Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Okul=Öğrenmeyi Öğrenmek
Ders nasıl bu kadar uzayıp gitti , anlamıyorum.
Önümdeki, arkamdaki, solumdaki , sağımdaki...
Herkesin, ama herkesin gözü üzerimdeydi...
Tam bir işkence!
Düşün bir kere...
Okula geliyorsun, hem de yeni. Öğrencisin yine yeni. Sınıfta herkes birbirinitanıyor, bir sen yabancısın.
Ne kötü bir durum!
Zil çalana kadar sıramda kaskatı oturdum. Aman kambur görünmeyeyim diye dik durdum. Amanfrikik vermeyeyim diye eteğimi düzelttim. Aman sıradan birşey düşürmeyeyim diye elime kolumasahip çıktım. Bütün bu ızdırap niye?
Dikkat çekmemek için...Ama nerde...Sınıftakiler için nefes almam bile dikkat çekici!Herkes dönüp dönüp bana bakıyor, aralarında fısıldaşıyor, gülüşüyor.Fısıldaşmalar hadi neyse de, şu gülüşmeler sinirimi bozmaya başladı. Acaba bende bir gariplik mi var?Üstüme başıma çaktırmadan baktım. Hayır, yok. O zaman?
Yavaş yavaş, kafamı kaldırıp sınıfa bakınca , anladımki herkes paçavra gibi.
Peki ya ben?
Kravatı öyle bir bağlamıştımki boğazımı sıkıyordu. Gömlek desen içeri sokulmuş. Etek te başka başka bir olay. Kızların eteklerine baktım da, kimsenin eteği benimki kadar kısa değil. Dizlerden bir iki karış yukarı daha fazla değil. Ben onların yanında mini etek giymiş gibi duruyorum. Daha doğrusu öyleyim.Dikkat çekmeyeceğim de ne yapayım.
''Ey ahali, bakın bana '' diyen bir görünüşüm var ve benneden dikkat çekiyorum diye saf saf söyleniyorum.
Eski okulumda olsam, herkesin dikkatini çektim diye sevinirdim. Okulda arkadaşlarca fark edilmek hoşuma giderdi. Ama burası yabancı bir yer. Yabancı bir okul. Okula alışana kadar gölge gibidolaşacak, ruh gibi hareket edecek ve alışana kadar kimsenin dikkatini çekmeyecektim ama...Hiçbir şey planladığım gibi gitmedi.
Zil çaldı.
Herkes ayağa kalktı. Hoca tahtaya ödev konularını yazmakla uğraşırken , çocuklarınbazıları yetiştiremedikleri notları arkadaşından bakıyor, ödev konuları yazıyor ve sitem ediyorlardı.
Bundan daha güzel fırsat mı olur? Ruh gibi çocukların arasından süzülerek kendimi sınıftan koridora attım. Tuvaletleri bulmam gerekiyordu.Yan sınıftan çıkan kıza sordum, merdivenlerden inince solda olduğunu söyledi. Teşekkür edip koşarak merdivenlerden indim ve solda ilk gördüğüm tuvalet kapısından içeri girdim.
Aynada kendimi görünce ne kadar da dikkat çekici göründüğümü fark ettim. Tam bir 'inek' tim. Bir 'möö'lemediğim kalmıştı. Hemen gömleğimi dışarı çıkardım, kolları sıvadım ve kravatı onların yaptığı gibi gevşettim.
- Oh be ! İşte şimdi rahatladım. Artık kimse bana fazla dikkat etmez'' diye kıkırdadım. Tam da o anda tuvaletlerden birinden ayak sesleri duyuldu. Yavaş yavaş soluma dönüp baktım.Bir çocuk, lavaboya dayanmış , gözlerini bana dikmiş, gülerek bakıyordu.
Bir dakika...
Nasıl?..
Yoksa?..
Anlamamla tuvaletten fırlamam bir oldu.Kapıyı çarptığım gibi merdivenlere koştum. Bir solukta merdivenleri aşıp sınıfa daldım.Sınıfa öyle bir girmiş olacağım ki herkes dönüp bana baktı.
- Ooo! '' dedi önlerde oturan çocuk, ''şimdi bize benzemeye başlamışsın işte, aramızahoşgeldin!'' Yanında oturan arkadaşı da '' Fıstık gibi olmuşsun!'' diye göz kırptı.Gergin bir gülümsemeyle '' Teşekkür ederim'' diyebildim.
Başka ne diyeceksem artık...Yaşadığım rezaleti düşüne düşüne sırama geçtim.Sıra arkadaşım, tam bir kitap canavarı. Yanına gelip oturduğumun farkına bile varmadı.Sınıftaki gürültülerin hiçbirini duymuyordu sanki. Kendi dünyasında kapılmış gidiyordu. Belkikitabında çok heyecanlı olaylar oluyordu, belki de çok hüzünlü bir hikayeydi. Onu izlemek te çok eğlenceliydi ayrıca...Her okuduğu sayfada , yüzündeki ifade değişiyordu. Ya gülümsüyordu dalgın dalgın, ya kaşları çatıyordu , sinirleniyordu, yada üzülüyordu, masum masum...
- Eee ? Anlat bakalım Rus güzeli...''diyen sesle irkildim. Karşımdaki sıranın üzerine geçip oturmuş, kıvırcık saçlı bir kız, bana gülümsüyordu.'' Okulu sevdin mi? Konuş birşeyler'' dedi.
- Okul çok güzel, bahçesi özellikle''
- Öyledir, biz her sene para toplayıp okulun bahçesine ağaç alıyoruz. Ayrıca dabazı boş derslerde okulun bahçesinin çiçekleriyle ilgileniyoruz. Çok hoş oluyor. Stres atmak için birebir. Vücudumuzdaki steresi, yorgunluğu toprak alıyor'' durdu, '' istersen sen dekatıl bize. Çok eğlenceli olur. Arkadaşlarla laflıyoruz, geyik yapıyoruz aynı zamanda da bir işe yaramış oluyoruz. Ne dersin?''Öneri hoşuma gitmişti. İçtenlikle gülümsedim '' Çok isterim!''
- Pekala'' diye ellerini çırptı, '' artık yeni bir destekçimiz daha var'' dedi.
- Bu arada ben İlayda'' elini uzattı. ''İlk tanışan ben olayım istedim''
- Memnun oldum''
-Ya ,sen Türkçe'yi nasıl öğrendin? Bayağı iyi konuşuyorsun''
-Rusya'dayken iki yıl Türkçe kursuna gittik. Öğretmen Rusça bilen Türktü. Onunla günlük konuşmaları bile Türkçe yapıyordum. İki yılda çalıştık, çabaladık öğrendik...''
- Öğrendik?.. Sen de hemen ısınmışsın buraya''Ne demek şimdi bu?
- Abimle birlikte de Türkçe konuşunca , sizin gibi konuşmaya başladım.''
- Haaa... Sen o manada söyledin onu! Hay Allah! '' diye dizine vurdu, '' ben de ne sandım.''
- Ne sandın?''- Boşver...''Etrafıma baktım, boş hiçbir şey yok...O zaman neyi boşverecektim?
- Neyi? Burda boş birşey yok'' dedim.İlayda bana anlamsız anlamsız baktı. Sonra gülümsedi ve yine '' boşveer! '' dedi.Biz böyle konuşurken iki kız daha geldi yanımıza.
- Nina ısınma turları mı atıyor? ''
Hey Yarabbim ! Bir anlasam onları bir anlasam...
- Çabuk kaynaştınız bakıyorum'' dedi yanındaki ve bana elini uzattı, '' ben Sevgi bu da '' diye arkadaşın saçını bozarak '' bizim süslü, yani Melis.'' İkisi de kıkır-damaya başladılar. Melis hiç alınmadan, sinirlenmeden saçını düzeltti.
- Şimdi bu kızı gebertmem gerekiyor, değil mi?'' dedi Melis ''ama insan sınıfın en güzelkızı olunca , kıskanıldığını biliyor ve bunu doğal karşılıyor '' diye saçlarını havalı ve abartılı şekildegeriye attı. Sevgi '' Şuna bak şuna, nasıl da havalara giriyor. Gören de podyum mankeni sanacak.' Been, sıfır bedenim, tamam mıı' de tam olsun bari'' diye gülmeye başladı. İlayda araya girdi:
-Kızlar, siz takışacağınıza , şuracıkta oturan hanım hanımcık arkadaşınızı örnek alın''diye bir elini beline koyup parmak salladı.
- Sizi hiç anlamam zaten. Zamani çocukları işte . Bir karış etek giyer , o oğlanla şu oğlanla gezersiniz!Oysa bizim zamanımızda öyle miydi ya? Pencereden oğlana baktık diye dünyanın dayağını yerdik...''demesiyle hepimizi aldı bir gülme.
İlayda'nın taklit yeteneğinin olduğunu öğrenmiştim ve oldukçayetenekliydi !Sevgi ile Melis, kendilerine sıra çektiler ve yanıma oturdular. Sağ yanımda oturan 'kitapcanavarı'nın dünyadan haberi yoktu. Sanırım ruhu başka dünyalarda , başka bedenlerde yaşıyordu.Kızlar toplanıp konuşmaya başlayınca erkekler de araya karışarak hepsiyle tanışma fırsatım oldu.Birçoğu ile iyi arkadaş olduk. Msn adresleri, telefon numaraları, ev adresleri havada uçuştu.Biz bu kadar güzel eğlenirken hoca sınıfa girdi.
- Neler oluyor yahu? Öğretmen böyle mi beklenir mektep kaçkınları! '' diye gür ve neşeli sesle hepimizi uyardı.- Hocam yeni kız geldi...''
-Elin Rus'uymuş '' dedi Suphi, herkes gülmeye başladı. Hoca kaşlarını çattı.
- Öyle söylenir mi oğlum? O misafir , değil mi kızım? '' diye gülümsedi bana. Ayağa kalkıp '' evet hocam!'' dedim.- Ne güzel Türkçe konuşuyorsun sen ,'' sonra sınıfa dönüp '' utanın utanın elin Rus'u ...''bir an yanlış birşey söylediğini anladı '' yabancılar bile sizden daha iyi Türkçe konuşuyor, siz hala a,b,c'desiniz. Tüühh size!!'' dedi hoca kafasını sallayarak.
- Kırıyorsunuz bizi ama hocam' '' dedi Emir. Diğerleri ise sıraya kapanmış gülüyorlardı.
- Evet hocam, sınıfa yabancı arkadaş geldi ve siz bizi arkadaşımıza rezil ediyorsunuz'' Hoca ise bıyık altından, gayet memnun gülümsüyordu.
- Susun bakayım. Yabancı kızımızı dinleyelim biraz. Siz çok konuşuyorsunuz. Türkmisafirliğinizi gösterdiniz mi?
- Eveet ! ''
- Arkadaşınızı sevdiniz mi ? ''
- Eveet ! '' gittikçe sesleri yükseliyordu arkadaşların. Şamatayı seviyorlardı, eh ders te kaynıyordu. Uzattıkça uzatmak istiyorlardı.
- Arkadaşınıza yardım edecek misniz?''
- Eveet!!! '' hepsi öyle bağırıyorlardı ki!
- Haftaya yazılı yapayım mı ?''
- Eveet !!! '' Hoca son sorduğu soruyu sanki son bitişmiş gibi sormuştu ve bizimçocuklar da son sorunun cevabına hadi gayret bitiyor dercesine daha büyük sesle bağıralım derken.hocalarının oyununa gelmişlerdi
- Hayır'' diye atladı Alp.
- Ya evet, niye hayır diyorsun Alp ya! '' dedi Zeynep sinirle. Alp bir hocaya bir Zeynep'e baktı
- Kızım hocanın söylediğini duydun mu?''
- Allaaah! Yazılı dedi..'' diye kafasını her iki eliyle tutup ayağa fırladı Suphi. Alp Suphi'yi başıyla işaret ederek,'' anladın mı şimdi?'' Bu sefer Zeynep ile birlikte tüm sınıf şok geçiriyordu. Suphi yalvaran gözlerle:
- Hocam yazılı falan yok, değil mi?'' Hoca gülerek '' Olmaz olur mu? ''- Ama hocam bu haksızlık!''
- Niyeymiş kızım? '' hala gülüyordu hoca. Belliki çok eğleniyordu. '' Yazılı yapayım mı dedim 'evet' dediniz. Siz istersiniz de ben yazılı yapmam mı? Sizi mi kıracağım?''
- Bu seferlik kırın hocam!''- Sizi kıracağıma kafamı kırarım daha iyi, ben sizi severim '' dedi hoca.
- Yaaa!!! ''- Duman olacağız hocam!''
- 'Evet' demeden önce düşencektiniz oğlum,''
- Hocam lütfeen!!! ''Hoca bana döndü'' Nina, kızımız söylesin. Yazılı yapayım mı yapmayayım mı ? '' Herkesyalvaran gözlerle bana baktı, eh ben de kırar mıyım onları?...
- Yapmayın hocam!'' diye gülümsedim. ''İyi, hadi yine iyisiniz, Nina kızımıza teşekkür edin.''Sonra yüzü ciddi bir hal aldı.''Siz velet aklınızla , benle dalga geçerseniz , Osmanlı tokadı şeklinde cevabınızı alırsınınız. Dersimi kaynatacağıdınız? Yok yahu! '' gözlerini işaret ederek '' bakın bakayım, var mı ben de o göz?''Kimsede ses yok. '' Yoktur! Efendi olun, hanım olun ama benim hey heylerimi başıma çıkarmayın! '' dedi.Hoca kızmıştı ama dersin ortalarına doğru unuttu, gitti. Yine o matrak haline döndü. Sanırsam altmışlı yaşlarına gelen, Anadolu hocalarındandı ve çok ta iyi bir hocaydı. Necmettin Hoca'yı sanırım diğer hocalardan daha çok seveceğim.'' Siz buraya gönül eğlendirmeye, kız peşinde koşup, oğlanlarla fingirdeşmeye gelmediniz.Siz okuyup, adam olup, bu vatana, kendinize ve çevrenize hizmet etmeye , insanlığa yardım etmeyegeldiniz. Elbet bir kıza aşık olacaksınız, elbet bir oğlana tutulacaksınız ama herşeyin de haddi hesabıvar. Okul demek, öğrenmeyi öğrenmek demektir! Bu kulağınıza küpe olsun''
- Hocam biz oğlanlar küpe takmayız''
- Hadi ordan zevzek, son günlerde her oğlanın bir kulağında küpe var. Modaymış... Hay ben böylemodanın da... Tövbe tövbe, ille de adamın ağzını bozacaksınız. ''Gülüşmeler yine...İşte böyle, derslerin çoğu bu şekilde geldi geçti.İnsanların arasında, kendi yaşıtlarıyla birlikte, huzur içinde yaşamak kadar daha güzelbirşey yoktur herhalde... Ancak insanlarla birlikte yaşanılan her ortamın kurallarının olduğu gibi ,her eğitim çatısının altında da kurallar bulunuyor. Her ne kadar uymasakta , istemesekte çaba harcamamız bile hocalarımızı sevindiriyor. Necmettin Hoca'nın da dediği gibi :
''Okul demek, öğrenmeyi öğrenmektir! ''
Okul demek, benim hayatımın bir parçası, bir kesiti demektir...
Bölüm resmi:

Ders nasıl bu kadar uzayıp gitti , anlamıyorum.
Önümdeki, arkamdaki, solumdaki , sağımdaki...
Herkesin, ama herkesin gözü üzerimdeydi...
Tam bir işkence!
Düşün bir kere...
Okula geliyorsun, hem de yeni. Öğrencisin yine yeni. Sınıfta herkes birbirinitanıyor, bir sen yabancısın.
Ne kötü bir durum!
Zil çalana kadar sıramda kaskatı oturdum. Aman kambur görünmeyeyim diye dik durdum. Amanfrikik vermeyeyim diye eteğimi düzelttim. Aman sıradan birşey düşürmeyeyim diye elime kolumasahip çıktım. Bütün bu ızdırap niye?
Dikkat çekmemek için...Ama nerde...Sınıftakiler için nefes almam bile dikkat çekici!Herkes dönüp dönüp bana bakıyor, aralarında fısıldaşıyor, gülüşüyor.Fısıldaşmalar hadi neyse de, şu gülüşmeler sinirimi bozmaya başladı. Acaba bende bir gariplik mi var?Üstüme başıma çaktırmadan baktım. Hayır, yok. O zaman?
Yavaş yavaş, kafamı kaldırıp sınıfa bakınca , anladımki herkes paçavra gibi.
Peki ya ben?
Kravatı öyle bir bağlamıştımki boğazımı sıkıyordu. Gömlek desen içeri sokulmuş. Etek te başka başka bir olay. Kızların eteklerine baktım da, kimsenin eteği benimki kadar kısa değil. Dizlerden bir iki karış yukarı daha fazla değil. Ben onların yanında mini etek giymiş gibi duruyorum. Daha doğrusu öyleyim.Dikkat çekmeyeceğim de ne yapayım.
''Ey ahali, bakın bana '' diyen bir görünüşüm var ve benneden dikkat çekiyorum diye saf saf söyleniyorum.
Eski okulumda olsam, herkesin dikkatini çektim diye sevinirdim. Okulda arkadaşlarca fark edilmek hoşuma giderdi. Ama burası yabancı bir yer. Yabancı bir okul. Okula alışana kadar gölge gibidolaşacak, ruh gibi hareket edecek ve alışana kadar kimsenin dikkatini çekmeyecektim ama...Hiçbir şey planladığım gibi gitmedi.
Zil çaldı.
Herkes ayağa kalktı. Hoca tahtaya ödev konularını yazmakla uğraşırken , çocuklarınbazıları yetiştiremedikleri notları arkadaşından bakıyor, ödev konuları yazıyor ve sitem ediyorlardı.
Bundan daha güzel fırsat mı olur? Ruh gibi çocukların arasından süzülerek kendimi sınıftan koridora attım. Tuvaletleri bulmam gerekiyordu.Yan sınıftan çıkan kıza sordum, merdivenlerden inince solda olduğunu söyledi. Teşekkür edip koşarak merdivenlerden indim ve solda ilk gördüğüm tuvalet kapısından içeri girdim.
Aynada kendimi görünce ne kadar da dikkat çekici göründüğümü fark ettim. Tam bir 'inek' tim. Bir 'möö'lemediğim kalmıştı. Hemen gömleğimi dışarı çıkardım, kolları sıvadım ve kravatı onların yaptığı gibi gevşettim.
- Oh be ! İşte şimdi rahatladım. Artık kimse bana fazla dikkat etmez'' diye kıkırdadım. Tam da o anda tuvaletlerden birinden ayak sesleri duyuldu. Yavaş yavaş soluma dönüp baktım.Bir çocuk, lavaboya dayanmış , gözlerini bana dikmiş, gülerek bakıyordu.
Bir dakika...
Nasıl?..
Yoksa?..
Anlamamla tuvaletten fırlamam bir oldu.Kapıyı çarptığım gibi merdivenlere koştum. Bir solukta merdivenleri aşıp sınıfa daldım.Sınıfa öyle bir girmiş olacağım ki herkes dönüp bana baktı.
- Ooo! '' dedi önlerde oturan çocuk, ''şimdi bize benzemeye başlamışsın işte, aramızahoşgeldin!'' Yanında oturan arkadaşı da '' Fıstık gibi olmuşsun!'' diye göz kırptı.Gergin bir gülümsemeyle '' Teşekkür ederim'' diyebildim.
Başka ne diyeceksem artık...Yaşadığım rezaleti düşüne düşüne sırama geçtim.Sıra arkadaşım, tam bir kitap canavarı. Yanına gelip oturduğumun farkına bile varmadı.Sınıftaki gürültülerin hiçbirini duymuyordu sanki. Kendi dünyasında kapılmış gidiyordu. Belkikitabında çok heyecanlı olaylar oluyordu, belki de çok hüzünlü bir hikayeydi. Onu izlemek te çok eğlenceliydi ayrıca...Her okuduğu sayfada , yüzündeki ifade değişiyordu. Ya gülümsüyordu dalgın dalgın, ya kaşları çatıyordu , sinirleniyordu, yada üzülüyordu, masum masum...
- Eee ? Anlat bakalım Rus güzeli...''diyen sesle irkildim. Karşımdaki sıranın üzerine geçip oturmuş, kıvırcık saçlı bir kız, bana gülümsüyordu.'' Okulu sevdin mi? Konuş birşeyler'' dedi.
- Okul çok güzel, bahçesi özellikle''
- Öyledir, biz her sene para toplayıp okulun bahçesine ağaç alıyoruz. Ayrıca dabazı boş derslerde okulun bahçesinin çiçekleriyle ilgileniyoruz. Çok hoş oluyor. Stres atmak için birebir. Vücudumuzdaki steresi, yorgunluğu toprak alıyor'' durdu, '' istersen sen dekatıl bize. Çok eğlenceli olur. Arkadaşlarla laflıyoruz, geyik yapıyoruz aynı zamanda da bir işe yaramış oluyoruz. Ne dersin?''Öneri hoşuma gitmişti. İçtenlikle gülümsedim '' Çok isterim!''
- Pekala'' diye ellerini çırptı, '' artık yeni bir destekçimiz daha var'' dedi.
- Bu arada ben İlayda'' elini uzattı. ''İlk tanışan ben olayım istedim''
- Memnun oldum''
-Ya ,sen Türkçe'yi nasıl öğrendin? Bayağı iyi konuşuyorsun''
-Rusya'dayken iki yıl Türkçe kursuna gittik. Öğretmen Rusça bilen Türktü. Onunla günlük konuşmaları bile Türkçe yapıyordum. İki yılda çalıştık, çabaladık öğrendik...''
- Öğrendik?.. Sen de hemen ısınmışsın buraya''Ne demek şimdi bu?
- Abimle birlikte de Türkçe konuşunca , sizin gibi konuşmaya başladım.''
- Haaa... Sen o manada söyledin onu! Hay Allah! '' diye dizine vurdu, '' ben de ne sandım.''
- Ne sandın?''- Boşver...''Etrafıma baktım, boş hiçbir şey yok...O zaman neyi boşverecektim?
- Neyi? Burda boş birşey yok'' dedim.İlayda bana anlamsız anlamsız baktı. Sonra gülümsedi ve yine '' boşveer! '' dedi.Biz böyle konuşurken iki kız daha geldi yanımıza.
- Nina ısınma turları mı atıyor? ''
Hey Yarabbim ! Bir anlasam onları bir anlasam...
- Çabuk kaynaştınız bakıyorum'' dedi yanındaki ve bana elini uzattı, '' ben Sevgi bu da '' diye arkadaşın saçını bozarak '' bizim süslü, yani Melis.'' İkisi de kıkır-damaya başladılar. Melis hiç alınmadan, sinirlenmeden saçını düzeltti.
- Şimdi bu kızı gebertmem gerekiyor, değil mi?'' dedi Melis ''ama insan sınıfın en güzelkızı olunca , kıskanıldığını biliyor ve bunu doğal karşılıyor '' diye saçlarını havalı ve abartılı şekildegeriye attı. Sevgi '' Şuna bak şuna, nasıl da havalara giriyor. Gören de podyum mankeni sanacak.' Been, sıfır bedenim, tamam mıı' de tam olsun bari'' diye gülmeye başladı. İlayda araya girdi:
-Kızlar, siz takışacağınıza , şuracıkta oturan hanım hanımcık arkadaşınızı örnek alın''diye bir elini beline koyup parmak salladı.
- Sizi hiç anlamam zaten. Zamani çocukları işte . Bir karış etek giyer , o oğlanla şu oğlanla gezersiniz!Oysa bizim zamanımızda öyle miydi ya? Pencereden oğlana baktık diye dünyanın dayağını yerdik...''demesiyle hepimizi aldı bir gülme.
İlayda'nın taklit yeteneğinin olduğunu öğrenmiştim ve oldukçayetenekliydi !Sevgi ile Melis, kendilerine sıra çektiler ve yanıma oturdular. Sağ yanımda oturan 'kitapcanavarı'nın dünyadan haberi yoktu. Sanırım ruhu başka dünyalarda , başka bedenlerde yaşıyordu.Kızlar toplanıp konuşmaya başlayınca erkekler de araya karışarak hepsiyle tanışma fırsatım oldu.Birçoğu ile iyi arkadaş olduk. Msn adresleri, telefon numaraları, ev adresleri havada uçuştu.Biz bu kadar güzel eğlenirken hoca sınıfa girdi.
- Neler oluyor yahu? Öğretmen böyle mi beklenir mektep kaçkınları! '' diye gür ve neşeli sesle hepimizi uyardı.- Hocam yeni kız geldi...''
-Elin Rus'uymuş '' dedi Suphi, herkes gülmeye başladı. Hoca kaşlarını çattı.
- Öyle söylenir mi oğlum? O misafir , değil mi kızım? '' diye gülümsedi bana. Ayağa kalkıp '' evet hocam!'' dedim.- Ne güzel Türkçe konuşuyorsun sen ,'' sonra sınıfa dönüp '' utanın utanın elin Rus'u ...''bir an yanlış birşey söylediğini anladı '' yabancılar bile sizden daha iyi Türkçe konuşuyor, siz hala a,b,c'desiniz. Tüühh size!!'' dedi hoca kafasını sallayarak.
- Kırıyorsunuz bizi ama hocam' '' dedi Emir. Diğerleri ise sıraya kapanmış gülüyorlardı.
- Evet hocam, sınıfa yabancı arkadaş geldi ve siz bizi arkadaşımıza rezil ediyorsunuz'' Hoca ise bıyık altından, gayet memnun gülümsüyordu.
- Susun bakayım. Yabancı kızımızı dinleyelim biraz. Siz çok konuşuyorsunuz. Türkmisafirliğinizi gösterdiniz mi?
- Eveet ! ''
- Arkadaşınızı sevdiniz mi ? ''
- Eveet ! '' gittikçe sesleri yükseliyordu arkadaşların. Şamatayı seviyorlardı, eh ders te kaynıyordu. Uzattıkça uzatmak istiyorlardı.
- Arkadaşınıza yardım edecek misniz?''
- Eveet!!! '' hepsi öyle bağırıyorlardı ki!
- Haftaya yazılı yapayım mı ?''
- Eveet !!! '' Hoca son sorduğu soruyu sanki son bitişmiş gibi sormuştu ve bizimçocuklar da son sorunun cevabına hadi gayret bitiyor dercesine daha büyük sesle bağıralım derken.hocalarının oyununa gelmişlerdi
- Hayır'' diye atladı Alp.
- Ya evet, niye hayır diyorsun Alp ya! '' dedi Zeynep sinirle. Alp bir hocaya bir Zeynep'e baktı
- Kızım hocanın söylediğini duydun mu?''
- Allaaah! Yazılı dedi..'' diye kafasını her iki eliyle tutup ayağa fırladı Suphi. Alp Suphi'yi başıyla işaret ederek,'' anladın mı şimdi?'' Bu sefer Zeynep ile birlikte tüm sınıf şok geçiriyordu. Suphi yalvaran gözlerle:
- Hocam yazılı falan yok, değil mi?'' Hoca gülerek '' Olmaz olur mu? ''- Ama hocam bu haksızlık!''
- Niyeymiş kızım? '' hala gülüyordu hoca. Belliki çok eğleniyordu. '' Yazılı yapayım mı dedim 'evet' dediniz. Siz istersiniz de ben yazılı yapmam mı? Sizi mi kıracağım?''
- Bu seferlik kırın hocam!''- Sizi kıracağıma kafamı kırarım daha iyi, ben sizi severim '' dedi hoca.
- Yaaa!!! ''- Duman olacağız hocam!''
- 'Evet' demeden önce düşencektiniz oğlum,''
- Hocam lütfeen!!! ''Hoca bana döndü'' Nina, kızımız söylesin. Yazılı yapayım mı yapmayayım mı ? '' Herkesyalvaran gözlerle bana baktı, eh ben de kırar mıyım onları?...
- Yapmayın hocam!'' diye gülümsedim. ''İyi, hadi yine iyisiniz, Nina kızımıza teşekkür edin.''Sonra yüzü ciddi bir hal aldı.''Siz velet aklınızla , benle dalga geçerseniz , Osmanlı tokadı şeklinde cevabınızı alırsınınız. Dersimi kaynatacağıdınız? Yok yahu! '' gözlerini işaret ederek '' bakın bakayım, var mı ben de o göz?''Kimsede ses yok. '' Yoktur! Efendi olun, hanım olun ama benim hey heylerimi başıma çıkarmayın! '' dedi.Hoca kızmıştı ama dersin ortalarına doğru unuttu, gitti. Yine o matrak haline döndü. Sanırsam altmışlı yaşlarına gelen, Anadolu hocalarındandı ve çok ta iyi bir hocaydı. Necmettin Hoca'yı sanırım diğer hocalardan daha çok seveceğim.'' Siz buraya gönül eğlendirmeye, kız peşinde koşup, oğlanlarla fingirdeşmeye gelmediniz.Siz okuyup, adam olup, bu vatana, kendinize ve çevrenize hizmet etmeye , insanlığa yardım etmeyegeldiniz. Elbet bir kıza aşık olacaksınız, elbet bir oğlana tutulacaksınız ama herşeyin de haddi hesabıvar. Okul demek, öğrenmeyi öğrenmek demektir! Bu kulağınıza küpe olsun''
- Hocam biz oğlanlar küpe takmayız''
- Hadi ordan zevzek, son günlerde her oğlanın bir kulağında küpe var. Modaymış... Hay ben böylemodanın da... Tövbe tövbe, ille de adamın ağzını bozacaksınız. ''Gülüşmeler yine...İşte böyle, derslerin çoğu bu şekilde geldi geçti.İnsanların arasında, kendi yaşıtlarıyla birlikte, huzur içinde yaşamak kadar daha güzelbirşey yoktur herhalde... Ancak insanlarla birlikte yaşanılan her ortamın kurallarının olduğu gibi ,her eğitim çatısının altında da kurallar bulunuyor. Her ne kadar uymasakta , istemesekte çaba harcamamız bile hocalarımızı sevindiriyor. Necmettin Hoca'nın da dediği gibi :
''Okul demek, öğrenmeyi öğrenmektir! ''
Okul demek, benim hayatımın bir parçası, bir kesiti demektir...
Bölüm resmi:
Spoiler:
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥


ayy süper olmuş bende şimdi bu hikayeyi niye koyduğun gibi okumadığıma yanıyorum neyse şimdi gördüm okudum ya oda bişeydir
çok güzel olmuş gerçekten o öğrencilerin konuşmalarınada bayıldım yada gülmekten coştum öyle diyim
bi dahaki bölümü ne zaman koyucaksın sabırsızlıkla bekliyorum






süpersin yaXD hadi üç ayı tin tin tin XD

Okula Devam
Son zil çaldı. Okuldan eve gitme zamanı. Bazıları için...
Benim için ise okuldan kursa gitme vakti.Toplamam gereken bir çantam olmadığından kızların çantalarını toplamalarını bekledim.
Çoğu hemen çantalarını toplayıp, beni öpüp hemen sınıftan çıktılar.Ben de not defterime yarın için hocaların istedikleri şeyleri yazmaya başladım. Sınıftakiler çıkana kadar bunları yetiştireceğimi sanıyordum ama Suphi'nin sesiyle sınıf yankı yapınca anladım çoğunun sınıftan çoktan çıktığını.
- Eee Nina bacım,'' dedi ''bizim sınıfın bir parçası oldun artık. Haydi hayırlısı'' diye kolumu sıvazladı.
- Umarım kısa zamanda alışırım buraya ,''dedim
- Alışırsın, merak etme'' dedi. Suphi ile sıraların arasından geçerken, sınıfın en dip köşesinde üç öğrencinin olduğunu fark ettim. Onlara dönüp baktığımda sanki daha önceden tanışıyormuşuz gibi hissettim.
Ne garip!
Suphi onlara baktı ve '' bunlar da bizim sınıfın şövalyeleri'' dedi.Kendilerinden bahsedildiğini duyan üç genç bize baktılar, çantalarını sırtlarına aldılar ve bizim yanımıza geldiler.
- Selam!'' dedi sarışın çocuk.
- Siz Nina ile tanışmadınız sanırım''dedi Suphi.
-Valla Nina öyle bir meşhur oldu ki, etrafındaki kalabalıktan yanına ulaşamadık'' dedi siyah saçlı çocuk.
Baksen!..
Suphi çocukları bana tanıştırmaya başladı:
- Bu Ege, biraz sert çocuktur ama bize karşı bir sertliği olmaz. Arkadaş canlısıdır, korkma bizi ısırmaz'' dedi. Ege elini uzattı '' abartma Suphi, birazdan sert bir yumruk yiyebilirsin'' dedi. Suphi ise ona aldırmadı bile.
-Bu bizim doktor. Babası gibi doktor olmayı kafasına koymuş tipik film adamıdır. Eğer düşersen, yaralanırsan Doktor Kerem'e danış, hiç birşeyin kalmaz. Tabi ben olduğum sürece senin düşmene izin vermem orası da ayrı birşey''
- Ve son olarak bu da...'' Sarışın çocuk araya girdi ve elini uzatıp '' Ben de Tolga.'' dedi. '' Başkalarının beni tanıtmalarından çok ,ben kendim tanıtmayı tercih ederim''Suphi çok bozuldu bu duruma...
- Memnun oldum''
- Hadi, tanışma faslımız bittiyse çıkalım bu sınıftan. Servis bizi bekliyor''
Koridorda hala çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı.Ben ise bu üç çocuğu sanki yıllardır tanıyor gibiydim.
Tolga, Ege, Kerem... Bu isimler bana hiç te yabancı gelmiyordu.
Tolga'nın yüzü, gözleri, burnu,dudakları, gülüşü...
Kerem'in sesi, saçları, sözcükleri, kokusu...
Ege'nin düşünceleri, karakteri,davranışları, huyu...Çok tanıdıktı...
Yazın sıcaklığının gökyüzünden silindiği, yaprakların sararmaya başladığı bu öğle sonrası saatlerde okulun bahçesinden dışarı çıkarken, sanki bütün bunları yaşamışım gibi bir his vardı içimde...

Son zil çaldı. Okuldan eve gitme zamanı. Bazıları için...
Benim için ise okuldan kursa gitme vakti.Toplamam gereken bir çantam olmadığından kızların çantalarını toplamalarını bekledim.
Çoğu hemen çantalarını toplayıp, beni öpüp hemen sınıftan çıktılar.Ben de not defterime yarın için hocaların istedikleri şeyleri yazmaya başladım. Sınıftakiler çıkana kadar bunları yetiştireceğimi sanıyordum ama Suphi'nin sesiyle sınıf yankı yapınca anladım çoğunun sınıftan çoktan çıktığını.
- Eee Nina bacım,'' dedi ''bizim sınıfın bir parçası oldun artık. Haydi hayırlısı'' diye kolumu sıvazladı.
- Umarım kısa zamanda alışırım buraya ,''dedim
- Alışırsın, merak etme'' dedi. Suphi ile sıraların arasından geçerken, sınıfın en dip köşesinde üç öğrencinin olduğunu fark ettim. Onlara dönüp baktığımda sanki daha önceden tanışıyormuşuz gibi hissettim.
Ne garip!
Suphi onlara baktı ve '' bunlar da bizim sınıfın şövalyeleri'' dedi.Kendilerinden bahsedildiğini duyan üç genç bize baktılar, çantalarını sırtlarına aldılar ve bizim yanımıza geldiler.
- Selam!'' dedi sarışın çocuk.
- Siz Nina ile tanışmadınız sanırım''dedi Suphi.
-Valla Nina öyle bir meşhur oldu ki, etrafındaki kalabalıktan yanına ulaşamadık'' dedi siyah saçlı çocuk.
Baksen!..
Suphi çocukları bana tanıştırmaya başladı:
- Bu Ege, biraz sert çocuktur ama bize karşı bir sertliği olmaz. Arkadaş canlısıdır, korkma bizi ısırmaz'' dedi. Ege elini uzattı '' abartma Suphi, birazdan sert bir yumruk yiyebilirsin'' dedi. Suphi ise ona aldırmadı bile.
-Bu bizim doktor. Babası gibi doktor olmayı kafasına koymuş tipik film adamıdır. Eğer düşersen, yaralanırsan Doktor Kerem'e danış, hiç birşeyin kalmaz. Tabi ben olduğum sürece senin düşmene izin vermem orası da ayrı birşey''
- Ve son olarak bu da...'' Sarışın çocuk araya girdi ve elini uzatıp '' Ben de Tolga.'' dedi. '' Başkalarının beni tanıtmalarından çok ,ben kendim tanıtmayı tercih ederim''Suphi çok bozuldu bu duruma...
- Memnun oldum''
- Hadi, tanışma faslımız bittiyse çıkalım bu sınıftan. Servis bizi bekliyor''
Koridorda hala çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı.Ben ise bu üç çocuğu sanki yıllardır tanıyor gibiydim.
Tolga, Ege, Kerem... Bu isimler bana hiç te yabancı gelmiyordu.
Tolga'nın yüzü, gözleri, burnu,dudakları, gülüşü...
Kerem'in sesi, saçları, sözcükleri, kokusu...
Ege'nin düşünceleri, karakteri,davranışları, huyu...Çok tanıdıktı...
Yazın sıcaklığının gökyüzünden silindiği, yaprakların sararmaya başladığı bu öğle sonrası saatlerde okulun bahçesinden dışarı çıkarken, sanki bütün bunları yaşamışım gibi bir his vardı içimde...
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥



hehe çokk güsell olmuşş resimm ama kız sanki biras şişman gibi abisiyle olanı ben daha çokk beğendimm
hikayen her zamanki gibi çok güsel acaba nerden tanıyoo nina bu üç şövalyeyi hayrett
yawas yawas sihre falan açıldığımısı hissediyomm hadii hayırlısı 




Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:


..........
Okul kapisinin önüne geldigimizde Kerem:
- Arkadaslar , biz biraz cafelerde takilacagiz,siz de gelmek ister misniz? '' diye sordu.
- Nina gelirse ben de gelirim '' dedi Suphi döndü bana bakti. Gözlerinde gitmek istedigi belliydi.
- Üzgünüm çocuklar ama benim her okul çikisi kursum var.'' Suphi ,''ne kursuymus bu? '' dedi ters ters bakarak.
-Resim ve voleybol kursu. Teyzem sanat ve sporla ilgilenmemi istiyor. Resimde ne yapacagim bilmiyorum ama voleybolda eglenecegim kesin'' dedim.
- O zaman bir ara su kursun adresini ver,'' dedi Tolga, ''gelip seni ziyaret edelim.''
- Olur'' diye gülümsedim. Suphi''hadi biz servise gidelim, Sakir Abi öttürmesin kornalari '' dedi ve kolumdan tuttu. Tolga'nin yüzü degisti.
- Sen benimle ayni serviste misin?''
- Evet.''
- O zaman sizi tutmayalim, yarin görüsürüz '' dedi Ege ve ' Karanlik Sovalyeler' diger kaldirima çikip uzaklastilar.
Bizim servis okul sokaginin basindaydi, Suphi ile yavas yavas yürüyorduk sokakta.
- Artik sonbahar da geldi,'' dedi . Etrafima baktim.
Agaçlar yesil giysilerini yavas yavas terk ediyorlardi. Yapraklar sararip birer birer düsüyordu. Bazilari yerde bazilari ise rüzgarin hismiyla ordan oraya savruluyorlardi.
-Evet, yakinda yagmurlar da baslar'' bir an aklima geldi '' yagmurlari çok severim biliyor musun? Özellikle geceleri yagan yagmurlari. Damlalarin sesleri sanki büyülü melodiler gibi gelir kulaga, onlarin seslerini dinleye dinleye uyurum'' dedim. Suphi gülümseyerek bana bakti.
- Yagmurda disarda dolasmak ta çok güzel oluyor. Birikmis su damlalarinin olusturdugu birikintilerin içinde yürümek, o sesler...'' o güzelim konusmamizin ortasinda aci bir korna sesi duyuldu. Ikimiz de sokagin basina baktik. Sakir Abi serviste sinirli sinirli bize bakiyordu. Suphi gülerek bana bakti
-Kos Nina yoksa Sakir Abi bize iki saat nutuk çekecek'' dedi. Biz de Sakir Abi'mizi sinirlendirmemek için bir kosu kopardik ve hemen servise bindik.
Nefes nefese '' Yettik Sakir Abi'' dedi Suphi. Sakir Abi ise biraz gülümsedi '' iyi, hadi hadi geçin, asabimi bozmayin benim'' dedi.
Suphi sagolsun bana en arka koltuklarda cam kenari bir yer ayarladi. Kendisine de ancak ön koltuklarda yer bulabildi.
Koltuguma yerlestigimde cebimin titredigini fark ettim.
Telefon...
Telefonu cebimden çikarip baktigimda teyzemden ve abimden birer mesaj gelmisti.
Önce teyzeminkini okudum. Söyle diyordu:
'' Okuldan çikinca servisine binmeyi unutma. Kursta Timur ile ayni binadasiniz. Okul servisi sizi kursa kurs servisi de eve birakacak sizi. Abine dikkat et, biraz agresif davraniyor. Kursta bir yaramazlik istemiyorum.''
Timur'un mesajini açtim:
'' Teyzemin mesaji geldi. Ayni binada olacakmisiz ama ayri kurslarda. En azindan kurs tenefüslerinde görüsecegiz. Srni görmek için sabirsizlaniyorum Nina, belki beni teselli edebilirsin. Ilk gün okulda çok kötü geçti, çok''
Timur'un günü neden böyle kötü geçti acaba?
Teyzem Timur'un sinirlerini mi bozdu?
Servis büyük bir binanin önünde yavasladi. Içeriye benim gibi bir sürü okul formali ögrenciler girip çikiyordu.
- Nina kizim, burda inecekmissin'' diye seslendi Sakir Abi.
- Tamam Sakir Abi'' dedim ve çocuklarin arasindan servis kapisina ulasmaya çalistim. Suphi '' görüsürüz Nina,'' dedi'' Timur'a da selamlar; söyle takmasin okulda ilk günü. Ilk gün kötüyse diger günler iyi geçer''
Saskinliktan oldugum yerde kaldim.
- Sen bunlari nerden biliyorsun?'' Suphi önce sasirdi sonra kafasini kasidi, '' mesaji görmüstüm de... Afedersin...''
- Peki... Görüsürüz'' diye servisten atladim.
Suphi , servisin en ön koltuktaydi, ben ise en arkada ve bana ulasmasi çok zordu. Ne yanimda oturan ne de önünde oturan telefon ekranini göremezdi, çünkü kendime yakin tutmustum. Mümkün degil, Suphi ...
Iyi de ... Nasil???
Yanimdan geçen birinin bana çarpmasiyla nerde oldugumun farkina vardim. Kurs binasinin önünde sap gibi dikiliyordum. Kurs binasinin giris kapisindan biri çikiyor biri giriyordu. Ya yirmi yada otuz katli bir bina duruyordu karsimda. Bakalim bu koca binada kurs siniflarimi nasil bulacagim?..
- Nina!'' diye bir sesle arkama döndüm. Abim bana dogru geliyordu. Yanima gelir gelmez bana sarildi.Her iki yanagimdan öptü. Gülümseyen yüzü birden hüzünlendi. Binaya bakti.
- Bugün kursu assak, biraz dolassak, kursta bunalmak istemiyorum'' dedi.
- Ama abicim, daha ilk günden birsey olursa ve teyzem bunu ögrenirse ne olur biliyor musun? ''
- Baslarim teyzene ya!!! '' diye bagirdi. Etraftan geçenler bize bakti.
- Abicim, bi sakin ol. Bak bugün kursa gidecegiz eve gidince de neler olmussa anlatirsin, olur mu?'' dedim kolunu sivazlayarak.
- Herkes bize bakiyor, n'olur hadi simdi kursa gidelim,'' dedim. Timur yüzüme bakti bakti ve'' affedersin Nina, çok sinirliyim'' dedi.
Sonunda abimle kurs binasina girdik. Siniflarimizi ögrendik. Abim alt kata ben de üst kata siniflarimiza gittik.
Kafam da ise hala su soru yankilaniyordu '' Timur'a ne oldu?''
Resim sinifi boya kokusuyla doluydu. Ayni zamanda ögrencilerin ve ögretmenin parfüm kokusu da bu boya kokularina karisiyordu. Ortada da bu yüzden agir bir hava hakim oluyordu.
Ögretmen beni sinif kapisi önünde görünce '' ah! Iste Nina arkadasiniz da geldi. Necla söylemisti. Gel bakayim'' dedi. Bana oturmam için yer gösterdi. Ögretmen:
- Çocuklar, bugün öncelikle birçok ressamin hayatini anlatan kisa bir film izleyecegiz. Ressamlarin neler yasadigini, neler hissettigini anlarsaniz siz resim dersinde sikildiginizda aslinda ressamlarin sizden daha zor durumlar yasadigini hatirlar ve böylece sabirli olmayi ögrenirsiniz'' dedi.
Ve film basladi.
Gerçegi istiyor musun?
Çok sikiciydi...
Anlatilan hiç birsey aklimda kalmadi. Hersey bir kulagimdan girdi diger kulagimdan çikti.
Ressam mi olacagim ben?
Hayir...
Onlarin dogduklari ve öldükleri yillar ve günler hayatimin neresinde yer alip bana yarayacak...
Bazen insanlar 'acaba bu insanlara gerçekten yarayacak mi' diye düsünmeden bir sürü bilgiyi, bir sürü yaziyi, görüntüyü önümüze sunuyorlar. Eger ben bunlari iki saniye sonra unutacaksam , neden izledim?
Hayat bazen, saçma ve gereksiz olaylar ve seylerle dolu...
Timur ve Beraberindekiler... -8-
Bu sikici ve gereksiz tanitim filminden sonra resim ögretmeni sinifin isiklarini açti. Herkes gözlerini ovarak etrafina bakinmaya basladi. Bir kiz çantasindaki küçük aynasini çikarip gözlerine bakti ve gözlerini de sanirim hiç mi hiç begenmedi.
Iki çocuk ta birbirine bakip , '' abicim su gözlerin haline bak, bir de Selin ile bulusacagim'' dedi ve birbirlerine bakip gülmeye basladilar. Sinifta ögrenciler birbirleriyle konusunca da tam bir curcuna çikti.
Resim ögretmeni ellerini çirparak gürültüyü bastirmaya çalisti:
- Bu izlediginizden sizin de kendinize bir pay çikaracaginiza inaniyorum. Bugünlük ders bu kadar. Çikabilirsiniz'' dedi.
Aman çok sükür! Bu eziyetten kurtuldum...
Siniftan olabildigim kadar çabuk çiktim. Spor bölümüne giderken koridorda abimle karsilastim. Surati yine bes degil de on karis asikti.
- Nasil geçti?'' dedim en neseli ve mutlu sesimle. Bunu yapmak ta o kadar kolay degil Timur Bey, degerimi bilin. Ama nerdeee...
Pasamiz'' hiç...'' demez mi...
- Nasil 'hiç'? '' dedim sabirli olmaya çalisarak.
- Ders sikiciydi iste. Bos bos oturdum. Teyzemin yaptiklarini düsünüyordum. Hoca da bana kizdi, neden hiç derse odaklanmiyormusum, vidi vidi... '' parmaklariyla konusan bir agiz yapti...
- Timur!'' dedim kizarak, '' böyle konusmak sana hiç yakismiyor. Önce son kursumuza girelim sonra evde uzun uzun anlatirsin, tamam mi canm?'' Oysa Timur beni dinlemiyordu. Kendi kendine konusuyor gibiydi.
- Nina...'' dedi birden, '' son kursa girmeyecegiz''
Ne dedi? Son kursa girmeyecegiz mi? Teyzem ne der buna peki asi çocuk ?
- Nasil girmeyecegiz yaa??? '' dedim çantami düsürerek,'' teyzem bunu ögrenirse nasil bir tepki verir, tahmin edemiyor musun? ''
Timur birsey demeden kolumdan tutup merdivenlerin yanindaki koltuklardan birine sürükledi beni.
- Timur...''
- Dinle beni Nina. Bugün okulda garip seyler ögrendim. Teyzem anlatirken gizlice dinledim...''
E pes dogrusu...
- Timur bu...'' abim parmagini dudaklarima götürdü, '' dinle Nina, yaptigim dogru degildi biliyorum, biliyorum ama teyzemin söyledikleri inanilmazdi. Hatta imkansizdi.
Önce sana sunlari söylemeliyim.
Teyzem senin sandigin kadar iyi biri benim sandigim kadar kötü biri olmayabilir...''
Yani?...
'' Teyzem bir yandan bizi bu lüks ortamda yetistiriyor. Br yandan da asiri derece koruyor. Bize günlük planlar koyuyor. Neden yapsin bunu ?''
Gözlerimi devirdim, '' biz onun kizkardesinin çocuklariyiz da ondan''
- Hayir, bizden bir çikari var da ondan. Eminim diger akrabalarimiza ne kadar çok masraf yaptigini gidip anlatiyordur. Kimse heleki teyzem gibi biri bizim gibi gereksiz iki çocuk, yani genç için ugrasmaz. Kendi lüksüyle rahat kafasiyla yasar...'' yanimizdan geçenler oldukça Timur'un sesi alçaliyordu.
- Okulda müdüre söylediklerini sen duymadin. Bunlari sana anlatacagim. Ama sunu söylemem gerekiyor, annemin akrabalarina pek güven olmaz, sakin inanmaya kalkisma...''
Hadi, buyrun bakalim, simdi tam bir çikmazdayim...
Teyzem ne demiski müdüre?
- Kursa girmeyecegiz ve sana bütün herseyi anlatacagim. Yoksa seni de kandirir. Teyzemin söylediklerini hayatim boyunca unutmayacagim''
- Teyzem bize kizmaz mi? '' Timur gülmeye basladi.
Bu tür durumlardan nefret ediyorum. Ciddi ve endise dolu bir soru sordum karsimda gülüyor.
- Timur!!! ''
- Tamam, tamam. Kizsa ne olur ki? Müdüre söylediklerinin hesabini soracagim zaten'' dedi.
Oturdugu yerden bana dogru egildi, yüzümü her iki elinin arasina aldi.
- Bak bir tanem! '' dedi, '' teyzem dayimdan daha iyi davraniyor diye ona güvenmeye basladin. Teyzemin nazikligi hosuna gitti. Ama bütün bunlari teyzem biliyor. Senin neye ihtiyacin oldugunu , beni nasil kontrol edecegini biliyor...''
Kendimi birinci sinifa giden saf bir çocuk gibi hissettim...
- Teyzem seni kendine baglayacak. Beni de kendisi hakkinda yalanlar söyleyen, saplantili bir abinmis gibi gösterecek. Böylece sen benden kopacaksin...''
Asla!!!
- Daha sonra seni çikarlari dogrultusunda yasatacak, bunu biliyorum. Istedigi gibi yetistirecek... Ne teyzeme ne de dayima güvenemeyiz. Onlar disarda gezen insanlardan farksiz'' eliyle önümüzden geçen ögrencileri ve bir ögretmeni gösterdi, '' burdaki insanlara inanabilir misin? Kaçi seni anlayacak? Kaçi senden çikarlari olmadan sevecek?''
Sus Timur sus!
Gittikçe olumsuzluklar arasinda bogulmaya baslamistim...
- Hiçbiri! Onlarin hiçbiri saydiklarimdan tek bir tanesini gerçeklestiremez. Biz birbirimizden baska kimseye güvenemeyiz .Dünyada birbirine kardesler kadar güvenebilen insanlar yoktur. Kardesler sonsuz güven duyduklari insanlardir. Bu yüzden arkadaslar çogu kez 'kardeslik' kavramini kullanarak ne kadar yakin olduklarini ifade etmeye çalisirlar'' dedi. Ellerimi sikica tuttu ve bana gülümsedi.
- Tmur? Nina? '' diyen resim ögretmenin sesiyle konusmamiz bölündü. '' Sizin spor bölümünde olmaniz gerekyor muydu? ''
Ayaga kalkip hocaya nazik bir açiklama yapmaya kalkistim ama abim kolumu yakaladi:
- Biz bugün spor kursuna girmeyecegiz'' dedi.
- Neden?''
- Kardesimle önemli birsey konusmam gerekiyor''
- Pekala, siz bilirsiniz'' dedi resim ögretmeni ve merdivenlerden asagi indi.
Abimle çantalarimizi aldik ve kantine indik.
Kantinde bizden baska iki kisi vardi. Diger bütün masalar bostu. Abim bana en kuytu bir yerde masayi gösterdi ve oraya oturmami istedi. Anlatacaklarini çok merak ettim dogrusu. Teyzem ne demisti? Abim neden bu kadar endiseliydi?
Abim içeceklerle masaya geldi. Çantasini yere birakti. Oturmadan önce de'' baska birsey ister misin? '' diye sordu.
- Evet,'' dedim. Oturmaktan vazgeçti,'' büyük bir açiklama''
Timur gülümsedi, sandalyesini çekti . Içecegimi de bana uzatti.
- O kadar ögrencinin arasinda anlatamayacagimi düsündüm. Kursa da girmesem de olurdu...''
- Ya Timur, anlat ne anlatacaksan artik!'' dedim.
Iyice kötü senaryolar yazmaya baslamistim.
Içeceginden bir yudum aldi, '' okula gidip müdüre tanistirdi beni. Iste hep bildigin konusmalar. Sonra ' hadi evladim sen kapida bekle oglum' dedi müdür yardimcisi. Ben de kapiya çiktim. Ama içerde konusulanlar kulagima gelmiyor degildi.
Teyzem müdüre ' çocuk agresiftir biraz ' dedi. Müdür de ' gençlikte olur öyle, dert etmeyin' dedi. Teyzem de ' hayir, çocuk sandiginizdan daha agresif. Annesi ve babasi öldü. Çok içine kapatik. aslinda annesini babasi öldürdü. Babasinin psikolojik sorunlari vardi, esini öldürdükten sonra onu arabaya koyup hastaneye giderken trafik kazasi oldu. Ve babasi da öldü. Çocuk bunlari daha kabullenemiyor' dedi''
...
Babam annemi mi öldürmüs?
Nasil?
Neden?
Migdeme agri girdi birden. Kendimi çok kötü hissettim. Timur biraz endiseli bana bakiyordu.
- Bunlar dogru mu? '' dedim. Çünkü gerçege benziyordu.
- Hayir Nina, babam annemi çok severdi. Ben hatirliyorum bunlari. Neden asik oldugu annemi öldürsün? Teyzem baska birseyi gizlemek için uydurmus bu yalanlari'' dedi.
Ben yine de abimin anlattiklarinda kaldim...
Neden babamin annemi öldürdügünü söyledi? Bundan baska yalan bulamamis mi? Babamdan bu kadar mi çok nefret ediyor bu kadin?
Babama bu kadar kötü seyleri söyleyen teyzeme ben nasil güvenebildim? Nasil???...

Okul kapisinin önüne geldigimizde Kerem:
- Arkadaslar , biz biraz cafelerde takilacagiz,siz de gelmek ister misniz? '' diye sordu.
- Nina gelirse ben de gelirim '' dedi Suphi döndü bana bakti. Gözlerinde gitmek istedigi belliydi.
- Üzgünüm çocuklar ama benim her okul çikisi kursum var.'' Suphi ,''ne kursuymus bu? '' dedi ters ters bakarak.
-Resim ve voleybol kursu. Teyzem sanat ve sporla ilgilenmemi istiyor. Resimde ne yapacagim bilmiyorum ama voleybolda eglenecegim kesin'' dedim.
- O zaman bir ara su kursun adresini ver,'' dedi Tolga, ''gelip seni ziyaret edelim.''
- Olur'' diye gülümsedim. Suphi''hadi biz servise gidelim, Sakir Abi öttürmesin kornalari '' dedi ve kolumdan tuttu. Tolga'nin yüzü degisti.
- Sen benimle ayni serviste misin?''
- Evet.''
- O zaman sizi tutmayalim, yarin görüsürüz '' dedi Ege ve ' Karanlik Sovalyeler' diger kaldirima çikip uzaklastilar.
Bizim servis okul sokaginin basindaydi, Suphi ile yavas yavas yürüyorduk sokakta.
- Artik sonbahar da geldi,'' dedi . Etrafima baktim.
Agaçlar yesil giysilerini yavas yavas terk ediyorlardi. Yapraklar sararip birer birer düsüyordu. Bazilari yerde bazilari ise rüzgarin hismiyla ordan oraya savruluyorlardi.
-Evet, yakinda yagmurlar da baslar'' bir an aklima geldi '' yagmurlari çok severim biliyor musun? Özellikle geceleri yagan yagmurlari. Damlalarin sesleri sanki büyülü melodiler gibi gelir kulaga, onlarin seslerini dinleye dinleye uyurum'' dedim. Suphi gülümseyerek bana bakti.
- Yagmurda disarda dolasmak ta çok güzel oluyor. Birikmis su damlalarinin olusturdugu birikintilerin içinde yürümek, o sesler...'' o güzelim konusmamizin ortasinda aci bir korna sesi duyuldu. Ikimiz de sokagin basina baktik. Sakir Abi serviste sinirli sinirli bize bakiyordu. Suphi gülerek bana bakti
-Kos Nina yoksa Sakir Abi bize iki saat nutuk çekecek'' dedi. Biz de Sakir Abi'mizi sinirlendirmemek için bir kosu kopardik ve hemen servise bindik.
Nefes nefese '' Yettik Sakir Abi'' dedi Suphi. Sakir Abi ise biraz gülümsedi '' iyi, hadi hadi geçin, asabimi bozmayin benim'' dedi.
Suphi sagolsun bana en arka koltuklarda cam kenari bir yer ayarladi. Kendisine de ancak ön koltuklarda yer bulabildi.
Koltuguma yerlestigimde cebimin titredigini fark ettim.
Telefon...
Telefonu cebimden çikarip baktigimda teyzemden ve abimden birer mesaj gelmisti.
Önce teyzeminkini okudum. Söyle diyordu:
'' Okuldan çikinca servisine binmeyi unutma. Kursta Timur ile ayni binadasiniz. Okul servisi sizi kursa kurs servisi de eve birakacak sizi. Abine dikkat et, biraz agresif davraniyor. Kursta bir yaramazlik istemiyorum.''
Timur'un mesajini açtim:
'' Teyzemin mesaji geldi. Ayni binada olacakmisiz ama ayri kurslarda. En azindan kurs tenefüslerinde görüsecegiz. Srni görmek için sabirsizlaniyorum Nina, belki beni teselli edebilirsin. Ilk gün okulda çok kötü geçti, çok''
Timur'un günü neden böyle kötü geçti acaba?
Teyzem Timur'un sinirlerini mi bozdu?
Servis büyük bir binanin önünde yavasladi. Içeriye benim gibi bir sürü okul formali ögrenciler girip çikiyordu.
- Nina kizim, burda inecekmissin'' diye seslendi Sakir Abi.
- Tamam Sakir Abi'' dedim ve çocuklarin arasindan servis kapisina ulasmaya çalistim. Suphi '' görüsürüz Nina,'' dedi'' Timur'a da selamlar; söyle takmasin okulda ilk günü. Ilk gün kötüyse diger günler iyi geçer''
Saskinliktan oldugum yerde kaldim.
- Sen bunlari nerden biliyorsun?'' Suphi önce sasirdi sonra kafasini kasidi, '' mesaji görmüstüm de... Afedersin...''
- Peki... Görüsürüz'' diye servisten atladim.
Suphi , servisin en ön koltuktaydi, ben ise en arkada ve bana ulasmasi çok zordu. Ne yanimda oturan ne de önünde oturan telefon ekranini göremezdi, çünkü kendime yakin tutmustum. Mümkün degil, Suphi ...
Iyi de ... Nasil???
Yanimdan geçen birinin bana çarpmasiyla nerde oldugumun farkina vardim. Kurs binasinin önünde sap gibi dikiliyordum. Kurs binasinin giris kapisindan biri çikiyor biri giriyordu. Ya yirmi yada otuz katli bir bina duruyordu karsimda. Bakalim bu koca binada kurs siniflarimi nasil bulacagim?..
- Nina!'' diye bir sesle arkama döndüm. Abim bana dogru geliyordu. Yanima gelir gelmez bana sarildi.Her iki yanagimdan öptü. Gülümseyen yüzü birden hüzünlendi. Binaya bakti.
- Bugün kursu assak, biraz dolassak, kursta bunalmak istemiyorum'' dedi.
- Ama abicim, daha ilk günden birsey olursa ve teyzem bunu ögrenirse ne olur biliyor musun? ''
- Baslarim teyzene ya!!! '' diye bagirdi. Etraftan geçenler bize bakti.
- Abicim, bi sakin ol. Bak bugün kursa gidecegiz eve gidince de neler olmussa anlatirsin, olur mu?'' dedim kolunu sivazlayarak.
- Herkes bize bakiyor, n'olur hadi simdi kursa gidelim,'' dedim. Timur yüzüme bakti bakti ve'' affedersin Nina, çok sinirliyim'' dedi.
Sonunda abimle kurs binasina girdik. Siniflarimizi ögrendik. Abim alt kata ben de üst kata siniflarimiza gittik.
Kafam da ise hala su soru yankilaniyordu '' Timur'a ne oldu?''
Resim sinifi boya kokusuyla doluydu. Ayni zamanda ögrencilerin ve ögretmenin parfüm kokusu da bu boya kokularina karisiyordu. Ortada da bu yüzden agir bir hava hakim oluyordu.
Ögretmen beni sinif kapisi önünde görünce '' ah! Iste Nina arkadasiniz da geldi. Necla söylemisti. Gel bakayim'' dedi. Bana oturmam için yer gösterdi. Ögretmen:
- Çocuklar, bugün öncelikle birçok ressamin hayatini anlatan kisa bir film izleyecegiz. Ressamlarin neler yasadigini, neler hissettigini anlarsaniz siz resim dersinde sikildiginizda aslinda ressamlarin sizden daha zor durumlar yasadigini hatirlar ve böylece sabirli olmayi ögrenirsiniz'' dedi.
Ve film basladi.
Gerçegi istiyor musun?
Çok sikiciydi...
Anlatilan hiç birsey aklimda kalmadi. Hersey bir kulagimdan girdi diger kulagimdan çikti.
Ressam mi olacagim ben?
Hayir...
Onlarin dogduklari ve öldükleri yillar ve günler hayatimin neresinde yer alip bana yarayacak...
Bazen insanlar 'acaba bu insanlara gerçekten yarayacak mi' diye düsünmeden bir sürü bilgiyi, bir sürü yaziyi, görüntüyü önümüze sunuyorlar. Eger ben bunlari iki saniye sonra unutacaksam , neden izledim?
Hayat bazen, saçma ve gereksiz olaylar ve seylerle dolu...
Timur ve Beraberindekiler... -8-

Bu sikici ve gereksiz tanitim filminden sonra resim ögretmeni sinifin isiklarini açti. Herkes gözlerini ovarak etrafina bakinmaya basladi. Bir kiz çantasindaki küçük aynasini çikarip gözlerine bakti ve gözlerini de sanirim hiç mi hiç begenmedi.
Iki çocuk ta birbirine bakip , '' abicim su gözlerin haline bak, bir de Selin ile bulusacagim'' dedi ve birbirlerine bakip gülmeye basladilar. Sinifta ögrenciler birbirleriyle konusunca da tam bir curcuna çikti.
Resim ögretmeni ellerini çirparak gürültüyü bastirmaya çalisti:
- Bu izlediginizden sizin de kendinize bir pay çikaracaginiza inaniyorum. Bugünlük ders bu kadar. Çikabilirsiniz'' dedi.
Aman çok sükür! Bu eziyetten kurtuldum...
Siniftan olabildigim kadar çabuk çiktim. Spor bölümüne giderken koridorda abimle karsilastim. Surati yine bes degil de on karis asikti.
- Nasil geçti?'' dedim en neseli ve mutlu sesimle. Bunu yapmak ta o kadar kolay degil Timur Bey, degerimi bilin. Ama nerdeee...
Pasamiz'' hiç...'' demez mi...
- Nasil 'hiç'? '' dedim sabirli olmaya çalisarak.
- Ders sikiciydi iste. Bos bos oturdum. Teyzemin yaptiklarini düsünüyordum. Hoca da bana kizdi, neden hiç derse odaklanmiyormusum, vidi vidi... '' parmaklariyla konusan bir agiz yapti...
- Timur!'' dedim kizarak, '' böyle konusmak sana hiç yakismiyor. Önce son kursumuza girelim sonra evde uzun uzun anlatirsin, tamam mi canm?'' Oysa Timur beni dinlemiyordu. Kendi kendine konusuyor gibiydi.
- Nina...'' dedi birden, '' son kursa girmeyecegiz''
Ne dedi? Son kursa girmeyecegiz mi? Teyzem ne der buna peki asi çocuk ?
- Nasil girmeyecegiz yaa??? '' dedim çantami düsürerek,'' teyzem bunu ögrenirse nasil bir tepki verir, tahmin edemiyor musun? ''
Timur birsey demeden kolumdan tutup merdivenlerin yanindaki koltuklardan birine sürükledi beni.
- Timur...''
- Dinle beni Nina. Bugün okulda garip seyler ögrendim. Teyzem anlatirken gizlice dinledim...''
E pes dogrusu...
- Timur bu...'' abim parmagini dudaklarima götürdü, '' dinle Nina, yaptigim dogru degildi biliyorum, biliyorum ama teyzemin söyledikleri inanilmazdi. Hatta imkansizdi.
Önce sana sunlari söylemeliyim.
Teyzem senin sandigin kadar iyi biri benim sandigim kadar kötü biri olmayabilir...''
Yani?...
'' Teyzem bir yandan bizi bu lüks ortamda yetistiriyor. Br yandan da asiri derece koruyor. Bize günlük planlar koyuyor. Neden yapsin bunu ?''
Gözlerimi devirdim, '' biz onun kizkardesinin çocuklariyiz da ondan''
- Hayir, bizden bir çikari var da ondan. Eminim diger akrabalarimiza ne kadar çok masraf yaptigini gidip anlatiyordur. Kimse heleki teyzem gibi biri bizim gibi gereksiz iki çocuk, yani genç için ugrasmaz. Kendi lüksüyle rahat kafasiyla yasar...'' yanimizdan geçenler oldukça Timur'un sesi alçaliyordu.
- Okulda müdüre söylediklerini sen duymadin. Bunlari sana anlatacagim. Ama sunu söylemem gerekiyor, annemin akrabalarina pek güven olmaz, sakin inanmaya kalkisma...''
Hadi, buyrun bakalim, simdi tam bir çikmazdayim...
Teyzem ne demiski müdüre?
- Kursa girmeyecegiz ve sana bütün herseyi anlatacagim. Yoksa seni de kandirir. Teyzemin söylediklerini hayatim boyunca unutmayacagim''
- Teyzem bize kizmaz mi? '' Timur gülmeye basladi.
Bu tür durumlardan nefret ediyorum. Ciddi ve endise dolu bir soru sordum karsimda gülüyor.
- Timur!!! ''
- Tamam, tamam. Kizsa ne olur ki? Müdüre söylediklerinin hesabini soracagim zaten'' dedi.
Oturdugu yerden bana dogru egildi, yüzümü her iki elinin arasina aldi.
- Bak bir tanem! '' dedi, '' teyzem dayimdan daha iyi davraniyor diye ona güvenmeye basladin. Teyzemin nazikligi hosuna gitti. Ama bütün bunlari teyzem biliyor. Senin neye ihtiyacin oldugunu , beni nasil kontrol edecegini biliyor...''
Kendimi birinci sinifa giden saf bir çocuk gibi hissettim...
- Teyzem seni kendine baglayacak. Beni de kendisi hakkinda yalanlar söyleyen, saplantili bir abinmis gibi gösterecek. Böylece sen benden kopacaksin...''
Asla!!!
- Daha sonra seni çikarlari dogrultusunda yasatacak, bunu biliyorum. Istedigi gibi yetistirecek... Ne teyzeme ne de dayima güvenemeyiz. Onlar disarda gezen insanlardan farksiz'' eliyle önümüzden geçen ögrencileri ve bir ögretmeni gösterdi, '' burdaki insanlara inanabilir misin? Kaçi seni anlayacak? Kaçi senden çikarlari olmadan sevecek?''
Sus Timur sus!
Gittikçe olumsuzluklar arasinda bogulmaya baslamistim...
- Hiçbiri! Onlarin hiçbiri saydiklarimdan tek bir tanesini gerçeklestiremez. Biz birbirimizden baska kimseye güvenemeyiz .Dünyada birbirine kardesler kadar güvenebilen insanlar yoktur. Kardesler sonsuz güven duyduklari insanlardir. Bu yüzden arkadaslar çogu kez 'kardeslik' kavramini kullanarak ne kadar yakin olduklarini ifade etmeye çalisirlar'' dedi. Ellerimi sikica tuttu ve bana gülümsedi.
- Tmur? Nina? '' diyen resim ögretmenin sesiyle konusmamiz bölündü. '' Sizin spor bölümünde olmaniz gerekyor muydu? ''
Ayaga kalkip hocaya nazik bir açiklama yapmaya kalkistim ama abim kolumu yakaladi:
- Biz bugün spor kursuna girmeyecegiz'' dedi.
- Neden?''
- Kardesimle önemli birsey konusmam gerekiyor''
- Pekala, siz bilirsiniz'' dedi resim ögretmeni ve merdivenlerden asagi indi.
Abimle çantalarimizi aldik ve kantine indik.
Kantinde bizden baska iki kisi vardi. Diger bütün masalar bostu. Abim bana en kuytu bir yerde masayi gösterdi ve oraya oturmami istedi. Anlatacaklarini çok merak ettim dogrusu. Teyzem ne demisti? Abim neden bu kadar endiseliydi?
Abim içeceklerle masaya geldi. Çantasini yere birakti. Oturmadan önce de'' baska birsey ister misin? '' diye sordu.
- Evet,'' dedim. Oturmaktan vazgeçti,'' büyük bir açiklama''
Timur gülümsedi, sandalyesini çekti . Içecegimi de bana uzatti.
- O kadar ögrencinin arasinda anlatamayacagimi düsündüm. Kursa da girmesem de olurdu...''
- Ya Timur, anlat ne anlatacaksan artik!'' dedim.
Iyice kötü senaryolar yazmaya baslamistim.
Içeceginden bir yudum aldi, '' okula gidip müdüre tanistirdi beni. Iste hep bildigin konusmalar. Sonra ' hadi evladim sen kapida bekle oglum' dedi müdür yardimcisi. Ben de kapiya çiktim. Ama içerde konusulanlar kulagima gelmiyor degildi.
Teyzem müdüre ' çocuk agresiftir biraz ' dedi. Müdür de ' gençlikte olur öyle, dert etmeyin' dedi. Teyzem de ' hayir, çocuk sandiginizdan daha agresif. Annesi ve babasi öldü. Çok içine kapatik. aslinda annesini babasi öldürdü. Babasinin psikolojik sorunlari vardi, esini öldürdükten sonra onu arabaya koyup hastaneye giderken trafik kazasi oldu. Ve babasi da öldü. Çocuk bunlari daha kabullenemiyor' dedi''
...
Babam annemi mi öldürmüs?
Nasil?
Neden?
Migdeme agri girdi birden. Kendimi çok kötü hissettim. Timur biraz endiseli bana bakiyordu.
- Bunlar dogru mu? '' dedim. Çünkü gerçege benziyordu.
- Hayir Nina, babam annemi çok severdi. Ben hatirliyorum bunlari. Neden asik oldugu annemi öldürsün? Teyzem baska birseyi gizlemek için uydurmus bu yalanlari'' dedi.
Ben yine de abimin anlattiklarinda kaldim...
Neden babamin annemi öldürdügünü söyledi? Bundan baska yalan bulamamis mi? Babamdan bu kadar mi çok nefret ediyor bu kadin?
Babama bu kadar kötü seyleri söyleyen teyzeme ben nasil güvenebildim? Nasil???...
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥


5. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |