(serena) bir fen lisesi öyküsü(21. bölüm)--YENİ-- Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8 ... 11, 12, 13, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Katılıyorum sana Apple'cık.
Bencede , soğuk bı tip [ön yargı kötü bişiydir >_>] ...
ama neyse kıskançlık adama herşeyi yaptırır.
Bencede , soğuk bı tip [ön yargı kötü bişiydir >_>] ...
ama neyse kıskançlık adama herşeyi yaptırır.
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Ygs ... dert dert
herşey gönlünce olsun cici arkadaşım
Şansın bahtın açık olsun
not*beklediğimizi biiliyosun bizi unutma ollur mu
herşey gönlünce olsun cici arkadaşım
Şansın bahtın açık olsun
not*beklediğimizi biiliyosun bizi unutma ollur mu
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Eveeett sizi okadar gün bekletmek yerine kısa da olsa bir bölüm koyayım ddim artık epey epey bi kısa olmasını mazur görün bana da dua edin de şu sınav iyi geçsin... Hadi iyi okumalar!
13.BÖLÜM
Öğle yemeği saatinin bitmesine yalnızca on beş dakika kalmıştı ve yemekhanede hiç kimse kalmamıştı. En azından görünürde.
Enes kendi kendine küfürler savurarak merdivenlerden indi ve tepsisini aldı. Fen Lisesinde okuyup da Tm tercihi yapmaya karar verdiği zaman çok düşünmüş müydü? Hiç olmazsa mantıklı bir karar vermeye yetecek kadar bir süre? Hiç sanmıyordu. Madem böyle olacaktı, burada ne işi vardı ki? İlk başlarda derece falan diyordu ama o işin ucu da oldukça açıktı.. Okulda sayısalcı, dershanede ise eşit ağırlıkçıydı ve etütten dolayı da geç kalmıştı işte yemeğe.
Aceleden bir yere oturuverecekken, yemekhanenin bir köşesinde oturmuş yalnız başına yemek yiyen Sevde’yi gördü. Bir başına yemek yemektense birileriyle sohbet ederek bu işi yapmak, çok daha cazip göründü gözüne. Hele de böyle güzel ve çekici biriyle…
Hiç sormadan karşısına oturup:
“Afiyet olsun” dedi. Zaten hayır diyeceğini de sanmıyordu.
“Sana da” dedi Sevde baştan çıkaran bakışları ve gülümsemesiyle.
İlk birkaç dakika yemeklerine niçin bu kadar geç kaldıklarını birbirlerine anlatmakla ve çorbalarını kaşıklamakla geçti. Bir ara Enes:
“Şimdi daha iyi gibisin.” Dedi geçen günü ima ederek.
“Ah, evet” dedi Sevde umursamaz bir tavırla. “Zaten saçma bir şeydi. Neden ağladığımı bile hatırlamıyorum. Biz kızlar böyleyiz işte.” Diye güldü.
“Kimdi bakayım seni üzen?” diye sordu Enes ilgileniyor gibi yaparak.
“Boşver” dedi Sevde. Bu tepkisinin asıl sebebi Yiğit ve Enes’in yakın arkadaş olmalarıydı elbette.
“Sen bilirsin.” Dedi Enes. Aslında biraz bozulmuştu. Zaten istekleri olmadığında hep bozulurdu. O’na göre insanlar yeri gelince işe yarayacak şeylerdi. Özellikle de kızlar.
“Aslında…” dedi Sevde yavaşça. “Bir şeyi merak ediyorum.”
“Neymiş o?”
“Elif.”
Enes bir an duraksadı. Elif ile aralarındaki her şey tamamen açıktı. Neyi merak etmiş olabilirdi ki?
“Sor.”
“Yani…” diye söze başladı Sevde. “Senin, O’nun gibi birine ait olman beni şaşırtıyor.”
“Ait olmam mı?” diye afalladı Enes. “ Nasıl yani? Ben O’na aitmişim gibi mi görünüyor?”
“Evet” dedi Sevde hiç düşünmeden. “Öylesin. Duydum ki üç yıldır O’na bağlanıp kalmışsın.”
“Bu ilişkimizle alakalı bir şey” dedi Enes bozuntuya vermeden.
“Evet, ama… Yapma! Buna o kadar da istekli olmadığın gözlerinden okunuyor. Neden yapıyorsun ki bunu? Kabul edelim, sen tek bir kıza kalamayacak kadar iyisin. Özellikle de öyle sıradan bir tek kıza.” Dedi Sevde oturduğu yerden kalkarken. Sonra Enes’in kulağına yaklaştı ve:
“Bunu bir düşün” diye fısıldadı. Dudaklarının yakınlığı ve nefesinin verdiği o garip his, bir an için Enes’in kendinden geçmesine sebep oldu. Sonra birden aklına Elif ile geçirdiği o üç yılda kaybettikleri geldi. Olaya tarafsız bakılınca bunlar kaybedilmiş olarak değerlendirilmezdi ama Enes için kaybedilmişti. Sırf en yakın arkadaşının kardeşi diye hep belli bir mesafe koymak zorunda kalmıştı aralarına. Elini tutup ara sıra yanağından öpmekten başka şeyler hep sınırın ötesindeki şeyler olmuştu. Bir süre sonra duruma alışır gibi olmuştu ama şimdi… Bilmiyordu.
Yine düşünmeyi bıraktı. Böyle düşünüp durmaya devam ederse bir gün delireceğinden emindi.
“Sallaaa” dedi kendi kendine. “Nasılsa üniversiteye gidince her şey değişecek…”
Öyle olacaktı. Öyle olmalıydı. En azından umudu bu yöndeydi. Ve umudu şu an, her zamankinden daha istekliydi…
13.BÖLÜM
Öğle yemeği saatinin bitmesine yalnızca on beş dakika kalmıştı ve yemekhanede hiç kimse kalmamıştı. En azından görünürde.
Enes kendi kendine küfürler savurarak merdivenlerden indi ve tepsisini aldı. Fen Lisesinde okuyup da Tm tercihi yapmaya karar verdiği zaman çok düşünmüş müydü? Hiç olmazsa mantıklı bir karar vermeye yetecek kadar bir süre? Hiç sanmıyordu. Madem böyle olacaktı, burada ne işi vardı ki? İlk başlarda derece falan diyordu ama o işin ucu da oldukça açıktı.. Okulda sayısalcı, dershanede ise eşit ağırlıkçıydı ve etütten dolayı da geç kalmıştı işte yemeğe.
Aceleden bir yere oturuverecekken, yemekhanenin bir köşesinde oturmuş yalnız başına yemek yiyen Sevde’yi gördü. Bir başına yemek yemektense birileriyle sohbet ederek bu işi yapmak, çok daha cazip göründü gözüne. Hele de böyle güzel ve çekici biriyle…
Hiç sormadan karşısına oturup:
“Afiyet olsun” dedi. Zaten hayır diyeceğini de sanmıyordu.
“Sana da” dedi Sevde baştan çıkaran bakışları ve gülümsemesiyle.
İlk birkaç dakika yemeklerine niçin bu kadar geç kaldıklarını birbirlerine anlatmakla ve çorbalarını kaşıklamakla geçti. Bir ara Enes:
“Şimdi daha iyi gibisin.” Dedi geçen günü ima ederek.
“Ah, evet” dedi Sevde umursamaz bir tavırla. “Zaten saçma bir şeydi. Neden ağladığımı bile hatırlamıyorum. Biz kızlar böyleyiz işte.” Diye güldü.
“Kimdi bakayım seni üzen?” diye sordu Enes ilgileniyor gibi yaparak.
“Boşver” dedi Sevde. Bu tepkisinin asıl sebebi Yiğit ve Enes’in yakın arkadaş olmalarıydı elbette.
“Sen bilirsin.” Dedi Enes. Aslında biraz bozulmuştu. Zaten istekleri olmadığında hep bozulurdu. O’na göre insanlar yeri gelince işe yarayacak şeylerdi. Özellikle de kızlar.
“Aslında…” dedi Sevde yavaşça. “Bir şeyi merak ediyorum.”
“Neymiş o?”
“Elif.”
Enes bir an duraksadı. Elif ile aralarındaki her şey tamamen açıktı. Neyi merak etmiş olabilirdi ki?
“Sor.”
“Yani…” diye söze başladı Sevde. “Senin, O’nun gibi birine ait olman beni şaşırtıyor.”
“Ait olmam mı?” diye afalladı Enes. “ Nasıl yani? Ben O’na aitmişim gibi mi görünüyor?”
“Evet” dedi Sevde hiç düşünmeden. “Öylesin. Duydum ki üç yıldır O’na bağlanıp kalmışsın.”
“Bu ilişkimizle alakalı bir şey” dedi Enes bozuntuya vermeden.
“Evet, ama… Yapma! Buna o kadar da istekli olmadığın gözlerinden okunuyor. Neden yapıyorsun ki bunu? Kabul edelim, sen tek bir kıza kalamayacak kadar iyisin. Özellikle de öyle sıradan bir tek kıza.” Dedi Sevde oturduğu yerden kalkarken. Sonra Enes’in kulağına yaklaştı ve:
“Bunu bir düşün” diye fısıldadı. Dudaklarının yakınlığı ve nefesinin verdiği o garip his, bir an için Enes’in kendinden geçmesine sebep oldu. Sonra birden aklına Elif ile geçirdiği o üç yılda kaybettikleri geldi. Olaya tarafsız bakılınca bunlar kaybedilmiş olarak değerlendirilmezdi ama Enes için kaybedilmişti. Sırf en yakın arkadaşının kardeşi diye hep belli bir mesafe koymak zorunda kalmıştı aralarına. Elini tutup ara sıra yanağından öpmekten başka şeyler hep sınırın ötesindeki şeyler olmuştu. Bir süre sonra duruma alışır gibi olmuştu ama şimdi… Bilmiyordu.
Yine düşünmeyi bıraktı. Böyle düşünüp durmaya devam ederse bir gün delireceğinden emindi.
“Sallaaa” dedi kendi kendine. “Nasılsa üniversiteye gidince her şey değişecek…”
Öyle olacaktı. Öyle olmalıydı. En azından umudu bu yöndeydi. Ve umudu şu an, her zamankinden daha istekliydi…
7. sayfa (Toplam 13 sayfa) [ 125 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |