... İnOuE OriHiMe ...Fc Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 51, 52, 53 ... 117, 118, 119, Sonraki |
Yazar
Mesaj


Gökhan doğru söylüyorsun.
Hatta ben o yıldızlarıda araştırmıştım ama pek bir şey çıkmadıydı
Ya sabahtan beri mit okuyorum bir bilgî bulamadım. Bir tek kader tanrıçaları var uyan. Ama oda pek orihime ile bağdaşmıyor. Tmam Zeus bu tanriçaların işine karışamıyor. Hatta bu üç kızkardeşin ellerinde ip eğiren çıkrıklardan var. Ve bu kızlar her şeyin kaderini örerlermiş. Hatta tanrıların kaderlerini bile.
Neyse araştırmaya devam edeyim.

Hatta ben o yıldızlarıda araştırmıştım ama pek bir şey çıkmadıydı

Ya sabahtan beri mit okuyorum bir bilgî bulamadım. Bir tek kader tanrıçaları var uyan. Ama oda pek orihime ile bağdaşmıyor. Tmam Zeus bu tanriçaların işine karışamıyor. Hatta bu üç kızkardeşin ellerinde ip eğiren çıkrıklardan var. Ve bu kızlar her şeyin kaderini örerlermiş. Hatta tanrıların kaderlerini bile.
Neyse araştırmaya devam edeyim.


Vayy o kadarını bulabilmene sevindim...
Ben o kadarını bile bulamadım...Bütün türkçe aramalar sonuçsuz...
Uzun ingilizce mitleri okumak ve çevirmekte çok zor...
Umarım Susui 'nin arkadaşından bir şeyler çıkar....Mangakalar hep böyle eski mitler üzerinden falan bir şeyler yazıyorlar diye biliyorum ...O yüzden olma ihtimali çok yüksek ve o yüzden bu kadar heyecanlandım...













Umarım Susui 'nin arkadaşından bir şeyler çıkar....Mangakalar hep böyle eski mitler üzerinden falan bir şeyler yazıyorlar diye biliyorum ...O yüzden olma ihtimali çok yüksek ve o yüzden bu kadar heyecanlandım...









_gamze_ yazmış:
evet Aşık olması gerekir ama o hikayeye göre;
evliliğin verdiği mutluluktan dolayı fazla zaman harcıyor
ve imparator da buna öfkelenip o ikisini ayırma kararı alıyor
yılın belirli günü birbirleriyle buluşmasını emrediyor ama birde şart koyuyor ortaya
eğer işlerini tamamlamazsa nehre ( samanyolu oluyor yabancı bir kaynağa göre ) yağmur yağdırıp buluşmalarını engelleyeceğini belirtiyor.....
0000000000000000000000000000000000000000000000000000
Biraz düşündüm arkadaş hangi yunan tanrıçasını kastediyor diye
hemen aklıma "Arakne" geldi ama alakasıda yok ya
sadece athenaya işinde masum bir meydan okuma teklifinde bulunuyor
Athena'da dayanamayıp "örümceğe" çeviriyor Lidyalı kızı..


Eveeeeet bügün arkadaşım cevap yazdı..
Kitapta okumuş ve o kıtapta kader tanrıçalarından bahsediyormuş moira ve başka kader tanrıçaları daha... "Dokumacı prensesside" bunların icerisindeymis ama Japon mitolojisine giriyormuş
Moira Zeus ve diğer tanrılardan daha güçlüymüş bu yüzden Zeus ondan korkuyormuş... Zeusla ilgil moiriden basediliyormuş kitapta ama "dokumacı prensesside" kader tanrıların gurubuna giriyormuş
Eşki sözlükte moira ile ilgili şu yazıyı buldum...
Kitapta okumuş ve o kıtapta kader tanrıçalarından bahsediyormuş moira ve başka kader tanrıçaları daha... "Dokumacı prensesside" bunların icerisindeymis ama Japon mitolojisine giriyormuş
Moira Zeus ve diğer tanrılardan daha güçlüymüş bu yüzden Zeus ondan korkuyormuş... Zeusla ilgil moiriden basediliyormuş kitapta ama "dokumacı prensesside" kader tanrıların gurubuna giriyormuş
Eşki sözlükte moira ile ilgili şu yazıyı buldum...
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): PeraSura

Arkadaşlar uzun lafın kısası bir cok mitolojide "kader dokumacı" lar var ve orihime "dokumacı prensses" anlamına geldigi için aizenin dededigi gibi bir tanrica ve üstelik bir cok mitolojisinde olduğu gıbı "kadere" yada "zamana" hakim olan bi tanrıça... Tanabata ile pek alakası yok gibi zaten mantıklısı olan bu mitolojiler
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): serçeparmak
_gamze_ yazmış:
Sususi deyince araştırmalarım sonucunda "morialara" ulaşmıştım. Acaba dedim ama pek orihime ile bağdaştırmadım. Sonra sususi açıkladı.

Morialarmış.
Evet morialar yunan mitinde üç kız kardeştir ve zeusun kızlarıdır. Üçününde ellerinde ip çıkrıkları olur. Biri ipi oluşturur, diğeri örer diğeri de kaçınılmazı yaşatır.
Zeus onlardan korkmaz ama onlara karışma yetkisi yoktur. Hatta öyle ki kendi çocuklarının ölümlerini bile değiştirememiştir. Çünkü onlar kader tanrıçalarıdır. Tanrıların bile kaderlerini bu üç kızkardeş yazar.
Hatta yunan mitinde olimposta ilk önce titanlar yaşardı. Daha sonra titanlar ile tanrılar arasında bir savaş olmuştur ve bu savaşı tanrılar kazanmıştır. Ancak, kader tanrıçaları "eğer savaşta bir ölümlü olmazda asla tanrılar kazanamaz." diye bir öngürüde bulunmuşlardır.
Bu yüzden o savaşta bir ölümlü de yer almıştır.
......
Sonra dedim acaba arakne yada neith olabilir mi dedim ama pek orihime ile ilişkilendiremedim onları da. Bir tek morialar biraz benziyordu.
Açıkladığın için teşekkürler sususi. Güzel bir araştırma oldu bizim içinde. Ama şu doğru:
Kubo yunan mitinden de etkilenmiş olabilir. Eğer öyleyse orihimenin güçlerinin sırrı çözülebilir. Gerçi ben bunu da araştırıyordum. İlginç şeyler bulursam anında yazarım zaten.
Sonuçta Aizen gibi bir adam boşuna "gücü tanrıların alanına hükmediyor." demedi. Ve dikkat!
Aizen "tanrılar" diyor. Birden çok tanrıdan bahsediyor.

Yunan mitinde dokumacılar önemli bir rol oynuyor. Daha doğrusu "iplik" önemli bir yer kaplıyor. Ölümü çağırdığı için.
Ki ben orihime ile ilgili bir spoiler okumuştum zamanında ama ne kadarı doğru onu bilmiyorum.
Orihimenin cehennem ve üç boyutlu kapıları açabilecek bir güce sahip olduğu yazıyordu. Aizen de bunu başından biliyormuş.
Yani himemiz her şeikilde bu arca damgasını vurack diyebiliriz.


Evet arkadaşlar bir zamanlar Orihime’nin güçleri hakkında bir yazı yazacağımı söylemiştim. Hatta o zamanlar ilginç şeyler bulduğumu söylemiştim ama çalışmamı tamamlayamadığımdan dolayı yazımı yazmayı geciktirmiştim. Artık tamamladım ve umarım iyi bir şekilde aktarabilirim bulduklarımı.
Benim çalışmam orihimenin perilerinin, temsil ettikleri çiçeklerin anlamları üzerineydi. Ve bulduğum şeyler kesinlikle çok güzel şeylerdi. Hepsini teker teker açıklayıp, üzerine birde kendi yorumlarımı katmak istiyorum arkadaşlar. Umarım severek okursunuz.
Bildiğiniz üzere Orihime’nin gücünün ismi “Shun shun rikka”. Ve anlamı “6 dans eden çiçeğin koruyucusu” demektir. Bu çiçekler de sırasıyla ,
-Shun’o (Kiraz çiçeği)
-Ayame (süsen)
-Lily (kasımpatı)
-Baigon (Prunus mume yani erik)
-Hinagiku (papatya)
-Tsubaki (kamelya)’dir.
Orihime, lily-baigon ve hinagiku perileriyle “göksel üçlünün koruyucu kalkanı” olan “santen kesshunu yaratıyor. Peki bu çiçeklerin anlamları ne idi?
İlk önce yazıma Lily yani “ateşsiz kasımpatı” ile başlamak istiyorum arkadaşlar. Kasımpatı, yani diğer adı ile Krizantem sonbaharda açan otsu bir bitkidir. Çiçeğin isminin nerden geldiğine dair çok da güzel bir Fransız aşk hikayeside mevcuttur. Ancak onu yazmak çok önemli değil. Size daha çok japonya’da ve Çin’de ne anlamlara geldiğinden bahsetmek istiyorum. Kasımpatı çiçeği, Japonya’da mutluluğun simgesi olarak görülmektedir. Ve her yıl “mutluluk festivali” olarak anılan festivalle çiçeğin varlığı kutlanmaktadır. Bu festival 9. Ayın 9. Gününde kutlanır. Çin’de ise bu festivale “çifte dokuzlar” denir. Aynı zamanda krizantemler ölümü de simgelemektedir. Bu yüzden japon mezarlarında krizantemleri görmek de pek olasıdır.
Japonya’da kasımpatı çiçeğinin ulusal bir önemi de vardır. Çünkü bir japon efsanesine göre, japon impatorluğunun kurulması kasımpatılar sayesinde olmuştur. Efsaneye ise şu şekildedir:
“Yaşlanmaktan korkan ondört kız ve erkek, gençlik iksirini taşıyan bitkiyi bulmak için Çin’de denize açılırlar. Bu bitkiye karşılık olarakda yanlarına o zamanlar Çin’de adına şehirler kurulmuş olan kasımpatı çiçekleri alırlar. Ancak gemileri batınca, ellerindeki kasımpatı çiçeklerini çıktıkları kara parçasına dikerler. Burası Japonyayı oluşturan 3 bin adadan biridir. Bu gençler, gençlik iksirini bulamamışlar ama çıktıkları adada yeni bir toplumun, Japonya’nın kurulmasını sağlamıştır.”
Ayrıca, japon imparatorluğunun arması 16 taç yapraktan oluşan altın bir kasımpatı çiçeğidir.
Efsanedeki gençler gençlik iksirini aramak için Çin’de denize açılıyorlar. Bunun sebebi de arkadaşlar, kasımpatı çiçeğinin Çin’de “ölümsüzlük” sembolü olmasıdır. Çin kültüründe kasımpatı, uzun ömür ve bilgilik sembolüdür. Bu yüzden Çin’de bir şehrin adı ise “kasımpatı” anlamına gelir. Ayrıca, erik, bambu ve orkide gibi Çin’de önemli bir yere sahip olan çiçeklerle birlikte yer alarak “soylu dörtlüyü” oluşturur. Çünkü bu çiçeklerin her biri bir mevsimi simgeler. Yunanca ’da ise kasımpatı “altın çiçek” anlamına gelmektedir.
Orihimenin kasımpatı çiçeğinin koruyucu olan lily ise sürekli gülen , etrafına neşe saçan ama aynı zamanda mayosu ve dövmesi ile biraz asi bir mizaç çizen bir dişi peri görüntüsündedir. Şu ana kadar koruma görevinde olan lilynin belki de bilmediğimiz bir ölüm gücü de vardır. Çünkü kasımpatı çiçeği hem ölümsüzlüğü hem de ölümü simgeler.
Şimdi ise gelelim Hinagiku’ya yani Papatya çiçeğine. Papatyalar, hepimizin bildiği gibi zerafeti, masumiyeti , saflığı ve inceliği temsil eder. Yunan mitolojisine göre papatyalar, “gökyüzü tanrıçası” olan “Asterea’nın” gözyaşlarından oluşmuştur. Efsaneye göre Asterea, tanrılar diyarından gökyüzüne baktığı zaman hiç yıldız olmadığını görmüş ve üzüntüsünden ağlamaya başlamıştır. Düşen her bir gözyaşı tanesi ise, yeryüzünde birer papatyaya dönüşmüştür.
Bleach’te ise Hinagiku, diğer periler içinde orihimeye en kibar davranan kişidir. (dikkat ederseniz orihimeye, orihime-san diye hitap eder.) Çünkü hinagiku papatyadır. Nazik ve kibardır.
Şimdi ise bir diğer santen kesshun üçlü perisinden biri olan Baigona geçelim yani “Heybetli eriğe”.
Prunus mume olarak geçen baigon, aslında bir “çin eriğidir.” Ama hem eriğe hem de kayısıya benzer. Bu yüzden japonyada ise “japon kayısısı” diye geçer. Hatta “yeşil erik” anlamıda mevcuttur. (baigon ilk animede gözüktüğü sırada üzerinde yeşil bir kostüm vardır.)
Ancak Prunus mume, genellikle “erik çiçeği” olarak kabul görünür. Erik çiçeği hem japon hem de çin mitinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle de çin efsanelerinde.
“Efsaneye göre Liu Song İmparatoru Wu’nun kızı Prenses Shouyang, birinci ayın yedinci gününde Hanzhang Sarayının erik ağaçları ile süslenmiş bahçesinde istirahat ederken bir erik çiçeği aşağıya doğru süzülmüş ve prensesin alnına düşmüştür. Çiçek, prensesin alnında bir iz bırakmıştır. O günden itibaren Prenses Shouyang’a “erik çiçeği tanrıçası” denmiştir.”
Ve çinli kadınlar tarafından dekoratif amaçlı taklit edilmiştir. Hani bazı çinli kadınların alınların ortasında şekiller olur ya. Bunun sebebi ise, işte bu efsanedir arkadaşlar.
Ayrıca Çin’de Kışı simgeler. Ve soylu dörtlüden birini oluşturur. (ötekilerde daha önce anlattığım kasımpatı-orkide ve bambudur.) Baharın habercisidir.
Japon mitinde ise erik çiçeği, “kötülüğe karşı duran koruyucudur.”
Buradan hemen Bleach animesini hatırdık değil mi?
Çünkü orihimenin sahip olduğu baigon ,santen kesshun üçlü koruma kalkanın bir parçasıdır. Yani japon mitindeki gibi “kötülüğe karşı duran” bir koruyucudur. Ayrıca Erik çiçeği tanrıçası olan prenses shouyang ile orihimenin isminde geçen “prenses” kelimesi arasındaki benzerlikte epey düşündürücü. Kim bilir belki ilerleyen zamanlarda orihimenin alnında da bir erik çiçeği sembolü görebiliriz. (ki sembolün şekli pek de bir hoştur. )
Şimdi ise sırada benim için çok şaşırtıcı ve heyecanlandırıcı olan iki periye geçiyorum. Bunlardan biri Ayame, öteki ise Shun’o.
Yazıma Ayame yani Süsen çiçeği ile devam etmek istiyorum arkadaşlar. Bu çiçeğimiz, ismini yunan mitolojisindeki “gökkuşağı tanrıçası” “İris” den almıştır. Tanrıların tanrısı Zeus ile sadakat tanrıçası Hera’nın habercisi olarak bilinen İris, cennetten aldığı haberleri gökkuşağı üzerinden dünyaya getirirmiş. Latince de İris sözcüğü, “cennetin gözü” anlamına gelir. Ayrıca insan gözünün iris tabakası da burdan gelir. Bunun anlamı ise “ hepimiz tanrıdan bir parça taşırız.” Dır.
İris’in sembolü gökkuşağıdır. Gök ile yeri birbirine bağladığından tanrılar tanrısı Zeus ona, gökyüzünden yeryüzüne haber taşıma görevi vermiştir. Ve İris her daim mutlu haberler taşımıştır.
Arkadaşlar, Ayame orihimenin Aizenin bile hayran kaldığı o müthiş iyileştirme gücünün kaynaklarından biridir. Ve Ayame yukarıda anlattığım gibi İrisin kendisidir. Yani “cennetin gözü” yani tanrıdan aldığı bilgileri gökyüzüne ulaştırır. Aizen orihimenin gücü için ne demişti?
“Onun gücü tanrıların alanına müdahale ediyor. Tanrıların verdiği kararı reddediyor.” Demişti.
Bu söz kısmen doğru ama kısmen değil. Çünkü Ayame tanrılardan aldığı bilgiye göre hareket ediyor. Arkadaşlar Ayame dediğimiz peri yani iris orihimenin kendisi. Ne diyordu shon’o?
“biz senin gücünüz. Hayır aslında biz seniz.”
Yani Orihime iristir. Yani “cennetin gözü” dür. Aslında iyileştiriken Tanrıya karşı gelmiyor. Aksine tanrının dediklerini yapıyor. Kim bilir belkide bu yüzden ichigoyu iyileştirememişti. (gerçi içinde bulunduğu psikolojik durumu da vardı ya neyse.)
Ayrıca dikkat !
Zeus, İrisi neden haberci olarak seçiyordu? (isterseniz bir daha okuyun
)
Çünkü, İris “Gök ile yeri” bağlayabiliyordu. Hatırlayın, Bleach mangası chapter 17 “Yağmurdaki anılar” … Orihimenin giriş sözleri:
“Eğer yağmur olsaydım,yağmurun ebediyen ayrılmış yeryüzü ve gökyüzünü bir araya getirdiği gibi başkasının kalbiyle birleşebilir miydim?” :O (hadi şaşıralım mı?)
Hepimiz çok iyi biliriz ki her yağmur yağmasından sonra gökkuşağı açığa çıkar.
Ve gökkuşağı İrisin sembolü. Yani gök ile yeryüzünü birleştiren cennetin gözünün. Aslında Kubo te serinin en başından beri İchigo ile Orihime demişte biz farkedememişiz değil mi?
Şimdi beni şaşırtan ikiliden diğeri olan shun’o ye geçelim:
Arkadaşlar, shun’o Kiraz çiçeğini temsil eder. Yani diğer bir adı ile “sakuranın”. Japon kültüründe Sakura çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü japonyadaki tüm başlangıçlar sakura ağacının çiçeklerinin açılmasıyla başlar. Yani sakura ağacı, “yeniden doğuşun” simgesidir.
Orihime, bu ikiliyi beraber kullandığında, kalkan içerisinde kalan kişiyi yeniden onarabiliyor. Şimdi shuno ile ayame arasındaki mekanizmayı anlayabildiniz mi?
Ayame, kalkan arasındaki kişi için tanrıdan haber ya da izin alırken; shun’o ise kalkan arasında kalan kişiyi yeniden doğuruyor. Süper değil mi?
Ve biz bu duruma kaç kere tanık olduk.
Ben bunu çözdüğümde çok şaşırmıştım. Kesinlikle Kuboda bu şekilde düşündü. Ve dikkat ederseniz her çiçeğin kendilerine ait bir tanrıçaları var arkadaşlar. Bizde sürekli demiyor muyduk Orihime bir tanrıça. Hakikaten de öyle çıkacak gibi. Yani sadece bizim hayalgücümüz ile ilgili olmayabilir durum.
Sonuçta Kubo rukianın ismini Latinceden almıştır. Yani adam yunan mitolojisi ile de ilgileniyor diyebiliriz.
Ve son olarak da Tsubakiden bahsedip yazımı sonlandıracağım:
Tsubaki, “japon gülü” olarakda geçen bir çiçektir. Ve biz onu “kamelya” olarak biliriz. Kamelya güle benzer ama bir gül değildir ve kokusu da yoktur. Kamelyanın ünü dayaklı ve güçlü olmasında gelir. Şöyle ki: Kamelya çiçeğinin açması için baharın gelmesi gerekmez, öyle bol suyun olması da gerekmez. Çünkü kamelya çiçeği, tüm çiçeklerin donduğu kış ayının en soğuk zamanı olan zemheri gününde açarmış. Sıcak günlerin değil, zor zamanların çiçeği olan kamelya yani japon gülü sabırlı,güçlü ve dayanıklı bir çiçektir. Aslında bu orihimenin tek saldırı tekniği olan tsubakiye aşırı derecede benzer. Çünkü mangada gördüğümüz tsubakinin de tavırlarından, hal ve harekerlerinden ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu anlayabiliyoruz. Hoş biraz da deli doludur.
Umarım yazımı beğenirsiniz arkadaşlar. Şimdiden gözlerinize sağlık diyorum.
Flood olduğu içinde çok özür diliyorum ama bu yazıyı paylaşmam gerekiyordu. Tekrar kusuruma bakmayın.
Benim çalışmam orihimenin perilerinin, temsil ettikleri çiçeklerin anlamları üzerineydi. Ve bulduğum şeyler kesinlikle çok güzel şeylerdi. Hepsini teker teker açıklayıp, üzerine birde kendi yorumlarımı katmak istiyorum arkadaşlar. Umarım severek okursunuz.
Bildiğiniz üzere Orihime’nin gücünün ismi “Shun shun rikka”. Ve anlamı “6 dans eden çiçeğin koruyucusu” demektir. Bu çiçekler de sırasıyla ,
-Shun’o (Kiraz çiçeği)
-Ayame (süsen)
-Lily (kasımpatı)
-Baigon (Prunus mume yani erik)
-Hinagiku (papatya)
-Tsubaki (kamelya)’dir.
Orihime, lily-baigon ve hinagiku perileriyle “göksel üçlünün koruyucu kalkanı” olan “santen kesshunu yaratıyor. Peki bu çiçeklerin anlamları ne idi?
İlk önce yazıma Lily yani “ateşsiz kasımpatı” ile başlamak istiyorum arkadaşlar. Kasımpatı, yani diğer adı ile Krizantem sonbaharda açan otsu bir bitkidir. Çiçeğin isminin nerden geldiğine dair çok da güzel bir Fransız aşk hikayeside mevcuttur. Ancak onu yazmak çok önemli değil. Size daha çok japonya’da ve Çin’de ne anlamlara geldiğinden bahsetmek istiyorum. Kasımpatı çiçeği, Japonya’da mutluluğun simgesi olarak görülmektedir. Ve her yıl “mutluluk festivali” olarak anılan festivalle çiçeğin varlığı kutlanmaktadır. Bu festival 9. Ayın 9. Gününde kutlanır. Çin’de ise bu festivale “çifte dokuzlar” denir. Aynı zamanda krizantemler ölümü de simgelemektedir. Bu yüzden japon mezarlarında krizantemleri görmek de pek olasıdır.
Japonya’da kasımpatı çiçeğinin ulusal bir önemi de vardır. Çünkü bir japon efsanesine göre, japon impatorluğunun kurulması kasımpatılar sayesinde olmuştur. Efsaneye ise şu şekildedir:
“Yaşlanmaktan korkan ondört kız ve erkek, gençlik iksirini taşıyan bitkiyi bulmak için Çin’de denize açılırlar. Bu bitkiye karşılık olarakda yanlarına o zamanlar Çin’de adına şehirler kurulmuş olan kasımpatı çiçekleri alırlar. Ancak gemileri batınca, ellerindeki kasımpatı çiçeklerini çıktıkları kara parçasına dikerler. Burası Japonyayı oluşturan 3 bin adadan biridir. Bu gençler, gençlik iksirini bulamamışlar ama çıktıkları adada yeni bir toplumun, Japonya’nın kurulmasını sağlamıştır.”
Ayrıca, japon imparatorluğunun arması 16 taç yapraktan oluşan altın bir kasımpatı çiçeğidir.
Efsanedeki gençler gençlik iksirini aramak için Çin’de denize açılıyorlar. Bunun sebebi de arkadaşlar, kasımpatı çiçeğinin Çin’de “ölümsüzlük” sembolü olmasıdır. Çin kültüründe kasımpatı, uzun ömür ve bilgilik sembolüdür. Bu yüzden Çin’de bir şehrin adı ise “kasımpatı” anlamına gelir. Ayrıca, erik, bambu ve orkide gibi Çin’de önemli bir yere sahip olan çiçeklerle birlikte yer alarak “soylu dörtlüyü” oluşturur. Çünkü bu çiçeklerin her biri bir mevsimi simgeler. Yunanca ’da ise kasımpatı “altın çiçek” anlamına gelmektedir.
Orihimenin kasımpatı çiçeğinin koruyucu olan lily ise sürekli gülen , etrafına neşe saçan ama aynı zamanda mayosu ve dövmesi ile biraz asi bir mizaç çizen bir dişi peri görüntüsündedir. Şu ana kadar koruma görevinde olan lilynin belki de bilmediğimiz bir ölüm gücü de vardır. Çünkü kasımpatı çiçeği hem ölümsüzlüğü hem de ölümü simgeler.
Şimdi ise gelelim Hinagiku’ya yani Papatya çiçeğine. Papatyalar, hepimizin bildiği gibi zerafeti, masumiyeti , saflığı ve inceliği temsil eder. Yunan mitolojisine göre papatyalar, “gökyüzü tanrıçası” olan “Asterea’nın” gözyaşlarından oluşmuştur. Efsaneye göre Asterea, tanrılar diyarından gökyüzüne baktığı zaman hiç yıldız olmadığını görmüş ve üzüntüsünden ağlamaya başlamıştır. Düşen her bir gözyaşı tanesi ise, yeryüzünde birer papatyaya dönüşmüştür.
Bleach’te ise Hinagiku, diğer periler içinde orihimeye en kibar davranan kişidir. (dikkat ederseniz orihimeye, orihime-san diye hitap eder.) Çünkü hinagiku papatyadır. Nazik ve kibardır.
Şimdi ise bir diğer santen kesshun üçlü perisinden biri olan Baigona geçelim yani “Heybetli eriğe”.

Prunus mume olarak geçen baigon, aslında bir “çin eriğidir.” Ama hem eriğe hem de kayısıya benzer. Bu yüzden japonyada ise “japon kayısısı” diye geçer. Hatta “yeşil erik” anlamıda mevcuttur. (baigon ilk animede gözüktüğü sırada üzerinde yeşil bir kostüm vardır.)
Ancak Prunus mume, genellikle “erik çiçeği” olarak kabul görünür. Erik çiçeği hem japon hem de çin mitinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle de çin efsanelerinde.
“Efsaneye göre Liu Song İmparatoru Wu’nun kızı Prenses Shouyang, birinci ayın yedinci gününde Hanzhang Sarayının erik ağaçları ile süslenmiş bahçesinde istirahat ederken bir erik çiçeği aşağıya doğru süzülmüş ve prensesin alnına düşmüştür. Çiçek, prensesin alnında bir iz bırakmıştır. O günden itibaren Prenses Shouyang’a “erik çiçeği tanrıçası” denmiştir.”
Ve çinli kadınlar tarafından dekoratif amaçlı taklit edilmiştir. Hani bazı çinli kadınların alınların ortasında şekiller olur ya. Bunun sebebi ise, işte bu efsanedir arkadaşlar.
Ayrıca Çin’de Kışı simgeler. Ve soylu dörtlüden birini oluşturur. (ötekilerde daha önce anlattığım kasımpatı-orkide ve bambudur.) Baharın habercisidir.
Japon mitinde ise erik çiçeği, “kötülüğe karşı duran koruyucudur.”
Buradan hemen Bleach animesini hatırdık değil mi?
Çünkü orihimenin sahip olduğu baigon ,santen kesshun üçlü koruma kalkanın bir parçasıdır. Yani japon mitindeki gibi “kötülüğe karşı duran” bir koruyucudur. Ayrıca Erik çiçeği tanrıçası olan prenses shouyang ile orihimenin isminde geçen “prenses” kelimesi arasındaki benzerlikte epey düşündürücü. Kim bilir belki ilerleyen zamanlarda orihimenin alnında da bir erik çiçeği sembolü görebiliriz. (ki sembolün şekli pek de bir hoştur. )
Şimdi ise sırada benim için çok şaşırtıcı ve heyecanlandırıcı olan iki periye geçiyorum. Bunlardan biri Ayame, öteki ise Shun’o.
Yazıma Ayame yani Süsen çiçeği ile devam etmek istiyorum arkadaşlar. Bu çiçeğimiz, ismini yunan mitolojisindeki “gökkuşağı tanrıçası” “İris” den almıştır. Tanrıların tanrısı Zeus ile sadakat tanrıçası Hera’nın habercisi olarak bilinen İris, cennetten aldığı haberleri gökkuşağı üzerinden dünyaya getirirmiş. Latince de İris sözcüğü, “cennetin gözü” anlamına gelir. Ayrıca insan gözünün iris tabakası da burdan gelir. Bunun anlamı ise “ hepimiz tanrıdan bir parça taşırız.” Dır.
İris’in sembolü gökkuşağıdır. Gök ile yeri birbirine bağladığından tanrılar tanrısı Zeus ona, gökyüzünden yeryüzüne haber taşıma görevi vermiştir. Ve İris her daim mutlu haberler taşımıştır.
Arkadaşlar, Ayame orihimenin Aizenin bile hayran kaldığı o müthiş iyileştirme gücünün kaynaklarından biridir. Ve Ayame yukarıda anlattığım gibi İrisin kendisidir. Yani “cennetin gözü” yani tanrıdan aldığı bilgileri gökyüzüne ulaştırır. Aizen orihimenin gücü için ne demişti?
“Onun gücü tanrıların alanına müdahale ediyor. Tanrıların verdiği kararı reddediyor.” Demişti.
Bu söz kısmen doğru ama kısmen değil. Çünkü Ayame tanrılardan aldığı bilgiye göre hareket ediyor. Arkadaşlar Ayame dediğimiz peri yani iris orihimenin kendisi. Ne diyordu shon’o?
“biz senin gücünüz. Hayır aslında biz seniz.”
Yani Orihime iristir. Yani “cennetin gözü” dür. Aslında iyileştiriken Tanrıya karşı gelmiyor. Aksine tanrının dediklerini yapıyor. Kim bilir belkide bu yüzden ichigoyu iyileştirememişti. (gerçi içinde bulunduğu psikolojik durumu da vardı ya neyse.)
Ayrıca dikkat !
Zeus, İrisi neden haberci olarak seçiyordu? (isterseniz bir daha okuyun

Çünkü, İris “Gök ile yeri” bağlayabiliyordu. Hatırlayın, Bleach mangası chapter 17 “Yağmurdaki anılar” … Orihimenin giriş sözleri:
“Eğer yağmur olsaydım,yağmurun ebediyen ayrılmış yeryüzü ve gökyüzünü bir araya getirdiği gibi başkasının kalbiyle birleşebilir miydim?” :O (hadi şaşıralım mı?)
Hepimiz çok iyi biliriz ki her yağmur yağmasından sonra gökkuşağı açığa çıkar.


Şimdi beni şaşırtan ikiliden diğeri olan shun’o ye geçelim:
Arkadaşlar, shun’o Kiraz çiçeğini temsil eder. Yani diğer bir adı ile “sakuranın”. Japon kültüründe Sakura çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü japonyadaki tüm başlangıçlar sakura ağacının çiçeklerinin açılmasıyla başlar. Yani sakura ağacı, “yeniden doğuşun” simgesidir.
Orihime, bu ikiliyi beraber kullandığında, kalkan içerisinde kalan kişiyi yeniden onarabiliyor. Şimdi shuno ile ayame arasındaki mekanizmayı anlayabildiniz mi?
Ayame, kalkan arasındaki kişi için tanrıdan haber ya da izin alırken; shun’o ise kalkan arasında kalan kişiyi yeniden doğuruyor. Süper değil mi?

Ben bunu çözdüğümde çok şaşırmıştım. Kesinlikle Kuboda bu şekilde düşündü. Ve dikkat ederseniz her çiçeğin kendilerine ait bir tanrıçaları var arkadaşlar. Bizde sürekli demiyor muyduk Orihime bir tanrıça. Hakikaten de öyle çıkacak gibi. Yani sadece bizim hayalgücümüz ile ilgili olmayabilir durum.
Sonuçta Kubo rukianın ismini Latinceden almıştır. Yani adam yunan mitolojisi ile de ilgileniyor diyebiliriz.
Ve son olarak da Tsubakiden bahsedip yazımı sonlandıracağım:
Tsubaki, “japon gülü” olarakda geçen bir çiçektir. Ve biz onu “kamelya” olarak biliriz. Kamelya güle benzer ama bir gül değildir ve kokusu da yoktur. Kamelyanın ünü dayaklı ve güçlü olmasında gelir. Şöyle ki: Kamelya çiçeğinin açması için baharın gelmesi gerekmez, öyle bol suyun olması da gerekmez. Çünkü kamelya çiçeği, tüm çiçeklerin donduğu kış ayının en soğuk zamanı olan zemheri gününde açarmış. Sıcak günlerin değil, zor zamanların çiçeği olan kamelya yani japon gülü sabırlı,güçlü ve dayanıklı bir çiçektir. Aslında bu orihimenin tek saldırı tekniği olan tsubakiye aşırı derecede benzer. Çünkü mangada gördüğümüz tsubakinin de tavırlarından, hal ve harekerlerinden ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu anlayabiliyoruz. Hoş biraz da deli doludur.

Umarım yazımı beğenirsiniz arkadaşlar. Şimdiden gözlerinize sağlık diyorum.

Flood olduğu içinde çok özür diliyorum ama bu yazıyı paylaşmam gerekiyordu. Tekrar kusuruma bakmayın.

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): PeraSura
52. sayfa (Toplam 119 sayfa) [ 1182 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |