.-.-.Sweet Dreams.-.-. FİNAL! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4 ... 15, 16, 17, Sonraki |
Yazar
Mesaj
16 Ağu 2008 14:39
Altı…
Melodie bir an bocaladı: Hannes… Hayır. Onu sevmiyorum.
Strify: Yalancı.
Melodie: Evet onu seviyorum ama sen nasıl anladın?
Strify gülerek: Meslek sırrı.
Bu sırada içeri Yu girdi. Meraklı bakışlarla bize bakıyordu. Ben masanın üstüne oturmuş ayağımı sarkıtıyordum. Sol tarafımda iki koli vardı. Diğer yanımda ise kolide çıkarırmış eşyalar. Strify yerde yer yastığına oturmuştu. Elinde bir biblo vardı.
Yu: Size yardım edebilir miyim?
Strify: Niçin bize?
Yu: İşte.
Strify gülerek bağırmaya başladı: Kıskandı! Kıskandı! Kıskandı!
Melodie: Strify sorguya çekmeyi kes. Bırak yardım etsin.
Strify: Tabi efendim.
Masanın üstünden kalkıp cam kenarına gittim. Gökyüzünde kara bulutlar vardı. Dolu yağacağını düşündüm. Yağmuru oldum olası sevmezdim. Hep bana uğursuzluk getirdiğine inanırdım. Belki de doğruydu.
Melodie: Dolu yağacak. Yağmur çimleye başladı bile. Hiçbir yere gidemezsiniz. Sizi hiçbir yere bırakmam.
22.00
Jetsam ile Luminor’a en üst kattaki köşede olan odayı gösterdim. Uykuları geldikleri belliydi. Onların odalarını gösterdikten sonra Shin ve Yuki’ye bakmak için gösterdiğim odaya gittim. İkisini de yatakta uyuya kalmış görünce şaşırdım. Yuki Shin’e sırtına dönmüş pencere tarafına doğru yatıyordu. Shin’de yatağın diğer köşesine sokulmuştu. Shin’in başı Yuki’ye dönüktü. Yuki’yi uyurken izlediği ve sonra kendisinin de uyuyakaldığını hemen anlamıştım. Odadan çıktım ve bizim odaya döndüm. Yu geldikten sonra bende onlara alt katı temizlemek için gittiğimi söyleyip markete kadar gitmiştim.
FlashBack
21.45
Yu geldikten sonra bende onlara alt katı temizlemek için gittiğimi söyleyip markete kadar gitmiştim.
Elimde poşetlerle geldiğimi görünce Jetsam ile Luminor yanıma geldiler.
Luminor poşetlere bakarak: Bunlar ne?
Melodie: Evde bir şey yoktu azcıcık bir şey alıp geldim.
Jetsam: Azcıcık mı? Marketi almışsın. Ver bize birde bu yağmurda markette gittin.
Elimdeki poşetleri buraya kadar taşıdım mutfağa kadar da taşırım dediğimi söylesem de elimdeki poşetleri aldılar. Ceket giyme gereği ile duymamıştım üstüm başım ıslaktı… Daha doğrusu tüm bedenim acı içindeydi…
End Of FlashBack
Odaya girdiğimde Strify yastıkları birleştirmiş onların üstüne yatmış, uyuyordu. Yu’yu odada görememiştim.
“Herhalde Camella ile konuşuyordur.”
Dedim kendi kendime ve odanda çıktım. Ne ceket ne de şemsiye alarak dışarı bahçeye çıktım. Yağmur artık dolu olarak yağmaya başlamıştı. Tüm bedenim tekrardan ıslanmıştı. Burada durduğum sürece ıslanacaktım. Islanacaktım… Islanacaktım… Ve tekrar tekrar ıslanmaya devam edecektim. Daha sonra arkamda birisinin olduğunun farkına vardım. Arkamda Yu her yere ıslanmış biçimde yüz ifadesi sinirli ve somurtkan bir biçimde bana bakıyordu.
Yu: Daha ne kadar durmayı düşünüyorsun?
Melodie: Yağmur bitene kadar.
Yu: İkimizde hasta olacağız.
Melodie: Bahçede benimle durmak zorunda değilsin!
Yu Melodie’nin yanına gelerek: Annenden niçin nefret ediyorsun?
Bu soru karşısında biraz irkildim. Annemden bahsetmeyi hiç sevmezdim. Birde Şu anda Başbakan’ın eşi konumunda olunca onun hakkında hiçbir şey anlatmamaya başlamıştım…
Kısa bir bölüm oldu. Çok özür dilerim...
Melodie bir an bocaladı: Hannes… Hayır. Onu sevmiyorum.
Strify: Yalancı.
Melodie: Evet onu seviyorum ama sen nasıl anladın?
Strify gülerek: Meslek sırrı.
Bu sırada içeri Yu girdi. Meraklı bakışlarla bize bakıyordu. Ben masanın üstüne oturmuş ayağımı sarkıtıyordum. Sol tarafımda iki koli vardı. Diğer yanımda ise kolide çıkarırmış eşyalar. Strify yerde yer yastığına oturmuştu. Elinde bir biblo vardı.
Yu: Size yardım edebilir miyim?
Strify: Niçin bize?
Yu: İşte.
Strify gülerek bağırmaya başladı: Kıskandı! Kıskandı! Kıskandı!
Melodie: Strify sorguya çekmeyi kes. Bırak yardım etsin.
Strify: Tabi efendim.
Masanın üstünden kalkıp cam kenarına gittim. Gökyüzünde kara bulutlar vardı. Dolu yağacağını düşündüm. Yağmuru oldum olası sevmezdim. Hep bana uğursuzluk getirdiğine inanırdım. Belki de doğruydu.
Melodie: Dolu yağacak. Yağmur çimleye başladı bile. Hiçbir yere gidemezsiniz. Sizi hiçbir yere bırakmam.
22.00
Jetsam ile Luminor’a en üst kattaki köşede olan odayı gösterdim. Uykuları geldikleri belliydi. Onların odalarını gösterdikten sonra Shin ve Yuki’ye bakmak için gösterdiğim odaya gittim. İkisini de yatakta uyuya kalmış görünce şaşırdım. Yuki Shin’e sırtına dönmüş pencere tarafına doğru yatıyordu. Shin’de yatağın diğer köşesine sokulmuştu. Shin’in başı Yuki’ye dönüktü. Yuki’yi uyurken izlediği ve sonra kendisinin de uyuyakaldığını hemen anlamıştım. Odadan çıktım ve bizim odaya döndüm. Yu geldikten sonra bende onlara alt katı temizlemek için gittiğimi söyleyip markete kadar gitmiştim.
FlashBack
21.45
Yu geldikten sonra bende onlara alt katı temizlemek için gittiğimi söyleyip markete kadar gitmiştim.
Elimde poşetlerle geldiğimi görünce Jetsam ile Luminor yanıma geldiler.
Luminor poşetlere bakarak: Bunlar ne?
Melodie: Evde bir şey yoktu azcıcık bir şey alıp geldim.
Jetsam: Azcıcık mı? Marketi almışsın. Ver bize birde bu yağmurda markette gittin.
Elimdeki poşetleri buraya kadar taşıdım mutfağa kadar da taşırım dediğimi söylesem de elimdeki poşetleri aldılar. Ceket giyme gereği ile duymamıştım üstüm başım ıslaktı… Daha doğrusu tüm bedenim acı içindeydi…
End Of FlashBack
Odaya girdiğimde Strify yastıkları birleştirmiş onların üstüne yatmış, uyuyordu. Yu’yu odada görememiştim.
“Herhalde Camella ile konuşuyordur.”
Dedim kendi kendime ve odanda çıktım. Ne ceket ne de şemsiye alarak dışarı bahçeye çıktım. Yağmur artık dolu olarak yağmaya başlamıştı. Tüm bedenim tekrardan ıslanmıştı. Burada durduğum sürece ıslanacaktım. Islanacaktım… Islanacaktım… Ve tekrar tekrar ıslanmaya devam edecektim. Daha sonra arkamda birisinin olduğunun farkına vardım. Arkamda Yu her yere ıslanmış biçimde yüz ifadesi sinirli ve somurtkan bir biçimde bana bakıyordu.
Yu: Daha ne kadar durmayı düşünüyorsun?
Melodie: Yağmur bitene kadar.
Yu: İkimizde hasta olacağız.
Melodie: Bahçede benimle durmak zorunda değilsin!
Yu Melodie’nin yanına gelerek: Annenden niçin nefret ediyorsun?
Bu soru karşısında biraz irkildim. Annemden bahsetmeyi hiç sevmezdim. Birde Şu anda Başbakan’ın eşi konumunda olunca onun hakkında hiçbir şey anlatmamaya başlamıştım…
Kısa bir bölüm oldu. Çok özür dilerim...
ayy kısa olması önemlideil sen 2 cümlede yazsan olur çok merak ediorum neler olcak
Click here to feed me a fruit!
Get your own at Dinomon!
inti-chaan saol saol hihi
ewet camellayla yu biraz askıda kalmış gibiydi
Click here to feed me a fruit!
Get your own at Dinomon!
inti-chaan saol saol hihi
Beroşumun Israrı üzerine yedinci bölüm.
Not:Çenesindenne kurtulamadım.
Bu arada daha önce okuyanlar tekrardan okusun bazı yerlerini düzelttim.
Yedi…
Melodie: Kim kendisinden nefret eden bir anne ister ki? İlkokulu Fransa’da büyükbabam ve büyükannemin yanında okudum. Daha sonra ortaokulda Japonya’ya gittim-
Yu: Niçin Japonya? Orada tek başına mı kaldın?
Melodie: Evet.
Yu: Başına bir şey geldi mi?
Melodie: Tabiî ki hayır. Japonya’da ortaokula giden bir kızın tek başına yaşaması doğal bir şeydi. Bende zaten sırf bu yüzden gittim. Lise de ise yani tek başıma yaşayabilirdim. Bu yüzden Roma’ya gittim. Orada 3 sene okudum. Son senesinde Türkiye’ye gitmek zorunda kaldım-
Yu: Türkiye mi niçin?
Melodie: Camella o zaman Türkiye’de bir dergi için çalışıyordu. Bu yüzden Türkiye’ye Camella’’nın yanına gittim. Ve şimdide Almanya’dayım.
Yu: Peki şimdi niçin Almanya’dasınız?
Melodie:… Çünkü…
Melodie sebebini söyleyemeyecekti… Onun için geldiğini hiçbir zaman söylemeyecekti… Camella olduğu sürece söylemeyecekti…
Shin ile Kiro kuliste karşı karşıya oturmuşlardı. Shin Kiro’ya bir şey sormak istercesine bakıyordu. Kiro ise Shin niçin sessiz kaldığını merak ediyordu.
Shin en sonunda sorup: Hellen’i hala seviyor musun?
Kiro: Hayır.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Bir insan sevdiğini 2 yıl içinde unutamaz!
Kiro: Doğru, bir insan sevdiği insanı 2 yıl içinde unutamaz. Ama ya o insan başkasıyla çok mutluysa?
Kiro ayağa kalkıp elini yumruk yapıp duvara vurdu.
Kiro yumuşak bir ses tonuyla: Yuki ile her ne kadar kavga etseniz de Yuki senin yanında olmaktan çok mutlu. Onun mutluluğunu nasıl bozabilirim ki?!
Yu içeri girdi. İlk onları görmedi daha sonrada şaşkın şaşkın bakmaya başladı.
Kiro’yu ayağa kalkmış görünce: Bir sorun mu var?
Kiro:Yoo.
Yu: İyi O zaman. Sahneye çıkmak üzereyiz.
Kiro: İyi.
Yuki 32 diş sırıtarak içeri girdi. Mutlu gözüküyordu. İlk Shin’e daha sonrada Kiro’ya baktı. Kiro’yu yumruk yapmış eliyle duvara vurduğunu görünce
Kiro’ya arkadan sarılarak: Burada ne oldu?
Kiro elini serbest bıraktı.
Kiro gülerek: Hiçbir şey yok.
Yuki: Elin...Kızarmış...
Yuki Kiro'nun elini tutup onu bir koltuğa oturttu. Daha sonrada ilk yardım çantasını getirip Kiro'nun elini güzelce sardı. Bunları sinirle izleyen Shin hiç bir şey demek yerine kıskançlık krizlerine giriyordu....
Konser Sonrası...
Camella kuliste oturmuş Yu’nun gelmesini bekliyordu. Yu içeri girince Camella’yı sandalyede oturmuş görünce şaşırmıştı.
Camella: Meraba.
Yu: Meraba.
Camella: Yarını bekleyemedim. Bugün gelmek istedim.
Yu: İyi.
Camella: Bize gidelim mi?
Yu: Olur.
Not:Çenesindenne kurtulamadım.
Bu arada daha önce okuyanlar tekrardan okusun bazı yerlerini düzelttim.
Yedi…
Melodie: Kim kendisinden nefret eden bir anne ister ki? İlkokulu Fransa’da büyükbabam ve büyükannemin yanında okudum. Daha sonra ortaokulda Japonya’ya gittim-
Yu: Niçin Japonya? Orada tek başına mı kaldın?
Melodie: Evet.
Yu: Başına bir şey geldi mi?
Melodie: Tabiî ki hayır. Japonya’da ortaokula giden bir kızın tek başına yaşaması doğal bir şeydi. Bende zaten sırf bu yüzden gittim. Lise de ise yani tek başıma yaşayabilirdim. Bu yüzden Roma’ya gittim. Orada 3 sene okudum. Son senesinde Türkiye’ye gitmek zorunda kaldım-
Yu: Türkiye mi niçin?
Melodie: Camella o zaman Türkiye’de bir dergi için çalışıyordu. Bu yüzden Türkiye’ye Camella’’nın yanına gittim. Ve şimdide Almanya’dayım.
Yu: Peki şimdi niçin Almanya’dasınız?
Melodie:… Çünkü…
Melodie sebebini söyleyemeyecekti… Onun için geldiğini hiçbir zaman söylemeyecekti… Camella olduğu sürece söylemeyecekti…
Shin ile Kiro kuliste karşı karşıya oturmuşlardı. Shin Kiro’ya bir şey sormak istercesine bakıyordu. Kiro ise Shin niçin sessiz kaldığını merak ediyordu.
Shin en sonunda sorup: Hellen’i hala seviyor musun?
Kiro: Hayır.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Seviyorsun.
Kiro: Sevmiyorum.
Shin: Bir insan sevdiğini 2 yıl içinde unutamaz!
Kiro: Doğru, bir insan sevdiği insanı 2 yıl içinde unutamaz. Ama ya o insan başkasıyla çok mutluysa?
Kiro ayağa kalkıp elini yumruk yapıp duvara vurdu.
Kiro yumuşak bir ses tonuyla: Yuki ile her ne kadar kavga etseniz de Yuki senin yanında olmaktan çok mutlu. Onun mutluluğunu nasıl bozabilirim ki?!
Yu içeri girdi. İlk onları görmedi daha sonrada şaşkın şaşkın bakmaya başladı.
Kiro’yu ayağa kalkmış görünce: Bir sorun mu var?
Kiro:Yoo.
Yu: İyi O zaman. Sahneye çıkmak üzereyiz.
Kiro: İyi.
Yuki 32 diş sırıtarak içeri girdi. Mutlu gözüküyordu. İlk Shin’e daha sonrada Kiro’ya baktı. Kiro’yu yumruk yapmış eliyle duvara vurduğunu görünce
Kiro’ya arkadan sarılarak: Burada ne oldu?
Kiro elini serbest bıraktı.
Kiro gülerek: Hiçbir şey yok.
Yuki: Elin...Kızarmış...
Yuki Kiro'nun elini tutup onu bir koltuğa oturttu. Daha sonrada ilk yardım çantasını getirip Kiro'nun elini güzelce sardı. Bunları sinirle izleyen Shin hiç bir şey demek yerine kıskançlık krizlerine giriyordu....
Konser Sonrası...
Camella kuliste oturmuş Yu’nun gelmesini bekliyordu. Yu içeri girince Camella’yı sandalyede oturmuş görünce şaşırmıştı.
Camella: Meraba.
Yu: Meraba.
Camella: Yarını bekleyemedim. Bugün gelmek istedim.
Yu: İyi.
Camella: Bize gidelim mi?
Yu: Olur.
aaa bu kadar mı ama olmazkii
Click here to feed me a fruit!
Get your own at Dinomon!
inti-chaan saol saol hihi
3. sayfa (Toplam 17 sayfa) [ 164 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |