Karanlıkta Aydınlık Arayışı Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, 8, 9, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Kan Her Yeri Kaplayınca
Herkes bir anda kızlar tuvaletine doluşuvermişti… Herkes başka şey söylüyordu…
Yedinci sınıflardan Alara “Duydunuz mu sekizlerden İrem intihar etmiş…”
Son sınıflardan Kadir “ Güzel kızdı ama… Şu Yavuz mudur nedir hangi kıl… Onun kız kardeşi İrem’in yanındaymış…”
Oradan Begüm adlı bir kız “ İrem sanırım bir suça mı ne karışmış… Babam Yavuzların yanında çalışıyor. İrem sanırım bir adam öldürmüş”
Her kafadan farklı ses… Bir curcuna kopup gidiyor. Yavuz ile Ozan şakalaşarak kalabalığın yanına kadar geldi. Ozan millete bakınarak:
- Ne oldu burada? Savaş alanına çevirmişsiniz.
Oradan Asude diye bir ayaklı gazete atlayarak:
- Duymadın mı Ozan? Sekizlerden İrem diye bir kız intihar girişiminde bulunmuş… Yanında birinci sınıflardan bir kız varmış…
Ve İrem’i kızlar tuvaletinden müdürün kucağında çıkardılar. Başını müdürün göğsüne yaslamıştı. Bir eli de müdürün elini tutuyordu. Diğer eli ise hava da duruyordu…
Arkadan da bir öğretmenin kucağında Başak çıkıverdi… Ağlamaktan ela gözleri kıpkırmızı kesilmişti… Yumruklarını sımsıkı tutuyordu…
Yavuz içinden bir şeylerin isyan ettiğini hissetti… Dün gece ki her şey aklından hızla geçiyordu. O bakışı unutmuyordu… Masmavi gözlerin attığı o bakışı unutmuyordu…
Başak ise sakinleştirilemiyordu bir türlü…
- Orada biri daha vardı… İrem ablayı mermere doğru itti. Onu gördüm… Yemin ederim orada biri daha vardı!
- Tamam, sakin ol Başak’çığım… Sana inanıyorum…
- Çabuk olun o zaman! O kaçacak…
Yavuz koşar adımlarla kız kardeşinin yanında geldi ve öğretmenin kucağından alarak kendi kucağına aldı. İsteri krizi geçiriyor gibiydi Başak… Yavuz kardeşinin alnından öptü ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Ona yumuşak adımlarla bir şeyler söyledi. Ve başak’ın soluk alıp verişi düzeldi… Gözlerini kapattı ve yavaş yavaş soluk almaya başladı. Başak kucağında İrem’le müdürü takip etti. İrem’in müdürün kucağında, müdüre o tatlı sesiyle bir şeyler söylediğini duydu…
- Affedin beni… Size çok haksızlık yaptım Kerim amca. Hiçbir zaman istediğiniz gibi bir kız olamadım.
- İrem, benim yaralı küçüğüm böyle konuşma lütfen… Senin böyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Doğa’nın kızı asla böyle bir şey yapmaz…
- Annem için herkes bir melekti diyor… Ama ben bir iblisim. Ben bir yaratığım…
- Sende annene benziyorsun küçüğüm. Sende küçük bir meleksin. Benim meleğim…
İrem zor açtığı gözlerini yavaşça kapadı… Eli müdürü elini tutamayacak kadar güçsüzleşmişti. Ve yere doğru hızla düştü…
Yavuz, bütün bu olanları duymuştu… İrem’le müdürün garip konuşmasına bir türlü akıl erdiremiyordu. Müdürle, İrem niye bu kadar samimilerdi? İrem’in simsiyah, kadife gibi saçları kızıla boyanmıştı. Ve kandamlaları usulca yere damlıyordu. Ambulans geldiğinde İrem ile Başak’ı arabaya bindirdiler. Yavuz ile müdür de ambulansa girdi. İrem’e oksijen tüpü bağladılar. Ve yarasını arınık edip sardılar. Sonra Başak ile ilgilenmeye başladılar. Yavuz, İrem’e bakmaya başladı. Neden onu dinlememişti ki? Bütün suçluları dinlerdi Yavuz. Ama İrem’in konuşmasına izin bile vermemişti. Çünkü konuşursa dayanamayıp onun kaçmasına yardım edeceğini biliyordu. Kahretsin! Niye dinlememişti ki İrem’i?
Herkes bir anda kızlar tuvaletine doluşuvermişti… Herkes başka şey söylüyordu…
Yedinci sınıflardan Alara “Duydunuz mu sekizlerden İrem intihar etmiş…”
Son sınıflardan Kadir “ Güzel kızdı ama… Şu Yavuz mudur nedir hangi kıl… Onun kız kardeşi İrem’in yanındaymış…”
Oradan Begüm adlı bir kız “ İrem sanırım bir suça mı ne karışmış… Babam Yavuzların yanında çalışıyor. İrem sanırım bir adam öldürmüş”
Her kafadan farklı ses… Bir curcuna kopup gidiyor. Yavuz ile Ozan şakalaşarak kalabalığın yanına kadar geldi. Ozan millete bakınarak:
- Ne oldu burada? Savaş alanına çevirmişsiniz.
Oradan Asude diye bir ayaklı gazete atlayarak:
- Duymadın mı Ozan? Sekizlerden İrem diye bir kız intihar girişiminde bulunmuş… Yanında birinci sınıflardan bir kız varmış…
Ve İrem’i kızlar tuvaletinden müdürün kucağında çıkardılar. Başını müdürün göğsüne yaslamıştı. Bir eli de müdürün elini tutuyordu. Diğer eli ise hava da duruyordu…
Arkadan da bir öğretmenin kucağında Başak çıkıverdi… Ağlamaktan ela gözleri kıpkırmızı kesilmişti… Yumruklarını sımsıkı tutuyordu…
Yavuz içinden bir şeylerin isyan ettiğini hissetti… Dün gece ki her şey aklından hızla geçiyordu. O bakışı unutmuyordu… Masmavi gözlerin attığı o bakışı unutmuyordu…
Başak ise sakinleştirilemiyordu bir türlü…
- Orada biri daha vardı… İrem ablayı mermere doğru itti. Onu gördüm… Yemin ederim orada biri daha vardı!
- Tamam, sakin ol Başak’çığım… Sana inanıyorum…
- Çabuk olun o zaman! O kaçacak…
Yavuz koşar adımlarla kız kardeşinin yanında geldi ve öğretmenin kucağından alarak kendi kucağına aldı. İsteri krizi geçiriyor gibiydi Başak… Yavuz kardeşinin alnından öptü ve onu sakinleştirmeye çalıştı. Ona yumuşak adımlarla bir şeyler söyledi. Ve başak’ın soluk alıp verişi düzeldi… Gözlerini kapattı ve yavaş yavaş soluk almaya başladı. Başak kucağında İrem’le müdürü takip etti. İrem’in müdürün kucağında, müdüre o tatlı sesiyle bir şeyler söylediğini duydu…
- Affedin beni… Size çok haksızlık yaptım Kerim amca. Hiçbir zaman istediğiniz gibi bir kız olamadım.
- İrem, benim yaralı küçüğüm böyle konuşma lütfen… Senin böyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Doğa’nın kızı asla böyle bir şey yapmaz…
- Annem için herkes bir melekti diyor… Ama ben bir iblisim. Ben bir yaratığım…
- Sende annene benziyorsun küçüğüm. Sende küçük bir meleksin. Benim meleğim…
İrem zor açtığı gözlerini yavaşça kapadı… Eli müdürü elini tutamayacak kadar güçsüzleşmişti. Ve yere doğru hızla düştü…
Yavuz, bütün bu olanları duymuştu… İrem’le müdürün garip konuşmasına bir türlü akıl erdiremiyordu. Müdürle, İrem niye bu kadar samimilerdi? İrem’in simsiyah, kadife gibi saçları kızıla boyanmıştı. Ve kandamlaları usulca yere damlıyordu. Ambulans geldiğinde İrem ile Başak’ı arabaya bindirdiler. Yavuz ile müdür de ambulansa girdi. İrem’e oksijen tüpü bağladılar. Ve yarasını arınık edip sardılar. Sonra Başak ile ilgilenmeye başladılar. Yavuz, İrem’e bakmaya başladı. Neden onu dinlememişti ki? Bütün suçluları dinlerdi Yavuz. Ama İrem’in konuşmasına izin bile vermemişti. Çünkü konuşursa dayanamayıp onun kaçmasına yardım edeceğini biliyordu. Kahretsin! Niye dinlememişti ki İrem’i?
22 Ağu 2008 3:18
Life is UNJUST yazmış:
Benim bu hikayelerim çok uzun zamandır burada ve adminler gereksiz yani forum kirliliği yapacağını düşünseydiler beni uyarırlardı. Adminler karışmadığına göre senin de bu konuda huzursuzlanmana gerek olmadığını düşünüyorum. Burada birden fazla hikayesi olan tek ben değilim bu kötü birşey de değil ayrıca... Eğer kast ettiğin Ben Kimimle Karanlıkta Aydınlık Arayışı ise onlar benim seri hikayelerimdir aralarındaki bağlantıyı zamanla anlarsınız. Zaten bitanecik İlki söylemiş ama nicki sanırım bu kadar karıştırılan bir üye benden başka kimse yoktur... Benim nickim sailor marondur, sailor moron deil.
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Annemin AdıYağmur damlaları usulca yeri dövmeye başlamıştı. Bulutlar, o masmavi rengini kaosun grisine bırakmıştı. İrem sessizliği dinleyip düşündü;
Hayatı boyunca annesi hakkında her zaman bir şeyler öğrenmek istemişti ama kimse İrem’i ciddiye bile almamıştı. İrem, şimdiye kadar annesinin adını bile bilmiyordu! Belki, bir annesi olsa bütün bunlardan hiçbiri başına gelmeyecekti! Onu seven, saçları okşayan, onu düşünen bir anneye ne kadar çok ihtiyacı vardı oysa İrem’in…
Yine derin bir sessizliğin ardından oda da gölge yığını oluşmaya başladı. Katlarca gölge odayı adeta yutuyordu. İrem, büyük bir korkuyla yerinden sıçradı ve gölge yığınına kinle bakmaya başladı. Gölgeler sonunda bir insan cismini oluşturdular ve yavaş yavaş yok oldular. Yine geride “sislerin efendisi” İrem’i küçümsemeyle karışık bir bakışla inceliyordu. Gölge İrem’in yanına geldi ve kızı çenesinden tutup kendisine bakmaya zorladı.
- Sana daha küçükken benimle oyun oynanmayacağını söylemiştim aptal kız. Eğer beni biraz dinleseydin ve istediğimi verseydin bütün bunların hiçbiri başına gelmeyecekti.
- Sen yalancının tekisin! Küçüktüm ve yalnızdım o zamanlar. Beni dinleyecek ve anlayacak birilerine ihtiyacım vardı. Senin yalan vaatlerine kandım. Ama bundan sonra bitti William. Ne ben seni tanıyorum ne de sen beni! Biz artık iki yabancıdan başka bir şey değiliz.
- Aaa… Benden kurtuluşu bu kadar kolay mı sandın küçüğüm? Seni öptüğümde, seni sakinleştirdiğimde benden kopamayacağına dair attığın palavraları unutmamak lazım…
- O zamanlar yapayalnızdım ve sevgi ne demek bilmiyordum! Senin gibi çıkarcılara asla yaklaşılmayacağını bilmeliydim…
- Ama yaklaştın İrem… Biz bir bütünüz artık sen ne kadar inkâr etsende. Benim kontrolüm altındasın salak kız. O gün yaptıklarımı gördün! Bana karşı hiçbir şansın kalmadı. Güçlerin benim yanımda işe yaramaz.
- Güçlerimin canı cehenneme! Benden uzak dur William. Senden nefret EDİYORUM!
- Bende seni çok sevmiyorum İrem. Sakın böyle bir yanılgıya düşme. Annenle birbirinize o kadar çok benziyorsunuz ki. O da “çamur at izi kalsın” diye düşünüyordu.
İrem, birden pür dikkat kesildi. Bunca yıl tanıdığı William annesi hakkında tek kelime bile etmemişti! İrem, dışında herkes onun annesini tanıyordu!
- Bunca yıl benimle olduğun zamanlarda annemi tanıdığını hiç söylemedin. Yalan söylüyorsun William tıpkı önceden olduğu gibi.
- Anneni benden iyi kimse tanıyamaz İremcik. Annenin iyilik meleği maskesinin altından neler yaptığını bilemezsin. Öldükten sonra bile hala insanların arasını bozmayı başarıyor. Şu senin müdür, onca yaptıklarına karşın neden seni affediyor ve sana hiç kızmıyor? Çünkü sende o lanet olasıca anneni görüyor. Ya babana ne demeli? Alp’in sorumluluktan nefret ettiğini biliyor muydun? Sana onca yıl o kendini bir şey sanan anana benzediğin için baktı. Ama sen bir iblissin İrem! O aptal annene benzemediği onlara ispatladın!
- Annem kim veya ne olursa olsun onunla gurur duyuyorum William! Anneme benzemeyebilirim, herkesin melek diye nitelendirdiği o kadına hiç benzemeyebilirim. Ama ben İrem Beyza Olcay’ım ve annemin kanını damarlarımda taşıyorum! Sen beni ilk gördüğünde beş yaşımdaydım ama sen benim hakkımda gerçekten çok fazla şey biliyordun! Sen kimsin he William? Senin asla bir erkek olduğuna asla inanmadım. Babama nasıl baktığını biliyorum… O yanımdayken nefes almadan durduğun, gözlerine baktığın anı biliyorum. Şimdi William bana bu sefer hiçbir şeyi dolandırmadan gerçeği anlat! Sen gerçekten kimsin ve nesin?
- Beni m gerçekten kim olduğumu bu kadar çok merak ediyor musun İrem? Haklısın ben bir erkek değilim… Yine haklısın sevgili babanı çok seviyorum. Ve yine haklısın seni çok iyi tanıyorum küçüğüm. Benim gerçekten kim olduğumu merak ediyor musun?
İrem kuşkuyla baktı ruha ve gözlerini “evet” anlamında kırpıştırdı. Ruh derin bir kahkaha attı ve:
- Sen doğunca kısa bir süre sonra sana annen öldü denildi. Bunu bizzat Alp sana söyledi, değil mi? Ama annen ölmedi İrem. Annen bunca yıldır senin yanındaydı ve sen onun varlığını asla sezmedin. Annelik bana göre değildi bunu Alp’e söylediğim zaman bana çok kızdı. Bir balerinin vücudunun pürüzsüz ve zarif kalması gerektiğini anlayamıyordu. Ama yine de her zaman lanetlediğim bir kızım oldu. Benden gençliğimi, hayallerimi çaldı. Onu öldürmek istiyordum ondan nefret ediyordum. Ama Alp, hiç ummadığım bir şekilde davranarak seni benden uzaklaştırdı. Yarım kalmış bir hesabımız var İrem! Sen benim gençliğimi aldın ve ben de seninkini hiç acımadan alacağım!
İrem’in bir an nutku tutuldu. Ruha daha dikkatli bakmaya başladı… Maskenin altından sarışın, mavi gözlü bir kadın silületi çıkmaya başlamıştı. İrem’in cennet mavisi gözleri, İrem’in dudakları, İrem’in çenesi, İrem’in vücuduna benzeyen bir vücut! Ama bakışları vardı ki onlar İrem’in kini hiç anımsatmıyordu! Nefret dolu korkunç bakışlar! Kadın tekrar konuştu… Sesi buz gibi soğuktu ve sevgiden eser yoktu!
- Annenin adını hep merak ettiğini söylerdin bana. Küçük kızımın bir isteğini yerine getireyim değil mi? Adım Duru su Altındağ. Bu adı hiç unutma küçüğüm çünkü bu duyduğun son isim olacak!
öhöm kimse okumadığı için artık baya atlaya atlaya gidiyorum hikayemin sonuna yaklaşmak üzereyim öhöm bunlar sona yakın bölümler
Hayatı boyunca annesi hakkında her zaman bir şeyler öğrenmek istemişti ama kimse İrem’i ciddiye bile almamıştı. İrem, şimdiye kadar annesinin adını bile bilmiyordu! Belki, bir annesi olsa bütün bunlardan hiçbiri başına gelmeyecekti! Onu seven, saçları okşayan, onu düşünen bir anneye ne kadar çok ihtiyacı vardı oysa İrem’in…
Yine derin bir sessizliğin ardından oda da gölge yığını oluşmaya başladı. Katlarca gölge odayı adeta yutuyordu. İrem, büyük bir korkuyla yerinden sıçradı ve gölge yığınına kinle bakmaya başladı. Gölgeler sonunda bir insan cismini oluşturdular ve yavaş yavaş yok oldular. Yine geride “sislerin efendisi” İrem’i küçümsemeyle karışık bir bakışla inceliyordu. Gölge İrem’in yanına geldi ve kızı çenesinden tutup kendisine bakmaya zorladı.
- Sana daha küçükken benimle oyun oynanmayacağını söylemiştim aptal kız. Eğer beni biraz dinleseydin ve istediğimi verseydin bütün bunların hiçbiri başına gelmeyecekti.
- Sen yalancının tekisin! Küçüktüm ve yalnızdım o zamanlar. Beni dinleyecek ve anlayacak birilerine ihtiyacım vardı. Senin yalan vaatlerine kandım. Ama bundan sonra bitti William. Ne ben seni tanıyorum ne de sen beni! Biz artık iki yabancıdan başka bir şey değiliz.
- Aaa… Benden kurtuluşu bu kadar kolay mı sandın küçüğüm? Seni öptüğümde, seni sakinleştirdiğimde benden kopamayacağına dair attığın palavraları unutmamak lazım…
- O zamanlar yapayalnızdım ve sevgi ne demek bilmiyordum! Senin gibi çıkarcılara asla yaklaşılmayacağını bilmeliydim…
- Ama yaklaştın İrem… Biz bir bütünüz artık sen ne kadar inkâr etsende. Benim kontrolüm altındasın salak kız. O gün yaptıklarımı gördün! Bana karşı hiçbir şansın kalmadı. Güçlerin benim yanımda işe yaramaz.
- Güçlerimin canı cehenneme! Benden uzak dur William. Senden nefret EDİYORUM!
- Bende seni çok sevmiyorum İrem. Sakın böyle bir yanılgıya düşme. Annenle birbirinize o kadar çok benziyorsunuz ki. O da “çamur at izi kalsın” diye düşünüyordu.
İrem, birden pür dikkat kesildi. Bunca yıl tanıdığı William annesi hakkında tek kelime bile etmemişti! İrem, dışında herkes onun annesini tanıyordu!
- Bunca yıl benimle olduğun zamanlarda annemi tanıdığını hiç söylemedin. Yalan söylüyorsun William tıpkı önceden olduğu gibi.
- Anneni benden iyi kimse tanıyamaz İremcik. Annenin iyilik meleği maskesinin altından neler yaptığını bilemezsin. Öldükten sonra bile hala insanların arasını bozmayı başarıyor. Şu senin müdür, onca yaptıklarına karşın neden seni affediyor ve sana hiç kızmıyor? Çünkü sende o lanet olasıca anneni görüyor. Ya babana ne demeli? Alp’in sorumluluktan nefret ettiğini biliyor muydun? Sana onca yıl o kendini bir şey sanan anana benzediğin için baktı. Ama sen bir iblissin İrem! O aptal annene benzemediği onlara ispatladın!
- Annem kim veya ne olursa olsun onunla gurur duyuyorum William! Anneme benzemeyebilirim, herkesin melek diye nitelendirdiği o kadına hiç benzemeyebilirim. Ama ben İrem Beyza Olcay’ım ve annemin kanını damarlarımda taşıyorum! Sen beni ilk gördüğünde beş yaşımdaydım ama sen benim hakkımda gerçekten çok fazla şey biliyordun! Sen kimsin he William? Senin asla bir erkek olduğuna asla inanmadım. Babama nasıl baktığını biliyorum… O yanımdayken nefes almadan durduğun, gözlerine baktığın anı biliyorum. Şimdi William bana bu sefer hiçbir şeyi dolandırmadan gerçeği anlat! Sen gerçekten kimsin ve nesin?
- Beni m gerçekten kim olduğumu bu kadar çok merak ediyor musun İrem? Haklısın ben bir erkek değilim… Yine haklısın sevgili babanı çok seviyorum. Ve yine haklısın seni çok iyi tanıyorum küçüğüm. Benim gerçekten kim olduğumu merak ediyor musun?
İrem kuşkuyla baktı ruha ve gözlerini “evet” anlamında kırpıştırdı. Ruh derin bir kahkaha attı ve:
- Sen doğunca kısa bir süre sonra sana annen öldü denildi. Bunu bizzat Alp sana söyledi, değil mi? Ama annen ölmedi İrem. Annen bunca yıldır senin yanındaydı ve sen onun varlığını asla sezmedin. Annelik bana göre değildi bunu Alp’e söylediğim zaman bana çok kızdı. Bir balerinin vücudunun pürüzsüz ve zarif kalması gerektiğini anlayamıyordu. Ama yine de her zaman lanetlediğim bir kızım oldu. Benden gençliğimi, hayallerimi çaldı. Onu öldürmek istiyordum ondan nefret ediyordum. Ama Alp, hiç ummadığım bir şekilde davranarak seni benden uzaklaştırdı. Yarım kalmış bir hesabımız var İrem! Sen benim gençliğimi aldın ve ben de seninkini hiç acımadan alacağım!
İrem’in bir an nutku tutuldu. Ruha daha dikkatli bakmaya başladı… Maskenin altından sarışın, mavi gözlü bir kadın silületi çıkmaya başlamıştı. İrem’in cennet mavisi gözleri, İrem’in dudakları, İrem’in çenesi, İrem’in vücuduna benzeyen bir vücut! Ama bakışları vardı ki onlar İrem’in kini hiç anımsatmıyordu! Nefret dolu korkunç bakışlar! Kadın tekrar konuştu… Sesi buz gibi soğuktu ve sevgiden eser yoktu!
- Annenin adını hep merak ettiğini söylerdin bana. Küçük kızımın bir isteğini yerine getireyim değil mi? Adım Duru su Altındağ. Bu adı hiç unutma küçüğüm çünkü bu duyduğun son isim olacak!
öhöm kimse okumadığı için artık baya atlaya atlaya gidiyorum hikayemin sonuna yaklaşmak üzereyim öhöm bunlar sona yakın bölümler
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
ya yapmaaaa bu hikaye bu kadar çabuk bitmemeli!
bu arada çok dehşet bi merak içindeyim! duru ölmemiş miydi yoksa doğa mı duru olduğunu söylemişti ama doğa böyle biri olamaz! yoksa irem in asıl annesi doğa olmasına rağmen bu ruh duru nun ruhu muydu, amacı da doğa nın çocuğundn intikam almak mı???
çooo...k harika yazmışsn yine kuzucuum
bu arada çok dehşet bi merak içindeyim! duru ölmemiş miydi yoksa doğa mı duru olduğunu söylemişti ama doğa böyle biri olamaz! yoksa irem in asıl annesi doğa olmasına rağmen bu ruh duru nun ruhu muydu, amacı da doğa nın çocuğundn intikam almak mı???
çooo...k harika yazmışsn yine kuzucuum
Onursuz dev gökyüzünden
Çalarken yıldızları
Kaybolup gider karanlıkta
Bir küçük kurşun asker daha...
Çalarken yıldızları
Kaybolup gider karanlıkta
Bir küçük kurşun asker daha...
EkpHorA yazmış:
Öhöm ilk başta bir açıklama yapayım; Ben Kimimle Karanlıkta Aydınlık Arayışındaki bağlantı bu. İrem, ben kimimdeki baş karekterlerden birinin kızı. Gelelim senin soruna EkpHorA, görüldüğü gibi Duru ölmemiş Ben Kkimimde de bununla ilgili ipucu vermiştim ama o kadar azdı ki farketmeniz neredeyse imkansızıdı
[url=http://www.anime.web.tr/ben-kimim-t1487-30.html]
Alıntı:
Öhöm doğamız,meleğimiz talihsiz kızımıza gelince doğayı iyi tanımışsın o asla böyle birşey yapmaz. Duru bişiy karıştırıyor ama ne
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Merak gerektiğinde iidir azıcık merak edin bişiy olmaz öhöm canım sen her daim okuyorsun ben başkalarının da okumasını istiyorum. Sanki hep boşuna yazıyomuşum gibi hissediyorum
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Saol cnm ama hikaye gayet hızlandı bir kaç bölüm sora bitereceğim gerçekten kimse okumuyor ve bu kaç bölümdür böyle Bundan sonra okusalarda fark etmiyor bölümleri çoktan yazdım Nesem siz üzülmeyin öneml iolan yazmam demi hiç yazmamamdan daha iiydir
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
6. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 83 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |