Ölüm (yeni bölüm geldi!) Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 7, 8, 9, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Buz gibi dudakları yanağıma dokundu. 'Uyanma vaktii. Bugün okulun ilk günüü' teyzem incecik sesiyle beni uyandırdı. Gözlerimi açtım ve onun sıcacık bakışlarıyla karşılaştım. O kadar içten gülümsüyordu ki bu beni onu boş bir küfürle başımdan savmaktan vazgeçirdi. 'Günaydın' dedim usulca. 'Günaydın şapşal' dedi sırıtarak. Ve birden bire yüzüme bir tokat indirip odamdan kaçtı.
Teyzem üniversiteye gidiyordu ve benden sadece 2 yaş büyüktü. Aslında o teyzem bile değildi. Gerçekte teyzemin kızıydı ama teyzemi kaybettiğimizden beri ona nedeni belli olmayan bir şekilde teyze demeye başlamıştım.
Aslında çok iyi bir insandı pırlanta gibi bir kalbe sahipti. Ama talihsizlikler peşini bırakmıyordu. 14 yaşında annesini kaybetmiş, 2 yıl sonra flört etmeye başladığı bir çocuk sayesinde kendini az çok toparlamış aylar sonra da onu kaybetmişti.
Durum benim için de pek farklı sayılmazdı. Ben annemle babamı hiç tanımamıştım. Beni teyzem büyütmüş, onu ikinci bir anne olarak görürken onu da yitirmiştim. Okulda çok sevdiğim 2 arkadaşımın 2 si de öldüler. Ve ben bunlara anlam veremiyorum. Evet hala veremiyorum. Bu kadar büyük bir tesadüf nasıl olabiliyor? Çevremdeki insanlar nasıl teker teker yok oluyor? Ya da neden?
Mutfaktan yoğun bir tost kokusu geliyordu. Teyzem çok güzel yemek yapardı. Görünüşe göre kızı da ona çekmişti. Bugün ilk gün olduğu için servis yoktu. Kendi imkanlarımızla okula gidecektik. Çantamı kapıp belediye otobüsüne bindim.. İşgünü trafiğinde o basit yeşil otobüslerin sıkışık tıkışık köşelerinde yarım saatlik bir yolculuğun ardından üç aydır uğramadığım o devasa yere geldim.. Okuluma. Kapıda yoğun bir kalabalık vardı. Öğrencilerin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Ben ise hiç heyecanlı değildim. Üç ay önce neysek şimdi de oydu okul sonuçta. Tatili yeğelerim.
Yıldızlı saatime baktım. Zile daha yarım saat vardı ve güneşin alnında beklemeye hiç te niyetli değildim. İçeri girmeliydim. Kolay olacağa benzemiyordu. Ama ayaklarım benden önce davrandı ve kalabalığın içine daldım. İnsanları iterek kenarlardan geçmeye çalışıyordum. Aralardan eski öğretmenlerim ve eski sınıf arkadaşlarım gözüme çarpıyordu. Tikiler emolar inekler normaller her tipten insan bulunuyordu okulda. O sırada sağ yanımdaki mavi gömlekli kızın arkasından bana bakan çocuğu gördüm. Kalbim atmayı bıraktı. Çünkü bana bakıyordu ve bu çocuğu tanıdığıma emindim. Bu çocuğu başka bir zaman başka bir yerde de gördüğümü adım gbi biliyordum. Hemde birkaç kere. Ama onu tanımıyordum. O sırada araya kahverengi montlu bir oğlan girdi.. Göz temasımız kesildi.
Teyzem üniversiteye gidiyordu ve benden sadece 2 yaş büyüktü. Aslında o teyzem bile değildi. Gerçekte teyzemin kızıydı ama teyzemi kaybettiğimizden beri ona nedeni belli olmayan bir şekilde teyze demeye başlamıştım.
Aslında çok iyi bir insandı pırlanta gibi bir kalbe sahipti. Ama talihsizlikler peşini bırakmıyordu. 14 yaşında annesini kaybetmiş, 2 yıl sonra flört etmeye başladığı bir çocuk sayesinde kendini az çok toparlamış aylar sonra da onu kaybetmişti.
Durum benim için de pek farklı sayılmazdı. Ben annemle babamı hiç tanımamıştım. Beni teyzem büyütmüş, onu ikinci bir anne olarak görürken onu da yitirmiştim. Okulda çok sevdiğim 2 arkadaşımın 2 si de öldüler. Ve ben bunlara anlam veremiyorum. Evet hala veremiyorum. Bu kadar büyük bir tesadüf nasıl olabiliyor? Çevremdeki insanlar nasıl teker teker yok oluyor? Ya da neden?
Mutfaktan yoğun bir tost kokusu geliyordu. Teyzem çok güzel yemek yapardı. Görünüşe göre kızı da ona çekmişti. Bugün ilk gün olduğu için servis yoktu. Kendi imkanlarımızla okula gidecektik. Çantamı kapıp belediye otobüsüne bindim.. İşgünü trafiğinde o basit yeşil otobüslerin sıkışık tıkışık köşelerinde yarım saatlik bir yolculuğun ardından üç aydır uğramadığım o devasa yere geldim.. Okuluma. Kapıda yoğun bir kalabalık vardı. Öğrencilerin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Ben ise hiç heyecanlı değildim. Üç ay önce neysek şimdi de oydu okul sonuçta. Tatili yeğelerim.
Yıldızlı saatime baktım. Zile daha yarım saat vardı ve güneşin alnında beklemeye hiç te niyetli değildim. İçeri girmeliydim. Kolay olacağa benzemiyordu. Ama ayaklarım benden önce davrandı ve kalabalığın içine daldım. İnsanları iterek kenarlardan geçmeye çalışıyordum. Aralardan eski öğretmenlerim ve eski sınıf arkadaşlarım gözüme çarpıyordu. Tikiler emolar inekler normaller her tipten insan bulunuyordu okulda. O sırada sağ yanımdaki mavi gömlekli kızın arkasından bana bakan çocuğu gördüm. Kalbim atmayı bıraktı. Çünkü bana bakıyordu ve bu çocuğu tanıdığıma emindim. Bu çocuğu başka bir zaman başka bir yerde de gördüğümü adım gbi biliyordum. Hemde birkaç kere. Ama onu tanımıyordum. O sırada araya kahverengi montlu bir oğlan girdi.. Göz temasımız kesildi.
Giriş harika olmuş.Hikaye farklı.Beğendiğimi söylemeliyim.Yani teyze-kızı ile ilgili bir ilişkiye dönerse hikaye çok değişir, bu da merak ettiğim şey zaten.Ancak teyze-kızı ilişkisine dönerse hikaye çok bozulur bunu da istememekteyim okumaya devam, bekliyoruz ^_^ bak bozarsan okumam he From The Inside nicki Linkin Park grubunun bir şarkısına benzediği için açtım baktım xD Şaka bir yana giriş güzel, devamını getirebilirsin umuyorum.Anlatımını beğendim.
Spoiler:
Sınıfın kapısının önüne geldiğimde bir oh çektim. Kalabalıktan kurtulmuştum. Kapıyı yavaşça ittim. İçeride henüz tanımadığım 3-4 kişi vardı. Sınıfın geri kalanının dışarıda eski öğretmenleri ya da arkadaşlarıyla hasret giderdiğinden emindim. En arka köşedeki sıraya yöneldim. Ve oturdum. Zaman çabucak geçti ve 15-20 dakika içinde tüm sınıf doldu. Zil çaldığında sınıfta tek bir boş yer kalmıştı. Yanım! Bunun nedeni belliydi. Hakkımda dönen dedikodular. Uzun lafın kısası şuydu; insanlar benim akıl hastası bir katil olduğumu, bana yaklaşan herkesi öldürdüğümü sanıyorlardı.
İlk ders edebiyattı. Sınıf öğretmenimiz de oydu. Uzun boylu mavi gözlü sıska bir adam elindeki siyah kapkalın dosyasıyla sınıfa adımını attı. Çok komik yürüyordu. Sanki biraz.. kırıktı.. Kadınsıydı. Sınıftaki herkes elini ağzına götürdü ve gülmemeye çalıştı. Hoca selamladı sınıfı ve yerine oturdu. O sırada kapı çaldı ve içeri beyaz gömlekli ayı gibi bir çocuk girdi. Şişmanlığından değil.. Sadece omuzları genişti ve sert görünüyordu. Gülümsedi yavaşça ve gözü boş bir yer aradı. Gözleri bir an yanımdaki boşluğu görüp esgeçti fakat daha sonra çaresizlik içinde gözleri aynı yere ilişti. Yanıma gelip 'selam' dedi. Yavaşça gülümsedim.
Kırık edebiyat öğretmeni konuşmaya başladı. Yaz tatilini kısaca özetledi ve okulun kurallarını vs hatırlattı. Bu sene yeni gelmiş okula. Halbuki herşeyi biliyordu. Zaten bu edebiyat öğretmenleri hep çok bilmiş olurlar. 15-20 dakika sonra sınıftaki herkesin üstüne tipik bir edebiyat dersi ağırlığı çökmüş.. Hatta arka sıralardan bir çocuk meclisteki bakanlar gibi uyuya kalmıştı
Zilin çalmasıyla herkes dışarı hücum etti. Ben de çok susamıştım. Bir su alıp geleyim dedim. Tekrar sınıfa girerken yanıma oturan çocukla arkadaşının konuşmasına kulak misafiri oldum. İçeri girdiğimi görmemişlerdi.
-Cüneyt oğlum neden oturdun o kızın yanına ölmek mi istiyorsun?
-Bunlar sadece dedikodu bence. Biliyorsun ben böyle şeylere inanmam.
-Bırak abi ya o kıza yaklaşıyorsun diye herkes senden soğuyacak şimdi.
-Neden soğusunlar ki? (gülümseyerek) ölmediğim sürece problem yok değil mi? Tam 40 dakikadır yan yana oturuyoruz ve (arkadaşının yüzüne yaklaşarak fısıldadı) 'Ben hala yaşıyorum' Aslında bence çok güzel bir kız.
-(güldü) Manyaksın sen oğlum.. Bütün okul kızı konuşuyor yaptığına bak güzel diyorsun.
-Gözleri güzel.
İçimden has... dedim ama napalım nezleydim ve hapşırığımı tutamadım.
O sesle birlikte ikisi birben bana döndü. Ve ikisinin de yüzü domates rengine döndü.
İlk ders edebiyattı. Sınıf öğretmenimiz de oydu. Uzun boylu mavi gözlü sıska bir adam elindeki siyah kapkalın dosyasıyla sınıfa adımını attı. Çok komik yürüyordu. Sanki biraz.. kırıktı.. Kadınsıydı. Sınıftaki herkes elini ağzına götürdü ve gülmemeye çalıştı. Hoca selamladı sınıfı ve yerine oturdu. O sırada kapı çaldı ve içeri beyaz gömlekli ayı gibi bir çocuk girdi. Şişmanlığından değil.. Sadece omuzları genişti ve sert görünüyordu. Gülümsedi yavaşça ve gözü boş bir yer aradı. Gözleri bir an yanımdaki boşluğu görüp esgeçti fakat daha sonra çaresizlik içinde gözleri aynı yere ilişti. Yanıma gelip 'selam' dedi. Yavaşça gülümsedim.
Kırık edebiyat öğretmeni konuşmaya başladı. Yaz tatilini kısaca özetledi ve okulun kurallarını vs hatırlattı. Bu sene yeni gelmiş okula. Halbuki herşeyi biliyordu. Zaten bu edebiyat öğretmenleri hep çok bilmiş olurlar. 15-20 dakika sonra sınıftaki herkesin üstüne tipik bir edebiyat dersi ağırlığı çökmüş.. Hatta arka sıralardan bir çocuk meclisteki bakanlar gibi uyuya kalmıştı
Zilin çalmasıyla herkes dışarı hücum etti. Ben de çok susamıştım. Bir su alıp geleyim dedim. Tekrar sınıfa girerken yanıma oturan çocukla arkadaşının konuşmasına kulak misafiri oldum. İçeri girdiğimi görmemişlerdi.
-Cüneyt oğlum neden oturdun o kızın yanına ölmek mi istiyorsun?
-Bunlar sadece dedikodu bence. Biliyorsun ben böyle şeylere inanmam.
-Bırak abi ya o kıza yaklaşıyorsun diye herkes senden soğuyacak şimdi.
-Neden soğusunlar ki? (gülümseyerek) ölmediğim sürece problem yok değil mi? Tam 40 dakikadır yan yana oturuyoruz ve (arkadaşının yüzüne yaklaşarak fısıldadı) 'Ben hala yaşıyorum' Aslında bence çok güzel bir kız.
-(güldü) Manyaksın sen oğlum.. Bütün okul kızı konuşuyor yaptığına bak güzel diyorsun.
-Gözleri güzel.
İçimden has... dedim ama napalım nezleydim ve hapşırığımı tutamadım.
O sesle birlikte ikisi birben bana döndü. Ve ikisinin de yüzü domates rengine döndü.
Yazmaktan açıklamaya zaman yoktu selam arkadaşlar
Teşekkürler yorumlar için fırsat buldukça girip hikayeye devam edicem..
Devamında ne olacağını daha ben de çok planlamadım öyle gelişigüzel aklıma geldiği gibi yazıyorum ama inşallah sıkıcı bir hal almaz..
=) okuduğunuz için teşekkürler.
Teşekkürler yorumlar için fırsat buldukça girip hikayeye devam edicem..
Devamında ne olacağını daha ben de çok planlamadım öyle gelişigüzel aklıma geldiği gibi yazıyorum ama inşallah sıkıcı bir hal almaz..
=) okuduğunuz için teşekkürler.
Bu Fanfic =)
Bu Fan Art =)
Bu da cynthia witthoft:
xD
Bu Fan Art =)
Bu da cynthia witthoft:
xD
Yazarken o kadar dikkat etmemişim
Ama haklısın düzelttim =)
Sağol uyardığın için.
Ama haklısın düzelttim =)
Sağol uyardığın için.
Bu Fanfic =)
Bu Fan Art =)
Bu da cynthia witthoft:
xD
Bu Fan Art =)
Bu da cynthia witthoft:
xD
1. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 85 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |