.-.-.Sweet Dreams.-.-. FİNAL! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 10, 11, 12 ... 15, 16, 17, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Hiç de bile bir şey ekledim.
On dokuz…
Cinema Bizarre sahneden inmişti. Melodie kızla barın köşesinde oturuyordu. Ağzını bile açmamıştı. Kızın kendisinden korktuğunu biliyordu… Bunu kendisine bakarken anlıyordu.
Yu, Luminor, Jetsam, Strify Melodie ve kızın oturduğu masaya gelmişti.
Yu: Meraba.
Melodie: Meraba.
Jetsam Kıza(Fransızca): Selam.
Kız gülümseyip: Selam.
Melodie Kıza(Fransızca): Almanca biliyor musun?
Kız somurtup: Evet.
Melodie: Süper!
Strify: Sen kimsin?
Kız: Madélaine D’quarinténe. Ama siz Madie deseniz de olur.
Melodie: D’quarinténe ailesi… Soylu aile… Kralın soyuna dayanan aile. Hıh.
Madie: Sizde Melodie Héroult olmalısınız.
Melodie: Iıı sanırım.
Luminor: Burada işiniz nedir?
Madie şirin bir gülümsemeyle: kısa bir yolculuk…
Melodie: Küçük kızların yolculuk ettiğini bilmiyordum.
Madie: 12 yaşında Japonya’ya giden küçük bir kız tanıyorum.
Melodie: Evet bende tanıyorum ama benim tanıdığım erkeklerden kendisini korumayı iyi bilen bir kız ama.
Madie kıpkırmızı kesilmişti.
Melodie Madie’nin yüzünü okşadı ve kulağına fısıldadı: Belki daha sonra devam ederiz. Hı?
Melodie bunları söyledikten sonra çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı.
Yu Melodie’ye yetiştikten sonra: Seninle geliyorum.
Melodie: Niçin?
Yu: İşte.
Yuki Yu’nun çıkışa doğru gittiğini görünce: Yu nereye?
Yu: Evde görüşürüz. Fazla gecikmem.
Melodie bardan dışarı çıktıktan sonra: Beni korumana gerek yok başımın çaresine bakarım.
Yu: Ya tabi Johann yokken kendini nasıl korursun merak ediyorum.
Melodie gülerek: Sen dedektif misin?
Yu: Yoo sadece küçük bir araştırma yaptım.
FlashBack
Yu(İngilizce): İyi günler ben Johann’la görüşmek istiyorum.
Bayan Diederichs(İngilizce): Siz kimsiniz?
Yu(İngilizce): Arkadaşıyım.
Bayan Diederichs(İngilizce): Konuşmak isteyeceğin sanmıyorum ama yinede bir sorayım…
{Ya Anlayın İşte İngilizce Konuşuyorlar Burada}
10 Dakika Sonra…
Johann: Alo?
Yu: Johann beni tanıdın mı?
Johann: Hayır. Üzgünüm ama kapatmak zo-
Yu: Melodie’nin arkadaşıyım. Yardıma ihtiyacım var.
Johann: Melodie için mi?
Yu: Elbette. Melodie’yi Camella’yı bıçakladı bunu biliyorum fakat… İçin Melodie’yi öldürmediğini de tahmin ediyorum onu… Tehdit mi ettin?
Johann: Evet. Yapmak zorundaydım. Yoksa Melodie ölecekti!
Yu: Hey dur tamam kimseye söylemeyeceğim. Endişelenme.
Johann: İyi.
Yu: Johann?
Johann: Efendim?
Yu: Melodie bence sen çok özlüyor
Dedi ve Yu telefonu kapattı. Numarayı ne olur ne olmaz diye bir kağıda yazıp, cebine koydu.
End Of FlashBack
Melodie: İyi o zaman. Johann gitti sen başladın.
Yu: Evet aynen öyle.
On dokuz…
Cinema Bizarre sahneden inmişti. Melodie kızla barın köşesinde oturuyordu. Ağzını bile açmamıştı. Kızın kendisinden korktuğunu biliyordu… Bunu kendisine bakarken anlıyordu.
Yu, Luminor, Jetsam, Strify Melodie ve kızın oturduğu masaya gelmişti.
Yu: Meraba.
Melodie: Meraba.
Jetsam Kıza(Fransızca): Selam.
Kız gülümseyip: Selam.
Melodie Kıza(Fransızca): Almanca biliyor musun?
Kız somurtup: Evet.
Melodie: Süper!
Strify: Sen kimsin?
Kız: Madélaine D’quarinténe. Ama siz Madie deseniz de olur.
Melodie: D’quarinténe ailesi… Soylu aile… Kralın soyuna dayanan aile. Hıh.
Madie: Sizde Melodie Héroult olmalısınız.
Melodie: Iıı sanırım.
Luminor: Burada işiniz nedir?
Madie şirin bir gülümsemeyle: kısa bir yolculuk…
Melodie: Küçük kızların yolculuk ettiğini bilmiyordum.
Madie: 12 yaşında Japonya’ya giden küçük bir kız tanıyorum.
Melodie: Evet bende tanıyorum ama benim tanıdığım erkeklerden kendisini korumayı iyi bilen bir kız ama.
Madie kıpkırmızı kesilmişti.
Melodie Madie’nin yüzünü okşadı ve kulağına fısıldadı: Belki daha sonra devam ederiz. Hı?
Melodie bunları söyledikten sonra çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı.
Yu Melodie’ye yetiştikten sonra: Seninle geliyorum.
Melodie: Niçin?
Yu: İşte.
Yuki Yu’nun çıkışa doğru gittiğini görünce: Yu nereye?
Yu: Evde görüşürüz. Fazla gecikmem.
Melodie bardan dışarı çıktıktan sonra: Beni korumana gerek yok başımın çaresine bakarım.
Yu: Ya tabi Johann yokken kendini nasıl korursun merak ediyorum.
Melodie gülerek: Sen dedektif misin?
Yu: Yoo sadece küçük bir araştırma yaptım.
FlashBack
Yu(İngilizce): İyi günler ben Johann’la görüşmek istiyorum.
Bayan Diederichs(İngilizce): Siz kimsiniz?
Yu(İngilizce): Arkadaşıyım.
Bayan Diederichs(İngilizce): Konuşmak isteyeceğin sanmıyorum ama yinede bir sorayım…
{Ya Anlayın İşte İngilizce Konuşuyorlar Burada}
10 Dakika Sonra…
Johann: Alo?
Yu: Johann beni tanıdın mı?
Johann: Hayır. Üzgünüm ama kapatmak zo-
Yu: Melodie’nin arkadaşıyım. Yardıma ihtiyacım var.
Johann: Melodie için mi?
Yu: Elbette. Melodie’yi Camella’yı bıçakladı bunu biliyorum fakat… İçin Melodie’yi öldürmediğini de tahmin ediyorum onu… Tehdit mi ettin?
Johann: Evet. Yapmak zorundaydım. Yoksa Melodie ölecekti!
Yu: Hey dur tamam kimseye söylemeyeceğim. Endişelenme.
Johann: İyi.
Yu: Johann?
Johann: Efendim?
Yu: Melodie bence sen çok özlüyor
Dedi ve Yu telefonu kapattı. Numarayı ne olur ne olmaz diye bir kağıda yazıp, cebine koydu.
End Of FlashBack
Melodie: İyi o zaman. Johann gitti sen başladın.
Yu: Evet aynen öyle.
24 Ağu 2008 20:51
25 Ağu 2008 19:20
Özür dilerim dün koyamadım.
Yirmi…
Ev kapısının önüne gelince Yu gitmek için yol tarafına doğru dönmüştü.
Melodie: Biraz yürüyelim mi?
Yu: Olmaz üşürsün-
Melodie: Ben üşümüyorum. Hem soluğa alışığım. Unutma ben Fransızım. Fransa bu mevsimde daha soğuk olur.
Yu: O zaman içeriden ceketini al.
Melodie: Uff peki.
Melodie ceket almak için içeri girdiğinde girişteki ayakkabılığın üstünde bir not buldu. Notu İngilizceydi.
“Tatlı Hayallerini Biraz Kirletsem Kızmazsın Değil Mi?”
Melodie hiç düşünmeden bir kalem bulup, İtalyanca yazmaya başladı.
“Tatlı Hayallerim Yeterince Kirlendi Bundan Sonrada Kirlenmesine İzin Vereceğimi Pek Zannetmiyorum…
Melodie”
Yazıp kâğıdı aldığı yere koydu. Daha sonra üst kata çıkıp ceketini alıp evden tekrardan çıktı.
Yolda yürürken Yu: Hiç birisi için bir şeyler yazdın mı?
Bu soruyu duyunca Melodie durdu. Yu’ya baktı. Gülümsedi.
“Sana yazdım ya…”
Melodie: Elbette. Hem de defterlerce…
Yu: O kişiyi çok mu seviyordun?
Melodie: Hala daha çok seviyorum.
Yu bu söze belli etmese de biraz bozulmuştu.
“Ben niçin bozuluyorum ya?”
Melodie: Bir şey mi oldu?
Yu: Yoo.
Melodie: Peki ya sen? Olmadığını biliyorum ama yinede sormak istedim.
Yu: Evet, olmadı. Ama belki ileride olur.
Melodie fısıldadı(Fransızca):İleride…
Melodie eve gidince ayakkabılığın üstüne baktı. Yine bir not vardı. Yine not İngilizce yazılmıştı.
“O Zaman Seninle Küçük bir Oyun Oynayalım.”
Melodie kâğıdın arkasına İtalyanca iki kelime yazdı..
“Harika olur”
Melodie bu sefer notu alıp kapının önüne bıraktı.
Ertesi Gün, Öğlende Sonra…
Dışarıda kar yağıyordu. Yuki bir çocuk parkının bankına oturmuştu. Tabi bu soğuktu parkta bir tek insan bile yoktu. Yuki zaten yalnız kalmak için gelmişti. Bu soğukta çocuk parkında kimse olmadığını bildiği için… Aniden Yuki’nin yanına birisi oturdu.Yuki yanına Thaxter’ın oturduğunu görünce Thaxter’a dik dik bakmaya başladı..
Thaxter: En son en zaman görüştük?
Yuki: Bilmiyorum.
Thaxter: 8 ay önce. Niçin beni aramadın?
Yuki: Fırsat olmadı. Aramak zorunda değildim.
Thaxter: Sesini duymama hakkım vardı.
Yuki: Yoktu.
Bir an sessizlik oldu. Yuki Thaxter’dan uzak durmaya çalışıyordu. Bazen ne yapabileceği hiç belli olmuyordu.
Thaxter: Yuki?
Yuki: Efendim?
Yuki Thaxter’a dönmüştü. Thaxter Yuki’nin kendisine doğru dönmesinden yararlanıp Yuki’ye doğru yaklaştı. Yuki’yi tam öpecekken Yuki Thaxter’ı geri itti.
Daha sonrada sinirli bir biçimde: Bak Thax. Seninle ayrıla uzun zaman oldu. Hayatımda yeni kişiler de olmalı. Anlayabiliyor musun? Bunu o kafana sok. Yakamdan da düş artık!
Yuki parktan çıkıp caddeye geldiğinde cep telefonu eline alıp Shin’in numarasını çevirdi.
Shin: Alo?
Yuki: Shin konuşmamız lazım sana anlatacaklarım var.
Shin: Peki. Nerede?
Yuki: O parkta(Shin Yuki’ye kendisini sevdiğini söylediği park) buluşuruz.
Shin: Tamam 10 dakikaya kadar orada olurum.
…
Yirmi…
Ev kapısının önüne gelince Yu gitmek için yol tarafına doğru dönmüştü.
Melodie: Biraz yürüyelim mi?
Yu: Olmaz üşürsün-
Melodie: Ben üşümüyorum. Hem soluğa alışığım. Unutma ben Fransızım. Fransa bu mevsimde daha soğuk olur.
Yu: O zaman içeriden ceketini al.
Melodie: Uff peki.
Melodie ceket almak için içeri girdiğinde girişteki ayakkabılığın üstünde bir not buldu. Notu İngilizceydi.
“Tatlı Hayallerini Biraz Kirletsem Kızmazsın Değil Mi?”
Melodie hiç düşünmeden bir kalem bulup, İtalyanca yazmaya başladı.
“Tatlı Hayallerim Yeterince Kirlendi Bundan Sonrada Kirlenmesine İzin Vereceğimi Pek Zannetmiyorum…
Melodie”
Yazıp kâğıdı aldığı yere koydu. Daha sonra üst kata çıkıp ceketini alıp evden tekrardan çıktı.
Yolda yürürken Yu: Hiç birisi için bir şeyler yazdın mı?
Bu soruyu duyunca Melodie durdu. Yu’ya baktı. Gülümsedi.
“Sana yazdım ya…”
Melodie: Elbette. Hem de defterlerce…
Yu: O kişiyi çok mu seviyordun?
Melodie: Hala daha çok seviyorum.
Yu bu söze belli etmese de biraz bozulmuştu.
“Ben niçin bozuluyorum ya?”
Melodie: Bir şey mi oldu?
Yu: Yoo.
Melodie: Peki ya sen? Olmadığını biliyorum ama yinede sormak istedim.
Yu: Evet, olmadı. Ama belki ileride olur.
Melodie fısıldadı(Fransızca):İleride…
Melodie eve gidince ayakkabılığın üstüne baktı. Yine bir not vardı. Yine not İngilizce yazılmıştı.
“O Zaman Seninle Küçük bir Oyun Oynayalım.”
Melodie kâğıdın arkasına İtalyanca iki kelime yazdı..
“Harika olur”
Melodie bu sefer notu alıp kapının önüne bıraktı.
Ertesi Gün, Öğlende Sonra…
Dışarıda kar yağıyordu. Yuki bir çocuk parkının bankına oturmuştu. Tabi bu soğuktu parkta bir tek insan bile yoktu. Yuki zaten yalnız kalmak için gelmişti. Bu soğukta çocuk parkında kimse olmadığını bildiği için… Aniden Yuki’nin yanına birisi oturdu.Yuki yanına Thaxter’ın oturduğunu görünce Thaxter’a dik dik bakmaya başladı..
Thaxter: En son en zaman görüştük?
Yuki: Bilmiyorum.
Thaxter: 8 ay önce. Niçin beni aramadın?
Yuki: Fırsat olmadı. Aramak zorunda değildim.
Thaxter: Sesini duymama hakkım vardı.
Yuki: Yoktu.
Bir an sessizlik oldu. Yuki Thaxter’dan uzak durmaya çalışıyordu. Bazen ne yapabileceği hiç belli olmuyordu.
Thaxter: Yuki?
Yuki: Efendim?
Yuki Thaxter’a dönmüştü. Thaxter Yuki’nin kendisine doğru dönmesinden yararlanıp Yuki’ye doğru yaklaştı. Yuki’yi tam öpecekken Yuki Thaxter’ı geri itti.
Daha sonrada sinirli bir biçimde: Bak Thax. Seninle ayrıla uzun zaman oldu. Hayatımda yeni kişiler de olmalı. Anlayabiliyor musun? Bunu o kafana sok. Yakamdan da düş artık!
Yuki parktan çıkıp caddeye geldiğinde cep telefonu eline alıp Shin’in numarasını çevirdi.
Shin: Alo?
Yuki: Shin konuşmamız lazım sana anlatacaklarım var.
Shin: Peki. Nerede?
Yuki: O parkta(Shin Yuki’ye kendisini sevdiğini söylediği park) buluşuruz.
Shin: Tamam 10 dakikaya kadar orada olurum.
…
26 Ağu 2008 17:12
Evet arkadaşlar 2 gün sonra final bölümü gelecek. Çok ani bir karar oldu. Fakat taşınacağımız için yazma olanığım imkansız. BU yüzden hemen ayzmayı koyuldum. Şimdilik 2 bölüm hazır. Sanırım 26-27 final olacak. Finali biarz acı olacak ama olsun.
Bu arada arkadaşlar bu sadece sezon finali sömestır tatilinde devam edeceğim. Takip eden okuyucalarımı ikinci sezonda görmek isterim.
Sezon finali biraz kötü olacak. Yani en azından biarz acıklı. Bu kadar ksıa zamanda bitirmeyi istemezdim.
Bu arada arkadaşlar bu sadece sezon finali sömestır tatilinde devam edeceğim. Takip eden okuyucalarımı ikinci sezonda görmek isterim.
Sezon finali biraz kötü olacak. Yani en azından biarz acıklı. Bu kadar ksıa zamanda bitirmeyi istemezdim.
Yirmi Bir…
Shin parka Yuki’den önce parka gelmişti. O günkü banka oturup Yuki’yi beklemeye başladı. Yanında kendisine bakan Nadine’yi görünce ayağa kalktı.
Shin: Nadine burada ne işin var?
Nadine: Senin burada ne işin var?
Shin: Sana bir şey söylemek zorunda değilim Nadine.
Nadine: Aaa yapma Shin. Bazı şeyleri unutuyorsun.
Shin: Hiçbir şey unutmuyorum.
Nadine: Bence unuttuğun çok fazla şey var dedi ve Shin’e yaklaştı. Burun burunaydılar. Shin birden dudaklarında Nadine’nin sıcağını hissetti. Nadine’yi geri itti.
Shin: Ne yaptığını sanıyorsun sen Nadine!
Shin kafasını diğer tarafına çevirince kendilerine bakan Yuki’yi görünce hemen Yuki’nin yanına koştu. Nadine bu sırada yanlarından tüymüştü.
Shin: Bak Yuki açıklayabilirim ben isteyerek –
Yuki: Sus Shin! Sana güvenerek ben hata ettim! Ama artık peri masalı sona erdi. Bir daha başlamamak üzere…
Yuki arkasına bile bakmadan koşarak parktan ayrıldı. Aklında hiçbir şey yoktu. Sadece Shin’in ‘Yuki’ diye arkasından bağırışını duyabiliyordu…
Yuki daireye girdi. Ses çıkartmadan odasına geçmek istiyordu. Odaya girdiğinde Yu’yu yatağa uzanmış görünce şaşırdı. Fakat kararından geri dönmeyecekti. Yu’yla konuşmayacaktı. Ama kendini tutamadı.
Yuki: Bir şey mi oldu?
Yu: Evet. Sana anlatmam gereken şeyler var.
Yuki: …
Yu: Melodie hakkında… Hazır yalnızken konuşalım.
Yuki: İyi söyle.
Yu: Bak Camella-
Yuki: İşin içinde Camella’da mı var?
Yu: Evet. Şimdi ben Melodie’nin bıçaklandığını öğrendikten sonra Camella ile buluştum.
Yuki: Niçin?
Yu: Dinle.
Camella ile Yu kafede oturuyorlardı. Kafenin duvarları beyaz renkteydi, yerler beyaz mermerdendi. Masalar ve sandalyeler ahşaptandı. Duvarlarda çizilmiş tuvaller vardı.
Yu geldiğinden beri ağzını açmamıştı. Başı pencereye dönüktü. Dışarı bakıyormuş gibi gözüküyordu ama aslında dışarı bakmıyordu.
Camella: Moralin bozuk Hannes. Bir şey mi oldu?
Yu: Melodie geçen gün bıçaklanmış… Kimin bıçaklayabileceğini düşünüyorum da…
Dedi ve başını Camella’ya çevirip ona bakmaya başladı. Yu Camella’ya ‘bunu sen mi yaptın’ dercesine bakıyordu.
Camella: Yu iyi misin? Niçin onu bıçaklayım ki? Bana güvenmiyor musun?
Yu: Sana güvenip güvenmemekle bir alakası yok bunun. Eğer Melodie ortaya çıkarsa… Senden daha çok ilgi görecek… Çünkü biliyorsun…
Yu bir an durdu. Diyeceklerini çok iyi biliyordu. Ne olursa olsun sözünün devamını getirecekti.
Yu gülerek: Melodie’yi çok kıskanıyorsun. Bunun için böyle bir şey yaptın değil mi?
Camella: Melodie söyledi değil mi?
Yu gülümsemeye devam ederek: Geçen gün anlattıklarını düşününce küçük çocuk bile senin yaptığını anlar.
Yu Camella’ya eğilerek: Eğer Melodie’nin başına bir şey gelirse seni hiç çekinmeden polise verilim. Hapishanede sürünürsün. Düşünsene manken Camella hapishanede!
Yuki: Daha sonra ne oldu?
Yu: Melodie’nin evine gittim.
Yu: Camella… Seni o bıçakladı değil mi?
Melodie: Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.
Yu Melodie’nin kolunu sıkmaya başlamıştı. Melodie’nin ince hassas teni kızarmaya başlamıştı.
Yu: Seni o bıçakladı değil mi?
Melodie: …
Yu: Cevap ver.
Melodie: Hayır o bıçaklamadı…
Yu Melodie’yi kendisine çevirdi. Lacivert gözlerinin içine baktı.
Yu: Yalan söylüyorsun.
Melodie hafiften gülümseyerek: Niçin yalan söyleyeyim?
Yu: Niçin onu polise vermedin?
Melodie: Niçin beni bıçaklasın?
Yu: … Çünkü… Seni kıskanıyor…
Melodie gülerek: Yu kolumu bırakır mısın? Acıyor…
Yu: İlk soruma cevap ver.
Melodie: Doğru, beni o bıçakladı. Polise vermedim… Çünkü annemle karşılaşmak, medyada olmak hiçbir zaman istemedim.
Yuki: Ve… Sen bunları bana anlatmadın?
Yu: Benimle küstün.
Yuki: Camella ile görüşüyor musun?
Yu: Hayır.
Yuki: İyi.
Yu: Peki ya sen- Niçin geldin?
Yuki: Eve gelmem için bir sebep bulmam gerekmiyor herhalde…
Shin parka Yuki’den önce parka gelmişti. O günkü banka oturup Yuki’yi beklemeye başladı. Yanında kendisine bakan Nadine’yi görünce ayağa kalktı.
Shin: Nadine burada ne işin var?
Nadine: Senin burada ne işin var?
Shin: Sana bir şey söylemek zorunda değilim Nadine.
Nadine: Aaa yapma Shin. Bazı şeyleri unutuyorsun.
Shin: Hiçbir şey unutmuyorum.
Nadine: Bence unuttuğun çok fazla şey var dedi ve Shin’e yaklaştı. Burun burunaydılar. Shin birden dudaklarında Nadine’nin sıcağını hissetti. Nadine’yi geri itti.
Shin: Ne yaptığını sanıyorsun sen Nadine!
Shin kafasını diğer tarafına çevirince kendilerine bakan Yuki’yi görünce hemen Yuki’nin yanına koştu. Nadine bu sırada yanlarından tüymüştü.
Shin: Bak Yuki açıklayabilirim ben isteyerek –
Yuki: Sus Shin! Sana güvenerek ben hata ettim! Ama artık peri masalı sona erdi. Bir daha başlamamak üzere…
Yuki arkasına bile bakmadan koşarak parktan ayrıldı. Aklında hiçbir şey yoktu. Sadece Shin’in ‘Yuki’ diye arkasından bağırışını duyabiliyordu…
Yuki daireye girdi. Ses çıkartmadan odasına geçmek istiyordu. Odaya girdiğinde Yu’yu yatağa uzanmış görünce şaşırdı. Fakat kararından geri dönmeyecekti. Yu’yla konuşmayacaktı. Ama kendini tutamadı.
Yuki: Bir şey mi oldu?
Yu: Evet. Sana anlatmam gereken şeyler var.
Yuki: …
Yu: Melodie hakkında… Hazır yalnızken konuşalım.
Yuki: İyi söyle.
Yu: Bak Camella-
Yuki: İşin içinde Camella’da mı var?
Yu: Evet. Şimdi ben Melodie’nin bıçaklandığını öğrendikten sonra Camella ile buluştum.
Yuki: Niçin?
Yu: Dinle.
Camella ile Yu kafede oturuyorlardı. Kafenin duvarları beyaz renkteydi, yerler beyaz mermerdendi. Masalar ve sandalyeler ahşaptandı. Duvarlarda çizilmiş tuvaller vardı.
Yu geldiğinden beri ağzını açmamıştı. Başı pencereye dönüktü. Dışarı bakıyormuş gibi gözüküyordu ama aslında dışarı bakmıyordu.
Camella: Moralin bozuk Hannes. Bir şey mi oldu?
Yu: Melodie geçen gün bıçaklanmış… Kimin bıçaklayabileceğini düşünüyorum da…
Dedi ve başını Camella’ya çevirip ona bakmaya başladı. Yu Camella’ya ‘bunu sen mi yaptın’ dercesine bakıyordu.
Camella: Yu iyi misin? Niçin onu bıçaklayım ki? Bana güvenmiyor musun?
Yu: Sana güvenip güvenmemekle bir alakası yok bunun. Eğer Melodie ortaya çıkarsa… Senden daha çok ilgi görecek… Çünkü biliyorsun…
Yu bir an durdu. Diyeceklerini çok iyi biliyordu. Ne olursa olsun sözünün devamını getirecekti.
Yu gülerek: Melodie’yi çok kıskanıyorsun. Bunun için böyle bir şey yaptın değil mi?
Camella: Melodie söyledi değil mi?
Yu gülümsemeye devam ederek: Geçen gün anlattıklarını düşününce küçük çocuk bile senin yaptığını anlar.
Yu Camella’ya eğilerek: Eğer Melodie’nin başına bir şey gelirse seni hiç çekinmeden polise verilim. Hapishanede sürünürsün. Düşünsene manken Camella hapishanede!
Yuki: Daha sonra ne oldu?
Yu: Melodie’nin evine gittim.
Yu: Camella… Seni o bıçakladı değil mi?
Melodie: Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.
Yu Melodie’nin kolunu sıkmaya başlamıştı. Melodie’nin ince hassas teni kızarmaya başlamıştı.
Yu: Seni o bıçakladı değil mi?
Melodie: …
Yu: Cevap ver.
Melodie: Hayır o bıçaklamadı…
Yu Melodie’yi kendisine çevirdi. Lacivert gözlerinin içine baktı.
Yu: Yalan söylüyorsun.
Melodie hafiften gülümseyerek: Niçin yalan söyleyeyim?
Yu: Niçin onu polise vermedin?
Melodie: Niçin beni bıçaklasın?
Yu: … Çünkü… Seni kıskanıyor…
Melodie gülerek: Yu kolumu bırakır mısın? Acıyor…
Yu: İlk soruma cevap ver.
Melodie: Doğru, beni o bıçakladı. Polise vermedim… Çünkü annemle karşılaşmak, medyada olmak hiçbir zaman istemedim.
Yuki: Ve… Sen bunları bana anlatmadın?
Yu: Benimle küstün.
Yuki: Camella ile görüşüyor musun?
Yu: Hayır.
Yuki: İyi.
Yu: Peki ya sen- Niçin geldin?
Yuki: Eve gelmem için bir sebep bulmam gerekmiyor herhalde…
11. sayfa (Toplam 17 sayfa) [ 164 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |