Yıkım Uygarlığı
Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, Sonraki

Anime Manga Forum -> Fan Fiction
 

Güzel mi?Devam edeyim i?
evet güzelle benziyor et
93%
 93%  [ 27 ]
hayır saçma etme
3%
 3%  [ 1 ]
sen bilirsin
3%
 3%  [ 1 ]
Toplam Oylar : 29

Yazar
Mesaj
katara
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 32
Kayıt: 16 Ağu 2007
Mesajlar: 136
Favori Anime & Manga: Sailor Moon, Fullmetal Alchemist, Fruits Basket, Akatsuki No Yona, Vivy
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uzayın Derinliklerinden
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

katara
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
ÖNSÖZ
-1.
Emma odasında müzik dinliyordu.Müziğin sesini son ses açmıştı.Böyle dinlemek hoşuna gidiyordu.Tek sorun annesi seslendiğinde onu duymuyordu.Nitekim yine aynı olmuştu.Annesi seslenmelerin karşılık alamayınca elindeki tabakları yere bıraktı ve Emma nın odasına gitti. Yine kızını umduğu şekilde buldu.Müziğin sesini son ses açmış ve gözlerini kapatmış halde.İçinden "Bu kız ne zaman düzelecek "diye geçirdi ve Emma nın yanına gidip kulaklığını çıkardı.Emma birden afalladı.Kendini müziğe o kadar kaptırmıştı ki şaşkın bir şekilde
"Sen ne zaman ve niçin geldin anne" diye sordu birden aslında sormamalıydı çünkü cevabı belliydi. Müzik yüzünden yine annesini duymamıştı.Ağzından çıkan kelimeleri sanki durdurmak istercesine elini ağzına götürdü ama çok geçti ve yine annesinin azarlarını dinlemek zorunda kalacaktı.Hep böyle olmuştu.Ama bu sefer annesi onu azarlamadı hiç bir şey demeden kapıya gitti ve
"Babanlar ve misafirlerimiz geliyorlarmış onlara özel takımı çıkarmak istiyorum.Ama baban onları bodruma indirmişti .Hadi gidip onları getir" dedi hafif kızgın bir sesle.
Emma birden şaşırdı ve korktu ; çünkü bodruma hiç inmemişti sadece bir kez inmişti onda da çığlılar atarak baygın bulunmuştu . Annesi sanki kızının aklından geçenleri okur gibi
"Emma o çok küçükken olmuştu .Hem sen bile ne olduğunu hatırlamayacak kadar küçüktün.Biz seni sadece baygın bulmuştuk.Belki de bayılma sebebin bir fareydi.Artık büyüdün ve korkularını yenmelisin .Hadi seni bekliyorum çabuk ol" dedi ve odadan çıktı.
Emma içinden" evet büyüdüm artık 18 yaşındayım bu basit bir şeydi muhtemelen bir faredir " diye geçirip kendini sakinleştirse de bunun basit bir şey olmadığını biliyordu.Ayağa kalktı ve odasından çıktı
Evleri 3 katlıydı.Bodrum a gitmek için evden çıkıp arka bahçeye gitmek gerekiyordu. Oradan da eski bir tahta kulübe vardı .Onun içinde de merdivenler...Emma kapıyı açtı .Eski olduğu için kapı gıcırdayarak açılmıştı .Aşağıya inmeye başladı .Aşağı indiğinde hemen lambayı yaktı .Lamba tavanda asılıydı ve ışığı sadece belli bir yeri aydınlatıyordu. Emma hemen tabakların olduğu koliyi buldu .Bir yandan tabakları çıkarırken bir yandan da kendini sakinleştiriyordu.Tabakları kucağına aldı ve gitmek için arkasını döndü.Birden tabaklar yere düştü ve gecenin uğultusu Emma nın çığlığı ile bölündü.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Emma nın annesi, babası ve misafirleri salona geçirmişti.Kızının nerde kaldığını merak etti. Ve bodruma gitti.Gördüğü manzara karşısında şok olmuştu .Kızı yoktu .Yerde kırılmış tabaklar , bir kedi (öldürülmüş ve kafası kesilmiş şekilde) ve kanlarla yere çizilmiş bir şekil ... Kadın çığlıklar içinde ne tarafa gideceğini bilemiyordu.İçerden kocası ve misafirleri geldi . Adam hemen kadını tuttu.Kadın çığlıklar atıyor ,hüngür hüngür ağlıyordu ,kocasının onu sarsmasıyla ağlaması durdu.Korkudan titreyen parmaklar bodrumun girişini gösterdi ve tüm olanları onlara ağlamaklı bir şekilde anlatmaya başladı.Artık gece onlar için mutlu bir yemek ve sohbetle sonlanmayacaktı
--------------------------------------------------------------------------------------------

Saat :22:30 yer:Londra polis departmanı /İngiltere
Polis memuru Bay Sweetgum elinde bir kağıtla geri geldi.Emma nın anne ve babasına baktı.Üzgün bir şekilde
"Bakın üzgünüm ama üstünden 24 saat geçmeden kayıp ihbarı veremeyiz ama bu formu dolduralım” dedi ve masasında duran dolma kalemi aldı kapağını açtı ve yazmaya çalıştı ama yazmadı.İçinde küfür etti ve başka bir kalem denedi .Bu yazıyordu.Sonra Bay ve Bayan Verdant’ta döndü. Sesine üzgün bir ton vermeye çalışarak
“Ne kadar üzgün olduğunuzu biliyorum ama bu form için bazı sorular sormam gerek" dedi.
İçinden bunun basit bir evden kaçma olduğunu düşündü.Vaktini boşuna harcıyordu.Her zaman ki gibi bir yerlerde gezdikten sonra geri gelecekti.Hem yerdeki ölü kedi için de bir ekip göndermişti , araştırmaya.Oda muhtemelen iğrenç bir şakaydı. Ama bu evhamlı insanlara katlanmak zorundaydı.Her gün milyonlarcası gelip , çocuğunu arardı.Hepside kendilerine iyi anne,baba süsü verip ,çocuklarının çok iyi bir eğitim ve yaşantı içinde olduğunu asla kaçmayacaklarını söylerdiler.Birazda paralıysalar eğer bir şekilde daha 24 saat dolmadan kayıp ihbarı verdirtirdiler.Ama hepsi sonunda çocuklarının onların umduğu gibi olmadığını anlar ,yine de otoritesini (sanki hala varmış gibi) kullanarak çocuktan bir daha kaçmayacağına dair söz alırdı.Ama hiç bir zaman sözlerini tutmayacaklarını bilirlerdi.İçinden eğer evde karısından azar işitmek istemiyorsa çalışıp para kazanmak zorunda olduğunu ve bu insanlara katlanmak zorunda olduğunu geçirdi.Bu yüzden hemen üzgün ses tonunu ayarlayıp sorularını sormaya başladı
Kayıp Formu
İsim:Emma Lucy Verdant
Boy:1.68
Kilo:58
Doğum tarihi:14.10.1989
Yaş:18
Kaybolma tarihi:10.10.2007 /perşembe
Kaybolduğu yer:37 Great Russell Street London
Kaybolduğu saat:22:00 suları
Ev adresi:37 Great Russell Street London


soruları bittiğinde Bay ve Bayan Verdant ta (yine yapmacık üzgün ses tonuyla)
“İnanın acınızı anlıyorum ekiplere dikkat etmelerini söyleyeceğim ama dediğim gibi yasal olarak kayıp ihbarı için 24 saat geçmesi gerek "dedi.
Bu arada bay ve Bayan Verdant elini sıkıp ellerinden geleni yapacaklarına dair sözler veriyordu.Sonra onlara bir gelişme olursa bildirmek kaydıyla artık gidebileceklerini söyledi ve onları yolcu etti. Sonra masasına oturdu ve formu bir kenara koyup gazetesini okumaya bir yandan da çöreğini yemeye başladı.Ama yanıldığı bir şey vardı.Bu basit bir evden kaçma olayı değildi
-2.
1 ay sonraları
**********************************************************************************
Amerika
**********************************************************************************

Eric topu fileden sokmuştu.Tüm tribün ayaktaydı ve alkışlıyordu.Basket takımına gireli daha 2 ay olmuştu ama çok başarılıydı.Yakında takım kaptanı bile olabilirdi.Hayatından çok memnundu.Bu okula gelmeyi başlarda istememişti.Ama şimdi bu okulu çok sevmiş.Şu ana kadar babasının işi yüzünden hep taşınmışlar ve sürekli okul değiştirmişti.O yüzden gittiği yerlerde fazla arkadaşlık kurmazdı.O zaman ayrılması daha zor oluyordu.Bunu biliyordu çünkü bunu yaşamıştı .Bundan sonrada kendine söz vermişti.Bir daha asla diye.Şimdi kendini omuzlarda taşınırken uyarmaya başladı.
"Yapma yine bu hataya düşme nasıl olsa buradan da taşınacaksınız.O yüzden bu alkışlara ,bu sevgi seslerine ,seni omzunda taşıyan bu insanlara alışma.Bunu bir daha yapma.Özelliklede ona... Özelliklede şu an gözlerinin içine bakan ve sana gülen kıza bağlanma."diyordu.
Ama ne yazar.Çoktan bağlanmıştı.Bunu kendiside biliyordu.O kızı okula geldiği ilk gün görmüştü.Görmekle kalmamış ona çarpmıştı.Sonra eğilip kızın kitaplarını toplamış ama tam kıza verirken kıpkırmızı olmuştu.Ondan sonra ne zaman kızı görse kızarıyordu.İlklerde bunun nedeninin ilk gün ona çarpması olduğunu sanmıştı ama değildi.Bunu yavaş yavaş anlıyordu.Ama bunun olmaması içinde sürekli dua ediyordu.Nede olsa buradan da gidecekti.
----------------------------------------------------------------------------
Maç bitmişti.Büyük alkışlardan ve sevgi gösterilerinden zor kaçmış ve soyunma odasına girmişti.Ne kadar mutlu olsada bir yanı eksikti.Çünkü babası yoktu.Geleceğini ummuştu.Sonuçta bu ilk Eyalet kupası turnuvasıydı ve okullarının final maçıydı.Sonra kendine kızdı.Nasıl inanmıştı ki.Sonuçta her zaman ki gibi sözünü tutmamıştı.Büyük ihtimalle işine kendini kaptırmıştı.Eve gidince babası ona (her zaman ki gibi)
“Üzgünüm işlerim vardı ama söz bir daha kine geleceğim” derdi .
Ama hiç bir zaman bir daha ki olmamıştı.Hatırladığı kadarıyla bu acıyı ilk kez okula başladığı sene hissetmişti.Tiyatro gösterileri vardı ve herkesin tüm ailesi ordaydı.Babası da geleceğine söz vermişti .Ama sahneye çıktığında babası yoktu.Ve ilk kez kalbinde bir boşluk hissetmişti.Rolü bitip sahneden indiğinde bile belki gelir umuduyla perdenin arkasından tüm oyun boyunca beklemişti.Ama gelmemişti.Şimdi olduğu gibi...Bu düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı.Artık bu şeye üzülmeyecekti. Nerdeyse 12 yaşına girecekti ve okulda herkes tarafından seviliyordu.Bu çok sevindirici bir şeydi onun için . Sonra üzerini değiştirdi ve eve gitmek için yola koyuldu.Tüm o kalabalık dağılmıştı.Sessiz bir öğleden sonraydı.Yolda yürürken önüne çıkan bitmiş kola şişesine vurdu.Kola şişesi bir çift ayağın önünde durdu. Eric başını kaldırdı ve sessiz öğleden sonra Eric in çığlığı ile çalkalandı.Ve artık Eric in olduğu yerde yere yığılmış çantası vardı.
*********************************************************************
Eric'in ailesi polis karakolunda heyecanla bir haber çıkmasını bekliyorlardı.Eric maçtan sonra eve gelmemişti.Eric 'in annesi Mrs.Stily peçetesi ile burnunu siliyordu.Oldukça genç bir kadındı.Bahçeyle uğraşmayı seven ve sürekli güler yüzlü.Ama bu gün belki de hayatında ilk defa kendine olan güveni gitmiş ve sanki sürekli acılar çekmiş biri gibiydi.Burnu silmekten kıpkırmızı olmuştu ve gözleri de her an ağlamaya hazır bir şekilde bekliyordu.Ağlamaya hazır beklemek dışında birde sürekli hararetle polis memuru ile konuşan kocasını izliyordu.
************************************************************************
Mr.Stily polise tüm olayı anlatmıştı.Kendisinin o saatlerde evde olmadığını , karısının maçtan sonra Eric eve gelmeyince korkup ona haber verdiğini anlattı.O küçük dağları ben yarattım edası hala yerindeydi.Belki oğlunu bir daha göremeyecekti ama yinede pişmanlık duyacak mıydı?Oğlunun en mutlu günlerinde onun yanında olmadığı için kendini suçlayacak mıydı?Ama Bay Stily’li asla vicdan azabı çekmezdi.Elbet bu olayda da kendini rahatlatacak bir şey bulacaktı.
Tıpkı David davasında olduğu gibi.Bay Stily bir avukattı.Ve yine onun için sıradan başlayan bir davasında çocuğuna yanlış aşı yapıldığı ve çocuğu sakat kaldığı için o hastaneye dava açan David de karşı hiç acımamıştı. Hastanenin avukatıydı ve asla para kaptırmamalıydı.Davayı kazandı.Ama bir süre sonra bir haber aldı. Bay David çocuğuna bakamamıştı.Sürekli gece gündüz çalışmış ama yinede ilaçlarını alamamıştı.Sonunda kendisini de kızını da öldürmüştü.Eğer hastaneden tazminat alsaydı , çocuğunu ameliyat ettirecekti ama olmamıştı.Bay Stily davayı haksız olduğu halde kazanmıştı ve bir ailenin yok olmasına sebep olmuştu.Ama bu faciadan sonra bile ben işimi yaptım diyebilmiş ve hiç vicdan azabı duymadan çok değer verdiği işine devam etmişti.
O yüzden çocuğunun kaybolmuş olmasında yine kendini suçlamayacaktı.Polis memuruna olayı anlattıktan sonra memur eşinin yanına gidip oturmasını ve oranın şefi Bay Orsin’ni beklemesini söylemişti.Bay Stily de öyle yaptı.Eşinin yanına gitti.Karşısındaki sandalyeye oturdu. Eşine dikkatlice baktı.Bayan Stily Bay Stily nin tersine insancıldı.Süslenmeyi pek sevmezdi.Sade giyinirdi.Şimdi ise tamamen perişandı.Bay Stily küçümseyen gözlerle karısını izlerken ofisin kapısı açıldı.İçeri şişmanca bir adam girdi.Yakasında 'Mel Orsan Polis Şefi 'yazıyordu.Masanın arkasında kaybolan sandalyeye oturdu.Şişman ve kısa boylu olduğundan oturunca dahada küçük kaldı.Yanakları pembeydi.45 yaşlarında ve kır şaçlıydı.Gözleri yuvalarında küçücük kalmıştı.Bu küçük gözlerle Bayan Stily’ye ve Bay Stily’ye baktı.Sonra herhangi bir çekmeceden kayıp formu çıkardı.Eline cebinden çıkarıp az önce masaya koyduğu kalemi aldı.Kalın bir ses tonuyla
'Şimdi bu kayıp formunu doldurmamız lazım.Lütfen sorularıma cevap verin" dedi kabaca.
Bayan Stily evet anlamında başını salladı.Bay Orsin soruları sormaya başladı.

Kayıp Formu

isim:Eric Stily
boy:1.55
kilo:45
Doğum tarihi:14.11.1995 yaş:12
kaybolma tarihi:10.11.2007 /cuma
Kaybolduğu yer: rift valley Street
Kaybolduğu saat:19:00 suları
ev adresi:rose Street No:45 /Amerika


forum doldurmak bittikten sonra kağıdı bay Stily’ye uzattı.
"Lütfen imzalayın" dedi ve kalemini uzattı.
Bay Stily kalemi alıp forumu imzaladı.Sonrada kalemi tekrar polis şefine verdi.Polis şefi yüzünü ekşiterek foruma baktı ve forumu mühürleyip ofis kapısına yürüdü.Kapıyı açtı ve arkasına dönerek
”Artık burada beklemeyin.Biz sizi ararız.Eve gidebilirsiniz."
dedi ve homurdanarak başka bir odaya gitti.Bay ve bayan Stily ise polis karakolundan çıkıp evlerinin yolunu tuttu.
***************************************************************************
Bayan Stily sabaha kadar uyumamıştı.Gözleri ağlamaktan harap olmuştu.Tüm gece camın önünde telefonun çalmasını beklemişti.Sabaha doğru,ışık ufuktan doğarken de uyuyakalmıştı.Kocasının onu dürtmesi ile uyandı.Bay Stil elinde iki kravat tutuyordu.Bayan Stily gözlerini ovuşturarak uyandı.Ne olduğunu anlamamıştı.Bay Stily yine o küçümseyen ses tonu ile
”Bugün önemli bir toplantım var hangi kravat daha güzel?"
dedi.Bayan Stily kulaklarına inanamıyordu.Tiksinen gözlerle karşısında duran adama bakıyordu.
"Sen sen hala iş mi düşünüyorsun?"dedi.
Sesi boğuklaşmıştı.Ağlamak üzereydi.Ayağı kalktı.Gözlerinde artık belli bir öfke vardı.
"Eric kayboldu.:O yok.Başına ne geldiğini bile bilmiyoruz.Ve sen oğlun için endişelenmiyorsun.Bu olanların tek sebebi sen ve senin iş , başarı aşkın.Çocuğunla biraz daha ilgilenmediğine yanmıyorsun bir de hala iş mi diyorsun?"
Artık sesini kısma lüksünü göstermiyordu.Sadece bağırıyordu.yıllardır için de biriken öfkeyi kusuyordu.Bay Stily şaşırmıştı.sonra kendini topladı ve artık oda sesini alçaltma özeninde bulunmuyordu.
”Ya demek bunlar benim şuçum öyle mi?Ben çalışmıyor olsam sen nasıl bu kadar rahat yaşayabilirdin.Bu evi bu lüksü nasıl bulurdun.Bu sahip olduğun her şey benim.Sen ben olmadan bir hiçsin"
Bayan Stily hızla merdivenlere gitti.Üst kata çıktı ve yatak odasına girdi.Dolaptan valizini çıkardı ve tüm eşyalarını koymaya başladı.O sırada Bay Stily'de odaya geldi.Öfkeli bir biçimde
"Sen ne yaptığını sanıyorsun.Sen beni terk edebileceğini mi düşündün?Kendini ne sanıyorsun.Hiç bir kadın beni terk edemez.Bunu iyici anla.Eğer bu evden gidersen geriye çok kötü dönersin.İnan ayaklarıma kapansan da o zaman affetmem.” dedi.
Bayan Stily ise sanki o odada yokmuş gibi eşyalarını toplamaya devam etti.Tamamen bittiğinde bavulu kapadı ve eşini iterek aşağıya indi.Bay Stily hemen peşinden aşağıya indi.
"Bak ben ciddiyim eğer bu evden çıkarsan sürüne sürüne geri dönersin.Hiç bir yerde yaşayamazsın.Tüm iş kapılarını kapatırım.bunu yaparım hiç acımadan."diye bağırdı.
Bayan Stily ise artık kendini güçlü hissediyordu.
”Elinden geleni ardına koyma "diye bağırdı ve kapıyı açtı.
Bahçeden tam çıkarken polis arabası ile karşılaştı.
**********************************************************************************
Bay ve Bayan Stily polis karakolunda şefin odasında sessizce bekliyorlardı.Bayan Stily tam evden çıkmışken polis arabası gelmiş ve onları karakola getirmişti.Bu olanın Eric’le ilgili olduğu kesindi.İkisinin de sessiz bekleyişini içeri giren polis şefi bozdu.Masasına geçti ve oturdu.Bay ve Bayan Stily e bakıyordu.
”Size bir kaç haberim var.Eric'i bulamadık.ama içinde okul kartının olduğu spor çantasını bulduk"
dedi ve masanın altından bir çanta çıkardı.Bunu Bayan Stily'e uzattı.
"Bu Eric'e mi ait?"
Bayan Stily heyecanla
"Evet bu Eric'in.Nerde buldunuz oğlum oğlum nerde”. dedi.
Polis Şefi üzgün bir ses tonuyla
”Bunu maç yaptıkları sahın arkasındaki ıssız yolda bulduk.Yerde dağılmış duruyordu.Birde."
bir an durakladı ama sonra devam etti
"Birde yerde kanla çizilmiş bir şekil vardı."
Bayan Stily kan lafını duyar duymaz bir çığlık attı.
"Eric Eric'in kanımı o "
lafını tamamlayamadan göz yaşlarına boğulmuştu.Polis Şefi
“Sakin olun bu daha belli değil kan laboratuarda.Kimin kanı olduğu yada ne kanı olduğu yakında belli olacaktır..Yalnız eğer Eric'in kanı ise bu gerçekten ümüdlerimizi azaltır.Yani kanıyla şekil çizecek kadar cani bir insan ona her şeyi yapar" dedi.
Bayan Stily bu söylenenlerin olmaması için dua ediyordu.Bu olmamalıydı.
*****************************************************************************
Polis Şefinin ofisinde sessiz bir bekleme başladı.Dakikalar saat hatta yıl gibi geliyordu.Bayan Stily bu kanın Eric'e ait olmaması için yalvarıyordu.Başını ellerinin arasına almış sessizce ağlıyordu.Aradan tam 24 saat geçmişti. Yasal soruşturma başlamıştı.Basket takımındakiler sorguya çekilecekti.Takım kaptanı Bay Bloow odaya girdi.Polis şefi oturmasını işaret etti.Bayan Stily'nin yanındaki boş koltuğa oturdu.Her halinden huzursuz olduğu belli oluyordu. Önce tereddüt etti ama sonra kısık bir sesle
"Ben gerçekten çok üzüldüm.Eric çok iyi bir çocuktu ve herkes tarafından sevilirdi.Ben ne olduğunu anlamadım yani o çok iyi bir oyuncuydu.Umarım bir şey olmadan bulunur" dedi.
Sesinde titreme vardı.Polis şefi kuşkulu gözlerde takım kaptanını izliyordu.Sonra ayağa kalktı ve ofis camından dışarıya baktı.Derin bir nefes aldı ve Bay Bloow'nun üzerine doğru eğildi.Kısık ama kararlı bir sesle
”Ben kaç yıldır polisim biliyor musun?Tam 15 yıldır.Bu polisliği bu kadar iyi yapmamın bir sebebi de biri yalan söyledi mi hemen anlarım.Şimdi ne biliyorsan anlat yada ben araştırıp bulayım.Ne dersin kararını ver" dedi ve doğruldu.Bay Bloow artık iyice terlemişti.Kravatını hafif genişletti.
“Bakın tek bildiğim son 5 gündür değişik kıyafetli adamlar onu izliyor.Bir gün antreman çıkışı yine onları kapıda gördüm.Birazda kızdım.Sonuçta burada o tip insanların durması spor organizasyonuna gölge düşürebilirdi.Yanlarına gittim.Burada ne aradıklarını sordum.Adamların üzerinde siyah, uzun paltolar vardı ve başları da şapka ile kapalıydı.Biri başını kaldırdı.Yüzü hafif içine çökmüştü.
Sanki yıllardır yüzünü yıkamıyor gibiydiler.Gözleri kırmızıydı.Sonra bir an siyaha döndü."duraksadı.Gerçektende anlattıkça bir kasvet yayılıyordu."yani böyle birşey olamaz bende bir an yanılmış olabilirim.Sonra çok uzaktan gelirmiş gibi bir ses “Sadece o çocuğu istiyoruz” dedi ve Eric'i gösterdi.Sonrada gittiler" dedi.
Sözlerini bitirmişti.Sanki her an o adamları tekrar görecekmiş gibi gözlerini kapatıp açıyordu.Bayan Stily hayretler içinde kalmıştı.Birden ayağa fırladı.
"Siz siz bunu bize nasıl söylemezsiniz."diye bağırıyordu ve Bay Bloow'nun üzerine yürüdü.Bay Bloow iyice büzülmüştü.
“Ben ben korktum.Yani eğer söylersem bana bir şey yapabilirdiler" dedi kendini haklı çıkarmaya çalışır gibi.Polis şefi Bay Bloow'u kolundan tutup dışarıya çıkardı ve bu adamların robot resmini çizmek için başka bir odaya gönderdi.
Sonra başka bir polis memurunun ona uzattığı kağıdı aldı ve ofisine girdi.Boğazını temizleyerek “Kan testleri sonuçları geldi.Eric'in kanı değil.Sanrım bir hayvan tüylü bir hayvanın kanı."dedi
.Bayan Stily o kanın Eric'e ait olmamasına sevinmişti ama yinede bir hayvana zarar verebilecek kadar cani bir insan Eric'e her şeyi yapardı.Polis şefi
“Bakın artık sadece arama çalışması yapabiliriz.Başka yapabileceğimiz hiç bir şey yok.Ama umudunuzu kaybetmeyin.Elimizden geleni yapacağız.Elimizden geleni"
Ne yaparlarsa yapsınlar karşılarında sıradan çocuk hırsızları yoktu.Ve Eric için yapabilecekleri bir şeyde yoktu.

-3.
1 Ay sonraları
-------------------
Türkiye
-----------------


Annesi Emir’i kolundan zorla çekerek alış-veriş mağazasına soktu.Geniş ve büyük bir mağazaydı.İçi parlayan vitrinlerine sahip dükkanlarla doluydu.Yürüyen merdivenlere doğru gittiler.Annesi Emir’i zorla çekmekten sıkılmıştı.

“Neler oluyor Emir.Daha dün hevesle gelmek istiyordun şimdi ise…..”

dedi ve Emir’in elini bırakıp bir cevap beklemeye başladı.Emir ilkten sanki cevap vermeyecekmiş gibi durdu ama sonra başını kaldırdı ve annesine baktı.Gözleri hafif dolmuştu.Tereddüt içinde kısık sesle konuştu.

“Anne ben şey ben…..”etrafına baktı kimse dinliyor mu diye sonra devam etti “Ben dün bir rüya gördüm.Bu mağazayı gördüm ve karanlık sisler içindeydi.Çok korkunç” dedi ve başını hemen eğdi.Çok korktuğu yüzünden anlaşılıyordu.Annesi eğildi ve sarıldı.İçten ve sakinleştiren bir sesle

“Ah Emir bu sadece bir rüya.Hem ben yanındayım.Söz kostümünü alıp hemen çıkacağız.Sonra istediğin bir yere de gidebiliriz.” dedi ve çocuğunun dağınık siyah saçlarının arasına elini sokup daha da karıştırdı.Saçları böyle olunca çok sevimli gözüküyordu.Emir başını kaldırdı ve annesine baktı.Hala gözlerinde korku vardı ama “tamam” anlamında başını salladı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladılar.Emir asansörleri küçüklüğünden beri sevmezdi.Nedenini bilmiyordu ama sevmiyordu.2.kattaydılar.Etraf cıvıl cıvıl dükkanlarla doluydu.İlerde vitrini çeşitli kostümlerle dolu olan bir dükkana girdiler.Her türlü kostümün olduğu bir dükkandı.Prens kostümleri,prenses kostümleri,kurt adam kostümleri,cadı kostümleri,ağaç kostümleri ve bir çoğu…. Tiyatrolar için ideal bir dükkandı.İçeri girdiklerinde onları genç bir bayan karşıladı.Üzerinde bir siyah etek , beyaz gömlek ve eteğinin renginde bir yelek.Yeleğin üzerinde isminin ve yaptığı işi yazan bir rozet.Yüzü bir sürü boya ile doluydu.Saçlarını abartılı bir şekilde kabartmıştı.Bu görünümü ile güzel olduğunu düşündüğü kesindi.Tiz bir sesle

“Dükkanımıza hoş geldiniz.Her türlü kostümün bulabileceğiniz bir dükkandır.”

dedi ve gülümsedi.Gülünce yüzüne ne kadar fazla makyaj yaptığı daha da belli oluyordu.Siyah küçük gözlerini Emir’e çevirdi.

“Ne kadar tatlı bir çocuk.”dedi yapmacık bir edayla.Sonra Emir’in annesine döndü ve

“Size nasıl yardımcı olabilirim Bayan ?”dedi ve bekledi.Annesi “İnci Er” dedi ve kapıda onları karşılayan bayan
“Nasıl yardımcı olabilirim Bayan Er?

dedi.

“Şey bize bir prens kostümü lazım.Oğlum için.Okullarında güzel bir tiyatro düzenliyorlar.”

dedi.Onlara bakan danışman bayan Emir’e göz gezdirdi.

“Eminim çok yakışıklı bir prens olacak.”dedi ve bakışlarını Bayan Er’e geçirdi.”Kaç yaşında?”dedi bir yandan da prens kostümlerinin olduğu bölüme gidiyordu yavaş yavaş .Emir ve annesi de onu takip ediyordu.

“7 yaşında ama yaşıtlarına göre biraz zayıf” dedi ve Emir’i görebilmesi için dahada öne çıkardı.Kadın gözleriyle bir kez daha Emir’i taradıktan sonra kıyafetler arasından bir kıyafet çıkardı ve uzattı.
“Sanırım bu uygundur.Üzgünüm ama deneyecek yer yok hem olmasa geri getirebilirsiniz” dedi
.Bayan Er eline aldı ve inceledi.Sonra uygun anlamında kafasını salladı. Kadın
“O zaman verin ben pakete koyayım sizde kasaya parayı ödeyin” dedi .
Kıyafeti alarak başka bir bölüme gitti. Emirlerde parayı ödemek için kasaya gittiler.Sonra kıyafet alıp dükkandan ayrıldılar.Emir bir an önce gitmek için annesini çekiştiriyordu.Karşılarında açık bir asansör vardı.Normalde asansörleri sevmezdi ama bir an önce buradan çıkmak istiyordu.Kapısı kapanmasın diye Emir koşarak içine girdi.Annesi de peşinden koşuyordu ama birden önünden bir şey çıktı ve ona bakarken asansörün kapısı kapandı.Bayan Er koşarak yürüyen merdivenlere gitti.Emir asansörlerde yalnız kalmaktan korkardı.Sonra bir çığlık duyuldu ve Emir’in annesi daha hızlı koştu.Asansör açılmadan yetişmişti.Soluk soluğa kapının açılmasını bekledi.Kapı bir tik sesinden sonra açıldı.Ama içinde Emir yoktu.Ve aynada kanla çizilmiş bir şekil vardı başka hiç bir şey yoktu.


<<< 1.Bölüm>>>
Giz kendisine öfke dolu gözlerle bakan bir oda dolusu insanla baş başaydı.Az önce kavga etmişti.Kavga ettiği kızın burnu kanıyordu.Kızın ailesi ve müdür birde zaten Giz'e gıcık olan öğretmenler orda onu seyrediyordu.Müdür sinirine hakim olmakta zorlanıyordu.Çünkü bu Giz'nın ilk kavgası değildi.Son olmayacağını da belliydi.Bunun için bir terapistte gidiyordu ama içinde sanki başka biri vardı.Hırçın ve saldırgan bir ruh.Çok sinirlendiğinde normal Giz gidiyor yerine bu ruh geliyordu sanki.Kendisini durdurmaya çalışsa da yapamıyordu.Ömür boyuda yapamayacaktı.Müdür bir burnu kanayan kıza bir de Giz'e baktı.Titreyen bir sesle
“Bunu sen mi yaptın kızım?”
dedi ama birden burnu kanayan kızın annesi hışımla
“Ne demek sen mi yaptın?Kızım yalan mı söyleyecek.Tabi ki bu yaptı.Zaten duyduğum kadarıyla bu ilk vakası değil.Böyle lerini okulda tutmamak gerek.Vahşice yaşayacakları bir yere götürmeliyiz”
dedi.Gözleri ile küçümseyen bir şekilde Giz’e bakıyordu.Giz o an öleceğini düşünmüştü. Müdür bu kez ortamı yumuşatmaya çalışan bir sesle
“Tabi ki kızınız yalan söylemiyordur.Ama birde olayı diğer taraftan dinlemek iyi olur”
dedi.Kadın hala tam ikna olmamıştı ama bir şey demedi ve hala o bakışlarla Giz’e bakmayı sürdürdü. Giz yutkundu.Kendisini çaresiz hissediyordu.Ürkek bir sesle
“Evet efemdim ben yaptım”
dedi.Utanıyordu.İnsanlar ne kadar hak ederse etsin birine zarar verme fikri bile onu üzüyordu (Bu kişi en büyük düşmanı olsada).İlerde oturan yaşlı bir öğretmen düşünceli bir şekilde
“Giz senin ne kadar sevecen bir insan olduğunu biliyorum.Hiç bir canlıya isteyerek zarar vermeyeceğini de.Şimdi neden yaptığını anlatır mısın lütfen?”
dedi.Bu konuşan matematik öğretmenleri olan Cihan Can’dı.Çok sevecen ve yaşlı bir öğretmendi.Şefkatli , iyi yürekli biriydi.Giz’in en sevdiği öğretmeniydi. Giz onun sesini duyunca biraz rahatlamıştı.Ama hem rahatlamış hem de daha çok utanmıştı.Öğretmeninden böyle cümleler duymak onu sevindirmişti.Ama onun karşısında bu iyi niyetlerinin tam tersi bir şekilde çıkmakta onu utandırmıştı.Başını kaldırdı ve öğretmeni ile göz göze geldi.Gözlerinde güven veren bir şey vardı.Giz tüm cesaretini topladı .
“Böyle bir şey yapmayı hiç istemezdim.Bu olaydan ve daha önce olanlardan övünmüyorum. Hatta utanıyorum.Ama ama kendime hakim olamıyorum.Bu karşı konulamaz bir şey”
sustu.Doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu.Böyle beter bir durumdan daha da beter bir duruma düşmek istemiyordu. “Ben arkadaşım Burak ile kantinde oturuyordum.Bir süre sonrada bahçeye çıkmak için arka kapıya gittik.Tam çıkarken arkamdan bir ses geldi.Bu Lara’nın sesiydi.Yanında da hiç ayrılmadığı 2 arkadaşı vardı.Aslında biz Lara ile hiç anlaşamayız. O nedenle onu dinlemek istemedim ve tekrar kapıya yöneldim.Ama o bu sefer yüksek bir sesle ‘Bir yetim olarak çok sevinmelisin.Bizim seviyemizde olmadığın halde şans eseri burada okuyorsun.Teyzenin yanında bir sığıntı olarak yaşıyorsun.Seninde biyolojiden çok iyi bileceğin gibi bir parazit olarak’ dedi.Yine arkadaşım Burak sayesinde kendimi tuttum.Tekrar kapıya yöneldik ama bu sefer öncekinden de yüksek bir sesle ‘Aaaa unutmuşum.Sen zaten kendi başına bir parazitsin ama siz ailece bir parazitsiniz. Duymadığımızı sanma sizin ailenizin şu an zengin olmasının sebebi yanlarında çalıştıkları insanların ölüp tüm paranın size kalması.Yoksa siz bizim seviyemizde olduğunuzu mu sanıyorsunuz?Bu okul sadece soyluları alır ama görüyorum ki seviyesi iyice düşüyor.Sen de , senin annende ve tüm ailendeki herkes birer parazit birer sığıntı.Aynı küçük böcekler gibi’ dedi .O an tek hatırladığım kendimi Burak’ın elinden kurtarıp Lara’ya doğru koşmamdı.Aslında koşmamak istemişti ama dayanamadım.”
dedi ürkekçe.Gözleri dolmuştu hafiften.Lara’nın annesi küçümseyen bir sesle Giz’e yumuşamış ve acıyan gözle bakan müdüre baktı.
“Ne yani kızım doğru söylemiş.Hala sizin bunları nasıl okula aldığınızı anlamazken birde kızıma vurmuş.Hala onu bu okulda tutamazsınız.”
dedi . Müdür kararsızdı ama Cihan öğretmene de baktıktan sonra
“Seni okuldan atmayacağım.Ama aileni çağırıp bir uzaklaştırma alacaksın Giz.Şimdi dışarıda ailenin gelmesini bekle”
dedi.Giz çıkarken Lara ve annesi itirazlarını müdüre söylüyordu.Kapıyı kattı.Her zaman ki gibi Burak onu kapıda bekliyordu.Hemen ayağıya fırladı.
“Ne oldu.Seni kovmadılar dimi? Hem sana inanmadıysalar bende şahitlik edebilirim.O gıcık kızın her zaman ki gibi haksız olduğu belli.Hem babam zaten onların ailece öyle olduklarını söylüyor.Kendini beğenen.”
Diye devam ederken Giz onun lafını yarıda kesti.
“Hayır kovmadılar”
dedi. Burak o anda sanki üzerinde binlerce ton kalkmış gibi rahatlamıştı.
“Ama teyzemi arıyorlar ve uzaklaştırma alacağım”
dedi üzgün bir şekilde ve odanın karşısında ki banklara geçip oturdu.Burak’ta onun yanına.
“Bak eğer istersen sen okula gelmediğin zamanlarda bende gelmeyeyim beraber tüm günümüzü oyun oynayarak ve eğlenerek geçiririz”
dedi ve heyecanla Giz’den gelecek cevabı beklemeye başladı.Giz biraz öfkeli birazda mutsuz bir halde
“Birincisi uzaklaştırma günlerimi eğlenerek geçireceğimi sanmıyorum.Sonuçta teyzem beni yine o terapiste götürecek ve tüm günüm o grup çalışmaları ile geçecek.İkincisi seninde benim yüzümden okula gitmemene katlanamam.”dedi ve tam o anda konuşmak isteyen Burak’ı susturarak “Konu burada kapandı” dedi ve başını yere çevirdi.İçinde kötü bir his vardı.Burak hiçbir öneri sunamadığına üzülmüş bir halde Giz’i seyrediyordu.Hafif endişeli hafif de güven verici bir sesle
“Senin neyin var?Hem istersen teyzenle bende konuşurum bu kadar üzülme.Hem o çok iyi biri.Sana büyük bir ceza vermez”
dedi.Giz başını kaldırdı.Yüzünde karasız bir ifade vardı.
“Bilemiyorum.Hem sırf o değil.İçimde başka kötü bir his daha var.Uf çok kötü bir gün”
dedi ve başını tekrar çevirdi.Ellerinin arasına aldı.Burak’ta elini omzuna koydu.Ve birden kapı açıldı.Müdür kapıdaydı.Yüzünde de üzgün bir ifade vardı.
“Giz kuzenin Emir kaybolmuş.Teyzenler şu an karakolda birazdan Burak’ın abisi gelecek ve seni alacak.Giz Giz kızım iyi misin?”
Giz Emir için canını verecek kadar çok seviyordu.Şimdi o kaybolmuştu.Birden bacaklarını hissetmediğini anladı.Kendisini boşlukta gibi hissediyordu.Her şey kararmıştı.Ve artık Giz’in baygın bedeni yere yığılmıştı.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
16 Ekm 2007 15:33, Değiştirme: 08 Oca 2008 15:48 (Toplamda 3 kere)
lantis^^
Mangaka
Mangaka



Kayıt: 15 Hzr 2007
Mesajlar: 1,394
Cinsiyet: Kız
Nerden: istanbul'dan orda diilsem elfler diyarından...
Teşekkür: 19

Durumu: Çevrimdışı

lantis^^
Mangaka
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
isim bulim mi Gülücük Dağıtıyor hikaye biras daha ilerlesin ööle daha ii olur sanırım...dewamını bekliorum dememe gerek yok heralde Çok Mutlu

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
16 Ekm 2007 23:54
RaJeV
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 34
Kayıt: 14 Ekm 2007
Mesajlar: 172
Favori Anime & Manga: Bleach
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Konya
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

RaJeV
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
Devamını merak ettim şimdi... Gülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
17 Ekm 2007 14:07
katara
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 32
Kayıt: 16 Ağu 2007
Mesajlar: 136
Favori Anime & Manga: Sailor Moon, Fullmetal Alchemist, Fruits Basket, Akatsuki No Yona, Vivy
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uzayın Derinliklerinden
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

katara
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
Editlenmiştir

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
17 Ekm 2007 18:47, Değiştirme: 08 Oca 2008 15:40 (Toplamda 1 kere)
RaJeV
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 34
Kayıt: 14 Ekm 2007
Mesajlar: 172
Favori Anime & Manga: Bleach
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Konya
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

RaJeV
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
Devamını bekliyorum. Çok Mutlu
Keşke şunu söylemeseydin
Alıntı:
arkadaşlar kafanız karışmasın bundan sonra bir kişi daha koybolcak ondan sonra bu üç kişnin koybolması bir yerde birleşecek

Yine de olsun beklemedeyim...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
17 Ekm 2007 19:17
katara
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)



Yaş: 32
Kayıt: 16 Ağu 2007
Mesajlar: 136
Favori Anime & Manga: Sailor Moon, Fullmetal Alchemist, Fruits Basket, Akatsuki No Yona, Vivy
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uzayın Derinliklerinden
Teşekkür: 6

Durumu: Çevrimdışı

katara
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
aslında söylemeyecektim ama diğer forumda birinin kafası karışmıştı bende sizinde karışmasın diye yazdım nese beğenmene sevindim Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
17 Ekm 2007 19:27
mercan
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Yaş: 35
Kayıt: 20 Eyl 2007
Mesajlar: 55
Nerden: ankara
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

mercan
Otaku (Level 2)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
sen bu işte bayağı iisin tuttum seni Çok Mutlu

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
20 Ekm 2007 9:11
Monsoon
Otaku (Level 3)
Otaku (Level 3)

Avatar

Yaş: 32
Kayıt: 01 Ksm 2007
Mesajlar: 169
Favori Anime & Manga: Blackcat
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Sydney,Australia

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
Monsoon
Otaku (Level 3)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
o kadar emek harcamış güzel yapmış kötü demek bencillik olurdu

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
02 Ksm 2007 16:00
Cohen_Mangaka
Misafir

Avatar





Avatar
Cohen_Mangaka
Misafir
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt:
Alıntıyla Cevap Gönder
evet okudum ve beğendim (:

En Yukarı Git
 
13 Ksm 2007 19:34, Değiştirme: 04 Şub 2009 23:56 (Toplamda 1 kere)
cutepoet
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Kayıt: 20 Ağu 2007
Mesajlar: 454
Teşekkür: 4

Durumu: Çevrimdışı

cutepoet
Otaku (Level 4)
Yıkım Uygarlığı Konu: Yanıt: Yıkım Uygarlığı
Alıntıyla Cevap Gönder
ben nası birleşeceğini buldum..ama nese yazar sensin karışmiim hayal gücüne..=) çok güzel çok heyecanlı devamını bekliom merakla ama bişi dicem nolur bi daha hikayelerinde ölmüş kedi fln kullanma hadi ölmüş fln dedin dielim öle kafası kopmuş fln deme valla içim kalkıo.. Karışık bide ben ikincisini daha çok sevdim..bana daha bi güzel geldi severim çünkü böle basket oynuomuş maçı kazanmış sevdiği bi kız varmış fln film tadında yani Gülücük Dağıtıyor =)

Ben SaiLoR_MooN:)

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
14 Ksm 2007 9:17
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, Sonraki
1. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 65 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız