Küçüklükleriniz Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj


Çocukken, askeri lojmanda oturduğumuz yıllarda, oyuncak tüfeklerimiz vardı. Oyuncak tüfeklerimizle askerler ile çatışmaya girerdik. Sonra lojman biraz tepe bir noktadaydı, aşağıda sivillere su balonu atardık. Az jandarma kovalamadı bizi. Altı yaşındayken, mahalleden on beş kişi falan toplayıp o zamanlar yedinci sınıfa giden bir çocuğu dövmeye gitmiştim mesela. Sonra kravat, gömlek falan giyip fotoğraf çekilmeye gittiğimde(beş yaşındayım) resmen somurtarak bir fotoğraf çektirmişim. Annem "Oğlum neden gülümsemedin?" diye sorunca da "Anne ben büyük adam fotoğrafı çekindim, gülünmez ki büyük adam fotoğrafında." demişim. Aklım acayip çalışırdı küçükken, bir de liderlik özelliğim mi ne vardı bilmiyorum, herkesi örgütlerdim.

Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Moody
sakin bir çocukluk geçirmekle beraber aşırı derece takıntılıydım..kömür bağımlılığım vardı yiyodum falan:p annemin dizinin dibinden ayrılmayan bi yapışkandım şimdi kızım çektiriyo asdfa:D çok zayıftım..ve küçükken en sevdiğim çizgi film he-man di:D aklıma bunlar geldi..yaptığım diğer şeyleri forumda yeniyim die anlatmıcam ilk dakikadan höh demeyin 




Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Mr.Brightside
Aşırı maceracı,ilginç bir yaratıcılık yönü olan birbirine yakın yaşlarda olan iki kardeşe daha sahip olmanın da getirisiyle manyakça yıllar geçirdik.Yatağın altına girip kibrit yakmalar (ne amacımız varsa),çeşitli ilginç alet edavat ve taşlar yardımıyla transformers tipinde robotlar yapmaya çalışmak,çimento harcını sulayıp herhangi bir yola dökerek yanardağ yapma fantazileri falan...
Bizim zamanımızda güzeldi sanırım çocukluk bilgisayardan olabildiğince uzak ve yaratıcı bir çocukluktu o zamanlar tey tey..
Bizim zamanımızda güzeldi sanırım çocukluk bilgisayardan olabildiğince uzak ve yaratıcı bir çocukluktu o zamanlar tey tey..

Annemin ilgi gösterdiği çocukları, annem gittikten sonra bulup ısırırmışım.
Kreşte uyku saatinde, herkesi uyandırır zorla oyun oynatırdım. Tabii öğretmenler bunu görünce beni bebeklerin odasına yolluyorlardı ama ben orada da rahat durmayıp bebekleri mıncıklayarak ağlamalarını sağlar, ardından "E ama bunlar habire ağlıyor, uyuyamıyorum ki ben burada yea." diyerek odama dönmeyi başarırdım.
Annemler çalıştığı ve tek çocuk olduğum için genelde tüm gün evde yalnız olurdum. Bu yalnızlık durumuna, sakarlık da eklenince çocukluğumdan kalma bir sürü dikiş ve yanık izim mevcut hâlâ (bkz: Kafamda 2 ayrı yerde, sayılarını hatırlamıyorum; sol elimde, 9 dikiş; çenemde, 9 dikiş; dizimde, yine kaç dikiş hatırlamıyorum; sağ ayak bileğimde, motor egzozuna değdirmem sonucu oluşmuş bir yanık -ki en acı vereni buydu. Zira her gün uyuşturucu bile olmadan üstteki yanmış ölü deriyi temizliyorlardı- ve sol bacağımda, güneş yanığı -beyaz tenli olmanın dezavantajı-.).
Ansiklopedi okurdum. Discovery Channel'da çeşitli hastalıkların gösterildiği bir belgesel yayınlanırdı; onun sayesinde paranoyak olmuştum, gösterilen hastalık kendimde de var diye korkuya kapılırdım. Efsanelere meraklıydım. Ama bazen onlar da paranoya yapmama sebep olurdu. Mesela, hikayedeki adamın kulakları yoksa; gece gelip benim kulaklarımı alacak diye korkardım.
Bunlar dışında kısa bir sokak çocukluğu dönemim de mevcut. Ama o dönemde, kendimden küçük çocuklara kartondan kreş yapmak ve sokakta bulduğum farelerin derisini yüzüp iç organlarını incelemek gibi eylemlerim olduğu için bu kısmı es geçmek istiyorum.
Ha, bir de annem "Senin kadar yaramaz bi' kızım olacağına 4 tane oğlum olsaymış, daha iyiymiş." der hep, nedendir bilmem.:p
Kreşte uyku saatinde, herkesi uyandırır zorla oyun oynatırdım. Tabii öğretmenler bunu görünce beni bebeklerin odasına yolluyorlardı ama ben orada da rahat durmayıp bebekleri mıncıklayarak ağlamalarını sağlar, ardından "E ama bunlar habire ağlıyor, uyuyamıyorum ki ben burada yea." diyerek odama dönmeyi başarırdım.
Annemler çalıştığı ve tek çocuk olduğum için genelde tüm gün evde yalnız olurdum. Bu yalnızlık durumuna, sakarlık da eklenince çocukluğumdan kalma bir sürü dikiş ve yanık izim mevcut hâlâ (bkz: Kafamda 2 ayrı yerde, sayılarını hatırlamıyorum; sol elimde, 9 dikiş; çenemde, 9 dikiş; dizimde, yine kaç dikiş hatırlamıyorum; sağ ayak bileğimde, motor egzozuna değdirmem sonucu oluşmuş bir yanık -ki en acı vereni buydu. Zira her gün uyuşturucu bile olmadan üstteki yanmış ölü deriyi temizliyorlardı- ve sol bacağımda, güneş yanığı -beyaz tenli olmanın dezavantajı-.).
Ansiklopedi okurdum. Discovery Channel'da çeşitli hastalıkların gösterildiği bir belgesel yayınlanırdı; onun sayesinde paranoyak olmuştum, gösterilen hastalık kendimde de var diye korkuya kapılırdım. Efsanelere meraklıydım. Ama bazen onlar da paranoya yapmama sebep olurdu. Mesela, hikayedeki adamın kulakları yoksa; gece gelip benim kulaklarımı alacak diye korkardım.
Bunlar dışında kısa bir sokak çocukluğu dönemim de mevcut. Ama o dönemde, kendimden küçük çocuklara kartondan kreş yapmak ve sokakta bulduğum farelerin derisini yüzüp iç organlarını incelemek gibi eylemlerim olduğu için bu kısmı es geçmek istiyorum.
Ha, bir de annem "Senin kadar yaramaz bi' kızım olacağına 4 tane oğlum olsaymış, daha iyiymiş." der hep, nedendir bilmem.:p
müzik, her daim.


5. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 61 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |