyzem eve geldi. Sabah kahvaltısını yapıyorduk. Kapı çaldı, Zeynep Abla da koşarak kapıya gitti.
- Teyzem gelmiştir, kesin '' dedi Timur.
Abimin de tahmin ettiği gibi gelen teyzemdi.Salonda göründü , elinde de poşetler vardı. Zeynep Abla da hemen poşetleri aldı ve merdivenlerden yukarı kata çıktı.Abimle ayağa kalktık. '' Günaydın'' dedik. Teyzem de 'size de' der gibi başını salladı ve masaya gelip konuşmaya başladı:
-Bugün sizi okullarınıza götüreceğim.Ondan sonra da servisler sizi alıp eve getirecek...''
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Okul mu dedi?!
Bunu daha önce söyleyemez miydi? Hazırlık yapardık...
- Okul formanız , çantalarınız, herşeyiniz odalarınızda . Hemen kahvaltılarınızı bitirin ve on beş dakika içinde hazır ol-un'' diye devam etti.
Daha sonra teyzem salondan çıktı.Öyle heyecanlanmıştım ki ! Başka bir ülkede, yabancılarla dolu bir okulda okumak nasıl birşey acaba?
Heyecanla ''Timur?..'' dedim. '' Okula mı gideceğiz?.. Yoksa ben mi yanlış duydum? ''Abim de heyecanlanmışa benziyordu...Düşünceli düşünceli ''Evet, sanırım bu bize yapılmış bir sürpriz. Bize haber vermediklerine göre...''dediKahvaltılarımızı bitirince odalarımıza kapandık.
Poşetleri açtıkça heyecanlanıyordum. Beyaz gömlek, çizgili kravat, çizgili etek,ayakkabılar ve hoşuma giden sade ama şirin bir çanta...Hepsini üstüme giydiğimde hoş bir lise öğrencisi olarak aynada görünüyordum. Hafif te makyaj yaptım, Timur'un deyişiyle 'fıstık' gibi olmuştum. Çantama da bir not kalemiyle kalemimi ve birkaç şey koyup, cebime de telefonu atıp heyecanla odamdan çıktım. koridorda abimin odasını tıkladım.
- Timur? ''
- Geliyorum Nina''
Havalarda uça uça merdivenlerden aşağı indim. Öyle heyecanlıydımki abimden daha önce hazırlanıp çıkmıştım.Merdivenlerden inince ,kapıda bekleyen Teyzem ve Zeynep Abla bana öylece baka kalmışlardı.
Farkında olmadan'' Nasıl olmuşum?'' deyiverdim.
Teyzem sadece bana bakmakla yetindi ama Zeynep Abla mutluluğuma ortak oldu.Ellerini çırparak '' Ah Nina , ne kadar da güzel olmuşsun böyle! '' dedi.
O sırada merdivenlerde Timur göründü.
Tanrım!
Bu benim abim mi? Benim Timur'um mu?
Öyle yakışıklıydı ki! Gözlerim takılıp kalmıştı ona...Oysa abim de bana bakıyordu. O da şaşkındı.
- Ne kadar güzel olmuşsun Nina! Fıstık gibi olmuşun.Çok yakışmış okul forması... Çok ! '' dedi ve sonra gözlerini kısarak ''Okuldakiler aşık olmasınlar sonra sana?'' diye de ekledi.
Sanırım kulaklarıma kadar kızardım.
- Yaa abi...Ama sen de çok yakışıklı görünüyorsun! '' dedim. Arkamda duran Zeynep Abla da şamataya başladı:
- Vay vay vay...Ne yakışıklı bir delikanlı olmuşun sen! Asıl sana kızlar aşık olup peşine takılmasın? '' diye Timur'a göz kırptı.Abim de ''Aman be Zeynep Abla! Alem insansın''dedi.Konuşmalarımız yine soğuk ve donuk yüz ifadesiyle dinleyen teyzem, önce derin nefes aldı sonra '' Hadi bu kadar şamata yeter, arabaya gidin '' dedi.Sonra Zeynep Abla'ya emirler yağdırmaya başladı. Zeynep Abla nasıl dayanıyor teyzeme, aklım almıyor.
Arabada heyecanlı iki genç bulunuyordu. Biri on altı yaşında diğeri on sekiz... İki kardeş ...İlk önce ve her zamanki gibi Timur'un okuluna gittik.Araba kocaman bir okulun önünde durdu. Tezem inene kadar bekliyorduk.Araba durunca ,teyzem hiç kalkmadan açıklamalara koyuldu.
Yine buz gibi sesiyle, bilmem artık bunu belirtmem gerekir mi?...
- Burası Timur'un okulu...''Abim heyecanla bana baktı. Ben de abimin elini tuttum. O da elimi sıkıca kavradı ve bana gülümsedi...Teyzem habersiz devam ediyordu. '' Üçüncü sınıfta okuyacaksın. Birazdan müdürün yanına gideceğiz, sakın bir densizlik etme''Timur'un eli bir an kaskatı oldu. Yüz ifadesi değişti.
-Siz hala dayımın söylediklerine inanıyorsunuz'' dedi. Teyzem'den daha soğuk bir sesle.
-Hayır, sadece hazırlıklı olmaya çalışıyorum. Her ihtimale karşı ''Timur söyleyecek birşey bulamadı. Aslında söyleyeceği o kadar çok şeyi vardıki. Bağırıp çağıracaktıki! Küfürler savuracaktı. Ama bütün bu kasırgalar içindedönüyordu.
Teyzem yerinden kıpırdayınca Murat amca hemen arabadan çıktı. Arabanın önünden hafif koşarak gelip Teyzemin kapısını açtı. O arada Timur bana döndü.Tuttuğum elini bırakmadı, diğer eliyle yanağımı okşadı. İyice gözlerime baktı.
- Bak Nina, okuluma gideceğim. Sen de kendi okuluna gideceksin. Ama en ufak birşey olursa anında yanında görürsün beni. Her dersin sonunda sana mesaj çekeceğim ve arayacağım. Telefonunu açık ve sessizde tut, e mi birtanem? '' dedi.Timur'a gülümsedim. ''Tabiki açık tutarım , iyi şanslar abicim! '' dedim. Kısa kestim, daha doğrusu kısa kesmek zorunda kaldım. Çünkü Teyzemarabadan çıkmıştı, kaldırımda okulun giriş kapısına bakıyordu. Birazdan sabırsızca bize dönecekti kafası...Abim en sulusundan bir öpücük kondurdu yanağıma ve arabadan hızlı bir şekilde çıktı. Murat Amca şöför koltuğuna yerleşti. Timur ile Teyzem okulun kapısından içeri giriyorlardı. Abim bir ara dönüp bana gülümsedi...
İşte abimin okulda ilk gün macerası başlıyordu...
Benimkini hayal etmeye çalıştıkça miğdeme ağrılar girmeye başladı.
Koca okul. Kimseyi tanımıyorum. Herkes bana 'uzaydan gelme' yaratıkgibi bakıyor.Off !!!Sanırım okul macerama dalmışımki teyzemin arabaya geldiğini araba hareket edince fark edebildim. Heyecandan ter basmaya başlamıştı beni. Zaten kravat da çok sıkıyordu. Okulda kravat takma zorunluluğunun olması ne kötü...
Ve garip hissettim birden. Biraz önce yanımda abim varken rahattım. Ama şimdi koca dünyada abimden uzaklara götürülüyordum.
Ya abimin de dediği gibi Svetlana Teyze kötü biriyse?..
Ya şimdi okul deyip de beni başka bir yere götürüyorlarsa?..
Ya bir daha Timur'u göremezsem?..Neler düşünüyordum...
Yok canım o kadar da değildir herhalde.
Svetlana Teyze'yi biraz inceledim. Hiç öyle birşey düşünemedim. Cebimdeki telefonumu çıkardım.
Aaa... O da ne?
Timur mesaj çekmiş.
'' Nereye gidersen git , nerde olursan ol ! Ben senin yanındayım ve nerde olursan seni bulurum. Dikkat et kendine Nina'cığım! ''
Canım ya, canım ya ... İşte benim abim!
İşte benim Timur'um !
Hangi duygulara kapılacağımı nasıl da anlamış !Bunları düşünürken fark ettimki okulun önüne gelmişiz. Teyzzem '' Burası da senin okulun . Abine söylediğim herşey senin için de geçerli '' dedi. Murat Amca yine Teyzem'e kapıyı açtı. O arada ben de dışarı çıktım heyecanla.
Heyecanım okulun bahçesine girmemizle daha da arttı. Bahçe bomboştu ve aynı zamanda yemyeşildi. Küçük küçük ağaçlar , çamlar dikilmişti. Banklar da gölgede, ağaçlarınarasında da küçük küçük patikalar bulunuyordu. Kısaca tenefüslerde ormanda geziyor gibi dolaşacaktık. Ne hoş !
Hayret !
O heyecanla nasıl oldu da bütün bunlar aklımda kaldı.Merdivenlerden çıktık. İçeri girer girmez bir güvenlik görevlisi bizi karşıladı. '' Hoşgeldiniz' ''Teyzem de ''Hoşbulduk. Müdür Bey ile görüşecektim.'' dedi.Güvenlik görevlisi '' Randevunuz var mıydı? '' diye sordu.Teyzem de ''Evet...'' diye adını soyadını verdi ve güvenlik görevlisi de randevuyu bulup bize müdür odasını gösterdi.
- Bu taraftan lütfen''
Üzerinde 'Müdür Odası' yazan odanın kapısını çaldı, içeri girdi birşeyler söyledi çıktı ve bize '' Buyrun, Müdür Bey sizi bekliyor''diyerek içeriye buyur etti.
Heyecandan kalbim küt küt olmuştu...
İçerde sigara ve parfüm kokusu birbirine girmişti. Ağır bir hava bulunuyordu. Masasının başında oturan Müdür Bey , bizi görünce ayağa kalktı.Elini Teyzem'e uzatarak '' Hoşgeldiniz! '' dedi. Müdür Bey Teyzem'in aksine gayet yumuşak, gayet neşeli ve sevecen biriydi. Daha sonra ayakta olan bayan da elini uzatı ve '' Ben de Nermin, Müdür Yardımcısıyım'' diyerek kendini tanıttı. Bir köşede hayalet gibi duran beni gören Müdür Bey de neşeli bir sesle '' Merhaba kızım, adın ne bakayım senin? ''diyerek bana elini uzattı. '' Nina '' dedim.
Öyle bir sesle söylemiştim ki ben bile zor duymuştum kendi sesimi.
Ama hayret, Müdür Bey anladı, büyük bir kahkaha atıp beni koltuğa buyur etti ve ekledi '' Pek te utangaçmış kızımız''Müdür yardımcısı Nermin Hanım da '' Alışır alışır. Biz Nina'dan daha utangaç çocuklar gördük. Okula gelip gittikçe alışıp uyum sağlayacaktır''dedi neşeli sesle.
Nermin Hanım, çok neşeli, sıcakkanlı, şakacı ve hep olumlu bir kadındı. İnsanların kusurlarını görmezden geliyordu.Kısa ve sarı saçları vardı. Kıpkırmızı dudakları ve herbaşını oynatışında sallanan kırmızı küpeleriyle çok hoş görünüyordu.Müdür Bey de siyah saçlı, yuvarlak yüz hatlarıyla , hafif kilolu (tombik desem de yerinde olurdu aslında) sempatik ama yine de kurallara önem veren bir adamdı.
İlk izlenimim için hiç te fena sayılmazdı, tabi şimdi heyecandan şuracıkta küt diye düşüp bayılmazsam!
Müdür Bey okulun kurallarını ve durumum hakkında uzuuun uzuun konuştu. Nermin Hanım da Müdür Bey'in unuttuklarını da katarak sözlerini tamamladı. Teyzem ilk defa yüzünde memnun bir ifade ile beni izledi.Ve heyecanım yavaş yavaş duruldu. Ancak Müdür Bey'in ''Hadi bakalım , artık Nina kızımızı sınıfına götürelim bir an önce. Eminim arkadaşlarını merak ediyordur'' demesiyle yüreğim hopladı resmen.Heyecanım yeniden başladı. Teyzem müdür odasının önünde bana '' Görüşürüz Nina'' dedi ve gitti. Kaldım öyle yine tek başıma. Müdür Yardımcısı Nermin Hanım :
- Gel Nina'cığım gel. Şurdan gideceğiz'' diye merdivenleri bana gösterdi.Merdivenlerden teker teker çıkıyordum. Heyecanım her basamakta artıyordu. Yavaş yavaş sınıf dolusu insanla karşılaşacaktım. Ne garip, miğdeme ağrılar giriyordu.Elimde olsa arkama bakmadan abime koşacaktım. Bu yabancı dünyada belki hiç sevilmeyecektim. Ama artık çok geçti. Çünkü kapının önünde duruyorduk. Nerman Hanım yüzüme baktı.
- İyi misin kızım? İstersen daha sonra girelim. Biraz okula alış, tenefüste çocukları ortamı gör öyle sınıfa girelim''
- Teşekkür ederim Nermin Hanım ama şimdi sınıfla karşılaşsam iyi olur. Ne kadar kaçarsam o kadar kovalar bu beni''
- Tabi kolay değil. Başka bir ülkede bilmediğin yerde yaşayıp ordaki hayata alışmak. Ama bak ben hep okuldayım. Ne zaman istersen gel, dertleşiriz. Hiç birşeyi içine atma, e mi kuzum'' dedi ve saçlarımı okşadı.
Şu hale bak , on altı yaşında kazık kadar kız ne haldeydim.
Nermin Hanım kapıyı çaldı. İçerden ''Girin'' diye bir erkek sesi duyuldu. Nermin Hanım kapıyı açtı ve beni de içeriye soktu.
- Afedersiniz Necmi Bey, sınıfına yeni bir öğrenci geldi. Dersinizi bu yüzden böldüm'' diye şen şakrak bir sesle beni gösterdi. Necmi Bey de:
- Aman Nermin Hanım , önemli değil'' dedi ve bana baktı.
Nermin Hanım sınıfa döndü ve konuşmaya başladı. '' Çocuklar, bu güzel kızımız taa Rusya'lardan gelmiş okulumuza...'' Nermin Hanım'ın sözünü kesip bir çocuk atladı
- Aman hocam! Türkçe biliyor mu bari? ''
Nermin Hanım birden bana döndü , muzip muzip gülümsedi ve göz kırptı.
Tabi o heyecanda ben birşey anlar mıyım?
- Maalesef Suphi! Yalnızca Rusça biliyor'' deyince sınıfta herkes birbirine şaşkın şaşkın bakıp fısıldaşmaya başladılar.Nermin Hanım'ın ise keyfine diyecek yoktu. Necmi Hoca da şaşırmıştı tabi bu arada
.- Hocam bizde Rusça ne gezer? Nasıl anlaşcaz kızla? '' diye bir başkası atıldı
.- Bari İngilizce bilse...'' dedi bir başkası.
- Abi Rusça sözlüğü olan ? ''
- Bence işaretlerle anlaşalım'' dedi bir kız.
Çocuklar da böyle birbirleriyle tartışırken Nermin Hanım Necmi Hoca'nın yanına gidip birşeyler söyledi. Necmi Hoca da büyük bir kahkaha kopardı. Sınıf ise duymadı, herkes ya bana bakıyor yada ne yapacaklarını konuşuyordu.Necmi Hoca '' Bağırmayın, bağırmayın. Teşekkür ederim Nermin Hanım,'' dedi sesini duyurmaya çalışarak. Nermin Hanımda bana yaklaştı '' Hadi hadi, yine iyisin. Sayemde çocukların nasıl insanlar olduklarını anlamış olursun. Bu oyunu birazcık sürdürama bak birazcık. Daha fazla uzatma , tamam mı kızım?'' diye eğilip bana bunları söylüyordu ki:
- Hocam , siz nasıl konuşuyorsunuz arkadaşla. Anlatın da biz de bilelim'' diye bir akıllımız atladı sınıfın ta arka sıralarından.Nermin Hanım hiç bozmadan bir kahkaha attı'' Evladım, ben Rusça biliyorum. Şanslıyım'' dedi.
Baksen, ne de oyuncuymuş bu Nermin Hanım !
Herkes bir ağızdan '' Aaa...'' dedi.
Nermin Hanım da pek bir keyifli Necmi Hoca'ya bakarak '' Aaa ya... Siz fazla hafife alıyorsunuz hocalarınızı''Bu sefer de sınıftan itiraz sesleri yükseldi.
- Ne münasebet Hocam! Biz hep sizin engin bilgilerinizden faydalanmak istemişizdir.''
- Alp'e aynen, harfi harfine katılıyorum hocam. Hatta ünlem işaretinden noktasına kadar...''
- Hocam? '' dedi biri. ''Kız iki saat orda dikiliyor. Zavallım yorulmuştur. Benim yanıma oturabilir. Söyler misiniz'' dedi.Nermin Hanım ise ağzı kulaklarında manalı manalı bana baktı.
- Yok ya! Niye senin yanına geliyormuş. Belki kız seni beğenmeyecek. Şu tipe bak Allahaşkına!''
Gülüşmeler oldu..
.- Abicim sen de belden aşağı vuruyorsun ama, ne varmış tipimde? '' Çocuk bu sefer ayağa kalktı. - Kızlar anlatsın, ne varmış ne yokmuş '' dedi.
Yine gülüşmeler oldu.
- Var mısın lan iddasına?''
Necmi Hoca birden '' Öhüüm öhüüm! '' diye öksürdü. Konuşan iki delikanlı da birden sınıfta olduklarını hatırladılar.Herşeyden de en güzeli heyecanım yatışmıştı. Onlara anlamıyormuş gibi bakıyordum ama çok komikti halleri.Nermin Hanım'' Neyse ben gidiyorum. Necmi Bey size kolay gelsin'' dedi ve bana göz kırparak sınıftan çıktı.Necmi Hoca herşeyin farkındaydı ama çocuklar hala benimle nasıl iletişim kuracaklarını bilmiyordu.
Ya hocam, kız orda direk gibi dikiliyor, yorulmuş olmayasın? '' dedi biri.Necmi Hoca bana 'gel' işareti yaptı ve kendi sandalyesine oturttu. Anlaşılan hoca bugün ders yapmak istemiyordu.
-Bakın çocuklar. Sınıfınıza yeni bir kız arkadaş geldi...''
-Yakında da benim kız arkadaşım olur inşallah ! '' dedi arkalardan biri.Necmi Hoca da gülümsedi ve devam etti '' Yeni gelen arkadaşınız yabancı ve onu üzmenizi istemiyorum. Ona Türk misafirliğinizi gösterin. Cıvıtmayın, yılışmayın... Osman sözüm en çok sana'' deyince sınıfta bir kahkaha koptu. Osman ise '' Yine mi hocam yaa!diye masum rolüne girdi.
-Yabancı bir ülkede , tanımadığınız insanlarla bir arada olmak o kadar kolay değil ''
- Ya hocam siz beni Rusya'ya gönderin. Bakın bakalım kaç günde ortam yapıyorum. Valla güzel kızdan geçilmez orası. Bir gün onunla çıkarım bir gün bununla çıkarım.Oh be hayata bak'' deyince çocuk sınıftaki kızların kağıt toplarına mağruz kaldı.
-Ruhsuz yaa! ''- Zaten yabancı kız gördüler mi hepsine birşeyler oluyor ''
- N'luyorsunuz, size birşey mi dedik''
- Tamam , tamam kesin artık. Gel Nina , tanıt kendini'' dedi Necmi Hoca.Ben de oturduğum yerden kalkıp hocanım yanına gittim.
- Nasıl tanıtacak ki kendisini?''- Hocam kız Rusça mı konuşacak?''
-Ne anlayacağız ki'' derken '' Ben Türkçe konuşabiliyorum'' diye gülümsedim. Sınıfta önce ses çıkmadı sonra şok dalga dalga yayıldı ve herkes tek ağız-dan '' Aaaa!... '' diye bağırdı.
- Konuştu...'' yerinden zıpladı biri.
- Görüyoruz Oğuzhan, görüyoruz''
- Abi kız konuşabiliyor ''
-Ahmak, zaten konuşabiliyordu. Ama Rusça. Meğer Türkçe de biliyormuş''
-Pekala.'' diye söze girdi Necmi Hoca. '' Anlat bakalım kızım''Şöyle bir nefes aldım. Sınıf ta dikkat kesilmiş bana bakıyordu.- Ben Nina'yım. Birkaç gün önce Türkiye'ye geldim. On altı yaşındayım. Bir de abim var Timur diye...''
- Abin agresif biri mi? ''
- Yoo...Hayır, neden? ''
- Peki sevgilin var mı? ''
- Hayır...''
- Neden Türkiye'ye geldin?''
Bu soruyu hiç beklemiyordum. Şimdi annemle babam öldü bu yüzden teyzemin yanına geldik desem, hepsi bana üzülen gözlerle bakacaktı.Bunu hiç istemiyordum. Öyle neşeli bir şekilde başlamışken böyle devamı olsun istemedim. Sınıfta da bir sessizlik olmuştu. Birden:
- Dostoyevski'nin kitaplarını sever misin? Özellikle soruyorum çünkü Rus yazar'' diye neşeli bir sesle sınıftaki atmosfer değişti
.- Hem de nasıl ! Ama öyle uzun uzun kitaplar okumayı sevmiyorum. En azından şimdilik. Canım sıkıldığında okurdum'' dedim.Necmi Hoca'' Peki, bu kadar sohbet yeter. Nina, kızım sen şu arkadaşın yanına otur bakayım'' diye biraz önce bana yazar hakkında soru soran çocuğun yanına gönderdi.
- Hocam , olmaz. Nina benim yanıma gelsin...'' diye ayağa fırlayan arkadaşı da arkadaki ve çevresindeki kızlarağzını kapatarak zorla oturttular. '' Hocam yok birşey. Arkadaşın ateşi var sanırım, hasta...'' diye de açıklamalar yaptılar
.Son anda kurtulan çocuk ben artık yerime geçtiğimde '' Ya hayır yaa...Hasta falan değilim ben ama Nina'ya hasta oldum galiba ''diyerek bütün sınıfı kahkahaya boğdu.
işte ilk okulda tanışma faslımız böyle başladı.
Hergün bu yabancı insanlarla ilgili yeni yeni şeyler öğreniyorum!
Hergün onların sıcakkanlılıklarına, neşelerine, dostluklarına imreniyorum.
Türk insanı çok canayakın, çok anlayışlı, çok farklı...
Sanırım ben bu Türkleri de Türkiye'yi de çok seveceğim
Yaşadığımız üç günde evimize iyi kötü alıştık.
Abim ilk gün odamda 'bebek bakıcılığı' yapsa da diğer günlerde kendi odasında yatmaya başladı.
Ama Timur bu, huyu huyundan vazgeçer mi?
Geceleri gelip sık sık kontrol ediyor beni.Bebek bakıcılığından iyidir yinede.
Dördüncü gün Teyzem eve geldi. Sabah kahvaltısını yapıyorduk. Kapı çaldı, Zeynep Abla da koşarak kapıya gitti.
- Teyzem gelmiştir, kesin '' dedi Timur.
Abimin de tahmin ettiği gibi gelen teyzemdi.Salonda göründü , elinde de poşetler vardı. Zeynep Abla da hemen poşetleri aldı ve merdivenlerden yukarı kata çıktı.Abimle ayağa kalktık. '' Günaydın'' dedik. Teyzem de 'size de' der gibi başını salladı ve masaya gelip konuşmaya başladı:
-Bugün sizi okullarınıza götüreceğim.Ondan sonra da servisler sizi alıp eve getirecek...''
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Okul mu dedi?!
Bunu daha önce söyleyemez miydi? Hazırlık yapardık...
- Okul formanız , çantalarınız, herşeyiniz odalarınızda . Hemen kahvaltılarınızı bitirin ve on beş dakika içinde hazır ol-un'' diye devam etti.
Daha sonra teyzem salondan çıktı.Öyle heyecanlanmıştım ki ! Başka bir ülkede, yabancılarla dolu bir okulda okumak nasıl birşey acaba?
Heyecanla ''Timur?..'' dedim. '' Okula mı gideceğiz?.. Yoksa ben mi yanlış duydum? ''Abim de heyecanlanmışa benziyordu...Düşünceli düşünceli ''Evet, sanırım bu bize yapılmış bir sürpriz. Bize haber vermediklerine göre...''dediKahvaltılarımızı bitirince odalarımıza kapandık.
Poşetleri açtıkça heyecanlanıyordum. Beyaz gömlek, çizgili kravat, çizgili etek,ayakkabılar ve hoşuma giden sade ama şirin bir çanta...Hepsini üstüme giydiğimde hoş bir lise öğrencisi olarak aynada görünüyordum. Hafif te makyaj yaptım, Timur'un deyişiyle 'fıstık' gibi olmuştum. Çantama da bir not kalemiyle kalemimi ve birkaç şey koyup, cebime de telefonu atıp heyecanla odamdan çıktım. koridorda abimin odasını tıkladım.
- Timur? ''
- Geliyorum Nina''
Havalarda uça uça merdivenlerden aşağı indim. Öyle heyecanlıydımki abimden daha önce hazırlanıp çıkmıştım.Merdivenlerden inince ,kapıda bekleyen Teyzem ve Zeynep Abla bana öylece baka kalmışlardı.
Farkında olmadan'' Nasıl olmuşum?'' deyiverdim.
Teyzem sadece bana bakmakla yetindi ama Zeynep Abla mutluluğuma ortak oldu.Ellerini çırparak '' Ah Nina , ne kadar da güzel olmuşsun böyle! '' dedi.
O sırada merdivenlerde Timur göründü.
Tanrım!
Bu benim abim mi? Benim Timur'um mu?
Öyle yakışıklıydı ki! Gözlerim takılıp kalmıştı ona...Oysa abim de bana bakıyordu. O da şaşkındı.
- Ne kadar güzel olmuşsun Nina! Fıstık gibi olmuşun.Çok yakışmış okul forması... Çok ! '' dedi ve sonra gözlerini kısarak ''Okuldakiler aşık olmasınlar sonra sana?'' diye de ekledi.
Sanırım kulaklarıma kadar kızardım.
- Yaa abi...Ama sen de çok yakışıklı görünüyorsun! '' dedim. Arkamda duran Zeynep Abla da şamataya başladı:
- Vay vay vay...Ne yakışıklı bir delikanlı olmuşun sen! Asıl sana kızlar aşık olup peşine takılmasın? '' diye Timur'a göz kırptı.Abim de ''Aman be Zeynep Abla! Alem insansın''dedi.Konuşmalarımız yine soğuk ve donuk yüz ifadesiyle dinleyen teyzem, önce derin nefes aldı sonra '' Hadi bu kadar şamata yeter, arabaya gidin '' dedi.Sonra Zeynep Abla'ya emirler yağdırmaya başladı. Zeynep Abla nasıl dayanıyor teyzeme, aklım almıyor.
Arabada heyecanlı iki genç bulunuyordu. Biri on altı yaşında diğeri on sekiz... İki kardeş ...İlk önce ve her zamanki gibi Timur'un okuluna gittik.Araba kocaman bir okulun önünde durdu. Tezem inene kadar bekliyorduk.Araba durunca ,teyzem hiç kalkmadan açıklamalara koyuldu.
Yine buz gibi sesiyle, bilmem artık bunu belirtmem gerekir mi?...
- Burası Timur'un okulu...''Abim heyecanla bana baktı. Ben de abimin elini tuttum. O da elimi sıkıca kavradı ve bana gülümsedi...Teyzem habersiz devam ediyordu. '' Üçüncü sınıfta okuyacaksın. Birazdan müdürün yanına gideceğiz, sakın bir densizlik etme''Timur'un eli bir an kaskatı oldu. Yüz ifadesi değişti.
-Siz hala dayımın söylediklerine inanıyorsunuz'' dedi. Teyzem'den daha soğuk bir sesle.
-Hayır, sadece hazırlıklı olmaya çalışıyorum. Her ihtimale karşı ''Timur söyleyecek birşey bulamadı. Aslında söyleyeceği o kadar çok şeyi vardıki. Bağırıp çağıracaktıki! Küfürler savuracaktı. Ama bütün bu kasırgalar içindedönüyordu.
Teyzem yerinden kıpırdayınca Murat amca hemen arabadan çıktı. Arabanın önünden hafif koşarak gelip Teyzemin kapısını açtı. O arada Timur bana döndü.Tuttuğum elini bırakmadı, diğer eliyle yanağımı okşadı. İyice gözlerime baktı.
- Bak Nina, okuluma gideceğim. Sen de kendi okuluna gideceksin. Ama en ufak birşey olursa anında yanında görürsün beni. Her dersin sonunda sana mesaj çekeceğim ve arayacağım. Telefonunu açık ve sessizde tut, e mi birtanem? '' dedi.Timur'a gülümsedim. ''Tabiki açık tutarım , iyi şanslar abicim! '' dedim. Kısa kestim, daha doğrusu kısa kesmek zorunda kaldım. Çünkü Teyzemarabadan çıkmıştı, kaldırımda okulun giriş kapısına bakıyordu. Birazdan sabırsızca bize dönecekti kafası...Abim en sulusundan bir öpücük kondurdu yanağıma ve arabadan hızlı bir şekilde çıktı. Murat Amca şöför koltuğuna yerleşti. Timur ile Teyzem okulun kapısından içeri giriyorlardı. Abim bir ara dönüp bana gülümsedi...
İşte abimin okulda ilk gün macerası başlıyordu...
Benimkini hayal etmeye çalıştıkça miğdeme ağrılar girmeye başladı.
Koca okul. Kimseyi tanımıyorum. Herkes bana 'uzaydan gelme' yaratıkgibi bakıyor.Off !!!Sanırım okul macerama dalmışımki teyzemin arabaya geldiğini araba hareket edince fark edebildim. Heyecandan ter basmaya başlamıştı beni. Zaten kravat da çok sıkıyordu. Okulda kravat takma zorunluluğunun olması ne kötü...
Ve garip hissettim birden. Biraz önce yanımda abim varken rahattım. Ama şimdi koca dünyada abimden uzaklara götürülüyordum.
Ya abimin de dediği gibi Svetlana Teyze kötü biriyse?..
Ya şimdi okul deyip de beni başka bir yere götürüyorlarsa?..
Ya bir daha Timur'u göremezsem?..Neler düşünüyordum...
Yok canım o kadar da değildir herhalde.
Svetlana Teyze'yi biraz inceledim. Hiç öyle birşey düşünemedim. Cebimdeki telefonumu çıkardım.
Aaa... O da ne?
Timur mesaj çekmiş.
'' Nereye gidersen git , nerde olursan ol ! Ben senin yanındayım ve nerde olursan seni bulurum. Dikkat et kendine Nina'cığım! ''
Canım ya, canım ya ... İşte benim abim!
İşte benim Timur'um !
Hangi duygulara kapılacağımı nasıl da anlamış !Bunları düşünürken fark ettimki okulun önüne gelmişiz. Teyzzem '' Burası da senin okulun . Abine söylediğim herşey senin için de geçerli '' dedi. Murat Amca yine Teyzem'e kapıyı açtı. O arada ben de dışarı çıktım heyecanla.
Heyecanım okulun bahçesine girmemizle daha da arttı. Bahçe bomboştu ve aynı zamanda yemyeşildi. Küçük küçük ağaçlar , çamlar dikilmişti. Banklar da gölgede, ağaçlarınarasında da küçük küçük patikalar bulunuyordu. Kısaca tenefüslerde ormanda geziyor gibi dolaşacaktık. Ne hoş !
Hayret !
O heyecanla nasıl oldu da bütün bunlar aklımda kaldı.Merdivenlerden çıktık. İçeri girer girmez bir güvenlik görevlisi bizi karşıladı. '' Hoşgeldiniz' ''Teyzem de ''Hoşbulduk. Müdür Bey ile görüşecektim.'' dedi.Güvenlik görevlisi '' Randevunuz var mıydı? '' diye sordu.Teyzem de ''Evet...'' diye adını soyadını verdi ve güvenlik görevlisi de randevuyu bulup bize müdür odasını gösterdi.
- Bu taraftan lütfen''
Üzerinde 'Müdür Odası' yazan odanın kapısını çaldı, içeri girdi birşeyler söyledi çıktı ve bize '' Buyrun, Müdür Bey sizi bekliyor''diyerek içeriye buyur etti.
Heyecandan kalbim küt küt olmuştu...
İçerde sigara ve parfüm kokusu birbirine girmişti. Ağır bir hava bulunuyordu. Masasının başında oturan Müdür Bey , bizi görünce ayağa kalktı.Elini Teyzem'e uzatarak '' Hoşgeldiniz! '' dedi. Müdür Bey Teyzem'in aksine gayet yumuşak, gayet neşeli ve sevecen biriydi. Daha sonra ayakta olan bayan da elini uzatı ve '' Ben de Nermin, Müdür Yardımcısıyım'' diyerek kendini tanıttı. Bir köşede hayalet gibi duran beni gören Müdür Bey de neşeli bir sesle '' Merhaba kızım, adın ne bakayım senin? ''diyerek bana elini uzattı. '' Nina '' dedim.
Öyle bir sesle söylemiştim ki ben bile zor duymuştum kendi sesimi.
Ama hayret, Müdür Bey anladı, büyük bir kahkaha atıp beni koltuğa buyur etti ve ekledi '' Pek te utangaçmış kızımız''Müdür yardımcısı Nermin Hanım da '' Alışır alışır. Biz Nina'dan daha utangaç çocuklar gördük. Okula gelip gittikçe alışıp uyum sağlayacaktır''dedi neşeli sesle.
Nermin Hanım, çok neşeli, sıcakkanlı, şakacı ve hep olumlu bir kadındı. İnsanların kusurlarını görmezden geliyordu.Kısa ve sarı saçları vardı. Kıpkırmızı dudakları ve herbaşını oynatışında sallanan kırmızı küpeleriyle çok hoş görünüyordu.Müdür Bey de siyah saçlı, yuvarlak yüz hatlarıyla , hafif kilolu (tombik desem de yerinde olurdu aslında) sempatik ama yine de kurallara önem veren bir adamdı.
İlk izlenimim için hiç te fena sayılmazdı, tabi şimdi heyecandan şuracıkta küt diye düşüp bayılmazsam!
Müdür Bey okulun kurallarını ve durumum hakkında uzuuun uzuun konuştu. Nermin Hanım da Müdür Bey'in unuttuklarını da katarak sözlerini tamamladı. Teyzem ilk defa yüzünde memnun bir ifade ile beni izledi.Ve heyecanım yavaş yavaş duruldu. Ancak Müdür Bey'in ''Hadi bakalım , artık Nina kızımızı sınıfına götürelim bir an önce. Eminim arkadaşlarını merak ediyordur'' demesiyle yüreğim hopladı resmen.Heyecanım yeniden başladı. Teyzem müdür odasının önünde bana '' Görüşürüz Nina'' dedi ve gitti. Kaldım öyle yine tek başıma. Müdür Yardımcısı Nermin Hanım :
- Gel Nina'cığım gel. Şurdan gideceğiz'' diye merdivenleri bana gösterdi.Merdivenlerden teker teker çıkıyordum. Heyecanım her basamakta artıyordu. Yavaş yavaş sınıf dolusu insanla karşılaşacaktım. Ne garip, miğdeme ağrılar giriyordu.Elimde olsa arkama bakmadan abime koşacaktım. Bu yabancı dünyada belki hiç sevilmeyecektim. Ama artık çok geçti. Çünkü kapının önünde duruyorduk. Nerman Hanım yüzüme baktı.
- İyi misin kızım? İstersen daha sonra girelim. Biraz okula alış, tenefüste çocukları ortamı gör öyle sınıfa girelim''
- Teşekkür ederim Nermin Hanım ama şimdi sınıfla karşılaşsam iyi olur. Ne kadar kaçarsam o kadar kovalar bu beni''
- Tabi kolay değil. Başka bir ülkede bilmediğin yerde yaşayıp ordaki hayata alışmak. Ama bak ben hep okuldayım. Ne zaman istersen gel, dertleşiriz. Hiç birşeyi içine atma, e mi kuzum'' dedi ve saçlarımı okşadı.
Şu hale bak , on altı yaşında kazık kadar kız ne haldeydim.
Nermin Hanım kapıyı çaldı. İçerden ''Girin'' diye bir erkek sesi duyuldu. Nermin Hanım kapıyı açtı ve beni de içeriye soktu.
- Afedersiniz Necmi Bey, sınıfına yeni bir öğrenci geldi. Dersinizi bu yüzden böldüm'' diye şen şakrak bir sesle beni gösterdi. Necmi Bey de:
- Aman Nermin Hanım , önemli değil'' dedi ve bana baktı.
Nermin Hanım sınıfa döndü ve konuşmaya başladı. '' Çocuklar, bu güzel kızımız taa Rusya'lardan gelmiş okulumuza...'' Nermin Hanım'ın sözünü kesip bir çocuk atladı
- Aman hocam! Türkçe biliyor mu bari? ''
Nermin Hanım birden bana döndü , muzip muzip gülümsedi ve göz kırptı.
Tabi o heyecanda ben birşey anlar mıyım?
- Maalesef Suphi! Yalnızca Rusça biliyor'' deyince sınıfta herkes birbirine şaşkın şaşkın bakıp fısıldaşmaya başladılar.Nermin Hanım'ın ise keyfine diyecek yoktu. Necmi Hoca da şaşırmıştı tabi bu arada
.- Hocam bizde Rusça ne gezer? Nasıl anlaşcaz kızla? '' diye bir başkası atıldı
.- Bari İngilizce bilse...'' dedi bir başkası.
- Abi Rusça sözlüğü olan ? ''
- Bence işaretlerle anlaşalım'' dedi bir kız.
Çocuklar da böyle birbirleriyle tartışırken Nermin Hanım Necmi Hoca'nın yanına gidip birşeyler söyledi. Necmi Hoca da büyük bir kahkaha kopardı. Sınıf ise duymadı, herkes ya bana bakıyor yada ne yapacaklarını konuşuyordu.Necmi Hoca '' Bağırmayın, bağırmayın. Teşekkür ederim Nermin Hanım,'' dedi sesini duyurmaya çalışarak. Nermin Hanımda bana yaklaştı '' Hadi hadi, yine iyisin. Sayemde çocukların nasıl insanlar olduklarını anlamış olursun. Bu oyunu birazcık sürdürama bak birazcık. Daha fazla uzatma , tamam mı kızım?'' diye eğilip bana bunları söylüyordu ki:
- Hocam , siz nasıl konuşuyorsunuz arkadaşla. Anlatın da biz de bilelim'' diye bir akıllımız atladı sınıfın ta arka sıralarından.Nermin Hanım hiç bozmadan bir kahkaha attı'' Evladım, ben Rusça biliyorum. Şanslıyım'' dedi.
Baksen, ne de oyuncuymuş bu Nermin Hanım !
Herkes bir ağızdan '' Aaa...'' dedi.
Nermin Hanım da pek bir keyifli Necmi Hoca'ya bakarak '' Aaa ya... Siz fazla hafife alıyorsunuz hocalarınızı''Bu sefer de sınıftan itiraz sesleri yükseldi.
- Ne münasebet Hocam! Biz hep sizin engin bilgilerinizden faydalanmak istemişizdir.''
- Alp'e aynen, harfi harfine katılıyorum hocam. Hatta ünlem işaretinden noktasına kadar...''
- Hocam? '' dedi biri. ''Kız iki saat orda dikiliyor. Zavallım yorulmuştur. Benim yanıma oturabilir. Söyler misiniz'' dedi.Nermin Hanım ise ağzı kulaklarında manalı manalı bana baktı.
- Yok ya! Niye senin yanına geliyormuş. Belki kız seni beğenmeyecek. Şu tipe bak Allahaşkına!''
Gülüşmeler oldu..
.- Abicim sen de belden aşağı vuruyorsun ama, ne varmış tipimde? '' Çocuk bu sefer ayağa kalktı. - Kızlar anlatsın, ne varmış ne yokmuş '' dedi.
Yine gülüşmeler oldu.
- Var mısın lan iddasına?''
Necmi Hoca birden '' Öhüüm öhüüm! '' diye öksürdü. Konuşan iki delikanlı da birden sınıfta olduklarını hatırladılar.Herşeyden de en güzeli heyecanım yatışmıştı. Onlara anlamıyormuş gibi bakıyordum ama çok komikti halleri.Nermin Hanım'' Neyse ben gidiyorum. Necmi Bey size kolay gelsin'' dedi ve bana göz kırparak sınıftan çıktı.Necmi Hoca herşeyin farkındaydı ama çocuklar hala benimle nasıl iletişim kuracaklarını bilmiyordu.
Ya hocam, kız orda direk gibi dikiliyor, yorulmuş olmayasın? '' dedi biri.Necmi Hoca bana 'gel' işareti yaptı ve kendi sandalyesine oturttu. Anlaşılan hoca bugün ders yapmak istemiyordu.
-Bakın çocuklar. Sınıfınıza yeni bir kız arkadaş geldi...''
-Yakında da benim kız arkadaşım olur inşallah ! '' dedi arkalardan biri.Necmi Hoca da gülümsedi ve devam etti '' Yeni gelen arkadaşınız yabancı ve onu üzmenizi istemiyorum. Ona Türk misafirliğinizi gösterin. Cıvıtmayın, yılışmayın... Osman sözüm en çok sana'' deyince sınıfta bir kahkaha koptu. Osman ise '' Yine mi hocam yaa!diye masum rolüne girdi.
-Yabancı bir ülkede , tanımadığınız insanlarla bir arada olmak o kadar kolay değil ''
- Ya hocam siz beni Rusya'ya gönderin. Bakın bakalım kaç günde ortam yapıyorum. Valla güzel kızdan geçilmez orası. Bir gün onunla çıkarım bir gün bununla çıkarım.Oh be hayata bak'' deyince çocuk sınıftaki kızların kağıt toplarına mağruz kaldı.
-Ruhsuz yaa! ''- Zaten yabancı kız gördüler mi hepsine birşeyler oluyor ''
- N'luyorsunuz, size birşey mi dedik''
- Tamam , tamam kesin artık. Gel Nina , tanıt kendini'' dedi Necmi Hoca.Ben de oturduğum yerden kalkıp hocanım yanına gittim.
- Nasıl tanıtacak ki kendisini?''- Hocam kız Rusça mı konuşacak?''
-Ne anlayacağız ki'' derken '' Ben Türkçe konuşabiliyorum'' diye gülümsedim. Sınıfta önce ses çıkmadı sonra şok dalga dalga yayıldı ve herkes tek ağız-dan '' Aaaa!... '' diye bağırdı.
- Konuştu...'' yerinden zıpladı biri.
- Görüyoruz Oğuzhan, görüyoruz''
- Abi kız konuşabiliyor ''
-Ahmak, zaten konuşabiliyordu. Ama Rusça. Meğer Türkçe de biliyormuş''
-Pekala.'' diye söze girdi Necmi Hoca. '' Anlat bakalım kızım''Şöyle bir nefes aldım. Sınıf ta dikkat kesilmiş bana bakıyordu.- Ben Nina'yım. Birkaç gün önce Türkiye'ye geldim. On altı yaşındayım. Bir de abim var Timur diye...''
- Abin agresif biri mi? ''
- Yoo...Hayır, neden? ''
- Peki sevgilin var mı? ''
- Hayır...''
- Neden Türkiye'ye geldin?''
Bu soruyu hiç beklemiyordum. Şimdi annemle babam öldü bu yüzden teyzemin yanına geldik desem, hepsi bana üzülen gözlerle bakacaktı.Bunu hiç istemiyordum. Öyle neşeli bir şekilde başlamışken böyle devamı olsun istemedim. Sınıfta da bir sessizlik olmuştu. Birden:
- Dostoyevski'nin kitaplarını sever misin? Özellikle soruyorum çünkü Rus yazar'' diye neşeli bir sesle sınıftaki atmosfer değişti
.- Hem de nasıl ! Ama öyle uzun uzun kitaplar okumayı sevmiyorum. En azından şimdilik. Canım sıkıldığında okurdum'' dedim.Necmi Hoca'' Peki, bu kadar sohbet yeter. Nina, kızım sen şu arkadaşın yanına otur bakayım'' diye biraz önce bana yazar hakkında soru soran çocuğun yanına gönderdi.
- Hocam , olmaz. Nina benim yanıma gelsin...'' diye ayağa fırlayan arkadaşı da arkadaki ve çevresindeki kızlarağzını kapatarak zorla oturttular. '' Hocam yok birşey. Arkadaşın ateşi var sanırım, hasta...'' diye de açıklamalar yaptılar
.Son anda kurtulan çocuk ben artık yerime geçtiğimde '' Ya hayır yaa...Hasta falan değilim ben ama Nina'ya hasta oldum galiba ''diyerek bütün sınıfı kahkahaya boğdu.
işte ilk okulda tanışma faslımız böyle başladı.
Hergün bu yabancı insanlarla ilgili yeni yeni şeyler öğreniyorum!
Hergün onların sıcakkanlılıklarına, neşelerine, dostluklarına imreniyorum.
Türk insanı çok canayakın, çok anlayışlı, çok farklı...
Sanırım ben bu Türkleri de Türkiye'yi de çok seveceğim
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

Sağol Naturela'm ! Senin de burda olduğunu bilseydim, bir selam vermeden geçmezdim. Çoğu kişi burdaymış meğer !
Son bölüm diğer forum yenilendiğinde konulacaktı. Biliyorsun Gen-jutsu da okuyacağım koy bakalım ne bölümleri demişti. Yakında garip yeni bölümlerle devam edeceğim, merak etme !
Son bölüm diğer forum yenilendiğinde konulacaktı. Biliyorsun Gen-jutsu da okuyacağım koy bakalım ne bölümleri demişti. Yakında garip yeni bölümlerle devam edeceğim, merak etme !
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥





4. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |