SeSsİz ŞeYtAn **18. BöLüM GeLdİiİiİ!!! :D yehuUuUu!!!** Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 10, 11, 12 ... 21, 22, 23, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
hizashi yazmış:
Takipçisi olmamak elde mi yaa.Siteye girer girmez bakar oldum başlığa yeni bölüm var mı diye.Dediğin gibi işte,
yaratıcı senaryo+süper ötesi anlatım tarzı+yetenek+zeki teoriler=psico işte
Fazla Söze Gerek Yokk...


ayhh....
bayılazaaam
ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz canlarım
ayh çok mutlu olduuum
xunlaiciim walla biliorum seni zaten tahmin etmiştim bu yeni karaktere kenji fanı olduğun için ısınamıyacağını ama ilerde sevdircem onu sana inşll
hizashiciim yorumun için çoooook teşekkür ederim gerçekten çok mutlu oldum
seni kendi sayfamda görmek çok güzel
usagiciim tavşanım
her zmn ki gibi yine beni şımartıyosun walla yapma böle
o kadar zahmet edip okuyosunuz diye elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıorum tabi sizin beğenmenizde benim için en büyük mutluluk oluyo haliyle


ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz canlarım


xunlaiciim walla biliorum seni zaten tahmin etmiştim bu yeni karaktere kenji fanı olduğun için ısınamıyacağını ama ilerde sevdircem onu sana inşll

hizashiciim yorumun için çoooook teşekkür ederim gerçekten çok mutlu oldum


usagiciim tavşanım






*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]

kilitlendim kaldım bi solukta bitirdim vala süper olmuş devamını şimdi hemen bekliyorum
diğer bi Kenji fanı da ben
tabi şimdilik
ilerde ne olur şu andre yi tam bi tanıyalım hele
derslerinde başarılar cnm
dersler daha önemli tabi yinede boşver bize yaz


diğer bi Kenji fanı da ben



derslerinde başarılar cnm



Spoiler:

saol takami walla çok mutlu oldum sayfamda bana katıldığına



*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]

artık elimi açık oynuyorum aklınızda bazı şeyler aydınlanırken bir sürüde soru oluşacak hazırlanın
*Soundtract : Apocalyptica ft. Adam Gontier = I Don’t Care
(normalde hiç yazacak durumda değildim ama bu şarkı ilham kaynağı oldu bende soundtract yaptım ^-^)
Soğuk bir gece… yağmur sanki kaldırım taşlarını dövüyor. Bu tufanın altında iki kişi redingotlarına sıkıca sarınmış bir şekilde hızlıcayürüyorlardı.
Dmitry ve Andrey’in gelmesi üzerinden 1 hafta geçmişti…
Cori üzgün bir şekilde camdan bakıyordu.
“yazın en güzel günlerinden birindeyiz ama neden yağmur yağıyor…”
Cori her zaman hava değişikliğinden etkilenirdi. Bulutlu havalarda mutsuz olurdu. Yüzü güneş görmek isterdi. Üstelik Kenji ve Andrey henüz dönmemişlerdi. Yağmurla caddedeki çukurların dolması gibi içine bir huzursuzluk doluyordu.
***
Beraberce yenilmeye hazırlanılan akşam yemeğini hızlıca vurulan kapının sesi bozdu. Yuri koşarak kapıyı açtı.
“aaa… abim gelmiş”
Kenshin neşelice seslendi.
“Hadi oğlum içeri gel. Bir saattir yemeğe başlamak için sizi bekliyoruz, nerdeydiniz.”
“yürüdük biraz”
Kenji üstündeki sırılsıklam paltosunu çıkarıp portmantoya astı. Hemence Ken’in yanındaki yerine oturdu. Ken;
“ne konuştunuz?”
Kenji tam söyleyecekken durdu. Düşünüyordu.
“Ken… ben… hatırlamıyorum. Çok garip…”
Ken’ in iri lacivert gözleri şaşkınlıkla açıldı.
“peki Andrey şimdi nerde?!”
“b… bilmiyorum. Ne oldu neden telaşlandın?”
“yok… yok bir şey”
***
Birkaç dakika sonra tekrar bir kapı sesi duyuldu. Yuri yine koşup kapıyı açtı.
“Andreeyy. Sırılsıklam olmuşsun.”
Andrey de üstünü çıkarıp yemek masasına oturdu. Oda Ken’in tam karşısına oturmuştu.
“nerdeydin?” Ken bunu oldukça kısık bir sesle sormuştu. Öyleki yanında oturan Kenji bile duymadı ama Andrey duydu.
“...” tam yemekten bir kaşık alacakken durmuş, sonra umursamayarak yemeye devam etmişti. Ken’in gözleri yine öfkeyle parıldadı. Ama bir şey demedi. O an Andrey’e öldüresiye bir nefret duymuştu.
***
“Andrey burada mıydın? Yemekten sonra seni hiç bir yerde göremedim. Yağmur dindi ama hava hala soğuk üstüne bir şeyler getireyim mi?”
“hayır istemem… sağol” Cori tam arkasını dönüp gidiyorken
“Cori… ağabeyini seviyor musun?”
“tabii… dünyalar kadar. Neden sordun?”
“……hiç… peki…dün sana söylediklerimi hatırlıyor musun?”
Cori birden kulaklarına kadar kızardı. “Sence biraz acele olmadı mı?”
Andrey o an ona öyle bir baktı ki o gümüş rengi gözlerdeki ışığı ömrü boyunca unutamayacaktı Cori… Ardında Andrey arkasını döndü. Hala yağmur zamanındaki ıslaklığını koruyan redingotunun etekleri rüzgârda uçuşuyordu.
Mırıldandı; “bilmiyorsun…”
Dün Andrey Cori’ye hayatındaki en büyük hediyeyi… kalbini vermişti. Cori ilk gördüğü andan itibaren unutamamıştı Andrey’i. Yastığa başını koyduğunda onu düşünüyor, ertesi gün gözlerini onun hayaliyle açıyordu. Ama umutsuzdu. Okulun ezik kızını kim sevmek isterdi ki… daha öncede buna benzer bir şey olmuştu.
Sıra arkadaşı okulun popüler voleybol kaptanına gönlünü kaptırmıştı. Ona isimsiz mektuplar yazıyordu. Ama tesadüfen konuşmaları duyan Kenji hemen yetiştirmişti arkadaşına. Ertesi gün Yakedo adındaki bu çocuk kızın sırasının altından aldığı mektupları havada sallamaya başlamıştı. Cori arkadaşının üzüldüğünü görünce mektupları kendisinin yazdığını söylemişti. O gün işittiği hakaretleri unutamıyordu. <<sen mi beni seviyorsun …senin neyine beni sevmek… aptal şey…>>
Bu yüzden hep içine kapanık olmuştu bu konularda o çocuğu gerçekten seviyor olsaydı neler hissederdi kim bilir. Şimdi hayatında ilk defa birine karşı böyle şeyler hissediyordu. Andrey onun için asla ulaşamayacağı bir yıldız gibiydi… dün geceye kadar. Ama nasıl olmuştu bir anda böyle bir şey… Hâlbuki Andrey bir kıza gönlünü kolayca kaptıramayacak kadar zor biri olarak görünmüştü Cori’ ye. Ama onun donuk gözlerinde bazen öyle bir aşk okuyordu ki, buna inanmamak elde değildi.
Ken, Andrey ve Cori arasındaki etkileşimi sezmişti. Ne kurttu o birbirlerine bakışlarından anlamıştı. Fakat bu hiç hoşuna gitmedi. Daha doğrusu Kenji’nin hiç hoşuna gitmeyecekti. Olası bir felaketi önlemek için bir şeyler yapmalıydı. Bahçede tek başına öylece duran Cori’yi görünce yanına gitti.
“Cori seninle biraz konuşabilir miyim?”
“tabii^-^”
Ken buruk bir şekilde gülümsedi
“mutlusun… sanırım bu Andrey’in etkisi”
Cori yine kızarmıştı
“utanmana gerek yok yalnız seni bir konuda uyarmalıyım”
“ne konuda”
“Andrey… o… nasıl anlatsam biraz… oyunbazdır… ne demek istediğimi anlıyorsun değimli. Onun seni üzmesine izin verme.”
Sonra Ken eve girdi ve Cori kafasında dolaşmaya başlayan korkunç düşüncelerle baş başa kaldı. Ona güvenmişti…Andrey’e… peki ya Ken’in söyledikleri doğruysa…
*******>>>><<<<<<
Gök gürültülerinin yankılandığı karanlık caddede etraf bir an gündüz gibi aydınlandı. Bir an yanındakini itip yandaki apartmanın duvarına yasladı uzun redingotu yağmurdan sırılsıklam olmuş adam. Diğeriyse yakalarını yüzüne siper yapmıştı hiç kıpırtısız öylece duruyordu.
“bu… bu nasıl o..ldu”
“…”
“bana bunu neden yaptın?...”
“Onu kurtarabileceğini düşünüyorsan eğer… çok geç!!…”
Mekanik sesin iğrenç gülümsemesi ardından gelen kahkahası gök gürültüsünü bile bastırmıştı. Aniden diğerinin kollarından kurtulup koşarak kaçtı.
Andrey kollarından kaçıp giden hayatın ardından uzun süre baktı. Nasıl… tanrım nasıl… neden…
Artık emindi. Bu ona karşı yapılmış bir saldırıydı ve bunun intikamını almaya yemin etti.
“eğer... eğer... yapamazsam Tanrının bana yaşatacağı acı bu fani dünyaya düşmüş olan tüm yağmurlardan daha fazla olsun.”
HER YAĞMUR YAĞDIĞINDA BİR YERLERDE BİR MELEK AĞLIYOR DEMEKTİR
işte böylee umarım beğenirsiniz
YORUM
YORUM 

*Soundtract : Apocalyptica ft. Adam Gontier = I Don’t Care
(normalde hiç yazacak durumda değildim ama bu şarkı ilham kaynağı oldu bende soundtract yaptım ^-^)
Soğuk bir gece… yağmur sanki kaldırım taşlarını dövüyor. Bu tufanın altında iki kişi redingotlarına sıkıca sarınmış bir şekilde hızlıcayürüyorlardı.
Dmitry ve Andrey’in gelmesi üzerinden 1 hafta geçmişti…
Cori üzgün bir şekilde camdan bakıyordu.
“yazın en güzel günlerinden birindeyiz ama neden yağmur yağıyor…”
Cori her zaman hava değişikliğinden etkilenirdi. Bulutlu havalarda mutsuz olurdu. Yüzü güneş görmek isterdi. Üstelik Kenji ve Andrey henüz dönmemişlerdi. Yağmurla caddedeki çukurların dolması gibi içine bir huzursuzluk doluyordu.
***
Beraberce yenilmeye hazırlanılan akşam yemeğini hızlıca vurulan kapının sesi bozdu. Yuri koşarak kapıyı açtı.
“aaa… abim gelmiş”
Kenshin neşelice seslendi.
“Hadi oğlum içeri gel. Bir saattir yemeğe başlamak için sizi bekliyoruz, nerdeydiniz.”
“yürüdük biraz”
Kenji üstündeki sırılsıklam paltosunu çıkarıp portmantoya astı. Hemence Ken’in yanındaki yerine oturdu. Ken;
“ne konuştunuz?”
Kenji tam söyleyecekken durdu. Düşünüyordu.
“Ken… ben… hatırlamıyorum. Çok garip…”
Ken’ in iri lacivert gözleri şaşkınlıkla açıldı.
“peki Andrey şimdi nerde?!”
“b… bilmiyorum. Ne oldu neden telaşlandın?”
“yok… yok bir şey”
***
Birkaç dakika sonra tekrar bir kapı sesi duyuldu. Yuri yine koşup kapıyı açtı.
“Andreeyy. Sırılsıklam olmuşsun.”
Andrey de üstünü çıkarıp yemek masasına oturdu. Oda Ken’in tam karşısına oturmuştu.
“nerdeydin?” Ken bunu oldukça kısık bir sesle sormuştu. Öyleki yanında oturan Kenji bile duymadı ama Andrey duydu.
“...” tam yemekten bir kaşık alacakken durmuş, sonra umursamayarak yemeye devam etmişti. Ken’in gözleri yine öfkeyle parıldadı. Ama bir şey demedi. O an Andrey’e öldüresiye bir nefret duymuştu.
***
“Andrey burada mıydın? Yemekten sonra seni hiç bir yerde göremedim. Yağmur dindi ama hava hala soğuk üstüne bir şeyler getireyim mi?”
“hayır istemem… sağol” Cori tam arkasını dönüp gidiyorken
“Cori… ağabeyini seviyor musun?”
“tabii… dünyalar kadar. Neden sordun?”
“……hiç… peki…dün sana söylediklerimi hatırlıyor musun?”
Cori birden kulaklarına kadar kızardı. “Sence biraz acele olmadı mı?”
Andrey o an ona öyle bir baktı ki o gümüş rengi gözlerdeki ışığı ömrü boyunca unutamayacaktı Cori… Ardında Andrey arkasını döndü. Hala yağmur zamanındaki ıslaklığını koruyan redingotunun etekleri rüzgârda uçuşuyordu.
Mırıldandı; “bilmiyorsun…”
Dün Andrey Cori’ye hayatındaki en büyük hediyeyi… kalbini vermişti. Cori ilk gördüğü andan itibaren unutamamıştı Andrey’i. Yastığa başını koyduğunda onu düşünüyor, ertesi gün gözlerini onun hayaliyle açıyordu. Ama umutsuzdu. Okulun ezik kızını kim sevmek isterdi ki… daha öncede buna benzer bir şey olmuştu.
Sıra arkadaşı okulun popüler voleybol kaptanına gönlünü kaptırmıştı. Ona isimsiz mektuplar yazıyordu. Ama tesadüfen konuşmaları duyan Kenji hemen yetiştirmişti arkadaşına. Ertesi gün Yakedo adındaki bu çocuk kızın sırasının altından aldığı mektupları havada sallamaya başlamıştı. Cori arkadaşının üzüldüğünü görünce mektupları kendisinin yazdığını söylemişti. O gün işittiği hakaretleri unutamıyordu. <<sen mi beni seviyorsun …senin neyine beni sevmek… aptal şey…>>
Bu yüzden hep içine kapanık olmuştu bu konularda o çocuğu gerçekten seviyor olsaydı neler hissederdi kim bilir. Şimdi hayatında ilk defa birine karşı böyle şeyler hissediyordu. Andrey onun için asla ulaşamayacağı bir yıldız gibiydi… dün geceye kadar. Ama nasıl olmuştu bir anda böyle bir şey… Hâlbuki Andrey bir kıza gönlünü kolayca kaptıramayacak kadar zor biri olarak görünmüştü Cori’ ye. Ama onun donuk gözlerinde bazen öyle bir aşk okuyordu ki, buna inanmamak elde değildi.
Ken, Andrey ve Cori arasındaki etkileşimi sezmişti. Ne kurttu o birbirlerine bakışlarından anlamıştı. Fakat bu hiç hoşuna gitmedi. Daha doğrusu Kenji’nin hiç hoşuna gitmeyecekti. Olası bir felaketi önlemek için bir şeyler yapmalıydı. Bahçede tek başına öylece duran Cori’yi görünce yanına gitti.
“Cori seninle biraz konuşabilir miyim?”
“tabii^-^”
Ken buruk bir şekilde gülümsedi
“mutlusun… sanırım bu Andrey’in etkisi”
Cori yine kızarmıştı
“utanmana gerek yok yalnız seni bir konuda uyarmalıyım”
“ne konuda”
“Andrey… o… nasıl anlatsam biraz… oyunbazdır… ne demek istediğimi anlıyorsun değimli. Onun seni üzmesine izin verme.”
Sonra Ken eve girdi ve Cori kafasında dolaşmaya başlayan korkunç düşüncelerle baş başa kaldı. Ona güvenmişti…Andrey’e… peki ya Ken’in söyledikleri doğruysa…
*******>>>><<<<<<
Gök gürültülerinin yankılandığı karanlık caddede etraf bir an gündüz gibi aydınlandı. Bir an yanındakini itip yandaki apartmanın duvarına yasladı uzun redingotu yağmurdan sırılsıklam olmuş adam. Diğeriyse yakalarını yüzüne siper yapmıştı hiç kıpırtısız öylece duruyordu.
“bu… bu nasıl o..ldu”
“…”
“bana bunu neden yaptın?...”
“Onu kurtarabileceğini düşünüyorsan eğer… çok geç!!…”
Mekanik sesin iğrenç gülümsemesi ardından gelen kahkahası gök gürültüsünü bile bastırmıştı. Aniden diğerinin kollarından kurtulup koşarak kaçtı.
Andrey kollarından kaçıp giden hayatın ardından uzun süre baktı. Nasıl… tanrım nasıl… neden…
Artık emindi. Bu ona karşı yapılmış bir saldırıydı ve bunun intikamını almaya yemin etti.
“eğer... eğer... yapamazsam Tanrının bana yaşatacağı acı bu fani dünyaya düşmüş olan tüm yağmurlardan daha fazla olsun.”
HER YAĞMUR YAĞDIĞINDA BİR YERLERDE BİR MELEK AĞLIYOR DEMEKTİR
işte böylee umarım beğenirsiniz

YORUM


*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]


bişe yaptıı yok sakin ol yakında bu sölediklerin için utanabilirsin
nese beğenmene sevindim


nese beğenmene sevindim

*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]




11. sayfa (Toplam 23 sayfa) [ 223 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |