Nina Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 39, 40, 41, 42, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
ayhhhhhhhh
ninaaaa
ninaaaaa sinir krizi geçirtecek bu kız bana
kvaga sahnelerini gçektenden çok iyi anlatmışsın Yukiko
devammmm devaaam 




kvaga sahnelerini gçektenden çok iyi anlatmışsın Yukiko


"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Bölüm-25-Aşk İnsanın Gözünü Kör Eder! Ya Ölürsün Acıdan Yada Öldürürsün Öfkenden !
Tolga'nın yüz ifadesi korkulacak derecede anormaldi. Timur ona olayları teker teker anlatırken, o sebepsiz yere acı dolu yüzle gülüyor, sonra birden surat asıyordu. Timur'un yüz ifadesi ise gayet ciddiydi. Ara sıra Tolga'nın bu dengesiz hareketlerine endişe ve şaşkınlıkla bakıyordu.
Kerem, ben ve Revan ormanda kendimize sarmaşık ve ağaç dallarından küçük bir külübe yapmıştık. Gücümüz sağolsun, fantastik bir olaydı bu benim için! Timur ve Tolga ise külübeden yirmi-yirmi beş metre uzakta karşılıklı oturmuş, konuşuyorlardı. Daha doğrusu Timur konuşuyor Tolga deliriyor gibi ona bakıyordu. İnanmıyordu Timur'un söylediklerine.
-Birazdan Tolga kafayı yiyecek,''dedi Revan. Külübede ortamızda Kerem oturuyorduk.
-Abicim çok değişmiş bu herif yaa! Bi zamanlar Ni... '' bana baktı. ''Ehehheehh, yani bir zamanlar böyle biri değildi. İyice körleşmiş bunun gözleri''
-Ben de olsam aynı durumda olurdum. Nina gözümün önünde-''
-Timur buna izin vermezdi!'' dedim sözünü keserek. ''Timur bilerek sebepsiz yere ölmeme izin vermez. Nicole'ün durumu farklıydı. Tolga'dan hoşlanmıyordu bile, arkasından konuşmak istemezdim ama o sadece yalnız kalmamak için Tolga'yı kullandı, hepsi bu''
Revan cevap vermedi. Kerem de bir ona bir bana baktıktan sonra karşıya dikti gözlerini.
Timur dostça elini Tolga'nın omzuna koydu. Tolga ise öfkeyle, setçe eliyle Timur'un eline vurarak buna engel oldu. Ayağa kalktı, daha doğrusu fırladı.
-Bana başından beri söylemedin! Arkamdan iş çevirdin, şimdi de saf gibi bana palavra sıkıyorsun. Sana neden inanıcam lan? Nicole sadece biraz senden etkilendi, hepsi buydu. Sen de fırsattan istifade edip ona yaklaştın. Bilmiyor muydun lan onu nasıl sevdiğimi? Bilmiyor muydun? Cevap ver lan???''
Timur'un sakin ve anlayışlı hali beni gururlandırıyordu. İlk başımıza gelen olaydaki gibi çaylakça hareketlerde bulunmuyordu. Ağır başlı ve sakindi.
-Bak abicim, üzülerek söylüyorum bunu. Nicole senden hiç hoşlanmadı. Sadece yalnız kalmamak için seninle ilgilendi...'' Tolga bunları duyar duymaz Timur'a yumruk attı.
-Doğru konuş lan! Doğru konuş be! Asıl sen onun yalnız kalmasından yararlanarak yaklaştın!'' Timur sendeledi. Yine birşey olmamış gibi, '' abicim, bunları söylediğine pişman olacaksın. Gerçekten dostum, kızın seninle ilgilendiği yoktu. Bana bunları anlattı, daha ne dememi bekliyorsun?'' Tolga öfkeyle, kendinden geçmiş halde Timur'a baktı.
-Sen herkesi bu yalanla kandırabilirsin. İlk başta da Nina olmak üzere herkes sana inanmış olabilir. Ama ben onlar kadar saf değilim tamam mı?!'' Abim üzüntüyle başını iki yana salladı, '' sen hayatımda gördüğüm en saf ve en kör aşıksın be abicim. Kimse senin kadar saf olamaz!'' dedi.
-Kapa çeneni! Sen Nicole'ü öldürdün!''
Kerem, ''haydaaaaa, yine başa döndük iyi mi! Abicim nedir bu herifin derdi?''
-Bana sorarsan, kriz geçiriyor. Nicole'ün kendisini sevmediği ve Timur'u sevdiği gerçeğini kabul edemiyor. Dolayısıyla mantıklı da düşünemiyor. Bana kalırsa biraz yalnız kalmalı. Aslında en iyisi Nicole'ün herşeyi ona anlatması ama...''
Timur yerinde bir saniye bile durmayan Tolga'nın yanına gitti. ''Abicim, sen beni ne kadar zamandır tanıyorsun?''
-Git işine be! Bana şimdi 'dostluk nutuk'unu çekmeye başlama!'' Timur aniden Tolga'ya yumruk attı. Hepimiz oturduğumuz yerde dizlerimizin üzerine kalktık.
Tolga afallamışken bir yumruk daha attı. Tolga bu şokla dengesini kaybetti ve düştü. Timur Tolga'yı yakasından tuttu ve bir yumruk daha attı.
-Kendine gel artık! Ne oldu sana? İyice aklını kaçırmışsın, tanıdığım Tolga yerine aşağılık bi herif elmiş!'' diye Tolga'nın her iki yakasını tutup bağırdı.
-Bak abicim, ya yavaş yavaş kendine gelirsin ya da sonsuza kadar dostluğumuz biter! Anladın mı beni?'' Tolga şaşkın bakışlarla birşeyler mırıldadı.
-Duyamadım!'' Yutkundu ve yavaşça birşeyler söyledi. Timur Tolga'nın yakasını bıraktı ve külübeye döndü. Tolga yerde, ağzından gelen kanı sildi. Sonra kanlı eline uzunca baktı. Timur bir kere dönüp baktı Tolga'ya.
Külübeye girdi.
Önce kimse konuşmadı. Kerem derin derin esneyerek, ''valla abicim çok uyudum ama hala uykum var yaa!!! Ben yatalım diyorum. Gün ola, hayrola değil mi?''
-Tolga hala dışarda,'' dedim. Timur başını kaldırıp Tolga'ya baktı. O sırada Tolga da bize baktı. Kalktı, külübeye geldi. Tabi bu süre içide hiç birimizden çıt çıkmıyor!
Külübenin önünde, küçük kapıdan girebilmek için dizlerinin üzerine çöktü. İçeri girecek sanıyorduk ama,'' Nina, seninle konuşabilir miyim?'' ded.
-Tabi,'' dedim.
-Ama yalnız!'' Bu sefer duraksadım ve Timur'a baktım.
-Bilmem ki...''
-Seninle konuşmak istiyorum, lütfen!'' Timur'a baktım. Timur bakışlarıyla onayladığını işaret etti.
-Peki,'' dedim ve külübeden çıktık. Diğerleri külübeden bize bakıyorlardı. Tolga ağaçların arasından açılan bağıra doğru yürümeye başladı. Külübeden iyice uzaklaşmıştık.
-Eee? konuşmayacak mısın? Külübeden epey uzaktayız,''dedim. Tolga cevap vrmedi. ''Tolga?''
Bu sefer tedirgineştim. Durdum. Bu sefer o da durup bana baktı.
-Nicole... Sence gerçekten beni kullanmış mıdır?''
-Umm...''
Derin bir nefes aldı. Yere çömelip oturdu. Ben de yanına oturdum. Sakinleşmişe benziyordu. Ama yine de ona karşı dikkatli davranıyordum. Külübe de ayrıca görünmüyordu.
-Gerçek fikrini söyle Nina. Abin beni biraz kendime getirdi. Abine hala güvenmiyorum, arkadaşlarıma da. Ama sen ne olursa olsun hep içinden geçenleri söylüyorsun. Kimsenin iyiliği için bile olsa avutacak yalanlar söylemiyorsun. Bu yüzden sana sormak istiyorum...'' durdu, gözlerime baktı. ''Sana güvendiğimi sanma, sadece düşünceni merak ediyorum,'' diye ekledi.
-ilk başlarda Nicole'ün senden hoşlandığını sanıyordum''
-Ve o zamanlar sen ve ben-''
-Ama sonra,'' diye sözünü kestim. '' Nicole'ün abimden etkilendiğini ve başından beri de seni Timur'a daha yakın olabilmek için kullandığını-''
Ne olduğunu anlayamadım. Saniyeler içerisinde oldu. Şaklama sesiyle afalandığımı hissettim. Yanağım yanıyordu. Birkaç saniye Tolga'nın gözlerine bakakaldım. Şaşkınlığım yavaşça geçince yanağıma dokundum. Hissedemedim. Uyuşmuştu... O kadar sert bi tokat yemiştim ki oturduğum yerde yüzümü çimenlerde bulmuştum. Yana düşmüştüm. Yüzüme düşen saçlarımı yanlara ittim.
-Sen nasıl bir insansın?'' Tolga, sanki biraz önce hiç tokat atmamış gibi rahatça oturuyordu. Bakışlarını gökyüzüne, hilal şeklinde duran aya dikmişti.
-Bunu size benim sormam lazımdı. Siz nasıl insanlarsınız? Burda acıdan kıvranıyorum ama siz bunu görmezden gelip, benim canımı daha çok yakıyorsunuz,'' dedi. Öfkem resmen beynime vurmuştu. Ağlamamaya çalışara, '' sen zavallının tekisin! O kadar zavallısın ki sana yardımcı olmaya çalışanları bile göremiyorsun. Olduğundan daha küçük duruma sokuyorsun kendini''
-Kes sesini!''
-Bana açıkça düşüncelerini söyle dedin''
-Bu kadar açıkça dememiştim''
-Senin açıkça anlatma anlayışını kusura bakma ama ben anlamıyorum''
-Nina kes artık. Gidebilirsin''
-Ya ben senin kuklan mıyım yaa? Nasıl konuşuyorsun benimle!'' Tolga birden bana döndü. Bu sefer bana tokat değil yumruk atmak için yumruğunu havaya kaldırmıştı. Ben hala yerde dirseyimin üzerinde yatıyordum.
-Sesini kesecek misin sen? Yoksa seni öldüreyim mi?''
-Senin içinde insanlıktan bir parça kalmamış!'' Yumruğu indirmek istedi ama iki elimle tuttum. Bu sefer yumruğunu kurtardı omuzlarımdan tuttu. Tolga çok güçlüydü. Ama sinirlerim öyle tavan yapmıştı ki ona karşı koyabileceğime inanıyordum. Tolga'nın karnına dizimle vurdum. Üzerimden atmayı başardım. O yana sırt üstü düşünce ne kadar güçlü olduğunu anlamıştım. Ordan uzaklaşmaya karar verdim. Koşarak bayırda külübeyi görmeye çalıştım. Tolga da '' seni var yaaa! Yemin ediyorum öldüreceğim!'' diye bağırıyordu. İyice çıldırmıştı. Neden ondan kaçıyordum ki?
Ona karşı koyabilirdim! Ama Tolga bnim arkadaşımdı, onun canını yakmaya dayanamazdım. Ama şu anda beni öldüreceğini söylüyordu!
Ciddi miydi?
Sinirinden mi öyle diyordu?
Çok şükür ki külübeyi görmüştüm. Ufukta minnacık bir noktaydı. Gökyüzündeki ay tamamiyle ortaya çıkmış, gece aydınlanmıştı. Kalbimin ritimleri artık nefes almamı zorluyordu. Nefes nefese kalmıştım. Tolga'nın ayaklarının sesini duymaya başlamıştım.
Aniden yukarıya sıçradım, havada geriye doğru dönüp avucumu açtım. En iyi kullanabileceğim silah, mızraktı. Çünkü hem ucunda yaralayıcı bir silah hem de sadece dövüşebilmem için dayanağım vardı. Tolga bana haince gülümsedi.
-Sonunda karşı karşıya olacağız!''
-Tolga sen iyice delirmişsin! Ben senin kaç zamanlık arkadaşınım, nasıl beni öldürmek istersin?'' Bunları söylerken elimde olmadan gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.
-Kaybedecek birşeyim kalmadı Nina. Sen de acı çekmeden ölücek ve ben de Timur'dan intikamımı almış olacağım!'' dedi.
-YA DELİRME TOLGA! LÜTFEN!'' diye bağırım. ''Kendine gel artık! Lütfen Tolga! Sen nasıl arkadaşını öldürecek kadar vahşi olabilirsin yaaa?''
-Nina, üzgünüm canım. Canını çok yakmayacağım, sadece küçük bir anlık acıyla uykuya dalacaksın.'' Korku ve heyecanla Tolga'nın bu değişmiş, vahşi haline bakıyordum. Her an gelecek saldırı için çok dikkatliydim.
Tolga'dan tuhaf sesler gelmeye başladı. Sanki karıncalar, böcekler yer altından teker teker çıkıyordu. Vıcık vıcık, iğrenç miğde bulandırıcı seslerdi. Tolga'nın sırtından böceğe benzeyen uzunca uzantılar görünmeye başladı. Kalın ve olabildiğince miğde bulandırıcıydı.Sırtından iki kollarının altından birer birer çıktılar. Tolga yüzüme gülümseyerek bakıyordu.
-Çok şaşırdın değil mi? Ama bak iğrenç görünebilirim, fakat bu kollar acısız ölümlerin en usta kollarıdır.''
Elimdeki ince ve uzun mızrağa baktım. Bu şişman ve iğrenç kolları bu mızrakla kesemezdim. Daha ilk saldırıda yerde olacaktım. Mızrağı yok ettim, bu sefer her iki avucumu açarak iki keskin kılıç oluşturdum.
-Bu arada Nina, başlamadn önce söylemeden geçemeyeceğim,'' dedi. Ona şaşkın şaşkın baktım, çok rahattı. Oysa ben korku ve heyecandan titriyordum.
-Neymiş o?''
-Burdan çok çekici görünüyorsun. Zaten elbisen çok kısa bir de burdan iç çamaşırını görüyorum,'' Yüzümdeki şaşkınlığım kayboldu, öfkelendim.
-Aşağıya inmem için uğraşıyorsan boşuna uğraşıyorsun,'' dedim.
-Valla abin seni nasıl benimle yalnız bıraktı anlamıyorum. Bir de bana saf demişti. Asıl saf o, seni öldürebileceğimi tahmin edemedi''
-Hiç birimiz senin bu kadar iğrenç olabileceğine tahmin edemedik ki!''
Birden bir kolunu bana doğru savurdu. Kolu o kadar uzun değildi ama uzayarak bana doğru geliyordu. İğrenç bir böceğin bedeniydi bu. Ne başı vardı ne sonu. Daha yükseğe uçarak kurtuldum. Tolga bir kahkaha attı.
-Arkana bak canım benim!'' dedi. arkamdaydı! Diğer kolu arkamdaydı. Ve daha arkama bakışlarımı çevirmeden sırtıma hücüm edip beni saldırısıyla fırlattı. Diğer iğrenç kola çarptım. Ona sürtünmemle çığlık attım. İğrençti!
Vıcık vıcık, pürüzsüz ve yağlı, aynı zamanda yumuşacık deriydi. Nerdeyse kusacaktım. Panikleyip nereye uçacağımı şaşırdım. Arkamdandan diğer kolun geldiğini rüzgarın uğultusundan anlayınca direkt yukarı çtum. O uzunca kol diğer kola çarptı. O sırada kılıçlarımla bu işi beceremeyeceğimi düşündüm. İçimde şüphe vardı bunu yapıp yapamayacağım hakkında. Ama şu anda çaprazdan, her taraftan darbe yiyiyor ve onlardan kaçmaktan başka birşey yapamıyordum.
-NİNAAA!!!'' abimin sesiydi. Öyle öfke ve endişe doluydu ki!!! Sert sesi öfkesiyle birlikte her yerde yankılanmıştı.
-Aşağılık herif! Ne yaptığını sanıyorsun?'' abim Tolga'ya saldırmaya hazırlandı. Kerem ve Revan da hazırdaydı. Kerem'in gücü yoktu ama hala yardım etmeye hazırdı. Timur delirmiş gibiydi.
-Lan oğlum ben sana bu kadar anlayış gösterdim! Nasıl kızkardeşime saldırırsın !'' Abim öfkesinden küfretmemek için kendini zor tutuyordu.
-Abicim bana gücü ver! Öldüreceğim bunu!'' dedi Kerem.
-Gerek yok, ben hallederim bunu!'' dedi Revan.
-Vay be! Nina görüyor musun senin için nasıl da uğraşıyorlar! Peki neden Nicole için de bu kadar uğraşmadınız?''
-Lan adi, Nicole kendisi istedi ölmeyi! '' diye bağırdı Kerem. Tolga o sırada Kerem'e doğru bir atakta bulundu. Kollarından birini ona doğru uzattı. Ama Timur onu engelledi.
-Bittin! Vallahi senin kadar aşağılık birini görmedim. Düşmanlarımız bile senin kadar zavallı değildi be!'' dedi Timur. Revan birden bana seslendi, ''Nina! Yakala !''
Bana iki uzun namlulu silah fırlatmıştı. O sırada aslında herkeste bu siyah silahlardan olduğunu gördüm. Revan'ın mermi kemeri bile vardı.Silahları elime alır almaz sol ve sağ bacağımda iki tane siyah kemer oluştu. Revan gülümseyerek,''onlar o tabancıları koymak için'' dedi.
Daha sonra belimde kemerim oluşmaya başladı. Tıpkı diğerlerinki gibi benim de mermilerim vardı.
-Ne olur ne olmaz diye Bilge Ruh bu silahlardan haberdar etmişti beni. En son anlarda gerekli olur demişti. Demek kısmet bugüneymiş!'' Tolga dörde bir kalmıştı.
-Timur!''
-Haa canım?'' Aşağıdan bana bağırıyordu.''Bu işi ben halledeceğim!''
-Olmaz, sen çekil ordan. Kerem , Revan-''
-Ben bitireceğim dedim! Tolga ile ben başladım savaşa, ben bitireceğim!'' Tolga yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bakıyordu.
-Olmaz dedim!''
-Bırak be Nina! Sen beni yenemezsin, abinle şöyle kapışalım erkek erkeğe!'' Bu tekniğin beni sinirlendirip, kendisiyle savaşmaya ikna etmek içindi biliyordum. Ama bir gün de ben korkularımla yüzleşmeliydim. Bu son savaş benim olmalıydı.
Acımasızlığım uyuduğu yerden çıkmıştı.
-Bu sefer bu savaş benim olsun abicim! Kırma beni! Lütfen! Onu... Onu öldüreceüğim!'' dedim kararlı bir sesle.
-Sen mi beni öldüreceksin?'' Tam o sırada tam yüzüne doğru kaldırıp tetiğe bastım. Son anda o iğrenç koluyla kurtuldu. Yüzüne birşey olmadı ama mermi kolunu ikiye bölerek deldi.
Diğer kollarıyla bana saldırılara başladı. Aslında kılıçlarımın da işe yarayacağını düşündüm. Bir kılıcı yok ettim. Bir elimde kocaman silah diğer elimde kılıç saldırılara karşı koydum. Bana doğru gelen kollarını kesiyor, kesmeye yetişemedklerimi silahla deliyordum. Etrafa iğrenç böcek kokusu ve kopan böcek etleri sıçrıyordu. Miğdem iyice kalkmıştı. Kendimi olabildiğince yükseye çıkardım. Nefes almaya çalıştım. Tolga'nın sırtından çıkan iki kol hala sağlamdı. Diğer iki koldan birisi yarısına kadar kopmuş, öbürü de kılıç darbeleri nedeniyle berbat ve yeşil bir sıvıyla kanıyordu. Bu kollarla beni oyalıyordu. Sonunda yorulacak ve Tolga tam da o sırada ölümcül darbeyi indirerek beni öldürecekti. Bunu biliyordum. Çünkü ben Tolga'nın ruhunu biliyordum. Bir zamanlar ondan neden hoşlandığımı bile bilmeden çok hoşlanıyordum. Aklımızdan konuşuyorduk. Telepatiyle her saniye benim nasıl olduğumu bilmeye çalışırdı. Gruptaki herkesten daha yakındım ona. Bu nedeniyle onun aklından geçecek herşeyi biliyordum. Ama aynı şey onun için geçmiyordu. Çünkü gerçekten bu kadar beni anlaması imkansızdı.
-Yoruldun değil mi?'' Tam da beklediğim bir soruydu. Ona daha inandırıcı görünebilmek için cevap vermedim, sadece gözlerine baktım. Timur her an saldıracak gibi bir bana bir Tolga'ya bakıyordu.
Elimde olmadan gülümsedim. Abimin bu halleri hoşuma gidiyordu. Revan yerinde durmuyordu. Her saldırı sonu onu görüyordum. Göz göze geliyorduk.
Şimdi Tolga'yı yorma vakti geldi diye düşündüm. Ama nasıl bir oyun oynasam acaba?
Toprağa baktım. Tıpkı ormanda toprağın altından çıkardığımız sarmaşıklardan yaptığımız külübe gibi, bu olayı bir saldırı olarak ta kullanabilirdim. Tolga'dan gelen bir saldırıyı da atlattıktan sonra toprağı hareketlendirdim. Toprak sallandı, deprem oldu.
-NİNA DİKKAT ET!'' Abim bir an havaya fırladı. Ona gülümsedim. Toprağın içinden devasa kökler gökyüzüne uzanmaya başladı. Sonra da çıkan uçlarını sivrileştirdim. Artık çok keskin ve ağırdılar.
-ŞİMDİ!''
Toprağın kolları ard arda sivri uçlarıyla Tolga'yı hedef alıp saldırıyordu. Tolga bu devasa güce karı koymakta zorlanıyordu. Her birinden kaçarak, sıçrayarak kurtulmaya çalışıyordu. Revan ağzını şaşkınlıkla açmış bakıyordu bu olaya.
-AFERİN BE KIZıM! Sol tafta! HEYT BE!!! KİM TUTAR BEEE!!'' Kerem maç izler gibi tezavhuratlar yapıp, olduğu yerde zıplıyordu.
-NİNAA BURAYA YUMRUK HAVAYAAAA!!! oLE OLEEE OLEEEEEE!!'' Bir ara Revan ne saçmalıyor bu dercesine baktı Kerem'e. Savaşın ortasında her an ölebilme olasılığım varken Kerem'in bu destekleyici ve komik tezavhuratı katılaşmış duygularımı eritiyordu. Ama yine de konsatremi bozmamaya çalıştım. O kadar saldırı içinde birden bir darbeyle sarsıldım. Bir anlık dalgınlığımla Tolga bana saldırmıştı. Bu sefer o da havaya çıkmıştı.
Toprağın altındaki dört beş kökü Tolga'nın o iğrenç kollarına gönderdim. Karşı koydu ama bir koluna girdi sivri ucu. Takıldı kaldı köke.Bir yandan da acı çekiyordu. Yeşil sıvı toprak kollardan aşağıya süzülüyordu. Bundan yararlanarak diğer köklerle saldırdım. Darbeleri yiyiyordu Tolga. O tarafa savruluyor, bu tarafa fırlatılıyordu. Toprak kolları da yeşil ve kırmızı kanlarla kaplanmıştı.
-YEHUUU!!! AFERİN KIZIM! HARİKASIN GÜZELİM!'' Kerem'in neşeli sesi taaaa yukarıya kadar geliyordu.
-AŞKIMM! hADİ BASTIR TATLIM!''
Ne?
Şaşkınlıkla aşağıya baktım, deli mi bunlar?
İkisi ne yapmaya çalışıyor? Anlam veremedim. Kerem!i anlarım ama Revan?
-Dikkatli ol Nina! Gözünü düşmanından ayırma tatlım!'' Abim beni uyardı. Tolga'nın her tarafı kan ve iğrenç yeşil sıvıyla dolmuştu. Daha fazla dayanamadım. Toprak köklerini toprağa geri gönderdim. Timur yanıma geldi. Tek elimi Tolga'ya yönelttim ve onu uzaktan havada tuttum.
-Buraya kadar eski dostum!'' dedi Timur. Tolga yüzüne bulaşmış kırmızı-yeşil kanla, '' yine de Nicole'ün yanına gideceğim, buna üzülmüyorum!'' dedi.
Offf!
Hala aklı başında değildi!
Şiddetli bir krizin eşiğindeydi ve ben ona yardımcı olmak yerine öldürmeyi amaçlamıştım. Yanına iyice gittim. Yüzündeki yeşil sıvıyı tiksinmeme rağmen sildim.
-N'olur artık, bitsin Tolga. Seni öldürmek istemiyorum,'' dedim. Gülümsedi.
-Yapamazsın ki zaten''
-Yapmak zorunda kalırsam yaparım!''
-O zaman öldür beni!'' Gözlerine baka baka Tolga'yı nasıl öldüreceğimi düşündüm. O sırada karnımda acı hisettim.
AAAAAAAAAAAAAAAAAAHHHHHHH!!!!!!!!!
Tolga'nın eli karnımdaydı. Parmakları etimin içinde, sıkıyordu. Abim o sırada Tolga'nın boğazını tek eliyle kavradı. Sıktı.
Bir patlama sesiyle Tolga'nın karnımdaki parmakları gevşedi. Aynı anda Revan'nın kolları belime dolandı ve beni geri çekti. Karnımdan kan fışkırdı. Kanım Tolga'nın kapanmakta olan, aralık bakışlarının üzerine sıçradı. Gözlerinin içinde kan vardı. Yavaşça gözleri kapandı.
Yorgun, hareketsiz bedenine öylece baktım. Neden bu kadar acımasız ve inatçıydın ki Tolga? Aşkın karşılıksız ama sen hala bunu görmemek için direndin. Biliyor ama kabul etmek istemiyordun.
-Hoşçakal canım,'' dedim. Bedenim soğumuştu. Revan'nın kolları sıcaktı ama bir türlü üşümem geçmiyordu. Revan belimden tutmuştu. Timur Tolga'nın cansız bedenini bıraktı. Tolga hızlı bir şekilde yere çakıldı. Sanki gereksiz eşyaydı. Bana döndü, hemen kucakladı ve aşağıya uçtuk.
Sarhoş gibiydim.
-Abicim...''
-Tamam güzelim, biraz sabret geçecek'' dedi. Kerem üzerindeki tişörtünü çıkardı hemen. ''Abi al şunu bastır yarasına. Ah bi de bana gücümü versen on dakikada hallederdim,'' dedi. Timur gülümsedi.
-Hemen kardeşim! Hemen!'' dedi.
Gözlerim kapanırken gördüğüm Kerem'in tatlı bakışlarıydı.
Sıcak, samimi, güven ve yine güven dolu gözleri. Neden yaptım bilmiyorum ama Kerem'e uzatmıştım elimi. O da tutmuş, ''merak etme kahraman kız, emin ellere teslim ediliyorsun,'' demişti.
Soğuk uykuya sıcak sözlerle dalmıştım...
Tolga'nın yüz ifadesi korkulacak derecede anormaldi. Timur ona olayları teker teker anlatırken, o sebepsiz yere acı dolu yüzle gülüyor, sonra birden surat asıyordu. Timur'un yüz ifadesi ise gayet ciddiydi. Ara sıra Tolga'nın bu dengesiz hareketlerine endişe ve şaşkınlıkla bakıyordu.
Kerem, ben ve Revan ormanda kendimize sarmaşık ve ağaç dallarından küçük bir külübe yapmıştık. Gücümüz sağolsun, fantastik bir olaydı bu benim için! Timur ve Tolga ise külübeden yirmi-yirmi beş metre uzakta karşılıklı oturmuş, konuşuyorlardı. Daha doğrusu Timur konuşuyor Tolga deliriyor gibi ona bakıyordu. İnanmıyordu Timur'un söylediklerine.
-Birazdan Tolga kafayı yiyecek,''dedi Revan. Külübede ortamızda Kerem oturuyorduk.
-Abicim çok değişmiş bu herif yaa! Bi zamanlar Ni... '' bana baktı. ''Ehehheehh, yani bir zamanlar böyle biri değildi. İyice körleşmiş bunun gözleri''
-Ben de olsam aynı durumda olurdum. Nina gözümün önünde-''
-Timur buna izin vermezdi!'' dedim sözünü keserek. ''Timur bilerek sebepsiz yere ölmeme izin vermez. Nicole'ün durumu farklıydı. Tolga'dan hoşlanmıyordu bile, arkasından konuşmak istemezdim ama o sadece yalnız kalmamak için Tolga'yı kullandı, hepsi bu''
Revan cevap vermedi. Kerem de bir ona bir bana baktıktan sonra karşıya dikti gözlerini.
Timur dostça elini Tolga'nın omzuna koydu. Tolga ise öfkeyle, setçe eliyle Timur'un eline vurarak buna engel oldu. Ayağa kalktı, daha doğrusu fırladı.
-Bana başından beri söylemedin! Arkamdan iş çevirdin, şimdi de saf gibi bana palavra sıkıyorsun. Sana neden inanıcam lan? Nicole sadece biraz senden etkilendi, hepsi buydu. Sen de fırsattan istifade edip ona yaklaştın. Bilmiyor muydun lan onu nasıl sevdiğimi? Bilmiyor muydun? Cevap ver lan???''
Timur'un sakin ve anlayışlı hali beni gururlandırıyordu. İlk başımıza gelen olaydaki gibi çaylakça hareketlerde bulunmuyordu. Ağır başlı ve sakindi.
-Bak abicim, üzülerek söylüyorum bunu. Nicole senden hiç hoşlanmadı. Sadece yalnız kalmamak için seninle ilgilendi...'' Tolga bunları duyar duymaz Timur'a yumruk attı.
-Doğru konuş lan! Doğru konuş be! Asıl sen onun yalnız kalmasından yararlanarak yaklaştın!'' Timur sendeledi. Yine birşey olmamış gibi, '' abicim, bunları söylediğine pişman olacaksın. Gerçekten dostum, kızın seninle ilgilendiği yoktu. Bana bunları anlattı, daha ne dememi bekliyorsun?'' Tolga öfkeyle, kendinden geçmiş halde Timur'a baktı.
-Sen herkesi bu yalanla kandırabilirsin. İlk başta da Nina olmak üzere herkes sana inanmış olabilir. Ama ben onlar kadar saf değilim tamam mı?!'' Abim üzüntüyle başını iki yana salladı, '' sen hayatımda gördüğüm en saf ve en kör aşıksın be abicim. Kimse senin kadar saf olamaz!'' dedi.
-Kapa çeneni! Sen Nicole'ü öldürdün!''
Kerem, ''haydaaaaa, yine başa döndük iyi mi! Abicim nedir bu herifin derdi?''
-Bana sorarsan, kriz geçiriyor. Nicole'ün kendisini sevmediği ve Timur'u sevdiği gerçeğini kabul edemiyor. Dolayısıyla mantıklı da düşünemiyor. Bana kalırsa biraz yalnız kalmalı. Aslında en iyisi Nicole'ün herşeyi ona anlatması ama...''
Timur yerinde bir saniye bile durmayan Tolga'nın yanına gitti. ''Abicim, sen beni ne kadar zamandır tanıyorsun?''
-Git işine be! Bana şimdi 'dostluk nutuk'unu çekmeye başlama!'' Timur aniden Tolga'ya yumruk attı. Hepimiz oturduğumuz yerde dizlerimizin üzerine kalktık.
Tolga afallamışken bir yumruk daha attı. Tolga bu şokla dengesini kaybetti ve düştü. Timur Tolga'yı yakasından tuttu ve bir yumruk daha attı.
-Kendine gel artık! Ne oldu sana? İyice aklını kaçırmışsın, tanıdığım Tolga yerine aşağılık bi herif elmiş!'' diye Tolga'nın her iki yakasını tutup bağırdı.
-Bak abicim, ya yavaş yavaş kendine gelirsin ya da sonsuza kadar dostluğumuz biter! Anladın mı beni?'' Tolga şaşkın bakışlarla birşeyler mırıldadı.
-Duyamadım!'' Yutkundu ve yavaşça birşeyler söyledi. Timur Tolga'nın yakasını bıraktı ve külübeye döndü. Tolga yerde, ağzından gelen kanı sildi. Sonra kanlı eline uzunca baktı. Timur bir kere dönüp baktı Tolga'ya.
Külübeye girdi.
Önce kimse konuşmadı. Kerem derin derin esneyerek, ''valla abicim çok uyudum ama hala uykum var yaa!!! Ben yatalım diyorum. Gün ola, hayrola değil mi?''
-Tolga hala dışarda,'' dedim. Timur başını kaldırıp Tolga'ya baktı. O sırada Tolga da bize baktı. Kalktı, külübeye geldi. Tabi bu süre içide hiç birimizden çıt çıkmıyor!
Külübenin önünde, küçük kapıdan girebilmek için dizlerinin üzerine çöktü. İçeri girecek sanıyorduk ama,'' Nina, seninle konuşabilir miyim?'' ded.
-Tabi,'' dedim.
-Ama yalnız!'' Bu sefer duraksadım ve Timur'a baktım.
-Bilmem ki...''
-Seninle konuşmak istiyorum, lütfen!'' Timur'a baktım. Timur bakışlarıyla onayladığını işaret etti.
-Peki,'' dedim ve külübeden çıktık. Diğerleri külübeden bize bakıyorlardı. Tolga ağaçların arasından açılan bağıra doğru yürümeye başladı. Külübeden iyice uzaklaşmıştık.
-Eee? konuşmayacak mısın? Külübeden epey uzaktayız,''dedim. Tolga cevap vrmedi. ''Tolga?''
Bu sefer tedirgineştim. Durdum. Bu sefer o da durup bana baktı.
-Nicole... Sence gerçekten beni kullanmış mıdır?''
-Umm...''
Derin bir nefes aldı. Yere çömelip oturdu. Ben de yanına oturdum. Sakinleşmişe benziyordu. Ama yine de ona karşı dikkatli davranıyordum. Külübe de ayrıca görünmüyordu.
-Gerçek fikrini söyle Nina. Abin beni biraz kendime getirdi. Abine hala güvenmiyorum, arkadaşlarıma da. Ama sen ne olursa olsun hep içinden geçenleri söylüyorsun. Kimsenin iyiliği için bile olsa avutacak yalanlar söylemiyorsun. Bu yüzden sana sormak istiyorum...'' durdu, gözlerime baktı. ''Sana güvendiğimi sanma, sadece düşünceni merak ediyorum,'' diye ekledi.
-ilk başlarda Nicole'ün senden hoşlandığını sanıyordum''
-Ve o zamanlar sen ve ben-''
-Ama sonra,'' diye sözünü kestim. '' Nicole'ün abimden etkilendiğini ve başından beri de seni Timur'a daha yakın olabilmek için kullandığını-''
Ne olduğunu anlayamadım. Saniyeler içerisinde oldu. Şaklama sesiyle afalandığımı hissettim. Yanağım yanıyordu. Birkaç saniye Tolga'nın gözlerine bakakaldım. Şaşkınlığım yavaşça geçince yanağıma dokundum. Hissedemedim. Uyuşmuştu... O kadar sert bi tokat yemiştim ki oturduğum yerde yüzümü çimenlerde bulmuştum. Yana düşmüştüm. Yüzüme düşen saçlarımı yanlara ittim.
-Sen nasıl bir insansın?'' Tolga, sanki biraz önce hiç tokat atmamış gibi rahatça oturuyordu. Bakışlarını gökyüzüne, hilal şeklinde duran aya dikmişti.
-Bunu size benim sormam lazımdı. Siz nasıl insanlarsınız? Burda acıdan kıvranıyorum ama siz bunu görmezden gelip, benim canımı daha çok yakıyorsunuz,'' dedi. Öfkem resmen beynime vurmuştu. Ağlamamaya çalışara, '' sen zavallının tekisin! O kadar zavallısın ki sana yardımcı olmaya çalışanları bile göremiyorsun. Olduğundan daha küçük duruma sokuyorsun kendini''
-Kes sesini!''
-Bana açıkça düşüncelerini söyle dedin''
-Bu kadar açıkça dememiştim''
-Senin açıkça anlatma anlayışını kusura bakma ama ben anlamıyorum''
-Nina kes artık. Gidebilirsin''
-Ya ben senin kuklan mıyım yaa? Nasıl konuşuyorsun benimle!'' Tolga birden bana döndü. Bu sefer bana tokat değil yumruk atmak için yumruğunu havaya kaldırmıştı. Ben hala yerde dirseyimin üzerinde yatıyordum.
-Sesini kesecek misin sen? Yoksa seni öldüreyim mi?''
-Senin içinde insanlıktan bir parça kalmamış!'' Yumruğu indirmek istedi ama iki elimle tuttum. Bu sefer yumruğunu kurtardı omuzlarımdan tuttu. Tolga çok güçlüydü. Ama sinirlerim öyle tavan yapmıştı ki ona karşı koyabileceğime inanıyordum. Tolga'nın karnına dizimle vurdum. Üzerimden atmayı başardım. O yana sırt üstü düşünce ne kadar güçlü olduğunu anlamıştım. Ordan uzaklaşmaya karar verdim. Koşarak bayırda külübeyi görmeye çalıştım. Tolga da '' seni var yaaa! Yemin ediyorum öldüreceğim!'' diye bağırıyordu. İyice çıldırmıştı. Neden ondan kaçıyordum ki?
Ona karşı koyabilirdim! Ama Tolga bnim arkadaşımdı, onun canını yakmaya dayanamazdım. Ama şu anda beni öldüreceğini söylüyordu!
Ciddi miydi?
Sinirinden mi öyle diyordu?
Çok şükür ki külübeyi görmüştüm. Ufukta minnacık bir noktaydı. Gökyüzündeki ay tamamiyle ortaya çıkmış, gece aydınlanmıştı. Kalbimin ritimleri artık nefes almamı zorluyordu. Nefes nefese kalmıştım. Tolga'nın ayaklarının sesini duymaya başlamıştım.
Aniden yukarıya sıçradım, havada geriye doğru dönüp avucumu açtım. En iyi kullanabileceğim silah, mızraktı. Çünkü hem ucunda yaralayıcı bir silah hem de sadece dövüşebilmem için dayanağım vardı. Tolga bana haince gülümsedi.
-Sonunda karşı karşıya olacağız!''
-Tolga sen iyice delirmişsin! Ben senin kaç zamanlık arkadaşınım, nasıl beni öldürmek istersin?'' Bunları söylerken elimde olmadan gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.
-Kaybedecek birşeyim kalmadı Nina. Sen de acı çekmeden ölücek ve ben de Timur'dan intikamımı almış olacağım!'' dedi.
-YA DELİRME TOLGA! LÜTFEN!'' diye bağırım. ''Kendine gel artık! Lütfen Tolga! Sen nasıl arkadaşını öldürecek kadar vahşi olabilirsin yaaa?''
-Nina, üzgünüm canım. Canını çok yakmayacağım, sadece küçük bir anlık acıyla uykuya dalacaksın.'' Korku ve heyecanla Tolga'nın bu değişmiş, vahşi haline bakıyordum. Her an gelecek saldırı için çok dikkatliydim.
Tolga'dan tuhaf sesler gelmeye başladı. Sanki karıncalar, böcekler yer altından teker teker çıkıyordu. Vıcık vıcık, iğrenç miğde bulandırıcı seslerdi. Tolga'nın sırtından böceğe benzeyen uzunca uzantılar görünmeye başladı. Kalın ve olabildiğince miğde bulandırıcıydı.Sırtından iki kollarının altından birer birer çıktılar. Tolga yüzüme gülümseyerek bakıyordu.
-Çok şaşırdın değil mi? Ama bak iğrenç görünebilirim, fakat bu kollar acısız ölümlerin en usta kollarıdır.''
Elimdeki ince ve uzun mızrağa baktım. Bu şişman ve iğrenç kolları bu mızrakla kesemezdim. Daha ilk saldırıda yerde olacaktım. Mızrağı yok ettim, bu sefer her iki avucumu açarak iki keskin kılıç oluşturdum.
-Bu arada Nina, başlamadn önce söylemeden geçemeyeceğim,'' dedi. Ona şaşkın şaşkın baktım, çok rahattı. Oysa ben korku ve heyecandan titriyordum.
-Neymiş o?''
-Burdan çok çekici görünüyorsun. Zaten elbisen çok kısa bir de burdan iç çamaşırını görüyorum,'' Yüzümdeki şaşkınlığım kayboldu, öfkelendim.
-Aşağıya inmem için uğraşıyorsan boşuna uğraşıyorsun,'' dedim.
-Valla abin seni nasıl benimle yalnız bıraktı anlamıyorum. Bir de bana saf demişti. Asıl saf o, seni öldürebileceğimi tahmin edemedi''
-Hiç birimiz senin bu kadar iğrenç olabileceğine tahmin edemedik ki!''
Birden bir kolunu bana doğru savurdu. Kolu o kadar uzun değildi ama uzayarak bana doğru geliyordu. İğrenç bir böceğin bedeniydi bu. Ne başı vardı ne sonu. Daha yükseğe uçarak kurtuldum. Tolga bir kahkaha attı.
-Arkana bak canım benim!'' dedi. arkamdaydı! Diğer kolu arkamdaydı. Ve daha arkama bakışlarımı çevirmeden sırtıma hücüm edip beni saldırısıyla fırlattı. Diğer iğrenç kola çarptım. Ona sürtünmemle çığlık attım. İğrençti!
Vıcık vıcık, pürüzsüz ve yağlı, aynı zamanda yumuşacık deriydi. Nerdeyse kusacaktım. Panikleyip nereye uçacağımı şaşırdım. Arkamdandan diğer kolun geldiğini rüzgarın uğultusundan anlayınca direkt yukarı çtum. O uzunca kol diğer kola çarptı. O sırada kılıçlarımla bu işi beceremeyeceğimi düşündüm. İçimde şüphe vardı bunu yapıp yapamayacağım hakkında. Ama şu anda çaprazdan, her taraftan darbe yiyiyor ve onlardan kaçmaktan başka birşey yapamıyordum.
-NİNAAA!!!'' abimin sesiydi. Öyle öfke ve endişe doluydu ki!!! Sert sesi öfkesiyle birlikte her yerde yankılanmıştı.
-Aşağılık herif! Ne yaptığını sanıyorsun?'' abim Tolga'ya saldırmaya hazırlandı. Kerem ve Revan da hazırdaydı. Kerem'in gücü yoktu ama hala yardım etmeye hazırdı. Timur delirmiş gibiydi.
-Lan oğlum ben sana bu kadar anlayış gösterdim! Nasıl kızkardeşime saldırırsın !'' Abim öfkesinden küfretmemek için kendini zor tutuyordu.
-Abicim bana gücü ver! Öldüreceğim bunu!'' dedi Kerem.
-Gerek yok, ben hallederim bunu!'' dedi Revan.
-Vay be! Nina görüyor musun senin için nasıl da uğraşıyorlar! Peki neden Nicole için de bu kadar uğraşmadınız?''
-Lan adi, Nicole kendisi istedi ölmeyi! '' diye bağırdı Kerem. Tolga o sırada Kerem'e doğru bir atakta bulundu. Kollarından birini ona doğru uzattı. Ama Timur onu engelledi.
-Bittin! Vallahi senin kadar aşağılık birini görmedim. Düşmanlarımız bile senin kadar zavallı değildi be!'' dedi Timur. Revan birden bana seslendi, ''Nina! Yakala !''
Bana iki uzun namlulu silah fırlatmıştı. O sırada aslında herkeste bu siyah silahlardan olduğunu gördüm. Revan'ın mermi kemeri bile vardı.Silahları elime alır almaz sol ve sağ bacağımda iki tane siyah kemer oluştu. Revan gülümseyerek,''onlar o tabancıları koymak için'' dedi.
Daha sonra belimde kemerim oluşmaya başladı. Tıpkı diğerlerinki gibi benim de mermilerim vardı.
-Ne olur ne olmaz diye Bilge Ruh bu silahlardan haberdar etmişti beni. En son anlarda gerekli olur demişti. Demek kısmet bugüneymiş!'' Tolga dörde bir kalmıştı.
-Timur!''
-Haa canım?'' Aşağıdan bana bağırıyordu.''Bu işi ben halledeceğim!''
-Olmaz, sen çekil ordan. Kerem , Revan-''
-Ben bitireceğim dedim! Tolga ile ben başladım savaşa, ben bitireceğim!'' Tolga yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle bakıyordu.
-Olmaz dedim!''
-Bırak be Nina! Sen beni yenemezsin, abinle şöyle kapışalım erkek erkeğe!'' Bu tekniğin beni sinirlendirip, kendisiyle savaşmaya ikna etmek içindi biliyordum. Ama bir gün de ben korkularımla yüzleşmeliydim. Bu son savaş benim olmalıydı.
Acımasızlığım uyuduğu yerden çıkmıştı.
-Bu sefer bu savaş benim olsun abicim! Kırma beni! Lütfen! Onu... Onu öldüreceüğim!'' dedim kararlı bir sesle.
-Sen mi beni öldüreceksin?'' Tam o sırada tam yüzüne doğru kaldırıp tetiğe bastım. Son anda o iğrenç koluyla kurtuldu. Yüzüne birşey olmadı ama mermi kolunu ikiye bölerek deldi.
Diğer kollarıyla bana saldırılara başladı. Aslında kılıçlarımın da işe yarayacağını düşündüm. Bir kılıcı yok ettim. Bir elimde kocaman silah diğer elimde kılıç saldırılara karşı koydum. Bana doğru gelen kollarını kesiyor, kesmeye yetişemedklerimi silahla deliyordum. Etrafa iğrenç böcek kokusu ve kopan böcek etleri sıçrıyordu. Miğdem iyice kalkmıştı. Kendimi olabildiğince yükseye çıkardım. Nefes almaya çalıştım. Tolga'nın sırtından çıkan iki kol hala sağlamdı. Diğer iki koldan birisi yarısına kadar kopmuş, öbürü de kılıç darbeleri nedeniyle berbat ve yeşil bir sıvıyla kanıyordu. Bu kollarla beni oyalıyordu. Sonunda yorulacak ve Tolga tam da o sırada ölümcül darbeyi indirerek beni öldürecekti. Bunu biliyordum. Çünkü ben Tolga'nın ruhunu biliyordum. Bir zamanlar ondan neden hoşlandığımı bile bilmeden çok hoşlanıyordum. Aklımızdan konuşuyorduk. Telepatiyle her saniye benim nasıl olduğumu bilmeye çalışırdı. Gruptaki herkesten daha yakındım ona. Bu nedeniyle onun aklından geçecek herşeyi biliyordum. Ama aynı şey onun için geçmiyordu. Çünkü gerçekten bu kadar beni anlaması imkansızdı.
-Yoruldun değil mi?'' Tam da beklediğim bir soruydu. Ona daha inandırıcı görünebilmek için cevap vermedim, sadece gözlerine baktım. Timur her an saldıracak gibi bir bana bir Tolga'ya bakıyordu.
Elimde olmadan gülümsedim. Abimin bu halleri hoşuma gidiyordu. Revan yerinde durmuyordu. Her saldırı sonu onu görüyordum. Göz göze geliyorduk.
Şimdi Tolga'yı yorma vakti geldi diye düşündüm. Ama nasıl bir oyun oynasam acaba?
Toprağa baktım. Tıpkı ormanda toprağın altından çıkardığımız sarmaşıklardan yaptığımız külübe gibi, bu olayı bir saldırı olarak ta kullanabilirdim. Tolga'dan gelen bir saldırıyı da atlattıktan sonra toprağı hareketlendirdim. Toprak sallandı, deprem oldu.
-NİNA DİKKAT ET!'' Abim bir an havaya fırladı. Ona gülümsedim. Toprağın içinden devasa kökler gökyüzüne uzanmaya başladı. Sonra da çıkan uçlarını sivrileştirdim. Artık çok keskin ve ağırdılar.
-ŞİMDİ!''
Toprağın kolları ard arda sivri uçlarıyla Tolga'yı hedef alıp saldırıyordu. Tolga bu devasa güce karı koymakta zorlanıyordu. Her birinden kaçarak, sıçrayarak kurtulmaya çalışıyordu. Revan ağzını şaşkınlıkla açmış bakıyordu bu olaya.
-AFERİN BE KIZıM! Sol tafta! HEYT BE!!! KİM TUTAR BEEE!!'' Kerem maç izler gibi tezavhuratlar yapıp, olduğu yerde zıplıyordu.
-NİNAA BURAYA YUMRUK HAVAYAAAA!!! oLE OLEEE OLEEEEEE!!'' Bir ara Revan ne saçmalıyor bu dercesine baktı Kerem'e. Savaşın ortasında her an ölebilme olasılığım varken Kerem'in bu destekleyici ve komik tezavhuratı katılaşmış duygularımı eritiyordu. Ama yine de konsatremi bozmamaya çalıştım. O kadar saldırı içinde birden bir darbeyle sarsıldım. Bir anlık dalgınlığımla Tolga bana saldırmıştı. Bu sefer o da havaya çıkmıştı.
Toprağın altındaki dört beş kökü Tolga'nın o iğrenç kollarına gönderdim. Karşı koydu ama bir koluna girdi sivri ucu. Takıldı kaldı köke.Bir yandan da acı çekiyordu. Yeşil sıvı toprak kollardan aşağıya süzülüyordu. Bundan yararlanarak diğer köklerle saldırdım. Darbeleri yiyiyordu Tolga. O tarafa savruluyor, bu tarafa fırlatılıyordu. Toprak kolları da yeşil ve kırmızı kanlarla kaplanmıştı.
-YEHUUU!!! AFERİN KIZIM! HARİKASIN GÜZELİM!'' Kerem'in neşeli sesi taaaa yukarıya kadar geliyordu.
-AŞKIMM! hADİ BASTIR TATLIM!''
Ne?
Şaşkınlıkla aşağıya baktım, deli mi bunlar?
İkisi ne yapmaya çalışıyor? Anlam veremedim. Kerem!i anlarım ama Revan?
-Dikkatli ol Nina! Gözünü düşmanından ayırma tatlım!'' Abim beni uyardı. Tolga'nın her tarafı kan ve iğrenç yeşil sıvıyla dolmuştu. Daha fazla dayanamadım. Toprak köklerini toprağa geri gönderdim. Timur yanıma geldi. Tek elimi Tolga'ya yönelttim ve onu uzaktan havada tuttum.
-Buraya kadar eski dostum!'' dedi Timur. Tolga yüzüne bulaşmış kırmızı-yeşil kanla, '' yine de Nicole'ün yanına gideceğim, buna üzülmüyorum!'' dedi.
Offf!
Hala aklı başında değildi!
Şiddetli bir krizin eşiğindeydi ve ben ona yardımcı olmak yerine öldürmeyi amaçlamıştım. Yanına iyice gittim. Yüzündeki yeşil sıvıyı tiksinmeme rağmen sildim.
-N'olur artık, bitsin Tolga. Seni öldürmek istemiyorum,'' dedim. Gülümsedi.
-Yapamazsın ki zaten''
-Yapmak zorunda kalırsam yaparım!''
-O zaman öldür beni!'' Gözlerine baka baka Tolga'yı nasıl öldüreceğimi düşündüm. O sırada karnımda acı hisettim.
AAAAAAAAAAAAAAAAAAHHHHHHH!!!!!!!!!
Tolga'nın eli karnımdaydı. Parmakları etimin içinde, sıkıyordu. Abim o sırada Tolga'nın boğazını tek eliyle kavradı. Sıktı.
Bir patlama sesiyle Tolga'nın karnımdaki parmakları gevşedi. Aynı anda Revan'nın kolları belime dolandı ve beni geri çekti. Karnımdan kan fışkırdı. Kanım Tolga'nın kapanmakta olan, aralık bakışlarının üzerine sıçradı. Gözlerinin içinde kan vardı. Yavaşça gözleri kapandı.
Yorgun, hareketsiz bedenine öylece baktım. Neden bu kadar acımasız ve inatçıydın ki Tolga? Aşkın karşılıksız ama sen hala bunu görmemek için direndin. Biliyor ama kabul etmek istemiyordun.
-Hoşçakal canım,'' dedim. Bedenim soğumuştu. Revan'nın kolları sıcaktı ama bir türlü üşümem geçmiyordu. Revan belimden tutmuştu. Timur Tolga'nın cansız bedenini bıraktı. Tolga hızlı bir şekilde yere çakıldı. Sanki gereksiz eşyaydı. Bana döndü, hemen kucakladı ve aşağıya uçtuk.
Sarhoş gibiydim.
-Abicim...''
-Tamam güzelim, biraz sabret geçecek'' dedi. Kerem üzerindeki tişörtünü çıkardı hemen. ''Abi al şunu bastır yarasına. Ah bi de bana gücümü versen on dakikada hallederdim,'' dedi. Timur gülümsedi.
-Hemen kardeşim! Hemen!'' dedi.
Gözlerim kapanırken gördüğüm Kerem'in tatlı bakışlarıydı.
Sıcak, samimi, güven ve yine güven dolu gözleri. Neden yaptım bilmiyorum ama Kerem'e uzatmıştım elimi. O da tutmuş, ''merak etme kahraman kız, emin ellere teslim ediliyorsun,'' demişti.
Soğuk uykuya sıcak sözlerle dalmıştım...
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥


nana17 yazmış:
Teşekkür ederim Nana

Yeni bölüm bu 25. bölümün ikinci kısmı olacak. Ama bu bölümü o kadar uzun yazdım ki okuyan 'ya ne zaman bitecek bu, başı var sonu yok' diyecek. Aradan biraz zaman geçmeli bence

Okuduğun için çok teşekkür ederim. Umarım sen de hikaye yazıyorsundur. Çünkü biz yazar adayları yazdığımız hikayelerimizi yazarken birbirimizden fikir alıverişinde bulunup, kendimizi geliştiriyoruz

Kara Kedi yazmış:


hizashi yazmış:



Ehehh

t1ber1um yazmış:
Peki tatlım, son bölümü oku bakalım. Nina abartmış mı abartmamış mı ?


mangaka_sym yazmış:


Ya görende gerçek hayattan kesitleri anlatıyorum sanacak. Alt tarafı hayalden meyalden bi hikaye neden ciddiye alıyorsak


Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

ben tolgadan bunu bekliyordum niye derseniz yazarımız o kadar iyi ve ileriyi düşünme yeteneğine o kadar çok sahip ki.hatırlarsanız nina bir rüyasında tolgayla ilgili bir rüya görmüştü.tolga onu öldürmeye çalışıyordu.bu rüyayı ninanın boşuna görmediğini de anlamış olduk.kızda bir de ön sezi yeteneği varmış demek ki

Çok güzeldi... Ağzım açık kaldı tek kelimeyle... Hem olayların gidişatı... Hem de biricik yazarımızın anlatım tarzı sebebiyle....
Tolga'nın suyunun ısındığı belli oluyordu zaten... Ama yine de bu kadar iğrençleşeceğini düşünmemiştim. Nina'ya da aferin...
Neyse Timur fanlığımıza devam ediyoruz. Son bölüm geldi çattı desene... Aslında hikayenin biteceğine üzülüyorum.
Ama tadında kalması en iyisi tabiiki de. 







way be kendimden geçtim kaç saattir okuyorum bilmiyorum ama şimdi bitirdim
baştan sona bi çırpıda okudm
valla ayakta alkışlıorm seni öle bi yazmışsn ki kendimi okumaktan alıkoyamadm
tabi hikayeyi bi anda okumanın etkisiyle tolga ve suphi olaylarını tahmin etmek daha kolay oldu
her ne kadar başlarda o rüyayı okuyup tolga nın böyle bişey yapacağını düşünsemde ilk bölümlerde "ya öle bişe olmasn ltfn" diyodm ama nichole den sonra fikrim değişti tabi
geberrr!
ama ege nin ölmesine çok üzüldüm ya nerdeyse L(death note dan
)in ölümü kadar üzdü bni
yukiko süpersn ya kitap halinde olsaydı neyse de bilgisayar başında bu kadar saat bni kendine bağlıck bi hikayeyi yazn yazarı cidden ayakta alkışlıorm sölicek söz bulamıorm yaa
*çizimler=süper
*hikaye=süper
*bir manga-ka görüorm karşımda sanki
kısacası SÜPERSİN


valla ayakta alkışlıorm seni öle bi yazmışsn ki kendimi okumaktan alıkoyamadm

tabi hikayeyi bi anda okumanın etkisiyle tolga ve suphi olaylarını tahmin etmek daha kolay oldu


ama ege nin ölmesine çok üzüldüm ya nerdeyse L(death note dan

yukiko süpersn ya kitap halinde olsaydı neyse de bilgisayar başında bu kadar saat bni kendine bağlıck bi hikayeyi yazn yazarı cidden ayakta alkışlıorm sölicek söz bulamıorm yaa
*çizimler=süper
*hikaye=süper
*bir manga-ka görüorm karşımda sanki


kısacası SÜPERSİN



.
What it takes to fly...
What it takes to fly...

tolga...
nicole den bu bölümde dehe bi nefret ettim.
bş kalmamak için tolgsyı kllanmışmış
ay sinirlendim iyice
yukiko yaniii son bölümlerde bile bizi şaşırtmayı bırakmıyorsun
nicole den bu bölümde dehe bi nefret ettim.
bş kalmamak için tolgsyı kllanmışmış


yukiko yaniii son bölümlerde bile bizi şaşırtmayı bırakmıyorsun

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

gabriella yazmış:
Gabriella!!! Beni öyle mutlu ettin ki!!!
Hikayenin içinde saklı bazı detayları sona saklamıştım. Ve bu detayları fark etmen demek, cidden hikayeyi çok iyi okuyup, anlamışsın demektir. Böyle incelediğin ve hikayemi okuduğun içn sana ne kadar teşekkkür etsem az!
Benim göstermek için çırpınıp durduğum büyük nokta buydu işte!!!!
Çok teşekkür ederim

mangaka_sym yazmış:
Biricik yazarımız öyle mi?
Sizler de benim biricik yazarımızsınız. Her birinizin ayrı hayal dünyaları ve ayrı anlatım tarzarı var. Dolayısıyla her biriniz benim gözümde 'biricik'siniz.
Son bölüme yaklaşırken başından planlanan olayı artık devreye sokayım dedim ve Tolga da gerçek yüzünü gösterdi


Hotaru_Chan yazmış:
Teşekür ederim Hotaru-chan!!
Bu kadar sayfa dolusu hikayeyi okuman çok zor olmuştur. Ve pc başında okumak çok zorlayııdır, gözlerin ağırır. Böyle bir zahmete katlandığın için çok teşekkür ederim. Çok sevindim

Tolga olayını da çözmüş olman, Gabriella gibi daha yeni gelmene rağmen, çok sevindirii !!!
iltifatlar için çok teşekkr ederim! Böyle bir okuyucum olduğu için çok şanslıyım. Bence asıl süper olan sensin tatlım


Tekrar teşekkürler!!!
Kara Kedi yazmış:

Aslında burda mağdur olan Tolga ama bu masum olduğunu göstermiyor. Aşık bile olsa bir insan bu kadar zamanlık arkadaşlarına ihanet etmemeliydi...
İyice kaptırdım kendimi xD xD
Teşekkür ederim Kara Kedi'ciğim! Hikayen için yeni bölüm bekliyorum. Bak Manga-ka bile uzunca harika bir bölüm yazdı. Şimi sıra sende!!!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥

ama ama ama ama olsun... zavallı tolga
neyse ... şimdi mangaka nın bölünümünğ okuyacam
eheycanlandım U_U ben de bu akşam-yarın sabah koyarın artık 



"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

40. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 419 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |